Hazirlayanlar
Download 3.23 Mb. Pdf ko'rish
|
Sonuç Araştırma sonunda tespit ettiğimiz bilgileri şöyle özetleyebiliriz 140 :
lenen 35 kadar âşuğ tespit edilmiştir. Bu âşuğların çoğunlukla XVIII. ve XIX. yüzyılda yaşadıkları görülmektedir. 2. Âşuğların özgeçmişleri ve şiirleri hakkında bilgi bulabildiğimiz kaynaklar; yayımlanmış kitap ve kataloglar, Ermeni harfl i Türkçe cönk- ler ve mecmualar, Osmanlı harfl i Türkçe cönkler ve mecmualar, basmalar, sözlü kültür geleneği içindeki kaynak kişiler ve şâirnamelerdir. 3. Kayserili âşuğların hepsi de Türkçe bilmekte ve şiirlerinde kullan- maktadır. Bazı âşuğların Türkçe’den başka Farsça ve Ermenice şiirleri de vardır. 4. Âşuğların şiirlerinde kullandıkları nazım birimi, nazım şekli ve na- zım türleri de âşık tarzı şiirlerle uygunluk göstermektedir. 5. Kayserili âşuğlarda şiire yönelme; soyaçekim, usta-çırak ilişkisi, sazlı sözlü ortamlarda bulunma, bir hastalığa yakalanma gibi sebeplerle ol- muştur. Bu özelliklerin Türk âşıkları için de geçerli olduğu bilinmektedir. 139 Bayrak, a.g.e., s.213. 140 Köprülü, Türk Edebiyatı’nın Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Tesirleri başlıklı incelemesini dört maddede özetler:
s.268.
455 Öğt. Gör. Dr. Bayram DURBİLMEZ 6. Âşık tarzı kültür geleneklerinden mahlas alma, usta-çırak ilişkisi, mûsıkî eşliğinde şiir söyleme, doğmaca söyleme ve atışma, söyleştirme, hikâye anlatma, usta malı söyleme ve tarih bildirme Kayserili âşuğlarda da görülmektedir. Âşuğların kullandıkları mahlaslar âşıklar tarafından da kullanılan mahlaslardır. Kalust Dedeyan ve Peprone Çamurcıyan’ın âşık tarzı şiirlerinde mahlas kullanmadıkları görülür. Lûtfî, Mahcubî ve Ziynetî mahlasları ise ikişer Kayserili âşuğ tarafından benimsenmiştir. Kayserili âşuğların kullandıkları Meydânî ve Sefâyî mahlaslarının, yine Kayseri’de yaşayan Türk ve Müslüman iki âşık tarafından günümüzde de kullanılır ol- ması dikkat çekici bir husustur. Hikâye anlatma geleneği içinde anlattıkları hikâyeler Türk halk hikâyeleridir. Sözlü olma, geleneğe bağlılık, benim- senme/sahiplenilme, çeşitlenme, kalıplaşma gibi özellikleri bu hikâyelerde de görülmektedir. 7. Âşuğların çoğunlukla Alevîlik ve Bektaşîliğ’i benimsedikleri, bun- lardan bir kısmının kendisini Alevî-Kürt gibi göstererek Ermeni olduk- larını gizledikleri anlaşılmaktadır. Türk âşıkları içinde de Alevî-Bektaşî olanlarının azımsanmayacak kadar çok olduğu bilinmektedir. Bektaşîliğ’in Türk tarikatı olduğu kabul edilmektedir. Bu sanatçıların Hıristiyan Türkler olup olmadıkları yeni bilgi ve belgelerle araştırılmalıdır.
456 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Kaynakça Alboyacıyan, Arşak, Badmutyun Hay Gesaryo, 2. Cilt, Kahire 1937. Amiryan, Haçik Bedros, Turkalezu Hay Âşuğner, Paris 1991. Bayrak, Mehmet, Alevî-Bektaşî Edebiyatında Ermeni Âşıkları (Âşuğlar), Özge Yayınları, Ankara 2005. Çobanyan, Arşak, Les Trouvéres Arméniens (Ermeni Âşuğları), Paris 1906. Dağlı, Yahya Muhtar, Bektaşî Edebiyatından Tokatlı Gedâyî (Hayatı ve Eserleri), Maarif Kitabevi Yayını, İstanbul 1943. Durbilmez, Bayram, Taşpınarlı Halk Şâirleri, Kayseri 1998. __________, “Tarihî Olay-Edebî Metin İlişkileri Bağlamında Kıbrıs Konulu Aşık Tarzı Şiirler Üzerine Bir Değerlendirme”, Proceeding of the Third İnternational Congress for Cyprus Studies, Vol. 2, Linquistic and Literature, Gazi Magosa. __________, “Sarıkamış (Kars) ve Yöresinde Âşık Tarzı Kültür Gelenekleri”, Folklor and Etnografy, S.9, Bakü 2006. Durbilmez, Bayram, Âşık Meydânî, Hayatı-Sanatı- Şiirlerinden Örnekler, Kayseri 2000. Duygulu, Melih, “Anadolu Ermeni Müziğinde Bölgesel Etkileşimler”, Uluslar Arası Anadolu İnançları Kongresi Bildirileri, Evrak Yayını, Ankara 2001. Hınçer, İhsan, “Türkçe Yazan Ermeni Şairleri”, Türk Folklor Araştırmaları Dergisi, Sayı 125, İstanbul 1959. İzzet Ulvi, “Halk Şâiri Zeki”, Türk Yurdu, C.3, İstanbul 1329/ 1913. Koz, Sabri, “19. Yüzyıldan Üç Âşuğ: Bîdârî, Serverî ve Nâmî”, I. Türk Halk Kültürü Araştırma Sonuçları Sempozyumu Bildirileri-II, Ankara 1996. Köprülü, Mehmet Fuad, “Türk Edebiyatı’nın Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Tesirleri”, Türk Edebiyatı Araştırmaları 1, 3. Baskı, Ötüken Yayını, İstanbul 1989. Kut, A. Turgut, “Ermeni Harfl eriyle Basılmış Türkçe Halk Kitapları”, Halk Kültürü, 1984/1, Birinci Kitap, İstanbul 1984. Ozanoğlu, İhsan, Kastamonunun Yetiştirdiği Meşhur Adamlar: Meydanî, Kastamonu 1960. Sevük, İsmail Habib, Edebî Yeniliğmiz II, MEB Yayını, İstanbul 1932. Pamukciyan, Kevork, “Ermeni Harfl i Türkçe Bir Destan”, Türk Folkloru, S.10 (Mayıs), İstanbul 1980. __________, “Onyedinci Yüzyıldan Kalma Ermeni Harfl i Türkçe Üç Halk Şiiri”, Halk Kültürü, 1984/4, Dördüncü Kitap, İstanbul 1984. __________, “Türkçe Şiirler İhtiva Eden Ermenice ve Ermeni Harfl i Türkçe Yazma Cönkler ve Kompilasyonlar”, Halk Kültürü, S.1985/1, Beşinci Kitap, İstanbul 1985. __________, Ermeni Harfl i Türkçe Metinler, Aras Yayını, İstanbul 2002. Ramazanov, Yusuf, Azerbaycan Dilinde Yazıp Yaradan Ermeni Âşıgları, Bakü 1976.
457 Öğt. Gör. Dr. Bayram DURBİLMEZ Türkmen, Fikret, “Türk-Ermeni Âşık Edebiyatı İlişkileri”, Osmanlı Araştırmaları III, İstanbul 1982, s.13-20. __________, “Türk Halk Edebiyatının Ermeni Kültürüne Tesiri”, Yeni Türkiye, S.38, Ankara 2001. XVII. YÜZYILDA ERZURUM ŞEHRİ’NDE UYUMLU BİR YAŞAM: TÜRK-ERMENİ BİRLİKTELİĞİ Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü E-mail: bilgehan@atauni.edu.tr, bilgehe@yahoo.com; Tel:0 442 231 36 39
Özet XVI. yüzyılın başlarında Osmanlı idaresine geçen Erzurum şehri, iskân ve imar faaliyetleri kapsamında yapılan yatı- rımlarla yüzyılın sonlarına doğru müstahkem bir konuma gelmiştir. Özellikle XVI. yüzyılın sonlarında aldığı göçlerle büyüyen şehirde, Ermeni nüfusunun varlığı dikkat çek- mektedir. Şehrin gelişmesine katkıda bulunan bu unsurlar, Türk idaresi altında hayatlarını problemsizce devam ettir- diler. Şehir hayatında herhangi bir ayrıma tâbi tutulmadan Türklerle aynı mahallerde de yaşayabildikleri gibi esnaf örgütlenmesine dâhil edildiler. Birlikte yaşamanın gereği devrin siyasî, sosyal ve ekonomik hadiselerinden aynı öl- çüde etkilendiler. Bilhassa Celâlî isyanları, eşkıya faaliyetle- ri, vergi ve fi yat artışları, enfl asyon ve savaşlar bu bağlam- da zikredilebilir. Şehir halkı, bu gibi vakalarda kader birliği yaparak zorlukların üstesinden gelmeye çalıştı. Dinî husu- siyetlerin dışında farklı muameleye görmeyen Ermeniler, Erzurum’da uyum içerisinde hayatlarını sürdürdüler. 461 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Giriş Anadolu’nun en eski ve en büyük şehirlerinden birisi olan Erzurum; Fırat Nehri’nin yukarı havzasında geniş bir ovanın kenarında, Palandöken Dağı’nın eteğinde meyilli bir satıh üzerine tesis edilmişti. XVI. yüzyılın başlarında Osmanlı idaresi altına giren Erzurum, Anadolu ile Kafkaslar, İran ve Trans-Kafkasya’nın bağlantısı konumunda olmasından dolayı uluslararası ticaret merkezleri arasında yer almakta ve askerî ehemmiyeti- ne binaen intiha-yı serhadd-i Acem olarak tanımlanmaktaydı 1 .
liğinin başlangıcını tespit edebilmek gayesiyle öncelikli olarak konu ile il- gili arşiv kayıtları incelendi. Şehir, 1520 tarihli ilk tahririnde hali ve harab olmağın timara virülmeyüb dâhil-i muhasebe değildir 2
dığından meskûn herhangi bir nüfusun olmadığı kanaati uyandı. Ancak 12 mahalle ve 15 000 akçe gelirinin olması 3 göz önüne alındığında az da olsa belirli miktarda nüfus olmalıydı. Bu ilk sayımda nüfus unsurları arasında Ermenilerin olduğuna dair herhangi bir bilgiye rastlanmadı. 1540’daki tah- rirde yavaş yavaş iskân edilen şehirde 27 mahalle ve toplam 76 Müslüman hane vardı. Ancak Ermenilerin mevcut olduklarına dair herhangi bir bilgi- ye tesadüf olunmadı 4 . 1 Bilgehan Pamuk, XVII. Yüzyılda Bir Serhad Şehri Erzurum, İstanbul 2006, s.27, 61. 2 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Tapu Tahrir Defteri (TD), Belge No: 387, v.436. 3 BOA, TD, Belge No: 387, v.436; BOA, TD, Belge No: 966, s.78. 4 BOA, TD, Belge No: 205, s.15-24. 462 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER 1591 yılında ciddi bir nüfus artışı görülmektedir 5 . Tahrir sayımı neti- cesinde 548 nefer 6 olup bunların 186’sı Müslüman, 362’si ise zımmîydi 7 . Gerek hane ve gerekse nefer olarak kaydedilenlerin kaç kişiden oluştukları konusu kesinlik kazanmamıştır. Genelde kabul edilen görüş göre bir ha- nenin beş kişiden meydana geldiğiydi 8 . Bu görüşten hareketle; 1591’deki şehir nüfusu, 548 x 5 = 2 740 idi. Ancak şehirlerdeki hane sayısının, daha az kişiyi ihtiva ettiği 3 kişiden oluştuğu hakkında farklı bir görüş daha vardı 9
600 ile 2800 arasında nüfus bulunmaktaydı. Vergi veren nüfusun yanında vergiden muaf olanlar da göz önüne alındığında şehir nüfusu, muhtemelen 4 500 – 5 500 civarındaydı 10 . Tahrir defterinde 362 nefer vergi ödeyen gayrimüslim kaydedilmişse 11
de 325 neferin olduğu belirlenmiştir. Zımmîyan olarak tanımlanan gayri- müslimlerin etnik kimliklerine dair herhangi bir malûmat yoktu. Ancak gayrimüslim isimlerinin hemen hemen hepsi Ermenilerin kullandıkları isimlerdi 12 . Agop, Aleksanos, Arutin, Avek, Bağdasar, Bedros, Bunyad, Haçik, Karabed, Kirkor, Ovannes, Semavin, Serkis ve Toros gibi Ermeni isimlerinin yanı sıra Ağ Baba, Babacan, Hüdaverdi, İskender, Karaca Ka- raman, Kaya Şah ve Murat gibi Türkçe isim taşıyanlar da vardı 13 . Şehirde meskûn Ermenilerin isimlerinin yanı sıra nüfusları da belir- lenmeye çalışıldı. Nüfuslarının tespiti için 5 sayısı itibara alındığında, 362 x 5 = 1 810 sayısı elde edildi. Ancak tetkikler sonucunda 37 hane eksik ol- 5 Tapu Kadastro Kuyud-ı Kadime Arşivi (TKKA), Tapu Defteri (TD), Belge No: 41, v.10- 13. 6 XVI.
yüzyıl sonlarına doğru yapılan sayımlarda, hane yerine nefer yazılmıştır. Turan Gök- çe, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Lazkiyye (Denizli) Kazası, Ankara 2000, s.88. 7 TKKA, TD, Belge No: 41, v.13; İncelemeler neticesinde şehirde, 549 nefer olup bunların 224’ünün Müslüman ve 325’inin zımmîlerden oluştuğu tespit edilmiştir. 8 Ömer Lütfi Barkan, “Tarihi Demografi Araştırmaları ve Osmanlı Tarihi”, Türkiyat Mecmu- ası, C.X, İstanbul 1956, s.12; Feridun M. Emecen, Manisa Kazası, Ankara 1989, s.55. 9 Mehmet Öz, “Tahrir Defterlerindeki Sayısal Veriler”, Osmanlı Devleti’nde Bilgi ve İsta- tistik, Ankara 2000, s.21; Ronald Jennings, “Urban Population in Anatolia in the Sixteenth Century A Study of Kayseri, Karaman, Amasya, Trabzon and Erzurum”, International Jour- nal of Middle East Studies, Volume 7, 1976, s.51. 10 Pamuk, a.g.e., s.122. 11 TKKA, TD, Belge No: 41, v.10-13. 12 Jennings, a.g.e., s.49; Dickran Kouymjian, “The Decline and Revival of Erzurum: Sixteen- th-Eighteenth Centuries”, Armenian Karin/Erzerum, California 2003, s.127. 13 TKKA, TD, Belge No: 41, v.10-13; Jennings, a.g.e., s.49; Kouymjian, a.g.e., s.127. Türkçe isim kullanan Ermeniler için bkz. Nejat Göyünç, Türkler ve Ermeniler, Ankara 2005, s.56- 57.
463 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK duğu göz önüne alındığında, 325 x 5 = 1 625 sonucuna ulaşıldı. Klasik gö- rüşe göre yapılan bu değerlendirmenin yanı sıra 3 sayısına göre hesaplama yapıldığında, 362 x 3 = 1 086; belirlenen sayıya göre, 325 x 3 = 975 rakamı elde edildi. Netice itibariyle Ermeni nüfusu 900 – 1 800 arasındaydı. 1520 ile 1540 yılları arasında şehir nüfusunun oldukça az olmasına karşılık, yüzyılın sonlarına doğru özellikle Ermeniler açısından hızlı bir şekilde arttığı gözlenmektedir. Öyleki nüfusun yaklaşık on kat arttığına işaret edilmektedir 14 . Yaklaşık 50 yıllık bir zaman zarfında şehirdeki Erme- ni nüfusunun nasıl oluştuğuna dair kaynaklarda bilgi olmamasına 15 karşın bunların göçlerle geldikleri tahmin edilmektedir 16 . Nitekim XVI. yüzyılda Doğu Anadolu’nun Osmanlı hakimiyetine geçmesinden sonra kırsal ke- simde yaşayan gayrimüslim halk, şehirlere göç etmiştir 17 . Muhtemelen Er- zurum şehrideki nüfus artışı da benzer bir durum arz etmektedir. XVII. yüzyıldaki Türk-Ermeni birlikteliğinin belirlenmesi açısından özellikle 1640 ile 1646 tarihleri arasındaki avârız ve cizye defterlerinden istifade edildi 18 . Arşiv kayıtlarının değerlendirilmesi sırasında karşılaşılan en önemli problemlerden birisi gayrimüslimlerin etnik kimliklerine dair herhangi bir malûmatın olmamasıydı. Sorunu kısmen de olsa çözebilmek için hem avarız hem de cizye defterindeki gayrimüslim isimleri incelen- di. Tespit edilen isimlerin hemen hemen hepsinin Ermenilere ait olduğu anlaşıldı. Resmî kayıtlardan elde edilen bilgiler, diğer kaynaklarla karşı- laştırıldı. Özellikle seyyahların eserlerinden Ermenilerin mevcut olduğu anlaşıldı 19 . Keza Evliya Çelebi, Ermenilere ait yedi mahallenin olduğunu 14 Jennings, a.g.e., s.49. 15 TKKA, TD, Belge No: 41, v.10-13. 16 Jennings, a.g.e., s.49. 17 Göyünç, a.g.e., s.61; Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Harput Sancağı (1518-1566), An- kara 1989, s.61-62; Mehmet Ali Ünal, XVI. Yüzyılda Çemizgezek Sancağı, Ankara 1999, s.61.
18 Linda Darling, Revenue-Raising and Legitimary Tax Collection and Finance Administra- tion in the Ottomon Empire 1560-1660, Leiden 1996, s.100-108; Oktay Özel, “17. Yüzyıl Osmanlı Demografi ve İskân Tarihi İçin Önemli Bir Kaynak: Mufassal Avârız Defterleri”, XII. TTK Kongresi’ne (12-16 Eylül 1994) Sunulan Bildiriler III, Ankara 1999, s.738-739. 19 Jean Baptiste Tavernier, Les Six Voyages de Jean Baptiste Tavernier, Ecuyer Baron Dau- bonne Qu’il a Farten Turquie en Perse et aux. Indes C.I, Paris 1676, s.19; Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, İstanbul 1335, s.210,213; Josep P. De Tournefort, A Vo- yage into Levant II, London 1718, s.195; Par K. Kostaneants, “Erzeroum Ou Topographie De La Haute Armenie-De Hakoub Karnetsi (XVII. Siecle), Journal Asiatique, Tome. XIII, Paris 1919, s.156; Hrand D. Andreasyan, Polonyalı Simeon’un Seyahatnamesi 1608-1619, İstanbul 1964, s.153-154; Kouymjian, a.g.e., s.128-129.
464 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER belirttiği 20 gibi Tournefort 6 000 civarında Ermeni nüfusundan bahsetmek- tedir 21 . 1642 yılında Erzurum şehrinde yaşayan gayrimüslimler arasında; Ab- raham, Adis, Ador, Agop, Ahsador, Aleksan, Andernas, Andon, Arakil, Arslan, Arto, Arutin, Aslan, Asnik, Avadis, Avak, Avid, Azad, Bağdasar, Bali, Bedros, Bogos, Budak, Davit, Elis, Gaspar, Gevher, Gukas, Haçadur, Haçik, Hırand, İskender, Kara oğlan, Karabed, Karagöz, Karahan, Kazzaz, Kevork, Kirakos, Kirkor, Magar, Manok, Mardiros, Margirid, Melek, Mel- kon, Maryam, Mıgırdiç, Mihnar, Minas, Minasyan, Movses, Murat, Orhan, Ovannes, Sahak, Sefer, Semavin, Serkis, Simon, Sinan, Susan, Şah Beği, Şahbaz, Tavit, Toros, Vartan, Varteres gibi Ermeni isimleri bulunmaktaydı. Önceki sayımda olduğu gibi bu sayımda da Türkçe isim taşıyanlar vardı. Ermeniler; avârız vergisi ödeyen 335 hane ile birlikte ‘amel-mande, fakir, kimsesiz, ama, pir-i fanî ve muhtelif hizmetlerinden dolayı muaf 74 hane ki toplam 409 haneydi 22 . Şehir geneli için % 18.3’lik bir paya sahip olan Ermenilerin nüfus mevcudu; 409 x 5 = 2 045 olabileceği gibi 409 x 3 = 1 227 olması da muhtemeldi. Yaklaşık bir yıl sonraki avârız icmal defterinde ise gayrimüslimlerden sadece vergi ödemeye mükellef 262 hane bulun- maktaydı
23 . Buna göre nüfus miktarı; 262 x 5 = 1 310 olabileceği gibi 262 x 3 = 786 da olabilirdi. Netice itibariyle Ermeni nüfusu 1 200 ile 2 000 civarındaydı 24 .
li bir diğer kaynaktı 25 . Gayrimüslim tebaanın askerî hizmetlerine karşılık, sağlam erkek nüfustan alınan cizye vergilerinin kaydedildiği defterlerdi 26 . Cizye vergisini ödemekle yükümlü olanlar belirli bir gelir düzeyine sahip- lerdi. Rahipler, çocuklar, kadınlar, ihtiyarlar ve bedensel özürlüler, kanun gereğince vergiden muafl ardı 27 . Ayrıca kamu hizmetinde istihdam edilen- ler de muaf tutulurlardı 28 . 20 Evliya Çelebi, a.g.e., s.210. 21 Tournefort, a.g.e., s.195. 22 BOA, Maliyeten Müdever Defter (MAD), Belge No: 5152, s.2-75. 23 BOA, MAD, Belge No: 6422, s.6. 24 Erzurum şehrinin nüfus durumu için bkz. Tablo 1. 25 Darling, a.g.e., s.100. 26 Cevdet Küçük, “Tanzimat’ın İlk Yıllarında Erzurum’un Cizye Geliri ve Reâya Nüfusu”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Sayı 31, İstanbul 1978, s.199. 27 Boris Christoff Nedkoff, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Cizye”, Belleten, Sayı VIII, Çeviren Şinasi Altundağ, Ankara 1944, s.623. 28 BOA, MAD, Belge No: 4621, s.4-5, 7-12; Belge No: 2929, s.13-16; Belge No: 15633, s.1.
465 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Erzurum’un mufassal cizye sayımı 1643’te tamamlandı. Abraham, Agop, Agopyan, Ahsador, Aleksan, Andernas, Andon, Arakil, Arslan, Arto, Arutin, Ashan, Avadis, Avedik, Avak, Aydın, Babacan, Baben, Bağ- dasar, Bali, Bedros, Bogos, Bozan, Budak, Davit, Gaspar, Gukas, Haçadur, Haçik, Hagop, Hırand, Hümahan, İskender, Karabed, Kara oğlan, Kara- göz, Karahan, Karaman, Kazzaz, Kevork, Kirakos, Kirkor, Levon, Manok, Mardiros, Melkon, Mesih, Mıgırdiç, Mihnar, Minas, Minasyan, Movses, Murat, Muratyan, Orhan, Ovannes, Sahak, Sanos, Sefer, Seferyan, Sema- vin, Serkis, Simon, Sinan, Tavit, Tomas, Toros, Vartan, Varteres gibi Er- meni isimleri mevcuttu. Gayrimüslimler arasında Türkçe isim taşıyanlar da vardı. Erzurum’da sayımın bitiminden hemen sonra veba salgını çıktı. Va- tandaşlarının güç durumda kaldığını gören idare, mağduriyetin olmaması için yeniden sayım yapılmasına karar verdi 29 . Vebadan önce 604 nefer var iken salgından dolayı nefer sayısı 544’e düştü. Muhtelif hizmetlerden ötü- rü cizye hesabına dâhil edilmeyenler de vardı. Bu unsurlar da göz önüne alındığında toplam nefer sayısı 574 idi 30 . Buna göre; nüfus mevcudu, 574 x 5 = 2 870 olabilirdi. Klasik değerlendirmelere karşı cizye defterlerinde kayıtlı neferler için 5 sayısı yerine, 3.5 sayısının alınması gerektiği yönün- deki görüş de itibara alındı 31 . Buna göre; 574 x 3.5 = 2 009 rakamı elde edildi. Böylelikle Ermeni nüfusunun 2 000 ile 2 900 arasında olabileceği sonucuna ulaşıldı 32 .
nin çoğunluğunun öldüğü, geri kalanların ise cizye ödemeye takatleri olma- dığı için yeniden cizye yoklamasının yapılması istendi 33 . Osmanlı idaresi, vatandaşlarının taleplerini yerinde bularak 1648’de cizye sayımı yaptırdı. Cizye ödeyen 500 nefer, muafl ar ise 15 neferdi 34 . Veba salgını nedeniyle gayrimüslim nüfusun mevcudunda azalma dikkati çekmektedir. Bu tarih- teki nüfus mevcudu ise 515 x 5 = 2 575 olabileceği gibi 515 x 3.5 = 1 803 de olması muhtemeldi. Netice itibariyle 1648’de şehirdeki gayrimüslimler, 29 BOA, MAD, Belge No: 2929, s.440. 30 BOA, MAD, Belge No: 2929, s.6-19; Belge No: 4621, s.2-15. 31 Darling, a.g.e., s.101 32 Gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı için bkz. Tablo 2. 33 BOA, MAD, Belge No: 2765, s.128. 34 BOA, MAD, Belge No: 15633, s.1.
466 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER 1 800 – 2 600 arasında bir nüfusa sahipti 35 . Nitekim Rahip Hakop, 1662’de şehirde 2 000 civarında Ermeninin olduğuna değinmektedir 36 . 1701 yılında Erzurum şehrinde 6 000 Ermeninin olduğu iddia edil- mişti
37 . Ancak 1691–1692 yılına ait resmî kayıtlarda, 4 000 civarında gayrimüslim bulunmaktaydı. Yaklaşık on yıl bir sürede bu denli bir nüfus artışının olması güç olacağından, özellikle batılı gezginlerin verdiği nü- fus bilgilerine ihtiyatla bakılmalıdır 38 . Batılı gezginler, gittikleri yerlerde umumiyetle gayrimüslim toplum içerisinde kaldıklarından bunlara dair verdikleri nüfus miktarları abartılı rakamları içermektedir. Osmanlı idaresi altındaki Ermeniler diğer Osmanlı vatandaşları gibi devrin siyasî ve sosyal olaylarından aynı ölçüde etkilendiler. XVI. yüz- yılın sonları ile XVII. yüzyılın başlarında ortaya çıkan Celâlî isyanları, Anadolu’nun diğer şehirlerinden görüldüğü üzere Erzurum’da da etkili oldu. Müslüman halk gibi gayrimüslim halk da göç etmek zorunda kal- dı 39 . Safevîlerle olan savaşlar 40 , Abaza Mehmed Paşa isyanlarının ve veba salgının olumsuz tesirleri olmasına karşın Ermeni nüfusunun arttığı görül- mektedir. Ermenilerin şehirdeki yerleşimleri ile ilgili herhangi bir kısıtlamaya gidilmemiştir. İstedikleri taktirde sadece kendilerinin meskûn oldukları mahallelerde kalabildikleri gibi Türklerle birlikte aynı mahallelerde kom- şuluk yapabilmişlerdi. Şehir hayatında etkileri yadsınamayacak ölçüde olan Ermeniler, diğer vatandaşlara tanınan haklara sahiplerdi. Kiliseleri ve kiliseye ait mekânları özel statüye tâbi tutulurdu. Mülk olarak tasarruf et- tikleri toprakları ve binaları vardı. Şehirde yaşayan iki topluluk birbirlerini o denli benimsemişlerdi ki Türkler Ermenilerin, Ermeniler de Türklerin kiracısı olmuşlardı 41 . 35 Gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı için bkz. Tablo 3. 36 Kostaneants, a.g.e., s.156. 37 Tournefort, a.g.e., s.195. 38 Pamuk, a.g.e., s.134. 39 BOA, MAD, Belge No: 3260, s.120; Belge No: 5568, s.190. …Erzurum ve Trabzon ve Gürcistan kazalarının cizyeleri her sene asitane-yi sa’adetten cem’ olunurken birkaç sene- den berü Celâlî müstevli olmasıyla reaya perakende ve perişan olmağın...., BOA, MAD, Belge No: 5568, s.204. 40 Osmanlı-Safevî Savaşları sırasında Doğu Anadolu’dan birçok Ermeni göç etmek zorunda kalmıştır. Göyünç, a.g.e., s.61. 41 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.7, 55, 56, 57, 61, 65.
467 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Osmanlılar, Ermenilere karşı ilk andan itibaren engin bir hoşgörü ile yaklaşmışlardı 42 . Fatih Sultan Mehmed hiçbir mecburiyeti yok iken Erme- nilere dinî vecibelerini yerine getirebilmeleri için bir takım imtiyazlar ver- di ve Bursa’dan Ermeni Piskoposu Hovakim’i İstanbul’a getirterek Ermeni Patrikliği’nin teşekkülüne olanak sağladı 43 . Yavuz Sultan Selim, Kudüs’ü hakimiyetine alınca buradaki Ermenilere karşı engin bir hoşgörü ile yak- laştı ve Kamame Kilisesi’nde rahat bir şekilde ibadet etmeleri hususunda kendilerine ferman verdi 44 . Cihan hakimiyeti mücadelesi veren Osmanlı- ların kendi topraklarındaki azınlıklara karşı hoşgörüsü, insanların vicdan hürriyetlerine karşı duydukları saygının açık bir göstergesiydi. Aynı tutum, Erzurum’daki Ermeniler için de geçerliydi. Kiliselerinin iç düzeni devlet güvencesi altında sağlanırdı. Din adamları bizzat Padişahın tayin beratı ile atanırdı. Ermeni vatandaşların ibadetlerini yerine getirme noktasında azami gayret gösterilirdi 45 . Vefat eden veya başka bir nedenle görevini ye- rine getirmeyenlerin yerine hemen bir başkası tayin edilirdi. 1692 yılında İstanbul’daki Ermeni Patriği’nin arzı ile vefat eden Müdürge Manastırı’nın murahhasının yerine Aharon adındaki Ermeni rahip olarak atandı 46 . Erme- nilerin ibadetlerini yerine getirdikleri kiliseleri, Erzincankapı varoşunda ve Gürcükapı mahallesindeydi 47 . İskender Paşa ve Gürcükapı mahallele- rinde kiliselere ait haneler bulunmaktaydı 48 . Kara Kenise/Kilise isminde bir mahalle olmasına karşılık, kilisenin olduğu ve ibadet yapıldığına dair herhangi bir bilgi yoktu 49 . İbadetlerini yerine getirmek için kiliseye giden Ermenilerden hali vakti yerinde olanlar mavi çuka giyerken orta halliler şal kebe kuşanırlardı 50 .
Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984), Ankara 1985, s.204, 211; Levon Panos Dabağyan, Paylaşılamayan Belde Konstantiniyye, İstanbul 2003, s.237. 43 Levon Panos Dabağyan, Türkiye Ermenileri Tarihi, İstanbul 2004, s.69-72. 44 Bilgehan Pamuk, “Osmanlılar Zamanında Rum-Ermeni Kiliseleri Arasındaki İlişkiler (Ku- düs Örneği)”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, Sayı 16, Erzu- rum 2001, s.235. 45 Yusuf Oğuzoğlu, “XVII. Yüzyılda Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Hakkında Bazı Bilgiler”, Tarih Boyunca Türklerin Ermeni Toplumu İle İlişkileri Sempozyumu (8-12 Ekim 1984), Ankara 1985, s.269. 46 BOA, İbnü’l-Emin Tevcîhât 746. 47 Evliya Çelebi, a.g.e., s.214; Tavernier, a.g.e., s.19; Kouymjian, a.g.e., s.128-130; Christina Maranci, “The Architecture of the Karin/Erzerum Region”, Armenian Karin/Erzerum, Ca- lifornia 2003, s.96-100. 48 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.7, 57. 49 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.2, 57. 50 Evliya Çelebi, a.g.e., s.214. 468 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Ermeniler ibadetlerini rahat bir şekilde yerine getirme konusundaki Osmanlı idaresinin tavrı oldukça toleranslıydı. Buna rağmen bazen ciddi sorunların yaşandığı görülmektedir. Nitekim 1629 yılında Saint-Etienne Kilisesi’nin faaliyete geçmesi önemli bir sorun teşkil etti. Erzurum gümrük mültezimi Sanos Çelebi’nin gayretleri ile kilise kullanıma açıldı. Kilise- nin faaliyete geçmesi gerek Erzurum’da ve gerekse İstanbul’da büyük bir sansasyona sebep oldu. Eskiden cami olan bir yapının kilise olamayacağı düşüncesiyle binanın kullanılmasına müsaade edilmediği gibi yeniden ca- miye çevrildi 51 . Rahip Hakop’un dramatik bir şekilde anlattığı hadise res- mî kayıtlarda detaylı bir şekilde yer almaktadır. Kanunî Sultan Süleyman tarafından yaptırılan cami, zaman içerisinde harabe haline gelmiş ve bu durumdan istifade eden zımmî tâife (Ermeni) tarafından kiliseye çevril- mişti. Bu tarzdaki bir davranışa hoşgörülü yaklaşılamayacağından binanın eski haline getirilmesine karar verildi 52 . Hakop’un iddia ettiği kilise, XVI. yüzyıldan beri hizmet veren bir camiydi. Ancak yeterli bilgi olmamakla birlikte caminin önceden bir kilise olması da muhtemeldi. Her ne kadar Etienne Kilisesi olduğu iddia edilen bina, gayrimüslim ibadetine kapatıl- dıysa da Ermeniler ibadetlerini şehirdeki diğer kiliselerde yerine getirirler- di. Nitekim 1692 yılında Misyoner Philippe Avril, şehirdeki Ermeni kilise- lerinden gıpta ile bahsetmekteydi 53 . Özellikle Miaban Sourb Astwadzadzin Ermenilerin ibadet için tercih ettikleri kiliselerindendi 54 . Osmanlı toplumunda Ermeniler, devletin koruyuculuğu altında rahat bir şekilde yaşarlardı. Can, mal, ırz, namus ve din güvenceleri sağlanır- dı 55
sağlam ve belirli ekonomik güce sahip olan erkek nüfustan cizye adı altın- da bir vergi tahsil edilirdi. Diğer Osmanlı vatandaşları gibi Ermeniler de devlete ödemekle mükellef tutulan sair vergileri ekonomik güçleriyle bağ- lantılı olarak verirlerdi. Ekonomik durumu yetersiz ya da düşük olanlar, 51 Kostaneants, a.g.e., s.155-156. 52 …. Erzurum kal’ası dahilinde Bulgar Ahmet Sarayı dimekle ma’ruf mahalde merhûm Sul- tan Süleyman aliyü’r-râhman ve’l-rıdvân mühid-i ehl-i islâm olınmak içün bir cami-i şerîf bina idüb murûr-ı eyyâm ile harabe olub sonra ehl-i zımmî kefere tâifesi bir tarikle tamirine emr-i şerîf alub kilise olunmak üzre tamir idüb kilise olmadan yine cami-i şerîf olunmak bâbında fermanım olmakla minare ve sâir muhtâc-ı tamir olan yerlerinde ve mahallerinde tamir itmek içün Erzurum gümrüğü malından yalnız bir yük akça virilmek fermanım ol- muştur...., BOA, MAD, Belge No: 6269, s.136. 53 Kouymjian, a.g.e., s.129. 54 Kostaneants, a.g.e., s.154-156. Günümüzde, bahsi geçen kiliselerden herhangi bir iz yok- tur. 55 Oğuzoğlu, a.g.e., s.265. 469 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK iş göremeyenler, çalışmaya kudreti olmayanlar, kimsesizler, dul kadınlar, yetimler, öksüzler, yaşlılar, körler, kâr ve kisbe kadir olmayanlar ve vakıf meskenlerinde ikâmet edenlere vergi muafi yeti tanınırdı 56 . Kamusal alan- da hizmet veren Ermeniler, birtakım mükellefi yetlerden muaf tutulurlardı. İstihtam edilen Ermeniler arasında; Erzurum kalesinin, Abdurrahman Gazi ve Ebû İshak Kazerûnî hazretlerine ait türbelerin, Ayas Paşa Cami ve Yeni Cami gibi sair çeşmelerin ve su yollarının tamir ve bakımı gibi önemli hizmetleri üstlenmişlerdi 57 . Şehrin güvenliği kadar bölge asayişinin sağlanması noktasında önem- li bir etken olan Erzurum kalesinin gerekli bakım işlerini yerine geti- renler Çukur mahallesinden Asador ile Ayas Paşa mahallesinden Arslan adındaki Ermenilerdi 58 . Darağacı mahallesinden Han Azer adlı zımmî ise Tebriz kapısındaki süprüntünün kaleye zarar vermeden dışarı çıkarılma- sından sorumluydu. 59 Gürcükapı mahallesinde meskûn Haçador iç kal’a ve iç kal’adan tevzi’ olan çeşmelerin cümlesine su yolcı ta’yîn olmağla 60
oldukça ehemmiyetli bir görevi yerine getirirdi. Müslümanlar açısından dinî ehemmiyete sahip olan mekânların dahi bakımı ve gerekli ihtiyaçları Ermeni vatandaşlar tarafından sağlanırdı. Ermeniler, Türk toplumu tara- fından o denli benimsemişlerdi ki şehrin manevî değerlerinden Ebû İshak Kazerûnî ve Abdurrahman Gazi hazretlerine ait türbelerinin tamir, onarım ve sair ihtiyaçlarının karşılanması işleri onlara verilmişti 61 . Şehirdeki Er- meniler ile ilgili Evliya Çelebi ilginç bir menkibevi hadise anlatmaktadır. Abaza Mehmed İsyanı sırasında askerlerden saklanan Ermeni kızı, Ebû İs- hak Kazerûnî Hazretleri’nin yüzü suyu hürmetine kurtulması için dua eder. Böylece kız hemen sakallı bir pir-i faniye dönüşür ve askerlerden kurtulur. 56 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.2-74; Yorgi pir olmağla nefere dâhil olunmaması- na tezkire virildi. BOA, MAD. 4621, s.2-3. 57 BOA, MAD, Belge No: 2774, s.32; Belge No: 5152, s.7, 25, 54, 56, 73, 75; Belge No: 2929. s.13-16; Belge No: 4621, s.8-10; Belge No: 14739, s.2-3. Yedi nefer zımmîler Erzu- ruma dâhil olub Ayas Paşa hidmetinden cari olan çeşmelerin şehre girince ve şehir içinde olan meremmeta muhtaç yerlerine tamir ve tezhim itmek şartıyla haneden muaf ve tekâlif-i sâirenin cümlesinden müsellem olmak üzre olan muafi yetleri ibkâsıyla tahrir oldıklarına …., BOA, MAD, Belge No: 15633, s.1. 58 BOA, MAD, Belge No: 4621, s.4, 6; Belge No: 15633, s.1. 59 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.43. 60 BOA, MAD, Belge No: 4621, s.8. 61 BOA, MAD, Belge No: 4621, s.15; Belge No:14739, s.2. Erzurum’da asûde ve medfun olan kûtbu’l-arifi n ve umdetü’l-vasilin meşhur afâk-ı Hazret-i Ebu İshak kuddise’s-sırruhu’l- ‘aziz hazretlerinin künbed-i şerîfl erinin ta’mir ve meremmetine ve kanadil ve revgân baha virmek için cizye ve avârız ve sâir tekâliften muâf olmak üzere emr-i şerîf-i alişân ile ta‘yîn olan zımmîlerdir...., BOA, MAD, Belge No: 5152, s.75.
470 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Akabinde Müslüman olarak Ebû İshak Kazerûnî Hazretleri’nin türbedarı olur. Evliya Çelebi, türbedar olan bu hatun ile görüşmüştür 62 .
men ve ref’ eyleyesin her biri terk-i diyâr ve celâ-yı vatan itmeye vilâ- yet ma’mur olmuş iken gerü harab olmasına sebeb olur sonra ber-vechile gadrin makbûl olmayub muattab ve mesul olmak mukarrerdir ana-göre icra’ât ve intibâh üzre olasın 63 denilerek huzuru ve güvenliği sağlaması sıkı sıkı tembih edilirdi. Beylerbeyleri herhangi bir ayrıma girmeden me- suliyeti altındaki vatandaşlara adaletli davranarak huzurun sağlanmasına çalışırdı. Şehirdeki bir diğer önemli görevli olan kadı ise nizam-ı memleket
luydu
64 . Şer’î ve örfî hukukun uygulayıcısı kadı, mahkemede her sınıfa ait meseleleri çözmekle mükellefti. Ancak Erzurum kadılarına ait şer’iye si- cilleri olmadığından 65 meselelerin muhteviyatı hakkında bir kanıya varma imkânı olmadı. Bununla birlikte kadılara gönderilen hüküm kayıtlarından Erzurum’daki meselelerin diğer Osmanlı şehirleriyle benzerlik gösterdiği anlaşıldı 66 . Erzurum’da vatandaşların huzurlu ve güvenli bir şekilde yaşaması için gereken ihtimam gösterilirdi. Şehirde çözümlenemeyen meseleler bizzat Divan-ı Hümayun’da görüşürülerek sonuca bağlanırdı. Hukukun uygu- lanması noktasında hiçbir surette ayrım yapılmazdı. Sorunlar, adil şekilde çözümlenerek kimsenin mağdur olmamasına dikkat edilirdi. Haklı olduk- ları hususlarda da sonuna kadar savunulurlardı. XVII. yüzyılın başlarında Simon’un kızı Eleni, Gürcistan’dan İstanbul’a giderken askerî sınıf üye- lerinin taciziyle karşılaştı. Erzurum-Çıldır arasındaki olaydan sonra Eleni ve refakatindekilerin rahatsız edilmemesi ve serbest bir şekilde yollarına devam etmeleri yönünde emir verildi 67 . Celâlî isyanlarının Erzurum ve ci- varda etkisini hissettirdiği dönemlerde 68 bu sorunun ortadan kaldırılması 62 Evliya Çelebi, Evliya Çelebi Seyahatnamesi II, Hazırlayan Zekeriyya Kurşun, Seyyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, İstanbul 1999, s.110–111. 63 BOA, Mühimme Defteri (MM), Belge No: 79, s.605. 64 Özer Ergenç, Osmanlı Klasik Dönemi Kent Tarihçiliğine Katkı XVI. Yüzyılda Ankara ve Konya, Ankara 1995, s.83. 65 Erzurum vilâyetine ait şer’iye sicillerinin tümü zayi olmuştur. Belgelerle Arşivcilik Tarihi- miz (Osmanlı Dönemi), Ankara 2000, s.54. 66 Pamuk, a.g.e., s.182. 67 BOA, Kamil Kepeci Ahkâm (KKA), Belge No: 70, s.332. 68 BOA, MAD, Belge No: 5568, s.204; KKA, Belge No: 70, s.218, 586, 603, 611..... Erzu- rumun reâyası Celâlî şer‘inden ve Kızılbaş havâlîsinden ve zûlm-ı zulmeniden perâkende oldığından gâyri ekseri helâk olmuştur.... BOA, MAD, Belge No: 3260, s.120. 471 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK yönünde birtakım teşebbüsler oldu. Hükümet, zorbaların yakalanarak hak- larından gelinmesini, halktan alınan paralar ile malların sahiplerine iade edilmesini ve düzenin tekrar sağlanmasını Erzurum’daki görevlilerine ha- vale etti 69 . Bu gailede mağdur şehir halkı kader birliği yapmış olmalıdır 70 . Şehir halkı, sadece Celâlî ya da eşkıyadan ötürü sıkıntı yaşamadı. Za- man zaman resmî görevlilerden kaynaklanan ciddi problemler ortaya çıktı. Merkezî otoritenin gevşediği anlarda yetkilerini kötüye kullanma eğilimi sergileyen görevliler, ayırım yapmaksızın halktan gayrimeşru vergi talep ederek ciddi mağduriyete yol açtılar 71 . Bu durum karşısında adaletnameler gönderilerek kanuna aykırı hareket edilmenin önüne geçilmeye çalışıldı 72 . Maalesef bu tür davranışlar zaman içerisinde devam etti 73 . Ermeniler kendileri gibi Hıristiyan olan topluluklar tarafından çeşitli zulümlere uğratıldıklarını ve Osmanlı idaresiyle rahat bir şekilde yaşadık- larını açıkça ifade etmektedir 74 . Nitekim Türk idaresinin tavrı, bu iddiayı destekler mahiyettedir. 1645’te Ermeni tüccar Serkis, Erzurum’a gelirken yolda 1 500 kuruşu çalınır. Serkis, hırsızların yakalanması ve parasının bulunması için mahkemeye müracaat eder. Erzurum subaşısı ve adamla- rının parayı çaldıkları yönünde iddiada bulunur. Ancak zanlılar şehirde büyük bir nüfuza sahip olduklarından Serkis hakkını aramak için Divan-ı Hümayun’a başvurur. Neticesinde Serkis’in parasının bulunması ve hırsız- lar hakkında gerekenin yapılması yetkililere kesin bir şekilde bildirilir 75 . Ermeniler haksız bir davranış ile karşılaştıklarında ki bu resmî gö- revliler dahi olsa özgürce haklarını arayabilirlerdi. 1675 yılında Hırand adındaki bir Ermeni, Kiğı sancakbeyi Musa’ya 180 000 akçe borç verdi. Ancak Musa Bey, borcunu ödemedi. Bunun üzerine Hırand hemen Divân- ı Hümayun’a müracaat ederek Musa Bey’i şikâyet etti. Yapılan görüşme neticesinde Hırand’ın hakkının alınması gerekli mercilere iletildi 76 .
70 Celâlî isyanı reislerinden Karayazıcı, Sivas’ta Türk ve Ermenilerden 20 000 kişi katlet- mişti. Tokat’ta Celâlî korkusundan bazı Ermeniler Kırım’a göç etmek zorunda kalmıştı. Göyünç, a.g.e., s.61. 71 Halil İnalcık, “Adaletnameler”, Osmanlıda Devlet, Hukuk, Adalet, İstanbul 2000, s.78– 79. 72 Mücteba İlgürel, “XVII. Yüzyıl Balıkesir Şer’iye Sicillerine Göre Subaşılık Müessesesi”, VIII. TTK Kongresi Bildirileri II, Ankara 1981, s.1277. 73 BOA, MM, Belge No: 79, s.109; Belge No: 89, s.54; Belge No: 100, s.109. 74 Kostaneants, a.g.e., s.154–156; Dabağyan, a.g.e., s.59-60. 75 BOA, MM, Belge No: 90, s.94. 76 Hans George Majer, Das Osmanische Registerburch der Beschwerden (Şikâyet Defteri), Von Jahre 1675 Österreichische National bibliothek cod. mixt. 638, Wien 1984, s.93a. 472 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER 1615 yılında meydana gelen boşanma hadisesinde Osmanlı idaresi- nin ayrımcılık yapmayan tutumu bariz bir şekilde görülmektedir. Şehir sa- kinlerinden İbrahim, Aline ismindeki 12 yaşındaki bir kızla nikâhlandı ve kızın ailesine 2 000 akçe başlık parası ödedi. Fakat nikâhtan sonra kızın baliğ olmadığı ortaya çıktığından evlilik geçerliliğini kaybetti. Bunun ka- sıtlı olarak yapıldığını düşünen İbrahim, meseleyi yargıya intikal ettirdi. İbrahim’in başvurusunu değerlendiren kadı, nikâhın uygun olmadığına dair hüküm verdi. Bu karardan hoşnut olmayan İbrahim, Divân-ı Hümayun’a müracaatta bulundu. Yapılan müzakereler sonucunda, Aline ile İbrahim’in evliliklerinin geçerli olmadığı yönünde karar verildi 77 .
tavır, XVII. yüzyıl dünyası içerisinde önemli bir yaklaşımdı 78 . Ancak belir- tilmesi gereken bir husus ise Ermeni tebaanın mağdur edilmemesine özen gösterildiği gibi onlardan ötürü de kimsenin zorda kalmamasına dikkat edilirdi. Hace Zadik adındaki Ermeni, Erzurum beylerbeyi Nasuh Paşa’nın kâtibi olduğu iddiasıyla on yük kumaşın gümrük vergisini ödemedi. Bu durum Erzurum kalesi muhafızlarına ocaklık olarak tahsis edilen gümrüğü zarar ettirdiğinden mesele Divân-ı Hümayun’a taşındı ve Zadik’in vergiyi ödemesine hüküm verildi 79 . Gayrimüslimler dinî farklılıklarının dışında herhangi bir ayırıma tâbi değildi. Rahat bir ortamda yaşam süren Ermeni vatandaşlar arasında önem- li görevlere sahip olanlar bulunmaktaydı. Bu bağlamda gerek Polonyalı Simeon ve gerekse Rahip Hakop, önemli bilgiler vermektedir 80 . Her iki ya- zara göre; Ermeni Sanos, Erzurum’da önemli nüfuza sahip bir mültezimdi. Karagöz ailesinin fertlerinden Sanos hakkında devrin resmî kayıtlarında da birtakım bilgiler mevcuttur. Sanos, 1621 yılında Erzurum hazinesine bağlı Gümüşhane madenleri ve darphanesi mültezimiydi 81 . Erzurum beylerbeyi Abaza Mehmed Paşa isyan etmesiyle gelir kaynaklarını doğrudan kendi denetimine aldığından dolayı olsa gerek Halep’e gitti 82 . İsyanın sona erme- si ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını 83 müteakip Sanos, 1628-1629’da 77 BOA, KKA, Belge No: 71, s.494. 78 Oğuzoğlu, a.g.e., s.267. 79 BOA, MAD, Belge No: 5712, s.91. 80 Andreasyan, a.g.e., s.153–154; Kostaneants, a.g.e., s.199. 81 BOA, MAD, Belge No: 3449, s.50. 82 1622 ile 1628 tarihleri arasındaki hazine kayıtlarında gümrük mukataasıyla ilgili herhangi bir kayıt yoktur. Pamuk, a.g.e., s.268. 83 BOA, MAD, Belge No: 752, s.6-7. 473 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Vezir-i azam Hüsrev Paşa tarafından Halep’ten getirilerek Erzurum güm- rüğü mültezimi oldu 84 .
1631 ile 1638 yılları arasında gümrük mukataalarını 85 işletti 86 . Uzun yıl- lar mukataaları idare eden Sanos’un yıllık geliri 40 000 kuruş (320 000 akçe) idi. Şehrin sayılı zenginlerinden Sanos, 1635-1638 yılları arasında meydana gelen Osmanlı-Safevî Savaşları’nda esir düşen Ermenilerin kur- tarılmasını sağladı 87 . Keza, şehir merkezinde harap halindeki binayı satın alarak kilise haline getirdi ve ibadete açtırdı 88 . İlerleyen zaman içerisin- de Sanos’un yerini kardeşi Bedros aldı 89 . Şehrin en önemli gelir kaynağı gümrük mukataası ve ona bağlı diğer mukataaların tasarruf hakkını elinde bulundurdu. 1643 yılında 1650 yılına kadar gümrük mukataası mültezim- liği kesintilerle de olsa Bedros’undu 90 . 1650’de mültezimlik için İbrahim ile girdiği rekabeti kaybetti. Erzurum, jeopolitik ve coğrafî konumu nedeniyle ticaretin canlı bir şe- kilde yapıldığı bir merkezdi 91 . Genellikle Hace (Hoca) ve Hacegi unvanla- rı 92 ile anılan müteşebbis tüccar, uluslararası ticaretin yoğun olarak devam ettiği şehrin dışındaki mahalleleri tercih ederdi. Arabistan, İran, Hindistan, Sind, Çin, Hıta ve Hoten’den gelen tüccarlar, Gürcükapı mahallesinde ka- lırdı 93
rarası ticaret kapsamında Ermeni tüccar, Gürcükapı mahallesi’nde faaliyet gösterirdi 94 .
85 Erzurum gümrük mukataası; ihtisâb, kassâbiyye, darphane, boyahane, beytü’l-mal-ı ‘amme ve hassa, Ardanuç madeni gibi ikinci derece mukataalardan meydana gelmiştir. Pamuk, a.g.e., s.264. 86 BOA, MAD, Belge No: 9829, s.12, 14, 123, 125; Belge No: 7382, s.6–35; Belge No: 4383, s.26, 114, 160; Belge No: 3779, s.1-2. 87 Kostaneants, a.g.e., s.200. 88 Kostaneants, a.g.e., s.201-202. 89 Andreasyan, a.g.e., s.153-154. 90 BOA, MAD, Belge No: 2475, s.5,233. 91 Bilgehan Pamuk, “The Silk Road and Erzurum in the Ottoman Periods (16-17 th Centuri- es)”, 1 st Internetional Silk Road Symposium 25-27 June 2003 Tbilisi/Georgia, İzmir 2004, s.176. 92 Erzurum’daki tüccar tâifesi hace unvanıyla anılmıştır. Hace Mehmed; BOA, MAD, Belge No: 326, s.91; Hace Zadik, MAD, Belge No: 5712, s.8; Hace Toros ve Hace Avedis; MAD, Belge No: 2929, s.14. 93 Evliya Çelebi, a.g.e., Komisyon, s.108. 94 Kostaneants, a.g.e., s.204. 474 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Erzurum’daki Ermeniler, ticarî faaliyetlerin yanı sıra sınaî etkinlikler- de de bulunurlardı. Ahi teşkilâtının prensipleri üzerine tesis edilen esnaf örgütlenmesine zaman içerisinde dâhil edilmişlerdi. Geleneksel anlayış içerisinde örgütlenen 95 esnaf içerisinde Ermeniler dışlanmayarak görev verilmişlerdi. Lonca teşkilâtında şeyh veya kethüdadan sonra en yetkili görevli pozisyonundaki yiğitbaşı Ovannes, 1642 yılında Gürcükapı ma- hallesinde ikâmet etmekteydi 96 . Çarşıda herhangi bir hırsızlık olayına karşı esnaf tarafından seçilen pasban 97 Serkis ve Agop adındaki Ermenilerdi 98 . Şehir hayatındaki sanat erbabı, devam eden bir geleneğin etkisi ile belli kurallara uyarak ürettiği malları kendileri pazarlardı. Genellikle aynı mesleğe mensup olanlar, yan yana bulunan dükkânlarla kendi meslekleriy- le anılan sokaklarda birlikte çalışırlardı 99 . Erzurum’daki çarşılarından aynı meslek koluna mensup olan Türkler ve Ermeniler birlikte faaliyet göster- mişlerdi. 1642 yılında doksan bir iş kolunun olduğu şehirde 307 Müslüman ve 212 gayrimüslim hane meslek mensubu vardı 100 . Fazlalığı ile dikkat çe- ken Müslüman esnaf daha ziyade gıda sektöründe yoğun iken, gayrimüs- limler deri ve dokuma sanayinde etkindiler. Gayrimüslim esnaf hakkında avarız defterinin yanı sıra cizye defterinden istifade edildi. 1642’de avârız ödeyen 212 hane gayrimüslim esnaf olmasına rağmen, 1643’te cizye öde- yen 132 hane vardı 101
. Avârız ve cizye vergisini ödeyemeyecek durumda- ki meslek sahipleri de vardı. Bilindiği üzere muafi yet verilmesindeki en önemli etkenlerden birisi ekonomik gelir düzeyiydi. Yeterli ölçüde kâr elde edemeyen ve ekonomik durumu yetersiz olan meslek sahiplerine muafi yet verilirdi 102
. Muafi yet uygulamasından diğer Osmanlı vatandaşları gibi Er- meniler de yararlanmışlardı 103 .
96 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.56. 97 Uluçay, a.g.e., s.17. 98 BOA, MAD, Belge No: 2929, s.14. 99 Ergenç, a.g.e., s.37. 100 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.2-74. 101 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.2-74; Belge No: 2929, s.6-19; Belge No: 4621, s.2-15. Şehirdeki esnaf için bkz. Tablo 4. 102 BOA, MAD, Belge No: 5152, s.5, 10, 13, 22, 30, 40, 45, 67, 71. 103 Külhancı Haçadur, Ma‘lul; Bedros Semerci, Samizade Mescidi’nde vakıftır avârız icab itmez; Ador Debbağ, pir ve ‘amel-mandegan. BOA, MAD, Belge No: 5152, s.8, 47, 57. |
ma'muriyatiga murojaat qiling