MaâRİF (Mevlâna'nın Hocası) seyyid burhâneddin tiRMİZÎ Tercüme Ali Rıza karabulut


"Bırak beni! Öcümü, intikamımı alayım. Ben ona yardımlarda


Download 1.12 Mb.
Pdf ko'rish
bet8/98
Sana09.02.2023
Hajmi1.12 Mb.
#1182074
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   98
Bog'liq
Maarif-Seyyid-Burhaneddin-Tirmizi

"Bırak beni! Öcümü, intikamımı alayım. Ben ona yardımlarda 
bulunarak kabilesinin önder kişisi hâline getirdim, mal mülk verdim, her 
taraftan ona sayısız ihsanlarda bulundum, yüzbinlerce iyilik ettim, bütün 
bunları benimle ve benim dostlarımla savaşa girişsin, onlara karşı gelsin, 
böbürlendikçe böbürlensin, diye mi yaptım" der.
Yüce Allah, sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğu halde onu 
1 Buhari Tevhid 15; Tirmizi Duâ 131; Maârifin metninde bu hadîs-i şerif biraz daha muhtasar olarak 
geçmektedir 


cezalandırmayı murad etsin de, o kimse rahmet denizinin eteğine sarılmasın. Artık bu 
ne rahmettir, bu kul ise ne biçim bir kuldur, hangi rahmet kapısından kovulup 
sürülmüştür ki, O: "Bırak beni!" diyerek rahmet eteğini ondan çeksin?
(Allah Korkusu ve Güzel Ahlâk)
Yüce Allah : "Eğer biz bu Kur'an-ı bir dağa indir şeydik, şüphesiz ki onu, 
Allah korkusundan baş eğerek, parça parça olmuş görürdün..." 
buyurmaktadır. (Haşr 21)
Eğer Peygamberlerin ve Evliyanın Kur'an'da anlattığımız güzel huyları, ahlâk 
güzellikleri, iyi davranışları, tebliğleri dağlara ulaşıp onlar bunun muhatabı olsalardı; 
dağlar, merhametli annelerin gönüllerinden daha merhametli bir hâle gelir, ne bir şeyi 
kırıp döker, ne de bir şeyi parçalar, sanki dostun eti ve derisi gibi olurlar, onlarda 
sertlik, kabalık, serkeşlik, katılık ve yabancılık gibi bir şey kalmazdı. Peygamberlerin 
ahlâkındaki son derece yumuşaklık ve son derece merhamet/ilik sebebiyle dağların ve 
taşların en küçük parçalarından şefkat sütü coşar, rahmet ve merhamet meydana 
gelir, böylece dağlar ve taşlardaki sertlik, kabalık, katılık ve yabancılık yok olup 
giderdi.
(Öfke)
Hak sözün, doğru sözün mutlaka söylenmesi gerekir, ama öfkeli iken 
söylenmemelidir. Çünkü o söz, öfke ateşi yüzünden yakıcı ve yandırıcı bir hâle gelir. 
Zira kapı ve duvar gibi katı cisimler bile gönüldeki kırgınlık yüzünden, kişinin öfkeli 
zamanında öfkelenip ateşli bir hâle gelir. Gönül tandırından sıcak ekmek veya sıcak 
yemek gibi çıkardığın söz, nasıl olurda kızgın olmaz?! Eğer söylediğin o söz, bir şekle 
bürünüp karşına çıksaydı, yakıcılığı yüzünden ona elini dokunduramazdın. Şimdi biraz 
bekle, hele o ekmek soğuşun, o öfke geçsin! Ekmek, hayat devam ettiren bir gıda 
olduğu halde, yakıcı derecede sıcak iken, birinin ağzına koysan, o kimse aç bile olsa, 
ağzından çıkarıp atar, o ekmekten ve onu yemekten de mahrum kalır.
Allah kendisinden razı olsun. Hazret! Ali, savaş sırasında bir kâfirin üzerine 
saldırdı, onu yakalayıp öldürmek istediği sırada kâfir, Ali'nin yüzüne tükürdü, hem de 
öyle tükürdü ki, mübarek yüzünü kapladı. Bunun üzerine Hz. Ali hemen kılıcını 
elinden bıraktı ve öldürmekten vazgeçti. Etraftan sesler yükseliyordu :

Download 1.12 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   98




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling