T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- V.1.3. Ticaret
V.1.2. Köy Ekonomisi Moğol istilâsı, ziraat ve köy ekonomisine, zanaat dallarına göre daha az zarar vermiştir. Moğolların kontrolünde olan Doğu Rusya’da Moğollar, bizzat darı ve buğday ekimini teşvik etmişlerdir. Zira bu ürünler ordu ve halkın ihtiyaçlarını karşılıyordu. Yine köylüler harac ödediklerinden Moğollar için ziraatın gelişmesi, daha fazla vergi anlamına gelmekteydi. Aynı şeyi avcılık ve balıkçılık için de söylemek mümkündür. Demir istihsalı ile tuz çıkarılması da Altın Orda döneminde eskiye oranla azalmamıştır. 1209
Moğollar döneminde Doğu Rusya’da ziraatın gelişmesi, ziraatı millî ekonominin en önemli kolu haline getirmiştir. Yine ziraatın gelişmesinde Moğol istilâsının ilk yıllarında halkın Moskova ve Tver gibi daha güvenilir bölgelere göç etmeleri de önemli rol oynamıştır. 1210 Vladimir knezliğinin kuzey-batı bölgelerinde de nüfus hızla artmıştır. 1211
Böylece Moğol istilâsı sırasında nüfusun bir kısmının yeni topraklara sığınmasıyla daha önce işlenmemiş topraklar işlenmeye başladı. Nüfusun artması, ormanların da ziraî alanlara dönüştürülmesine neden oldu. Nitekim özellikle Batu Han’ın seferlerinden kaçan halk, ormanlara sığınmış ve bir kısmı da
1206
N. A. Makarov, “Rusy v XIII Veke: Harakter Kulyturnıh İzmeneniy”, s. 7. 1207
Bkz. IV.4. 1208
Bkz. IV.2.4. 1209
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 349. 1210
M. K. Lobavskiy, Obrazovaniye Osnovnoy Gosudarstvennoy Territoriyi Velikorusskoy Narodnosti. Zaseleniye i Obyedineniye Tsentra, Leningrad 1929, s. 8, 22-33. 1211
V. V. Kargalov, Rusy i Koçevniki, s. 186-195. 285
hayatlarının kalan bölümünü burada geçirmek zorunda kalmıştır. 1212
Diğer taraftan bu göçlerin, Rus ekonomisini alt üst edecek derecede olmadığını da belirtmekte fayda vardır. Zira Batu Han’ın seferinden sonra Altın Orda askerlerinin Rus topraklarına akınları kesilmiş ve daha çok belirli bölgelere itaatsizleri cezalandırmak amacıyla yapılmıştır. Yine Rus topraklarındaki göçlerin nedeni, sadece Altın Orda hanlarının askerî hareketleri değil, Rus knezleri arasındaki mücadele ile knezlikler içerisindeki durumla da yakından ilgiliydi. Bu bağlamda Rus knezlikleri arasındaki Büyük Knezlik için verilen mücadele ön plana çıkmaktadır. Halk başta Moskova Knezliği olmak üzere Altın Orda hanlarının desteklediği knezlerin topraklarına göç etmiş ve böylece kendilerini daha fazla güvende hissetmişlerdir. 1213
Hayvancılık ise Altın Orda dönemi Doğu Rusyası’nın köy ekonomisinde fazla önem arz etmemiştir. Bununla birlikte Moğol ordusunu örnek alan knezler kendi atlı birliklerini oluşturmak için atlara ihtiyaç duymuş ve at yetiştirilmesine önem vermeye başlamışlardır. Knezlerin vasiyetnamelerinde çok sık at sürüleri ve seyislerin adı geçmektedir. 1214 Seyisler knezlik idaresinde önemli görevliler arasında yer almıştır. Argamak (argamak, Orta Asya’da soylu yük atı), arkan (kement), otara (koyun sürüsü), bulanıy (kula at) gibi hayvancılık ile ilgili Rusça’daki Türkçe ve Moğolca kelimeler de bu alandaki etkiyi göstermektedir. Sonuç olarak Altın Orda döneminde Rus köy ekonomisinin önceki döneme göre daha fazla geliştiğini, işlenen toprak miktarının arttığını söylemek mümkündür. Altın Orda döneminde köylü halkın statüsündeki değişiklikler, 1215 köylülerden toplanan vergiler 1216 gibi konular daha önceki bölümlerde kaleme alındığından bu bölümde söz konusu konulara tekrar yer verilmeyecektir.
1212 A. V. Çernetsov, “K Probleme Oçenki İstoriçeskoğo Znaçeniya Mongolo-Tatarskoğo Naşestviya Kak Hronologiçeskoğo Rubeja”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, s. 13-14. 1213
PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 140. 1214
“Duhovnaya Gramota (Pervaya) Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça”, DDG, s. 24-25; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça s Knyazem Galitskim Yuriyem Dmitriyeviçem”, DDG, s. 39-40; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça s Knyazem Serpuhovskim i Borovskim Vladimirom Andreyeviçem”, DDG, s. 43-45. 1215 Bkz. IV.5. 1216 Bkz. II.5.1. 286
V.1.3. Ticaret Moğol İmparatorluğu, bir halkın ve bir hanedanın hâkimiyetinin altında Uzak ve Yakın Doğu’nun kültürel bakımdan gelişmiş ülkelerini tek çatı altında toplamayı başarmıştır. Bu husus hiç şüphesiz ticaretin ve halklar arasında kültürel ilişkilerin gelişmesini sağlamıştır. Moğol İmpratorluğu’nun kuruluşu ve ardından da Çengiz Han’ın imparatorluğu kendi oğulları arasında paylaştırılmasıyla birlikte ticaret de dahil olmak üzere her türlü ilişkiler sadece Moğol devletleri arasında değil, bölgenin diğer devletleri arasında da gelişmeye başlamıştır. Altın Orda Devleti; Memlükler, Bizans, Balkanlar’daki diğer devletlerle iletişim içindeyken, İran Moğolları daha çok Çin, Papalık ve Batı Avrupa ülkeleriyle sıkı ilişkiler yürütüyorlardı.
Altın Orda Devleti’nin toprakları, Karadeniz kıyısından Karadeniz ve Hazar bozkırları üzerinden doğu ve batıya uzanan ticarî yolların kesiştiği noktada yer aldığından dolayı Altın Orda, Doğu ile Batı arasında bir köprü rolü oynamıştır. Bu bölge Altın Orda öncesinde de ticarî kervanların sıkça geçtiği bir bölge olduğundan Moğollar bu bölgenin ticarî bakımından ehemmiyetini iyi anlamış ve bu geleneği devam ettirmiştir. Nitekim başkent Saray; Türkistan, İran, Anadolu, Bizans, Rus knezlikleri, Ceneviz ve Orta Avrupa’dan gelen tüccarların buluştukları bir merkez olması nedeniyle 1217
Ortaçağ’ın en büyük ticarî merkezlerinden biri olmuştur.
Altın Orda ve genel olarak Moğolların ticarete önem vermelerinin en önemli nedeni, ticaretten elde ettikleri gelirlerdir. Nitekim Altın Orda Devleti’nin hazinesine en fazla geliri getiren vergi, tüccarlardan alınan tamga vergisi olmuştur. 1218 Ticarî yolların ve tüccarların güvenliğini sağlamak ve böylece ticaretin gelişmesini hızlandırmak amacıyla Altın Orda ve diğer Türk-Moğol devletlerinde ortak teşkilatı kurulmuştur. Moğolların Uygurlardan benimsedikleri bu teşkilat, bir tür ticaret şirketi olup, devlet hazinesinden düşük faizle kredi almış ve özellikle büyük çapta ve uluslar arası ticaret ile meşgul olmuştur. Ayrıca bu teşkilat, birçok yükümlülük ve vergiden muaf tutulmuş ve diğer yerli tüccar zümreleri içinde ayrıcalıklı bir yere sahip
1217
M. Kafalı, Altın Orda Hanlığı’nın Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, s. 146-148. 1218
Tamga vergisi için bkz. II.5.1.4. 287
olmuştur. 1219
Böylece ticaret bir nevi devletin kontrolü altına alınmış ve desteklenmiştir. Altın Orda Hanı Uluğ-Muhammed’in Osmanlı Sultanı II. Murad’a gönderdiği 1482 tarihli mektup, 1220
ortak teşkilatının öneminin ortaya konulması açısından değerli bir kaynaktır. Uluğ-Muhammed, bu mektupda Osmanlı Sultanı’na eski düzenin yeniden canlandırılması ve ortak tüccarlara karadan ve denizden gidip gelme imkânının tanınması temennisinde bulunmuştur. 1221 Böylece Altın Orda hanları ticaretin gelişmesini teşvik etmişlerdir. Hanların ticarete verdikleri öneme, tüccarlara tanınan imtiyazlar da işaret etmektedir. Nitekim Altın Orda’da tüccarların seyahatleri kolaylaştırılıyor, savaş zamanında kervanlara cepheden geçme izni veriliyor, esir alınan tüccarlar milliyetlerine bakılmaksızın serbest bırakılıyordu. Örneğin 1283 yılında Ahmet Baskak, Rus knezliklerini cezalandırmak üzere çıktığı seferde
1222 Rus boyarlarıyla birlikte Alman tüccarlarını da esir etmiş, ancak onların tüccar olduklarını öğrendikten sonra serbest bırakmış, mallarını da iade etmiştir. 1223
Yine Altın Orda hanlarının Venedikli tüccarlara verdikleri yarlıklarda hanların tüccarları koruma altına aldıkları görülmektedir. Meselâ, Canibek Han’ın 1347 tarihli yarlığı, Venedikli tüccarlara Azov’da ticaret yapma hakkı tanımakla kalmamakta, tüccarları birçok konuda imtiyazlı kılmaktadır. Yarlıkda tüccarlardan ancak sattıkları mallar için vergi alınması gerektiği ve tüccarların gemilerinin denizde kaza yapması durumunda kıyıya gelen malların koruma altına alınması ve tüccarlara geri verilmesi gerektiği belirtilmektedir. 1224 Böylece gerek uluslararası ticaret yollarının gerekse de tüccarların güvenliği sağlanmıştır. Yine Venediklilere verilen yarlıklarda satılan altın
1219 Zeki Velidi Togan, Umumî Türk Tarihine Giriş, Enderun Yayınları, İstanbul 1981, s. 121, 125, 309-311; A. Melek Özyetgin, “Eski Türklerde Ortak ‘Tüccar’ Terimi Üzerine”, Orta Zaman Türk Dili ve Kültürü Üzerine, Ötüken Yayınları, İstanbul 2005, s. 170-178. 1220
Bu mektubun özelliklerinin tasviri için bkz. A. N. Kurat, Topkapı Sarayı Müzeyi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, DTCDF Yayınları, İstanbul 1940, s. 6-7; İ. V. Zaytsev, “Pisymo Zolotoordınskoğo Hana Ulug-Muhammeda Osmanskomu Sultanu Muradu II: Osmanskaya İmperiya, Zolotoya Orda I Gosudarstva Vostoçnoy Yevropı v Kontse XIV-Pervoy Treti XV Veka”, Bülleteny Hungaro-Rossica, Moskova 2002, s.109-112; T. İ. Sultanov, “Pisyma Zolotoordınskih Hanov”, Türkologiçeskiy Sbornik 1975, Nauka Yayınları, Moskova 1978, s. 237-239. 1221
A. N. Kurat, Topkapı Sarayı Müzeyi Arşivindeki Altın Ordu, Kırım ve Türkistan Hanlarına Ait Yarlık ve Bitikler, s. 14; A. Melek Özyetgin, Altın Ordu, Kırım ve Kazan Sahasına Ait Yarlık ve Bitiklerin Dil ve Üslûp İncelemesi, TDK Yayınları, Ankara 1996, s. 138-139. 1222
Bkz. I.3.4. 1223
PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 237. 1224
“Yarlık Canibeka Venitsianskim Kupçam Azova”, A. P. Grigoryev-V. P. Grigoryev, “Yarlık Canibeka Veneçianskim Kuptsam Azova ot 1347 Goda: Rekonstruktsiya Soderjaniya”, İstoriyografiya i İstoçnikovedeniye İstoriyi Stran Aziyi i Afriki, S. 15, S. Petersburg 1995, s. 36-83. 288
ve diğer değerli taşlar için tüccarlardan verginin alınmaması gerektiği yazılmaktadır. 1225 Böylece Altın Orda hanları bir taraftan tüccarların çıkarlarını savunurken, diğer taraftan da ülkenin zengin tabakasının, ihtiyaçlarını kolaylıkla karşılayabilmelerini ve altın ve diğer değerli eşyaların bölgeye getirilmesini teşvik etmişlerdir.
Altın Orda da dahil olmak üzere bütün Moğol İmparatorluğu’nda ticaretin gelişmesinden Ruslar da kârlı çıkmıştır. Rus knezlikleri de Moğol İmparatorluğu’nun bir parçası olduğundan dolayı, Ruslar güvenli uluslararası ticarî yolları kullanmışlardır. Ayrıca Altın Orda hanları, Rus şehirlerini adeta birer üs olarak kullanarak, bu şehirlerin birer ticarî merkez haline gelmelerini sağlamışlardır. Altın Orda hanları böylece bir taraftan Rus tüccarlarından vergi toplama imkanı elde etmiş, diğer taraftan da Ruslar aracılığıyla kendi ticarî ilişkilerini geliştirmişlerdir.
Altın Orda öncesinde Rus ticareti durgun bir dönem yaşıyordu. Bu durgunluğun en önemli nedeni ise Haçlı seferleri ile Batı Avrupa ülkelerinin Rus topraklarına saldırılarıydı. Haçlılar, Batı Dvina’dan Baltık Denizi’ne giden yolu, Ruslar için kapatmışlardı. Novgorod şehri, Alman şövalye ile İsveçli derebeylerin saldırılarına uğramış ve neticede Novgorod’un dış dünya ile ticarî ilişkileri kesilmişti. 1226
Ayrıca Rus knezlikleri arasında sonu olmayan mücadeleler de gerek Rus knezlikleri arasındaki ticareti, gerekse de dış ticareti olumsuz etkilemiştir. Ancak Rusların Altın Orda’nın idaresi altına girmesiyle Ruslar tekrar Avrupa ile ticaret yapma imkanına kavuşmuşlardır. Başta Mengü-Timur Han olmak üzere Altın Orda hanları, Novgorod Knezliği aracılığıyla Kırım ve Azov’daki İtalyan kolonileri ile ticaretin gelişmesi için çalışmışlardır. 1227 Altın Orda, Novgorod üzerinden Baltık ülkeleriyle de ticaretini yapmıştır. Hatta Mengü-Timur’un Altın Orda için ticarî
1225 “Yarlık Berdibeka Venetsianskim Kuptsam Azova”, A. P. Grigoryev-V. P. Grigoryev, “Yarlık Berdibeka Venetsianskim Kuptsam Azova ot 1358 Goda: Rekonstruktsiya Soderjaniya”, İstoriyografiya i İstoçnikovedeniye İstoriyi Stran Aziyi i Afriki, S. 16, S. Petersburg 1995, s. 24-66. 1226
V. V. Kargalov, Rusy i Koçevniki, s. 198. Rusların Moğol istilâsı öncesindeki ticarî ilişkileri için bkz. W. Heyd, Yakın-Doğu Ticaret Tarihi, çev. E. Z. Karal, TTK, Ankara 2000, s. 64-86. 1227 M. N. Tihomirov, “Puti İz Rossiyi v Vizantiyu v XIV-XV. vv”, Vizantiyskiye Oçerki, Moskova 1961, s. 10. Ayrıca Altın Orda dönemi Karadeniz ticareti için bkz. N. Di Cosmo, “Mongols and Merchants on the Black Sea Frontier in the Thirteenth and Fourteenth Centuries: Convergences and Conflicts”, Mongols, Turks And Others, ed. R. Amitai – M. Bıran, Leiden-Boston 2005, s. 391-424.
289
ilişkiler açısından önem kazanan Novgorod’u diğer Rus knezlikleri ve yabancı düşmanlara karşı koruduğu bilinmektedir. Mengü-Timur, Novgorodlu tüccarlara Suzdal topraklarında rahatlıkla kalmalarına müsaade etmiş ve Suzdal yetkilerini de bu konuda uyarmıştır. 1228 Novgorod’un bu açılımı sayesinde diğer Rus knezlikleri de Batı ülkeleriyle ticarî ilişkilerini geliştirmişlerdir. Moskova, Vladimir ve Tver knezlikleri; Novgorod, Pskov, Litvanya, Polonya ve onların üzerinden de Almanlar ile ticaret yapmışlardır. Nitekim, Volınskaya Kroniği’nde 1288 yılında Knez Vladimir’in ölümü dolayısıyla sadece Vladimir knezliğindeki halkın değil, şehirdeki Alman, Novgorodlu, Suğdaklı ve Yahudi tüccarların da üzüldükleri kaydedilmiştir. 1229 Kronikdeki bu haber, Rus şehirlerinde farklı coğrafyalardan gelen tüccarların mevcudiyetine işaret etmektedir. Bu husus ise bir kez daha Moğol istilâsının Rus ticaretine zarar verdiğini ileri süren tarihçileri haksız çıkarmaktadır. Nitekim gördüğümüz gibi Ruslar, Batı ülkeleriyle dahi Altın Orda döneminde Moğol istilâsı öncesine göre daha aktif ticarî ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Hatta Batı’dan Rusya’ya getirilen en önemli mal, yün kumaşı olduğu için Ruslar, “çuhacı” olarak tanınmışlardır. 1230
Yine Altın Orda döneminde Ruslar, Volga boyu ticaretinde de önemli konuma gelmişlerdir. Hatta Rus tarihçisi V. E. Sıroeçkovskiy, Moskova Knezliği’nde ticaretin gelişmesinin, Batı ile bağlantılar sayesinde değil, Doğu ile ilişkilerin geliştirilmesine bağlı olarak geliştiğini ve bunda Volga yolunun önemli rol oynadığını yazmıştır. 1231 Yine bir başka Rus tarihçisi A. M. Saharov da Kuzey-Doğu Rus knezliklerinin gelişiminde Volga Yolu’nun önemli katkıda bulunduğunu savunmaktadır. 1232 Ruslar, Altın Orda’nın ticaret alanında sağladıkları imkanları kullanmayı bilmiş ve çok kısa süre içinde Rus tüccarlarının Altın Orda’da sayısı o kadar artmıştır ki, Rus kronikleri dahi onlardan bahsetmeye başlamışlardır. Kroniklerde, Özbek Han’ın Tver Knezi Mihail’i öldürttüğünde Özbek Han’ın karargâhında bulunan Rus tüccarlarının knezin cenazesini en yakın kiliseye götürmek
1228
M. Poluboyarinova, Russkiye Lüdi v Zolotoy Orde, s. 45. 1229
PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 605. 1230
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 351. 1231
V. E. Sıroeçkovskiy, Gosti-Surojane, Sotsekgiz Yayınları, Moskova-Leningrad 1935, s. 9. 1232
A. M. Saharov, Goroda Severo-Vostoçnoy Rusi XIV-XV vekov, Moskovskiy Universitet Yayınları, Moskova 1959, s. 73, 152. 290
istediklerini, ancak Altın Ordalıların buna müsaade etmedikleri yazılmaktadır. 1233
Yine Arap seyyah İbn Battuta da Saray-Berke’de çok sayıda Rus’un yaşadığını ve onların ayrı pazarlarının olduğunu yazmaktadır. 1234
Diğer taraftan Rus kronikleri, Volga ticaret yolundan da bahsetmektedirler. Örneğin kroniklerde Bulat Timur’un 1361 yılında Bulgar şehrini zaptettiği ve böylece Volga ticaret yolunun kontrolünü ele geçirdiği yazılmaktadır. 1235 Yine Arap tarihçisi İbn Abdu’z-zahir, Rus gemilerinin Volga Nehri’nde bulunduklarını yazmaktadır. 1236
Böylece Rus kronikleri ve seyahatnamelerden, Volga ticaret yolunun Altın Orda döneminde büyük önem kazandığı ve Rusların da bölge ticaretinde önemli rol oynamaya başladıkları anlaşılmaktadır.
Altın Orda döneminde Ruslar, sadece Volga bölgesinde güçlenip, Batı ile ticaret yapmamış, aynı zamanda Doğu ülkelerini tanıma fırsatı da elde etmişlerdir. Aslında bu husus sadece Ruslar için geçerli değildir. Moğol İmparatorluğu’nun kurulmasıyla birlikte, bütün Doğu Avrupa ülkeleri, Yakın Doğu ülkeleriyle ticaret yapma şansına sahip olmuşlardır. 1237 Rus tüccarlarının Altın Orda tüccarlarıyla birlikte Orta Asya, Mısır veya İran’a gittikleri bilinmese de, Ruslar bu coğrafyalardan gelen tüccarlarla Saray ve Altın Orda’nın diğer ticarî merkezlerinde karşılaşmışlardır. Nitekim 1438 yılında Saray’da bulunan Şirazlı tüccar Hoca Şemseddîn Muhammed, kaleme aldığı Seyahatnamesi’nde, Saray’da Çin ipeği, Avrupa çuhası ve Rus keten bezleri satın aldığını yazmaktadır. 1238
Ruslar gerek Saray pazarlarına gerekse de gittikleri diğer ülkelere genellikle kakım, sincap ve diğer değerli kürkler götürmüşlerdir. XIV-XVI. yüzyıllarda Moskova’ya ise Rus tüccarları gittikleri yerlerden altın ve süs eşyaları, değerli taşlar, ipek, yün, biber, zencefil, kuru karanfil, safran, ceviz, şeker, boya, sabun vs. getirmişlerdir. 1239
Moskova knezleri hediye olarak tüccarlardan Seylon incisi, diğer değerli taş ve koşu
1233
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 137. 1234
İbn Battuta Seyahatnamesinden Seçmeler, haz. İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 1991, s. 115-116. 1235
PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 26. 1236
Abdu’z-Zahir, Siretü’l-melik ez-Zahir, Tiesenhausen, I, s. 133; 1237
A. İ. Drobinskiy, “Rusy i Vostoçnaya Yevropa Vo Françuzskom Srednevekovom Epose”, İstoriçeskiye Zapiski, S. 26, Moskova 1948, s. 125. 1238
B. N. Zahoder, “Şirazskiy Kupets na Povoljye v 1438 Godu”, Kaspiyskiy Svod Svedeniy o Vostoçnoy Yevrope, Moskova 1967, s. 169. 1239
Herbersteyn, Notes upon Russia, I, s. 112. 291
atları istemişlerdir. Moskova’dan güneye ise hediye olarak yine kürkler, deriler, mors dişi ve kemiği, bıçaklar gönderilmiştir. 1240 Böylece yine Altın Orda sayesinde Ruslar, Doğu ülkeleriyle de ticaret yapma şansına sahip olmuşlardır. Altın Orda yıkıldıktan sonra da Ruslar Altın Orda’nın ticarî merkezleri olan Kazan ile Astrahan’ın bu konumlarından istifade etmeye devam etmişlerdir. Moskova eskiden olduğu gibi bu bölgeleri özellikle Doğu ticaretinde aktif olarak kullanmıştır. Örneğin, Buhara ile Çarlık Rusya’sı arasındaki ticaret açısından Kazan önemli rol oynuyordu. 1241
Ayrıca özellikle ticarî ilişkilerin gelişmesiyle birlikte Ruslar, diğer ülkelerle ilgili yeni bilgiler edinmişlerdir. Hatta bu bilgileri Altın Orda aracılığıyla ve Tatarlardan aldıkları için Ruslar örneğin Çin’i Avrupalılar gibi China değil de Tatarların Çinlileri adandırdıkları ve onların orijinal ismi olan “Kitay” olarak zikretmişlerdir. 1242 Yine ticaret ile ilgili Rusça’daki Türkçe-Tatarca kelimeler Rus ticaretinde Altın Orda’nın etkisine işaret etmektedir. Rusça’daki altın, ambar (ambar), arşin (arşın), bazar (pazar), bakaleya (bakkal), balagan (fuar ve pazar yerlerinde temaşa), barış (kâr), denyga (para, tenge), karavan (kervan), labaz (mağaza, uncu dükkanı), magarıç (rüşvet) gibi kelimeler bunların başlıcalarıdır.
Ortaçağda siyasî ve sosyal boyutta devletlerin veya imparatorlukların merkezî idareyi kurarak büyümelerinin ve uzun süre hâkimiyet sürmelerinin en önemli şartlarından biri de haberleşme teşkilatı olmuştur. Büyük coğrafyaya yayılan Altın Orda Devleti’nin sınırları da haberleşme teşkilatı ile güvence altına alınmıştır. Nitekim Çengiz Han geniş coğrafyaya yayılan imparatorluğunda iletişimi sağlamak amacıyla 1206 Kurultayından hemen sonra haber ve mektupların iletileceği bir posta teşkilatı kurma kararını almıştır. Ayrıca Çengiz Han, birer günlük mesafe aralığında
1240
M. Poluboyarinova, Russkiye Lüdi v Zolotoy Orde, s. 47-48. 1241
R. G. Mukminova, “Srednyaya Aziya i Rossiya: Torgovo-Ekonomiçeskiye Vzaimosvyazi v XV- XVIII Vekah”, Türkologiçeskiy Sbornik 2002, İzdatelyskaya Firma Vostoçnaya Literatura RAN, Moskova 2003, s. 292-307. 1242
A. Rihter, İzsledovaniya o Vliyaniyi Mongolo-Tatar na Rossiyu, s. 359. 292
posta istasyonlarının kurulmasını emretmiştir. Bu istasyonlarda devletin resmî postacıları ve devletin elçileri için yedek atlar bulunmuştur. 1243 Yam adını alan bu posta teşkilâtı, Çengiz’in oğlu Ögedey zamanında geliştirilmiş, tüm ülkeyi ve Rus toprakları da dahil olmak üzere Türk-Moğol devletlerini içine alan bir haberleşme ağı biçiminde yapılandırmıştır. 1244
Haber ulaklarının kullandığı yollar üzerinde habercilerin atlarını değiştirip, yemek yiyerek dinlenebilecekleri duraklar oluşturulmuştur. Bazı posta istasyonlarında yedek atların yanında yedek posta binicilerinin de bulunduğu bilinmektedir. Yam, posta istasyonlarının masraflarını başlangıçta meskûn yerlerin halkı karşılamakla yükümlü idi. Bu durum halk için ezici bir yük olup bazı suistimaller ortaya çıkınca Ögedey Han posta binek hayvanlarını devletin temin edeceği yönünde karar çıkarmıştır. 1245
Altın Orda’da aynen Moğol İmparatorluğu’nda olduğu gibi yam teşkilatının aktif bir şekilde işlediğini söylemek mümkündür. Altın Orda hanlarının verdikleri yarlıklarda gerek yam vergisi ve yükümlülüklerden, gerekse de meslek grubu olarak yamçıdan söz edilmektedir. Yam teşkilatında görevli kimse durduğu her yerde hanın emriyle istediği kişinin evinden, hayvanından, erzağından istediği gibi yararlanma ve alma hakkına sahip idi. Bu yükümlülüklerden muafiyet ancak hanın bizzat verdiği tarhanlık yarlıklarıyla sağlanabiliyordu. Örneğin Altın Orda hanlarının Rus mitropolitlerine verdikleri yarlıklarda din adamları böyle bir yükümlülükten muaf tutulmuşlardır. Taydula Hatun’un Mitropolit Feognost’a verdiği yarlıkda kilise ve din adamlarının podvodı, yani yam vergisinden muaf olduğu yazılmaktadır. 1246
Mengü Timur’un yarlığında ise yam kelimesi kullanılmıştır. 1247 Yine 1397 tarihli Timur-Kutluğ’un Hacı Muhammed ve Mahmud adlı iki kardeşe verdiği yarlıkda yarlığın hitap ettiği meslek grupları arasında yamçı da yer almaktadır. 1248
1243
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 203-204; B. Spuler, İran Moğolları, s. 459. 1244
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 204. 1245
B. Spuler, İran Moğolları, s. 220. 1246
“Yarlık Tsaritsı Taydulı Feognostu Mitropolitu Kiyevskomu i Vsya Russiyi”, PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 541-542. 1247
“Yarlık Mengü Temir Oksan Tsarya, Russkim Mitropolitom, Bezımyanno Vsem Tserkovnım Lüdem”, PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 542-543. 1248 “Yarlık Timur Kutluka”, PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 526-527. 293
Genel olarak yam teşkilatı, ordudan sonra belki de en etkili Türk-Moğol devlet kurumlarından biri olmuştur. Çengiz Han ve sonrasında geliştirilerek kurumsal bir nitelik kazanan ve geniş coğrafyada uzun süre aralıksız işleyen yam teşkilâtı daha sonra Çarlık Rusyası’nda da devam etmiştir. Rusça’daki arabacı manasındaki “yamşik” terimi de Rusça’ya Moğolca’dan geçmiştir. 1249 Rus
kaynaklarında “yam” terimi ilk kez XV. yüzyılın başlarında geçmektedir. Örneğin, Rus Knezi Vasiliy Dmitriyeviç’in 1406 tarihli vasiyetnamesinde yam vergisinden bahsedilmektedir. 1250
Yine Büyük Knez Vasiliy Vasilyeviç ile Galitsk Knezi Yuriy arasında 1428 yılında imzalanan anlaşmada Knez Vasiliy, Knez Yuriy’den yam vergisini diğer vergilerle birlikte ödemesini talep etmektedir. 1251
1504 tarihli III. İvan’ın vasiyetnamesinde ise yam istasyonlarından bahsedilmektedir. III. İvan, aynen kendi zamanında olduğu gibi kendisinden sonra da yam istasyon sisteminin devam ettirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. 1252
III. İvan’ın oğulları ve torunları, bu vasiyetnameye uymuş olmalılar ki, XV.yüzyılın sonlarında Moskova ve diğer knezliklerinin birçok yerinde yam kurumları faaliyet göstermiş ve Rus topraklarındaki ulaşım yolları Avrupa’nın en güvenilir yolları haline gelmiştir. XVI. yüzyılın başlarında Moskova’yı ziyaret eden Avusturyalı diplomat Herberşteyn de bu istasyonlardan övgüyle bahsetmektedir. Herberşteyn, bütün Rus topraklarında yam istasyonlarının olduğunu, yolcuların kendileri için at seçme hakkına sahip olduklarını, atların yorulduklarında sonraki yam istasyonlarında değiştirildiğini, yolda karşılaştıkları insanlardan atların alındığını, daha sonra ise kendilerine bir ödeme yapıldığını, kendisinin de Novgorod’dan Moskova’ya (642 kilometre) 72 saatte vardığını yazmaktadır. 1253
Herberşteyn’in bu hesabına göre, bu şekilde Ruslar günde yaklaşık 214 kilometre yolculuk yapabilmişlerdir. Alman tarihçisi Gustave Alef, aynı dönemde İngiltere’de insanların günde 112 kilometre, Fransa’da ise 90 kilometre yolculuk yapabildiklerini
1249
R. A. Yunaleyeva-R. G. Gataullina, “O Slovoobrazovatelynoy Produktivnosti Türkizmov v Russkom Yazıke”, Sovetskaya Türkologiya, S. 6, Bakü 1985, s. 14-15. 1250 “Duhovnaya Gramota (Pervaya) Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça”, DDG, s. 56. 1251 “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Vasilyeviça s Knyazem Galitskim i Zvenigorodskim Yuriyem Dmitriyeviçem”, DDG, s. 64. 1252
“Duhovnaya Gramota Velikoğo Knyazya İvana Vasilyeviça”, DDG, s. 362. 1253
S. Von Herbersteyn, Notes upon Russia, I, s. 108-109. 294
yazmaktadır. 1254
Herberşteyn’in verdiği bu bilgiler bir taraftan Rus knezliklerindeki yam sisteminin işleyişini ortaya koyarken, diğer taraftan da bir kez daha Rusya’nın Altın Orda idaresi altında Avrupa ülkelerinden geri kaldığını ileri süren tarihçileri haksız çıkarmaktadır. Rusların yam sistemini Altın Orda’dan benimsedikleri ise şüphe uyandırmamaktadır. Nitekim gerek Rus knezliklerindeki yam sistemi alanındaki uygulamaların Altın Orda’dakilerle aynı olması gerekse de yam ve yamşik gibi kelimelerin aynen Rusça’ya geçmesi bunun birer ispatıdır. Yine özellikle Altın Orda döneminde Rusların at yetiştirmeye başlamaları 1255 gerek süvari birliklerin kurulması, 1256
gerekse de yam istasyonlarının at ihtiyacının karşılanması ile açıklanmaktadır.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling