T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
Mesnevî Şerhi,
c. 1, s. 56 467 Mevlâna, Mesnevî, c. 6, b.: 1890 “Dünya bir kahır evidir; Kahrı gör, çünkü kahrı kendi ihtiyârınla seçtin.” “Bu âlem Allah"ın kahır yurdu” olduğundan mânevîyat yolcusu için hedef, insanı var eden rahmet, merhamet ve aşk ile insanın irtibatını yeniden tesis etmektir. O diğer âleme mahsus rahmete sımsıkı sarılmak zorundadır. Kozmolojik anlamda alt ve üst âlem veya madde ve ruhani varlık arasındaki tezat, beden ve ruh, şekil ve mana, dış ve iç, toprak ve hava, okyanus ve köpük şeklinde ifade 98 derken “Rabbin onları kendilerine şahit tutarak, “Ben sizin rabbiniz değil miyim?” diye sormuştu, onlar da “Evet (Rabbimizsin) şahit olduk” dediler” 468 ve “Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de, onlar onu yüklenmek istemediler, ondan çekindiler, onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalimdir, çok cahildir.” 469 âyetlerine gönderme yapmaktadır. İnsan sorumluluğu yüklenmiş ve ruhlar âleminde verdiği sözün gereği olarak dünyada Allah’ın halifesi olmayı seçerek ruhlar âleminden ayrılmayı, bu dünyaya gelmeyi kabul etmiştir 470 ve bundan dolayı dünya ayrılık âlemidir 471 , bu yüzden Mesnevî neyin ayrılık hikâyesi ile başlar. Ney kamışlıktan (aslından) kopup geldiği için muzdariptir; 472 insan da aslından (Allah’tan) ayrıldığı ve dünya zindanında, beden kafesinde esir olan ruhunun aslına kavuşma isteği 473 dinmediği için sürekli manevî sıkıntı içindedir. 474 İşte bu dünya edilmektedir. Genel olarak ise bütün bu eşleşmeler, lütuf ve kahıra tekabül etmektedir… Kahır ve lütuf arasındaki kozmolojik ilişki, visal ile firak arasındaki tezat içinde ruhani ve psikolojik olarak kendini belli etmektedir. Allah"a yakınlık (kurbiyet) ve O"nunla vuslat rahmet ve merhametten kaynaklanan bir sonuçtur. Halbuki, O"na mesafeli olmak (bu’diyet) ve ondan ayrılık (firkat) kahırdan kaynaklanan bir sonuçtur. Ruhani mükemmellik, lütuf daima başta gelmek şartıyla bu iki tür sıfatlar arasında bir uyum gerektirir. İlk olarak insan “kahır yurdu”nda tutuldu ve rahmeti (lütuf) aradı.” William Chittick, Rumi ve Mevlevilik, çev.: Safi Arpaguş, http://akademik.semazen.net/article_print.php?id=459 468 A’raf 7/172 469 Ahazab 33/72 “İnsanın yüklendiği emanet, başta akıl, irade ve iradeyi serbestçe kullanmanın gerektirdiği sorumluluklardır. İnsan iyi ile kötü arasında seçim yapabilme yeteneğini, olumlu yönde kullanmadığı zaman, hem kendine hem de çevresine zulmetmiş ve cehalete düşmüş olur. Ayette insan türünün bir özelliğine dikkat çekilerek, onun genelde emanete riayet konusunda vefasızlık göstermeye yatkın olduğuna işaret edilmektedir. ” 470 Mevlâna, Mesnevî, c. 5, b.: 174-175 “Biz, kaza kadısının dehlizindeyiz; Belâ ve Elest davasının bahrindeyiz, İ mtihandan dolayı “belâ” dedik; Kavlimiz ve fiilimiz şehâdet ve beyandır” 471 “Biz vatanımızdan ayrılmışız, o yüzden yorgunuz, sınanmaktayız. Vatanından ayrı düşen nasıl kendine güvenebilir?” Mevlâna, Divân-ı Kebîr, c. 1, b.: 654, s. 83 472 Mevlâna’nın düşünce sisteminde ve Mesnevî adlı şaheserinin başında insanın geldiği yer hatırlatılır ve bu ney alegorisiyle anlatılır. İnsan Tanrı katında iken mutludur. Ancak ilâhî irade onu dünyaya göndemiş ve insan tabiatı icabı yaratıcısını unutma meyli göstermiştir. Yine bu âleme gelen insan, sğrekli geldiği ulvî âleme yani Tanrı katına özlem duymaktadır. Onun tekrar ana vatanına dönmesi, geldiği andaki safiyetini korumasına bağlıdır. Mevlâna’ya göre insanın yaratılışının sebebi aşktır. Yani Tanrı, tanınmak ve sevilmek istemiştir ve eşyayı ve bu varlık içinde de insanı yaratmıştır. Bu aşk insan ve yaratıcı arasında karşılıklıdır. Tanrı insanı, insan da Tanrı’yı derin bir aşk ile sevmektedir.” Mustafa Aşkar, Mevlâna Celâleddin Download 1.24 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling