Hazirlayanlar


Download 3.23 Mb.
Pdf ko'rish
bet37/42
Sana17.10.2017
Hajmi3.23 Mb.
#18083
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42

5. Sonuç ve Değerlendirme

Ermeni Sorunu her ne kadar tarihe intikal eden bir sorun olsa da, konu 

aynı zamanda güncel bir siyasî sorundur. Her iki toplum konu ile yakından 

ilgilenmektedir.  İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi bakımından, 

Ermeniler için soykırımın kabulü olmazsa olmaz bir ön şart olarak görü-

lürken; Türkler için sorun tartışılmaya devam edilirken de ticarî ve sosyal 

ilişkilerin geliştirilmesi olağan görülmektedir. 

Sorunun çözümsüzlüğünde Ermeni Diasporası’nın kimlik oluşturma 

süreci, iki ülke arasındaki ilişkilerin düzelebilme ihtimalini olumsuz yönde 



501

Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU

etkilemektedir. Ermeni ulusal kimliği soykırım ve 1915’te Tehcir’in neden 

olduğu mağduriyet etrafında şekillenmektedir. Kamuoyu yoklamalarından 

elde ettiğimiz verilerde, Ermenistan ve Ermeni Diasporası’nın devlet poli-

tikası olarak soykırım iddialarının çocuklara sosyalleşme sürecinde, okul 

çağında bilinçlice öğretildiğini göstermektedir. Bilinçlice yapılan kodla-

mada, üç ana konu üzerinde durulmaktadır. Bunlar; 1915 TehciriBatı Er-



menistan ve 1.5 milyon ölü şeklindedir.

Türklerde, Ermenileri ötekileştirici bir kimlik inşası bulunmamakta-

dır. Sorun daha çok 1973-1985 yılları arasında gerçekleşen ASALA terörü-

nü referansla hatırlamaktadır. Dolayısıyla Türkler için Ermeni halkı öteki 

değildir. Türkiye’de halk kendisini Ermeni karşıtı olarak tanımlamamak-

tadır.


Türkler, sözde soykırım iddialarını kabul etmemektedirler. Tehcir sa-

vaş şartlarının bir zorlaması olarak görülmekte ve Türkiye’de çoğunluk, 

konunun serbestçe tartışılması taraftarıdır. Bu da halkın Türk tezlerine 

güvendiklerini göstermektedir. Ancak, AB ve BM dâhil olmak üzere dış 

güçlerin soruna müdahalesine sıcak bakmamaktadırlar. 

İki ülke halkının verdikleri cevaplara baktığımızda toplumların, geç-

mişte yaşanan sorunları günümüzde serbestçe tartışma hususuna daha po-

zitif yaklaştıkları görülmektedir. Ermeni siyasî lerinin özellikle konuya 

ilişkin sözde soykırımın resmen tanınmadan Türkiye ile ilişkilerin normal-

leştirilmemesi gerektiğine yönelik tavırları, iki ülke arasındaki ilişkilerin 

geliştirilmesinin önündeki en büyük engeldir. Her ne kadar Ermeniler içe-

risinde Türk karşıtlığı, Diaspora da dâhil olmak üzere, yoğun bir şekilde iş-

lense de, aynı durum Türkler içerisinde görülmemektedir. Eğitim olanakla-

rı ve ekonomik ilişkiler açısından daha gelişmiş durumda gözüken Türkiye 

bu olanaklarını Ermenistan ile paylaşma konusunda hazır olmaktadır. An-

cak Ermenistan’ın, soykırım inadından vazgeçmemesi ilişkilerin devamını 

ve gelişmesini engellemektedir. Bununla birlikte ilişkilerin Türkiye’nin 

önüne Avrupa Birliği şartı olarak getirilmesi sorunun boyut değiştirmesine 

neden olduğu gibi, bu durum Türk toplumunda Avrupa Birliği’ne karşı dü-

şüncelerin değişmesine ve birlik karşıtlığının artışına neden olmaktadır.



502

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



Kaynakça

“Soykırım İddialarına Karşıt Görüşler”, http://www.yesil.org/teror/Ermenisoyk.htm, 

(20/07/05).

“The Armenian Genocide 90 Years and Waiting”, Armenian Center for National and 

International Studies, Nisan, 2005.

 Akgün, Birol, “Küreselleşme Çağında Terör ve Karşı Terör: Amerika’nın İşi Neden 

Zor?”, Stratejik Analiz Dergisi, Cilt 2, Sayı 18, Ekim 2001.

Amanoğlu, Ebülfez, “Bakü’de Ermenilerin Yaptıkları Soykırım (Mart 1918) ve 

Edebiyatta Yansımaları”, ASAM Ermeni Araştırmaları Dergisi, Sayı 

14-15, Yaz-Sonbahar 2004.

Anderson, Benedict, Hayali Cemaatler: Milliyetçiliğin Kökenleri ve Yayılması, 

Çeviren İskender Savaşır, Metis Yayınları, İstanbul 1995

Cabbarlı, Hatem, “Ermenistan’da Türkiye İmajı”, Belgeler Işığında Ermeni Meselesi 

Semineri 24-25 Nisan 2003 Balıkesir Üniversitesi, İstanbul 2003.

Çalış, Şaban H., Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri: Kimlik Arayışı, Politik Aktörler ve 

Değişim, Ankara 2001.

Dadrıan, Vahakn N., Ermeni Soykırımında Kurumsal Roller, İstanbul 2004.

Dağı, İhsan, İbrahim Dalmış, Ertan Aydın, “AB, ABD ve Ermeni Meselesi: Kamuoyu 

Algısı”, 4 Nisan 2005, http://www.pollmark.com.tr, (19/07/2005).

Eralp, Atila, Devlet, Sistem ve Kimlik: Uluslararası  İlişkilerde Temel Yaklaşımlar, 

İstanbul 2000.

Erözden, Ozan, Ulus-Devlet, Ankara 1997.

Evren, Gürbüz, Sömürgecilik Tarihi Işığında: Ermeni Sorunundaki Çıkar Odakları, 

Ankara 2002.

Göka, Erol, “Ermeni Sorunu’nun (Gözden Kaçan) Psikolojik Boyutu”, ASAM Ermeni 

Araştırmaları Dergisi, Sayı 1, Mart-Nisan-Mayıs 2001.

Habermas, Jürgen, Öteki Olmak Öteki ile Yaşamak, Çeviren İlknur Aka, Yapı Kredi 

Yayınları, İstanbul 2002. 

İlter, Erdal, “Ermeni Kilisesi ve Terör”, Editör Güler Eren, Ermeni Sorunu Özel Sayısı 

II, Sayı 38, Mart-Nisan 2001, Yeni Türkiye Medya Hizmetleri, Ankara 

2001.


Kaplan, Sefa, 90. Yılında Ermeni Trajedisi: 1915’te Ne Oldu?, İstanbul 2005.

 “Armenian and Turkish Citizens’ Mutual Perceptions and Dialogue Project”, Center 

for Global Peace, Editör Ferhat Kentel, Gevorg Poghosyan, Volkan 

Aytar, American University, Washington DC, taken from TESEV, 

İstanbul 2005

Koyuncu, Sefa, Don Kişot Sendromu: Ermeni Soykırımı Komedyası, İstanbul 2001.

Küçük, Abdurrahman, Ermeni Kilisesi ve Türkler, İstanbul 2003.

Laçiner, Sedat, “Ermeni Sorunu’nun Temel Unsurları olarak Ermeni Kimlik Bunalımı 

Güç Politikaları”, Editör Şenol Kantarcı, Ermeni Araştırmaları I. 


503

Doç. Dr. Birol AKGÜN / Arş.Gör. Metin ÇELİK / Zeynep BOYACIOĞLU

Türkiye Kongresi Bildirileri, Cilt III, ASAM-Ermeni Araştırmaları 

Enstitüsü Yayınları, Ankara 2003.

Libaridian, Gerard J., Ermenilerin Devletleşme Sınavı: Bağımsızlıktan Bugüne 

Ermeni Siyasî Düşünüşü, İstanbul 2001

Perinçek, Mehmet, “Ermenistan’ın İlk Başbakanının İtirafl arı”, Aydınlık Dergisi, Sayı 

950, Ekim 2005.

Zekiyan, Boğos Levon, Ermeniler ve Modernite: Gelenek ve Yenileşme/Özgürlük ve 

Evrensellik Arasında Ermeni Kimliği, İstanbul 2002.



TÜRK-ERMENİ SOSYO-KÜLTÜREL ETKİLEŞİMİ:

DİL VE EDEBİYAT ÖRNEĞİ

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU

Fatih Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü

E-mail: ulu@fatih.edu.tr; Tel (GSM): 0 505 660 05 05 – 0 535 656 86 23


Özet

Tarihin hiçbir diliminde, bulundukları coğrafyada Türklere 

oranla bir çoğunluk elde edemeyen Ermeniler, Türk kültürel 

değerlerinin hayatlarına girmesinde bir mahsur görmemişler-

dir. Ermeniler, zorunlu olmamalarına rağmen Türk kültürüne 

ait öğeleri yaratıcı bir biçimde özümsemiş ve bir sentez oluş-

turmuşlardır. Türk toplumu içinde sosyal, ekonomik, kültürel 

ve siyasal yapılarıyla bütünleşerek bir yandan da kökenlerin-

den gelen temel ayırt edici özelliklerini korumuşlardır.

 

Türkler 


de Ermenilere her hangi bir ulustan daha fazla güven duy-

muştur. Karşılıklı bu tutum sonucunda Türk ve Ermeni kültür 

değerleri arasında büyük benzerlikler oluşmuş, Anadolu’da 

âdet, gelenek ve zevkleri Türklerle hemen hemen müşterek 

bir Ermeni yapı meydana gelmiştir.

Ermeniler, nüfuslarındaki azlık nedeniyle Türk kültüründen 

etkilenme konusunda daha edilgen olmuşlardır. Ermeni örf, 

âdet, gelenek ve edebiyatının oluşmasında Türk tesiri açıkça 

görülmektedir. Sosyal yaşam içinde kadın-erkek ilişkileri dâhil 

olmak üzere düğün merasimleri, aile içi kültürel anlayış gibi 

konularda bile Türklerinki ile örtüşür bir vaziyet almıştır. Öyle 

ki, Ermenilerin isim ve dinî terimleri çıkarılsa düğün merasimi 

ve aile içindeki kültürel yaklaşımlar bir Türk ailesininki ile ne-

redeyse aynıdır. 

Ermeniler sosyal açıdan etkilenmenin yanında bütün edebî 

türleri, aldıkları isimden, kilisede okudukları İncil ve yaptıkları 

duadan mezar taşlarına yazdıkları dörtlüklere varıncaya kadar 

tamamen Türkçe kullanmaya başlamışlardır. Eldeki bilgiler-

den anlaşıldığına göre, Ermeni kültürünün ve millî dilinin ye-

niden yapılanmasında iki toplumdan Ermenilerin Türklerden 

daha fazla etkilendikleri yadsınamaz bir gerçektir.

Bildirimizde yukarıda ana başlıklar halinde söz edilen etkile-

şim süreci örnekleriyle aktarılacaktır.


507

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU



Türk ve Ermeniler Arasında Sosyo-Kültürel Etkileşime Zemin 

Hazırlayan Etmenler

Ermeni tarihine bakıldığında, Kafkaslardan Anadolu’ya geçiş üzerin-

de meskûn olan Ermeniler, Türklerle karşılaştıkları döneme kadar sürekli 

sürgün yaşamış bir topluluktur. Perslerden Makedonya İmparatorluğu’na, 

İran’dan Doğu Roma İmparatorluğu’na o bölgeden geçen herkes Erme-

nileri asimile etmeye çalışmıştır. Kendileri gibi Hıristiyan olan Bizans, 

Ermeni Gregorian Kilisesi’ni ve cemaatini Ortodoks Kilisesi’ne bağlaya-

rak Rumlaştırma politikası izlemiştir. Bu politikalara direnen Ermenileri 

sürgüne uğratmış, kiliselerini yağmalamış ve liderlerini öldürmüştür

1

. Bu 



olaylar yüzünden Ermeniler ve Rumlar arasında aşılması mümkün olma-

yan düşmanlık ve nefret hiç eksilmemiştir

2

.

Ermeniler, dindaşları ile yaşadıkları problemler ve maruz bırakıldıkla-



rı bu baskılara karşın, İslâm felsefesine sahip Türklerle ilk andan itibaren 

1 Patrikler, 

Doğuda ortaya çıkan Ermeni ve Süryanî kiliselerinin varlığına tahammül edeme-

dikleri gibi Ermenileri kâfi r olarak görmüşlerdir. Bu nedenlerle tahrik olan Ortodoks Patriği 

ve Bizans imparatorları, Ermeni Gregoryen kiliselerini, kalelerini, köylerini yakıp yıkmış, 

halkı sürgün etmişlerdir. En büyük sürgünlerden biri, Bizans İmparatoru II. Basil tarafından 

yapılmıştır. II. Basil (976-1025), dinî ve siyasî nedenlerle Ermeni derebeylerinin üzerine 

yürümüştür. II. Basil, Van ve yörelerindeki Ermenileri büyük bir sürgüne tâbi tutmuştur. 

Bu sefer sırasında 12 kale, 4 400 köy ve 115 manastır yakılmıştır. Ayrıca bölgede oturan 

40.000 Ermeni de yerlerinden alınarak Sivas ve Kayseri yöresinde mecburî tehcire tâbi 

tutulmuştur.

2 Osman 


Turan, 

Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi, İstanbul 1993, s.223.



508

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

çok olumlu ilişkiler içinde olmuşlardır. Türklerin İslâm dininin gayrimüs-

lim ehli kitaba karşı yumuşak yaklaşımı bunun oluşumunda önemli etkiye 

sahiptir

3

. Türkler, fethettikleri yerlerdeki milletlerin hak ve hukukunu gü-



vence altına aldıkları gibi, Ermenilerin de dinî, siyasî, sosyal, ekonomik ve 

kültürel serbestiyetlerini teminat altına almışlardır. Ermeniler de bu olumlu 

yaklaşıma aynı şekilde cevap vererek, Türk kültürel değerlerinin hayatları-

na girmesinde de bir mahsur görmemiş, kültürel değerleri özümsemiş, bu 

öğelerin bir araya getirilmesiyle yeni bir sentez oluşturmuşlardır

4

. Bu et-



kileşim büyük boyutlarda sürerken Ermeniler, kökenlerinden gelen temel 

ayırt edici özellikleri yüzyıllar boyunca koruma imkânı da bulmuşlardır

5

.

 



Karşılıklı bu tutum sonucunda Türk ve Ermeni kültür değerleri ara-

sında büyük benzerlikler oluşmuş, Anadolu’da âdet gelenek ve zevkleri 

Türklerle hemen hemen müşterek bir Ermeni yapısı oluşmuştur

6

. Bu etki-



leşim sonucu ortaya çıkan Ermeni toplumuna bazı seyyahlar, Ermenileri 

Hıristiyan Türkler diye tanımlamışlardır

7

.



Tüm bu bilgiler ışığında bazı araştırmacılar Türkler ve Ermeniler ara-

sındaki ilişkiyi şu şekilde ortaya koymuşlardır; Aynı köy veya şehirde ya-



şayan Türkler ve Ermeniler, birbirlerini çok seven, en çok kaynaşan, birbi-

rine en çok güvenen unsurlardı. O, dinlerine ve dillerine pek düşkün olan 

Ermeniler içinde Türkçe bilmeyen, evinde Türkçe konuşmayan, Türk âdet 

ve ananelerini benimsemeyen Ermeni ailesi ya hiç yoktu ya da zikredilme-

yecek kadar azdı. Mimarlıkta Balyan ailesinden tiyatrodaki Manukyan’a, 

Güllü Agop’a, mûsikîde Tatyos Efendi’den Levon Hancıyan’a kadar Türk 

kültürüyle iç içe yaşamış Ermeniler, halklar arasındaki bu yakınlığın en 

belirgin tanıklarıdır.

3  Türklerde dinî ve kültürel hoşgörü hakkında geniş bilgi için bkz. Mehmet Saray, Türklerde 

Dinî ve Kültürel Hoşgörü, Atatürk ve Lâiklik, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2002.

4 Boğos Levon Zekiyan, Ermeniler ve Modernite-Gelenek ve Yenileşme Özgürlük ve Ev-

rensellik Arasında Ermeni Kimliği, Çeviren Altuğ Yılmaz, Aras Yayınları, İstanbul 2001, 

s.26.

5  Zekiyan, a.g.e., s.31.



6  Ercüment Kuran, “Tarihte Türkler ve Ermeniler”, Osmanlıdan Günümüze Ermeni Sorunu, 

Editör Hasan Celal Güzel, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2000, s.30.

7 20. 

Yüzyıl Başlarının Askerî ve Stratejik Dengeleri İçinde Türkiye’deki Gayrimüslimler 



(Sosyo-Ekonomik Durum Analizi), Genel Kurmay Başkanlığı Yayınları, Ankara 1996, 

s.153. Ayrıca Ermeniler üzerindeki Türk edebiyatının tesir leri için bkz. Fuad Köprülü, 

“Türk Edebiyatı’nın Ermeni Edebiyatı Üzerindeki Tesirleri”, Edebiyat Araştırmalarını, An-

kara 1966, s.239-269.



509

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU



Türk ve Ermeniler Arasındaki Benzerliklere Örnekler

Ermeniler ve Türkler arasında bazı benzerlikler vardır ki birbiriyle 

tamamen örtüşür durumdadır. Bunlardan biri olan Türklerde var olan ve 

ülkenin ölen prensin erkek çocukları arasında paylaşılması geleneği Erme-

nilerde de görülmektedir. Örneğin, Vaspurakan Prensi Grigor Derenik’in 

ölümünden sonra topraklar, daha çocuk yaşta olan oğulları Sergis Aşot, 

Haçik Gagik ve Gurgan arasında taksim edilmiştir

8

. Ermeniler, Türklerde 



olduğu gibi ülkeler arasında bir garanti belgesi ve barış antlaşması gibi 

algılanan siyasal evlilikler de yapmışlardır

9

. Türk beyleri bilindiği üzere 



komşu ülkelerin prensesleri ile evlenmiş ve bunu siyasî olarak kullanmış-

lardır. Eski Türklerde var olan geleneklerden biri de Kağan ülke dışında 

olduğunda ya da esir düştüğünde ülke idaresine eşinin vekâlet etmesidir. 

Aynı uygulamayı Ermenilerde de görmek mümkündür

10

.

Sosyal yaşam içinde Ermenilerin kadın-erkek ilişkileri ve düğün me-



rasimleri de Türklerinki ile örtüşür bir vaziyet almıştır. Ermenilerde, Türk-

lerde olduğu gibi gelin ve damat adayının düğünden önce görüşmeleri söz 

konusu olmazdı. Evlilik, ana babanın uygun gördüğü kişilerle gerçekleşti-

rilirdi. Daha sonra da ilk adımlar atılarak damat adayının, kızın evine gide-

rek kızı görmesi sağlanırdı. Ardından da söz ve nişan töreni anlamında bir 

evlilik antlaşması yapılırdı. Düğün tarihi, bayram günleri dışında aileler 

tarafından kararlaştırılırdı. Hediyelerin birçoğu damat tarafından verilir, 

çeyizin gösterilmesi ve verilmesi kız tarafınca yapılırdı

11

.

 Ermeni kadını evlendikten sonra -Vaspuragan kadını, Rıştuni kadını 



gibi- eşinin sülalesinin adıyla anılırdı. Evlenen çocuklara ayrı ev açılmaz, 

kayınvalide ve kayınpederi ile otururdu

12

. Türkler arasında boşanma nede-



ni olarak kabul edilen zina, Ermenilerde de boşanma nedeni olarak kabul 

edilirdi


13

.

8 Hakkı Dursun Yıldız, “10. Yüzyılda Türk-Ermeni Münasebetleri”, Tarih Boyunca Türkle-



rin Ermeni Toplumu ile İlişkileri Sempozyumu, 8-12 Ekim 1984 Erzurum, Ankara 1985, 

s.34.


9 Vartanuş A. Çerme, “Tarihte Ermeni Kadını”, Tarih ve Toplum, Mart 2000, C. 33, Sayı 195, 

s.187-194.

10 Örneğin, Levon’un yaşadığı kale kuşatılınca ve Levon hayatını kaybedince, kale eşi Riba 

tarafından yönetilmiş ve savunması yapılmıştır. Amca oğlu Hatem’un başa gelmesine ka-

dar, kalenin savunma ve yönetimi Riba’da kalmıştır. Çerme, a.g.m., s.59.

11 Çerme, a.g.m., s.64.

12  Arus Yumul, “19. Yüzyıl Osmanlı Toplumunda Ermeni Kadını”, Toplumsal Tarih, C.7, 

Sayı 42, Haziran 1997, s.15.

13  Çerme, a.g.m., s.61-62.


510

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Tüm bu bilgiler, Ermenilerde aile içindeki kültürel argümanların Türk-

lerdeki ile büyük ölçüde benzer olduğunu göstermektedir. Meselâ ailenin 

geçimini evin erkeğinin sağlaması, ekonomik gücün tamamen erkekte ol-

ması gibi

14

. Ayrıca, dünyaya gelen çocuk kız ise, bu doğum boşa harcan-



mış, boşa çekilmiş kürek kabul edilirdi. Erkek çocuk doğması için dualar 

edilir, çeşitli merasimler bile yapılırdı

15

.

Ermeni ailelerinin gelenekleri ve kadınlara olan yaklaşımları da Türk-



lerinki ile aynı özellikleri taşımaktadır. Ermenilerde de ailenin erkekleri 

ve özellikle en yaşlı olan aile reisi, aile onurunu korumakla yükümlüydü. 

Yani ailesindeki kadınların davranışlarından sorumluydu. Bir kızın erkek-

lerle birlikte görülmesi, gezip eğlenmesi, fl ört etmesi, toplum içinde rahat 

davranması hoş karşılanmazdı. Ermeniler arasında kızların bekâreti çok 

önemliydi

16

. Görüleceği gibi Ermenilere ait isim ve dinî terimler çıkarılırsa 



düğün merasimi ve aile içindeki kültürel yaklaşımlar bir Türk ailesininki 

ile neredeyse aynıdır.

Ermeni gelini, aynı Türklerde olduğu gibi evlendikten sonra bir süre 

için bir sessizlik kuralına göre hareket etmek zorunda idi. Ermeniler ara-

sında Munç adı verilen bu dönemde gelin, evdeki çocuklar hariç, hiç kimse 

ile konuşmazdı. Kadın, kocası ile ancak yalnız kaldıklarında konuşabilirdi. 

Evdeki diğer üyeler ya işaret diliyle, ya da çocuklar aracılığıyla iletişim 

kurardı. Bu sessizlik dönemi, genellikle kayınvalidenin veya kayınpederin 



kızım konuşabilirsin diyerek izin vermesine kadar sürerdi. Bu izin genel-

likle gelin ilk çocuğunu doğurduğu zaman verilirdi

17

.

Aile yapısının yanında Ermenilerde bazı semboller Türklerinkiler ile 



büyük benzerlikler göstermektedir. Örneğin Ermeniler, ekmeğe çok büyük 

önem vermekteydi. Ermeniler ekmeği Türkler gibi üç kez öptükten sonra 

bir kenara hayvanların yemesi için bırakırdı. Bir başka sembolik benzerlik 

de Halil İbrahim bereketidir. Ermeniler ve Türkler Halil İbrahim bereketi-

ne inanır, bereket dualarında bu sembolü kullanırlardı

18

.



Eldeki tüm bu bilgilere rağmen bazı Ermeni kökenli kaynaklar, Türk-

lerin düğümlü halı tekniği dâhil bütün sanatları Ermenilerden öğrendik-

14  Yumul, a.g.m., s.15.

15 Mıgırdıç Margosyan, Gavur Mahallesi, Aras Yayınları,  İstanbul 2000, s.21-23; Yumul, 

a.g.m., s.18.

16  John Bamberger, “Family and Kinship in an Armenian-American Communitiy”, Journal of 

Armenian Studies, 3, 1986-1987, s.81’den nakleden Yumul, a.g.m., s.17.

17  Yumul, a.g.m., s.17.

18  Margosyan, a.g.e., s.32.


511

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU

lerini mimarî ve tezyini sanatları geliştirenlerin de Ermeniler olduğunu 

iddia etmektedirler. Ancak Türkler, Ermeniler karşısında her zaman nüfus 

ve kültür bakımından hâkim bir halde olmuşlardır. Ermeniler, her alanda 

kendilerinden üstün durumda olan Türklerden ve kültürlerinden etkilen-

mişlerdir.

Dil ve Edebiyat Alanında Etkileşim 

XI. yüzyıla kadar Türkler, Ermenilerle üç koldan ilişki içinde iken 

1071’den itibaren dört yönden Ermenilerle komşu olmuşlardır. Gerek nü-

fus olarak gerek misyon olarak bölgeye yerleşen Türkler, Ermeni toplu-

munu kısa süre içinde tesiri altına almıştır. İlk etkileşimin dil ve edebiyat 

alanında başladığı görülmekle beraber ilerleyen yıllarda kültürel ve sosyal 

açıdan da Ermeniler, Türk toplumu ile ortak değerlere sahip olmaya başla-

mıştır. Özellikle Selçuklular döneminde aynı devletin çatısı altında iç içe 

yaşamışlar ve müşterek pek çok eser ortaya koymuşlardır. İki millet başta 

dil olmak üzere, mûsikî, mimarî, el sanatları ve edebiyat alanlarında karşı-

lıklı olarak birbirine katkılarda bulunmuşlardır. 

Türklerle Ermeniler arasında dil alanında görülen ilk köklü etkile-

şim XIII. yüzyılda kendini göstermeye başlamıştır. XIII. yüzyıldan sonra 

Türkçe’nin Kafkasya’da genel anlaşma dili haline gelmesiyle, Ermenilerin 

eski kilise dili olan grabar, bu tarihten itibaren terk edilmeye başlanmıştır. 

Bundan sonra Ermeniler arasında Türk dil yapısının özelliklerini taşıyan 

ve halk dili olan Aşharabarcan yerleşmeye başlamıştır. Devrin Ermeni 

edebiyatının kurucularından Haçatur Abovyan, Ermenilerin yeni dilinin 

(Aşharabarcan) yarısının Türkçe ve Farsça kelimelerden oluştuğunu ifade 

ettikten sonra bu yeni dilin Ermenilerin ağzına çok tatlı geldiğini ve mille-

tin kendi dilini bırakıp, türkü, masal ve darbı meselleri Türkçe söylediğini 

dile getirmiştir

19

.

Ermeni tarihi yazarlarından Grakos Gransagesi, kitabında yaşadı-



ğı Gence şehrinden ve Türklerin sosyal yaşamından söz ettikten sonra 

Ermenice’nin Türkçe’den etkilenişini anlatırken yüzlerce Türkçe kelime 

almıştır

20

.



19 Haçatur Abovyan, Ermenistan’ın Yaraları, Yerevan, Haybedhrad 1959, s.80-81’den nakle-

den Zeynelabidin Makas, “Bazı Ermeni Alimlerinin Türk Dili ve Kültürü Üzerine Samimi 

İtirafl arı”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 2, Samsun 1987, 

s.113. 


20  Türkmen, a.g.e., s.7.

512

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Eldeki bilgilerden anlaşıldığına göre birlikte yaşayan iki toplumdan 

Ermenilerin Türklerden daha fazla etkilendikleri yadsınamaz bir gerçek-

tir. Buna karşın Türkler de Ermenice’den yerel anlamda etkilenmişlerdir. 

Bunların büyük bölümü, genele yayılmamış yerel ağızda ya da argoda 

yaygınlık kazanmıştır. Bunlardan birkaçını örnek vermek gerekirse

21

azap 



dokumada bir ilmikteki iki çözgü telinden birincisi (Niğde); antık kül için-

de gömülü ateş (Erzurum); kut tavuk yemi (Muş); çilot şamar, tokat (Bitlis, 

Urfa); corik emziksiz çinko ibrik (Elazığ); marmaş ince tülbentten yapıl-

mış başörtüsü (Artvin); barav kocakarı (Rize). 

Argoda;  bızdık çocuk; madik hile dalavere; moruk yaşlı erkek; oski 

altın para gibi. Bunların yanında yerel ağızda (bir veya birkaç yerde) kul-

lanılan Ermenice kelimeler, oldukça azdır. Bunlardan bazıları; bar, çap, 

çermik, kaban, kepenk, kirvedir.

Anadolu’da Türklerin hâkim topluluk olmasından dolayı, Ermeni kül-

türünün ve millî dilinin yeniden yapılanmasında Türklerin büyük etkisi 

olmuştur. Ermeniler yoğun bir şekilde Türk kültürünün ve dilinin tesirinde 

kaldıklarından  Ermeni-Türk Edebiyatı (La Litterature Armeno-Turquie) 

adı verilen Ermeni harfl eri ile yazılmış Türkçe edebî eserler ortaya çık-

mıştır


22

. Ermeni harfl i Türkçe eserler ayrıca incelenmesi gereken önem-

li bir konudur. Çünkü Osmanlı Devleti tebaası ve Ermeni asıllı Türkiye 

Cumhuriyeti vatandaşları bu yolla kültür hayatımıza çeşitli eserler, gazete 

ve dergiler kazandırmıştır. Bu tür eserlerden bir kısmı, Ukrayna Devlet 

Arşivi’nde iken 1944 yılında Almanların çekilmesi esnasında yanmış olsa 

da bugün Viyana’da Mehitarist Kitaplığı’nda, Paris’te Millî Kütüphane’de, 

Venedik Mehitarist Kitaplığı’nda, Breslav, Lvov ve Krakov şehirlerinde 

birçok yazma bulunmaktadır. Bu yazmaların birçoğu dinî eserler, vaaz ve 

dualar, Ermeni cemaati mahkeme kararları, evlilik kayıtları, noter senetleri 

ve vakayinameler gibi tarihî değere sahip nadide evraktır

23

. Ermeni harfl e-



riyle Türkçe gramer, ahlâk, sözlük ve konuşma kitapları da basılmıştır. Bu 

eserlerin içlerinde pek çok Türk atasözü ve deyimlerine rastlanmaktadır. 

Türk toprakları dışında da Ermeni harfl i Türkçe kitaplar basılmıştır

24

.



21  Hasan Eren, “Türkçe’deki Ermenice Alıntılar Üzerine”, Türk Dili, Sayı 524, Ankara 1995, 

s.903-904.

22  Saray, Ermenistan ve Türk-Ermeni İlişkileri, İstanbul Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2003, 

s.19.


23  Talat Tekin, “Ermeni Alfabesi ile Türkçe”, Tarih ve Toplum, C. I, Sayı 4, Nisan 1984, 

s.246-247. 

24  Turgut Kut, “Ermeni Harfl eriyle Basılmış Türkçe Atasözleri Kitabı”, Türk Folkloru, C.5, 

Sayı 53, İstanbul 1983, s.5-6.



513

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU

Ermeni harfl i Türkçe yazılmış kitapların yanında Osmanlı döneminde 

gazeteler de çıkmıştır. İlk Ermeni harfl i gazete Takvim-i Vekayi’dir. Birinci 

sayısı 22 Ocak 1840 tarihinde neşredilmeye başlanmış ve 3 Mart 1840 

tarihine kadar ancak 5 sayı çıkmış ve 6. sayıdan itibaren Osmanlı Devleti 

Âlîsi’nin gazetesi Liro Kir Medzi Derutyanın Osmanyan adı altında Erme-

nice olarak devam etmiştir

25

.

Büyük oranda XIII. yüzyıldan itibaren başlayan bu etkileşim daha 



sonraki yüzyıllarda da gelişerek devam etmiştir. Bu etkileşim; destan, 

masal, atasözü, bilmece, fıkra, mâni, türkü, halk edebiyatı, âşık edebiyatı 

alanlarının tamamında görülmüştür. Öyle ki Eski Ermenice’den günümüz-

deki Ermenice’ye geçişte gramer sisteminden kelimeye pek çok alanda 

Ermenice’nin tekamülü Türkçe’nin tesiri altında olmuştur. Osmanlı döne-

minde Akşehir, Bolu, Çatalca ve başka yerlerde bulunan birçok Ermeni 

dil değiştirmişlerdir. Ermenice’yi kullanmaya devam edenler de özellikle 

gramatik açıdan Türkçe’den birçok istiareler olmuştur

26

.

Ermenilerin Türkçe’den etkilenmesi sadece aldıkları kelimelerle sı-



nırlı kalmamış daha sonraki dönemlerde aldıkları isimden, kilisede oku-

dukları İncil

27

 ve yaptıkları duadan mezar taşlarına, yazdıkları dörtlüklerde 



tamamen Türkçe kullanmaya başlamışlardır

28

. Ermenilerin Türkçe’nin ne 



denli tesir altında kaldığının tespiti bakımından Osmanlı arşiv kayıtların-

da Ermenilere ait şu isimler dikkat çekmektedir;

 

Uğurlu, Aslan, Eymür 



Dede, Budak; Ankara’daki Ermeni ahali arasında Gökçe, Aydın, Hudavir-

di; Siverek’teki Ermeniler arasında Yağmur, Budak, Tatar, Eynebey gibi 

isimler taşıyanlar vardı. Yine Türkler tarafından kullanılan Yahşi, Emirşah, 

Kutluşah, Yadigar, İlbeyi, Bahadır ve Kaya gibi isimler Osmanlı toprak-

larında yaşayan gayrimüslim Ermeniler tarafından kullanılmıştır

29

. Yine 



şer’iye mahkeme sicillerinde Ermenilere ait şu isimleri görmekteyiz; Kaya 

kızı Nikol, Sevindik oğlu Timur, Elvan oğlu Budak, Bahadır oğlu Asvador, 

25  Kevork Pamukciyan, “Mizahî ‘Hayal’ Gazetesinin Ermeni Harfl i Türkçe Baskısı”, Tarih ve 

Toplum, C.7, Sayı 42, Haziran 1987, s.37. 

26  R. Godel, “Eski ve Yeni Ermenice Arasındaki Gramatik Farklar”, Varlık, C.XI., Sayı 186, 

Yıl 1941, s.443.

27  Kuran, a.g.m., s.30. 

28 Yılmazçelik, a.g.m., s.248.

29 Osmanlı Arşivlerindeki tahrir defterlerine dayanılarak yapılan tespitler için bkz. Nejat 

Göyünç, Osmanlı İdaresinde Ermeniler, Gültepe Yayınları, İstanbul 1983; Mehmet Ersan, 

“Türk Yönetim Tarzı Ermenilerin Türk İdaresini Kabulü ve Kendilerine Tanınan Haklar”, 

Uluslararası Türk-Ermeni İlişkileri Sempozyumu (24-25 Mayıs 2001), Editörler Selçuk 

Erez, Mehmet Saray, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, İstanbul 2001, s.18.


514

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Çavuş oğlu Civanşe, Şehri oğlu Saya, Mustafa oğlu Ahmet, Veli oğlu Ka-

raca. Buradan da anlaşılmaktadır ki, Ermeniler gerek Anadolu’da gerekse 

İstanbul’da Türkçe isimler almışlardır

30

. Kimi zaman Türkçe isimlerin so-



nuna bir takı ekleyerek Ermenice’ye çevirmişlerdir. Bunlardan bazı örnek-

ler vermek gerekirse; Hallaçyan, Portakalyan, Kuyumcuyan, Boyacıyan, 

Taşçıyan, Pastırmacıyan, Demirciyan, Keresteciyan, Balyan, Çerkesyan, 

Aslanyan, Kalfayan, Ankaralıyan, Yüzbaşıyan, Terziyan, Kömürcüyan, 

Hamamcıyan, Uncuyan, Berberyan, Demircibaşı, Tokatlıyan, Yavrumyan, 

Çıracıyan, Reisyan, Berberyan, Horasancızade gibi yüzlerce Türkçe kö-

kenli Ermeni isimleri vardır. Ermeniler arasında çok yaygın olarak kullanı-

lan isimlerden Torkom (Torkomyan) adı da, birçok tarihçinin Türkmenlere 

verdikleri isimden başka bir şey değildir

31

. Özellikle Anadolu’da yaşayan 



Ermeniler Türkçe’den başka lisan bilmezler anıldıkları soy isimlerini bir 

Ermeni eki olan -yan değil de oğlu kelimesini kullanırlardı.

32

 Garakin Le-



vonyan da, Ermeni Aşugları isimli eserinde Ermenilerin Türklerle iç içe 

yaşadıklarını ve pek çoğunun Türkçe isimler aldıklarını söylemiştir

33

.

Masal ve fıkra gibi edebî türlerde de Türk tesiri altında kalan Erme-



niler, Türklerle ortak motifl ere ve kahramanlara sahiptirler. Ermeniler, pek 

çok masalda Şah Abbas’ın Gül Bahçesi ve İstanbul’da kıymetli Erzurum’da 



kıymetsiz gibi Türkçe isimler kullanmakla kalmamış, Türk masallarında 

var olan Bir varmış bir yokmuş,... Onlar erdi muratlarına gibi formülleri 

Türkçe olarak kullanmışladır

34

.



Atasözü, bilmece ve mânilerinde de Türkçe’den alıntılar yapan Erme-

niler, Türk atasözlerini aynen Türkçe’de olduğu gibi ya da bazı küçük deği-

şiklikler yaparak kültür hayatlarında kullanmışlardır. Zaman içinde Türkçe 

atasözleri Ermeni harfl eriyle Türkçe olarak basılmış ve Ermeni topluluğu 

bu atasözlerini benimseyerek günlük yaşamlarında kullanmışlardır. 

30 Ali Rıza Yalgın, “Bursa Müzesinde Enteresan Bir Mezar Taşı”, Folklor Araştırmaları Der-

gisi, 1 Ocak 1950’den naklen, Ergün Hiçyılmaz, Beni Toprağıma Gömün (İstanbul Azın-

lıkları) İstanbul, Altın Kitaplar Yayınları, İstanbul 1993, s.134.

31  M. Sadi Koçaş, Tarihte Ermeniler ve Türk-Ermeni İlişkileri, Kastaş Yayınları,  İstanbul 

1990, s.118-119.

32 Ali İhsan Gencer, “Ermeni Sorununda Dış Etkenlerin Rolü”, Uluslararası Türk-Ermeni İliş-

kileri Sempozyumu (24-25 Mayıs 2001), Editörler Selçuk Erez, Mehmet Saray, İstanbul 

Üniversitesi Rektörlüğü, Yayınları, İstanbul 2001, s.73.

33  Garakin Levonyan, Ermeni Âşugları, Aleksandropol, 1982, s.133’den nakleden Fikret 

Türkmen, “Türk-Ermeni Âşık Edebiyatı İlişkileri”, The Journal of Ottoman Studies, III, 

1983, s.17.

34  Türkmen, “Tarih Boyunca Türk-Ermeni Kültür İlişkileri”, Türk Tarihinde Ermeniler Sem-

pozyumu, Manisa 1983, s.60.



515

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU

Türk ve Ermeniler arasında yaşanan dil ve kültür alanında yaşanan 

etkileşim bütün edebî türlerde görüldüğü gibi Türkülerin konularına da 

yansımıştır. Bunlardan Ermeni Kızı Türküsü en iyi örneklerden biridir. 

Türküye konu olan olay, Müslüman bir erkekle Ermeni bir kızın aşklarıdır. 

İki sevgili aralarındaki din engeli, değişik etkenlerin yardımı ile aşılmış, 

sevgilerini her şeyden üstün kılmışlardır. Bu hiç de kolay olmamış karşı-

lıklı ikna terennümleri yapılmıştır. Türkü, birbirini seven iki insanın dinî 

inançları hakkında ip uçları vermektedir. Türküde geçen Ermeni kızın Türk 

toplumunda var olan inançlardan hangilerine eğilim duyduğu konusunda 

bilgi verilmektedir. Bu eğilim daha çok Bektaşîlik yönünde olmuştur. Fuat 

Köprülü de Türk Edebiyatının Ermeni Edebiyatına Tesiri başlıklı yazısın-

da Ermenilerin Bektaşîliğe ve Bektaşî edebiyatına duydukları ilgiye dik-

katleri çekmektedir

35

.



Araştırmalar göstermektedir ki Ermeniler üzerinde en derin izler 

bırakan edebî tür Türk halk edebiyatıdır. Sovyet Rusya’da ve hususiyle 

Azerbaycan’da çalışmalar yapan Ermeni ve diğer araştırmacılar tarafından 

da bu durum açıkça ifade edilmektedir

36

. Ermenilerce birçok Türk halk 



hikâyesi, dil ve konu açısından, aynen veya adapte edilerek kullanılmış-

tır. XIII. yüzyıldan başlayarak Türkçe’ye meyletmeye başlayan Ermeni 

hikâyeci âşugların gelişimi, Türk âşıklarının gelişimi ile paralel olmuştur. 

Önceleri Türkçe’de bulunan ozan ifadesi ile aynı kullanılan gusan adı ile 

anılan Ermeni şâirleri XV. yüzyılda Türkçe’deki ozan kelimesinin yerini 

âşık kelimesine bıraktığı gibi, Ermeniler de âşuğ adını almışlardır

37

. XVI. 



yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar Ermeni asıllı Türk âşıkların sayısı Ermeni 

Garakin Levonyan’a göre 400’ü aşkındır. İsmen tespit edilen 110 Ermeni 

âşığının birçoğuna ait şiirler de elde mevcuttur

38

. Türk âşıkları, oluştur-



dukları şiirleri boy ve yer adlarına göre türkü, bayatı, varsağı gibi isimle-

re ayırdıkları gibi Ermeni âşuklar da şiirlerine Hayren adını vermişlerdir. 

Ermeni halkı, Türklerde olduğu gibi düğünde, toyda, herhangi bir eğlence 

ortamında bu hayrenlerden okurken çoğu zaman da Türkçe’yi kullanmış-

lardır

39

.



35  Fuat Köprülü, “Türk Edebiyatının Ermeni Edebiyatına Üzerindeki Tesirleri”, Edebiyat 

Araştırmaları, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1966, s.238.

36 Çelenklioğlu, “Ermeni Âşık Krikor Hakkında Kısa Bir Not”, Türk Kültürü, C XVI, Sayı 

182, Aralık 1977, s.118.

37  Türkmen, a.g.e., s.21-22.

38  Makas, a.g.m., s.77.

39  Türkmen, a.g.m., s.14-15.


516

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

Türk halk hikâyeleri; Ermeni âşuglar tarafından Türkçe veya Ermeni-

ce olarak anlatılmıştır. Halk edebiyatı tarihçisi ve folklorcu Mehmet Halit 

Bayrı, Ermeni şâirlerin halk edebiyatı türünde çok güzel şiirler yazdıkları-

nı dile getirmiştir. Ermeni şâirlerin Türkçe yazdıkları şiirleri, Tünel civa-

rında Billur sokakta, Gül Han’da ofi si olan Toros Azadyan’ın topladığını, 

Azadyan vefat ettikten sonra bu değerlerin eşine devredildiği bilgisini de 

aktarmaktadır

40



Türk halk hikâyelerini, tercüme, adaptasyon, yeniden yapma şeklinde 

Ermenice’ye kazandırma faaliyetleri Ermeni âşuglarını ve şiirlerini konu 

itibari ile de etkilemiştir. Bu tesir sonucu Türk-Ermeni Edebiyatı Ekolü 

gibi ekoller doğmuştur

41

. Bu ekole mensup 400’ü aşan Ermeni âşugdan ba-



zıları Türkçe Kul, Miskin gibi mahlaslar kullanmışlar, Gul Hovannes, Gul 

Harutyun, Miskin Burcu gibi, İslâm tarikatlarına bile girenler olmuştur

42



Ermeni âşuglar topluma olumlu mesajlar veren eserler yazmışlar ve 



toplumlar arası dostluğun temini için gayret göstermişlerdir. Bunlardan 

1882’de hayatını kaybeden Ermeni asıllı âşık Emir’in Ermenice söylediği 

bir dörtlüğün tercümesi son derece manidardır

43

;



Din ayrı, möhkem gardaşıg

Senin bahtına benzerik

Gol bir, el bir éliyek, birlikte dağık

Ayrılıkta, nazik bir goluk.

40  İhsan Hınçer, “Türkçe Şiir Yazan Ermeni Şâirleri”, Türk Folklor Araştırmaları, C.6, Sayı 

125, İstanbul 1959, s.2054.

41  Türkmen, a.g.e., s.11.

42  Türkmen, a.g.m., s.63.

43  Mireli Seyidov, Azerbaycan-Ermeni Edebî Eleganları, Bakü 1976, s.11-13’ten nakleden 

Türkmen, a.g.m., s.19.



517

Yrd. Doç. Dr. Cafer ULU



Download 3.23 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   42




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling