Hazirlayanlar
Download 3.23 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Mahalleler Nefer Muaf Nefer Toplam Nefer Tahmini Nüfus Nx3.5
- Meslek 1642 1643 Meslek 1642 1643 Müslüman
- 1. Ulus-Devlet Açısından
- 2. Ulus-Kimliği Açısından
%44 %56 Müslümanlar Gayr-i Müslimler Şekil 1. 1642 Yılında Erzurum şehrindeki esnafın dağılımı Sonuç olarak XVII. yüzyılda Erzurum şehrindeki Osmanlı tebaası uyum içerisinde yaşamışlardı. Günlük hayatta dinî farklılıklarının dışında aralarında herhangi bir ayırım olmamıştı. Millet-i sâdıka olarak tanımlanan Ermeniler, Türk gelenek ve göreneklerini o denli benimsemişlerdi ki ya- bancılar tarafından Hıristıyan Türkler olarak kabul edilmişlerdir. Nitekim Ermeniler arasında Türkçe isim taşıyanlara rastlanmıştır. Şehir yaşantısında Ermeniler herhangi bir dışlanmayla karşılaşmadıkları gibi ciddi sorumlu- luklar verilmişti. Erzurum kalesi başta olmak üzere Müslümanlarca kutsal sayılan türbelerin bakımlarını ve onarımlarını üstlenmişler, su yollarının düzenli bir şekilde işlev görmesini sağlamışlardı. Ticarî hayatta Türklerle birlikte dayanışma içerisinde faaliyet göstermişlerdi. Esnaf örgütlenmesi- ne dâhil edildikleri gibi çarşılarda güvenliğin sağlanması noktasında yetki verilmişti. Mevcut idare, kimi zaman özellikle ekonomik konularda tıkan- dığında Ermeni vatandaşlarına müracaat etmekten çekinmemişti. Abaza Mehmed Paşa isyanın sona erdirilmesini müteakip Erzurum gümrüğünü verimli bir şekilde işletmesi için Sanos, Halep’ten getirtilmişti. Sanos, kısa sürede gümrüğü etkin bir hale getirmiş ve gelir durumunda % 100’lük bir artış gerçekleştirmişti. Her iki millet, şehir yaşantısında kader birliği yap- mışlardı. Devrin siyasî ve sosyal hadiselerinden beraber etkilenmişlerdi. Mevcut idare tarafından bir taraf diğer tarafa yeğ tutulmadığı gibi ihtiyacı olanlara gerekli destek verilmişti. 1640 yıllarında ortaya çıkan veba sal- gınından çok fazla etkilenen Ermeni vatandaşlara vergi ödemeleri konu-
476 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER sunda gerekli kolaylık gösterilmişti. Netice itibariyle hem Türkler hem de Ermeniler, uyumlu bir şekilde yaşam sürmüşlerdi. Tablo 1. 1642 yılında şehir nüfusun mahallelere dağılımı Mahalleler Müslümanlar Gayrimüslimler Toplam Ali Paşa
162 - 162 Ayas Paşa 8 - 8 Cami-i Kebir 405 1
Cedid 52 32 84 Çukur
- - - Darağacı 237
18 255
Dönükler 50 - 50 El-Hâc İlyas 35 -
Gez 10 28 38 Gürcü Kapı - 224
224 Hasan-ı Basrî 99 -
İskender Paşa 102
70 172
Kara Kenise 28 - 28 Kazan Big 66 -
Kul-oğlu 39 - 39 Mehdi Baba 154 2
Mirza Mehmed 50 - 50 Mumcu
56 20 76 Murat Paşa 209
14 223
Sultan Melik 62 - 62 Toplam
1 824 409
2 233 Tahmini Nüfus(Hanex3) 5 472 1 227
6 699 Tahmini Nüfus(Hanex5) 9 120 2 045
11 165 Tablo 2. 1643 yılında gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı Mahalleler Nefer Muaf Nefer Toplam Nefer Tahmini Nüfus Nx3.5 Nx5 Ayas Paşa 63 6
241 345
Çukur 65 1 66 231
330 Darağacı
36 - 36 126 180
Gez 13 - 13 45 65 Gürcü Kapı 182
5 187
654 935
477 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK Mahalleler Nefer Muaf Nefer Toplam Nefer Tahmini Nüfus Nx3.5 Nx5 İskender Paşa 86 4
315 450
Kara Kenise 70 1 71 248
355 Mumcu
29 - 29 101 145
Diğer - 13 13 45 65 Toplam 544
30 574
2 009 2 870
Tablo 3. 1648 yılında gayrimüslim nüfusun mahallelere dağılımı Mahalleler Nefer Muaf Nefer Toplam Nefer Tahmini Nüfus Nüfusx3.5 Nüfusx5 Ayas Paşa 58 2
210 300
Çukur 62 1 63 220
315 Darağacı
33 - 33 115 165
Gez 13 1 14 49 70 Gürcü kapı 169
4 173
650 865
İskender Paşa 78 - 78 273
390 Kara Kenise 62 -
217 310
Mumcu 25 - 25 87 125 Diğer - 7 7 245
35 Toplam
500 15 515 1 802 2 575
Tablo 4. avarız ve cizye defterlerine göre Erzurum şehrindeki esnaf Meslek 1642 1643 Meslek 1642 1643 Müslüman Gayrimüslim Gayrimüslim Müslüman Gayrimüslim Gayrimüslim Attar
3 1 - Kalemci - - 1 Bakkal
11 4 2 Kassâb 10 8 3 Balıkçı
4 - - Kaşıkçı - - 1 Baytar
1 - - Katırcı 6 2 - Bazirgan
- 1 - Kavalcı 1 - 3 Benna
5 1 - Kavukçu - 6 - Berber
15 1 1 Kayışçı 1 - 7 Bezzaz
6 6 2 Kazancı - 11 - Bostancı
12 1 - Kazzaz/İpekçi 4 5 5 Boyacı
- 1 - Keçeci 1 - - 478 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Meslek 1642 1643 Meslek 1642 1643 Müslüman Gayrimüslim Gayrimüslim Müslüman Gayrimüslim Gayrimüslim Bozacı
- 2 - Ketenci - - 1 Börekçi
1 1 1 Kılınçcı - 1 1 Ciğerci
1 - - Kirişçi - 1 - Çadırcı
- 3 2 Kitabçı - 1 - Çerçi
- 2 - Kundakçı 1 - - Çilingir
- 1 - Kuyumcu/Zerger 2 8 7 Çullah
1 1 2 Külahçı 1 - - Debbağ
11 35 19 Kürekçi 1 11 8 Değirmenci 2 4
Kürkçü - 8 - Demirci
1 6 5 Lavaşçı 1 - - Delici
- - 1 Meremmetçi - - 1 Dellak
5 - 1 Meşinci 3 - - Dellâl
10 5 - Meyhaneci - 4 - Derzi/Hayyât 10 12
Mumcu - 1 1 Dobracı
- - 1 Mutaf 2 3 4 Dökmeci
- - 2 Nalband 7 5 4 Dülger
7 1 5 Nalçeci 1 - - Eğerci
1 - - Natır 1 - - Ekinci
87 13 - Pasban - - 2 Eskici
8 1 1 Rençber 11 1 - Eşici
2 - 1 Sabuncu 1 - - Etmekçi/Habbaz 5 3
Sarrâç 11 - - Fırıncı
1 - - Sazcı - 1 - Haff af
12 9 7 Semerci - 16 15 Hallaç
1 1 - Sucu - 1 1 Hamamcı
2 - 1 Taşçı - 1 - Hasırcı
- 1 - Topçu - - 1 Helvacı
1 - - Tuzcu 1 - - Höllükçü/Küllükçü 1 -
Tüccar 1 3 - Hurdacı
3 - - Yarıcı 1 - - Kahveci
6 - - Yüncü - 1 - Kalasçı
1 - - Toplam 307
212 132
Kalaycı 1 - - 479 Yrd. Doç. Dr. Bilgehan PAMUK BOA, MAD 2929 Cizye Defteri 480 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER BOA, MAD 5152 Avarız Defteri ERMENİ SORUNU’NUN TÜRK VE ERMENİ KOMUOYUNDA ALGILANIŞI Doç. Dr. Birol AKGÜN* Arş. Gör. Metin ÇELİK** Zeynep BOYACIOĞLU*** * Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı; E-mail: bakgun@selcuk.edu.tr; Tel: 0 332 241 01 13 ** Selçuk Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı; E-mail: metincelik@selcuk.edu.tr; Tel: 0 332 241 01 13 *** Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi;
E-mail: zeynepboyacioglu@yahoo.com; Tel: 0 332 241 01 13 Özet Ermeni sorunu her ne kadar tarihten intikal etmiş olumsuz bir miras olarak görülse de, tarihte yaşanan olaylar bugün- kü Türk ve Ermeni uluslarının ulusal kimliklerini, birbirini algılayışlarını ve iki ülkenin dış politikalarını önemli ölçü- de etkilemeye devam etmektedir. Bu araştırmanın amacı, Ermeni sorununu tarihsel bir sorun olmaktan çok güncel bir siyasî sorun olarak ele alıp, Türk ve Emeni halklarının sorunu tanımlama ve algılama çerçevesini ortaya koymak; böylece siyasî karar alıcılara sorunun çözümü konusunda perspektif geliştirmede yardımcı olmaktır. Bu amaçla 2004 yılında Türkiye’de ve Ermenistan’da farklı iki kuruluşça ger- çekleştirilen kamuoyu verileri karşılaştırmalı olarak analiz edilecektir. Ayrıca Türkiye’de yaşayan bazı Ermeni vatan- daşlarla gerçekleştirilen mülâkatlar da bildiride değerlen- dirilecektir. Çalışmanın, tarihsel sosyoloji perspektifi nden geçmiş olayların ulusal kimlik inşa sürecine etkilerini daha iyi anlamak ve ulusal kimlik ile dış politika arasındaki ilişki- yi analiz etmeye yönelik konstrüktivist yaklaşımlara teorik katkı sağlayacağı beklenmektedir. 485 Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU Giriş Ermeni sorunu her ne kadar tarihten intikal etmiş olumsuz bir miras olarak görülse de, tarihte yaşanan olaylar bugünkü Türk ve Ermeni halkla- rının ulusal kimliklerini, karşılıklı olarak iki ulusun birbirini algılayışlarını ve sonuçta da iki ülkenin dış politikalarını önemli ölçüde etkilemektedir. Bu araştırmanın amacı, Ermeni sorununu salt tarihsel bir konu olmaktan çok güncel bir siyasî sorun olarak ele alıp, Türk ve Emeni halklarının so- runu tanımlama ve algılama çerçevesini ortaya koymak; böylece siyasî ka- rar alıcılara sorunun çözümü konusunda perspektif geliştirmede yardımcı olmaktır. Bu amaçla 2004 yılında Türkiye’de ve Ermenistan’da farklı iki kuruluş tarafından gerçekleştirilen kamuoyu verileri karşılaştırmalı olarak analiz edilmektedir. Ayrıca Türkiye’de yaşayan bazı Ermeni vatandaşlarla gerçekleştirilen mülâkatlar da bildiride değerlendirilmektedir. Çalışmanın, tarihsel sosyoloji perspektifi nden geçmiş olayların ulusal kimlik inşa süre- cine etkilerini daha iyi anlamak ve kimlik ile dış politika arasındaki ilişkiyi analiz etmeye yönelik konstrüktivist yaklaşımlara teorik katkı sağlayacağı beklenmektedir.
Ulus ve devlet siyaset biliminin en çok tartışılan konuları ve hatta si- yaset biliminin temel kurucu özneleridir. Paradoksal olarak da tanımlan- ması ya da herkes tarafından benimsenen bir ayrıştırmanın çok zor olduğu 486 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER iki gerçekliğe tekabül etmektedir: Devlet ve ulus. İlk olarak Orta Çağ’da kullanılan bu iki kavram; yine bu çağda izlerini görebileceğimiz ve kü- reselleşmeye rağmen dirençle varlığını sürdüren ulus-devlette ete kemiğe bürünmüştür. Ulus-devletler XV ve XVI. yüzyılda ilk olarak Avrupa’da feodaliz- min yıkıntıları üzerine inşa edilmeye başlanmıştır. Aydınlanma dönemi ile birlikte ise sekülerleşmenin bir uzantısı olarak iktidarın meşruiyet aracı; devlete ağırlık veren yönden ulusa ve ulusal bilince doğru kaymaya baş- lamıştır. O yüzdendir ki Benedict Anderson ulusu, hayal edilmiş bir ce-
1 , Habermas ise ulusun iktidarını meşrulaştıran icat edilmiş bir şey olarak tanımlamıştır 2 . Nasıl tanımlanırsa tanımlansın ulusa, devlete ve tabii ki ulus-devlete dair tartışılmayacak nokta bu formasyonların da bir kimlikleri olduğudur. Zira 1990 sonrası Uluslararası İlişkiler disiplininde çok ses getiren kons- trüktivistlere göre ulus-devletler sosyal olarak inşa edilmiş varlıklardır. Ancak devletin sosyal bir varlık olduğunu kabul etmek sorunu çö- zümlemiyor, aslında sorun bu noktada yeni bir hale bürünüyor. Her sosyal varlık gibi devletler de farklı şekillerde kimliklerini inşa ediyorlar ve inşa sürecini farklı araçlarla tamamlamaya çalışıyorlar. Kimi devletler ekono- mik refah çerçevesinde toplum içerisinde bütünlüğü sağlamaya çalışır- ken kimileri sorunları referans olarak gösteriyorlar. Örneğin Endonezya bağımsızlığını ilân ettiğinde Sukarno Endonezya’nın 350 yıllık esaretine son verdiklerini açıklıyordu. Ancak ilginç olan nokta Endonezya kelimesi- nin bile bir asırlık tarihinin olmamasıdır. Endonezya örneğinde görüldüğü üzere, ulusal kimliğin inşasında tarih en sık kullanılan araçlardan biridir. Bu bağlamda Ermenistan ya da Ermeni kimliğinin oluşumu veya oluşum sürecindeki kimliğin geniş katmanlara yayılması esnasında tarih sıklıkla kullanılmıştır. Bugün Ermeni kimliğini oluşturan kurucu unsurlar, aslında genel hat- ları ile diğer birçok ulusun kurucu unsuru ile paralellik gösterir. Bunlar; din, tarihsel bellek, kültür, kitlesel kamu kültürü, dil ve etnik öğelerdir. Her ne kadar ayrım yapmak çok zor olsa da, bu öğelerden bazıları diğerlerine göre daha baskındır. Çalışma açısından tarihsel belleğin ve dinin Türk- 1 Benedict Anderson, Hayalî Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması, Çeviren İs- kender Savaşır, Metis Yayınları, İstanbul 1995 2 Jürgen Habermas, Öteki Olmak Öteki ile Yaşamak, Çeviren İlknur Aka, Yapı Kredi Yayın- ları, İstanbul 2002. 487 Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU Ermeni ilişkilerinde daha belirgin olduğunu söylemek çok yanlış olmaya- caktır.
Siyasal bir formasyon olan ulus ve devletin en temel ayırıcı özelliği, ötekileştirmeyi içselleştirmesi ve kendisinden olmayanı kendini tanımlar- ken bir araç olarak kullanmasıdır. Bir devlet olarak Ermenistan ve bir ulus olarak Ermeni kimlikleri de Osmanlı ve daha özelde de Türk kimliğini ötekileştirme birimi olarak seçmiştir. Ancak aynı şeyleri Türkiye ve Türk kimliği için söyleyebilmek müm- kün değildir. Türkiye, Ermenistan ile olan ilişkilerini, inşa ettiği/etmekte olduğu kimliğinin bir parçası olarak görmekten ziyade Ermeni iddialarına bir tepki neticesinde şekillendirmektedir. Kısacası Türkiye ile ilişkilerin- de kimlik, Ermeniler için bir girdi iken bizim için ise sadece bir tepkisel süreçtir. Çünkü Türkiye için bir Ermeni Sorunu yoktur ve Türkiye, sözde Ermeni Soykırımı iddialarının gerçek dışı olduğunu savunurken; tehcir sırasında gerçekleşen kitlesel ölümlerin hiçbirinin BM Soykırım Suçunun
3 , soykırım kapsamında değerlendirilemeyeceğini de eklemektedir. Ermeni sorununun aktörlerinden biri de; sorunu Türkiye için daha için- den çıkılamaz bir hale doğru sürüklemeye çalışan Ermeni Diasporası’dır. Diaspora bir mağduriyet psikolojisinin 4 temsilcisi olarak hareket etmiş ve Diaspora’nın çalışmaları, Türk-Amerikan ve Türk-Fransız ilişkilerini ya- raladığı gibi gelecek dönemde de Türkiye-AB ilişkilerini sarsabilecek bir potansiyele sahiptir.
Tarihsel ve söylemselliğin, kimliklerin oluşumunda ortaya çıkardığı alternatif Uluslararası İlişkiler kuramı, kimliklerin kurulmasında var olan metinselliğin, sözde soykırım sorunlarının çözümlerde sınırlı olduğu gö- rülmektedir. Bununla birlikte Uluslararası İlişkiler kuramının kimliklerin oluşumundaki etkisine baktığımızda farklı kimlikleri dışlayan ve ötekileş- tiren bir işlevi olduğunu 5 görmek mümkündür. 3 Sefa Kaplan, 90. Yılında Ermeni Trajedisi: 1915’te Ne Oldu?, Doğan Kitapçılık, İstanbul 2005, ek-3. 4 Erol Göka, “Ermeni Sorunu’nun (Gözden Kaçan) Psikolojik Boyutu”, ASAM Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Mart-Nisan-Mayıs 2001, s.128-139. 5 Atila Eralp, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, İstanbul 2000, s.250. 488 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Ermeni kimliğinin oluşmasında Ermeni Kilisesi’nin politikaları önem- li bir yer tutar. Çünkü Ermeni Kilisesi var oluşunu Ermenilerin varlığına dayandıran, ibadet ve inanç açısından tamamen Ermenilere hitap eden evrensellik iddiasından yoksun bir kilisedir 6 . Kurucularının aslen Türk olan ve kurulduğu dönemde Türkler tarafından yayılan Gregorian mez- hebi, Türk kültürünün ağırlıklı olduğu bir mezheptir 7 . 29 Mayıs 1919’da yayınladıkları bildirgeyle bağımsızlıklarını ilân eden Ermenistan’ın 8 bu karara gidişlerinde Ermeni Kilisesi’nin ve Diaspora’nın etkisi büyük ol- muştur. Yaşanılan bağımsızlık kısa sürmüş 1920’den itibaren Bolşevik Rusya’nın işgaline giren Ermenistan, ancak 1991’de tekrar bağımsızlığına kavuşabilmiştir 9 . Ermeni dünyasının birliği, soyut milliyetçilik ve ulusal kimlik fi kirleri açısından nihai meydan okuma anlamı taşımakla birlikte, Diaspora’nın sahip olduğu potansiyel, Ermenistan’ın kaderinde köklü bir değişim sağlayacak kadar büyüktür 10 . Dünya üzerindeki birçok ülkeye dağılmış olan Ermenilerin oluştur- dukları Diaspora, diğer milletlerin sahip oldukları Diaspora’ya nazaran daha yüksek ve ulusal karakteri daha belirgin bir kültür içermektedir. Er- menilerin mevcut olan ulusal kimlik bilinçleri çok boyutlu kimlik, çerçeve- siyle farklılıkların korunduğu bütünleşme olarak adlandırılabilmektedir 11 . Bu kavramlara açıklık getirdiğimizde Ermenilerin sözde soykırım çatısı altında birleşen ortak paydalarının, yayıldıkları dünya coğrafyası üzerinde kendilerine kattıkları diğer kimliklerle birlikte aynı zamanda egemenlikle- ri altında yaşadıkları, önce Müslüman Araplar daha sonrada Türkler tara- fından sahip oldukları kültür birikimleri ile çok boyutlu kimliğe sahip bir millet oldukları ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, farklılıkların korunduğu bü- tünleşme olarak kimliğe baktığımızda da yaşanılan farklı egemenliklerin kimliğin oluşumunda bıraktığı etkiyi görebilmek mümkündür. 6 Erdal İlter, “Ermeni Kilisesi ve Terör”, Editör Güler Eren, Ermeni Sorunu Özel Sayısı II, Sayı 38, Mart-Nisan 2001, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Ankara 2001, s.854-893. 7 Abdurrahman Küçük, Ermeni Kilisesi ve Türkler, İstanbul 2003, s.20. 8 Mehmet Perinçek, “Ermenistan’ın İlk Başbakanının İtirafl arı”, Aydınlık Dergisi, Sayı 950, Ekim 2005, s.4-10. 9 Hatem Cabbarlı, “Ermenistan’da Türkiye İmajı”, Belgeler Işığında Ermeni Meselesi Semi- neri 24-25 Nisan 2003 Balıkesir Üniversitesi, İstanbul 2003, s.126-135. 10 Gerard J.Libaridian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı: Bağımsızlıktan Bugüne Ermeni Si- yasî Düşünüşü, İstanbul 2001, s.144. 11 Boğos Levon Zekiyan, Ermeniler ve Modernite: Gelenek ve Yenileşme/Özgürlük ve Ev- rensellik Arasında Ermeni Kimliği, İstanbul 2002, s.112-113.
489 Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU Tehcirin işte bu noktada Ermenilerin içerisinde yarattığı etki farklı bir boyuta ulaşmıştır. Psikolojik mağduriyet hissi ulusların kimliklerinin oluşumuna önemli ölçüde etki etmektedir. Diaspora’nın Ermeni kimliğini mağdurmuş gibi göstermesiyle birlikte doğrudan Türklere karşı sağlanacak olan avantajla bir mağduriyet psikolojisi 12 yaratmış ve Diaspora, Ermenile- ri bir arada toplamayı başarmıştır. Siyasî avantajlarını, Kilise ve Diaspora sayesinde iyi bir şekilde kullanan Ermeniler, soruna yaklaşım tarzlarındaki planlı ve sistemli ilerleyişleri ile Türklerin kendilerine nazaran sahip ol- dukları daha prestijli konumlarını, bulanık bir alana sokmuşlardır. Sistem- li, planlı ve bilinçlice seçilen propaganda araçları vasıtasıyla tüm dünyaya kendi soykırım tezlerini gerçekmiş gibi yayan Diaspora Ermenileri tarihi yeniden yorumlayarak, Türkiye’yi uluslararası arenada soykırım iddiaları konusunda savunmacı bir konuma sokmaya çalışmaktadırlar. Bugün Er- meni Sorunu, her iki ülkenin kimlik politikaları açısından, öteki olan diğeri için yeni nesillerin bir birlerine karşı giderek nefretini artırmakta, çözüm için gerekli olan diyalog ve tartışma zemininin yaratılmasını engellemek- tedir.
Özelikle Ermeni Diasporası’nın yürüttüğü kimlik politikaları, Türk- Amerikan ve Türk-Fransız ikili ilişkilerini olumsuz etkilediği gibi Türkiye- AB ilişkilerini de yavaşlatacak potansiyele erişmiş bulunmaktadır. Benzer şekilde Diaspora’nın etkisi, dost ve kardeş Azerbaycan’a yapılması gere- ken askerî ve ekonomik yardımları da engellemeye devam etmektedi 13 . Öte yandan Ermenilerin uzlaşmaz ve saldırgan tutumu nedeniyle, Hazar petrollerini uluslararası pazarlara taşıyacak enerji nakil hatlarının kurul- masında Ermenistan’ın by-pass edilmesiyle sonuçlanmıştır. Nitekim Bakü- Tifl is-Ceyhan boru hattı bu şekilde inşa edilmiştir. Özetle Ermenistan’ın, Diaspora’nın da etkisiyle sürdürdüğü katı milliyetçi politikaları aslında bizzat Ermeni Devleti’ne de ciddi zararlar vermektedir. Türk tarafının Ermenilere nazaran olaya bakış açılarındaki farklılık, ortada soykırım olmadığı iki halk arasında gerçekleşen iç savaşı önlemek amacıyla tehcir politikasıyla önlem alındığı düşüncesi 14 , ötekinin (Erme- nilerin) sonuca ulaşmada hoşgörü politikası yerine katı bir siyaset uygula- 12 Göka, a.g.m., s.128-139. 13 Ebülfez Amanoğlu, “Bakü’de Ermenilerin Yaptıkları Soykırım (Mart 1918) ve Edebiyatta Yansımaları”, ASAM Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 14-15, Yaz-Sonbahar 2004, s.75- 98. 14 Göka, a.g.m., s.128-139. 490 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER masını engelleyememiştir. Bu durum her iki toplum için yıllardır süregelen düşmanlığın artışından başka bir sonuç da getirmemiştir. Ermeniler özellikle Osmanlı döneminden itibaren sahip oldukları eko- nomik, toplumsal ve siyasî açıdan güçlü kültürleri ulus bilinçlerinin olu- şumunda kimi zaman yeterli derecede etkili olamamıştır. Farklı toplumlar içerisinde yaşayan özellikle genç Ermenilerin kısa bir zamanda asimilas- yona uğramaları kendi kültürlerini koruma konusunda da zorluk yaşama- larına neden olmuştur. Bu sebeple özellikle son dönemlerde dejenere olan Ermeni ulus bilincini yeniden uyandırabilmek için harekete geçen Diaspo- ra ve Ermeni Kilisesi, ortak paydalarını uluslararası sistem içersine sürerek milliyetçilik duygularını yeniden harekete geçirmek ve kaybetmek üzere olduğu gençliği de tekrardan kazanabilmek için propagandalarını bilinçli- ce soykırım iddiaları üzerinde yoğunlaştırmışlardır. Özellikte Ermenilerin soylarını Nuh Peygamber’e dayandırmalarının arkasındaki neden, Ermeni Kilisesi’nin Nuh Tufanı sonrası yeniden diriliş hakkının sadece Ermenilere verildiği inancıdır 15 . Bu sebeple seçilmişler olarak kabul ettikleri ulusları- nın soykırıma maruz kaldığı düşüncesi Türk düşmanlığını arttırmaktadır. Download 3.23 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling