I. uluslararasi
II. Semerkant’tâ Kağıt Endüstrisi
Download 3.66 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- III. Buhârâ ve Semerkant’ta Dokuma Endüstrisi
- Değerlendirme ve Sonuç
II. Semerkant’tâ Kağıt Endüstrisi M. 751 yılında Türklerin sağladığı destek sonucunda İslam orduları Talas nehrinin kıyılarında Çinliler’i yenilgiye uğratınca, Türkistan’a kadar uzanan Orta Asya toprakları İslam dünyasının etki alanına girdi 11 . Bir rivayete göre, bu esnada Müslümanlar bazı Çin- liler’i esir aldılar ve bunlar arasında kâğıt yapımını bilenler vardı. Böylece Semerkant halkı bu sanatı onlardan öğrendiler ve daha sonra da bu maddenin ticaretini yapmaya başladılar 12 . Klasik ve çağdaş birçok eser, Müslümanların kâğıtla karşılaşmalarını, M. 8 Bkz. et-Taberî, Ebu Ca'fer Muhammed b. Cerir b. Rüstem, Tarihu'l-Ümem ve'l-Mülûk, Kahire, 1939, c. V, s. 251. 9 Abdulhalik Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Deri, Tahta ve Kağıt Sanayi”, Belleten, LXV, Nisan 2001, Sa. 242’den ayrıbasım, Ankara, 2001, s. 106. 10 Aynı eser, s. 106. 11 Mourice Lombard, el-Cuğrafya et-Tarihiyye lî'l Alemi'l-İslamî Hilâle'l-Kurûni'l-Arba'ati'l-Ulâ, (Çev. Abdurrahman Hamide ), Dımaşk, (Trz.), s. 251; V. V. Barthold, Moğol İstilâsına Kadar Türkistan, (Haz. Hakkı Dursun Yıldız), Ankara, 1990, s. 252-253; Hakkı Dursun Yıldız, İslâmiyet ve Türkler, İstanbul, 2000, s. 58-64. 12 es-Sa’âlibî, Simâru’l-Kulûb fi’l-Muzâfi ve’l-Mensûb, (Thk. Muhammed İbrahim Ebu’l-Fadl), Kahire, 1985, s. 543; Rabhî Mustafa Alyân, el-Mektebât fi’l-Hadareti’l-Arabiyyeti’l-İslâmiyye, Amman, 1999, s. 57; Mehmet Ali Kâğıtçı, Kâğıtçılık Tarihçesi, İstanbul, 1936, s. 31; Ahmed eş-Şâmî, “el-İlâkâtu't-Ticâriyye Beyne Düveli'l-Halîc ve Büldâni'l-Şarki'l-Aksâ ve Eserü Zâlike fî Ba'di'l-Cevânibi'l-Hadâriyye fî'l-Usûri'l- Vustâ”, el-Müerrihü'l-Arabi, S. 12, Bağdat, 1980, s. 119; Hakkı Dursun Yıldız, s. 64-65; Şinasi Tekin, Eski Türklerde Yazı, Kağıt, Kitap ve Kâğıt Damgaları, İstanbul, 1993, s. 27-28; Andera Klo, Hârûnu’r-Reşîd ve Asruhu, (Arp.Trc. Muhammed er-Rızkî), Tunus, 1997, s. 277. Semerkand’ın Ortaçağda çok kaliteli kâğıt ürettiğini birçok kaynak zikretmektedir. Bkz. İbnu’l-Fakîh, Ebu Bekr Ahmed b. Muhammed b. el-He- medânî, Muhtasaru Kitabi'l-Buldan, Leiden, 1302, s. 251; el-İstahrî, Ebu İshak İbrahim b. Muhammed el-
18
751 yılında Araplarla Türklerin ortaklaşa Çinlilere karşı yaptıkları Talas savaşından son- rasına dayandırsa da; Ziya Paşa, Semerkantlı tarihçi Ali b. Muhammed’in naklettiği bil- giler ışığında Hicretin otuzuncu yılında Semerkant şehrinde ipek kozasından kâğıt yap- mak maksadıyla bir ticarethane açıldığını bildirmektedir 13 . Aynı yazar, tarihçi Gazaleddin Ebu’l-Kâsım el-Basrî’nin bilgilerine dayanarak, Arapların, Hicretin seksen beşinci yı- lında Semerkant’ı fethettikten sonra kâğıt yapımını orada öğrendiklerini de ileri sürmek- tedir. Yazarımız, ayrıca tarihçi Muhammed el-Gazalî’den aldığı diğer bir bilgiye dayana- rak, Semerkant’ın, Müslümanlar tarafından fethinden üç yıl sonra Mekke halkından Yu- suf b. Amr isminde bir kişinin pamuktan kâğıt yapımcılığı sanatını Mekke’ye taşıdığını ve buradaki Araplara öğrettiğini bildirmektedir 14 .
Çinlilere bağlamanın gerçeklerle bağdaşmadığını, muhtemelen bu savaştan 10 yıllar önce bu şehirde kağıdın kullanıldığını ve hatta yerli halk tarafından üretildiğini belirtmekte- dir 15
yılındaki Talas Savaşı’ndan yaklaşık 100 yıl kadar önce Semerkant’ta kağıt kullanıldığı ve hatta üretildiği anlaşılmaktadır 16 .
Kanaatimizce bu görüşlerin doğruluk oranı olukça yüksektir; zira Çinlilere mal edilen kâğıt üretiminin, kaderin bir cilvesi olarak bugün Çin’in toprakları içinde yer alan Doğu Türkistan’da gerçekleşmiş olduğu muhtemeldir. Burada bir Türk yurdu olarak Tür- kistan’nın doğusuyla batısının birbirleriyle ve bu iki bölgenin Maverâünnehr bölgesiyle olan coğrafi yakınlıklarını, beşerî ilişkilerini ve bilimsel ve teknolojik iletişimlerini bil- mem hatırlatmanın bir gereği var mıdır? Üstelik bugün Özbekistan topraklarında yer alan Semerkant ve Buhârâ şehirleri Sâsânîler döneminde de birer kültür ve uygarlık merkezleri konumundaydılar. Uygurca yani Türkçe olan “kağat” veya “kağaz” kelimeleri de hatırla- narak muhtemelen kâğıt üretimi, M. II. Yüzyılda Doğu Türkistan’da icat edildiğinden kısa bir süre sonra hem Çin’de hem de Semerkant’ta imal edilmeye başlanmıştır.
Fârisî, el-Mesâlik ve'l-Memâlik, Leiden, 1927, s. 288; el-Kazvinî, Zekeriyya b. Ahmed b. Mahmud, Asâru'l- Bilâd ve Ahbâru'l-İbâd, Beyrut, (Trz.), s. 536. 13 Ziya Paşa, Abdulhamit Ziyaeddin, Endülüs Tarihi, (Haz. Yasemin Ödük-Kâzım Masumi-Fatma Şahin), İstanbul, 2004, s. 536. Semerkant’taki kâğıt yapımı ve ticareti için bkz. Mehmet Ali Kâğıtçı, s. 31; Hüseyin Emîn, “ed-Devletü’s-Sâmâniyye”, el-Müerrihu’l-Arabî, Bağdat, 1980, S. 15, s. 13. 14 el-Kazvinî, Asâr, s. 536-537. 15 Bkz. Jonathan M. Bloom, Kağıda İşlenen Uygarlık, (Çev. Zülal Kılıç), İstanbul, 2003, s. 70. 16 Zeki Tez, Bilim ve Teknikte Ortaçağ Müslümanları, Ankara, 2001, s. 220. 19
M. IX ve X. yüzyıllarda artık kâğıt bütün İslam dünyasına yayılmış durumdaydı. Bu tarihlerde Semerkant kâğıtları, Mısır’dan gelen papirüsü ve yazı sanatında kullanılan derileri piyasadan kaldırdı. Zira bu yeni yazı malzemesi (kâğıt), diğer iki maddeden daha güzel, daha sağlam ve daha da yumuşak idi 17 . Anlaşılan X. Yüzyılda, bu çeşit kâğıt üre- timi batı Asya’da gelişmiş olsa da, İslam kâğıt endüstrisinin merkezi olan Semerkant şehri, İslam dünyasının kâğıt ihtiyacını karşılamaya devam etmiştir. X. Yüzyıl yazarla- rından Ebu Abdullah Harezmî’nin açıklamalarından, Semerkant’tan çok uzak olan böl- gelerde, kâğıdın oldukça pahalı olduğu anlaşılmaktadır. Zira yazarın bir arkadaşı, uzun süre mektup yazamamasının nedeni olarak oturduğu yerin bu şehirden uzaklığı ve dola- yısıyla da kâğıdın oldukça pahalı olmasını göstermiştir. Anılan şehirde kâğıt üretimi, Ka- rahanlılar döneminde de, diğer endüstriler gibi hiç aksamadan devam ettiği sanılmaktadır. Bu esnada Güney Türkistan bölgesinde özellikle de Kaşgar şehrinde çok önceden başla- yan kendine özgü bir kağıtçılık sanatı bulunmaktaydı. Dokuz Saray’da toprak altından çıkarılan belgelerin incelenmesinden, burada anılan dönemlerde kullanılan kâğıdın ken- dine özgü bir özellik taşıdığı anlaşılmıştır 18 . III. Buhârâ ve Semerkant’ta Dokuma Endüstrisi İslam’ın yayılışıyla birlikte, Maverâünnehir bölgesinde büyük bir endüstri mer- kezi haline gelen Buhârâ şehrinin dokuma endüstrisindeki yerini de unutmamak gerekir. Zira burası çok kaliteli olan “Yezyat” ve “Zendenicî” kumaşları ve “Funduk” denilen cübbeleriyle özellikle dikkatleri üzerinde toplamıştır 19 . Aslında burada yapılan arkeolojik kazılar, dokumacılığın çok erken tarihlere hatta M. Ö. 2000’li yıllara kadar uzandığını ortaya koymaktadır. Bölgede ele geçirilen buluntulardan bu şehirde yaşayanların çok eski zamanlardan beri keçi kılı ve koyun yününden ipler eğirerek kumaşlar dokudukları anla- şılmaktadır 20 .
17 Abdulhalik Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Deri, Tahta ve Kağıt Sanayi”, s. 148. 18 Hacı Yakup Anat-Ahmet Almaz, Karahanlılar Tarihi, İstanbul, 2003, s. 185-186. 19 Abdulhalik Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi”, Belleten, C. LXIV, Aralık 2000, Sa. 241’den Ayrıbasım, Ankara, 2001, s. 777. 20 Bkz. Abdulhalik Bakır, Ortaçağ İslam Dünyasında Tekstil Sanayi, Giyim-Kuşam ve Moda, Ankara, 2005, s. 180-181. Ayrıca bkz. Alparslan Kılınç, Sâmâniler Döneminde Buhârâ Şehri, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Elazığ, 2002, s. 63. 20
Fetih öncesi Buhârâ dokumacılığı ile ilgili bilgiler az olduğundan, bu dönemde endüstriyel hayatın nasıl bir gelişme gösterdiğini bilemiyoruz, fakat Emevîler döneminde Arap komutan Kuteybe b. Müslim el-Bâhilî tarafından yürütülen yoğun fetih çalışmaları sonucunda, bölgenin ekonomik yönden canlandığını, dolayısıyla da endüstrinin de ve hatta dokuma endüstrisinin bundan olumlu yönde etkilendiğini tahmin etmek güç olmasa gerektir. Nitekim anlatılanlara göre, bu bölgedeki şehir ve kasabalarda bir takım zanaat- ların gelişme içinde olduğu ve dokumacıların ip vb. dokuma eşyalarını imal etmeye baş- ladıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca zamanla burada ince yün kumaştan iç gömlekler, hayvan derisinden dış elbiseler ve ketenden daha farklı giysiler imal edilmeye başlanmıştır 21 .
ler üreten büyük bir dokuma fabrikası bulunuyordu. Her yıl, Bağdat’tan halife adına bir görevli Buhârâ’ya gelir ve buranın yıllık haraç vergisi karşılığında şehirde üretilen kaliteli elbiselerden alırdı. Bazen bu şehrin haracı, olduğu gibi bir otağın imaline harcanırdı. An- cak verilen bilgilerden bir süre sonra anılan dokuma fabrikası üretimini durdurmuş ve burada çalışan işçiler diğer bölgelere dağılmışlardır 22 . Ortaçağda, Buhârâ şehrinde dokuma endüstrisinde çalışan çok yetenekli, mahir ve mesleğinde uzmanlaşmış ustalar vardı. Çeşitli bölgelerden tacirler, buraya gelir ve şehir- deki dokuma fabrikalarında üretilen elbiseleri Suriye, Mısır ve Anadolu’ya götürürlerdi. Buhârâ’da üretilen “Zendenicî” elbiseleri kral, emîr, devlet adamı ve koltuk sahibi her şahısta mutlaka bulunurdu. Kırmızı, beyaz, yeşil renkleri ise, en çok rağbette olanları idi
23 . el-Mukaddesî, el-İstahrî ve el-İdrisî gibi Ortaçağ coğrafyacılarının belirttiklerine göre Buhârâ’da üretilen Uşmunî kumaşları, pamuklu elbiseler ve namaz seccadeleri de çok meşhurdu. Samerkant’ta ise. “Simikon” denilen elbiseler yanında şehrin adını taşıyan kumaşlar ün salmıştı. Burası ayrıca Dibâclar, “Mumercel” adında kırmızı renkli elbiseler üreterek diğer bölgelere ihraç ediyordu 24 .
İspanyol elçisi Clavijo’nun anlattıklarından Timur döneminde Semerkant’ta ham- maddesi ipekten olan çok şahane çadırlar, perdeler ve halılar imal edildiğini ve bunların
21 Aynı eser, s. 181. 22 Abdulhalik Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi”, s. 778. 23 Aynı eser, s. 778. 24 Aynı eser, s. 778. 21
üzerindeki sırma işleme sanatının çok yüksek bir düzeyde olduğunu öğreniyoruz. Elçi bunları şöyle tanıtıyor: “15 Eylül Pazartesi günü Timur, başka bir yere gitti. Burası da son derece güzeldi. Burada gayet parlak bir ziyafet verilmesini emretti. Erkek kadın birçok zevat ile birlikte bizi de davet etti. Ziyafetin verildiği bahçe çok genişti. Meyve ağaçları çeşit çeşitti. Ağaç- lar arasında geniş yollar ve çimenler vardı. Bahçenin her yanına çadır kurularak gölgelik- ler oluşturulmuştu. Bütün bu çadırlar ipektendi ve bazıları sırma işlemeliydi. Bahçenin orta yerinde, esas planı bir haç şekli gibi dört uzantılı olan bir köşk vardı. Bu köşkün içi muhteşem bir surette döşenmiş, duvarları son derece kıymetli halılarla bezenmişti. Üç kanatlı yatak odaları göz alıcıydı. Bu üç odanın en büyük kapısına sırmalı bir perde asıl- mıştı. Bir adam boyunda olan bu perde üç adam kolu enliğindeydi. İçerde bir sedir üze- rinde sırmalı şilteler sıralanmıştı. Timur’un yattığı yer burasıydı. Bu odanın duvarları, ipekten perdelerle örtülmüştü ve bunlar gül rengindeydi. Üzerlerinde sırma işlemeler ve bunların ortasında da zümrüt, inci gibi kıymetli taşlar bulunuyordu. Tavandan bir çok püskül sarkıyordu. Rüzgâr vurdukça bunlar dalgalanmağa başlıyor ve odanın manzarasını güzelleştiriyordu. Bu yatak odasının mahallinde, perde ile örtülü bir kemer vardı. Bu per- denin asılı olduğu kulak biçimindeki sırıktan ipekli püsküller sarkıyordu. Diğer iki yatak odası da bu biçimdeydi. Zemin, hasır ve halılarla örtülüydü.” 25 . Ortaçağda Maverâünnehir bölgesinde halı dokuma endüstrisi de gelişmişti. VIII. yüzyılın ilk çeyreğinde özellikle Buhârâ’da güzel halılar dokunuyordu. Çin kaynaklarında Buhârâ (Ngan) hükümdarı Tuğ-Şada’nın 719 yılında Çin imparatoruna iki İran katırı, 15 kilo “yu-kin” denilen koku ile kenarları Suriye işlemeli (brode de foulin) bir halı ile zev- cesi hatunun da iki büyük ço-pi halısı, ayrıca işlemeli bir halı yolladığı bildiriliyor. Tuğ- Şada, kendisine armağan olarak İmparatordan eğerler, gemler, silahlar, kaftan, kemer, zevcesi hatuna da elbiseler ve kokular gönderilmesini rica etmiştir. 726 yılında da yani hükümdarın Çin İmparatoruna kardeşi Aslan’ı (A-si-lan) elçi gönderdiği, elçinin hediye olarak atlar, parslar getirdiği, sekiz yıl sonra da yine Buhârâ hükümdarının iki İran katırı, yu-kin kokuları “Gandi” şekeri ile Suriye işlemeli bir halı, hatunun da iki büyük ço-pi halısı ve işlemeli (veya nakışlı) bir halı yolladığı; şahsı için kaftanlar, kemerler, zırhlar,
25 Abdulhalik Bakır, Ortaçağ İslam Dünyasında Tekstil Sanayi, Giyim-Kuşam ve Moda, s., s. 183-184. 22
silahlar, eşi için de elbiseler, ziynetler ve kokular rica ettiği haber verilir. X. Yüzyıla ge- lindiğinde Buhârâ, halı endüstrisinde İslam Dünyasının önemli merkezlerinden biri duru- mundaydı. Burada, çok güzel seccadeler, kaliteli halılar ve “el-Fundukiyye” denilen kalın örtüler imal edilerek diğer ülkelere ihraç ediliyordu 26 . Değerlendirme ve Sonuç Yukarıda da görüldüğü gibi, Ortaçağda, özellikle de Türk-İslam devletlerinin kök saldığı dönemlerde, Maverâünnehir bölgesinin iki parlayan incisi ve Türk uygarlığının köklü merkezleri olan Buhârâ ve Semerkant, birçok endüstri dalında büyük bir gelişme kaydetmişlerdi. Biz bu çalışmamızda, konunun bir bildiri bazında dar çerçevede tutulması sebebiyle o endüstri dallarından üç tanesi (tahta, kağıt ve dokuma) üzerinde durmaya ça- lıştık. Oysa anılan iki meşhur şehrimiz, mücevherât, çömlekçilik, dericilik, madencilik, kuyumculuk ve para endüstrileri alanlarında da hatırı sayılır bir performans göstermişler- dir. Bilindiği gibi, şehirler de insanlar gibi doğar, büyür, gelişir ve zamanla olgunluk ça- ğına ulaşır; böylece altın devrini yaşar. Buhârâ ve Semerkant şehirleri de yaşamış olduk- ları inişli çıkışlı dönemlere rağmen bütün bu evreleri geçirmişlerdir. Elbette ki biz tarih- çiler, bu evreleri bütün detayı ile dinleyici ve okuyucularımıza aksettirememekteyiz. Zira biz ancak birinci elden ana kaynakların ve konu hakkında yapılan araştırmaların dağınık bir durumda sunmuş oldukları bilgiler ışığında bir şeyler söylemek şansına sahibiz. Buhârâ ve Semerkant, diğer İpek Yolu şehirleri gibi eski devirlerden beri ticaretin mer- kezleri olarak endüstriyel kapasite bakımından şanslı şehirler arasında yer almışlardır. Bu iki uygar şehrin endüstri alanında, özellikle de konumuzu teşkil eden tahta, kağıt ve do- kuma endüstrisinde üstün kapasiteye sahip olmasını şu önemli faktörlere dayandırmak mümkündür:
1. Coğrafi yapı, doğal kaynak ve ham madde zenginliği Buhârâ ve Semerkant’ın Ceyhun ve Seyhun nehirleri arasında yer almaları sebe- biyle çok sulak arazilere sahip bulunuyorlardı. Bu da bu iki şehrin bitki örtüsünü zengin- leştiriyordu. Bölgenin çeşitli ağaçların yer aldığı ormanlara sahip olması ise tahta ve kağıt
26 Aynı eser, s. 291. 23
imalatına ham madde teminini kolaylaştırıyordu. Dokuma endüstrisinin ham maddelerini yün, pamuk, keten ve ipek olarak sıralamak mümkündür. Buhârâ ve Semerkant şehirleri- nin verimli topraklara ve tatlı su kaynaklarına sahip olmaları hayvancılığın da gelişimine yardımcı oluyordu. Böylece bölgede sürü halinde deve, koyun ve keçi yetiştirilebilmek- teydi. Daha önce de belirtildiği gibi, bu şehirlerin yünlü kumaş ve halı imalatı yönünden gelişmiş olmalarını, diğer faktörlerle birlikte bu önemli ham maddenin bolluğuna dayan- dırmak mümkündür. Anılan şehirlerin bulunduğu Maverâünnehir bölgesi pamuk ekimi ve ipek böcekçiliği yönünden de tanınmış durumdaydı. Burada keten ekimi ile ilgili her- hangi bir bilgiye rastlamadığımızı belirtmek isteriz. Ancak bölgenin belirtilen ilk üç ham madde yönünden zengin olması, ister istemez dokuma endüstrisini anılan şehirlerin en canlı sektörü haline getiriyordu. Bir habere göre bazı dokuma işçileri, Buhârâ’dan ayrıla- rak gereken araç ve gereçleri temin etmek suretiyle Horasan’da çalışmaya başlamışlar, ancak aynı kalitede kumaş üretmeyi başaramamışlardır. Bu da coğrafi yapı, doğal kaynak ve ham madde zenginliğinin bir endüstri kolunun gelişiminde ne denli önemli rol oyna- dığını gösterse gerektir.
2. Tarihsel birikim ve kozmopolit sosyal yapı Mavrâünnehir bölgesi ve buradaki Buhârâ ve Semerkant şehirleri, Eskiçağlardan beri çok köklü devlet ve medeniyetlere beşiklik yapmıştır. Tarihsel süreç içinde bu şehir- lere çeşitli millet ve sosyal kitlelere mensup insanlar (Çinli, Hindistanlı, Fars, Arap) tica- ret yapmak ve endüstri sektöründe çalışmak maksadıyla gelip yerleşmişler ve yerli halkla (Soğdi, Ugur, Türk) kaynaşarak birlikte yaşamaya başlamışlardır. Bu da kozmopolit bir sosyal yapı meydana getirmiştir. Bunun sonucunda anılan etnik özelliklere mensup in- sanlar kendileri ile birlikte memleketlerinin endüstriyel kültürünü de buralara taşımışlar- dır. Nitekim, daha önce de belirtildiği gibi bir haberde, kağıt üretimine dair birikimin, Talas savaşında esir edilen Çinlilerin getirdiği söylenmektedir. Muhtemelen böyle bir ge- lişme diğer endüstri alanlarında da meydana gelmiştir. Öyle olmasa bile anılan milletlere mensup bazı yetişmiş elamanlar, en azından bu yerel endüstri kollarında yeni yöntemlerin geliştirilmesine yardımcı olmuşlardır.
24
3. Endüstride çalışan eğitimli insan potansiyeli ve kaliteli mal üretimi: Bu faktör, bir şehirde bir endüstri kolunun gelişmesi için olmazsa olmazlardan biridir. Zira Ortaçağlarda çağımızdaki gibi endüstri alanında makinelerin kullanımı bu denli yaygınlık kazanmamıştı. Dolayısıyla da özellikle konumuzu ilgilendiren endüstri- lerde eğitimli ve deneyimli işçi bulmak ve çalıştırmak büyük önem arz etmekteydi. Köklü bir geçmiş ve uygar özelliklere sahip olan Buhârâ ve Semerkant şehirlerindeki tahta, kağıt ve dokuma endüstrilerinde meydana gelen gelişmeleri, mesleğinde eğitimli ve deneyimli elamanların varlığı ile yorumlamak gerekir. Dolayısıyla da Buhârâ ve Semerkant’ta her ülkede rağbet gören çok kaliteli mal üretilmekteydi. Dokuma ürünleri ise tezgahların baş köşesinde yer almaktaydı. Batıya da ihraç edilen bu değerli kumaşlar, çok kıymetli ol- dukları için, kilise hazinelerindeki kutsal emanetlerin korunmasında kullanılıyordu. 820 yılına ait olması tahmin edilen böyle bir ipekli kumaş parçasının, Fransa Toul Kated- rali’nde St. Amon’un kutsal emanetleri ile beraber bulunduğu bildirilmektedir. Anlatılan- lara göre, bu kumaşın üzerinde, karşı karşıya gelmiş iki aslan motifi yer almaktadır. Çap- raz dokunmuş bu ipekli kumaş parçasının renkleri solmuş durumdadır. Kumaşın üzerin- deki desenler koyu mavi, gül pembesi, beyaz ve portakal rengi ile elma yeşili karışımı bir renkle işlenmiş olup, ayrıca üzerinde Soğdca bir not bulunmaktadır. Zendene’ye ait en erken tarihli ipekli kumaş olan bu eser, Nancy, Historique Lorrian Müzesi’nde korun- maktadır
27 .
4. Ticarî hareketlilik ve para dolaşımının kolaylığı Buhârâ ve Semerkant şehirlerinin tarihî ipek yolu üzerinde olmaları hasebiyle çok canlı ve işlek iç ve dış ticarî hareketliliğe sahne oluyorlardı. Bu merkezlerdeki arz-talep canlılığı atölyelerde çalışanları daha fazla ürün üretmeye zorluyordu. Bunun sonucunda da bol miktarda ahşap eşya, her ebat ve renkte kağıt ve rengarenk kaliteli kumaş, örtü ve halılar bölgenin diğer şehirlerine ve dış ülkelere ihraç ediliyordu. Nitekim, İspanyol elçisi Clavijo, seyahati esnasında ziyaret etmiş olduğu Semerkant şehrindeki dokuma endüstri- sini şöyle tanıtır: “Semerkand’ın yalnız mahsûlatı değil, sanatları da meşhurdur. Burada
27 Abdulhalik Bakır, Ortaçağ İslam Dünyasında Tekstil Sanayi, Giyim-Kuşam ve Moda, s. 182. 25
birçok ipekli fabrikası vardır. İpekliden başka sırmalı elbiseler, rengârenk kumaşlar, krep- ler, taftalar ve İspanya’da “Tercenal” denilen kumaşlar imal ediliyor. İpekli kumaşlar için kürkler yapılıyor. Altın benzeri, mavi ve diğer renklerde kumaşlar pek ziyadedir.” 28 .
canlanmasına büyük katkı sağlıyordu. İbn Havkal, Sâmânîler döneminde Meverâünnehir bölgesindeki darphaneler hakkında bilgi vererek İlâk’ın dağlarında bol miktarda altın ve gümüş, ayrıca İlâk’ta altın ve gümüş para basan bir darphâne bulunduğunu, bundan da bol miktarda gelir elde edildiğini bildirmektedir. Aynı coğrafyacı, Maverâünnehir bölge- sinde Buhârâ, Semerkand ve İlâk dışında hiçbir şehirde darphâne bulunmadığını da ekle- mektedir” 29 . Richard Nelson Frye ise bu bölgedeki önemli darphânelerin Semerkand, Şaş ve Hind-i kuş dağlarındaki Endereb’te bulunduğunu ve bunların hemen hemen hepsinin gümüş maden yataklarının yanında yer aldığını belirtir. Ayrıca bu yazar Başkent Buhârâ’da da önemli miktarda para imal eden büyük bir darphâne hakkında da bilgi ver- mektedir
30 .
Bu mütevazi çalışmamızda, tarihin derinliklerinden günümüze kadar medeniyet- ler beşiği olan Maverâünnehir bölgesinin Ortaçağdaki (özellikle de İslam Ortaçağında) uygar ve mamur iki şehri olan Buhârâ ve Semerkant’ın üç önemli endüstri (tahta, kağıt, dokuma) dalındaki kapasitelerini, kaynaklarımızın sunmuş olduğu dağınık ve özet bilgi- ler ışığında anlatmaya ve değerlendirmeye çalıştık. Ancak biz bir araştırmacı olarak anı- lan şehirlerin birçok sanayi dalındaki kapasiteleri yanında tahta, kağıt ve dokuma endüst- risi ile ilgili kapasitelerinin, kaynaklarımızın ve tarafımızdan yapılan değerlendirmenin ötesinde bir bilgi yoğunluğuna ve zenginliğine sahip olduğu kanaatini taşımaktayız. Bir bildiri bazında sunmuş olduğumuz özet bilgilerden bile bu güzel ikiz iki şehrin sanayi tarihimizde ne denli önemli bir yer işgal ettiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Burada şunu da belirtmek gerekir ki hâlâ tarihçilerimiz, Türk tarihinin çok önemli bir yönünü teşkil eden endüstri tarihimizi hakkıyla araştırmış değillerdir. Oysa biz, şimdiye kadar bu alanın Or- taçağ kısmına beş kitap, üç hacimli makale ve beş bildiri ile katkıda bulunmaya çalıştık. Bu bildirinin, en azından genç araştırmacılarımızın bu alana yönelmesine vesile olması, sempozyumun başarılı geçmesi ve Türk dünyasına hayırlar getirmesi temennisiyle…
28 Abdulhalik Bakır, “Ortaçağ İslam Dünyasında Dokuma Sanayi”, s. 778. 29 Abdulhalik Bakır, Ortaçağ İslam Dünyasında Madencilik ve Maden Sanayi, Ankara, 2002, s. 225. 30 Aynı eser, s. 225. |
ma'muriyatiga murojaat qiling