I. uluslararasi
B- Semerkant'ın Yükselmesinde Etkili Olan İktisadi Faktörler
Download 3.66 Mb. Pdf ko'rish
|
B- Semerkant'ın Yükselmesinde Etkili Olan İktisadi Faktörler Görüldüğü gibi Semerkant bulunduğu coğrafyada tarih boyunca öne çıkan en kadîm ve köklü şehirlerinden biri olmakla kalmamış, bir çok devlete başkentlik yaparak da geniş bir coğrafyayı etkilemiştir. Nitekim bu şehir kurulduğu ilk dönemlerden itibaren bir çok defa bütün Batı Türkistan (Mâverâünnehir)’ın, tüm zamanlarda ise Soğd (Sogdi- ana) bölgesinin yönetim merkezi olmuştur. Onu bu kadar önemli kılan ve başarının zir- vesine ulaştıran bir çok unsur bulunmakla birlikte iktisâdî unsurlar daha belirgin olarak öne çıkmaktadır. Semerkant'tan yönetilen Soğd bölgesi, halkının refah içinde yaşamasını temin edecek çok verimli bir bölgede yer alıyordu. Nitekim kuzeydoğusunda birçok kervan ve orduların geçmekte büyük zorluklar yaşadığı geniş bozkırlar ve çöllerle kaplı Orta Asya toprakları içinde, kuzeyinde Seyhun ile güneyinde Ceyhun nehri arasındaki çöllük ve ku- rak bölgeler arasında, içinde etrafını sanki cennet bahçesine dönüştüren Zerefşan (Soğd) gibi önemli bir nehrin bulunduğu çok mümbit bir coğrafî yapının içinde bulunuyordu. Bu
23 1405 tarihinde Semerkant'a gelen İspanyol elçisi Clavijo seyahat yazılarında şehrin ihtişamı ve abidevî eserlerini genişçe anlatmaktadır. Bkz. Clavijo, Timur Devrinde Semerkant'a Seyahat, (trc. Ömer Rıza Doğrul), İstanbul 1975, s. 136-184. 24 Geniş bilgi için bkz. Aydınlı, "Semerkant", DİA, XXXVI, 483-484. 384
bölge çevre bölgelerin en temiz ve verimli olanlarındandı 25 . Nitekim birçok İslâm coğ- rafyacısının övdüğü gibi Yâkût el-Hamevî’ye göre burası, tüm dünyanın verimliliği yö- nünden takdir ettiği ve beğendiği bir arazi olup, bütün dünya birkaç defa kıtlık yaşasa da özellikle Soğd bölgesi yine bolluk içinde olmuştur. Burada yaşayan halk başka memle- ketlerden herhangi bir gıda maddesi ithal etmeye ihtiyaç duymamıştır. Buranın havası, suyu, eti, meyveleri bol ve çok güzeldir 26 . Semerkant ve çevresine hayat veren en önemli unsur, bölgeyle aynı adı taşıyan Soğd veya bugünkü adıyla Zerefşân 27 nehridir. Bu nehir Semerkant bölgesi topraklarının neredeyse tamamını, Buhârâ bölgesinin de kayda değer bir kısmını sulamaktadır. Dola- yısıyla Soğd nehri bölge için hayatî bir önem taşımaktaydı. Bu nehrin sunduğu müstesna imkanlar sayesinde Semerkant tarım ve hayvancılık yönünden ihtiyacını gördüğü gibi çevre bölgelere de bu ürünleri bol miktarda ihraç etmekteydi 28 .
Eski tarihlerden itibaren bir çok mamulü ile öne çıkan Semerkant, İslam döne- minde özellikle kâğıdı ile meşhurdu 29 . Semerkant’ta ilk defa kâğıt yapımına, Çinliler’le 751 yılında yapılan meşhur Talas savaşında alınan Çinli esirlerden önemli bir kısmının Semerkant’a getirilmesiyle başlanmıştır 30 . Bu esirler içinde kâğıt yapımında mahir olan- lar vardı. Şehirde kâğıt üretimine ilk olarak onlar başladı ve sonra bu meslek onlar vası- tasıyla yaygınlaştı. Öyle ki kâğıt, Semerkant halkı için dışarıya sattıkları önemli bir ticaret malı haline geldi 31 . 25 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 106. 26 Mu'cemü'l-Büldân, Dâru’s-Sâdır, Beyrût ty. V, 45, v.d. 27 İslam öncesi ve ilk dönem İslam tarih kaynaklarında rastlanmayan bu isim, XVIII. yüzyıldan itibaren eserlerde geçmeye başlamıştır (V. V. Bartold, “Çoban-Ata”, İ.A., III, 440). Zerefşân kelimesi Farsça bir kelime olup, “Altın saçan, dağıtan” manasına gelir (Bkz. Mehmet Kanar, Büyük Farsça Türkçe Sözlük, İstanbul: Birim Yayıncılık, 1993, s. 328; Strange, s. 466; Vadim Gippenreiter – Robin Magowan, Fabled
28 Bkz. Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 106-107. 29 İbnü’l-Fakîh, Kitâbü’l-Büldân, (thk. Yusuf el-Hâvî), Beyrût 1996, s. 512. 30 Seâlibî, Letâifü’l-Maârif, Mısır 1960, s. 218; Lawton, Samarkand and Bukhara, London 1991, s. 28; Barthold, Four Studies, I, 14; Schaeder,“Samarkand”, EI², VIII, 1033; Bosworth, The Book of Curious and Entertaining İnformation, Edinburg 1968, s. 140; Bernard Lewis, Tarihte Araplar, (ter. Hakkı Dur- sun Yıldız), İstanbul 1979, s.106. 31 Kazvînî, Âsâru’l-Bilâd ve Ahbâru’l-‘İbâd, Beyrût ty., s. 536. 385
İslâm toprakları üzerinde Semerkant’ta üretilen kağıdın kalite bakımından bir ben- zeri yoktu 32 . Çünkü burada üretilen kâğıt, mevcut kâğıtların en güzel, en yumuşak ve en ince olanıydı 33 . Şehir içinde “Saffu’l-Verrâkîn” ismiyle mâruf, kâğıt imâl edilen ve satılan bir çarşı bulunuyordu 34 . Burada üretilen kâğıdın kalitesini ancak Çin’de üretilen kâğıt tutabilirdi 35 . Semerkant’ta üretilen kâğıt o kadar kaliteli idi ki, İslâm topraklarının bir çok bölgesinde kâğıt üretiminin yapıldığı IV/X. asırda bile Bağdat ve Mısır’daki bazı âlim ve devlet adamlarına Semerkant’tan her yıl önemli miktarda kâğıt giderdi 36 . Nitekim İslam tarih kaynaklarında yazı işlerinde daha kullanışlı olan Semerkant kâğıdının üretici yerli halka ve bu işin ticaretini yapan tüccarlara büyük kazançlar sağladığı belirtilmektedir 37 .
Mısır'da üretilen "Papirüs" haricinde) Semerkant'ta üretilen kağıt, bu şehir vasıtasıyla IX. asırdan itibaren Bağdat, Dımeşk, Hamâ, Trablusşâm, Kâhire ve Fas gibi İslâm şehirle- rinde üretilmeye başlanmış, hatta kâğıt üretimini müslümanlardan öğrenen Avrupalılar da XI-XII. asırlarda kâğıt üretimine başlamışlardır 38 . Böylelikle Semerkant, İslam dün- yası ve Avrupa'da ilim ve fennin yükselmesinde büyük bir rol oynamıştır. Sui Hanedanlığı (581-617) dönemi Çin yıllıkları, Semerkant’ın halı, ipek kumaş, yün kumaş ve diğer kumaş çeşitlerinin dokuması ve bir çok tekstil ürünü açısından da meşhur olduğunu bildirmektedir 39 . İpekçilik sanatı Çin’den Türkistan’a gelmiş ve Soğd bölgesinde gelişerek oldukça yaygınlaşmıştır. Nitekim daha M.S. VI. yüzyılda Soğd ipeği pek meşhurdu 40 . Semerkant’ta ipek işleme ve dokuma endüstrisi de gelişmişti. İpeğin bü- yük bir kısmı Çin’den gelmekle birlikte, orada da bir miktar ipek üretilir ve bu ipekten
32 Mukaddesî, Ahsenü’t-Tekâsîm fî Ma’rifeti’l-Ekâlîm (thk. Muhammed Mahzûm), Beyrût 1987, s. 256; İbn Havkal, s. 465; Kazvînî, s. 536 33 Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb fî Funûni’l- Edeb (thk. Muhammed Rıf’at Fethullâh - Ali Muhammed el- Becâvî ve arkadaşları), Kâhire 1923-1985, I, 367. 34 Bkz. Nesefî, el-Kand fî Zikr-i Ulemâ-i Semerkand, (thk. Nazar Muhammed el-Fâryâbî), Suudi Arabistan 1991, s.196. 35 Hamdullâh Kazvînî, Nüzhetü’l-Kulûb, 536; Nüveyrî, Nihâyetü’l-Ereb, I, 367. 36 Yâkut el-Hamevî, Mu‘cemü’l-Udebâ’, Beyrût ty., VII, 176; Zehebî, Siyeru A‘lâmi’n-Nübelâ’, (thk. Şu- ayb Arnavud - Hüseyin Esed ve Arkadaşları), Beyrût 1990, XVI, 486. 37 Seâlibî, Letâifü’l-Ma‘ârif, s. 218; Kazvînî, s. 536. Ayrıca bkz. Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 372-373. 38 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 374-375. 39 W. Eberhard, “Çin Kaynaklarına Göre Orta ve Garbi Asya Halklarının Medeniyeti”, Türkiyat Mecmuası, c. VII-VIII, sa. 1, İstanbul 1940-1942, s. 147. 40 Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul 1981, s. 48, 49. 386
kumaşlar dokunurdu 41 . Bir çok tekstil ürününün yanında Semerkant'ta üretilen "Vezâriyye" adı verilen bir kumaş vardı ki, Bağdat’ta "Horasan ipeği" diye anılan, çok makbul ve dayanıklı olan bu kumaş, doğu bölgelerinde çok ünlü olup 42 Irak’a, İran’a ve diğer yerlere ihraç edilirdi 43 . Yine Semerkant’tan Türk topraklarına ipek kumaş, "mümer- cel" diye adlandırılan kırmızı kumaş, işlenmemiş ham ipek ve saydığımız tekstil ürünle- rinden yapılmış elbiseler ihraç edilirdi 44 .
ve sanat dalında mâhir olup, bu açıdan en meşhur halklar arasında yer alıyorlardı. Nite- kim kâğıt ve tekstil üretiminin yanında Semerkant’ta pek çok zarîf, ince işli ticârî ve sınâî mâmüller de îmal ediliyor 45 , bunlar ticaret kervanlarıyla dünyanın çeşitli bölge ve şehir- lerine sevk ediliyordu 46 . Abbasiler döneminde Semerkant’ı, o günün İslâm dünyasında ve hilafet merke- zinde meşhur kılan yönlerden biri, en gürbüz ve uygun kölelerin buradan tedarik edilmesi ve ünlü köle pazarlarının burada kurulmasıydı. Dolayısıyla burası, Mâverâünnehir köle- lerinin toplandığı canlı bir köle ticâret merkeziydi 47 . Bu kölelerin büyük bir kısmı çevre- deki Türk bölgelerinden getirilir ve Bağdat'a sevkedilirdi. Bunlar İslâm topraklarının doğu bölümündeki en iyi ve en pahalı kölelerdi 48 . Bunlar Abbasî ordusunda kısa zamanda çok önemli konumlara gelirlerdi. Ayrıca Mâverâünnehir bölgesinin en iyi yetiştirilmiş köleleri Semerkant’ta terbiye görmüş olanlarıydı 49 . Nitekim İstahrî, Mâverâünnehir böl- gesindeki kölelerin en hayırlısının Semerkant’ta eğitilmiş köleler olduğunu söylemekte- dir
50 .
41 William Bridgwater,– Seymour Kurtz “Samarkand”, The Columbia Encylopedia, c. New York 1963, c. IV, s. 1877; Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 374-375. 42 Strange, s. 466. 43 İbn Havkal, s. 520. 44 Mukaddesî, s. 256. Geniş bilgi için bkz. Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 348. 45 Kazvînî, s. 536. 46 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 377; Zekeriya Kitapçı, Yeni İslâm Tarihi ve Türkler, Konya 1995, s.315. 47 İstahrî, s. 318; Mukaddesî, s. 222. Ayrıca bkz. Schaeder,“Samarkand”, EI², VIII, 1033. 48 İbn Havkal, s. 465, 494. 49 İbn Havkal, s. 494. 50 İstahrî, s. 318. Geniş bilgi için bkz. Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 362-363. 387
Semerkant'ın iktisadî, siyâsî ve sosyokültürel yönden gelişmesi ve milattan önceki asırlardan itibaren yüksek bir şehir medeniyetine ulaşmasında en büyük âmillerden biri önemli ticâret yolları üzerinde bulunmasıydı. Stratejik bir mevkide bulunması ve gelişmiş bir şehir hayatına sahip olması sebebiyle Semerkant, eski zamanlardan itibaren Orta Asya ticaret yolları üzerinde önemli merkezlerden biri olmuştur 51 . Çünkü bu şehir, doğuda Çin’den (İpek Yolu), kuzey ve kuzeydoğuda Türk ülkelerinden (Kürk Yolu), güneyde Belh ve Tirmiz yoluyla Hindistan ve Afganistan’dan (Baharat Yolu), batıda ise Merv ve Buhâra üzerinden İran’dan (Altın Yol) gelen çok önemli ticaret yollarının kesişim nokta- sında yer alıyordu 52 .
Semerkant, Pers medeniyetinin de etkisiyle Büyük İskender dönemi öncesinde Orta Asya’nın önemli bir ticaret merkezi haline gelmişti. Ancak Büyük İskender’in şehri tahrip etmesi sonucu birkaç yüzyıl bu özelliğini yitirdi. Ticarî hayattaki önemini bir öl- çüde korusa da eski ihtişamı yoktu. Nihayet Yüeh-chihler’in burayı ele geçirmesi ve Bü- yük İskender zamanında bölgeden ayrılmış olan Soğdlular’ın torunlarının tekrar dönme- siyle Semerkant, kısa sürede eski canlılığına kavuştu ve tekrar başarının zirvesine tırman- maya başladı 53 . Özellikle M.Ö. II. yüzyılda açılan İpek Yolu’nun üzerinde önemli bir mevkie sahip olmasıyla, tekrar önemli bir ticaret merkezi haline geldi ve Ortaçağ boyunca tüccarları ile ün saldı 54 .
Şehrin İpek Yolu üzerinde arz ettiği öneme geçmeden önce bölgeden geçen diğer ticaret yolları ve ticarî faaliyetlere kısaca değinmek istiyoruz: Semerkant, sadece meşhur İpek Yolu üzerinde değil, İslâmî dönemde bu yolu Abbâsiler’in başşehri Bağdat’ta bağlayan ve "Altın Yol" da denilen güneydeki ticarî yol
51 Lawton, Samarkand and Bukhara, s. 19; Aydınlı, "Soğd havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamik- leri", s. 108. 52 Bkz. Schaeder - Bosworth, “Samarkand”, EI², VIII, s. 1031; Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, (haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara 1990, s. 88; Mori, “Soğdlular’ın Orta Asya’daki Faaliyetleri”, Belle- ten, XLVII, 340; Law, s. II (Preface); Bridgwater, “Samarkand”, The Columbia Encylopedia, IV, 1877; Edgar Knobloch, Beyond the Oxus (Archaeology, Art, Architecture of Central Asia), London 1972, s. 107; Anna Louise Strong, Red Star in Samarkand, New York 1930, s. 3; İbrahim Çeşmeli, “Semerkant Şehri’nin Antik Dönemden 19. Yüzyıla Kadar Olan Fiziksel Gelişimi”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Yıllığı, sy. 15, İstanbul 2002, s. 60. Ayrıca geniş bilgi için bkz. Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 108-109; Semerkant Tarihi, s. 349. 53 Law, s. 68; Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 352. 54 Frumkin, Archeology in Soviet Central Asia, Leiden 1970, s. 123. 388
güzergâhında da önemli bir noktada bulunuyordu 55 . X. asır İslâm şehir tarihçisi Nerşahî (ö. 959), bu yolun Semerkant ile Buhara arasındaki kısmını "Hükümdar Yolu/Şâh-râh" adıyla kaydetmektedir 56 .
Bu şehir ayrıca, Türkler’in "Kürk Yolu" ile batıya ve güneye açılabilmesinde ye- gane bir boğaz, bir geçit konumundaydı 57 . İslâm’dan önce Türkler’in, Hindistan, İran ve Bizans’la ticarî ve diğer ilişkileri gerçekleştirmesinde önemli bir yere sahip olduğu gibi, İslâmî dönemde de geniş bir sahaya yayılan İslâm topraklarıyla ilişkilerini geliştirmele- rinde büyük rol oynadı 58 . Aynı zamanda bu şehir ve tüccarları, Hindistan’dan Semerkant’a, oradan da do- ğuya, batıya ve kuzey bozkırlarına ulaşan Büyük "Baharat Yolu"nda da önemli ölçüde söz sahibi idi 59 . Semerkant sadece Çin, İran ve Türk toprakları için değil, aynı zamanda Ortaçağ Avrupa’sının doğu-batı ticaretinde de çok önemli bir fonksiyon üstlenmişti 60 .
ceki yüzyıllarda olduğu gibi sonraki yüzyıllarda da Mâverâünnehir’in en önemli ticâret merkezi olma özelliğini sürdürdü 61 .
C- Şehrin İpek Yolu Üzerinde Arzettiği Önem ve Soğdlu Tüccarlar Bütün bunların ötesinde Semerkant, tarihin en uzun karayolu olarak bilinen, eski dünyanın en eski ve aynı zamanda en önemli karayolu olan "İpek Yolu" 62 üzerinde ayrı 55 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 350. 56 Târîhu Buhârâ, Kâhire 1965, s. 11. Ayrıca bkz. Barthold, Türkistan, 101. 57 Ya‘kûbî, Kitâbu'l-Büldân, s. 293. 58 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 351. 59 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 362; Law, s. 104. 60 Ralph Hattox, “ Samarkand”, Dıctionary of the Mıddle Ages, X, 640.
61
62 Bu yol ağı ismini, kendisine mahsus ticaret metaı dolayısıyla eski dünyanın en popüler ve saygın kumaşı olan "ipek"ten almıştır. Yolun "İpek Yolu" diye adlandırılması ise, tanınmış Alman coğrafyacısı Ferdi- nand Freiherr von Richthofen'in 1887 yılında ilk defa bu terimi kullanması ile yerleşmiştir (Nejat Diyar- bekirli, "İpek Yolu ve Türkler: Sanat, Kültür ve Mimariye Doğu-Batı Yolunda Yaptıkları Katkılar", Dün-
389
bir öneme sahipti. Milattan önce II. yüzyıldan başlayıp 63 milattan sonra XVI. yüzyılın ortalarına kadar önemini ve hareketliliğini sürdüren bu yol 64 üzerinde Semerkant her za- man önemli, canlı ve etkili merkezî pazarlardan birisi olmuştur. Çin’den gelen İpek Yolu kuzey, orta ve güney yol olmak üzere üç kola sahipti. Bunlardan kuzeydeki Türk topraklarından geçen kuzey yolu ile, Kaşgar, Ferğana ve Us- rûşana üzerinden gelen orta yol Semerkant’ta birleşir, bu şehri geçtikten sonra tekrar iki kola ayrılırdı 65 . Bunlardan biri Buhârâ vasıtasıyla İran’a doğru batıya, diğeri ise Hindis- tan’a doğru güneye giderdi 66 . Semerkant İpek yolunun batı-doğu rotası üzerinde, Seyhun havzasına ve çok geniş olmasına karşılık az nüfuslu İç Asya steplerine girmeden önce ticaret kervanlarının en son ihtiyaçlarını gördükleri önemli mevkilerden biri durumun- daydı 67
ve Türk ülkelerinden yola çıkıp İç Asya’nın zorlu ve mahrumiyet bölgelerini geçen ticaret kervanlarının neredeyse ilk olarak soluklandığı ve her türlü ihtiyaçlarını giderip sıkıntı- lardan kurtulduğu, aynı zamanda bol alış-veriş yaptıkları en önemli yol güzergahlardan biriydi
68 .
63 Çin’in Han sülalesi imparatoru Wu-ti, en büyük düşmanları Hsiung-nular (Hunlar)’a karşı müttefik ara- mak için Batı Türkistan topraklarına bir elçi göndermişti (M.Ö. 128-126). Müttefik bulma gayesiyle giri- şilen bu elçilik faaliyeti olumsuzlukla sonuçlansa da, Çinliler’in Batı’daki ülkeleri keşfetmelerine ve özel- likle meşhur İpek Yolu’nun doğuşuna vesile oldu. Çin’i Orta ve Yakın Asya’ya bağlayan bu yol, M.Ö. II. yüzyılın son çeyreğinde açılmış, bir müddet sonra da Çin’de üretilen ipeğin dünyaya dağılmasında baş rolü oynayan en büyük ticaret yolu haline gelmiştir. (Geniş bilgi için bk. Barthold, Four Studies, I, 6; Barthold, Orta Asya, çev. Ahsen Batur, İstanbul: Selenge Yayınları, 2010, s. 23.Lıgeti, Bilinmeyen İç Asya, çev. Sadrettin Karatay, Ankara: Türk Dil Kurumu, 1986, s. 18, 52-53; Mori, “Soğdlular’ın Orta Asya’daki Faaliyetleri”, s. 340; Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 108- 109; Hüseyin Salman, "658-787 Yılları Arasında İpek Yollarına Hakim Olmak", Dünden Bugüne İpek
64 Diyarbekirli, "İpek Yolu ve Türkler: Sanat, Kültür ve Mimariye Doğu-Batı Yolunda Yaptıkları Katkılar", s. 15. Uçsuz bucaksız İpek Yolu, İlk ve Orta Çağlar boyunca Asya'nın orta kuşağında, doğuda Kuzey Çin ile batıda Akdeniz limanları arasında Türkistan ve Yakın Doğu üzerinden geçerek pek çok bölgeyi, özellikle de doğuda Çin ile batıda Akdeniz'i birbirine bağlamaktadır (A.g.e.). 65 Bu yollar ve güzergâhları hakkında geniş bilgi için bk. W. Heyd, Yakın Doğu Ticaret Tarihi, çev. Enver Ziya Karal, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1975, s. 16-17; Özkan İzgi, "Çin ile Batı Arasında İpek Yolları (VIII. Yüzyıla Kadar)" Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, c.II, sy. 1, Ankara 1984, s.96; Ramazan Şeşen, "İpek Yolunda Buhara-Semerkant-Kaşgar'dan Geçen Ana Yolun Önemi", Dünden Bu-
Yılları Arasında İpek Yollarına Hakim Olmak", s. 148-149). 66 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 109. 67 Hattox, “ Samarkand”, Dıctionary of the Mıddle Ages, X, 640. 68 Aydınlı, Semerkant Tarihi, 352; "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 109. 390
Semerkant’ın bu yol üzerinde ifade ettiği önemden dolayı Çin ipeği yüklü kervan- lar özellikle Semerkant’ta birleşmek üzere yol alırlardı. Semerkant’a ulaşıp her türlü ih- tiyaçlarını giderdikten sonra da İran’a doğru yola çıkarlardı 69 . İpek yolunun icâdı ile Soğdlular’ın Çin ile ticarî münasebetleri çok gelişti; hatta Semerkant sûrunda bulunan 4 kapıdan üçü gittiği en yakın şehrin veya bölgenin ismini taşırken, doğu kapısı şehirden çok uzak olmasına rağmen Çin’e izafeten “Çin Kapısı” adını taşıyordu 70 . Semerkant’ın İpek Yolu üzerindeki bu önemli konumu Çin yıllık ve seyâhatnâme- leri tarafından da te’yit edilmektedir. Nitekim 605-617 arası batı seferine çıkan ve Semer- kant’ı da ziyaret eden Çinli elçi Wei Tse’nin seyâhat kayıtlarında, Semerkant’ın M.S. VII. yüzyılın başında İpek Yolu üzerinde çok önemli bir ticaret merkezi olduğu, Soğdlular’ın bu yol üzerindeki ticârî faaliyetlerde büyük bir rol oynadıkları anlatılmaktadır 71 . Çinliler’in Te-lu adını verdikleri İpek Yolu’nun Tanrı dağlarının kuzeyinden yani Türk topraklarından geçen kolu, gerek askerî gerekse iktisadî büyük bir ehemmiyeti hâizdi. Çünkü Soğdlular bu yol vasıtasıyla Türkler’le ticaret yaptıkları gibi, müslümanlar bölgeyi fethederken Türkler’den gelen askerî yardımları bu yol vasıtasıyla almışlardı. Za- ten Soğdlu tüccarlar bozkırlardaki göçebe Türklerle ticarî bağlantılarını daima canlı tut- muş, ihtiyaçları olan hayvansal ürünleri onlardan ithal ederken, onların ihtiyacı olan tarım ürünlerini onlara ihraç etmiş ve diğer milletlerle bağlantılarında önemli aracılar olmuş- lardır. Dolayısıyla orta yol gibi İpek Yolu’nun kuzeydeki bu kolu da, Soğd havzasının dillere destan olan servetinin temininde önemli bir yere sahipti 72 . Semerkant’ın İpek Yolu üzerindeki önemli konumu İslâm öncesi dönemde olduğu gibi müslümanların bölgeyi fethetmesinden sonra da artarak devam etmiştir. Hatta bazı tarihçiler 73 , bölgedeki Semerkant, Buhârâ ve Beykent gibi yerleşim birimlerinin İpek Yolu’nun önemli merkezleri arasında yer almasını, müslümanları Mâverâünnehir’i fet- hetmeye yönlendiren önemli faktörlerden biri olarak görmüşlerdir. Müslümanlar Hora- san’ı fethedince bu yolun getirdiği nimetlerden daha fazla faydalanmaya başlamış ve
69
70 Barthold, Four Studies, I, 7. 71 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 352. Ayrıca bkz. Umnyakov, Samarkand, s. 15. 72 Aydınlı, “Mâverâünnehir’in İslâm Kültür ve Medeniyet Merkezlerinden Biri Olması" s. 10. 73 Mesela bkz. Gibb, Orta Asya, 43; Kitapçı, Yeni İslâm Tarihi ve Türkler, 293-4. 391
belki bu yoldan en büyük kârı elde eden Mâverâünnehir’in, özellikle Semerkant gibi şe- hirlerin âdeta bir servet ve zenginlik içinde yüzdüğünü öğrenmişlerdi. Yaptıkları ilk akın- larla da bu şehirlerin İpek Yolu sayesinde elde ettikleri iktisâdî, ictimâî ve kültürel zen- ginliği bizzat müşâhede etmişlerdi. Dolayısıyla bu durum, asıl hedefleri İslâm’ı yaymak olmakla birlikte, müslümanların bölgeyi ele geçirme sürecini hızlandıran diğer bir etken olmuştur 74 . Çin’le olan ticarî bağların önemine vâkıf olan müslümanlar, bölgedeki yeni siyasî oluşumların bu ticarî ilişkilere engel olmasını istemediler. Bunun için Çin’le ticarî faali- yetlerin eskisi gibi, hatta artarak devam etmesi gayesiyle Çin’e bir çok heyet gönderdiler. Bu heyetlerin gayesi Çin hükümetiyle dostâne münasebetlerin ikâmesi ile birlikte İpek Yolu vasıtasıyla Mâverâünnehir şehirlerine akan servetin devamını sağlamaktı. Özellikle Abbâsiler zamanındaki müslüman tâcirler, Semerkant’ın İpek Yolu üzerindeki önemli konumunu iyi değerlendirmişler ve Semerkant’tan Çin’e bir çok büyük kervan gönder- mişlerdir 75 . Bu kervanlar Çin’e giderken, İslâm topraklarında bolca bulunan atlar, kıy- metli taşlar, kilimler, halılar ve hurma gibi ticarî malları İpek yolu vasıtasıyla Çin’e kadar götürüp satıyorlar, dönüşte ise, halis ipek, ipekli kumaşlar ve çay gibi ticarî malları Se- merkant’a getiriyorlardı 76 . Sâmânîler’in Mâverâünnehir idaresinde daha da önem kazanan bu yol vasıtasıyla, Çin’den gelen ipek, porselen ve çini; Hindistan’dan gelen kıymetli taşlar ve baharatlar; Sibirya’dan gelen değerli kürkler, Baltık ülkelerinden gelen kehribar (amber) Semerkant ve Buhârâ yoluyla hilâfet merkezine ve Mezopotamya ile daha güneydeki meşhur kent- lere ulaşıyordu. Bu arada Arabistan’dan gelen buhur (tütsü); Afrika’dan gelen fil dişi; Suriye’den gelen cam eşya (zücaciye), Bizans’tan gelen altın ve gümüş bu yol vasıtasıyla
74 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 352-353. 75 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 353-354. 76 Bustânî, Mevsû‘atü’l-Hadârati’l-Arabiyye, IV, 598. İpek yolu vasıtasıyla Çin’den Orta Asya ve Av- rupa’ya; Yakın Şark ve Orta Asya’dan da Çin’e geçen medenî unsurlar ve ticârî ürünler hakkında daha geniş bilgi için bkz. Barthold, Four Studies, I, 6; Lawton, Samarkand and Bukhara, 20. 392
Mâverâünnehir’e, oradan da Semerkant yoluyla kuzeydeki Türk ülkeleri ve Çin tarafla- rına ulaşıyordu. Böylece Semerkant, bu yol üzerindeki en önemli ve hareketli ticaret şe- hirlerinden birini oluşturuyordu 77 .
İşte özellikle İpek yolu üzerinde arz ettiği bu önem sebebiyle, İslâm coğrafyacısı İbn Havkal’in (ö: 977’den sonra), Mâverâünnehir’in limanı dediği bu şehir 78 , dünyanın her tarafından gelen tüccarlar ve getirdikleri mallarla dolup taşardı 79 . Semerkant ticaret kervanlarının değişik bölgelerden getirdiği malları sattığı ve tekrar mal aldığı çok canlı bir pazar durumundaydı. Burası gemilerin yük boşaltıp yük almak için mutlaka yanaşmak zorunda oldukları bir liman gibi ticaret yollarından gelen tüccarlarının mutlaka uğramak zorunda olduğu ticaretin ana merkezlerinden biriydi 80 . Burası Mâverâünnehir'in en büyük pazarıydı 81 . Ona dört bir yandan ticaret malları bol bir şekilde gelir ve buradan da diğer bölgelere dağılırdı 82 . Böyle bir yerde de sosyokültürel hayatın canlı olması, şehrin yüksek bir hayat standardına sahip olması ve medenî unsurların gelişmesi tabii idi 83 . Önemli ticaret yollarının böyle stratejik bir mevkisinde yer alan Semerkant sadece bu üstün özelliği ile yetinmemiş, yerli halkı olan Soğdlu tüccarlar da Çin’den Bizans top- raklarına kadar İpek yolu üzerinde en etkin tüccarlar olarak ön plana çıkmışlardır. Nite- kim Çin yıllık ve seyâhatnâmelerinde Soğdlular’ın bu yol üzerindeki ticârî faaliyetlerde büyük rol oynadıkları anlatılmaktadır 84 . Ticarî zekaları ile meşhur olan Soğdlular 85 , mi-
lattan sonraki ilk bin yıl boyunca batı, orta, doğu Asya ve bozkırlar ile ilgili bilimsel araştırmalarda tüm ticarî faaliyetleri ellerinde tutan bir millet olarak görüldüler 86 . Doğuya ve batıya giden bir çok malın ticaretini ellerinde tutan bu tüccarlar İpek Yolu'nda büyük
77 Lawton, Samarkand and Bukhara, 20; Knobloch, 107; Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 356. Ayrıca bkz. Salman, "658-787 Yılları Arasında İpek Yollarına Hakim Olmak", s. 149. 78 Sûretü’l-arz, s. 494. 79 Aydınlı, "Semerkant", DİA, XXXVI, s. 483. 80 İstahrî, s. 318; Mukaddesî, s. 46. 81 Şeşen, "İpek Yolunda Buhara-Semerkant-Kaşgar'dan Geçen Ana Yolun Önemi", s. 68. 82 İstahrî, s. 318; Mukaddesî, s. 222. Ayrıca bkz. Zekeriya Kitapçı, “İslâmiyetin Asya Türk Medeniyetinin Beşiği Semerkant ve Havalisinde İlk Yayılışı”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, sa. 25, (1983), s. 115.
83 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 109. 84 Bkz. I. Umnyakov - Y. Aleskerov, Samarkand : a guide book, Moskova: Progress Publisher, 1972, s.15. 85 Salman ""658-787 Yılları Arasında İpek Yollarına Hakim Olmak", s. 149. 86 De La Vaissière, s. 2; Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 110. 393
servetler kazanıyorlardı 87 . Bu yolun birinci sıradaki ticârî metâı olan ipeği anavatanı Çin’den alıp bütün dünyaya pazarlamaya başlayan daha çok bu Soğdlu tüccarlar olmuş- tur. Hatta ipek ticareti denilince akla ilk olarak onlar gelmiştir 88 . İpek Yolu'nun hem ku- zey hem de orta güzergahında yoğun bir şekilde Soğd ticaret kolonileri bulunuyor, yolla- rın kontrolünü ellerinde bulunduran Soğdlu tüccarlar bunlardan elde edilen büyük ticarî gelirden aslan payını alıyorlardı 89 . Soğdlular’ın M.S. I. asırda Orta Asya ticaret yolları, özellikle İpek Yolu üzerin- deki etkinlikleri daha da arttı 90 . Onlar özellikle M.S. IV. yüzyıldan itibaren meşhur İpek Yolu’nun Çin ile Hazar Denizi arasındaki transit ticaretinde çok büyük rol oynamakta ve Türk memleketlerinin içlerine kadar giden ticaret yollarında da üstünlüğü ele geçirmiş bulunmaktaydılar. Onlar Asya kıtasında İpek Yolu’nun geçtiği birçok şehirde ve önemli noktalarda ticaret kolonileri kurmuşlardı. Çin merkezinde bile eşya ambarları bulundurma ve ticaret yapma hakkına sahiptiler 91 . Hatta onlar VI-VIII. yüzyıllarda İpek yolu ticaretini neredeyse tamamen tekellerine alarak bu yolun pek çok güzergâhında ticaret kolonilerine sahip bulunuyorlardı 92 .
Tiyenşan dağlarının kuzeyinden geçen step yolu boyunca Soğdlu tüccarlar önemli noktalarda ticarî koloni toplulukları oluşturdukları gibi Moğolistan yaylalarına kadar gi- dip buradaki ticaret yollarının önemli kavşaklarında da koloniler kurmuşlardı 93 . Bu Soğd ticarî kolonilerinde yaşayan tüccarlar, savaş ve ayaklanmaların yaşandığı ve ulaşım sis- teminin tamamen bozulduğu ortamlarda bile Semerkant ve Mâverâünnehir ile bağlantıyı koruyarak ticarî faaliyetlerini sürdürmüşlerdir 94 . Onlar, Orta Asya’nın birçok bölgesinde, özellikle Çin içlerinden Doğu Avrupa’ya kadar uzanan İpek Yolu üzerinde ticarî koloniler kurmuşlar, bu koloniler vasıtasıyla Orta
87 Diyarbekirli, "İpek Yolu ve Türkler: Sanat, Kültür ve Mimariye Doğu-Batı Yolunda Yaptıkları Katkılar", s. 18. 88 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 110-111. 89 Law, s. 103-104. 90 Richard N. Frye, The Heritage of Persia, London: Weidenfeld and Nicolson, 1966, s. 47. 91 Luc Kwanten, İmperial Nomads: A History of Central Asia 500-1500, Philadelphia: University of Pennsylvania Press, 1979, s. 47; Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 359. 92 Aydınlı, “Semerkant”, s. 483; "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 111. 93 Orta Asya’nın bir çok bölgesinde Soğdlu tüccarların kurduğu koloniler ve gerçekleştirdiği ticârî faaliyet- ler hakkında daha geniş bilgi için bk. Mori, s. 341-347; De La Vaissière, s. 60-87, 119-155. 94 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 111-112; Mori, s. 344. 394
Asya ticaret yollarını, özellikle İpek Yolu ticaretini denetimleri altına almışlardır. Soğdlu tüccarların ticarî sahadaki gelişmelerinde, gittikleri yerlerde oluşturdukları bu ticaret ko- lonîleri büyük rol oynamıştır 95 . Onlara ait Soğdça vesikaların uzak bölgelere kadar yayıl- mış olması, ticarî faaliyetlerinin ve muhtelif bölgelerde ticârî koloniler teşkil etmelerinin bir neticesidir 96 . Nitekim meşhur arkeolog A. Stein’in Orta Asya bölgesinde yaptığı kazı ve araştırmalarda Çin sınırına yakın bir yerde, Çin Seddi’nin Tung-huan’a sınır nokta- sında bir kulede bulunan ve M.S. IV. yüzyıla ait iş anlaşmalarıyla ilgili belgenin Soğdça olduğu ve Soğdlu tüccarlara ait olduğu anlaşılmıştır 97 . Yine aynı yerde VIII. yüzyılın or- talarında Semerkant ve diğer Mâverâünnehir şehirlerinden giden, An Ch’en isminde 300 hanelik bir tüccar Soğd topluluğunun oturmakta olduğu, bunlardan en az 100 tanesinin Semerkant’tan gelmiş soylu tüccarlar olduğu bilinmektedir 98 . Eldeki tarihi vesikalardan Soğdlular'ın V. asırda Kansu eyaletinin pek çok yerinde ticâret kolonileri kurdukları ve bu bölgedeki ticârî kazancın büyük bir bölümünü ellerinde tuttukları anlaşılmaktadır 99 . VII. yüzyılda ise Çin’deki Sui hanedanının kargaşa dönemin- den yararlanan Semerkant’taki Soğd hükümdarı, çok sayıda tüccar Semerkantlı’yı da ya- nına alarak Lob-nor’un güney-batı yöresine gelmiş ve burada ticârî koloni toplulukları kurmuştur 100
. Pelliot’un tetkikleri sayesinde Lob-Nor’daki bu Soğd kolonilerinin, müslü- manların Semerkant ve diğer Soğd şehirlerini fethettikleri VIII. yüzyılda bile hala özerk bir statüye sahip oldukları anlaşılmaktadır 101
. Semerkant'ın doğusunda Çin içlerine, kuzey ve kuzeydoğu tarafında Tiyenşan dağlarının ötesine kadar bölgedeki ticareti ellerinde tutan Soğdlular İpek Yolu'nun batı tarafında da Doğu Roma içlerine kadar etkin idiler. Nitekim onlar Göktürk Devleti döne- minde (VI-VII. asırlar) de uluslararası ticaretin öncüleri oldular. Onlar, Çin sınırından İran ve Bizans sınırına kadar dayanan büyük bir İmparatorluk kuran Göktürk Devleti’nin
95 Mori, s. 342. 96 Frye-Sayılı, “Selçuklular’dan Evvel Ortaşark’ta Türkler”, s. 117. 97 Barthold, Orta Asya, s. 165. 98 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 359. 99 Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 112. 100 Mori, s. 343. 101 Barthold, Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler, , İstanbul 1927, s. 13, 20. 395
azamet ve gücünü ticarî amaçları için kullanmayı iyi bildiler 102 . Zira Göktürkler’in İranlı unsurlara âit bazı sahaları da kendi topraklarına katması dolayısıyla aralarının bozulması sonucunda onların Bizanslılarla diplomatik ilişkiler içine girmelerinde Soğdlu tüccar ve elçilerin büyük etkisi olmuştur. Onlar her iki imparatorluk arasında Göktürkler adına iyi niyet elçisi olarak diplomatik ilişkileri kurarken bu vesile ile Orta Asya’nın çok dışında ve oldukça batıda, Bizans topraklarında bile ipek ticareti yapabilme başarısını gösterdi- ler
103 .
Bu olumlu ilişkilerin sonucu olarak Göktürk çağında Soğdlular, batı bölgelerinden Çin Seddi’ne kadar bütün Orta Asya’da ticârî faaliyetlerini geliştirmek için, önceden kur- dukları ticâret kolonilerine yenilerini eklediler 104
. Öyle ki, Orta Asya’nın bütün şehirle- rine ve ticaret yollarının önemli noktalarına yayılıp oralara yerleştiler 105 . Hatta bu devirde onlar, Yedisu üzerinden kuzey bölgelerine giden yol üzerinde de birçok Soğd ticaret ko- lonileri kurdular 106 . Karluklular’ın memleketi Yedisu’da ne kadar önemli rol oynadıkları Kastek geçidinin kuzeyindeki Beklig (Beklilig) köyünün Soğdca Semekna adını taşıma- sından anlaşılmaktadır 107 .
629-645 yıllarında yaptığı batı seyâhatinde Semerkant’a da uğrayan meşhur Çinli râhip Hsuang-tsang (Hüen-Çang)’ın seyâhat kayıtlarında da, Semerkant ahalisinin tica- rete verdikleri önem ve ticaretteki başarıları övülmekte, ticaret işlerinde üstün olup dış memleketlerde çok başarılı ve kârlı ticaret yaptıkları belirtilmektedir 108 . Tang sülalesi 102
Barthold, Orta Asya, s. 24. 103
Geniş bilgi için bkz. Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 112; Alexan- der Belenitsky, The Ancient Civilisation of Central Asia, Rusça’dan İngilizce’ye ter. James Hogarth, Lon- don 1969, s. 112. 104
Belenitsky, The Ancient Civilisation of Central Asia, s. 112; Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, s. 54; Akbulut, Arap Fütühatına Kadar Mâverâünnehir ve Horasan’da Türkler, (Doktora tezi, Erzurum 1984), s. 136; İbrahim Çeşmeli, Antik Çağdan XIII. Yüzyıla Kadar Orta Asya ve Karahanlı Dönemi Mimarisi, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2007, s. 13-14. 105 Bahattin Ögel, İslâmiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1984), s. 12. 106 Barthold, Orta Asya, s. 24. 107 Barthold, Orta Asya, s. 94; Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 113- 114. 108
Togan, “Çinli Budist Rahibi Hüen-Çang’ın Kayıtları”, 37. 396
vekâyinâmelerinde kaydedilen, “Her nereye gidersen git, para kazanmanın bir yolu bulu- nur” şeklinde Soğdlular’a atfedilen sözler de onların ticârete ne kadar büyük önem ver- diklerini gösteren güzel delillerdendir 109 .
tekelinde bulunduran Soğdlu tüccarlar, bu faaliyetlerini bütün canlılığıyla yeni efendile- rinin himayesi altında da devam ettirdiler 110 . Nitekim Abbâsiler zamanında ortaya çıkan, Bağdat’tan Semerkant’a oradan da Çin’e, kuzey ve doğu bölgelerine giden ticârî yol üze- rinde adlarından söz ettiren en etkili tüccarlar yine onlar olmuştur. Bu dönemde Türk ülkelerinden temin edilip bu yol vasıtasıyla daha çok hilâfet merkezine gönderilen Türk kölelerin (memlûklerin) ticaretinden büyük kazançlar sağlamışlardır 111 .
her yerde barışsever tüccarlar sıfatıyla koloniler kurarak, yerli siyasî teşekküllerin hima- yesinde kendi ticaret işlerini gütmek yolunu tutmuşlardır 112 . Ticaretle o kadar içli dışlı olmuşlardı ki, yabancı kavimlerin hâkimiyeti altına girmek bile ticârî faaliyetlerini etki- lememişti 113 . Nitekim defalarca doğudan gelen kavimlerin saldırısına uğradıkları halde fazla direnmeden onlara boyun eğmiş, ancak bu göçebe kavimlerin olumlu yönlerinden faydalanarak ticâret alanlarını genişletmiş ve ticârî işlerini başarıyla devam ettirmişler- dir 114
. Bütün bu bilgiler Semerkant'ın yerli halkı Soğdlular'ın ticaret için çok uzak mem- leketlere gittiklerinin, İpek Yolu ticareti üzerinde büyük söz sahibi olduklarının ve bu yolu denetimleri altına aldıklarının en güzel kanıtıdır 115 . Onlar ticaretten elde ettikleri yüksek gelirle gerçekten varlıklı bir topluluk haline gelmişlerdi. Zaten İslâmî fetihler sı- rasında onların zengin ve yüksek yaşam standartlarına sahip olduğu İslâm kaynakların aktardığı bilgilerle de tescil edilmiştir. Kaynakların aktardığı bilgilere göre, Kuteybe b.
109 Narain, “İndo-Europeans in İnner Asia”, s. 175. 110 Kitapçı, Yeni İslâm Tarihi ve Türkler, 296, 297; Narain, “İndo-Europeans in İnner Asia”, 175. 111 Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 362. 112 Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, 33. 113 Ligeti, s. 60. 114 Mori, s. 344; Aydınlı, Semerkant Tarihi, s. 357. 115 Lıgeti, s. 216; Aydınlı, "Soğd Havzasının İktisadi ve Sosyokültürel Dinamikleri", s. 111-112. 397
Müslim burayı fethettiğinde elde edilen ganimetten bütün müslümanların gözleri kamaş- mıştır 116
. Müslümanların buralara cizye vergisi olarak koydukları miktar diğer bölgelerde koydukları miktardan oldukça yüksektir 117 ki bu da onların ekonomik durumunun ne ka- dar iyi olduğunu gösterir 118
. Öteden beri Çin, İran, Hindistan, Türk ülkeleri ve Doğu Roma memleketleri ara- sında ticareti ellerinde tutan Soğdlular, bu yolla gerçekten büyük servet elde etmişlerdir. Orta Asya’nın en zengin tüccarları onlar arasında bulunuyordu. Ticaretle elde edilen gelir sayesinde memleket mâmur ve halk müreffeh bir hayat sürüyordu. Onlar, servet ve üm- ranın bahşettiği refahtan bol bol istifade etmeyi de pek güzel biliyorlardı 119 . Bu durum onların medenî tavırlarına, kültür ve sanatına da yansımış, çevrelerindeki birçok bölge ve halka nazaran daha üst ve etkin bir kültüre sahip olmalarını sağlamıştır 120 .
Download 3.66 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling