I. uluslararasi
Download 3.66 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- BABÜRNÂME’DE ÖZBEKİSTAN ŞEHİRLERİ Doç. Dr. Mehmet ÇERİBAŞ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi
- Anahtar Kavramlar
- Key Words
- Andican (Endican)
- Mergilân (Merginan)
- Ahsi (Ahsi/Aksı/Ahsikent, Ahsikant)
Sonuç İbn Batuta’nın yaşadığı dönem, Moğol istilasının etkilerinin henüz ortadan kalk- madığı, Anadolu’da beylikler devrinin hüküm sürdüğü bir dönemdir. İbn Batuta, 14. yüz- yılda Anadolu’da gezerken şehirlerle ilgili coğrafi bilgilerin yanında şehirlerin fiziki ya- pısı, halkın dini ahlaki özellikleri, geçim kaynakları, yaşam tarzları hakkında da bilgiler vermiştir. Folklor açısından değerlendirildiğinde bir kaynak eser olan seyahatnamede Anadolu Türklerinin gündelik yaşamları, sosyo-kültürel özellikleri, dini hayatları hak- kında önemli hususlara değinen İbn Batuta, zaman zaman tüm bunları diğer İslam ülke- leriyle de karşılaştırmıştır. Seyahatnamede gelenekler, görenekler, töreler ve halk hayatı
247
bizzat gözlem yoluyla aktarılmıştır. Eser, bu yönüyle kültür tarihimiz açısından önemli bir ansiklopedi özelliği taşımaktadır.
İbn Battuta Tanci. (2004). İbn Battuta Seyahatnamesi, C 1. (Çev.: A. Sait Aykut). İstan- bul: Yapı Kredi Yayınları. Koçyiğit, Ömer. (2012). “İbn Battuta Seyahatnamesi”. Rıhle, 14: 161-168. Parmaksızoğlu, İsmet. (1971). İbn Battuta Seyahatnamesi’nden Seçmeler. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi. Şeker, Mehmet. (2001). İbn Batuta’ya Göre Anadolu’nun Sosyo-Kültürel ve İktisadi Ha-
248
BABÜRNÂME’DE ÖZBEKİSTAN ŞEHİRLERİ Doç. Dr. Mehmet ÇERİBAŞ Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi ceribas@hotmail.com / ceribas@nevsehir.edu.tr ÖZET 15 yüzyılın sonu ile 16. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamış; devlet adamlığı yanında asker, şair ve yazar olan Bâbürşah, Ça- ğatay edebiyatının Ali Şiir Nevai’den sonraki en büyük sanatçıla- rından biridir. Bâbürşah tarafından kaleme alınan ve Bâbürnâme adını taşıyan anı ve otobiyografi kitabı, türün kapsamının çok öte- sine geçerek Bâbür’ün doğduğu yerden başlayarak gezdiği ve fet- hettiği bölgelerin dili, kültürü, folkloru, tarihi, coğrafyası, mimarî ve sanat gibi özellikleri tanıtması ve dönemin önemli kişi ve olay- larına değinmesiyle de Türk kültürünün paha biçilmez eserleri arasında yerini almıştır. Eserin, Türk kültür merkezlerinin coğrafî özelliklerine, mimarî ve sanat eserlerine, edebiyat ve sanat erbap- larına, iktisadi ve kültürel dokularına dair tahlil ve tespitler içer- mesi de Türk dil, tarih ve kültür araştırmacıları için önemli bilgi- ler sunmaktadır. Bu bağlamda, Türk kültür merkezlerinin çok yönlü araştırılmasında, bu merkezlere dair yeni ve farklı bilgilere ulaşılması ve kültürün devamlılığını görme ve kültürle ilgili ge- lişmeleri mukayese edebilmek için bu tür eserlerin yeniden ele alınması ve incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada, Türk dün- yasının önemli kültür merkezleri sayılan ve günümüzde de bu özelliğini koruyan Fergana bölgesi şehirleriyle (Oş, Andican, Aksı/Ahsı gibi) Semerkant, Buhara şehirlerinin Bâbürnâme’de hangi yönlerle ele alındığı ve kayda geçirildiği üzerinde durula- cak, şehirlere dair Bâbürşah’ın görüşleri ve bilgileri tasnif edile- rek bu bilgilerin tahliline çalışılacaktır.
şehirleri, Fergana, Semerkant, Buhara. CITIES OF UZBEKISTAN IN BABURNAMA ABSTRACT Lived through end of 15 th century and first quarter of 16 th , and being a soldier, poet and writer as well as statesman, Babur Shah is one of the greatest artists, after Ali-Shir Nava'i, of Cha- gatai literature. The memory and autobiography book which had been written by Babur Shah, and which bears the name of Babur-
249
nama has attained its place among priceless works of Turkish cul- ture, with introducing features such as language, culture, folklore, history, geography, architecture and art etc., of regions where Ba- bur had visited and conquered, starting from the place where he was born, and along with mentioning about important persons and events of the period, going far beyong its genre scope. Also the fact that the work contains analyses and determinations about ge- ographical characteristics, architectural and art pieces, literary and art connoisseurs, and economical and cultural textures, of Turkish cultural centers presents important knowledges for rese- archers of Turkish language, history and culture. In this context, Such works need to be re-addressed and examined, in investiga- ting sophisticatedly (in a multi-perspective way) Turkish cultural centers, so that new and different knowledges on these centers could be reached, continuity of culture could be seen, and deve- lopments on culture could be compared. In this study, we will dwell upon in what aspects cities of Fergana region (such as Osh, Andijan, and Ashi etc.), which are regarded as important cultural centers of Turkish world and which today protect this feature, and Samarkand, and Bukhara cities were addressed and recorded in Baburnama, and we will try to analysis these information, by clas- sifying Babur Shah’s opinions and knowledges on cities.
tan, Fergana, Samarkand, Bukhara. 1. Bâbürşah ve Bâbürnâme Üzerine Bâbür Şah, Bâbürname’nin birinci cildinde yazdığı “5 Ramazan 899’da Fergana Vilayeti’nde on iki yaşında padişah oldum” ifadesine göre 6 Muharrem 888 (14 Şubat 1483) yılında Fergana’da 1 doğmuştur. Gerçek adı, zamanın Müslümanlarına dinî nasihat- ler veren Nasrettin Ubeydullah’ın koymuş olduğu Zahireddin Muhammed’dir Ancak is-
1 Bâbür’ün Fergana’da doğduğu konusu tartışmalıdır. Bâbürnâme’de geçen “12 yaşında Fergana’da hü- kümdar oldum” ibaresine dayanarak Fergana Bâbür’ün doğduğu yer olarak gösterilse de Yahya Gulamov ve öğrencisi Yolçi Kasımov Bâbür’ün Ahsi (Ahsı/Aksı)’de doğduğunu iddia etmektedirler. Bâbürnâme’de de Bâbür’ün doğduğu yer hakkında herhangi bir kayıt yoktur. Fakat o dönemde Fergana’nın hakimi Bâbür’ün babası Ömer Şeyh Mirza, bölgenin başkenti de Ahsi şehridir. Eserde Ömer Şeyh Mirza’nın Ahsi yakınlarında kurulan bir köşkten düşerek öldüğü ibaresi vardır (Canpolat, Öztekten, “Özbek Yazılı Edebi- yatı”, Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi, 14, 15, 16. Cilt, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. 250
minin uzun ve zor olması, ailesindeki asilzadeler tarafından kendisine Bâbür isminin ve- rilmesine sebep olmuştur. Bâbür adı çok kuvvetli, çevik, kaplan
gibi manalara gelmekte- dir (Pırlanta, 2001: 10). Babası Timur torunlarında Ömer Şeyh Mirza annesi de Cengiz torunlarından Yunus Han’ın kızı Kutluğ Nigar Hanım’dır. Annesiyle birlikte Andican kalesinde otururken babası Ömer Şeyh Mirza’nın bir kaza sonucu ölümü üzerine, on iki yaşında Fergana vilayetinin hükümdarı olmuştur (Konukçu, 1991: 395). Bu dönemde Mâveraünnehir sürekli taht mücadelelerine sahne olmaktadır. Bâbür, söz konusu taht mü- cadeleleri neticesinde, oldukça yıpranır ve Mâveraünnehir’i terk eder. Önce Kâbil’e ora- dan da Hindistan’a geçer ve Bâbürşahlar Devletini kurar. Bâbür, bir hükümdar olmanın yanı sıra sanatçı ve fikir adamı olarak önemli eserler kaleme alır (Baydemir, 2010: 108). 1530 yılında hastalanan Bâbür, hastalığının giderek ağırlaşması üzerine oğlu Hümayun’u hükümdar ilan eder. 26 Aralık 1530’da Hindistan Agra’da vefat eder (Eğilmez, 2011: 240). Bâbür’ün “Bâbürname”, “Timurnâme”, “Şeybâninâme”, “Hümayunnâme”, “Ek- bernâme” (Baydemir, 2010: 108) “Aruz Risalesi”, “Mübeyyen”, “Risâle-i Validiyye” (Pırlanta, 2001: 35-41) gibi eserleri bulunmaktadır. Bunlar içinde hatırat olan “Bâbürnâme” 3 adlı eserinde, Fergana, Kabil ve Hindistan bölgelerinde tanık olduğu ve yaşadığı olayları aktarırken dönemin tarihî, sosyo-kültürel hayatı, ekonomik yapısı, inanç ve uygulamaları ile ilgili bilgileri de ayrıntılarıyla sunmaktadır. Eldeki bilgilere göre Bâbürnâme’nin on nüshası bulunmaktadır. Eserde, bazı yıl- ların hatıratı bulunmamaktadır. Bâbür bu yıllara ait hatıratını yazmamış ya da hatıratın bazı sayfaları kaybolmuş olabilir. Araştırmacıların birçoğu, bazı sayfaların kaybolduğu konusunda hemfikirdirler (Baydemir, 2010: 108). “Bâbürname” üç ciltten oluşmaktadır. Eserin ilk cildinde, Bâbür’ün 1494-1503 yıllarını kapsayan Fergana hatıratı bulunmaktadır. Bâbür, bu bölümde kendi nesebi ve doğumu hakkında bilgi vermektedir. Daha sonra Fergana vilayetinde bulunan şehirlerin tanıtımı ile dönemin siyasi durumu ve olayları hakkında bilgiler gelmektedir. İkinci ciltte,
2 Babur kelimesi Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü’nde de “kuvvetli, çevik, kaplana benzeyen bir hayvan” olarak tarif edilmiştir (Derleme Sözlüğü, Cilt II, Ankara, 1965). 3 Esere doğrudan doğruya verilen bir ad olmadığı için söz konusu eser “Vekâyi”, “Vâkıanâme”, “Vâkıât-ı Bâbürî”, “Vekâyinâme-i Padişahî” ve “Bâbüriyye” adlarıyla anıldığı gibi Farsça kaynaklarda “Tüzük-i Bâbürî” olarak da bilinmektedir. Eserin en yaygın adı Bâbürnâme’dir (Akün, 1991: 404-408). 251
1504-1520 yılları arasında Kabil vilayetini ve dönemin olaylarını anlatmaktadır. Üçüncü ciltte ise 1525-1529 yıllarındaki Hindistan’ı ele almıştır. Burada da Hindistan ve şehirleri hakkında ayrıntılı bilgilere yer vermektedir. Ardından dönemin siyasi durumu ve olayla- rıyla birlikte kazanılan başarılardan bahsetmektedir.
dir
4 ve bayındırlığın kenarında bulunmaktadır. Şehir doğusu Kâşgar, batısı Semerkant, güneyi Bedehşan’ın sınırı olan dağlarla çevrilidir. Önceki zamanlarda kuzeyinde Alma- lık, Almatı ve Yangı- kitaplarda Otrar 5 yazmaktadır- gibi şehirler olduğundan söz edil- mektedir. Bu şehirler Moğollar ve Özbekler tarafından tahrip edilmiştir ve şehirlerde hiç- bir bayındırlık hizmeti bulunmamaktadır. Fergana küçük bir vilayettir ve etrafı dağlıktır, sadece Semerkant ve Hocent’in bulunduğu batı taraflarında dağ yoktur. Hocent suyu ismi ile meşhur olan Seyhun nehri, bu bölgenin kuzey doğusundan gelir ve içinden geçerek batıya doğru akar. Bu nehir, Hocent’in kuzeyi ve günümüzde Şahruhiye ismi ile meşhur olan Fenaket’in güneyinden geçip tekrar kuzeye dönerek Türkistan’a doğru ilerler. Tür- kistan’dan çok aşağı mesafede olan bu nehir, kumlar arasında kaybolur ve hiçbir nehre karışmaz. Seyhun nehrinin güneyinde beş ve kuzeyinde iki olmak üzere yedi kasabası bulunmaktadır (Arat, I, 1989: 3).
4 Beşinci İklim: Doğu’dan ve Yecüc beldelerinden başlar. Daha sonra Horasan topraklarının kuzeyinden geçer. İklimin bu bölgesinde tüccarların şehri Tirâz, Nevîket, İsbîcâb, Şaş, Turârabend, Harzem, Azerbay- can, Ermenistan yerleşimleri, Berza’a, Neşevey, Sicistan, Erzen ve Halat yer alır. Bu noktadan itibaren Rum topraklarına ulaşır ve Harşene ile Kurra civarından büyük Rum devleti topraklarını geçer ve kuzey yönüne düşen Şam Denizi (Akdeniz) sahillerine kadar varır. Beşinci iklim bu bölgelerden sonra Endülüs ve Mağrip topraklarına kadar devam eder (Ağarı, 2006: 202-203). 5 Otrar şehri kaynaklarda “Yengi-Kent, Yangı Kent, Farab, Turar, Tarban veya Tutarband” adlarıyla da kaydedilmiştir. Farabî adı da şehrin bu adından gelmektedir. Şehir Oğuzlar tarafında daha çok Yengi-Kent ve Yangı Kent adlarıyla kullanılmıştır. Otrar ismi dönem dönem Otrar-abad şeklinde de kullanılmıştır. Şehre Farslar önce Pârâb, sonra Bârâb demişler, Türkler ise Farab şeklinde kullanmışlardır. Farab bölgenin adı olup bu bölgeye Köktürk metinlerinde Kengeres ve Kengü-tarban adı da verilmiştir (Tülücü, 1995: 129- 130).
252
Fergana İslam seyyahlarının yazdığı kaynaklarda da detaylı olarak ele alınmıştır. Fergana Bölgesi Semanî’ye göre doğuda; Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin ötesinde bulu- nan geniş bir bölgedir. Yakut Hamavî, Fergana’nın sadece bir bölge adı olmayıp aynı zamanda bir şehir adı olduğunu da belirtmektedir. Ona göre söz konusu bölge, doğuda Haytal tarafından Türklerle sınır olup Semerkant’tan 50 fersahlık bir mesafede bulun- maktadır (Hurdadbih’in eserinde 53 fersah olarak gösterilmektedir). İstahrî, vilayetin çok zengin ve nüfusunun çok kalabalık olduğunu kaydetmektedir. Ona göre Fergana dağla- rında çok sayıda altın, gümüş, bakır, firuze, cıva, kömür ve nışadır bulunmaktadır. Ma- veraünnehir’de nışadırın bulunduğu tek maden ocağı buradadır. Mukaddesî, Fergana’da bulunan yaklaşık 40 tane büyük ve küçük şehirden söz etmektedir (Aynakulova, 2007: 537).
Andican (Endican): Günümüzde Özbekistan’ın en doğu ucu olarak kabul edilen şehir, Fergana bölgesindedir. Şehrin Özbek Türkçesinde adı Andicon’dur. Baburnâme’de şehirle ilgili olarak şu bilgiler verilmektedir: Bölgenin güney tarafındaki şehirlerden biri
Bâbürşah’ın hükümdar olmasından sonra başkent olmuştur. Bu olay Bâbürnâme’de Ahsi’den Mirza’nın (Ömer Şeyh) anası Sultan Begim, Cihangir Mirza ve saray erkânı ve beyler Andican’a geldiler (Arat, I, 1989: 31) şeklinde ifade edilmiştir. Oş (Uş): Günümüzde Kırgızistan’a bağlı bir Oblast (eyalet) olarak kabul edilen Oş’la ilgili Bâburnâme şu bilgileri aktarmaktadır: Andican’ın güney doğusundadır. Do- ğuya doğru Andican’dan dört fersah 6 uzaklıktadır. Havası güzel ve akarsuları çoktur. Baharı çok iyi olur. Kurganı’nın güney doğusunda şekli orantılı olan bir dağ bulunmak- tadır. Bera-Kûh 7 ismini taşıyan bu dağın tepesine Sultan Mahmut Han bir köşk yaptır- mışlardır. Andican suyu, Oş’un içerisinden geçerek Andican’a gider. Bu suyun iki tarafı bağlıktır ve bütün bağlar suya bağlıdır. Akarsuları vardır. Oş/Uş temiz ve havadar bir
6 Fersah: Eski ölçü birimlerinden olup yaklaşık 5 kilometrelik bir mesafedir. 7 Bera-Kûh kavramı “güzel dağ” anlamına gelmektedir. Bu dağa günümüzde Süleyman Tag, Süleyman too, taht-ı Süleyman gibi adlar verilmektedir. Ayrıca bu dağda Bâbür’ün bizzat kendisinin yapmış olduğu tek odalı bir evi bulunmaktadır. Bu tek odalı küçük ev sonradan camiye dönüştürülmüş olup Bâbür Evi olarak da adlandırılmakta ve türbe gibi sıkça ziyaret edilmektedir.
253
şehirdir. Baharı güzel olur; burada çeşitli lale, gül ve menekşe açmaktadır (Arat, I, 1989: 4-5). İslam kaynaklarında şehrin Dervaza-i Kuh=Dağ Kapısı, Dervaze-i Âb=Su Kapısı ve Dervaza-i Mugkede=Mugkede Kapısı olmak üzere üç kapısı bulunmaktadır. Bu kapı- lar müstahkemdir. Mugkede “ateşe tapanlar kapısı” anlamına gelip eski Zerdüştlük dini- nin bir yankısıdır (Aynakulova, 2007: 540).
bir şehirdir (Arat, I, 1989: 5). Esfera: Dağ eteğinde, akarsuları olan bir şehirdir. Mergilân’ın güney batısında ve oradan dokuz fersahlık uzaklıktadır. Esfera şehrini, Esfera, Varuh, Suh ve Hüşyar olmak üzere dört dağ eteği teşkil etmektedir (Arat, I, 1989: 6).
cent ile Semerkant’ın arası yirmi beş fersahtır. Eski şehirlerden biridir (Arat, I, 1989: 6). Seyhun nehri, kuzeyinden akar ve Hocent kurganından bir ok atımı kadar uzaklıktadır. Kurgan ile nehrin kuzeyinde, Mutugıl (Munugıl) adlı bir dağ vardır. Buranın havası sağ- lığa zararlıdır ve sonbaharda sıtma çok yaygın olarak görülmektedir. Havasının kötü ol- masının sebebi, kuzeydeki bağlar kabul edilmektedir. Hocent’e bağlı Kend-Bâdem adlı küçük kasabanın bademi iyi olduğu için bu ad verilmiştir. Burası Hocent’ten beş altı fer- sahlık uzaktadır. Hocent ile Kend-Badem arasında Ha-Derviş adlı bir çöl vardır. Bu çöl hep rüzgârlıdır ve kasırga olmaktadır. Çölün doğusunda bulunan Mergilân (Margulan) ile batısında olan Hocent’e buradan devamlı rüzgâr gelir. Rivayete göre, birkaç derviş bu çölde kasırgaya tutulmuşlar ve birbirilerini bulamadan “ha derviş, ha derviş!”, diyerek ölmüşlerdir. O zamandan beri bu çöle “Ha-Derviş” demektedirler (Arat, I, 1989: 7). Ahsi (Ahsi/Aksı/Ahsikent, Ahsikant): Seyhun nehrinin kuzey tarafındaki şehir- lerden biridir. Kitaplarda Ahsiket 8 yazmaktadır. Fergana’da Andican’dan sonra en büyük şehirdir. Andican’ın güneyindedir. Seyhun nehri kurganın altından akar. Seyhun nehrinin Ahsi tarafı çöldür. Andican tarafı ise ormanlıktır (Arat, I, 1989: 7-8).
8 İslam kaynaklarının verdiği bilgilerden söz konusu dönemlerde Fergana Bölgesi’nin baş şehrinin Ahsıket olduğu anlaşılmaktadır. Günümüzde Sır Derya’nın kuzey sahilinde, Namangan şehrinin 20 km güneydo- ğusunda, tarih literatüründe Ahsıket (X-XIII. yy.) ve Ahsı (XIV-XVII. yy.) olarak bilinen bu eski şehrin büyük harabeleri bulunmaktadır (Aynakulova, 2007: 538).
254
Kâsân: Ahsi şehrinin kuzeyinde ve oldukça küçük bir şehirdir. Andican suyu, Oş şehrinden geldiği gibi Ahsi suyu da Kâsân’dan gelir. Havadar bir yerdir. Çeşitli bahçeleri vardır ve bunların hepsi dere kenarında olduğu için “önü süslü elbise” (postin-i piş bere) derler (Arat, I, 1989: 8). Çegrek: Andican vilayetinin göçebelerinden olan Çegrek, çok kalabalık beş-altı bin aileli bir şehirdir. Fergana ile Kaşgar arasındaki dağlarda otururlar. At ve koyunları çoktur (Arat, 1989: 48). O dağlarda kutas beslerler. Dağları da sarp ve hudutta bulunduğu için vergi vermekte istekli değildirler (Arat, I, 1989: 48). Semerkant: Bâbürnâme’de Semarkant coğrafi anlamda beşinci iklimde, Tûlü 99, remz-i nücûmu 56 derece ve dakika, genişliği 30 derece ve dakika olarak tarif edilmiştir. Vilayetine Maveraünnehir derler. Hiçbir düşman, şiddet ve üstünlük ile bu şehri ele geçi- remediği için “belde-i mahfuza” da denilmektedir. Semerkant’ı İskender tesis etmiştir. Moğol ve Türk ulusları Semizkend adını vermişlerdir. Emir Timur burayı başkent yap- mıştır (Arat, I, 1989: 68-69). Semerkant’ın doğusunda Fergana ve Kâşgar, batısında Bu- hara ve Harzem, kuzeyinde Taşkent ve Şahruhiye (kitaplarda Şaş ve Benakat yazmakta- dır) güneyinde ise Belh ve Termiz bulunmaktadır. Kûhenk suyu, Semerkant’ın kuzeyin- den akar ve oradan iki kürûh 9 mesafededir. Bu su ile Semerkant arasında, Kûhenk adlı bir tepe vardır. Nehir bunun eteğinden aktığı için, Kûhenk suyu derler. Bu sudan büyük bir kol ayrılmıştır. Derya kadar geniş olan bu suya Dergam suyu derler. Dergam suyu, Se- merkant’tan bir şer’i 10 mesafededir ve şehrin güneyinden akar. Semerkant’ın bağ ve ma- halleri ile birkaç kazası bu su sayesinde bayındır olmuştur. Buhara ve Kara-Köl’e kadar otuz-kırk fersaha yakın bir saha Kûhenk suyu ile bayındır ve ekili alana sahiptir. Bu kadar büyük bir nehir olmasına rağmen suyu ziraat ve imar için yeterli değildir; hatta yazları Buhara üç dört ay susuz kalmaktadır (Arat, I, 1989: 69-70). Kar, çok yağmasa bile kışı çok soğuktur. Yazın havası iyidir (Arat, I, 1989: 70). Semerkant bölgesinde çok iyi çayırlar da vardır. Semerkant’ın doğu tarafında ve kuzeye doğru bir fersah mesafede bulunan Kân-i Gil meşhur çayırlardan biridir. Âb-ı Rahmet de denilen Kara-Su, Kân-i Gil’in ortasından akar. Yedi sekiz değirmen işletecek
9 Kürûh: Bâbür Şah Vekayi’de Hintliler tarafından 1 Kürûh’un 1 mil ve 4 bin kademe eşit olduğu bilgisini vermektedir (Seyhan, 2007: 131). 10 şer’i: 4000 şer’i arşın: 1 mil: 1/3 fersah: yaklaşık 2 km (Seyhan, 2007: 124). 255
kadar suyu bulunmaktadır. Nehrin etrafı bataklıktır. Bu çayırın asıl adı Kân-i Âbgîr imiş, fakat tarihi kaynaklarda Kân-i Gil yazmaktadır. Bu çayırın biraz yukarı kısmında, güney doğuya doğru, Han-Yurdu adlı başka bir çayır vardır. Semerkant’ın doğusunda ve oradan bir fersah uzaklıktadır. Kara-Su bunun içinden geçerek Kân-i Gil’e gider. Diğer çayırlar- dan biri, Büdene (bıldırcın) korusu, Dilgüşâ bahçesi ile Semerkant arasında bulunmakta- dır. Köl-i Megâk çayırı, Semerkant’ın kuzeyine doğru, iki fersah kadar batı tarafındadır. Bu çayırın bir tarafında büyük bir göl bulunduğu için Köl-i Megâk çayırı denilmiştir. Çayırlardan bir diğeri ise, Kulbe çayırıdır. Bu çayır, diğerlerine göre daha küçüktür. Ça- yırın kuzeyinde Kulbe köyü ve Kûhek nehri, güneyinde Bağ-ı Meydan, doğusunda Kûhek tepesi bulunmaktadır (Arat, I, 1989: 74-75).
Download 3.66 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling