T. C. Fatih sultan mehmet vakif üNİversitesi LİsansüSTÜ EĞİTİm enstiTÜSÜ tarih anabiLİM DALI tarih programi yüksek lisans tezi


Download 1.3 Mb.
Pdf ko'rish
bet51/61
Sana16.06.2023
Hajmi1.3 Mb.
#1493146
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   61
Bog'liq
KUR UN

Süleymanâmeler ile çağdaş diğer kaynaklarda, Yavuz Sultan Selim dönemi 
Kudüs’üne değinildiği kadar geniş olmasa bile Kanuni Sultan Süleyman dönemi 
Kudüs’ü hakkında da bilgi veren anlatımlara rastlanmıştır. Kudüs’te imar ve onarım 
faaliyetlerinin yoğun olarak yaşandığı Kanuni Sultan Süleyman dönemi, 
kaynaklarımızda ilk olarak Kubbetü’s Sahra’nın yenilenmesi bahsinden söz 
etmektedir.
Gelibolulu Mustafa Âlî’nin Künhü’l-Ahbâr adlı eserinden Kubbetü’s Sahra’ya 
yapılan yeniliklerin H. 959 (M. 1552) senesine tekabül ettiği öğrenilmektedir: 
“Kuds-i Şerîfin Sahra’llâhû müşerrefenin içi ve taşı kâşî vaz’ıyla inşâ kılındı 
ve elli dokuz târihinde binâsı tamam oldı
.”249
247
Feridun Ahmed Bey, a.g.e.,
s. 483. 
248
Selimnâmelerde Yavuz Sultan Selim’in Kudüs’ü ziyaretinin nasıl geçtiği hususu için bkz: Tez, s. 
60-81. 
249
Gelibolulu Mustafa Âlî, Künhü’l-Ahbâr, Türk Tarih Kurumu Basımevi, C. I. Tıpkıbasım, Ankara, 
2009, s. 356. XVI. yüzyılın en meşhur müelliflerinden olan Gelibolulu Mustafa Âli, sayısız esere imza 
atmıştır. Bu eserlerinden birini de “Haberlerin Özü” manasına gelen Künhü’l-Ahbâr adlı eseri 
oluşturmuştur. Genel bir tarih olan eserin en geniş bölümü Osmanlı tarihine ayrılmıştır. Eser 
1500’lerin sonuna kadar olan dönem için bilgi vermesi açısından önemlidir. Eserin Yavuz Sultan 
Selim devrinin sonuna kadar olan kısmı Ahmet Uğur, Mustafa Çuhadar, Ahmet Gül, İbrahim Hakkı 
Çuhadar tarafından çalışılmıştır. Tezimiz için eserden kullanılan bölümün transkripsiyonu ise 
şahsımıza aittir. 


113 
Kanuni Sultan Süleyman’ın hayırlarından bahsederken Kudüs’e de değinen 
Nişancı Mehmed, Tarih-i Nişancı adlı eserinde Gelibolulu Mustafa Âlî gibi H. 959 
senesine tekabül eden Kubbetü’s-Sahra onarımını şöyle anlatır: 
“Kuds-i Şerîf’de kıble-i evveli olan Sahra-i mübâreke kubbesinin içi ve taşı 
kâşî ile tahsîn ve tezyin olundu fî sene 959.”
250
Celalzâde Mustafa’nın Süleymannâmesinde geçen Kanuni Sultan Süleyman’ın 
Kudüs’ü ziyaret etmek arzusu Lütfi Paşa tarafından da işlenmiştir. Müellife göre 
ziyaret için hazırlıklar tamamlanmış fakat beklenmedik bir düşman hamlesi ile bu 
arzu yerine getirilememiştir: 
“Ve târihin tokuz yüz altmış biri (961/1553) olıcak Pâdişâh-ı İslâm ol kış 
Haleb şehrinde kışlayub re’âya ve berâyâya adl u dâd idüb dururken hâtır-ı 
şerîflerine hatıra oldı kim, vara Kuds-ı şerifi ziyâret ide ve hem Şâm 
vilâyetlerin göre ve hem ol hâtıraya hükmün virüb emr itdi. Ve didi kim, 
Kuds-ü şerifi ziyâret itmek isterim ve hem şehr-i Dımaşkı [ve] Şâm 
vilâyetlerin görmek isterim anlarun tedârikin idin. Vüzerâ fi’l-hâl emre 
imtisâl idüb Kuds-i şerîf ve Şâm-ı şerîf yolları azıkların tedârik ide tururken 
ol esnâda Vân begler begisinden diller ve câsuslar gelüb anlardan haber 
soruldukda cevâb virüb didiler kim, Şâh Tahmas muhkem yarakdadır kim, 
sizin memleketinizin bir tarakına akın itmek ister. Andan Pâdişâh- ru-yi 
zemîn bu haberleri dillerden ve casuslardan alıcak Kuds-i şerîf ziyaretinden 
ve şehri-i Dımaşk ve Şâm vilâyetlerinin temâşâsından ferâgat idüb sefer vakti 
gelmesine muntazır olub turdı.
”251
 
Rüstem Paşa’ya atfedilen tarihte de benzer bir anlatımla Kanuni Sultan 
Süleyman’ın Kudüs’ü ziyaret etmek arzusunda olduğu, düşmanların rahat vermemesi 
250
Küçük Nişancı Mehmed Paşa, a.g.e., s. 300-301. 
251
Kayhan Atik, a.g.t., s. 251-252. 


114 
üzerine bu niyetini gerçekleştiremediği ve yönünü başka tarafa çevirmek zorunda 
kaldığı şöyle anlatılmıştır: 
“Ba’dehû Haleb’de Pâdişâh hazretleri ziyâret-i Kudüs-i şerîf ve İbrâhîm-i 
Halîl[i] ârzû idüp dahi Haleb’den çıkup sayd u şikâr itmekle zikr olan 
mevâzı’-i şerîflere revâne olındılar. Bir niçe gün gitdiklerinden sonra şâh-ı 
nikbet-tebâh câsûslar tutılup ba’zı ihtimâller virilicek, hudâvendgâr hazretleri 
yine avdet idüp sayd u şikâr ile gelüp yine vusûl buldılar. Bunlar oldıktan 
sonra pâdişâh-ı memâlik-güşâ hazretleri evân-ı şitâyı Haleb’de geçirüp, sene 
ihdâ ve sittîne ve tis’a mie Cemâzi’l-evvelinün on tokızıncı güninde a’dâ-yı 
dîn ve furka-ı mülhidin olan Kızıl-baş-ı evbâşun ser-i bî-sûdı tırâjî niyyetine 
tasmim olınup şevket ü azamet ile mahrûse-i mezbûrdan Şirâz cânibine 
revâne olındılar.
”252
Bahsi geçen ayrıntılardan da anlaşılacağı üzere Selimnâme ve Süleymannâme 
gibi XVI. yüzyılın önemli ana kaynakları, çağdaşı ya da kendilerinden sonra yazılmış 
eserlere referans olmuşlardır.
252
Göker İnan, Rüstem Paşa Tarihi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek 
Lisans Tezi, İstanbul, 2011, s. 290. Rüstem Paşa Tarihi adındaki eserin, XVI. yüzyılın en önemli 
devlet adamlarından biri olan Rüstem Paşa’ya ait olup olmadığı tartışmalıdır. Oğuzlardan başlayıp 
1561yılına kadar ki Osmanlı tarihinin anlatıldığı eser Rüstem Paşa Tarihi ismiyle anılsa bile gerçeği 
yansıtmamaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Abdülkadir Özcan, “Kanuni Sultan Süleyman Devri Tarihi 
Yazıcılığı ve Literatürü”, s. 117-118. Tezimiz için eserden alıntılanan bölümün transkripsiyonu Göker 
İnan’a aittir.


115 
SONUÇ 
Osmanlı Devleti’nin doğuya doğru genişlemesi Yavuz Sultan Selim’in Suriye 
ve Mısır seferiyle birlikte başlamıştır. Bu sefer pek çok şehir gibi Kudüs’ün de 
Osmanlı hâkimiyetine girmesini sağlamıştır. Osmanlı tarihi kaynaklarında ise Kudüs 
yazımı bu tarihten çok daha önce başlamıştır. Erken dönem Osmanlı kaynaklarında 
Kudüs’e atıflar kentin kutsallığına binaendir. Kaynakların ortak özelliği şehrin 
Müslümanlar nazarındaki kıymetinin ön plana çıkarılıyor olmasıdır. Kudüs yazımı 
Ayet ve Hadis-i Şeriflerle desteklenerek, şehri ziyaret etmenin bile büyük 
mükâfatının olduğu gösterilmek istenmiştir. İlk dönem Osmanlı Padişahları da 
Mekke, Medine gibi Kudüs’e de bolca ihsanda bulunmuşlardır. Kaynaklarda geçen 
bu anlatımlar, bu şehirlerin Osmanlı hâkimiyetinde olmasalar bile hem Sultanların 
hem de müelliflerin zihinlerinde özel bir yerde olduğunu göstermesi bakımından 
önemlidir. Yavuz Sultan Selim’in Suriye ve Mısır seferinin yönünü önce gizli 
tutması, İslâm dünyasından gelecek tepkilere karşı temkinli hareket etmesi de 
zihinlerdeki kutsiyet algısına işarettir. Kaynaklarımıza göre Acem diyarına 
düzenlenecek seferin haklı sebepleri vardır. İslâm dünyası için büyük tehdit oluşturan 
Safevi varlığı bertaraf edilmeden bölge huzura kavuşmayacaktır. Nitekim dönem 
kaynakları Yavuz Sultan Selim’i İslâm dünyasının beklenen koruyucusu olarak 
sunmuşlardır.
Kaynaklarımız Kudüs’ün Osmanlı hâkimiyetine giriş tarihi konusunda net 
bilgi vermez. Bu konuda dönem kaynakları kısır kalmıştır. Fakat Yavuz Sultan 
Selim’in şehri ziyareti ayrıntıları ile aktarılmıştır. Sultanın Kudüs’e ihsanları da 
kaynaklarımızın diğer dikkat çektiği husustur. Sultan’ın Peygamber kabirlerine 
hürmeti, din ayrımı yapmaksızın oldukça lütufkar davranması övgülere sebep 
olmuştur. Bu ziyaret ile Yavuz Sultan Selim, askeri, maddi ve manevi gücünü 
tabiiyetindekilere göstermiştir. Osmanlı hakimiyetine giren Kudüs, Memlüklüler 
döneminde iyice harabeye dönen görüntüsünden sıyrılmış, Osmanlılar eliyle eski 


116 
ihtişamına tekrar kavuşmuştur. Kudüs’teki imar ve onarım faaliyetlerinin fazlalılığı 
şehri ilk imar eden Süleyman Peygambere atıfla Kanuni Sultan Süleyman’a II. 
Süleyman benzetmesinin yapılmasını sağlamıştır.
Kanuni Sultan Süleyman dönemi Kudüs için oldukça önemli olmasına 
rağmen dönem kaynakları bu konuya suskun kalmış, istenilen malzemeyi 
sunmamıştır. Bu durum, kaynaklara göre değerlendirilen çalışmamızın üçüncü 
bölümünün kısır kalmasına sebep olmuştur. Bölümdeki anlatım, bu soruna paralel 
olarak 
kaynakların 
verdiği 
bilgiler 
doğrultusunda 
şekillendirilmiştir. 

Download 1.3 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   47   48   49   50   51   52   53   54   ...   61




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling