Hazirlayanlar
Download 3.23 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Osmanlıların Kıbrıs’a Yerleşimi ve Adanın Yönetimi
- Osmanlı Döneminde Toplum ve Ermenilerin Durumu
Sonuç Sonuç olarak, Osmanlı Devleti tebaası olan Ermeniler gerek ferdî ge- rekse toplu olarak gerçekleştirdikleri ihtida hareketlerini, bu hareketlerini gerçekleştirirken devlet tarafından hiçbir şekilde zorlamaya veya baskıya maruz kalmadan gerçekleştirmiş olmalarına rağmen XIX. yüzyıla doğru gelinince Batılı devletler bu ihtidaların devlet tarafından zor kullanılarak gerçekleştirildiği iddiasında bulunmuşlardır. Bildirimizde de görüleceği üzere Osmanlı Devleti bu iddialar karşısında çeşitli komisyonlar kurmuş ve bu komisyonlara Batılı devletlerin temsilcilerini de katmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde din değiştirmelerin gönül rızası ile gerçekleştiğini Batılı devletler de teyit etmek zorunda kalmışlardır. Bunun yanında eski dinlerine dönmek isteyenler de istedikleri vakit yine kendi rızaları ile din- lerini değiştirmişlerdir. Bütün bunların sebebi Osmanlı Devleti’nin kendi idaresi altında bulunan halkına göstermiş olduğu hoşgörüdür. OSMANLI DÖNEMİ VE SONRASINDA KIBRIS’TA TÜRK-ERMENİ MÜNASEBETLERİ Doç. Dr. Cihat GÖKTEPE Kafkas Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü E-mail: goktepecihat@lycos.com; Tel: 0 474 212 02 01-3091
Özet Bu bildiride Osmanlı Devleti’nin Kıbrıs’a hâkim olmasın- dan itibaren buradaki gayrimüslim toplumlara daha özel- de de Ermeni toplumuna karşı takip etmiş olduğu sosyal ve kültürel yaklaşımlar değerlendirilecektir. Bu bağlamda Kıbrıs’taki Ermenilerin durumu Kilisenin yapısı, Osmanlı yönetiminin Ermeni Kilise ve toplumuna bakışı ile toplum- lar arası ilişkiler ve uygulamalar örneklerle açıklanacaktır. Bunlara ek olarak aynı dönemde Osmanlı Türklerinin ada- daki Müslüman olmayan diğer toplumlarla bilhassa Rum toplumu ile olan ilişkileri de mukayeseli olarak değerlen- dirilecektir. Kıbrıs’ın Osmanlı hakimiyetinden çıkışından sonra İngiliz yönetimindeki toplumlar arası ilişkiler, özellikle Türk-Erme- ni ikili ilişkileri, adadaki Osmanlı yönetimi de dikkate alına- rak, mukayeseli olarak değerlendirilecektir. 537 Doç Dr. Cihat GÖKTEPE Osmanlıların Kıbrıs’a Yerleşimi ve Adanın Yönetimi Akdeniz’de bir ada olan Kıbrıs, Türkiye’nin güney kıyısından 40 mil (74 km.), Suriye’nin batı kıyısından 60 mil (111 km.), Mısır’ın kuzey kı- yısından 240 mil (444 km.) ve Yunanistan’dan yaklaşık 500 mil (925 km.) uzaklıktadır. Sicilya ve Sardinya adalarından sonra Akdeniz’in üçüncü bü- yük adası olup, yüzölçümü 3 372 mil karedir (8 733 km 2 ). Ada batıdan doğuya 144 mil (225 km.) uzunluğunda, kuzeyden güneye 40 mil (64 km.) genişliğindedir 1 .
lar tarafından Akdeniz hakimiyetinin sağlanması amacıyla büyük önem arz etmiş bir adadır. Bu adanın stratejik bakımdan en önemli yönü ise güneyde bulunan devletlere yakınlığı Ortadoğu’yu ve Anadolu’yu gözetir bir ko- numda olması ve bu bakımdan devletlerin egemenliklerini korumalarında stratejik bakımdan çok önemli bir üs görevi yapmasından kaynaklanmak- tadır. Bu bakımdan da birçok devletin rekabetinin gün yüzüne çıktığı bir ada görünümünü almıştır. Kıbrıs Venediklilerin hakimiyetinde iken idaresi altındaki halka hiç de iyi davranılmadığı kaynakların birçoğundan tespit edilebilmektedir 2 . 1 Cihat Göktepe, “İngiliz ve Amerikan Belgelerine Göre Kıbrıs Meselesi ve Türkiye’nin Dış İlişkilerine Etkileri (1955-1967)”, Ata Dergisi, Sayı 12, Selçuk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayını, Konya 2004, s.32. 2 Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs’ta Türkler 1570-1578, 308 Yıllık Türk Dönemine Yeni Bir Ba- kış, CYREP Yayını, Lefkoşe 1994, s.3-5.
538 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Osmanlılar, Kıbrıs adasının, Akdeniz hakimiyetinin sağlanmasında stratejik yönden önemli bir konumda bulunmasından dolayı, 1570 yılında adaya ayak basmış ve adanın fethini 1571’de tamamlamışlardır. Bu dö- nemde Osmanlılar karşılarında feodal sistem yüzünden halkı köle statü- sünde yaşayan, ziraî üretimi yetersiz ve ticareti teşvik edilmeye muhtaç bir ada buldular. Bu durum karşısında hemen harekete geçilmiş ve ilk iş olarak feodal sistemin kaldırıldığı, yerli halkın köleliğine son verildiği ilân edilmiştir 3 . Bununla birlikte adadaki Kıbrıs Ortodoks Rum Kilisesi başpiskoposluk olarak yeniden açıldı ve adadaki diğer kiliselerin üzerinde bir statüye kavuşturuldu. Daha da önemlisi başpiskopos yönetim nezdinde yerli Rum halkının ruhanî lideri siyasî temsilcisi olarak tayin edilmiştir. Protokolde ise paşadan sonra yer almıştır 4 .
tir. Zira adada Helenistik kültürün yanı sıra idarî, sosyal, iktisadî yönden Türk-İslâm kültürü de yerleşecek ve ada ikili kültür yapısını günümüze kadar muhafaza edecek olan bir toplumsal yapı ortaya çıkacaktır. Bunda Osmanlı Devleti’nin uyguladığı toplumları kendi anlayışlarına göre yaşa- ma ve yaşatma anlayışına dayalı olarak oluşturulan Millet Sistem en büyük etkendir. Osmanlı Devleti’nin Millet Sistemi sayesinde Kıbrıs adasının Os- manlı idaresinde kalmış olduğu süre içerisinde, Kıbrıs halkına din, dil, ırk ayrımı yapmamış, halk arasında bütünleştirici bir rol üstlenmiştir ve ada halkının refahı ve huzuru için çalışmıştır. Osmanlı Devleti tarafından, adanın iskân edilerek tarım ve ticarette canlanabilmesi için öncelikli olarak adadaki yerli halka ihtimam ve özen gösterilmesini buradan kaçmamalarını temin etmek için çok ciddi ve muh- tevası geniş hükümler çıkarmıştır 5 . Osmanlı yönetimi eş zamanlı olarak fetihten hemen sonra 19 Ağustos 1572 tarihli bir sürgün hükmü çıkarmıştır ve Kıbrıs’ı şenlendirmek üzere Karaman eyaletinden 1684 aile Kıbrıs’a yerleştirilmiştir. 1 684 ailenin 730’u meslek sahibi iken, İçel sancağından gönderilen 653 ailenin 624’ü meslek sahibi idi. Bunların da % 39’u gönül- lü olarak oraya gelmişlerdi ve meslek erbabının % 73’lük kısmı çiftçiler, 3 Kemal Çiçek, “Kıbrıs”, İslâm Ansiklopedisi (İA), C.13, Türk Diyanet Vakfı Yayını, Ankara 2002, s.375. 4 Çiçek, “Kıbrıs”, s.375. 5 Hüseyin Arslan, 16.
Yüzyılda. Osmanlı Toplumunda Yönetim, Nüfus, İskân, Göç ve Sür- gün, Kaknüs Yayını, İstanbul 2001, s.344. 539 Doç Dr. Cihat GÖKTEPE % 3’ünü cüllah (çul dokuyan), % 2’sini terzi ve % 22’lik kısmını da diğer meslekler oluşturmaktaydı 6 .
gönderilenlerin haricinde sürgün hükmünde belirtilen diğer yerlerden ne kadar hanenin Kıbrıs’a getirildiği hakkında kesin bilgi sahibi olunama- maktadır. Başlangıçta 13 Cemaziyelevvel 980/2 Eylül 1572 tarihli bir ge- nel hüküm Anadolu, Karaman, Rum (Sivas, Tokat, Amasya) ve Zülkadriye (Dulgadir-Maraş) eyaletlerine gönderilerek Kıbrıs’a iskânın gereği ve öne- mi vurgulanmıştır 7 . Bununla birlikte arşivde, Orta Anadolu’dan -Aksaray 225, Beyşehir 262, Seydişehir 202, Akşehir 130, Niğde 172, Ürgüp 64, Koçhisar 88, Endugi 145, Bor 69, Ilgın 48, İshaklı 87, ayrıca Akdağ 84 ve Bozok 134 aile olmak üzere birbirinden uzak kazalardan- adaya gönderi- lenlerin listesi mevcuttur 8 . Toplam ilk seferde adaya 1 907 aile göç ettiril- miştir. 7 Ocak 1581 tarihli bir belgeye göre adaya fetihten belirtilen tarihe kadar 12 000 hanenin nakledilmesi planlanmıştı. Hâlbuki 1581’de ada- da ancak 8 000 kadar hane mevcut olup nakledilmesi düşünülen miktarın üçte birinin adaya hiç gelmediği anlaşılmıştır 9 . Bu gönderilen hanelerden 1 743’ü köylerden, geri kalanlar ise kaza ve nahiye merkezlerinden derlen- miştir. Adanın fethinden itibaren aralıksız devam eden bu süreçte gelenle- rin bir kısmının iklime alışık olmadıkları için kırıldıklarına dair bilgiler de mevcuttur. Adanın ilk tahririne göre yaklaşık olarak, 172 270 gayrimüslim reayaya karşılık 75 000 Türkün adaya yerleştiği anlaşılmaktadır 10 . Adaya gelen Türkler, adada etnik-dinî unsur olarak Rumlar, Venedik- liler, Yahudiler, Süryanîler, Kıptîler ve Hintlileri bulmuşlardır. 1572’de yapılan tahrirde Lefkoşa ve Magosa’da esir pazarları tespit edilmiş ve bu- ralarda Rus, Çerkez, Macar, Gürcü, ve Hırvat beyaz esir ve Habeşistan’dan getirilen siyahî kölelere rastlanmıştır. Daha sonra bu kölelerin azad edil- dikleri görülür. Fetihten sonra Anadolu’dan getirilen Türk ve Müslüman nüfus, etnik ve dinî yapıya çeşitlilik getirmiştir. Kıbrıs 308 yıl Osmanlı idaresinde kal- dığı süre içerisinde bütün etnik ve dinî unsurlar adada uygulanmış olan 6 Recep
Dündar, Kıbrıs Beylerbeyliği (1570-1670), Basılmamış Doktora Tezi, İnönü Üniver- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya 1998, s.413. 7 Halil
İnalcık, “Kıbrıs’ta Türk İdaresi Altında Nüfus, Kıbrıs ve Türkler”, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 1964, s.29. 8 İnalcık, a.g.m., s.29. 9 Cengiz Orhonlu, “Osmanlı Türklerinin Kıbrıs Adasına Yerleşmesi (1570-1580)”, Türk Kültürü Dergisi, Sayı 141, Temmuz 1974, s.331. 10 Dündar, a.g.t., s.413. 540 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER geleneksel Millet Sistemi sayesinde kendi benliklerini muhafaza imkânı bulmuşlardır. Ortodoks Rumlardan başka Ermenilere de ayrı kilise ve ma- nastırlara sahip olma imkânı verilmiştir 11 . Kıbrıs’ta Ermenilerin tarihsel varlığı Bizans dönemine kadar geriye gitmektedir. Kıbrıs Ermenilerinin kökeni Kilikya, Suriye ve İran Erme- nilerine dayanmaktadır 12 . Lusignanlar devrinde Lefkoşa’da bir Ermeni mahallesi bulunmaktaydı. 1572 sayımına göre, Kıbrıs’ın başkenti olan Lefkoşa’da 8 mahalle bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Ermenilere ait- tir. Yine aynı nüfus sayımı sonuçlarına göre Lefkoşa’daki Ermeni nüfusu Lefkoşa nüfusunun sadece % 8’ini oluşturmaktadır 13 .
ile karşılaşmamışlardır. Ancak az sayıdaki Ermenilerin daha sonra adanın bir sürgün yeri olarak kullanılmaya başlanması ve bazı Ermenilerin de bu- raya sürgün edilmeleriyle sayıları az da olsa artmıştır. Nitekim 4 Ekim 1593 tarihli bir belge Tatyos oğlu Abraham’ın Niğde sancağından buraya sürgün olarak gönderildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca 26 Eylül 1634 tarihin- de Kıbrıs defterdarı ve kadısına gönderilen ferman ile Anadolu’dan pera- kende olarak gelen Ermeni taifesinin cizyesinin toplanması istenmektedir. Zamanla bunlar Müslümanlarla ticarî ilişkilere de girmişlerdir. Yalnız pek çok Ermeni Murat, Hüsna, Emircan gibi Türk isimlerini kullandıklarından bu cemaatin nüfusunun tam olarak tespiti zorlaşmaktadır 14 . Ermeniler ken- di aralarında iyi organize olmuş ve Müslüman cemaate uyum (bütünleşme) sağlamışlardı. Bunlar çoğunlukla Lefkoşa’daki Karamanîzade mahallesin- de yaşıyorlardı. Sayısal olarak çok küçük bir topluluk olmalarına rağmen orada kiliseleri de mevcuttu 15 .
sinde gösterilmiştir. Bu yüzden Osmanlı yönetimi boyunca adadaki Ermeni nüfusla ilgili tam rakamlar tespit edilememesine rağmen yapılan mukaye- 11 Dündar, a.g.t., s.395. 12 Mehmet Akif Erdoğru, “Kıbrıs Ermenileri Üzerine Notlar (1580-1640)”, Tarih İncelemele- ri Dergisi, S. XXII/I, İzmir 2002, s.2. 13 R-C. Jennings vd., “The Population Taxation and Wealth in the Cities and Villages of Cyp- rus, According to the Detailed Population Survey (Defter-i Mufassal) of 1572”, Journal of Turkish Studies, S.X, 1986, s.76. 14 Dündar, a.g.t., s.397. 15 Çiçek, “Living Together:Muslim-Christian Relations in Eighteenth-Century Cyprus as Ref- lected by the Shari’a Court Records”, Islam &Christian-Muslim Relations, Vol. 4, No: 1, s.36.
541 Doç Dr. Cihat GÖKTEPE seler ve değerlendirmeler soncunda bunun 500 kişi olabileceği kanaatine varılmıştır 16 .
(Kıbrıs Ermeni Murahhaslığı) Osmanlı döneminde Kıbrıs adasında yaşayan Ermeni toplum lider- leri olan murahhaslar İstanbul Ermeni Patrikliği’ne bağlıydılar. Ermeni- lerin Lefkoşa kazasında yoğun olarak Meryem Ana adlı kilisenin bulun- duğu Karamanîzade yanında, başta Ermeniyan mahallesi olmak üzere Lefkoşa’nın diğer bölgelerinde de yaşadıkları mahkeme kayıtlarından öğ- renilmektedir 17 . Bundan başka daha çok kutsal topraklara giden Ermeni hacılar için yapıldığı düşünülen Giriniyye kazasındaki Megara Manastı- rı 18 , Kıbrıs’taki Ermenilere ait dinî yapılardandır. Kıbrıs’taki Ermeniler, ya sicillerde ya cizye kayıtlarında ya da maddî konulardaki davalarda ortaya çıkmaktadırlar. Fransız konsoloslarıyla ilgili belgelerden, konsolosların tercümanlığını yapmalarının yanında Kıbrıs’a gelen Ermeni tüccarlara da her türlü yardımı yaptıkları anlaşılmaktadır. Bununla ilgili olarak yapılan değerlendirmede, ticaret için adaya gelen Ermeni tüccarlar rahatsızlıkla-
19 . Buradan da anlaşılacağı üzere Ermeni toplumu ile ilgili meselelerde kilise ve mensupları doğrudan yetkilidir. Bu durum adadaki Ermeni toplumunun sosyal hayatında kilisenin etkisini göstermesi bakımından önemlidir. Adaya atanan murahhaslara verilen geniş yetkiler göze çarpmaktadır. İstanbul ve çevresinin Ermeni patriği olan Agop (Hagop Nalyan) adlı ra- hip, Divan-ı Hümayun’a sunduğu dilekçeyle; Patrikliğine bağlı olan Kıbrıs adasının Lefkoşa kazasındaki Meryem Ana Kilisesi ve Giriniye kazasın- 16 İnalcık, a.g.m., s.49; Halil Fikret Alaysa, Kıbrıs Tarihi ve Kıbrıs’ta Türk Eserleri, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Ankara 1964. 17 Ali Efdal Özkul, Kıbrıs’ın Sosyo-Ekonomik Tarihi 1726-1750, İletişim Yayını, İstanbul 2005, s.100. 18 Osmanlı İdaresinde Kıbrıs (Nüfus Arazi Dağılımı ve Türk Vakıfl arı), Devlet Arşivleri Ge- nel Müdürlüğü Yayını, Ankara 2000, s.111. 19 Özkul, a.g.e., s.100-101. 542 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER daki Megara Manastırı 20 ve çevresinin Ermeni murahhasası olan Arotin adlı rahibin ölümü üzerine, Serkis adlı bir başka Rahibin Beratsız olarak görevi ele geçirmesinden şikâyetle bu durumun düzeltilmesini istemiştir. İstanbul’da bu isteğe uyarak, 1 000 akçelik miri peşkeşi vermesi şartıyla Virtaş rahibi, Arotin rahibinin yerine 1156 (1743) yılı Cemaziyelevvel’inin 8’inde Kıbrıs Ermeni murahhasası olarak atamıştır. Bu bağlamda Serkis’te adadan uzaklaştırılmıştır 21 . Ermeni murahhaslara verilen tayin Beratları incelendiğinde Kıbrıs’taki Rum cemaatinin liderleri olan başpiskoposlara verilen yetkilerin birçoğunun Ermeni murahhaslarına da tanındığı ortaya çıkmaktadır. Ermeni murahhaslara verilen yetkiler ana hatları ile:
22 şeklinde belirtilebilir. Ermeni murahhaslara verilen geniş ayrıcalıklara rağmen Ermeni mu- rahhas ve papazların adadaki sosyal hayatta Rumlar kadar etkin olamama- ları adadaki Ermeni nüfusun az olması ile açıklanabilir. Adadaki sosyal yapı özellikle 1726-1750 incelendiğinde Ermeni papazlarla ilgili herhangi bir yolsuzluk haberine rastlanmadığı bu bağlamda bu dönemde hiçbir Er- 20 Bu manastırda 13 gayrimüslim bulunmaktadır. Bkz. Osmanlı İdaresinde Kıbrıs, s.111. 21 Özkul, a.g.e., s.102. 22 Özkul, a.g.e., s.101-102. 543 Doç Dr. Cihat GÖKTEPE meni papazın Osmanlı yönetimine karşı sorun çıkarmadığı tespit edilmiş- tir 23 . Adada Ermeni toplumunun sosyal hayatını etkileyen bir başka etkili kurum ise konsolosluklar ve buralarda görevli olan tercümanlar (drago- man) olmuştur. Adada önemli sayıda yabancı devlet konsolosu ve bunların tercümanları da mevcuttu. Belgelerden anlaşıldığına göre Kıbrıs’ta ilk kon- solosluk açan devletler, Akdeniz ticaretinde etkili olan Fransa ve İngiltere Krallıkları ile Venedik Cumhuriyeti’dir. 1726-1750 yılları arasındaki dev- rede ise Kıbrıs’ta Fransa, İngiltere, Hollanda, Venedik Cumhuriyeti, Roma İmparatoru (Nemçe), İsveç, Sicilya, Napoli, Dobrovnik Cumhuriyeti’nin konsolos ve konsolosluk vekiline rastlanmaktadır. Kıbrıs’taki konsoloslar Tuzla (Larnaka) kazasında kalmaktadırlar 24 . Konsolosların Tuzla’yı ter- cihlerinde bunların güvenliklerinin burada daha iyi sağlanacağı ve adadaki ticaretin burada daha sıkı bir denetim altında tutulabileceği anlayışı etkili olmuştur. XVIII. yüzyılın ilk yarısında Kıbrıs’ta en fazla İngiliz ve Fransız tüc- carların bulunması haliyle Fransız ve İngiltere konsoloslarının daha faal ve yoğun olmaların neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nin, adadaki konsolos- lara tanıdığı hakların hemen hemen aynısı konsolosluk tercümanlarına da verilmiştir. Bu durum devletlere verilen konsolos beratlarının mukayese- sinden anlaşılmaktadır 25 . 1730 tarihinden itibaren Osmanlı Devleti’nde yabancı devletlerin ter- cümanlarının sayısı 229 civarındadır. Konsoloslarda olduğu gibi konsolos- luk tercümanlarının tayini de Osmanlı Sultanı’ndan alınan beratla olabil- mektedir
26 . Bu bağlamda konsoloslar yanında tercümanlık yapan kimse- lere Osmanlı Devleti’nin verdiği olağanüstü yetkiler, konsoloslara verilen yetkilerle büyük ölçüde aynıdır. Osmanlı Devleti’nde çalışan tercümanlara işlerini rahat yapabilmeleri amacıyla geniş yetkiler ve ayrıcalıklar verilmiştir. Bu yetkilere ana hatla- rıyla bakılacak olursa; Tercümanlık hizmetinde olanlardan ve tercümanların oğulları, hizmet- kârlarından, haraç, avarız, kasp akçesi ve diğer rüsum ve tekâlifi örfi ye istenmeyecektir. 23 Özkul, a.g.e., s.103. 24 Özkul, a.g.e., s.106-107. 25 Özkul, a.g.e., s.107. Özkul, a.g.e., s.108. 26 Kenan İnan, “Osmanlı Döneminde Yabancı Elçilik ve Konsolosluklarda Görevli Tercü- manların Statüleri”, Tarih ve Toplum, Sayı 154, 1996, s.6.
544 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER Gümrük resmi ve bac istenmeyecektir. Evi askerler tarafından rahatsız edilemeyecektir. Tercüman ile her kimin davası olur ise ellerinde olan Ahidname-i Hümayun’a göre Asitane-i Saadete aktarılacak ve başka yerde görülmeye- cektir. Tercüman bir yere gitmek istediğinde, gidişte ve dönüşte, karada ve denizde kendisinin ve yanındakinin eşyasına, malına ve davarına zarar ve ziyan verilmeyecektir 27 şeklinde bir hayli geniş olduğu anlaşılmaktadır. Fransa adına tercümanlık yapanlar arasında Ermeni tüccarlar da bu- lunmaktadır. Fransız tercümanları, esas görevleri olan Kıbrıs adasındaki konsoloslara tercümanlık yapmanın yanı sıra Fransız tüccarlara vekillik de yapabilmektedirler. Ayrıca Ermeni asıllı tercümanlar Kıbrıs’ta bulunan Ermeni asıllı tüccarların ölmeleri durumunda onların mallarının ada dışın- daki akrabalarına ulaştırılmasını sağlayabilmektedirler. Bir başka ifade ile bu tercümanlar sadece Fransızlara değil Kıbrıs’ta bulunan Ermenilere de vekillik yapmaktadırlar. Fransız konsolosları yanında görev yapmış olan tercümanlardan, Anglo Markori, Avanis Agop, Lenovar Veled-i Lenovar, Aci Vone veled-i Fendi, Mosfi liye veled-i Nesvar gibi isimlere belgelerde rastlanılmaktadır 28 . Osmanlılar yerli halkın doğrudan katılımının temin edildiği idarî yapı- sı sayesinde genelde adada toplumsal uzlaşma sağlamıştır. Bu uzlaşmanın ne kadar çok yönlü olduğu seyyahlar tarafından ifade edildiği gibi mahke- me sicilleri üzerinde yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır. Araştırmala- ra göre Kıbrıs’taki Hıristiyanlar, hukukî meselelerini özel kanunlarına göre kilise mahkemelerinde çözme hakkına sahip olmalarına rağmen kendi is- tekleriyle sık sık kadı mahkemelerini kullanmışlardır 29 .
ler ve diğer azınlık toplumlara karşı da çok hoş görülü davranmış, onlara dinî özgürlükleri yanında birçok haklar tanımıştı. Kıbrıs’ta Türk ve Ermeni münasebetlerinin dostluğa dayalı mutlu dönemleri güncelliğini korumakta ve Kıbrıslı yaşlı Türk nesiller Ermenilerle paylaşılan birçok ortak yaşam ve iyi komşuluk günlerini anımsamaktadırlar. Başta Lefkoşa olmak üzere kasabalarda Ermeniler daha çok Türklerle kaynaşmışlar, onlarla birlikte, onların mahallesinde yaşamayı daima tercih etmişlerdir. Birçok mahallede Türklerle Ermeniler iyi komşuluk ilişkilerini yüzyıllarca sürdürmüşlerdir. 27 Özkul, a.g.e., s.107-108. 28 Özkul, a.g.e., s.109. 29 Çiçek, “Kıbrıs”, s.37.
545 Doç Dr. Cihat GÖKTEPE Tanınmış Kıbrıslı Ermeni hukukçu ve şâir Nubar Maksutyan İngiliz dergisi Great Britain And The East’te yayımladığı makalesinde adada Türklerin Hıristiyanlara gösterdiği engin hoşgörüyü vurgulamıştır. Nubar Maksutyan, Türkçe’ye çevrilen ve 1946 yılında aylık Kıbrıs Türk dergi- si Dünya’da yayımlanan bir makalesinde; Türklerin yabancı dinlere olan
30 . Kıbrıslı Rumlar, adaya Ermenilerin yerleşmesine daima karşı çıkmış- tır
31 . Nitekim İngiliz Sömürgeler Bakanı adaya Ermenilerin yerleştirilmesi ile ilgili fi kri sorulduğu zaman Ermeniler adadaki Kıbrıslı Hıristiyanlar
şeklinde görüş belirtmiştir. Adadaki Rum Ortodoks toplumu Türklerin kendilerine tanıdığı haklar ve ayrıcalıkları, Kıbrıs’taki diğer Hıristiyanlar üzerinde baskı kurmak, onları kendi dinlerinin üstünlüğü ve egemenliği altına almak yönünde kullanıyorlardı. Sonuçta Ermeni toplumu ve Kilisesi de Ortodoks Rumların bu yöndeki girişimlerinin hedefi oldu. Böylece ada- da ayrı bir Ermeni Kilisesinin varlığı tehlikeye girdi. Ama Türk yönetimi Rumların girişimlerini önleyici önlemleri zamanında aldı ve Ermenilere yöneltilen Ortodoks baskısını azalttı. Bu durum sadece dinî konularla kal- mayıp diğer alanlarda da Ermeni toplumu genel Osmanlı coğrafyasında ol- duğu gibi ve Kıbrıs’ta da sosyo-ekonomik olarak daha iyi bir durumdaydı. Bu durumu Kıbrıs’taki yabancı konsoloslarda vurgulamışlardır. Bunlardan Mariti 1760’larda Lefkoşa’daki bedesteni anlatırken; Burası belli başlı
varlıklı sınıfını oluşturduğunu ve adadaki ticarî ahengi vurgulamaktadır. Yine Mariti, Ermeni ailelerin çoğunun Lefkoşa’daki Arap Ahmet semtinde kendilerine ait evlerde oturduklarını bu semtin sıradan bir semt olmayıp, 30 Gazioğlu, a.g.e., s.390-391. 31 Kıbrıslı Rumların tutum ve anlayışları için bkz. Göktepe, “Kıbrıs’ta Kilisenin Rum Mil- liyetçiliğini Yönlendirmesi ve Bu Sürecin Türk Halkı ile Türkiye’nin Güvenliğine Olan Etkileri”, Türkiye’nin Güvenliği Sempozyumu (Tarihten Günümüze İç ve Dış Tehtitler), Elazığ 17-19 Ekim 2001, Editör Orhan Kılıç-Mehmet Çevik, Ceren Matbaası, Elazığ 2002, s.373-380.
546 HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER yüksek rütbeli devlet memurları, kadılar ve paşaların yaşadıkları bir ma- halle olduğunu vurgulamaktadır. Buna ilâve olarak Lefkoşa’da yaşayan Rum ve Ermeni ailelerin birçok bireyinin buradaki merkezi hükümette çe- şitli görevleri olduğunu belirtirken Türk döneminin son yıllarında adayı zi- yaret eden Avusturya Arşidükü Lois Salvator gezi notlarını içeren kitabın- da Ermeniler her yerde Türklerle kaynaşmıştır gözleminde bulunmuştur 32 . Bu gözlemi teyit eden bir başka değerlendirme ise Kıbrıs’ta Müslüman ve Hıristiyanlar arasında komşuluk ilişkileri de samimi ve dostane olmuş, şehirlerde dinî grupların tamamen ayrı mahallelerde oturduğu gettolar hiçbir dönemde oluşmamıştır şeklindedir 33 . Adanın genel yapısı içerisinde Müslüman ve Hıristiyan esnaf ve za- naatkâr yan yana ve ortak ticaret yapmış, birbirine dükkân alıp satmış ve ticarî çıkarları için hükümete karşı birlikte mücadele etmiştir. İki cema- at dinî kaygılarla çok az karşı karşıya gelmiş ihtilafl arı çatışmaya dönüş- türmemiştir 34 . Yine burada uzun süre yaşamış olan adadaki iki cemaatin (Rum ve Türk) dışında kalmış nüfus yapısı itibarıyla az olan Ermeni ve Marunîler de kendi dinî, etnik ve kültürel kimliklerini muhafaza ederek adadaki genel ahenge uyum sağlamışlardır 35 . Download 3.23 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling