Maden tetkik ve arama genel müDÜRLÜĞÜ mta doğal kaynaklar ve ekonomi BÜlteni yil: 2012 sayi: 13 ocak haziran
Download 0.99 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- Çizelge 3- devam ı BİLGİ DAĞARCIĞI 37
- DEĞİNİLEN BELGELER
- Uzunluk (mm) BİLGİ DAĞARCIĞI 38 NEOLİTİK FOSİL AVCILARININ İLK
- AKDENİZ PALEOBİYOCOĞRAFYASI
- BİLGİ DAĞARCIĞI 39 MTANIN İLK KADIN PALEONTOLOG- LARINDAN DR. LÜTFİYE ERÜNAL- ERENTÖZÜN (1912-2003) KISA BİYOG
- BİLGİ DAĞARCIĞI 40
- BATI AVRUPA NEOJEN PALEOBİYO- COĞRAFYASINA AİT SON ÇALIŞMALAR VE KARAMAN PROJESİNİN ÖNEMİ
- BİLGİ DAĞARCIĞI 41
Çizelge 3- devam ı BİLGİ DAĞARCIĞI 36 (*jeo
fi zik ara
şt ırma yöntemleri çizelge 1 ve 2’de özetlenmi şt ir.
(http://www .microgeo.com; Y ukar
ıda verilen çizelgelerdeki jeo fi zik yöntemlerin tan ım ve aç ıklamalar ı ilgili
internet sitesinden sadele ştirilerek al ınm
ış tır.
) **Bir maden yata ğ ı prospeksiyonunda cevher gövdesinin jeolojik modelinin olu şturulmas ı için genellikle tek yöntem yeterli olmaz. Bunun için, derinlik boyutunda bilgi veren, birden fazla ve birbirini destekleyen jeo fi zik
ara şt ırma yönteminin uygulanmas ı önerilir . ***Kuyu logu: Maden yata ğ ı ara
şt ırmalar
ında üzerinde fazla durulmayan bir jeo fi ziksel ara şt
. Bu yöntemde kullan ılan probun özelli ğ ine ba
ğ lı ola-
rak metreden birkaç cm aral ığ ına kadar yer alt ın ın
fi ziksel de ğ iş imleri çok hassas bir şekilde belirlenebilir . Kuyu ba şı nda karotlar üzerinde yürütülen tan ımlama çal
ış malar
ı, karot veriminin dü şüklü
ğ ü ve/veya tan ımlamay ı yapan jeolo ğ un mesleksel birikiminin yeterli olmamas ı gibi nedenlerle de ğ iş kendir ve ayn ı bölge için bile belirli bir standard ı sa
ğ layamayabilir . Oysa kuyu logu ölçümü, uluslararas ı standartlarda olmak üzere herhangi bir fi ziksel de ğ iş imi (elektrik iletkenli ğ i, poro-
zite, yo ğ unluk, sismik h ız, radyoaktif ış ıma kapasitesi, özdirenç, vb.) yüksek çözünürlüklü olarak kaydetme i şlemidir ve karot kayb ı olan aral ıklar ın da kay ıt alt ına
al ınmas
ın ı sa
ğ lar
. Bu yönüyle kuyu logu, bu noktadaki jeolojik formasyonlar ın derine do ğ ru
fi ziksel kimlik belgeleridir . Söz konusu say ısal kay ıtlar
ın saklanmas ı,
payla şı m ı ve korelasyonlar ı da çok daha kolay , sa ğ
ıd ır ve güvenilirdir . Karotlar ın zaman içinde korozyonu, nakliye ve depolama s ıras ındaki deformasyon veya kay ıplar
ı bu say ısal veriler için geçerli de ğ ildir
. Söz konusu say ısal veriler uluslar aras ı yorumlara da aç ıkt
ır ve yorum farkl ılı
klar ı, veri kalitesine ve s ıkl ığ
ba ğ lı olacakt ır). Eski Madencilik yap ı- lar
ı Eski maden nerededir? Havaland ırma ba- calar
ın ın konumlar ı nerelerdedir? T asman
potansiyeli olan alanlar veya devam eden
tasmanlar nerelerdedir? Üretim odalar ı (katlar) nerededir? T opuklar nerededir? İş
makinas ı neden birden birkaç metre çöktü? İyi Yöntem: Gravite (M-6) Daha
İyi Yöntem: Y er Radar
ı (M-12) En
İyi Yöntem: Sismik Y ans
ıma (M-2) Yeralt
ı kaz ı haritalar ın ın kat kat ortaya konmas ı bu kesimlerde
potansiyel çökme alanlar ın ın be-
lirlenmesinde etkili bir veri sa ğlar
. Dolgu alanlar ın ın s
ı- nı rlar ı At ık havuzlar ı nerededir? Dolgu alan ı s
ın ır-
lar ı nerededir? S ız ınt
ılar ne yöne gidiyor?
Dolguda büyük metalik nesneler var m ı ve
nerededir? Kontrol edebilmek için ne kadar kaz
ı yap ılmal
ı? İyi Yöntem: DC-Rezistivite (M-3) Daha İyi Yöntem: Manyetik (M-1 1) En
İyi Yöntem: Metal Saptama Amaçl ı Elektromanyetik (M-5) Kapanm ış maden i şletmelerinde
çevre kontrolü aç ıs ından etkili ve
hı
ı çal ış may ı sa ğlar
. Radyometrik Maden
Y
ı Uranyum yata ğı nı
yometrik minerallerin bulundu ğu bo
şluklar
nerelerdedir? Maden yata ğı nı kontrol eden faylar
ın konumu nedir? İyi Yöntem: DC-Rezistivite (M-3) Daha İyi Yöntem: Sismik K ırı lma (M-1) En İyi Yöntem: Kuyu Logu Yöntemleri (M- 14) Kuyu logu yöntemleri (Gama-ray , Rezistivite, vb.) do ğrudan radyo- metrik minerale yönelik etkili bir
çal
ış ma yöntemidir .
BİLGİ DAĞARCIĞI 37 Yukarıdaki jeofiziksel yöntemlere son yıllarda hızla yaygınlaşan spektrometrik loglama yöntemi de eklenmelidir. Kuyu logu yönteminden farklı olarak bu yöntem karot- lar üzerinde yürütülür ve karotun spektro- metrik olarak birkaç cm’de bir çözünürlükte taranmasına dayanır. Bu yöntem kompleks fillosilikat alterasyonu üyelerinin ayırtlan- masında (fillosilikat, amfibol, karbonat, sül- fat, demir-oksit ve termal infra-red donanı- mı eklendiğinde kuvars, feldspat, granat, olivin ve piroksen) kullanılmakta olup özel- likle porfiri sistemlerdeki alterasyon kuşak- larının kuyu başında hızla belirlenmesini ve sayısal korelasyonu sağlamaktadır (Holi- day ve Cooke, 2007). (Şekil 1).
Holliday, J. R. ve Cooke, D. R., 2007. Ad- vances in Geological Models and Exploration Methods for Copper ± Gold Porphyry Deposits, In "Proce- edings of Exploration 07: Fifth De- cennial International Conference on Mineral Exploration" edited by B. Mil- kereit, 2007, p. 791-809 http://www.microgeo.com Şekil 1- Karotlar üzerinde, sandıktan çıkarmadan ve temas etmeden kaydedilen spektrometre logu örneği (karbonat miktarı griden kırmızıya doğru artar, Holiday ve Cooke, 2007). Uzunluk (mm) BİLGİ DAĞARCIĞI 38 NEOLİTİK FOSİL AVCILARININ İLK KEŞFİNDEN MTA'LI İLK KADIN PALE- ONTOLOĞA 'BİR KÜLTÜREL-BİLİMSEL MİRAS PROJESİ': KARAMAN MİYOSEN GASTROPOD TOPLULUKLARI VE DOĞU AKDENİZ PALEOBİYOCOĞRAFYASI Yeşim İSLAMOĞLU* ve Bernard Manuel LANDAU** Karaman Miyosen havzası, coğrafik olarak Orta Toros kuşağının iç kesiminde yer alır. Havza, son derece iyi korunmuş ve görkemli jeolojik yapılarıyla zengin fosil topluluklarıyla oldukça ilgi çekici bir özelli- ğe sahiptir. Karaman’ın uygarlık tarihi en az 10 bin yıl öncesine dayanır. İlk çağlardan beri Karaman ve çevresinde yaşayan pek çok uygarlık çevrelerindeki bu ilginç jeolo- jik yapıları günlük hayatlarının bir parçası olarak görmüşler, ve bu oluşumlardan barı- nak, sığınak, yiyecek saklama vb gibi çeşitli amaçlarla yararlanmışlardır. Fosil topluluk- larının görsel çekiciliği ve bolluğu Neolitik Çağ’da yaşayan insanların da gözünden kaçmamıştır. Son yıllarda Anadolu'da Ça- talhöyük, Alacahöyük ve Çumra'da yürü- tülen arkeolojik kazı çalışmalarında, ilk yerleşik tarım toplumlarını temsil eden bu insanlara ait buluntular arasında mollusk fosillerine de rastlanılmıştır. Elde edilen veriler, Neolitik Çağ insanının Karaman ve çevresinden "koleksiyon" amacıyla fosil topladığını, ve böylece dünyada bilinen "ilk fosil avcıları"nın bu yörede yaşadığını or- taya koymaktadır (Bar-Joseph ve diğerleri, 2010).
Bölgedeki fosil toplulukları Tırtar for- masyonunun Orta Miyosen, serravaliyen yaşlı birimlerine ait yüzleklerde, özellikle de Karaman'ın güney ve güneydoğusunda, yaygın olarak görülür. (Atabey ve diğerleri 2000; Coric ve diğerleri) Özellikle mollusk fosilleri bir taraftan ender bulunma özelliği- ne sahipken, diğer taraftan son derece bol ve zengin bir çeşitlilik göstermektedir. Yö- redeki mollusk fosillerine dair ilk çalışmalar Toula (1901) ve Schaffer (1901) tarafından yapılmıştır. Toula (1901) çalışmasında beş yeni gastropod türü tanımlamıştır. Daha sonraki çalışmalar, sırasıyla Erünal - Eren- töz (1958) ve Janssen (1993) tarafından yapılmıştır. Bunlar arasında Lütfiye Erü- nal-Erentöz MTA'nın eski emekli ilk kadın paleontologlarından biri olup, çalışmasını doktora tezi kapsamında gerçekleştirmiştir. 1940 – 1970 yılları arasında "Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü"nde görev yap- mış olan Erünal-Erentöz, Karaman yöre- sindeki fosilleri “Adana, Hatay ve Karaman bölgelerinin Neojen yaşlı Molluskleri” isimli doktora tezinin bir bölümü olarak incelemiş- tir. Araştırmacının 1958 yılında MTA Ens- titüsü tarafından monograf olarak basılan söz konusu eserinde, Karaman yöresinden 143 gastropod türünün varlığı ortaya konul- muş; ve bu istifler “Helvetian” (bugünkü karşılığıyla yaklaşık Alt - Orta Miyosen) ola- rak yaşlandırılmıştır. Daha sonra, Jannsen (1993)’ın çalışması çok daha dar kapsamlı- dır. Araştırmacı sadece Spirotropis cinsinin revizyonu kapsamında yürütmüş olduğu çalışmasında Karaman bölgesinden yeni bir tür tanımlamıştır. *
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Maden Etüt ve Arama Dairesi - Ankara / TÜRKİYE **
Av. Infante D. Henrique 7, Areias de São João 8200-261 Albufeira / PORTEKİZ ve Centro de Geologia da Universi- dade de Lisboa, Lizbon / PORTEKİZ BİLGİ DAĞARCIĞI 39 MTA'NIN İLK KADIN PALEONTOLOG- LARINDAN DR. LÜTFİYE ERÜNAL- ERENTÖZ'ÜN (1912-2003) KISA BİYOG- RAFİSİ Dr. Lütfiye Erünal - Erentöz* bir arazi çalışmasında MTA'nın ilk kadın paleontologların- dan olan Dr. Lütfiye Erünal-Erentöz, Kırım Savaşı sırasında göç eden Kırım Türkleri- ne ait göçmen bir ailenin kızı olarak 1912 yılında Edirne'de doğmuştur. Ailesi Birinci Dünya Savaşı sırasında Edirne'den tekrar göç ederek, İstanbul'a yerleşmiştir. Öğre- nim hayatına İstanbul'da başlamış ve Kan- dilli Kız Lisesi'nden mezun olmuştur. Lise eğitiminden sonra ilk olarak İstanbul Üni- versitesi Tıp fakültesine kaydolmuş, fakat bir yıl boyunca Senatoryumda tedavisini gerektiren ciddi sağlık problemleri nedeniy- le öğrenimine devam edememiştir. Daha sonra, 1935 yılında İstanbul Üniversitesi Tabii Bilimler Fakültesine kayıt olan Lütfiye Hanım, 1939 yılında Jeoloji bölümünden
mezun olmuş, aynı yıl yaz aylarında ho- cası Prof. Dr. Hamit Nafiz Pamir ve seçilen diğer yeni mezunlarla birlikte Alplerde saha çalışmasına katılmıştır. 1939 sonbaharın- da sayın Pamir'in desteği ile Paris'te Sor- bonne Üniversitesinde paleontoloji üzerine doktora yapmak üzere girişimde bulunmuş; fakat aynı tarihlerde ikinci Dünya Savaşı- nın başlaması nedeniyle bu planını iptal et- mek zorunda kalmıştır. Bunu takiben Erü- nal-Erentöz, yine hocası ve aynı zamanda MTA’nın kurucu üyesi olan Prof. Dr. Hamit Nafiz Pamir’in önerisiyle Ankara'ya gelmiş ve 1940 yılında MTA’da çalışma hayatına başlamıştır. Lütfiye Hanım 1940-1976 yılları arasında MTA Genel Müdürlüğü Paleonto- loji Servisi’nde çalışmış, uzun yıllar Paleon- toloji Servis Şefliği yapmıştır. 1944 yılında MTA Jeoloji Şube Müdürü Dr. Cahit Eren- töz ile evlenen Lütfiye Hanım, 1965 yılında eski Genel Direktör sayın Doç. Dr. Sadret- tin Alpan'ın teklifi ile yeni kurulan “Tabiat Tarihi Müzesi”nin oluşturulması için kurulan komisyonda yer almış; ve daha sonra ise Müze İcra Komitesinde görev yapmıştır. 1950 yılında MTA yurt dışı bursuyla Paris'e giden ve 1950-1953 yılları arasın- da Paris - Sorbonne Üniversitesi’nde dok- tora çalışmasını yürüten Lütfiye Hanım “Karaman, Adana ve Hatay civarının Ne- ojen yaşlı mollusk faunası ve stratigrafisi” ve “Karadeniz Bölgesi’nin Neojen fauansı ve Stratigrafisi” isimli iki ayrı doktora tezi- ni başarıyla sunmuştur. Türkiye'ye dönüşte tezleri MTA Enstitüsü tarafından ayrı ayrı monografi olarak basılmıştır. İlk kez MTA'lı bir kadın jeolog/pale- ontolog olarak 1935-1937 yılları arasında Karaman'a gelerek, buranın arazisini o gün- kü güç koşullarda gerçekleştirebilmeyi ba- şaran Lütfiye Hanım, yöre halkıyla da yakın ilişkiler kurmuştur. Bugün bu ilişkileri geç- mişe ait anıları halen hayatta olan kılavu- zundan edinebiliyoruz. Bu sayede geçmiş- le günümüz arasında Kültürel bağlarımızı *
olarak görev yapmakta olan Jeoloji Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yeşim İslamoğlu’nun büyük halasıdır. Lütfiye Hanım'ın uzmanlık konusu ''Bilimsel Miras'' olarak 1991 yılından beri İslamoğlu tarafından sürdürülmektedir.) BİLGİ DAĞARCIĞI 40 da sağlamlaştırabiliyoruz. Gökçe Köyünde ikamet eden bu kılavuzun (Cahit Özkan) ai- lesi 1864 yıllarında Kafkasya Adige bölge- sinden (Şimdiki Abhazya Cumhuriyeti) göç etmiş bir ailedir. Lütfiye Hanım’ın yörede çalıştığı yıllarda kendisine hem arazi çalış- malarında eşlik etmiş, hem de kılavuzluk ve arkadaşlık yapmıştır. O günlerde 7-8 yaşla- rında olan bu çocuk bugün itibariyle 82 ya- şındadır (2012 yılı itibariyle). Çok zeki olan bu çocuğu o yıllarda Lütfiye Hanım okutmak amacıyla yanına almak istemiş, fakat ailesi müsaade etmediği için ne yazık ki kendisini Ankara’ya götürememiştir. Türkiye'nin ilk kadın paleontologların- dan biri olarak bilinen ve MTA Paleontoloji Servisi ile Tabiat Tarihi Müzesi’ne uzun yıl- lar emek veren Dr. Lütfiye Erünal - Erentöz, aynı zamanda Ankara Üniversitesi Tabii Bilimler Fakültesi Jeoloji Kürsüsü’nde de paleontoloji konusunda dersler vermiş, bu sayede pek çok araştırmacının yetişmesi- ne önemli katkılarda bulunmuştur. Bugün onun hazırlamış olduğu Neojen mollusk fa- unası ve stratigrafisi ile ilgili tezi ise Neojen paleontologları arasında Doğu Akdeniz için halen referans kitap olarak kullanılmaktadır. BATI AVRUPA NEOJEN PALEOBİYO- COĞRAFYASINA AİT SON ÇALIŞMALAR VE KARAMAN PROJESİNİN ÖNEMİ Batı Avrupa’nın Neojen paleobiyo- coğrafyası farklı bölgelerde çeşitli araştır- macılar tarafından incelenmiş; özellikle son yıllarda Batı Avrupa, Atlantik, Batı Akdeniz ve çevresi ile Paratetis’teki mollusklerin taxonomisi yeni yöntemlerin ışığında yeni- den ortaya konulmuştur (örneğin; Paratetis için Harzhauser ve diğerleri (1984, 2007); Akdeniz için Monegatti ve Raffi (2001); Ku- zey Denizi Havzası için Zagwijn ve Hager (1987) ve Kuzeybatı Atlantik ön cephesi için Silva ve Landau (2008) gibi. Bu çalışmalar özellikle birkaç faktö- rün önemini vurgulamaktadır: 1. Avrupa'daki çeşitli havzalardaki endemizm oranı daha önce düşünülenden çok daha fazladır. Önceki çalışmalarda Av- rupa Neojen'inde oldukça yaygın olduğu düşünülen ve aynı türe ait olarak değer- lendirilen pek çok taxonun aslında farklı taxonlara ait olduğu ve bunların da biyost- ratigrafik bir öneme sahip oldukları ortaya konulmuştur (örneğin Kuzey Denizi Havza- sı için: Marquet 1995, 1997a, b, Marquet ve Landau, 2006; Batı Akdeniz için: Landau ve diğerleri, 2003, 2004a, b, c, 2006a, b, 2007, 2009; Paratetis için: Harzhauser ve Kowalke, 2004). 2. Miyosen sırasında Kuzey Fransa ve İngiltere'den Akdeniz ve Paratetis'e ka- dar geniş ölçekte bir alanda tropikal paleo- biyocoğrafik bir provens mevcuttu (Brébion, 1974; Harzhauser ve diğerleri, 1984; Silva ve Landau, 2008). 3. Geç Miyosen'den itibaren, termofi- lik taxonların güneye doğru adım adım geri çekilmiş veya tamamen ortadan kalkmıştır (Silva ve Landau, 2008). Düşük enlemlere doğru bu adım adım geriye çekilme - or- tadan kaybolma olayı, Monegatti ve Raffi (2001)'in Akdeniz Piyosen'inini temsilen "biyo-ekostratigrafik sistemler" şeklinde bir model ortaya koymalarını sağlamıştır. Bu birimler daha sonra Silva ve Landau (2008) tarafından Batı Atlantik ön cephesi- nin paleobiyocoğrafyasını çözümlemek için Atlantik'e de uyarlanmıştır. Proje yürütücülerinden Dr. Bernard Manuel Landau'nun geçtiğimiz yıllarda Hollanda Naturalis Müzesi’ne (Nederlands Centrum voor Biodiversiteit, Leiden (Hol- landa) ziyareti sırasında, uzun yıllar önce Karaman Havzası’ndan toplanmış olan BİLGİ DAĞARCIĞI 41 Orta Miyosen yaşlı gastropodlarına rastla- mıştır. En az 30-40 yıl öncesine dayanan ve Arie Jannsen ile Jaap van deen Voort tarafından derlenmiş olan bu koleksiyon, yine aynı kişiler tarafından Hollanda Natu- ralis Müzesi'ne bağışlanmıştır. Landau'nun gözlemlerine göre, Hollanda Naturalis Mü- zesi’ndeki bu koleksiyon, aslında Erünal- Erentöz'ün (1958) çalışmasında yer alan- dan çok daha fazla çeşitlilikte, zengin ve oldukça iyi korunmuş gastropod toplulukla- rının varlığına işaret etmektedir. Doğrusu Erünal-Erentöz'ün (1958) doktora çalışmasından bu yana, yaklaşık 55 yıldır Doğu Akdeniz Orta-Geç Miyo- sen gastropod topluluklarının taxonomik revizyonunu ile ilgili kapsamlı bir çalışma bulunmamaktadır. İlk gözlemlere göre yö- reye ait topluluklar Orta Miyosen yaşlı Pa- ratetis, Fransa ve İtalya'daki topluluklara da büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte, bu coğrafyalardaki top- luluklar önemli sayıda endemik taxonlara da sahiptir. Benzer olarak, Guadalquivir topluluğuyla da benzerliklere sahip olmak- la birlikte, bu topluluk da önemli ölçüde endemik tür içermektedir (Landau, 1984; Landau ve diğerleri, 2009, 2011). Böylece, Doğu Akdeniz'in Orta Miyosen'inini en iyi şekilde temsil eden Karaman gastropod topluluklarının taxonomik bileşiminin mut- laka revize edilmesi ve paleobiyocoğrafik yayılımları ile endemizm oranlarının ortaya konulması gereklidir. Bu bağlamda, uluslararası ölçekte yeni bir projenin hayata geçirilmesi kara- rı alınmıştır. Özellikle Erünal-Erentöz'ün (1958) tezinde ismi geçen Karaman’da- ki lokalitelere yeniden gidilmesi ve tek- rar örnekleme yapılması fikri doğmuştur. Proje, MTA Genel Müdürlüğü’nün desteği ve Tabiat Tarihi Müzesi Müdürlüğü “Müze Ön Etütleri Projesi” projesi kapsamında 2011 yılında hayata geçirilmiştir. İlk arazi çalışması 15-30 Mayıs 2011 tarihleri ara- sında MTA’dan Doç Dr. Yeşim İslamoğlu ile Portekiz- Lizbon Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nden Dr. Bernard Manuel Landau ve Prof. Dr. Carlos Marques da Silva'nın katılımlarıyla gerçekleştirilmiştir. Projeye ait ilk ön rapor Türkçe ve İngilizce olarak MTA Genel Müdürlüğü’ne sunulmuştur (Landau ve diğerleri, 2012). İkinci arazi ça- lışması, 20-25 Mayıs 2012 tarihleri arasın- da Doç Dr. Yeşim İslamoğlu, Dr. Bernard Manuel Landau ve Dr. İbrahim Ertekin'in k atılımlarıyla gerçekleştirilmiştir. 2013 yılında da devam ettirilmesi planlanan projenin nihai amacı “Karaman bölgesindeki Orta Miyosen yaşlı gastropod topluluklarının taxonomik bileşimlerini or- taya koymak, sistematik revizyonunu ger- çekleştirmek, taxonların biyostratigrafideki yerini ayrıntılı ve kesin olarak belirlemek, Avrupa’daki Orta Miyosen yaşlı gastropod toplulukları ile benzerlik ve farklılıklarını araştırmak, Doğu Akdeniz Bölgesi’nin söz konusu dönemdeki paleobiyocoğrafyasını açıklamak ve MTA'lı ilk kadın paleotonto- log Dr. Erünal-Erentöz anısına uluslararası düzeyde bir monografi ve koleksiyon ha- zırlamaktır. Söz konusu kültürel-bilimsel projenin sonucunda, yeni yöntemler ve bulguların ışığında Doğu Akdeniz provensini temsil eden gastropodlar üzerine yenilemiş bir taxonomik çalışma ve Türkiye açısından önemli olacak yeni paleobiyocoğrafik so- nuçlar elde edilecektir. Yine ülkemiz açı- sından önemli sayılabilecek kazanım, MTA Müzesi adına uluslararası düzeyde bilimsel bir koleksiyonun hazırlanacak olmasıdır.
|
ma'muriyatiga murojaat qiling