T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi


Download 3.07 Mb.
Pdf ko'rish
bet34/39
Sana17.02.2017
Hajmi3.07 Mb.
#666
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   39

 

V.3. Hukuk 

 

 

Her ne kadar Altın Orda hanları, ele geçirdikleri Rus topraklarını doğrudan 



idare etmeseler de önceki bölümlerde belirttiğimiz gibi Rus knezlerinin iktidarı 

sınırlı olup, knezler birçok konuda hanlara bağlıydı. Yargı konusunda da bütün Rus 

knezleri Altın Orda hanına ve Moğol Yüksek Mahkemesi’ne bağlı idiler. Nitekim 

hanların sözünden çıkan knezlerin Orda’da idam edildikleri ya da başka bir şekilde 

cezalandırıldıkları bilinmektedir.

1257


 Rus knezleri arasındaki ihtilafların çoğuna da 

Altın Orda hanı bakmıştır.

1258

 Moğollar ile Ruslar arasındaki anlaşmazlıklar da 



Moğol mahkemesinde görüşülmüştür. Örneğin, Rostov Knezi Boris’in torunları ile 

Ordalı Petro’nun

1259

 torunları Petro’nun yaptırdığı manastıra ait topraklar konusunda 



ihtilafa düştüklerinde Ordalı Petro’nun torunları Han’a başvurmuş, yargılama sonucu 

                                                 

1254

 Gustave Alef, “The Origin and Early Development of the Muscovite Postal Service”, Jahrbücher 



für Geschichte Osteuropas, Neue Folge, S. 15, Münich 1967, s. 2.  

1255


 Bkz. V.1.2.  

1256


 Bkz. IV.8.2. 

1257


 Bkz. II.2.2.   

1258


 Bkz. II.2.2; II.3.  

1259


 Ordalı Petro, Moğol emiri olup, 1259 yılında vaftiz olmuştur. Orda’lı Petro’nun Rostov’da çok 

büyük bir kilise yaptırdığı da bilinmektedir ki, XVI. yüzyılın ortalarında Petro, Rus Kilisesi tarafından 

azizler mertebesine  dahil edilmiştir. Bkz. E. Golubinskiy, İstoriya Kanonizatsiyi Svyatıh v Russkoy 

Tserkvi, İzdatelystvo Moskovskoğo Universiteta Yayınları, Moskova 1903, s. 110-111. 


 

295


Moğol mahkemesi Petro’nun torunlarını haklı bulmuştur.

1260


 Bununla birlikte ancak 

büyük sorunlar ve üst düzey makamlar, yani knezler arasındaki sorunları çözen han, 

boyarlar ile halk arasındaki anlaşmazlıklara karışmamış ve bu sorunları yerli 

mahkemelere bırakmıştır. Bundan dolayı yargı sistemi Moğol tesirinde fazla 

kalmamıştır. Ancak yine de Ruslar Moğol yargı sistemi ve mahkemeleri ile 

tanıştıklarında Moğol hukuk alanındaki bazı uygulamaları benimsemişlerdir.  

 

 Moğol istilâsı öncesinde Rus knezliklerinde Russkaya Pravda (Rus Hakikati) 



adı verilen kanunlar yürürlükteydi. Russkaya Pravda ilk kez XI. yüzyılda 

oluşturulmuş ve daha sonraki tarihlerde küçük değişikliklerle geliştirilmiştir.

1261

 

Altın Orda döneminde de bu kanunlar yürürlükte kalmış ve daha sonraki kanun 



kitaplarının temelini oluşturmuştur. Burada herhangi bir Altın Orda etkisinden 

bahsetmek mümkün değildir. Ancak Altın Orda dönemiyle Ruslarda idam cezası ile 

işkence uygulamasının başlatıldığı bilinmektedir. Rus tarihçisi Vladimirskiy-

Budanov, Kiyev Rusya’sındaki kanunlar olan Russkaya Pravda’ya çok yabancı olan 

idam cezası ile Kiyev Rusyası’nda ancak kölelere karşı uygulanan beden cezalarının 

Moskova Rusyası’na Moğolların etkisiyle girdiğini ileri sürmektedir.

1262

 Bir diğer 



Rus tarihçisi Ryazanovskiy ise bu tür cezaların bire bir Moğollardan alınmadığını, 

ancak Moğol istilâsı sonucunda genel olarak Rus halkının mizacının sertleştiğini ve 

bunun neticesinde Rusların idam ve beden cezalarına başvurmaya başladıklarını 

yazmıştır.

1263

 Yukarıda yer verdiğimiz iki görüş arasında kesin tespitte bulunmak 



mümkün olmasa da, bu alanda da dolaylı da olsa Altın Orda etkisinin olduğunu 

söylemek mümkündür.  Nitekim Altın Orda döneminde Rus topraklarında çıkartılan 

yeni kanunlarda idam ve işkence cezalarına rastlanmaya başlanmıştır.  

 

                                                 



1260

 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 362-363.  

1261

 “Russkaya Pravda v Kratkoy Redaktsiyi”, M. N. Tihomirov, Posobiye po İzuçeniyu Russkoy 



Pravdı, Moskova 1957, s. 75-86. 

1262


 M. F. Vladimirskiy-Budanov, Obzor İstoriyi Russkoğo Prava, s. 361.  

1263


 V. A., Ryazanovskiy, “K Voprosu o Vliyaniyi Mongolyskoy Kulyturı i Mongolyskoğo Prava Na 

Russkuyu Kulyturu i Pravo”, s. 158.  



 

296


 1397 

yılında I. Vasiliy tarafından çıkartılan Dvinskaya Gramotası’na

1264

 göre 


hırsızlara damga vurulacak, üç kez hırsızlık suçundan yakalananlar asılacaktır.

1265


 

1497 tarihli III. İvan’ın Sudebnik’ına (Mahkeme Kitabı) göre ise idam cezası 

aşağıdaki suçlar için verilmiştir: isyana kışkırtma, kilise malını çalma, kundaklama, 

fitne atarak birini hırsızlıkla suçlama.

1266

 Yine Moğollar döneminde ve büyük 



ihtimalle de onların etkisi altında Moskova Rusya’sında işkence uygulamasına 

başlanmıştır. 1497 Mahkeme Kitabı suçlulara acımadan işkencenin yapılmasını 

öngörmekte.

1267


 XVI. yüzyılın başlarında Moskova’yı ziyaret eden Avusturyalı 

Herberstein de Rusya’da idam cezasının uygulandığını ve suçlulara işkence 

yapıldığını yazmaktadır.

1268


 Rusça’ya Moğolca’dan giren palaç (cellat) kelimesi 

yukarıda yer verdiğimiz uygulamaların hâfızalardaki izidir.

1269

 Kandala (kelepçe), 



kabala (zulüm, esaret), nagayka (kamçı) gibi kelimeler de Rusça’ya Türkçe ve 

Moğolca’dan geçmiştir.

1270

 Bu da söz konusu alet ve uygulamaların Rusya’ya Altın 



Orda’dan geçtiğine işaret etmektedir. Dikkatleri çeken bir başka nokta ise XVI-XVII. 

yüzyıllara kadar Rusya’da suçluların hakkından gelen basit görevlilere “yarıga” 

(yargıç) denmesidir.

1271


  

 

 Hukuk 



alanında dolaylı da olsa bir başka etkiden daha söz etmek 

gerekmektedir. Altın Orda döneminde Rus topraklarında Russkaya Pravda’nın yanı 

sıra ayrıca Kormçaya Kniga adı verilen ve daha çok dinî içerikli kanunlar yürürlüğe 

girmiştir. Bu kanunlar 1262 yılında Mitropolit Kiril tarafından Bizans’tan 

benimsenmiştir.

1272


 Bu kanunlar daha çok kilise ve manastır yönetimi ile ilgili olsa 

                                                 

1264

 Dvinskaya Gramota, Knez Vasiliy’in Dvin topraklarını ele geçirdikten sonra bu topraklarda 



yaşayan halka verilen küçük bir kanun kitapçığıdır. Bu kitapçıkta Moskova Knezi’nin Dvin 

topraklarındaki hakk ve yetkileri anlatılmış, hukuk, vergi sistemi başta olmak üzere halkı ilgilendiren 

meseleler kaleme alınmıştır. Russkaya Pravda’dan sonra Rus hukuku ile ilgili en eski  kaynaktır. Bkz. 

“Dvinskaya Ustavnaya Gramota 1397”, L. V. Çerepnin, Russkiye Feodalynıye Arhivı XIV-XV vekov, I, 

Moskova 1948, s. 397-407.  

1265


 “Dvinskaya Ustavnaya Gramota 1397”, L. V. Çerepnin, Russkiye Feodalynıye Arhivı XIV-XV 

vekov, s. 406.  

1266


 “Sudebnik 1497 Goda, Statya 9”,  Rossiyskoye Zakonodatelystvo X-XX Vekov, II, Yuridiçeskya 

Literatura Yayınları, Moskova 1985, s. 54-62.  

1267

 “Sudebnik 1497 Goda, Statya 10”, Rossiyskoye Zakonodatelystvo X-XX Vekov, s. 54-62.  



1268

 S.  Von Herbersteyn, Notes upon RussiaI, s. 101. 

1269

 Helene Carrere d’Encausse, Tamamlanmamış Rusya, s. 48. 



1270

 R. G. Landa, “İstoriya İslama v Rossiyi”, İstoriya i İstoriçeskiy Protses, s. 98.  

1271

 R. G. Landa, “İstoriya İslama v Rossiyi”, İstoriya i İstoriçeskiy Protses, s. 98.  



1272

 A. N. Kurat, Rusya Tarihi, Başlangıçtan 1917’ye Kadar, s. 131.  



 

297


da, hayatın diğer alanlarını da kapsamıştır. Bizans’tan benimsenen bu kanunların da 

içerik bakımından Altın Orda ile yakından bir ilgisi yoktur. Ancak, kanunların Rus 

topraklarında yürürlüğe girmesini Rusların Altın Orda’ya borçlu olduğunu söylemek 

mümkündür.  

 

 Altın Orda döneminde Rus Kilisesi’ne  Altın Orda hanları tarafından 



imtiyazlar verilmiş ve Kilise özellikle Kiyev Rusya’sı dönemi ile kıyaslandığında 

daha bağımsız hale gelmiştir.

1273

 Kormçaya kanunlarının bu tarihte Ruslar tarafından 



benimsenmesi de bu hususla izah edilebilir. Altın Orda öncesinde Rus knezlerinin 

kiliseyi imtiyazlı hale getiren bu kanunları kabul edebileceğini söylemek güçtür. 

Diğer taraftan kanunlarda kilise ve din adamlarına dokunulmaması, kilise mallarının 

çalınmaması ve bu tür cezaların sert bir şekilde cezalandırılması gerektiği 

belirtilmiştir.

1274


 Her ne kadar kesin olarak bu konuda da Altın Orda’nın etkisi 

olduğunu söylemek mümkün olmasa da, kiliseye karşı yapılan suç ve cezaların, Altın 

Orda hanlarının Rus mitropolitlerine verdikleri yarlıklardaki

1275


 içerikle çok benzer 

olduğunu söyleyebiliriz.  

 

 

V. 4. Diplomasi  

 

V.4.1. Altın Orda Öncesinde ve Sonrasında Rus Knezliklerinin Dış Politikası 

 

 XI. 


yüzyılın ikinci yarısında Kiyev Knezliği parçalanmış,

1276


 ancak Rus 

knezlikleri Bizans ve Batı Avrupa ile ilşkilerini devam ettirmişlerdir. Rusların Bizans 

ile olan ilişkileri daha çok Rus Kilisesi’nin Konstantinopol Patriği’ne bağlılığı ile ön 

plana çıksa da, tarafların diğer alanlarda da işbirliği içerisinde oldukları 

bilinmektedir.  Nitekim Peçenek, Kıpçak gibi Türk kavimleri, Bizans ile Rusların 

ortak düşmanıydı.

1277

 Ayrıca Rus knezleri, gerek Bizans gerekse de komşu Çek, Leh 



                                                 

1273


 Bkz. III.4.3.  

1274


 A. N. Kurat, Rusya Tarihi, Başlangıçtan 1917’ye Kadar, s. 131. 

1275


 Bkz. II.1.3.  

1276


 Bkz. I.1.4.  

1277


 N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 313. 

 

298


ve Macar hükümdarları aileleriyle  evlilikler  yoluyla yakınlaşmaya 

çalışmışlardır.

1278

 Yine Baltık coğrafyasında Alman şehirlerinin kurulmasıyla 



birlikte, özellikle  Novgorod Knezliği bu şehirlerle ticarî ilişkiler geliştirmeye 

başlamıştır.

1279

 Moğol istilâsı öncesinde Ruslar komşu oldukları Türk kavimleriyle 



de sıkı ilişkiler içerisinde olmuşlardır.

1280


  

 

 Moğol  İstilâsından ve Rus knezliklerinin Altın Orda’ya bağlanmasından 



sonra ise Rus knezliklerinin uluslar arası arenadaki konumları zayıflamıştır. Doğu 

Rus knezlikleri, Altın Orda’nın idaresine, Güney Rus knezlikleri de Litvanya ve 

Lehlerin kontrolü altına geçmiş  ve  Ruslar  bağımsız dış politika izleme fırsatını 

kaybetmişlerdir. Neticede Altın Orda döneminde Doğu Rus knezliklerinin yabancı 

ülkelerle ilişkileri ancak Altın Orda, Bizans ve Litvanya ile sınırlıydı. Rus 

knezliklerinin Bizans ile ilişkileri aynen Moğol istilâsı öncesinde olduğu gibi daha 

çok dinî nitelikteydi. Ancak bu ilişkiler dahi Altın Orda’nın başkenti Saray’daki 

piskoposluk tarafından yürütülüyordu.

1281

 Litvanya ile olan ilişkiler de Rus 



knezliklerinin Litvanya yayılmacılığını önleme teşebbüsleriyle sınırlıydı.

1282


  

 

 Moğol istilâsıyla birlikte Rusların Kafkasya ile bağlantıları da kesilmiştir. 



Altın Orda öncesinde her ne kadar bölgede Kıpçak ve diğer Türk boyları 

hâkimiyetlerini kurmuş olsalar da, Ruslar Gürcü ve Ermeni knezlikleriyle sıkı irtibat 

içindeydiler. Özellikle Rus knezleri ile Gürcü knezlerinin çocuklarının 

evlenmeleriyle, akrabalık bağları tesis edilmiştir. Subedey’in 1222-23 yılındaki 

Kafkasya seferleriyle birlikte Rus kroniklerinde Gürcü krallıklarındaki gelişmeler ile 

ilgili haberler kesilmiştir. XIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren aynı  şeyi Gürcü 

kronikleri için de söylemek mümkündür. Rus-Gürcü ilişkilerinin kesilmesinin belki 

de en önemli nedeni, Altın Orda ile İlhanlılar arasındaki mücadeledir.

1283

 Gürcistan, 



                                                 

1278


 N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 266. 

1279


 İstoriya Diplomatiyi, I, ed. V. P. Potemkin,  Sotsialyno-Ekonomiçeskoye İzdatelystvo Yayınları, 

Moskova 1941, s. 122-123.  

1280

 Moğol istilâsı öncesinde Rusların Türk kavimleriyle ilişkileri için bkz. M. Uydu Yücel, İlk Rus 



Yıllıklarına Göre Türkler, TTK, Ankara 2007.  

1281


 Bkz. III.4.3.  

1282


 Bkz. III.3.2; III.3.3; III.3.4.  

1283


 Altın Orda-İlhanlı mücadelesi için bkz. İ. Kamalov, Moğolların Kafkasya Politikası, Kaknüs 

Yayınları, İstanbul 2003.  



 

299


İlhanlı Ulusu’nun içerisinde yer aldığından Ruslarla Gürcülerin ilişkilerini devam 

ettirmeleri mümkün görülmemiştir. Aynı şeyi Rus-Ermeni ilişkileri için de söylemek 

mümkündür. Rusların bu iki Kafkas ülkesiyle ilişkileri ancak  XV. yüzyılın sonlarına 

doğru tekrar canlanmıştır.

1284

 Genel olarak Altın Orda döneminde Rus knezliklerinin 



bağımsız bir dış politika izleme şansına sahip olmadıklarını ve bu konuda da Altın 

Orda hanlarına bağlı olduklarını söyleyebiliriz. Altın Orda hanları knezlerin bütün 

işlerine karışarak, dış politikayı da kendileri belirlemişlerdir.  

 

 Ancak 



Altın Orda’nın zayıfladığı ve parçalanmaya yüz tuttuğu bir dönemde 

Moskova Knezliği diğer Rus knezliklerini de kendi etrafında birleştirerek Doğu 

Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden biri haline gelmeyi başarmıştır. Karl Marx, XV. 

yüzyılın sonlarında Avrupalıların, bir aralar Litvanyalılar ile Altın Orda arasında 

sıkışıp kalan Rusların, Avrupa’nın doğu sınırlarında büyük bir devlet kurmalarına 

çok  şaşırdıklarını yazmaktadır.

1285

 Moskova Rusyası’nın çok hızlı gelişmesi, hiç 



şüphesiz Avrupa ülkelerinin gözünden kaçmamıştır. 1453’te Osmanlı’nın  İstanbul’u 

fethetmesi

1286

 ise, Avrupa ülkelerinin Ruslarla işbirliği yapmak istemelerini 



sağlamıştır. Avrupa ülkeleri Osmanlı’ya karşı Rusların da desteğini elde etmek 

amacıyla Rus  Knezi III. İvan’ın Bizans İmparatoru’nun kızıyla evlenmesini 

desteklemiş ve Moskova Rusyası’nın Bizans’ın varisi olduğunu ileri sürerek Rusları 

Osmanlı’ya karşı  kışkırtmaya çalışmışlardır.

1287

 Ancak, Rus knezleri Avrupalıların 



bu oyununa gelmediler  ve dikkatlerini kendileri için birinci dereceden önem arz 

eden konulara çevirdiler. Doğu Rusya’daki bütün knezlikler Moskova’ya 

bağlandıktan sonra, Moskova knezleri, Litvanya’nın idaresindeki toprakları da 

kendilerine katmayı amaç edindiler. Ayrıca Ruslar, Karadeniz ticaretine de büyük 

önem verdikleri için Osmanlı ile aralarını bozmak istemiyorlardı. Yine Ruslar, 

Litvanya’yı zayıflatmak amacıyla Osmanlı’nın vassalı haline gelen Kırım Hanlığı ile 

işbirliğine gitmiştir. Moskova’nın Kırım Hanlığı ile işbirliğine gitmesi Altın Orda 

                                                 

1284

 1492 yılında Gürcü Kralı Aleksandr’ın III. İvan’ın yanına elçi gönderdiği ve Müslümanlara karşı 



savaşlarda destek istediği bilinmektedir. Bkz. V. V. Kargalov, Rusy i Koçevniki, s. 197.  

1285


 İstoriya Diplomatiyi, I, s. 197.  

1286


 İstanbul’un fethine Rus kronikleri de geniş yer verilmiştir. Bkz. PSRL, III, Voskresenskaya 

Letopisy, s. 171-195.  

1287


 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 235-236.  

 

300


Devleti’ne de son verdi (1502).

1288


 K. Marx’ın deyişiyle, “İvan, bir Tatarı diğer Tatar 

sayesinde yok etti.”

1289

  Kırım ile işbirliği, Altın Orda’nın diğer mirasçılarının da 



Rusların idaresine geçmesini kolaylaştırdı. Böylece Moskova Rusya’sı Altın Orda 

idaresinden çıktıktan sonra Kiyev Rusya’sından farklı olarak yayılmacılık politikası 

izlemeye başlamıştır. Bu bağlamda Rusların Moğollar ve Altın Orda’yı örnek 

aldıklarını ve aynen onlar gibi evrensel bir imparatorluk kurmak istediklerini de 

söylemek mümkündür. Ruslar uzun bir süre boyunca sadece Altın Orda ve varisleri 

ile irtibat içinde olduklarından dolayı da diplomasinin kural ve geleneklerini Türk ve 

Moğollardan öğrenmişlerdir.  

 

 



V.4.2. Altın Orda’nın Rus Diplomasisi Üzerindeki Etkisi 

 

 

Diplomasiyi, birbirinden çok farklı topluluklar  ve devletler arasındaki 



ilişkilerin görüşmeler yoluyla yürütülmesi olarak nitelendirmek mümkündür. Tarihte 

Türk devletleri köklü bir diplomasi geleneği oluşturmuş ve bu diplomasi geleneğini 

yürüterek bir elçilik bürokrasisi yaratmışlardır. Geniş coğrafyaya yayılan Altın Orda 

Devleti de sınırdaş olduğu ve itaati altındaki birçok devletle güçlü diplomatik 

ilişkiler kurmuştur. Atın Orda tarihi araştırmalarında ana kaynak olan yarlık ve 

bitikler, Altın Orda’nın geniş diplomatik ilişkiler içerisinde olduğunu göstermektedir. 

Elçilerin görevlerinin siyasî, idarî ve malî boyutu bir arada işlenmiştir.

1290


 Bu 

bağlamda hanların Rus knezliklerine gönderdikleri darugaları da aynı zamanda birer 

elçi olarak kabul etmek mümkündür.

1291


 Moskova Rusyası’nın ilk diplomatik 

ilişkilerini Altın Orda ve varisleri ile kurmasından dolayı Rus diplomasisi, Altın 

Orda’nın tesiri altında kalmış ve özellikle Avrupa ülkelerinden çok farklı 

merasimlere sahip olmuştur. Nitekim birçok yabancı elçi, Moskova’daki diplomatik 

                                                 

1288


 Bkz. I.3.13.  

1289


 İstoriya Diplomatiyi, I, s. 199. 

1290


 M. İpşirli, “Elçi”, İA, XI, Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları,  İstanbul 1995, s. 3-15; İ. Togan, 

“Moğollar Devrinde Çin’de Ticaret ve “Ortak” Tüccarları”, Toplum ve Bilim, S. 25-26,  İstanbul 1984, 

s. 71-90.  

1291


 A. Melek Özyetgin, “Altın Orda Devlet Teşkilâtında Elçilik Terminolojisi”, Orta Zaman Türk Dili 

ve Kültürü Üzerine, Ötüken Yayınları, İstanbul 2005, s. 225-234.  

 

301


törenlerin sert ve aykırı tarzından  şikayetçi olurken, Ruslar için de Batı’daki 

uygulamalar farklı geliyordu.  

 

 

Rus tarhçisi Robert Vipper, Rus diplomasi ve diplomatlarını  şöyle tasvir 



etmektedir: “Moskovalı diplomatlar, Avrupalı diplomatlar karşısında 

ezilmemişlerdir. Tam tersine onlar yabancı devletleri eleştirebiliyor, Moskova’ya 

gelen yabancı diplomatları anlaşma ve tarih kronolojileriyle dolu evraklarla boğuyor, 

alay edici bir tavır takınıyor ve karşı taraf diplomatlarının çelişkilerini yakalamaya 

çalışıyorlardı.”

1292


 Bundan dolayıdır ki XVI. yüzyıl Polonyalı siyaset bilimcisi 

Varşevitskiy, Osmanlı’ya cesur, Roma’ya dindar, Almanya’ya inatçı, Fransa’ya zeki, 

İspanya’ya mütevazı, Moskova’ya ise ihtiyatlı ve uzun süre görüşmeler yapabilen 

elçilerin gönderilmesi  gerektiğini yazmıştır.

1293

 Yine İngilizler, İngiltere’ye gelen ilk 



Rus elçilerinden İvan Nepeya’yı kurnaz ve zeki bir Rus, daha doğrusu “Doğu’lu biri 

olarak tasvir etmektedirler.

1294

  Rus elçilerinin yabancı ülkelerde dahi fazlasıyla 



cesur davranmaları, büyük ihtimalle Altın Orda elçilerini örnek almalarından 

kaynaklanmaktadır. Nitekim Rus knezleri hanları kızdırmamak için ve Altın Orda’da 

elçilere verilen değeri bildikleri için yanlarına gelen Altın Ordalı elçilere çok iyi 

davranmış ve onları bizzat karşılamışlardır. Herbersteyn, Altın Orda’nın zayıfladığı 

bir dönemde dahi Knez III. İvan’ın Altın Orda elçilerini karşılamak üzere şehir dışına 

çıktığını ve elçilerin oturmalarına rağmen kendisinin onları ayakta dinlediğini 

yazmaktadır.

1295


 Rus çarlarının bu davranışları Altın Orda yıkıldıktan sonra Altın 

Orda’nın varislerinin elçilerine karşı da devam etmiştir. Devlet Girey’in 1571 yılında 

Moskova’ya yaptığı sefer sonrasında Kırım Hanı’nın elçisi Devlet Kildey, IV. İvan’ı 

ziyaret ettiğinde Çar’a karşı sert davranmış, huzuruna çıktığında selamlamamış, 

hediye olarak sadece bıçak getirmiştir ki, aynı dönemde birçok Avrupa ülkesinin 

elçisi Çar tarafından kabul edilmiyordu.

1296

 Bu tür olaylar Tatar elçilerinin daha fazla 



kibirlenmesine yol açtığını söylemek gerekmektedir ki, Rus elçilerinin de yabancı 

                                                 

1292

 R. Vipper, İvan Groznıy, Delyfin Yayınları, Moskova 1922, s. 76; L. A. Yüzefoviç, “Russkiy 



Posolyskiy Obıçay XVI Veka”,  Voprosı İstoriyi, S. 8, Moskova 1977,  s. 122.  

1293


 K. Warszewicki, O Posle i Poselstwah, Warszawa 1935, s. 193-194.  

1294


 M. Hudyakov, Oçerki Po İstoriyi Kazanskoğo Hanstva,  s.239.  

1295


 Herbersteyn, Notes upon Russia, I, s. 25. 

1296


 L. A. Yüzefoviç, “Russkiy Posolyskiy Obıçay XVI Veka”, s. 125.  

 

302


ülkelerde çok rahat davranmaları ve cesurca hareket etmelerini ancak Altın Ordalı 

elçileri örnek almalarıyla   izah edilmektedir.  

 

 Yine 


Moskovalıların yabancı elçilere karşı davranışları da Avrupa 

ülkelerindeki davranışlardan çok farklı idi. Moskovalılar aynen Altın Ordalılar gibi 

elçinin, hükümdarın misafiri olduğu görüşünde idiler. Hükümdar, elçi ve heyetin iaşe 

ile konaklama masraflarını karşılamalı, onun hür ve güvenli hareket etmesini 

sağlamalıydı.

1297


 Moskova’ya gelen Batılı elçiler bedava yiyecek ve kalacak yere 

karşı  çıkmasalar da Moskovalıların “aşırı ilgisinden” rahatsız oluyorlardı.  

Moskovalılar ise gittikleri ülkelerde masrafları kendileri karşılamak zorunda 

olduklarından  şikayetçi idiler.

1298

 Aynen Altın Orda’da olduğu gibi Ruslar da 



karşılıklı hediyeleşme konusuna büyük önem vermişlerdir. Sadece hükümdarlar 

kendi aralarında değil, elçiler de gittikleri ülkenin hükümdarına hediyeler sunmak 

zorundaydı.

1299


 Yine elçilerin hükümdarın yanına çıktıklarında diz çökerek konuşma 

ve boyun eğmeleri geleneği de Ruslar tarafından Altın Orda’dan benimsenmiştir. Rus 

Knezi Vasiliy ile görüşen Avusturyalı diplomat Herberstein de seyahatnamesinde 

Rus elçilerinin bu adetlerinden bahsetmektedir.

1300

 Nitekim Rusça’daki bity çelom 



(binbir teşekkür etmek) terimi de bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu uygulama Altın 

Orda sonrasında da devam etti. 1565 yılıda Kırım Hanı Devlet-Girey’in elçilerinin 

IV. İvan’ın önünde diz çökerek hitapta bulundukları bilinmektedir.

1301


  

 

 



Moskova diplomasisi, Altın Orda etiketini örnek alarak elçilerin hükümdarın 

huzuruna çıkarken silahlardan arındırılmasını da öngörmüştür. Nitekim bu 

uygulamadan Batılı elçiler hep rahatsız olmuşlardır. Yabancı elçiler, Rusya’ya 

geldiklerinde sınırda onları pristav (eski Rusya’da polis komiseri) adını taşıyan özel 

görevli karşılamıştır. Aynen Altın Orda’da olduğu gibi Ruslar’da da elçi ile pristav 

                                                 

1297

 Herbersteyn, Notes upon Russia, II, s. 112-115.  



1298

 İstoriya Diplomatiyi, I,  s. 241.  

1299

  Herbersteyn, Notes upon Russia, II, s. 126; L. A. Yüzefoviç, “Russkiy Posolyskiy Obıçay XVI 



Veka”, s. 121-122. Altın Orda’nın Rus diplomasisine yaptığı etkiler konusunda bkz. N. İ. 

Veselovskiy, “Tatarskoye Vliyaniye Na Posolyskiy Tseremonial v Moskovaskiy Period Russkoy 

İstoriyi”, Otçöt St. Peterburgskoğo Universiteta Za 1910 God, St. Peterburg 1911, s. 1-19.   

1300


 Herbersteyn, Notes upon Russia, II,  s. 124. 

1301


 A. Rihter, İzsledovaniya o Vliyaniyi Mongolo-Tatar na Rossiyu,  s. 334.  

 

303


kendi hükümdarları adına birbirlerini selamlamalıydılar. Bundan sonra pristav, 

elçinin sağ tarafına geçerek ona refakat etmeliydi.

1302

 Bununla birlikte Rus 



diplomasisindeki bu uygulamalar I. Petro tarafından iptal edilmiş ve bunların yerine 

Batı diplomasisindeki uygulamalar yürürlüğe sokulmuştur.

1303

 

 



 Altın Orda’nın, Rus diplomasisine yaptığı bir diğer etkisinden daha söz etmek 

gerekmektedir. Rus knezleri çok sık Altın Orda hanlarını bizzat ziyaret etmelerine 

rağmen,

1304


 bazen de elçilerini Altın Orda hanlarının yanlarına göndermişlerdir. Rus 

kroniklerinde hanın yanına gönderilen knezlerin elçilerine “keleçi” denilmiştir.

1305

 

Diğer ülkelere gönderilen elçiler ise bu isimle zikrolunmamıştır. Bundan da 



anlaşılacağı üzere keleçiler, knezin Altın Orda ile diplomatik ilişklerini yürüten 

kimselerdi. Bu terimin Altın Orda’dan benimsendiği ise şüphe uyandırmamaktadır. 

Zira, Altın Orda yarlık ve bitiklerinde sıkça geçen bu kelime ilçi keleçi ıyış ve elçi 

keleçi kiliş ibareleri ile kullanılmıştır.

1306


 Keleçi kelimesi yarlıklarda ilçi keleçi 

şeklinde geçse de, Toktamış’ın 1393 tarihli Lehistan Kralı Yagaylo’ya gönderdiği 

yarlıkta keleçi kelimesi tek başına geçmiş ve “yabancıların elçisi” anlamında 

kullanılmıştır.

1307

 Böylece Rus yıllıklarında ve XIV-XV. yüzyıl belgelerinde geçen 



keleçiler, büyük ihtimalle Altın Orda sahasındaki elçi kullanımıyla aynı olmalıdır. 

Ayrıca keleçinin tek başına yabancı devletlere gönderilen bir elçi olduğu anlaşılıyor. 

Altın Orda’da bu terim daha geniş kuıllanılırken, Ruslar’da sadece Altın Orda’ya 

knez tarafından gönderilen elçiler için kullanılmıştır. Hatta Rusların Altın Orda’ya 

gönderdikleri bu keleçilerin, ilk resmî Rus elçisi olarak da kabul etmek mümkündür. 

                                                 

1302

 Herbersteyn, Notes upon Russia, II, s. 112-115. 



1303

 İstoriya Diplomatiyi, I, s. 2413-244. 

1304

 Bkz. II.4.   



1305

 PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 92.   

1306

 Altın Orda Hanı Uluğ Muhammed’in 1428 yılında Osmanlı padişahı II. Murad’a  gönderdiği 



yarlıkta “... Sizin Rum vilayetini yöneten atalarınız, ağalarınız ile karşılıklı ilçi keleçi (sözcü) 

gönderip...”  şeklinde satırlar yer almaktadır.  Bkz.    A.  N.  Kurat,  Topkapı Müzeyi Arşivindeki Altın 



Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, s. 10; A. M. Özyetgin, “Altın Orda Devlet 

Teşkilâtında Elçilik Terminolojisi”, Orta Zaman Türk Dili ve Kültürü Üzerine İncelemeler, s. 229.  

1307

 Yarlıkta keleçi kelimesi şöyle geçmektedir: “Ulu tahta oturmuş olduğumu anlatmak üzere Kutlu 



Buka ve Hasan başkanlığında elçiler gönderdik idi. Sen de keleçini (sözcünü) bize gönderdin idi.” 

Bkz. A. Melek Özyetgin, “Altın Orda Devlet Teşkilâtında Elçilik Terminolojisi”, s. 229.  



 

304


Zira, Moğol istilâsı öncesinde Rus knezliklerinde elçilik görevleri daha çok tüccar ve 

din adamlarına yüklenmişti.

1308

  

 



 Moskovalıların Altın Orda diplomasisini benimsemeleri, onlara doğu 

ülkeleriyle, özellikle de Altın Orda’nın varisleri ile ilişkilerde yardımcı olmuştur. 

Rusya’ya farklı dönemlerde göç eden Altın Ordalılar kendi dilleri Türkçeyi de iyi 

bildikleri için Rus diplomasisi ve askerî araştırma işlerinde faal olarak 

kullanıldılar.

1309


 Nitekim, Biklemişçevler Kırım’da (1474-1475), Karaçorovlar 

İtalya’da (1499), Bahtiyarovlar Polonya ve Litvanya’da (1549), Şerefetdinovlar 

Polonya ve Danimarka’da (XVI. yüzyıl), Agişevler  İngiltere, Hollanda, Kırım ve 

Osmanlı’da (XVII. yüzyılın ikinci yarısı) büyükelçi olarak görev yapmışlardır.

1310

 

Ayrıca XVI. yüzyılda Rusya’nın elçilik dairesinin başında Sageyev ile Sakayevler 



gibi Altın Orda kökenli ailelerin temsilcilerinin bulunduğu bilinmektedir.

1311


 Altın 

Orda’nın yıkılışından ve Kazan ile diğer varis hanlıklarının Ruslar tarafından ele 

geçirilmesinden sonra Tatar tercüman ve diplomatları da dahil olmak üzere ileri 

gelen devlet adamlarının Rus sarayındaki sayısı artmıştır. 1689’da kayıtlı resmî 22 

tercümanın 8’i Tatarca tercümelerle uğraşmıştır.

1312


  

 

 



Yine özellikle Doğu ülkeleriyle yazışmalarda Ruslar Tatarcayı 

kullanmışlardır. Hatta Hara-Davan, XVIII. yüzyılın başlarında dahi Moskova 

hükümetinin Don Kozaklarının bir kolu olan İdil Kozaklarına gönderdikleri 

fermanların Tatarca kaleme alındığını yazmaktadır. XVI-XVII. yüzyıllarda dahi Don 

Kozakları için Tatarca konuşmak, Rus aristokrasisi için Fransızca konuşmak gibi 

adabı muaşeretti.

1313

 Çok sayıda Tatar memurun Rus diplomatik kadroları içerisinde 



yer alması ve bunların özellikle de Doğu ve Müslüman ülkeleriyle ilişkilerde görev 

almalarından dolayı, ülkeler arasında yazışmaların da Tatarca yapılmasını 

                                                 

1308


 İstoriya Diplomatiyi, I, s. 122, 125.  

1309


 M. A. Usmanov, “O Dokumentah Russko-Vostoçnoy Perepiski na Türkskih Yazıkah v XV-XVIII 

vekah i İh  İstoçnikovedçeskom Znaçeniyi”, Vostoçnoye  İstoriçeskoye  İstoçnikovedeniye i 



Spetsialynıye İstoriçeskiye Distsiplinı, II, Moskova 1984, s. 123.  

1310


 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale, s. 16. 

1311


 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale, s. 87.  

1312


 M. A. Usmanov, “O Dokumentah Russko-Vostoçnoy Perepiski na Türkskih Yazıkah v XV-XVIII 

vekah i İh İstoçnikovedçeskom Znaçeniyi”, s. 129.  

1313

 Hara-Davan, Rusy-Mongolyskaya, s. 250. 



 

305


sağlamıştır. Nitekim Rusya’nın sadece Kırım değil, Türkiye, Kafkasya ve Orta 

Asya’daki hanlıklar, hatta İran, Hindistan, Moğolistan ve Çin ile yaptığı yazışmalar 

Rusça’nın yanı  sıra aynı zamanda Tatarca da yapılmıştır. Ruslar 1654 ve 1674’de 

Çin’e ilk elçi heyetlerini gönderirken de Çin’deki dil durumundan habersiz oldukları 

için Çar’ın mektubunun Tatarca tercümesini de götürmüşlerdir.

1314


 Rusya’nın 

diplomatik dilleri arasına dahil edilen Tatarca o kadar yaygın hale gelmiştir ki, Rus 

tarihçisi N. İ. Veselosvkiy buna dayanarak I. Petro’ya kadar Rus diplomasisinin 

neredeyse tamamen Tatar kökenli olduğunu yazmıştır.

1315

 Tatarca’nın özellikle 



diplomaside büyük önem kazanmasıyla birlikte, Ruslar da dahil olmak üzere Çarlık 

Rusya’sı içindeki diğer halklar da önemli görevlere gelmek için Tatarca’yı 

öğrenmeye başlamışlardır. 

 

 



Download 3.07 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   39




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling