Sevgili Milena


Download 0.97 Mb.
Pdf ko'rish
bet9/71
Sana02.04.2023
Hajmi0.97 Mb.
#1318916
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   71
Bog'liq
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )

Perşembe
Yalnız şundan söz etmek istiyorum bugün: Mektuplarınızı
iyice okumadım daha, çevresinde dolandım, ışığın çevresinde
dolanan pervane gibi... Ben de birkaç kez yandım. Hemen
şunu anladım ama: İki apayrı mektup bunlar, biri kana kana
içilsin diye yazılmış, ötekisi ise korkunç. (Onu daha sonra
yazmış olacaksınız.) Karşılaştığınız bir dostunuza, birdenbire
2x2'nin kaç ettiğini sorarsanız şaşırır, delilere sorulur bu soru
da ondan, ilkokuldur bu sorunun yeri. Bakın, şimdi sizden
öğrenmek istediğim şeyde bu ikisi de var: Hem çılgınlık, hem
de öğrencilik! Sonuncusunun oluşu, biraz iç açıcı hiç değilse.
Biri bana kendini kaptırınca, anlamıyorum, bocalıyorum. Bu
yüzden nice dostlukları (Weiss'la olduğu gibi) bozmuşumdur.
Karşımdakinin inancına, iyi niyetine bakmadan (söz konusu
bensem, yoksa başka konularda böyle değilimdir) yanıldığını
göstermek isterim hep.
Yaşamımız diyorum, nasıl olsa bulanık bir su... Ne demeye
onu daha da bulandırmak? Biliyorum, kaçındır gibi değil
artık... Bir yol göründü bana da, bir süre yürüyeceğim bu
yolun üstünde. Anılmanın değerini -hele bugünkü durumum


göz önünde tutulursa -(bırakın benim anmamı, ya başkalarının
anması?) küçümseyebilir miyim hiç? (Alçak gönüllülük değil
bu, iyi düşünün: Bunda kendini beğenmişlik var.) Anılmanın
değerini düşünüyordum ki; mektuplarınız geldi Milena. Nasıl
anlatayım bilmiyorum? Bir adam var, ölüm döşeğinde
uzanmış., kirli, pis.. Birden meleklerin en iyisi geliyor:
Azrail! Sınayabilir mi ölümü bu adam? O kadar yürekli değil,
sırtını dönüyor, daha çok gömülüyor yatağına... Olemez artık..
Olacak şey değil bu. Bakın şunu demek istiyorum:
İnanmıyorum yazdıklarınıza Milena! İnandıramazsınız da
beni! - Dostoyevski'yi de kimse inandıramazdı o gece-, benim
yaşamımsa bir gece sürer, kendimi kendim inandırabilirim
belki.
Nasıl başaracağımı getirebiliyorum gözümün önüne. (Siz
de bir kez gözünüzün önüne getirebilmiştiniz uzun
iskemlesinde yatan adamı, değil mi?) Ne var ki, kendime de
inanamam! Sizden bir şey öğrenmek istiyorum dediğim vakit,
kaçamak yaptığımı anlamadınız mı? Hani kimi öğretmenler -
yorgunluktan ya da doğru bir karşılık almanın özlemiyle -
öğrencisine bir soru sorarlar da aldıkları karşılıkla yetin-"
mezler, aldandıklarını sanmak isterler... Öyle ya, öğrenci daha
öğretmeninin öğretmediği konuyu nasıl bilebilir? O boş atıp
dolu tutmuştur, konunun özünü bilmesini sığdıramaz usuna.
Özünü bilmek, onu öğretmek, öğretmene vergidir ancak!
Sızlanmak, acınmak, okşanmak, yalvarmak, düşlere
kapılmakla olmaz... (Son beş-altı mektubumu okuyun bir
daha, birbirine bağlı şeylerdir .onlar.) Nasıl olur bilir misiniz?
Yalnız, evet yalnız... Neyse, geçelim şimdi bunları.


O kızdan da söz açmışsınız mektubunuzda. Bir
durumsamaya yol açmamak için hemen söyleyeyim ki, bugün
duyduğu acı bir yana, siz o kıza en büyük iyiliği ettiniz.
Başka türlü kurtulamazdı benden. Acı bir sezişle - ama hiç
anlamadan - ona olan yakınlığımın nereden geldiğini
duymuyor değildi. (Ona göre hava hoştu, ama benim için
korkunçtu bu.) Şunu anımsıyorum şimdi: Virschovitz'de tek
odalı bir evdeydik, sedire yan yana oturmuştuk
(yanılmıyorsam kasım ayındaydık, bir haftaya varmadan da
evimiz olacaktı burası), türlü uzun aramalardan sonra, hiç
değilse burasını ele geçirebildiğinden ötürü mutluydu;
yanındaki adam da birkaç gün sonra kocası olacaktı.
(Gene söyleyeyim ki, bu evlenmeyi ben istemiştim, ben
zorlamıştım. O ürkerek, biraz da istemeye istemeye boyun
eğmişti, sonra da alışmıştı artık.) Ateşli bir hastanın yürek
çarpıntıları kadar sık ayrıntılarla dolu o günü anımsadıkça,
göz kamaşmalarının ne demek olduğuna ben de inanıyorum
şimdi. (Aylarca benim de gözüm kamaşmıştı. Yalnız bende
aşka bir çekince de yer almıştı: Sorumluluk. Bu evlenme bir
çeşit "ussal evlenme" olacaktı.) Evet, inanıyorum göz
kamaşmalarına artık, nereden geldiklerini de biliyorum, onun
için şu süt bardağımı ağzıma götürmekten çekmiyorum işte.
Elimde olmadan değil, tersine, isteyerek tam burnumun
dibinde kırılabilir bu bardak ve yüzüm gözüm cam kırıkları
içinde kalabilir.
Bir şey soracağım: Ne gibi suçlar yüklüyorlar size? Benim
de mutsuz kıldığım kişiler oldu, ama beni - suçlandırmadılar,
durmadan sitem ettiklerini de anımsamıyorum. Konuşmazlar,
susarlar... 
İçlerinden 
olsun 
suçlandırdıklarını


sanmıyorum. Kişiler yanında böylesine ayrık bir durumum
vardır benim.
Geçelim bunları, önemi yok... Usuma çok güzel bir şey
geldi bu sabah yataktan kalkarken, işte onun önemi var!
Öylesine sardı ki beni, nasıl kalktığımı, nasıl yıkanıp
giyindiğimi anlayamadım... Biri gelip ayıltmasaydı beni, nasıl
tıraş olduğumu da bilmeyecektim.
Kısaca anlatayım: Bir süre için uzaklaşacaksınız
kocanızdan., yadırganacak yanı yok, bir ara daha olmuştu bu
durum. Nedenleri şunlar: Hastalığınız, onun sinirlerinin
bozukluğu 
(böyle 
davranmakla 
ona 
da 
yardım
etmiş olursunuz), Viyana'daki durum... Nereye gitmek
isterdiniz, pek kestiremiyorum. Bohemya'nın sessiz bir köşesi
hiç de fena değil. Benim karışmamam, ortaya çıkmamam
daha iyi olur. Gereken parayı şimdilik (nasıl ödeyeceğinizi
sonra konuşuruz) benden alırsınız. (Bu işte benim kazancım -
hiç değilse - şu olacak: Görmedikleri gibi çalışkan bir memur
olacağım.
Düşünemeyeceğiniz kadar gülünç, gülünç olduğu kadar da
sudan bir işim var; neden bana aylık verirler, bir türlü
anlayamam.) Kimi ay vereceğim para yetmeyebilir belki, ama
çok az olacağı için bu eksik kalanı, güçlük çekmeden
ekleyebilirsiniz. Övecek değilim bu buluşumu, ama siz
tanıtlayacaksınız bunu, vereceğiniz kararla. Böylece öteki
düşünülerim için vardığınız yargıların da yerinde olup
olmadığını anlamış olacağım.
Kafka


Korkunç bugünkü mektubunuz, Milena! Baştan sona değil
belki, ama yer yer korkunç... Onun için, açmadan önce
verdiği sevince teşekkür etmek zor geliyor şimdi bana. Bugün
bayram olduğu için özel mektuplar ulaştırılmazdı; yarınsa
cuma, sanmıyordum mektup alacağımı; anlayacağınız, sıkıcı
bir sessizlik içindeydim, sizinle ilgili olduğu için üzgün
değildim ama. Çok güçlüydünüz son mektubunuzda,
seyrettim sizi; yattığım yerden karda kıyamette dağa
tırmananları seçebilsem, onları da öyle seyrederdim. Tam
öğle yemeğine inerken geldi mektubunuz, yanıma aldım,
sonra cebimden çıkarıp masanın üstüne koydum, gene cebime
soktum. Bir mektupla eller nasıl oynarsa öyle, gülerek bakılır
bu çocuklara, sevilir onlar. Karşımda oturan generalle
mühendisi (sevimli, bulunmaz insanlar) çoğu zaman
görmüyor, ne söylediklerini işitmiyordum; bugün gene
yemeğe başladığım yemek de (dün ağzıma bir lokma bile
komadımdı) rahatsız etmiyordu beni, yemekten sonra önüme
sürülen sayı cambazlıklarının tutarını görüyordum yalnız,
nedeni ilgilendirmiyordu beni. Gelgeldim açık pencereden
gördüğüm çam ağaçları, güneş, dağlar, köy ve bütün bunların
ötesinde, uzaklardaki Viyana'yı sezinleyebiliyordum!
Sonra mektubunuzu inceleyerek okudum; ama pazar günkü
mektubunuzu, 
pazartesi 
günkünü 
yenisi 
gelmeden
okumayacağım; öyle şeylerden söz etmişsiniz ki onda,
inceleyerek okumaya gücüm yetmez, anlaşılan hastalığım
daha geçmemiş, hem sonra gününü geçirmiş o mektup;
hesapça elinize geçmemiş beş mektubum var yolda, gene bir
tanesi kaybolsa bile, taahhütlü mektuplar geç varsa bile, üçü
elinize geçmiştir artık. Sizden şunu diliyorum: Bana hemen
yazın, tek sözcük yeter, ama bu öyle bir sözcük olsun ki,


pazartesi günkü mektubunuzun sitemlerini azaltsın, o
mektubu okunacak bir hale soksun. Sizin o mektubu
yazdığınız pazartesi günü ben de burada (hem de boşuna
değil) aklımı başıma toplamak için bütün gücümle
uğraşmıştım.
Gelelim öbür mektuba: Ama vakit geç oldu, bugürıe değin
atlatmıştım mühendisi, bugün kesin olarak gelirim dedim,
buraya getirilmesi zor olan birtakım fotoğraflar göreceğim,
çocuklarının fotoğraflarını. Adam aşağı yukarı benim
yaşımda, Baveryalı; bir fabrikası varmış, çok bilgiç, ama
neşeli, anlayışlı biri; beş çocuğu olmuş, ikisi yaşıyormuş
(artık çocuğu olamazmış, karısının yüzünden), oğlu on üç,
kızı on bir yaşındaymış. Bu ne biçim bir dünya! Gene de
dengeyi bozmadan yaşayabiliyor bu adam. Hayır Milena,
dengeye dil uzatmamamız gerekir!

Download 0.97 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   5   6   7   8   9   10   11   12   ...   71




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling