Maden tetkik ve arama genel müDÜRLÜĞÜ mta doğal kaynaklar ve ekonomi BÜlteni yil: 2012 sayi: 13 ocak haziran
Download 0.99 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- BİLGİ DAĞARCIĞI 16
- BİLGİ DAĞARCIĞI 17
- BİLGİ DAĞARCIĞI 18
- DOĞAL GERİLİM YÖNTEMİ (SP)
- BİLGİ DAĞARCIĞI 19
- BİLGİ DAĞARCIĞI 21
- BİLGİ DAĞARCIĞI 22
- BİLGİ DAĞARCIĞI 23 JEOTERMAL SONDAJLARDA YENİ NE- SİL MATKAPLAR VE MATKAP SEÇİMİ- NE YÖNELİK BİR UYGULAMA
- BİLGİ DAĞARCIĞI 24
Basılmayacak paftalar (12 adet) BİLGİ DAĞARCIĞI 15 JEOTERMAL ÇALIŞMALARDA UYGU- LANAN DOĞRU AKIM YÖNTEMLERİ Hayrettin KARZAOĞLU* Jeotermal kaynakların ülke ekonomi- sine kazandırılmasında jeolojik ve jeofizik verilerin birlikte değerlendirilmesinin daha olumlu sonuç vereceği kaçınılmaz bir ger- çektir. Bilindiği üzere yer kabuğunu oluştu- ran kayaçların fiziksel özellikleri bulunduğu ortam ve jeolojik oluşumuna göre farklılık göstermektedir. Kayaçların elektriksel an- lamdaki öz direnç özellikleri de bu mana- da geniş bir aralıkta değişim gösterir. Öz direnç değeri baz alınarak bir kayacın ad- landırılması her jeotermal saha için farklılık gösterir. Öz direnç eğri modellerinin bu te- mel kriter dikkate alınarak değerlendirilme- si gerekmektedir. Öz direnç değerlerini jeo- termal sahalarda etkileyen tek olumsuzluk kayacın fiziksel özellikleri değildir. Sahanın genel tektonik yapısı da açılımın fonksiyo- nu olan DES (Düşey Elektrik Sondaj) çalış- malarını olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bilindiği üzere jeotermal bir sistem hazne kayaç, örtü kayaç ve fay sistemleri ile bağ- lantılı olarak modellenmektedir.
Konu ile alakalı olarak ülkemiz gene- linde uygulanan jeotermal amaçlı jeofizik çalışmalar ve bu çalışmalar ile konuya ör- nek teşkil eden öz direnç yöntemi hakkında bilgi verilmiştir. Öz direnç yöntemlerinde yanal yön- de süreksizlik oluşturan yapılar (fay, dayk) genellikle iki elektrot veya yarım-Schlum- berger elektrot dizilimi kullanılarak profil ölçümleri şeklinde yapılır. Jeotermal çalış- malarda DES (Düşey Elektrik Sondaj) yön- temi sıklıkla uygulanmaktadır. DES yön- temiyle tespit edilen fayların doğrultu ve eğimini bulmak adına bu yönteme sıklıkla başvurulur. İki seviyede yapılan ölçümler fayın eğimini, birbirine paralel iki profil bo- yunca alınan ölçümlerde fayın doğrultusu- nu verecektir. Bilindiği üzere; jeotermal bir sistem tektonik yapıdan bağımsız olarak gelişmez. Termal akışkanı yüzeye ya da yerin belirli derinliklerine taşıyan fay birimler arasında sürekliliği bozan bir özellik arz eder. Bu süreksizlikler; birimler arasında faya bağlı olarak derinlik değişimi şeklinde karşımıza çıktığı gibi; termal akışkanın kırık ve fay bo- yunca oluşturmuş olduğu bozuşma zonları da (mineralizasyon, alterasyon) ölçtüğü- müz görünür öz direnç değerlerinde değişi- me neden olmaktadır. Bu değişim sıcaklık nedeniyle düşük öz direnç olarak ölçüm- lere yansıdığı gibi; termal akışkanın derin dolaşımı nedeniyle kayaçların bünyesinden söküp getirdiği karbonat ve silis nedeniyle yüksek öz direnç olarak da DES eğrilerine yansıyabilir. Bu nedenle jeotermal sahalar- da hedef direk düşük öz direnç kapanımları olmamalıdır. Düşük öz direnç kapanımları genellikle litolojik kapanımlardır. Dolayısıy- la jeotermal bir sahada asıl belirleyici unsur saha genelinde sürekliliği bozan yapının tespiti olmalıdır. Genellikle süreksizliği bo- zan yapılar tektonik hareketler ile bağlan- tılıdır. Jeotermal bir sahada düşey değişimi tespit etmek için yapılan bir DES çalışmasında elde edilen eğri bünyesinde yalnızca düşey de- ğişimi taşımamaktadır. Doğru akım yöntemleri açılımın fonksiyonu olarak derinlik bilgisi taşır- lar. Jeotermal sahalar kırıklı ve faylı yapıdadır. Gerek topoğrafya gerekse tektonik yapılar is- *
BİLGİ DAĞARCIĞI 16 tenilen şekilde ölçüm alınmasına müsaade et- mezler. Bu nedenden DES eğrisinde aşağıda örnekleri verilen eğrilerde tektonik etki görülür. Bu tektonik etkinin yanal yönde açılımdan kay- naklı bir etki mi yoksa derinde kesilen bir fayın etkisi mi? sorusuna arazi çalışmaları sırasında karar verilmelidir. Etki düşey yönde kesilen bir fayın etkisi ise sorun yoktur. Bu etki açılımdan kaynaklı (yanal süreksizlik) yani akım elektrot- larının fayı kesmesinden kaynaklı ve arazi ça- lışmaları sırasında buna karar verilebilmiş ise fayın yeri yine tespit edilmiş olacaktır. DES eğ- risine yansıyan bu tektonik etki hangi derinliğe ait ise bu yanal yönde o derinliğe ait mesafe kadar olacaktır. Bu mesafe DES noktasının bu süreksizliğe yaklaşarak belirli aralıklar ile nok- ta seçimi yapılarak fayın yerinin tespiti müm- kün olacaktır. Fayın DES ile tespitinden sonra PS (Doğal Potansiyel) yöntemi ile bu fayın yeri netleştirilir. Yöntemin esası kırık ve fay sistem- leri boyunca hareket eden termal akışkanın bünyesinde taşımış olduğu mineralize suların akışa bağlı olarak ek bir potansiyel alana ne- den olması şeklinde düşünülür. Bu etki fayın yüzeylemesine bağlı olarak artacaktır. Bilindi- ği üzere bir fayın genç olması yani yüzeyi et- kilemesi termal açıdan olumlu bir gelişmedir. Jeotermal çalışmalar göstermiştir ki; bir fay yaşlı olsa da jeolojik zaman döneminde belli aralıklarla tekrar aktif konuma geçebilmekte- dir. Bu durumda fayın yaşlı birimleri etkileme miktarı 1000 m olurken genç birimlerde bu atım miktarı 100 m nin altına düşebilmektedir. Jeotermal bir sistemde fayın yalnız dü- şey yönde etkilemiş olduğu alanın yanında yanal yönde de belirli bir alanı etkilediği görül- müştür. Özellikle doğrultu atımlı faylar boyun- ca bu etki yanal yönde düşey atımlı faylara göre oldukça fazladır. Bilindiği üzere doğrultu atımlı faylar derin tektonik izler taşır. Isıtıcı ka- yaçla olan bağlantıyı bu faylar sağlar. Doğrul- tu atımlı bu fayları açan graben faylar akışkan hareketini kolaylaştırır. Batı Anadolu’da açılan jeotermal amaçlı sondajların olumsuz olması- nın en büyük nedeni sondajın doğrultu atımlı faylar boyunca yapılmasıdır. Nitekim kuyula- rın sıcak ancak akışkan yönünden fakir olma- sının nedeni de budur. Jeofizik çalışmalarda doğrultu atımlı fayların net olarak tespitini sağ- layan önemli yöntemlerden birisi de 3 nokta yöntemidir. Gerek DES çalışmaları sonucun- da elde edilen taban topoğrafyası, topoğrafya boyunca çıkarılan seviye haritalarında kırık ve faylar boyunca oluşan öz direnç düşüm ya da yükselimleri profil çalışmasının nerede yapıla- cağına işaret eder. ARAZİ ÇALIŞMALARI Aşağıdaki şekilde bir sahaya ait görü- nür eş öz direnç seviye haritaları vardır. 250 m-1250 m arasında değişik seviyelere ait gö- rünür öz direnç (Ohmm) dağılımı görülmekte- dir. Görünür konturlardaki çizgisel kapanımlar fayın doğrultusuna işaret etmektedir (Şekil 1,2,3,4,5,6). Jeotermal sistemi kontrol eden fay KB-GD doğrultuludur. Dolayısıyla burada amaç bu fayı kesecek şekilde PS ve 3 Nokta Yöntemi’nin profil doğrultularını belirlemektir. Görünür eş öz direnç kesitleri DES noktalarında okunan görünür değerlerin belli bir profil boyunca derinliğin fonksiyonu ola- rak dökülmesi sonucu oluşturulur. Öz direnç konturları jeolojik birimin ne olduğu hakkında bilgi taşımaktadır. Bu öz direnç değerlerinin ne tür bir jeolojik birim ya da birimlere karşı- lık geldiği elektrik yapı kesitlerinde ortaya ko- nulmaktadır. Görünür kesitler ile elektrik yapı kesitleri arasında uyum sağlanmak zorunda- dır. Görünür kesit yapısal anlamda bir hata yapmamamız için bir kılavuz olarak dikkate alınmalıdır. Elektrik yapı kesitlerindeki derin- lik, sondaj derinliğini oluşturacağına göre bu durumun hassasiyeti sondaj derinliği açısın- dan önemlidir.
BİLGİ DAĞARCIĞI 17 Şekil 1- 250 m görünür eş öz direnç seviye haritası (Ohmm) Şekil 4- 1000 m görünür eş öz direnç seviye
haritası (Ohmm) -10 10 15 25 50 75 100 250
500 750
1000 2000
3000 Ohmm.
5 6 7 8 9 10 15 20 25 Ohmm. Şekil 2- 500 m görünür eş öz direnç seviye haritası (Ohmm) Şekil 5- 1250 m görünür eş öz direnç seviye haritası (Ohmm) -10
10 15 25 50 75 100 250 500
750 1000
2000 3000
Ohmm. 1 5 6 7 8 9 10 15 20 25 Ohmm. Şekil 3- 750 m görünür eş öz direnç seviye haritası (Ohmm) Şekil 6- 1500 m görünür eş öz direnç seviye haritası (Ohmm) 1 3
5 6 7 8 9 10 15 25 50 75 100
Ohmm. 1 5 6 7 8 9 10 15 20 25 Ohmm. BİLGİ DAĞARCIĞI 18 Görünür eş öz direnç konturlarındaki uzanım doğrultusu ile taban topoğrafyasın- da görülen kontur dağılımı (Paleozoyik te- mele giriş) uyum içerisindedir (Şekil 7). KB- GD doğrultusu boyunca uzanan fay graben bir faydır. Sorun bu fayın açmış olduğu doğ- rultu atımlı fayın yerini bulmak olmalıdır. Saha geneli için hâkim en düşük eş öz direnç konturu 8 Ohmm’lik kontur olup; süreklilik arz etmektedir. K07-K09 DES nok- taları arasında 6 Ohmm’lik kapanım doğrul- tu atımlı fayın etkisiyle oluşmuştur (Şekil 8). K07-K09 DES noktaları arasındaki düşey atım elektrik yapı kesitinde görül- mektedir (Şekil 9). Gediz formasyonu ile Alaşehir formasyonuna ait akarsu ve göl ortamına ait birimler profil boyunca çökel- dikleri görülmektedir. Görünür eş öz direnç konturları fay boyunca hareket eden termal akışkanın sıcak suyu bu çökel birimler içe- risine dağıttığı görülmektedir. Jeotermal bir çalışmada asıl amaç; sondaj lokasyonunun düşen blok ve temel içerisinde fayı kesme- sidir. Sağlıklı bir üretim ve formasyon basın- cının kaybolmaması için ideal bir durumdur. Jeotermal bir sahada alınan bir DES ölçüsünde anomali temele giriş noktasında kendisini gösterir. Termal akışkan örtü bi- rim içerisinde maksimum etkiyi bu derinlikte gösterir (Şekil 10). Arazi çalışmaları sıra- sında bu etkinin açılımdan mı yoksa derin- de kesilen fayın etkisi ile oluşmuş olduğu tespit edilmelidir. DOĞAL GERİLİM YÖNTEMİ (SP) Bir çift elektrot, bir multimetre ve yeteri kadar kablodan oluşan ekipmandan ibarettir. Uygulamalı jeofiziğin jeoelektrik yöntem- lerinde, yer içine akım göndermeden işle- yen, doğal elektrokimyasal, elektrofiltras- yon gibi olayların oluşturduğu yer içi akım akışının doğal alanını ölçen yöntemdir. Sığ madenlerin aranmasında, zemin ve sı- cak su etütlerinde, fay ve kırık kuşaklarının belirlenmesinde kullanılır. PS yöntemi fay düzlemi boyunca hareket eden akışkanın beraberinde bün- yesine aldığı minerallerin bu hareket so- nucunda potansiyel bir elektriksel alan oluşmasına neden oldukları bilinen bir ger- çektir. Kırık ve fay boyunca oluşan elekt- riksel alan saha geneline göre bir anomali oluşturacaktır. Anomalinin genliği ve birbi- rine paralel olarak alınan PS kesitleri fayın doğrultusu ve geometrisi hakkında önemli bilgiler taşır. -2250 -2000
-1750 -1500
-1250 -1000
-750 -500
-250 -100
0 100
200 Metre
Şekil 7- Taban kontur haritası (metre) Şekil 8- K profili görünür eş öz direnç kesiti -2000 -1500
-1000 -500
0 K0 K00 K01 K03
K05 K06
K07 K09
K11 K13
K15 K17
K19 K21
5 6 7 8 9 10 25 50 75 100 250
500 750
1000 2000
3000 KB GD Ohmm. BİLGİ DAĞARCIĞI 19 Şekil 9- K profili elektrik yapı kesiti Şekil 10- K07 DES eğrisi
BİLGİ DAĞARCIĞI 20 3 NOKTA YÖNTEMİ Aşağıda örneği verilen bir sahada 3 nokta yönteminin yerinin tespitinin nasıl ya- pıldığı örneklemeli verilmiştir. Yandaki şekilde gidiş-dönüş şeklinde uygulanan 3 Nokta yöntemine ait elektrot tertibi, K katsayısının hesabı ve öz direnç formülü bulunmaktadır (Şekil 12). Burada CO mesafesi 5AO mesafesinden büyük ya da eşit olmaktadır. Akım aynı anda 3 elekt- rot kullanılarak herhangi bir seviyeye ait ölçüm gidiş- dönüş olarak alınabilir. Önce- likle akım AC’den verilir. Dönüş ölçümü de BC’den akım verilerek okunur. Bu tek sevi- yeye ait gidiş dönüş ölçüsüdür. Elektrotlar profil boyunca kaydırılarak fayın kesilmesi Şekil 12- 3 nokta yöntemi Şekil 11- PS (Doğal Potansiyel) çalışması Bilindiği üzere jeotermal akışkanın kırık ve fay düzlemleri boyunca oluşturmuş olduğu gerilim fay düzlemi boyunca yüksek gerilim okunmasına neden olur (MiliVolt). PS kesitleri faya dik atılmalıdır. Birbirine paralel bir hat boyunca ölçülen PS anomali kesitleri fayın doğrultusunu verecektir. Yu- karıda örneği verilen PS çalışması yanal süreksizliğin ölçülen gerilimle olan bağlan- tısı verilmiştir (Şekil 11). Unutulmamalıdır ki; Neojen çökel bir ortamda oluşan doğal potansiyel alanla volkanik bir alanda olu- şan potansiyel alan yani gerilim farklıdır. Bu durum esasında kayaçların elektriksel özelliklerinin farklı olmasından kaynaklan- maktadır. Bu bakımdan jeotermal bir çalış- mada elde edilen verilerin formasyon farklı- lığından mı yoksa akışkan hareketinden mi kaynaklandığı sorusu gözlemsel jeoloji ile beraber yorumlanmalıdır. BİLGİ DAĞARCIĞI 21 amaç edinilir. Daha sonra eğim hesabı için a mesafesi artırılarak daha derin bir hedef seçilir. Aynı işlem ikinci seviye içinde tek- rarlanır. İki seviyede alınan ölçüler fayın eğimini verecektir. Fayın doğrultusu için ise bu işlem ikinci bir profilde tekrarlanır. Fayın yüzeye yakın olması anomalinin şiddetini artırır. Özelikle doğrultu atımlı fayların tes- pitinde oldukça başarılı bir yöntemdir. Yukarıda yarım-Schlumberger elekt- rot tertibi uygulanarak 3 Nokta arazi çalış- malarına bir örnek gösterilmiştir (Şekil 13). 112,5 m ve 162,5 m derinliklerine özgü gi- Şekil 13- 3 Nokta Profil Çalışması. Doğu
Batı 162,5 m. (Dönüş) 162,5 m. (Gidiş) A21-B14 Des noktaları arasından geçen genç fay (Eğim dike yakın) 112,5 m. (Gidiş) 112,5 m. (Dönüş) Alkan Yolu 100 m. doğusu Öz direnç (Ohmm.) Öz direnç (Ohmm.)
BİLGİ DAĞARCIĞI 22 diş dönüş iki seviyeye ait bir profil çalışma- sıdır. Yöntemin esası akım elektrotlarının fay düzlemine yakınlaşmasıyla yere verilen akımın fay düzleminin diğer tarafına yete- rince yayılamamasından yani fay düzlemi boyunca yayılması neticesinde potansiyel elektrotları arasında daha yüksek bir ge- rilimin oluşmasına neden olur. Bu durum hesaplanan özdirencin yüksek olmasına neden olur. Aynı şekilde fay düzleminden uzaklaştıkça gerilim ve buna bağlı olarak da öz direnç düşüm göstermektedir. İki se- viyede alınan ölçümler, öz direnç değişimi- nin derinlikle olan bağlantısı hakkında bilgi verir. Dolayısıyla fayın eğim yönü hakkında bilgi edinilmiş olunur. Her iki seviye için alınan ölçümlerdeki gidiş-dönüş öz direnç kesim noktaları işaretlenir. İşaretlenen bu noktalardan eksene dikler inilir. Bu keşişim ölçekli olarak her iki seviye için işaretlenir. Bir doğru ile birleştirilir. Doğrunun eğimi fa- yın düşeyle yapmış olduğu açıyı verir. Bu keşişim fayın dik olduğu durumlarda sağ- lanamaz. Bu durumda fayın doğrultu atımlı bir fay olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim yu- karıdaki örnekte 500-700 m arasındaki yük- sek öz direnç fay zonunun genişliğini işaret etmektedir. İki yönde akım verildiği için bu zonun genişliği 100-125 m dolayındadır. Yukarıdaki örnekte 1 km lik bir profil boyunca 125 ve 225 m derinliklere ait gidiş- dönüş bir profil (3 Nokta) çalışması yapıl- mıştır (Şekil 14). Profil boyunca bu sahayı kontrol eden graben faylardan 3 adet kesil- miştir. Fayların eğimleri yukarıdaki örnekte şema ile gösterilmiştir. Bilindiği üzere jeofizik bir çalışmada esas; ister doğrudan çözüm isterse ters çö- züm olsun elde edilen fiziksel parametreler ile jeolojik birimleri uyumlayabilmektir. Şekil 14- Jeotermal sahada uygulanan 3 nokta yöntemi BİLGİ DAĞARCIĞI 23 JEOTERMAL SONDAJLARDA YENİ NE- SİL MATKAPLAR VE MATKAP SEÇİMİ- NE YÖNELİK BİR UYGULAMA Bülent TOKA*
Dünyada enerji anlayışı yeşil enerjiye doğru yön değiştirirken, yeşil enerji kaynak- ları arasında gösterilen jeotermal enerjiye olan talep de her geçen gün artmaktadır. Jeotermal enerji potansiyeline sahip ülke- lerin bu kaynaklardan yararlanmaya dönük yatırımlarında da göreceli bir artış gözlen- mektedir. Örneğin Endonezya’nın bu sektöre 30 milyar dolarlık bir yatırım ayırması bu sek- töre olan ilginin önemli bir derecede artığını göstermektedir. Doğal olarak bu ilgi, sondaj makine ve ekipmanlarına olan talepleri de artırmaktadır. Araştırmacılarda bu alanda AR-GE çalışmaları ile teknolojilerini geliştir- mekte ve yatırımlarını yükseltmektedirler. Petrol ve doğal gaz sondajlarına göre jeotermal sektörü, küçük bir pazar olmasına karşın hızla büyüyen ve kendine has özel- likleri olan bir sektördür. Jeotermal kuyular, petrol ve doğal gaz sondajlarına nazaran yüksek sıcaklıklara sahiptirler. jeotermal ku- yuların sıcaklığının 230 °C üzerine olması ve yüksek kuyu içi basınçları sondaj problem- lerinin petrol sondajlarına göre daha fazla olmasına neden olmaktadır. Sondajlarda karşılaşılan bu problemlerin içerisinde en önemlisi sert, aşındırıcı ve yüksek sıcaklıklı formasyonların delinmesi sırasında matkap performansındaki azalma ve matkabın ilerle- me hızının düşmesidir. Bu çalışmada jeotermal sondajlarında kullanılan yeni nesil matkaplar ve matkap ilerleme hızının kuyu maliyetine etkisi üze- rinde durulmuştur.
Sondaj operasyonlarında matkap değişimi için yapılan her manevra zaman kaybını ve dolayısıyla kuyu maliyetini artır- maktadır. Bu yüzden matkap firmaları veya araştırmacılar, matkapların dayanıklılığını artırmak, matkap aşınmalarını azaltmak ve daha uzun süre çalışma dayanımını artırma- ya yönelik AR-GE çalışmalarını yürütmek- tedirler. Bu çalışmalar, kullanıcıların matkap ihtiyaçlarına veya sondaj sırasında karşılaş- tıkları problemleri gidermeye yönelik olmak- tadır. Dolayısıyla matkapların kesme yapısı, geometrisi ve diğer parametreleri, kesilecek formasyona ve istenen kuyu karakteristikleri- ne uygun olarak düzenlenmektedir. Jeotermal, doğal gaz ve petrol sondaj- larında genellikle üç konlu matkaplar veya çok kristalli elmas (PDC) matkaplar kullanıl- maktadır. Jeotermal sondajlar için çoğunluk- la üç konili döner matkaplar tercih edilmek- tedir. Üç konili döner matkaplar dizaynlarına göre dişli veya kabaralı matkaplar tungsten karpit gömülü (TCI) matkaplar olarak ikiye ayrılırlar. TCI matkaplar sağlam kesme ve yüksek ilerleme hızları (ROP) ve aşınmaya dayanıklı maddeler oldukları için jeotermal kuyularda tercih nedenidir. PDC (polycrystal- line diamond bit) matkaplar ise operasyon gereksinimlerine ve yönlendirilebilir kuyu sistemlerin ihtiyacını karşılamaya yönelik tercih edilmektedirler. PDC matkaplar sert ve çalaklı formasyonlarda iyi olmamasına rağmen son zamanlardaki madde yapısını düzenleyen yeni teknolojiler bu matkapla- rın jeotermal sondajlarda kullanımını uygun hale getirmektedir. Özellikle bu matkapların *
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Sondaj Dairesi - ANKARA BİLGİ DAĞARCIĞI 24 dönen parçası, bilye ve sızdırmazlık keçeleri olmadığından yüksek sıcaklıklı kuyularda da kullanılabilmektedirler. Jeotermal kuyularda aşırı derecede sert ve sıcaklığı 230 °C üzerinde olan yük- sek sıcaklıklı ve basınçlı formasyonlarla kar- şılaşılmaktadır. Üç konili döner matkapların elastik parçaları ve bilya yatakları sıcaklığa karşı duyarlı olduğundan bu tür kuyularda matkapların kuyuya indirilmeleri sırasında ara ara sirkülasyon yapılarak soğutulmaları gerekmektedir. Formasyonun aşındırıcı ve sertliği yanında yüksek sıcaklıklar üç konili matkapların bilye yataklarının sızdırmazlık yapısı için önem taşımaktadırlar. Bu yüz- den araştırmacılar yüksek entalpili jeoter- mal ortamda çalışan matkapların yağlama sisteminin sıcaklığa dayanımı üzerine çalış- maktadırlar. Yeni nesil üç konili matkaplarda kullanılan flor içerikli yeni kauçuk parçalarla 170° - 285° C arasında sıcaklığa sahip olan jeotermal sahalarda yapılan sondajlarda matkap ömrü 20.1 saatten 32.6 saate yük- selmiş ve matkabın yaptığı iş 63.1 metreden 79.9 metreye yükselmiştir (Shakhovskoy, 2011). Döner konili ve PDC matkap tekno- lojilerinin birleştirilmesi ile üretilen karma (melez) matkaplar ise geniş çaplı ve yönlü kuyularda geniş bir uygulama alanı bulmak- tadır. Ayrıca insört (tungsten karpit matkap) ve dişli matkap dizaynı birleştirilerek üretilen yeni dizayn matkapla 8 ½” çapındaki bölüm- de ilerleme hızında önemli bir artış (%54) ve sondaj zamanında 20 saat düşme sağlan- mıştır (Smelker, 2011).
Download 0.99 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling