Orhan pamuk
Download 1.5 Mb. Pdf ko'rish
|
Cevdet Bey ve Ogullari ( PDFDrive )
8
BEYOĞLU'NDA KADINLAR Nigân Hanım merdivenleri çıkarken terledi. Yüreğinin atışlarını, burnunun arkasındaki zonklamayı farkederek söylendi: "Ekim değil, sanki yaz!" Oysa yaz biteli, Heybeliada'daki yeni evden Nişantaşı'na taşınalı bir ay olmuştu. Şimdi, ekimin başında, 140 dışarıda, Beyoğlu'nda kızgın bir gökyüzü vardı. Nigân Hanım Perihan'a bakarak: "Burasıydı değil mi?" dedi. Perihan başını salladı, zile dokundu. Ayşe'nin yeni piyano hocasının evi burasıydı. Bütün kış haftada iki kere buraya ge leceklerdi. Bütün kış, haftada iki kere, Tünel'den az önceki bu hana gelip, Hörr kat merdiven çıkıp k f i f VP l o 7 k n k a n şıı sa- hanlıkta dikilip, kapının açılmasını beklemek Nigân Hanım'a hiç de sıkıcı gelmiyordu, ama gene de kızı annesinin yaptıklarının değerini bilsin istiyordu. Kapıyı, geçen gelişlerinde de gördükleri gündelikçi kadın açtı. Duvarlarında, temiz sakallı, kibar mösyölerin resimleri asılı bir odaya geçip oturdular. İçeriden piyano sesi geliyordu. Nigân Hanım saatine baktı.- Dörde beş vardı. Perihan karşısında oturmuş, bir dergiyi karıştırıyordu. Sonra sıkılıp pencereden dışarıya bakmaya başladı. Nigân Hanım bir doktor muayene hanesinde bekliyormuş gibi bir duyguya kapıldı. İçerden gelen müziğin hiç de az sonra bitecekmiş gibi bir havası yoktu. "Şu kıza piyanoyu öğretmek için ne kadar zahmete giriyoruz!" diye düşündü. Bu zamanda artık kimsenin, hele gençlerin hiçbir şeyin değerini bilmediklerini aklından geçirdi. 1936 Ekim'inde, kırksekiz yaşındaydı. Gıcırdayan sandalyede oturuyor, gelinini süzüyordu. "Çocuk daha bu kız!" Perihan alnını cama dayamış dışarı bakıyordu. "Ben onun yaşındayken..." diye düşündü Nigân Hanım ve hesapladı. "Perihan yirmiiki yaşında. Yani, yeni takvimle 1910'da, ben onun yaşındayken ikinci çocuğumu doğurmuştum!" Gururlanarak gözlerini kır pıştırdı. Bazan kendini çok çilekeş buluyor, bazan da hakkının yendiğini düşünüyordu. Şimdi de üçüncü çocuğu için, şu huysuz kız için çile çekiyor, sıkıntıyla bekliyordu. Kendini avutmak için, "Ayşe'yi aldıktan sonra Lebon'a gideceğiz!" diye düşündü. Leylâ Hanım'la orada dördü çeyrek geçe buluşmak üzere sözleşmişlerdi. Piyano sustu. Bir keman bir an gıcırdadı galiba; kısa bir sessizlik oldu. Sonra Macar hocanın bozuk Türkçesi ve ayak sesleri duyuldu. Açılan kapıdan önce elinde bir keman kutusu taşıyan, yakışıklı ve solgun yüzlü bir delikanlı çıktı. Nigân Hanım bunun kim olduğunu düşünürken Ayşe'yi gördü. Arkasında da 141 Mösyö Balatzs düşünceli bir tavırla gülümsüyordu. Duvarlardaki resimlerde görülen bakımlı sakal onda da vardı. Nigân Hanım'la Perihan'ı görünce canlandı. Ellerini sıkarak birşeyler mırıldandı. Kısa boylu, tombul bir adamdı. İnsana bir piyano hocasını hatırlatmıyordu, ama ince sözler söylemesini de biliyordu. Kapıdan çıkarlarken, Nigân Hanım: "Kibar adam!" diye düşündü. "Ne de olsa bir Avrupalı!" Merdivenleri iniyordu. İçinden tuhaf düşünceler geçti. "Ama yazık!" Bir piyano hocasıydı. Gene Beyoğlu'na çıktılar. Ama bu sefer yukarıda kızgın bir gök değil, sabırsız, aceleci bulutlar vardı. Sıcak ve ölü bir rüzgâr, sanki bir fırının ağzından çıkıyormuş gibi yüzleri yakıyordu. Nigân Hanım: "Fırtına geliyor!" diye düşündü. Ayşe Taksim tarafına dönünce seslendi: "Oraya değil. Şeker alacağız." "Eve gitmiyor muyuz?" Nigân Hanım öfkelenir gibi oldu. Çocukluğa karşı hoşgö rülüydü, ama şımarıklığa karşı hayır! Sert bir sesle: "Önce Lebon'a gideceğiz," dedi. "Leylâ Teyzen'e söz verdik. Sonra eve..." Ayşe surat astı. Perihan ona birşeyler anlatmaya koyuldu. Nigân Hanım gene aynı duyguya kapılır gibi oldu: Çocuklar hiçbir şeyin değerini bilmiyorlardı. Vitrinlere bakmaya başla- dı. Vitrinlerde de fazla bir şey yoktu. Adadan döndükten sonra yatak odası için perdelik kumaş aramış, iyi bir şey bulamamıştı. Bugün de Perihan ile o kadar dükkâna girip çıktıktan sonra ancak şu mavi çiçekli Amerikan bezini bulabilmişlerdi. Hiçbir şey yoktu dükkânlarda. Zaten Türkiye'de hiçbir zaman hiçbir şey yoktu. İşte mesela şu ünlü Hristodiadis'in mağazası. Bu vitrinlerde bir bakışta göz alan ne var? Orasından burasından iplerle çekişti rilerek gerilmiş kötü basmalar, rengi kısa zamanda solacak yerli mallar, donuk suratlı bir mankene giydirilmiş hazır elbiseler. Hiçbir şey yoktu. Nigân Hanım öfkelendiğini hissediyordu. Vitrinden uzaklaştı. Çevresine bakındı. Ayşe ile Perihan'ı göremiyordu. "Yok ol dular!" diye düşündü. Olduğu yerde durdu. Tünel'e doğru giden kaldırımda aradığı şeyi bulamadı. Gidip gelen lekeler başka Download 1.5 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling