Hercai hercai
Download 1.36 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Hercai
Araftaydı Miran. Bir yanı cennet, bir yanı cehennem.
Eve geldiğinde saat on ikiyi geçiyordu. Yine Arda ile kavga etmiş, şirketten öfkeyle ayrılmıştı. Saatlerce sahilde oturmuş, martıların kavgalarını, denizlerin isyanını, bulutların şarkılarını dinlemişti. Arda bu kez onu fazla öfkelendirmişti. “Reyyan’ı seviyorsun,” demişti. “Ne kadar inkâr edersen et, o kız için deliriyorsun.” Anahtarını sessizce çevirerek açtı kapıyı. Gönül bu saatte uyur muydu bilmiyordu ama uyumasını temenni ediyordu. Dileği boşa çıkmıştı. Gönül televizyon karşısında oturuyordu. Her zamanki gibi kırgın, yorgun ve mutsuzdu. Çünkü o günden beri, evlilikleri dibe batıyordu. Miran o günden bu yana onunla uyumuyor, yüzüne bakmıyordu. Tüm bunların olacağını tahmin etmişti Gönül. Bu intikam oyununda rol gereği sergilenen o aşkın, bir gün gerçeğe dönüşeceğini biliyordu. Olmuştu da. Hissediyordu kadın. Kocasının hayalinde başka bir kadın vardı. En fenası da buydu ya, Gönül o kadını tanıyordu. Miran, Gönül’e tek kelime bile söylemeden merdivenlere yürüdü. Şu an üzerinde karısının gözlerini hissediyordu ama bu umurunda bile değildi. Bu ev, ev değil, bu evlilik, evlilik değildi ona göre. Hatta yaşadığı bu hayat, hayat bile değildi. Yatak odasına girdiğinde hiç oyalanmadan üzerindeki pantolonu ve gömleği çıkardı. Duşa girip çıktığında ise, yere bıraktığı kirli kıyafetler yoktu. Dolabın başına geçip raftan siyah bir tişört aldı. O sırada hissetmişti, Gönül tam arkasındaydı. “Ne zaman konuşacaksın benimle?” diye sordu Gönül. O sormaktan bıkmamıştı ama Miran duymaktan bıkmıştı. “Yorgunum,” diyerek geçiştirdi. Her zamanki gibi. Miran, hızla üzerini giyindiğinde Gönül’ün sesini duydu. “Biliyor musun, bugün Eylül geldi.” Miran istemsizce karısına döndü yüzünü. “Ne zaman dönmüş?” “Bugün,” diye yanıtladı Gönül. Eylül, Miran’ın teyzesinin kızıydı. Gönül’ün ise üniversiteden arkadaşı. Zaten bu vesileyle tanımıştı Miran’ı. Bir gün Eylül’ün evine gelmişti. Tam da o sırada Miran çıkıyordu kapıdan. Teyzesiyle vedalaşıp giderken, kapıda durup hayran gözlerle kendisine bakan kızı hiç fark etmemişti. İşte böyle başlamıştı bu hazin hikâye. Başladığı gibi de devam ediyordu. Miran yine Gönül’ü görmüyor, Gönül ise Miran’a sabırla bakmaktan usanmıyordu. O günden sonra bir daha peşini bırakmamıştı Miran’ın. Bulduğu her fırsatı onu görmeye, onunla konuşmaya adıyordu. Miran, Gönül’e hiçbir zaman yüz vermemiş olsa da, gençliğinin kurbanı olmuştu. Aklında evlilik gibi bir düşünce yokken, Gönül ile evlenmeye mecbur bırakılmıştı. “Her şeyden o kadar habersizdi ki, hiçbir şey anlatamadım. Oynadığımız bu iğrenç oyundan bihaber girdi kapıdan içeriye.” “Aman ne hoş!” “Eylül de öğrenecek biliyorsun değil mi? Reyyan’ı saklayamayacaksın ondan. Yarın bir gün kapına, Azat denen eşkıya dayanınca her şeyi öğrenecek o da.” “Öğrenirse öğrensin lan,” diye bağırdı Miran sonunda. “Eylül’den mi korkacağım?” Elini yakasına götürdü ivedilikle. “Bıktırdın Gönül, bıktırdın. Ben sana kaç kere söyleyeceğim, Reyyan’ın adını bir daha anma diye!” Miran’ın yüksek çıkan sesi Gönül’ü ürküttü. Amacı aralarını düzeltmek olsa da, her defasında daha çok zedeleniyordu buza benzeyen evlilikleri. Her seferinde ince ince biraz daha çatlıyordu. Gönül’ün tek korkusu, bir gün tamamen paramparça olacağıydı. Konuyu dağıtmak istedi. Miran’ın sağ elini tutarak avuçlarının içine hapsetti. “Seni çok özlüyorum,” dedi sessizce. Özlüyordu fazlasıyla, Miran onu kendinden mahrum bıraktıkça daha çok özlüyordu. Miran’ın duymaktan en çok korktuğu şeylerden biri “özlüyorum” kelimesiydi. O özlemiyordu ki. Fakat bunu dile getirip Gönül’ü kırmak istemiyordu. Ancak karısından her geçen gün uzaklaştığı da bir gerçekti. Zaten pek de yakın sayılmazdı. Elini çekti yavaşça. “Sonra konuşalım, olur mu?” Gönül’ün yüzüne, canhıraş bir acı oturdu. “Özledim dedim Miran, bunun hiçbir önemi yok mu?” Sabrının son demlerindeydi Miran. Ağzından çıkacak sözcüklerin, karşısındaki kadını ne denli yakacağını hiç düşünmeden bağırdı. “Yok Gönül, yok! Tam bir senedir senin istediğin gibi yaşıyorum. Hayatım cehenneme döndü. Senin yanında mutlu değilim, görmüyor musun?” Miran’dan uzaklaşıp konsolun üstünde duran parfüm şişesini aldığı gibi, duvara çarptı Gönül. Sanırım iplerin koptuğu, düşüncenin yerini öfkenin aldığı bir andaydılar ikisi de. “Benimle neden evlendin o zaman?” Miran içinden ya sabır çekti. Yine büyük bir kavganın eşiğindeydiler. Oysa artık kavga etmekten bile bıkmış, yorulmuştu. Derin bir nefes alıp ellerini Gönül’ün omuzlarına koydu. Acıdan solmuş ela gözlere, ne kadar bıkkın olduğunu ima edercesine baktı. “Bu konuda sen de, ben de suçluyuz. Gece gece, eski defterleri açmanın hiçbir anlamı yok.” Ellerini çekip yavaşça arkasını döndüğünde Gönül kolundan tutup kendisine çevirdi Miran’ı. Anlaşılan Gönül, yaraları deşmeye meyilliydi bu gece. Öfkeliydi, haddinden fazla öfkeliydi. Miran’a ulaşamadığı her gün, akla zarar öfkesi katbekat artıyordu. “Açalım istiyorum Miran!” Miran ellerini gözpınarlarına bastırdı. Ne zaman bunalsa, ne zaman sinirleri zarar verici bir boyuta ulaşsa, bu hareketi yapardı. Ellerini yüzünden çekerken, ağır ağır kaldırdı kafasını. Öfkenin titreştiği mavi hareleri imayla baktı karısının gözlerine. “Üzüleceğini bile bile duymak istiyorsun, değil mi?” Gönül kafasını salladı iki yana, çaresizce. Duymak istemiyorum, sakın Download 1.36 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling