T. C. KÜLTÜr ve turizm bakanliği tüRKİye küLTÜr portali projesi


 Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e: Bir İmparatorluğun Yıkılış Sürecinde Sanat Ve


Download 17.59 Kb.
Pdf ko'rish
bet15/22
Sana26.12.2017
Hajmi17.59 Kb.
#23082
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   22

8.3.2. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e: Bir İmparatorluğun Yıkılış Sürecinde Sanat Ve 
Kültür Ortamı 
 
Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Meşrutiyet, II. Abdülhamid, Kültür, Sanat, Mimari. 
 
Tanzimat sonrası Osmanlı mimari programına giren yapılar olarak tren garları dikkati çeker. 
Osmanlının  son  dönemine  damga  vuran  bu  yapılardan  en  önemlileri  Sirkeci  ve  Haydarpaşa 
garlarıdır.    Batı  modellerine  göre  planlanan  eserlerden  Sirkeci  Garı  (1888-1890)  oryantalist 
üslubu  yansıtırken,  Neo-Rönesans  üslubunda  tasarlanan  Haydarpaşa  Garı  (1906-1908)  aynı 
zamanda köşe kuleleri ile ortaçağ mimarisine de göndermeler yapar.  
 
İmparatorluğun  ilk  belediye  dairesi  olan  Altıncı  Daire-i  Belediye  Binası  (1879-1883)  Neo-
Klasik  özellikleri  ile  dönemin  resmi  yapıları  için  karakteristik  bir  örnek  oluşturur.  Bunu 
izleyen  Duyûn-ı  Umûmiye  (1897)  tasarımı  ile  benzer  yapılardaki  geleneği  sürdürmekle 
birlikte,  dışta  Neo-Osmanlı  üslubunun  ilk  belirtileri  olan  bazı  mimari  motifler  de  görülür. 
Dönemin  siyasi  eğilimleri  doğrultusunda  gelişen  bu  tutumun  resmi  yapılardaki  gelişimi 
Sirkeci Posta ve Telgraf Nezareti  (1909) binasında daha belirgin olarak ortaya konur.  
 
II. Abdülhamid dönemi eğitim politikasına bağlı olarak yapımı hız kazanan okullar boyutları 
ile  de  kentin  fiziki  yapısında  önemli  yer  tutarlar.  Neo-Klasik  ve  Neo-Rönesans  özellikler 
gösteren Sanayi-i Nefise Mektebi (1882-1892) dönemin önemli yapılarından biridir. Mekteb-i 
Tıbbiye-i  Şâhâne  (1893-1900),  İslam-Hint  mimarisinin  yanı  sıra,  Osmanlı  ve  Endülüs 
mimarisinden  seçilen  öğe  ve  motiflerin  özgün  bir  sentezini  sunan  Oryantalist  üslubun  kent 
peyzajına damgasını vuran anıtsal bir örneğidir. 
 
Karakol  yapıları  II.  Abdülhamid’in  istibdat  döneminde  daha  da  önem  kazanır  ve  bir  güç 
gösterisi olarak yurdun her yerine inşa edilir. Armalı ve yüksek kolonlu girişiyle Neo-Klasik 
mimarinin tipik örneklerinden biri olan Yıldız Karakolu (1884), Neo-Gotik üsluptaki Sarıyer 
Mesaburnu  Karakolu  (1891)  ile  Topçu  Karakolu  bunların  bazı  örnekleridir.  Yine  devletin 
gücünü  simgeleyen  anıtsal  boyutlardaki  kışla  yapılarının  sonuncusunu  Yıldız’daki  Orhaniye 
Kışlası  (1887)  oluşturur.  Genel  kışla  şemasına  göre  tasarlanan  eser  diğer  resmi  yapılarda 
olduğu gibi Neo-Klasik ağırlıklı bir özellik gösterir.  
 
Kentlerin  yeni  yüzü olan pasaj, işhanı, banka ve otel gibi  yapılar, ithal edilen plan düzenleri 
ve  cephe  tasarımlarıyla  tamamen  batlı  özellikleri  taşırlar  ve  Osmanlı  mimarisindeki 
yabancılaşmanın  en  iyi  göstergesidirler.  Kayseri  Hanı  (1895),  Franız  Hanı  ve  Ömer  Abdal 
Han  eklektisist  cepheleriyle  bunların  bazı  örnekleridir.  Mimar  Kemaleddin’in  eseri  olan 
Dördüncü Vakıf Hanı (1912-1926) Neo-Rönesans etkiler ile birlikte Neo-Osmanlı özellikleri 
taşır. Halep Pasajı (1885), Rumeli Pasajı (1894) ve Anadolu Pasajı (1900) gibi yapılar daha 
komplike  mimari  tasarım  özelliğine  sahiptirler  ve  dönemin  mimari  anlayışına  uygun  olarak 
Art  Nouveau  gibi  eğilimler  gösteren  dış  cepheleri  Avrupa  mimarisinden  alınmış  dekoratif 
unsurlarla  bezelidir.  Galata  ve  Pera’da  yoğunluk  kazanan  Londra  Oteli  (1891),  Pera  Palas 
Oteli (1894) ve Bristol Oteli (1896) gibi yapılar içinde benzer durum söz konusudur. Avrupa 
tarzı yaşamı simgeleyen bu yapılara apartmanlar da eklenir. Galata ve Beyoğlu’nda yoğunluk 
kazanan  apartmanlar  dönemin  diğer  yapılarında  olduğu  gibi  plan  ve  Eklektisist  cephe 
tasarımıyla  kente  Batılı  bir  görünüm  kazandırır.  Frej  ve  Azaryan  apartmanları  bunların 
bazılarıdır.  R.  D’Aronco’nun  yaptığı  Botter  Apartmanı  (1900)  Art  Nouveau  akımının 
İstanbul’daki önemli bir tensilcisi olur.  
 

 
 
 
Hamidiye Camisi (1876), hünkâr dairelerinin bir saray cephesini niteliğinde tasarlanması ve 
üçgen  tepelikle  sonuçlanan  taç  kapı  kompozisyonun  mihrap  cephelerinde  tekrarlanması 
geleneksel  dini  mimariden  uzaklaşan  sivil  bir  karaktere  bürünmeyi  ifade  eder.  Neo-gotik 
pencere  düzenlemesi  ve  Oryantalist  motiflerden  oluşan  seçmeci  bir  tasarım  sergiler.  Diğer 
İslami  yapılara  referans  veren  Hidayet  Camisi  (1887)  Oryantalist  üslubun  dini  mimarideki 
denemelerinden  birini  ortaya  koyar.  İmparatorluğun  son  dönemlerinde  ortaya  konan  Bebek 
Cami ve Kamer Hatun Camisi ise klasik Osmanlı camilere dönüşü simgelerler.  
 
Yüzyılın  sonuna  doğru  önemini  kaybeden  türbelerde,  diğer  yapılarda  olduğu  gibi 
Oryantalizmle  birlikte  Neo-Klasizm  ve  Neo-Gotik  gibi  üslup  bileşenlerinden  oluşan 
Eklektisist  tasarım  hâkim  olur.  Bu  uygulamalar  Osmanlı’nın  son  dönemlerinde  yerini 
geleneksel mimarlık denemeleri olan Osmanlı Neo-Klasiği diyebileceğimiz örneklere bırakır. 
Mahmud  Şevket  Paşa  Türbesi  (1909),  Served  Kadın  Türbesi  (1910)  ve  Gazi  Osman  Paşa 
Türbesi (1912) bunların bazılarıdır. Mimar Kemaleddin’in tasarımı olan Sultan Reşat Türbesi 
(1918)  Osmanlı türbe mimarisinin son özgün yapısını oluşturur. 
 
Çeşme mimarisin son dönemlerinde yeni tasarım denemeleri görülür. Bu değişim 
Aksaray’daki Pertevniyal Valide Sultan Çeşmesi’nde (1881), geleneksel motiflere dönüşle 
kendini gösterir. Galata’daki D’Aronco Çeşmesi ile Maçka’daki II. Abdülhamid Çeşmesi 
(1888) geleneksel ögelerle Art Nouveau üslubunun birlikteliğini ortaya koyan eserlerdir. 
Osmanlı çeşmelerinin son örneklerini teşkil eden Kısıklı Çeşmesi (1914) ve Üçüzlü Çeşme, 
Selçuklu ve Osmanlı tasarım öğelerinin bir sentezini sunar. 
 
Kaynak:  
 
 
Anonim, “Oteller”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 179-180 
 
Arel, Ayda, Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Batılılaşma Süreci, İstanbul (1975);  
 
Arslan, Necla, Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul, İstanbul (1992);  
 
Aykut, Pelin, “Anadolu Pasajı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1993, 256 
 
Aykut, Pelin, “Londra Oteli (Mimari)”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.5, 1994,  
257;  
 
Barışta,  H.  Örcün,  “Pertevniyal  Valide  Sultan  Çeşmesi”,  Dünden  Bugüne  İstanbul 
Ansiklopedisi, C.6, 1994, 245-246 
 
Batur,  Selçuk,  “Ondokuzuncu  Yüzyılın  Büyük  Camilerinde  Son  Cemaat  Yeri  ve  Hünkâr 
Mahfili Sorunu Üzerine”, Anadolu Sanatı Araştırmaları, C.II, 1970, 97-112 
 
Batur, Selçuk, “Yıldız Cami”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7, 1994, 514-515; 
 
Batur, Afife, “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e 
Türkiye Ansiklopedisi, C.3, 1985, 1038-1090 
 
Batur, Afife, “Botter Apartmanı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, 1994, 312-314 
 

 
 
 
Batur, Afife, “Düyun-ı Umumiye Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3, 1994, 
111-112 
Batur, Afife, “Frej Apartmanı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.3, 1994, 338-339; 
 
Batur, Afife, “Mekteb-i Tıbbiye-i Şâhâne Binası” Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 
C.5, 1994, 377-379 
 
Batur Afife, “Pera Palas (Mimari)”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 240-
24 
 
Batur, Afife, “Sanayi-i Nefîse Mektebi Binaları”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 
C.6, 1994, 447-448 
 
Can, Cengiz, “Altıncı Daire-i Belediye Binası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 
1993, 123-12; 
 
Cezar, Mustafa, Sanatta Batıya Açılış ve Osman Hamdi, İstanbul (1971) 
 
Cezar, Mustafa, XIX. Yüzyıl Beyoğlusu, İstanbul (1991) 
 
Çoruhlu, Tülin, “Orhaniye Kışlası”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.6, 1994, 137-
138 
 
Demiriz,  Yıldız,  “Mehmed  V  Türbesi”,  Dünden  Bugüne  İstanbul  Ansiklopedisi,  C.5,  1994, 
349 
 
Demirtaş,  Belgin,  “Abdülhamid  II  Çeşmesi”,  Dünden  Bugüne  İstanbul  Ansiklopedisi,  C.1, 
1993, 43 
 
Denel,  Serim,  “19.  Yüzyılda  Osmanlı  Sivil  Mimarisinde  Bazı  Oran-Ölçek  Değişmeleri”, 
Bedrettin Cömert’e Armağan, 1980, 544-546 
 
Denel,  Serim,  Batılılaşma  Sürecinde  İstanbul’da  Tasarım  ve  Dış  Mekânların  Değişimi 
Nedenleri, İstanbul (1982) 
 
Kuban, Doğan, Osmanlı Mimarisi, İstanbul (2007) 
 
Ödekan, Ayla, “Mimarlık ve Sanat Tarihi”, Türkiye Tarihi-3, 2002, 369-455 
 
Ödekan, Ayla, “Çeşmeler”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, 1994, 488-491;  
 
Ödekan,  Ayla,  “İstanbul  Art  Nouveau’su”,  Tanzimat’tan  Cumhuriyet’e  Türkiye 
Ansiklopedisi, C.4, 1985, s.1086-1088 
 
Salman,  Yıldız,  “Osmanlı  Bankası  Binası”,  Dünden  Bugüne  İstanbul  Ansiklopedisi,  C.6, 
1994, 166 
 
Saner, Turgut, “Hidayet Camii”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.4, 1994, 71 
 
Sey, Yıldız, “Apartman”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, 1994, 281-282; 

 
 
 
 
Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Batılılaşma Dönemi ve Balyan Ailesi, İstanbul (1981);  
 
Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi’nin Rolü, İstanbul (1993) 
 
Ünsal,  Behçet,”İstanbul  Türbeleri  Üzerine  Sitil  Araştırmaları”,  Vakıflar  Dergisi,  S.XVI, 
1982, 86-98 
 
Yavuz, Yıldırım, Mimar Kemalettin  Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara (1981) 
 
Yavuz,  Yıldırım  -  Özkan,  Süha,  “Osmanlı  Mimarlığının  Son  Yılları”,  Tanzimat’tan 
Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi, C.4, 1985, 1078-1085 
 
Yavuz,  Yıldırım,  “Batılılaşma  Dönemi  Osmanlı  Sağlık  Kuruluşları”,  ODTÜ  Mimarlık 
Fakültesi Dergisi, S.2, 1988, 123-142 
 
Yavuz,  Yıldırım,  “Mahmud  Şevket  Paşa  Türbesi”,  Dünden  Bugüne  İstanbul  Ansiklopedisi
C.5, 1994, 72-273 
 
Yıldırım,  Nuran,  “Askeri  Hastaneler”,  Dünden  Bugüne  İstanbul  Ansiklopedisi,  C.1,  1993, 
344-349 
 
 
 
 
 
 
 
Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca hazırlanan tüm içeriğin her türlü 
ortamda  umuma  arz  yetkisi  sınırsız  süreyle  Kültür  Turizm  Bakanlığına 
devredilmiştir.    Bakanlık  sonraki  zamanlarda  hazırlanan  içerikle  ilgili  düzeltme, 
ekleme, silme veya yayından kaldırma hakkına sahiptir.
 
Kaynağı  Hazırlayan  / 
Emeği Geçen 
Konu Editörü 
Proje Yöneticisi 
Prof. Dr. Kıymet GİRAY/ 
Dr. Mesut Dündar 
Prof.Dr. Kıymet GİRAY 
Prof.Dr. Hale KÜNÜÇEN 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
T.C.  
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 
TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ 
 
 
 
 
 
 
 
ARKEOLOJİ VE SANAT TARİHİ 
OSMANLI’DA BATILILAŞMA DÖNEMİNİN DİNAMİKLERİ 
İMPARATORLUĞUN BAŞKENTİ İSTANBUL’UN SEMBOLLERİ 
SARAYLAR 
 
 
 
 
Prof. Dr. Kıymet GİRAY 
 
 
 
 
Kasım 2009 
ANKARA 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
8.4. İmparatorluğun Başkenti İstanbul’un Sembolleri Saraylar 
 
Anahtar Kelimeler: Batılılaşma, Kültür, Sanat, Mimari, Saray, İstanbul. 
 
Batılılaşama  hareketleriyle  Osmanlı  sultanların  yönetim  ve  yaşam  tarzında  meydana  gelen 
değişimlerin  en  iyi  görsel  ifadesini,  yeni  bir  fonksiyona  bürünen  saraylar  ortaya  koyar. 
Sultanların  kendi  yaşamlarına  çağdaş  bir  görünüm  kazandırmak  amacıyla  giriştikleri  imar 
faaliyetleri sonucunda ortaya konan saraylar, Osmanlı mimarisi ile birlikte kentsel değişimin 
de birer simgesi olur. 
Türk  sarayları,  genel  itibariyle  Doğu  kökenli,  İslam  mimari  geleneğine  bağlı  köşk  ve 
kasırların  temel  öğesini  oluşturduğu  pavyon  sistemine  dayalıdır.  Bunun  en  güzel  örneğini, 
19.yy otalarına kadar konut ve yönetim merkezi olarak kullanılan Topkapı Sarayı teşkil eder. 
Lale  Devri  ile  başlayan  dışa  açılma,  yaşam  tarzı  ve  zevklerdeki  değişmelerle  birlikte  saray 
mimarisi  yeni  bir  boyut  kazanmaya  başlar  ve  bunun  ilk  demeleri  Kâğıthane’deki  Sadabad 
Sarayları’nda  görülür.  Aynı  zamanda  Boğaziçi  ve  Haliç  kıyılarında,  kadın  sultanlar  ve 
sadrazamların başı çektiği yalı tarzında saray yapılaşması baş gösterir.   
Boğaziçi kıyıları, 19. yüzyılda giderek daha da genişleyen bir sahilsaray yapılaşmasına sahne 
olur.  Antoine-Ignace  Melling’in  yenileyip  düzenlediği  Ortaköy’deki  Hatice  Sultan  Sarayı 
(1809)  bunların  en  bilinedir.    Saray,  Melling’in  tasarladığı  Neo-Klasik  üsluptaki  köşkü  ve 
kitleler  arasındaki  organik  bütünlüğü  ile  bazı  geleneksel  değerlerin  terk  edilmeye,  Batılı 
formların  görülmeye  başladığı  bir  dönemi  işaret  eder.  II.  Mahmud  tarafından  yaptırılan 
Çırağan  Sarayı  (1830),  Boğaziçi  kıyılarında  inşa  edilen  geleneksel  zarif  ahşap  saray 
mimarisinden  farklı  bir  anlayışı  yansıtan,  Neo-Klasik  ve  Ampir  özellikleriyle  Avrupa 
tarzındaki ilk büyük eserdir. 
Sultan Abdülmecid  tarafından  yaptırılan Dolmabahçe Sarayı  (1842-1856), kavram,  üslup ve 
boyut bakımından gelenekten tamamen kopuşu ifade eder. Devlet yönetimi, saray teşkilatı ve 
protokolü  gibi  alanlarda  yaşanan  değişimlere  uygun  olarak,  pavyonlardan  oluşan  saray 
mimarisi,  tek  bir  yapı  ya  da  yapılar  topluluğundan  oluşan  büyük  konut  kompozisyonlarına 
dönüşür.  Sarayın,  yeni  ve  genişletilmiş  işlev  ve  programlara  göre  tek  seferde  bütüncül  bir 
proje olarak tasarlanması, Avrupa örneklerine eşdeğer bir yaşam ve idari biçimine göre mekân 
ve  dekorların  oluşturulması  yeni  olgulardır.  Bu  çerçevede  Dolmabahçe  Sarayı,  “Osmanlı 
hanedanın  yaşamında,  kendini  ve  yöneticiliğini  kavramlaştırmada”  ve  İstanbul’un  kentsel 
tarihinde  bir  dönüm  noktasını  teşkil  eder.  Mega  boyutları,  Neo-Klasik  ve  Barok  ağırlıklı 
Eklektisist tasarımı ve çevre yapılarla oluşturduğu “imperial” mahalle özelliğiyle kentin yeni 
merkezi ve sembolü durumuna gelir. 
Sultan Abdülaziz’in yaptırdığı Beylerbeyi ve Çırağan sarayları, Dolmabahçe’de ortaya konan 
yeni  anlayışın  daha  küçük  ölçekteki  temsilcileri  olarak  kent  mimarisinde  yerlerini  alır.  
Boğaziçi’nin Anadolu yakasındaki Beylerbeyi Sarayı (1861-1865), bir ana bina ile ona bağlı 
köşkler  ve  diğer  hizmet  binalarından  oluşan  bir  kompleks  niteliğindedir.  Kıyıya  paralel 
uzanan saray binasında, Mabeyn, Hünkâr ve Harem daireleri tek bir çatı altında toplanmıştır.  
Geleneksel  orta  sofalı  plan  şemasının  Batılı  yorumunu  ortaya  koyan  eser  Dolmabahçe’nin 
daha sade bir versiyonudur. Dışta, Barok ve Neo-Rönesans özellikleri yansıtan eserin içersi, 
sultanın isteği doğrultusunda, geleneksel öğelerde içeren Oryantalist üslupta düzenlenir.      
Çırağan  Sarayı  (1863-1871),  Dolmabahçe  ve  Beylerbeyi  saraylarında  kullanılan  plan 
şemasının  daha  ileri  ve  “kristalize”  olmuş  bir  örneğini  sunar.    Olgun  ve  klasik  bir  sadeliğe 
ulaşan  plan  ve  kütle  tasarımı,  daha  önce  Dolmabahçe  ve  Beylerbeyi  saraylarında  denen 
geleneksel  üç  sofalı  şemanın  aksaklıklardan  kurtarılarak  tek  bir  dikdörtgen  içine  alınarak 
kesin  bir  geometriye  kavuşturulduğu  özgün  bir  yorumu  ortaya  koyar.  Uzun  dikdörtgen 

 
 
 
prizmatik kütlenin cepheleri, Barok, Neo-Gotik ve Neo-Klasik motiflerle birlikte dengeli bir 
sadelik sergiler. Güçlü  bir Oryantalizmin seçildiği  içeride, Mağrip-Endülüs kökenli öğelerin 
yanı sıra bazı geleneksel Osmanlı biçimler uyum içerisinde kullanılarak bir sentez yatılmaya 
çalışılmıştır.  
İmparatorluğun  son  sarayı  olan  Yıldız  Sarayı,  farklı  dönemlerde  inşa  edilen  köşk  ve 
kasırlardan oluşan karakteriyle, bir bakıma Topkapı Sarayı’ndaki geleneksel pavyon sistemine 
dönüşü ortaya koyar. Başta güvenlik olmak üzere çeşitli nedenlerle kent içindeki Dolmabahçe 
Sarayı’nda  uzaklaşmak  isteyen  II.  Abdülhamid,  güçlü  duvarlarla  çevreleyip  askeri  yapılarla 
takviye  ettiği  yıldız  pavyonlarına  ihtiyaca  göre  yeni  köşkler  ekleyerek  saray  ve  yönetimini 
Yıldız’a taşır. Uzun bir zaman dilimi içinde değişik mimarlar tarafından farklı üsluplarda inşa 
edilen  çok  sayıdaki  köşk  ve  pavyon  tipi  binalardan  oluşan  saray  kompleksinde,  yönetin  ve 
hizmet  binalarının  bulunduğu  resmi  bölüm,  haremin  yer  aldığı  özel  bölüm  ve  dış  bahçe 
alanları işlev olarak birbirine bağımlı olmakla birlikte, görsel olarak kapalı bölümlere ayrılır. 
Engebeli bir araziye kurulan yıldız sarayı, su öğesinin kullanıldığı büyük havuzları, Rönesans 
ve  Barok  geleneklerinin  yapay  grottoları  ve  köprüleriyle  Avrupa’nın  Romantik  bahçe 
tasarımıyla da ilgi çeker. 
 
 
 
 
İstanbul, Dolmabahçe Sarayı 
 
 
İstanbul, Beylerbeyi Sarayı 
 

 
 
 
 
İstanbul, Çırağan Sarayı 
 
 
 
İstanbul, Yıldız Sarayı, Şale Kasrı 
 
 
  
İstanbul, Yıldız Sarayı, Büyük Mabeyn Köşkü 
 
Kaynak:  
 
Arslan, Necla, Gravür ve Seyahatnamelerde İstanbul, İstanbul (1992) 
 
Arslan,  Necla,  “Osmanlı  Sarayı  ve  Mimar  Antonie-Ignace  Melling”,  Osman  Hamdi  Bey  ve 
Dönemi Sempozyumu (17-18 Aralık 1992), 1993, 113-122 
 
Arslan,  Necla,  “Osmanlı  İmparatorluğu  Döneminde  Beşiktaş  Sahilinde  Saray  Yerleşimi”, 
Milli Saraylar 1994-1995, 102-114 
 
Artan, Tülay, “Hatice Sultan Sahilsarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, 1994, 19-
20 

 
 
 
Batur,  Afife,  “Batılılaşma  Döneminde  Osmanlı  Mimarlığı”,  Tanzimat’tan  Cumhuriyet’e 
Türkiye Ansiklopedisi, C.3, 1985, 1038-1090 
 
Batur, Afife, “Yıldız Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.7, 1994, 520-526 
 
Cezar, Mustafa, “Sanatta Batı’ya Açılışta Saray Yapıları ve Kültürünün Yeri”, TBMM Milli 
Saraylar Sempozyumu/Bildiriler, İstanbul (1985), 46-68 
 
Cezar, Mustafa, “Süslemeleri Yönünden Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları”, Milli Saraylar 
1992, 8-29 
 
Cezar, Mustafa, “XIX. Yüzyılda Neden Batı Tarzı Saray”, Milli Saraylar 1993, 8-19 
 
Eldem, S. Hakkı, Köşkler ve Kasırlar, C.I-II, İstanbul (1969-1974) 
 
 Eldem, S. Hakkı, Sa’dâbâd, İstanbul (1977) 
 
Eldem, S. Hakkı – Akozan, Feridun, Topkapı Sarayı, Ankara (1981) 
  
Esemenli, Deniz, “Tanzimat’ın Sarayı Dolmabahçe”, MS Tarih Kültür Sanat Mimarlık, S.1, 
1999, 48-75 
 
 Esemenli, Deniz, Osmanlı Sarayı ve Dolmabahçe, İstanbul (2002) 
 
Ezgü, Fuad, Yıldız Sarayı Tarihçesi, İstanbul (1962) 
 
Gülersoy, Çelik, Çerağan Sarayları, İstanbul (1992) 
 
Kuban, Doğan, Osmanlı Mimarisi, İstanbul (2007) 
 
Necipoğlu,  Gürlu,  15.  ve  16.  Yüzyılda  Topkapı  Sarayı:  Mimari,  Tören  ve  İktidar,  İstanbul 
(2006) 
 
Küçükerman, Önder, Sanayi  ve Tasarım Yarışında Bir  İmparatorlu  İki  Saray “Topkapı” ve 
“Dolmabahçe”, İstanbul (2007) 
 
Ortaylı,  İlber,  “19.  Yüzyılda  Osmanlı  Saraylarının  Geçirdiği  Değişim”,  MS  Tarih  Kültür 
Sanat Mimarlık, S.1, 1999, 14-25 
 
Saner, Turgut, 19. Yüzyıl İstanbul Mimarlığında “Oryantalizm”, İstanbul (1998) 
 
Sevim, N. Arslan, “XVIII ve XIX. Yüzyıl Sahil Sarayları”, Osmanlı, C.10, 1999, 429-434;  
 
Sözen, Metin, Devletin Evi Saray, İstanbul (1990) 
 
Tuğlacı, Pars, Osmanlı Mimarlığında Balyan Ailesi’nin Rolü, İstanbul (1993) 
 
Ülgen, Aygün, “Osmanlı Saray, Kasır ve Köşkleri”, Osmanlı, C.10, 400-428 
 
Yücel, İhsan vd., Dolmabahçe Sarayı, İstanbul (2005) 

 
 
 
 
 
 
Haklar (Rights): (Telif ve kullanım hakları ile ilgili bilgiler.) 
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca hazırlanan tüm içeriğin her türlü 
ortamda  umuma  arz  yetkisi  sınırsız  süreyle  Kültür  Turizm  Bakanlığına 
devredilmiştir.    Bakanlık  sonraki  zamanlarda  hazırlanan  içerikle  ilgili  düzeltme, 
ekleme, silme veya yayından kaldırma hakkına sahiptir.
 
Kaynağı 
Hazırlayan/Emeği Geçen 
Konu Editörü 
Proje Yöneticisi 
Prof. Dr. Kıymet GİRAY/ 
Dr. Mesut DÜNDAR 
Prof.Dr. Kıymet GİRAY 
Prof.Dr. Hale KÜNÜÇEN 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
 
T.C.  
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 
TÜRKİYE KÜLTÜR PORTALI PROJESİ 
 
 
 
 
 
SANAT TARİHİ 
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK MİMARİSİ 
 
 
 
Prof. Dr. Kıymet GİRAY 
 
 
 
 
KASIM- 2009 
ANKARA
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
9. Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarisi 
 
Anahtar  Kelimeler:  Türkiye  Cumhuriyeti,  Mimarlık,  Ulusal  Mimarlık  Üslubu,  Türkiye’de 
Çalışan Yabancı Mimarlar, Rasyonel Mimarlık 
Osmanlının  son  yıllarında  milliyetçilik akımı,  giderek  yaygınlaşmaktadır.   Cumhuriyetin ilk 
yıllarını  da  içine  alan  bu  görüş,  özellikle  Ziya  Gökalp’in  geliştirdiği  Türkçülük  fikirlerinin 
etkilerinin  yoğunlaştığı  sanat  alanlarını  da  kapsamına  alır.  Bu  doğrultuda,  Sanayi-i  Nefise 
Mekteb-i  Alisi’nden  yetişen  genç  mimarlar  da  bu  görüşü  benimserler.  Bu  dönem  mimarları 
da,  Osmanlı  kimliğini  belirleyen  mimari  eserler  vermeyi  amaç  edinir.  Ancak  Avrupa 
mimarisinin  teknolojik özelliklerinden  yaralanılarak ve Milli  karakteri  de  saklı tutan  yapılar 
üzerinde  çalışacaktır.  Plan  ve  tasarım  özellikleri  batılı  nitelikler  taşıyan  bu  yapılarda;  salt 
dekorasyonda,  özellikle  de  cephe  tasarımlarında  Osmanlı  Mimarisinin  elemanları  bezeyici 
niteliklerde yer alacaktır.  
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile başta başkent Ankara’nın inşası olmak üzere yoğun bir 
imar  faaliyetine  girişilir.  1930’a  kadar  süren  1.  Ulusal  Mimarlık  Üslubu  olarak  da  anılacak 
olan bu dönem  az sayıda mimarla temsil  edilecektir. Mimar Vedat,  Mimar Kemalettin  Bey, 
Muzaffer Bey, Julia Mongeri ve Arif Hikmet Koyunoğlu üstlenir Cumhuriyetin ilk yapılarının 
inşasını. 
1930 yıllarda çok sayıda yabancı mimar Türkiye’de çalışma imkânı elde eder. Başta eğitimle 
ilgili binalar ve diğer devlet daireleri Ankara’da yükselmeye başlar. Avrupa’da ortaya  çıkan 
modern mimarlık akımlarının uygulamalarıyla çağdaş Türkiye’nin yeni yüzü belirir. 1930’lu 
yıllarda  Ernst  Egli,  Bruno  Taut,  Martin  Wagner,  Franz  Hilinger,  Hans  Poelzig,  Martin 
Elsasser,  Clemens  Holzmeister,  Robert  Öerley,  Theodor  Post  gibi  yabancı  mimarların  yanı 
sıra Bedri Uçar, Seyfi Arkan, Şekip Akalın ve Şevki Balmumcu gibi birçok genç Türk mimarı 
da inşaat sektöründe etkinlik gösterirler. 
1940’dan  1950’ye  kadar  10  yıl  kadar  süren  2.  Ulusal  Mimarlık  Üslubu, özellikle  kaynağını 
geleneksel  Türk  sivil  mimarisinden  alan  bir  anlayışı  yansıtacaktır.    Bu  dönem  Paul  Bonatz, 
Sedat  Hakkı  Eldem,  Emin  Onat,  Orhan  Arda,  Doğan  Erginbaş  gibi  mimarlarla  temsil 
edilecektir. 
1950’li yıllarda mimarlık faaliyetlerinde Le Corbusier, Mies Van Der Rohe gibi mimarların 
ilkelerinin uygulandığı rasyonel-pürist anlayış egemendir. Düzgün, klasik, geometrik biçimler 
ve  mükemmel  oranlar  elde  etmek  gibi  özellikleri  sıralanabilen  rasyonel  mimarinin  etkileri 
1950’lerden sonra da günümüze kadar etkinliğini sürdürür. 
Download 17.59 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   ...   22




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling