T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi


IV. 3.4. Rusya’nın Kurultayı: Zemskiy Sobor


Download 3.07 Mb.
Pdf ko'rish
bet29/39
Sana17.02.2017
Hajmi3.07 Mb.
#666
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   39

IV. 3.4. Rusya’nın Kurultayı: Zemskiy Sobor  

 

 XVI. 


yüzyılın ortalarında Moskova Rusya’ında  zemskiy sobor adını alan 

toplantılar düzenlenmeye başlanmıştır. Zemskiy sobor’daki sobor terimi, herhangi 

bir toplantıyı ifade ederken, “zemskiy” sıfatı da “bütün devleti ilgilendiren” anlamına 

gelmektedir.  

 

 Yazılı kaynaklarda zemskiy soborların, kurultayın Rusya’daki uzantısı 



olduğuna dair herhangi bir bilgi olmasa da, zemskiy soborların içerik ve katılımcı 

bakımından kurultaylardan hiçbir farkı olmadığı görülür. Nitekim, Altın Orda ve 

Kazan Hanlığı’nda kurultaylara Han’ın yanı  sıra  Han’ın çocukları, emirler, askerî 

yetkililer, din adamları katılırken,

986

 zemskiy soborlara da knezlerin yanı sıra boyar, 



slujilıy knez, askerî yetkililer ve din adamları katılmıştır.

987


 Zemskiy soborlar da 

aynen kurultaylar gibi sık toplanmamıştır. Moskova Rusya’sı da aynen Altın Orda 

gibi, büyük topraklara yayılmış ve Moskova’dan uzak bölgelerden kurultaya gelecek 

katılımcıların Moskova’ya çok sık seyahat etmeleri mümkün olmamıştır. Bundan 

                                                 

985


 Bkz. IV.6.1.; IV.6.2.  

986


 Bkz. II.2.1. 

987


 M. Hudyakov, Oçerki Po İstoriyi Kazanskoğo Hanstva, İnsan Yayınları, Moskova 1991, s. 2238. 

 

250


dolayı zemskiy soborlar ancak savaş kararlarının alınması ve vergi düzeninin 

belirlenmesi gibi çok önemli kararların alınması gerektiği durumlarda 

toplanmışlardır. Nitekim 1549 yılında yapılan ilk zemskiy soborun gündeminde de 

Kazan’ın ele geçirilmesi konusu yer alıyordu.

988

    Rusların zemskiy soborlarının 



kurultay örnek alınarak düzenlenmesinin bir başka kanıtı daha vardır. Ruslar, gerek 

Altın Orda’daki gerekse de Büyük Moğol  İmpratorluğu’ndaki kurultaylardan 

haberdar olup, bu kurultayların bir kısmına bizzat katılmışlardır.

989


 Dolayısıyla, 

gerek bu husus, gerekse de kurultay ile zemskiy soborların katılım ve mahiyet 

açısından benzerlikleri, Rusların zemskiy sobor uygulamasını da Altın Orda’dan 

aldıklarına işaret etmektedir.  

 

 

IV. 3.5.  Aristokrat Sınıfının Diğer Temsilcileri  



 

 Aristokrasi 

sınıfının alt tabakasını, hür hizmetkârlar (askerî görevliler) ile 

hizmete bağlı olanlar oluşturmuştur. Hizmete bağlılar knezlik sarayına bağlı olup 

daha sonra “dvoryanin” (saraylı) adını almışlardır. Yine boyar ailelerinin yoksullaşan 

kesimleri de hür hizmetkârlar sınıfı içerisinde yer almışlardır. Hür hizmetkârlar da 

boyar ailelerinin yoksullaşan kesimleri de aynen boyarlar gibi küçük de olsa 

malikanelere sahip idiler. Ancak,  bunlar da boyarlar ile eş zamanda hür davranma 

hakkını kaybetmişlerdir.

990


 

 

 



 Dvoryanların büyük kısmı hür olup, hizmete girerken hizmet süresi 

konusunda anlaşma yapıyorlardı. Bunların büyük kısmı knezin ordusunda 

görevliydiler. Knezin ordusu da Rusça’da aynı saray gibi “dvor” kelimesiyle 

adlandırılmıştır.

991

 Yani Altın Orda’da “ordu” terimi hem hanın karargahı (saray), 



hem de askerî birlik için kullanılmışken, Rusça’daki “dvor” da, hem sarayı, hem 

                                                 

988

 M. Hudyakov, Oçerki Po İstoriyi Kazanskoğo Hanstva, s. 237-238. 



989

 G. V. Vernadskiy, “Mongolyskoye İgo v Russkoy İstoriyi”, E. Hara-Davan, Rusy Mongolyskaya, s. 

273-274.  

990


 G. V. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 378-379.  

991


 D. Ostrowski, “The Mongol Origins of Muscovite Political Institutions”, s. 535.  

 

251


askerî birliği ifade etmiştir. Bu benimsemenin de Altın Orda’dan yapıldığı 

şüphesizdir.  

 

 Dvoryan 



sınıfının diğer temsilcileri ise saray yönetiminde yer almışlardır. 

Dvoryanların bir kısmı maaşlarını knezden alırken, bir kısmına da görev süresince 

geçici olarak toprak malikaneleri verilmiştir. Bunlar Kneze hizmet etmeyi 

bıraktıkları zaman, aynen boyar ve hizmetli knezler gibi bu toprakları da terk etmek 

zorunda idiler.

992


  

 

 Altın Orda dönemi dvoryan sınıfı bir taraftan Moskova Knezi’nin gücü ve 



refahının artmasında önemli rol oynarken, diğer taraftan da Rus İmparatorluğu’nun 

dvoryan sınıfının temelini oluşturuyor ve Çar’ın boyarlar ile çatışmasında Çar’ın baş 

dayanağı konumundaydılar.

993


 Knezler, dvoryan ve boyarlara verdiği malikaneler 

sayesinde gerek bu sınıfları, gerekse de genel olarak Rus topraklarını kontrolü altında 

tutuyordu. Görüldüğü gibi, bir nevi iktâ sistemi olarak adlandırabileceğimiz bu 

sistemin temelini de Moğol dönemindeki dvoryanların toprakları oluşturmuştur. İktâ 

sistemi kesin şeklini ancak XVI. yüzyılda alsa da sistemin temelleri Altın Orda 

döneminde atılmış ve Altın Orda’daki suyurgal

994

 sistemine benzetilmiştir. Dvoryan 



ve boyarlar kendilerine verilen malikaneleri ancak görev yaptıkları müddetçe 

ellerinde tutabiliyorlardı. Diğer taraftan malikanelerin büyüklüğü de hizmetlerinin 

süresi ve başarısına bağlıydı. Ayrıca boyar ve dvoryanlar, malikanelerin 

büyüklüğüne göre de asker tedarik etmek zorundaydılar.  



IV. 4.  Şehir Halkı 

 

 Asilzadelerin 

başlıca görevi ve  devlete bağlılıklarının temeli, askerî hizmet 

iken, bütün yük şehir ve köylü halkın üstünde idi. Bunlar vergi ödemeli, diğer 

                                                 

992


 Bkz. IV.3.2.  

993


 G. V. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 379.  

994


  Suyurgal terimi, Moğolca  suyurgamak mastarından türemiş ve “bağış”, “teşvik”, “mükafat” vs. 

anlamına gelmektedir. (Bkz. Ş. F. Farzaliyev, “XV-XVI. Yüzyıllarda Suyurgal (Hasan Bek 

Rumlu’nun Ehsanu’t-Tevarih’ine Göre)”, çev. İ. Kamalov, MSGSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi

S. 5, İstanbul 2006, s. 101. ) Ortaçağda bir askere veya subaya savaşta hizmeti karşılığında verilen ve 

ona gelir getiren, mırakılabilen toprak, timar anlamıyla kullanılmıştır. Bkz. A. Melek Özyetgin, “Altın 

Orda Hanlığı’nın Resmî Yazışma Geleneği”, Orta Zaman Türk Dili ve Kültürü Üzerine İncelemeler

Ötüken Yayınları, İstanbul 2005, s. 26.  


 

252


mükellefiyetlerini yerine getirmeliydiler. Nüfus açısından en kalabalık grubu 

oluşturan bu sınıfın pekişmesi de XVII. yüzyılda sona erdi. Ancak, bu süreç daha 

Altın Orda zamanında başlamıştır. Sürecin başlangıcındaki temel faktör ise Altın 

Orda’nın Rus topraklarında başlattıkları genel vergilendirme ve askerî mükellefiyet 

sistemidir. Altın Orda öncesi Kiyev Rusya’sında büyük şehirlerin halkı vergi 

ödemiyordu. Halk, gönüllü olarak milis kuvvetleri oluşturuyor ve bu birliklerde hür 

vatandaş olarak hizmet ediyorlardı. Altın Orda’nın başlattığı vergilendirme, asker 

tedariki ile veçelerin mülgası, Doğu Rusya’daki şehirli sınıfın statüsünü kökten 

değiştirmiştir. Doğu Rusya, Altın Orda’nın idaresinden çıktıktan sonra da Moskova 

Knezliği, Altın Orda döneminde uygulanan vergilendirme ve asker tedarikini 

kaldırmamış, bunları kendi hâkimiyet çıkarları için kullanmaya devam etmiştir. Hatta 

daha sonra bu sistem Moskova’nın idaresine giren Novgorod ile Pskov’da da 

yayılmıştır.

995


   

 

 Doğu Rusya’daki şehirler siyasî hürriyetten mahrum bırakılınca fakirler ile 



zenginler arasındaki fark yeni bir boyut kazanmıştır.  Şehir halkı arasında üst sınıfı 

oluşturan gruplar şunlardı: 

1.

 

“Gosti” adı verilen en zengin toptancı tüccarlar. “Gosti” adı, ticaret anlamı 



taşıyan eski Rusça’daki gostyba teriminden gelmektedir. 

2.

 



“Gostinnaya Sotnya” adı verilen ilk gruba göre daha az zengin olanlar. 

3.

 



“Sukonnaya Sotnya” adı verilen çuhacılar birliği ve diğer meslek grupları.  

Bu grupların hepsi vergiden ve diğer yükümlülüklerden muaf idiler. Bu imtiyazlı 

konumları karşılığında ise Çar’a ülke yönetiminde ve vergilerin toplanmasında 

yardım etmek zorunda idiler.

996

  

 



 

Şehrin alt tabakasını ise “seredniye gorojane” (orta şehirliler) yani perakende 

tüccarlar ve zanaatkarlar ile “mladşiye gorojane” (alt tabaka şehirliler) oluşturmuştur. 

“Mladşiye gorojane”ler “çernıye lyüdi” (kara insanlar) olarak da adlandırılmışlardır. 

Bu gruba küçük zanaatkarlar ile kalife olmayan çalışanlar dahil edilmiştir. Söz 

konusu alt tabaka temsilcileri şehrin dışında yaşamışlardır. XVII. yüzyılda bunlar 

                                                 

995


 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 380.  

996


 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 380-381.  

 

253


kesin olarak malikanelere bağlanmış  ve bu malikanelerinden ayrılmaları 

yasaklanmıştır.

997

 Böylece şehirli sınıfının alt tabakası, tamamen hürriyetini 



kaybetmiştir.  

 

 



IV. 5.  Köy Halkı 

 

 Doğu Rusya’daki köylülerin hürriyetlerini kaybetmeleri de aynı  şekilde 

gerçekleşti. Altın Orda’nın başlattığı vergi sistemi ile askerî yükümlülük bu sürecin 

başlangıcı oldu. Kiyev Rusya’sı döneminde köylü nüfusu genel olarak askere 

alınmıyor, küçük toprak sahipleri vergi ödemiyorlardı. Bu dönemde sadece devletin 

köylülerinden (smerdı) vergi

 

alınıyordu. Altın Orda  döneminde ise köylüler vergiye 



bağlanmış ve askerî hizmete alınmaya başlanmıştır.

998


 Bu sistem Altın Orda’nın 

yıkılışından sonra Moskova Rusyası’nda da devam etmiş, ayrıca Moskova 

Rusyası’nda küçük ve büyük toprak sahiplerinin topraklarına el konularak topraklar 

ile köylüler de Knez’e bağlanmıştır.

999

   


 

 

Rusya’da köylüler XIV. yüzyılın ortalarından itibaren “krestyane” olarak 



adlandırılmışlardır.

1000


 Rusça’daki Hristiyan kelimesi, Hristos (Tanrı) kelimesinden 

gelmekte, “krestyan” kelimesi ise “krest” (haç)dan gelmektedir. Başlangıçta 

krestyane, Hristiyan anlamında kullanılırken, bugün bu kelime köylü anlamına 

gelmektedir. O tarihlerde Doğu Rusya’da kiliseler Altın Orda hanlarının politikaları 

sayesinde büyük topraklara sahip olduklarından bu terim ile söz konusu 

topraklardaki köylüler kastedilmiştir.

1001

 Böylece Rusça’daki “krestyane” (köylü) 



kelimesinin de Altın Orda döneminde ve Altın Orda Devleti  sayesinde ortaya 

çıktığını söylemek mümkündür.  

                                                 

997


 M. F. Vladimirskiy-Budanov, Obzor İstoriyi Russkoğo Prava, İzdatelystvo Ogloblina Yayınları, S. 

Petersburg-Kiyev 1915, s. 130.    

998

 Bkz. II.5.1. ve II.7. 



999

 Bkz. IV.2.2. 

1000

 M. Gammer, “Russia and the Eurasian Stepe Nomads: An Over  View”, Mongols, Turks, And 



Others: Eurasian Nomads and the Sedentary World, ed. R. Amitai – M. Bıran, Leiden-Boston 2005, s. 

488.  


1001

 G. V. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 382. 



 

254


 

 

Kilise ve manastır topraklarının yanı  sıra köylülerin yerleştiği diğer toprak 



türleri şunlardı: 

1.

 



Vergi ödemekle mükellef olan devlet toprakları 

2.

 



Kneze ait topraklar 

3.

 



Saray toprakları 

4.

 



Hizmetkâr knez ve boyarların toprakları.

1002


 

 

 Altın Orda döneminde manastır ve kiliseler ile diğer topraklarda çalışan 



köylülerin statüsü farklı idi. Bilindiği gibi, Altın Orda hanları kilise ve manastırları 

vergiden muaf  tutmuşlardır.

1003

 Dolayısıyla bu topraklardaki köylüler sadece 



manastırın yükümlülüklerini yerine getiriyor, devletin yükümlülüklerinden muaf 

idiler. Diğer topraklardaki köylüler ise hem vergi ödüyor, hem de askerî 

yükümlülüklerini yerine getiriyorlardı. Bununla birlikte Altın Orda yıkıldıktan sonra 

ve Büyük Knez’in iktidarı güçlendikten sonra kilise Altın Orda dönemindeki 

imtiyazlarını kaybetmiştir. Kiliseler artık imtiyazlarını onaylatmak için  Büyük 

Knez’e başvurmak zorunda idiler. Knezler kiliselere genellikle idarî bakımdan 

bağımsızlık tanısa da bu topraklardaki köylülerden de vergi toplanmaya 

başlanmıştır.

1004

 Neticede XVI. yüzyılın başlarında manastır köylülerinin statüsü 



diğer köylülerin statüsüyle eşitlenmiştir.  

 

 Altın Orda döneminde köylüler vergi ödemelerine rağmen hür idiler. Her ne 



kadar köylü, toprağın kiracısı olsa da, köylü toprağı  işlediği ve vergiyi ödediği 

müddetçe kimsenin onu yerinden etme hakkı yoktu. Her köylü tarım işleri bittikten 

sonra yani sonbaharda  başka yere göç etme ve başkasının hizmetine geçme hakkına 

sahipti. Ancak XVI. yüzyılın ortalarında malikane sisteminin geniş olarak tatbik 

edilmesi ile birlikte devlet, malikane sahiplerini köylülerle donatma sorunu ile 

karşılaşmış ve köylüleri bu malikanelere bağlı  kılmaktan başka çare bulamamıştır 

                                                 

1002


 N. İ. Kostomarov, Domaşnyaya Jizny i Nravı Velikorusskoğo Naroda, Ekonomika Yayınları, 

Moskova 1993, s. 48.   

1003

 Bkz. II.1.3. 



1004

 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 383.  



 

255


(1581). Başlangıçta bu uygulama geçici iken, 1649’da daimî nitelik kazanmış

1005


 ve 

böylece Rusya’da kölelik devri başlamıştır. 

 

 

IV.6.Rus Devletinde Ünlü Tatarlar 



 

IV.6.1. Tatar ve Atalarının Rus Topraklarına Göçleri 

 

 

Türk kökenli ailelerin Rus topraklarına göçleri hiç şüphesiz daha Altın Orda 



öncesinde başlamıştı. Bu göçler farklı zamanlarda ve farklı nedenlerden dolayı 

gerçekleşmiştir. Daha 1238-1242 yıllarında Bulgarların Moğollarla savaştıkları 

dönemde Bulgar soyluları ve onlara bağlı kişiler Rus topraklarına yerleşmişlerdir. 

Örneğin Meşer’de  İslamiyeti yaymakla tanınan Bekleş adlı bir Bulgarlı’nın Rus 

topraklarına sığındığı ve burada vaftiz olduğu bilinmektedir.

1006


 Moğol istilâsından 

kaçan  İdil Bulgarları özellikle Novgorod ve bölgesine yerleşmişlerdir. O tarihte 

hükümdar olan Aleksandr Nevskiy’nin akıllı siyaseti neticesinde bu bölge Moğol 

akınına uğramamış ve Bulgar asilzadeleri buraya göç ederek kendilerini güvene 

almışlardır. Nitekim Tatar tarihçisi A. H. Halikov’un da belirttiği gibi, Dolgo-

Saburov, Matyuşkin, Golenişçev-Kutuzov,  Şeremetyev, Musin-Puşkin gibi meşhur 

Rus ailelerinin şecerelerinde çok sayıda Türk soylusunun Aleksandr Nevskiy’e 

sığındıkları, hatta bazılarının Neva Savaşına

1007

 da katıldıkları yazılmaktadır.



1008

  

 



 

Berke Han (1255-1266) ve Mengü-Timur Han (1266-1280) zamanında ise 

Bulgarlar, tamamen Altın Orda hâkimiyetine girmiş ve bu tarihlerde Rus topraklarına 

yapılan göçler artmıştır. 1277-1278 yılında Altın Ordalılar Rostov Knezi Fedor 

Çernıy’ın yardımıyla Bulgarların son isyanı bastırılmış ve birçok Bulgar şehri, bu 

                                                 

1005

 M. F. Vladimirskiy-Budanov, Obzor İstoriyi Russkoğo Prava, s. 130.    



1006

 A. H. Halikov,  Mongolı,  Tatarı,  Zolotaya Orda i Bulgariya, s. 36, 125.   

1007

 Neva Savaşı için bkz. III.3.1.  



1008

 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale, çev. M. Öner, TDA Vakfı 

Yayınları, İsatanbul 1995, s. 9.  


 

256


kneze hediye olarak verilmiştir. Bu şehirlerdeki pek çok Bulgar soylusu Rusya’ya ve 

Litvanya’ya göç etmek zorunda kalmıştır.

1009

  

 



 Altın Orda’da fetret devirlerinin yaşandığı dönemlerde Ordalılar da Rus 

knezliklerine göç etmeye başlamışlardır. XIV. yüzyılın ikinci yarısından itibaren 

güçlenen Rus knezlikleri ile Litvanya Knezliği de Tatar ileri gelenleri için cazip hale 

gelmiştir. Göç edenler sadece baskıdan dolayı değil, hizmet etmek ve para kazanmak 

amacıyla da Rus knezliklerine sığınmışlardır. Yine Rus knezleri kendi aralarındaki iç 

savaşlarda sık sık Ordalı emirlerden destek istemişler, knezlere yardım eden emirler 

de birçok kez Rus topraklarında kalmışlardır. Dmitriy Donskoy’un 1380 yılında vuku 

bulan Kulikovskaya Muharebesi’nde Mamay’ı mağlup ettikten sonra Türk kökenli 

soyluların Rus knezlerinin hizmetlerine geçme olayları artmıştır. Bu tarihte 

Adaşevler, Zagoskinler, Pavlovlar, Rtişçevler ve diğer soylular Donskoy’un 

hizmetine geçerler.

1010


 Bu tarihten sonra ilk büyük göç dalgası 1390’larda oldu. 

Timur, Toktamış’ı mağlup ettikten sonra 1392’de Toktamış’ın yakınları olan Bahtı-

Hoz, Kıdır-Hoz ve Mamet-Hoz aileleri ve yakınlarıyla Moskova knezine sığınmış, 

daha sonra da vaftiz olmuşlardır.

1011

  

 



 XIV. 

yüzyılın sonu ile XV. yüzyılın başlarında Altın Orda yeni bir krize girdi. 

Bu tarihte sadece aristokrasi sınfının temsilcileri değil, Cucioğulları dahi 

Moskova’ya gelmiştir. Toktamış’ın oğulları Celaleddin ile Kerim-berdi 1407-1408 

yılını Moskova’da geçirirken

1012


 Uluğ-Muhammed 1437-38’de kışı Belev’de 

geçirdi,


1013

 1445’te ise Nijniy Novgorod’da kalmıştır.

1014

 1446’da ise Uluğ-



Muhammed’in üst düzey taraftarları Rus topraklarına gelmiş ve buraya 

yerleşmişlerdir.

1015

  

                                                 



1009

 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale, s. 10.  

1010

 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale., s. 12.  



1011

 A. V. Kuzymin, “Kreşennıye Tatarı na Slujbe v Moskve: K İstoriyi Telebuginıh i Myaçkovıh v 

XIV – Pervoy Polovine XV veka”, Drevnyaya Rusy. Voprosı Medievistiki,  S. 3, Moskova  2002, s. 6.  

1012


 “Poslaniye Edigeya Velikomu Knyazü Vasiliyu Dmitriyeviçu (Dekabry 1408)”, A. A. Gorskiy,  

Moskva i Orda, s. 196-197.  

1013


 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 198-199; PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 148-149. 

1014


 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 157.  

1015


 1445 yılında Uluğ-Muhammed ile Knez Vasiliy arasında vuku bulan savaşta Knez Vasiliy esir 

düşer ve daha sonra belli bir miktar karşısında serbest bırakılır. Vasiliy ile birlikte Moskova’ya çok 



 

257


 

 

Türklerin Moskova’ya göçleri Kazan’ın ele geçirilmesi arifesinde iyice 



artmıştır. 1547 yılında hizmet için Moskova’ya göçenlerin sayısı sadece 76 iken, 

1551 yılında Moskova’da artık 500 kadar knez ve mirza kendi akrabalarıyla 

yaşamaktaydı.

1016


 Yine 1551 yılında Süyümbike’nin yanında 150’den fazla Tatar 

emir ve mirzası Rus topraklarına göç etmiştir.

1017

 Bu dönemde Türk asilzadelerinin 



Rus topraklarına göç etmelerinin birkaç nedeni vardır. Bunlardan ilki, Altın Orda ve 

ardından da varis hanlıklarda sonu olmayan iktidar kavgaları ve bu kavgaların söz 

konusu asilzadeleri olumsuz etkilemesidir. Diğer taraftan Rus knezleri, hem Tatarlar 

arasında daha etkili olmak, hem de bu asilzadelerden diplomasi, ticaret, zanaat başta 

olmak üzere hayatın her alanında istifade etmek amacıyla bu asilzadelere büyük 

topraklar vermiş, sınırsız  imtiyazlar tanımışlardır. Hatta Rus coğrafyasında siyasî 

anlamda daha güçlü olmak amacıyla bu asilzadelerle evlilik yoluyla akrabalık bağları 

kurmaktan da çekinmemişlerdir. Netice itibarıyla Altın Orda Devleti öncesinde 

başlayan bu göçler, Kazan Hanlığı’nın sonuna kadar devam etmiş ve çok sayıda 

Tatar ailesi Rus topraklarına yerleşmiş, hatta Moskova, Ryazan, Nijniy Novgorod 

gibi Rus şehirlerinde Türkçe konuşan halkların kendi muhitleri ve sokakları 

kurulmuştur. Günümüz Moskovası’nın en önemli caddelerinden Arbat caddesi, adını 

Arapça-Türkçe’deki “rabat”tan alırken, Ordınka caddesi de adını ordadan 

almıştır.

1018

 Ordalıların Rus topraklarına göç etmeleri ve Knez’in hizmetine girerek 



daha sonra Rus elit sınıfının bir parçası haline gelmeleri, onların adaptasyon sorunu 

çekmediklerini göstermektedir. Moskova Rusyası’nın birçok alanda Altın Orda’yı 

örnek alması ve Altın Orda’daki uygulamaları benimsemesi de hiç şüphesiz bunda 

etkili olmuştur.  

 

 

Boyar ve slujilıy knezler sınıfının etnik içeriğini araştıran N. P. Zagoskin’e 



göre, XVII. yüzyılda 229 Rus aristokrasi ailesi Batı Avrupa kökenli, 223 Litvanya ve 

                                                                                                                                          

sayıda Uluğ-Muhammed’in adamlarının da geldiği bilinmektedir. Yine bunların birçoğunun idaresine 

şehirler verildiği ve bir kısmının önemli görevlere getirildiği bilinmektedir. Bkz. PSRL, III, 



Voskresenskaya Letopisy, s. 157-158.  

1016


 G. Peretyatkoviç, Povoljiye v XV-XVI Vekah, Oçerki Po İstoriyi Kraya i Eyo Kolonizatsiyi, Odessa 

1887, s. 129. 

1017

 G. Peretyatkoviç, Povoljiye v XV-XVI Vekah, Oçerki Po İstoriyi Kraya i Eyo Kolonizatsiyi, s. 129. 



1018

 M. D. Poluboyarinova, Russkiye Lüdi v Zolotoy Orde, s. 38.  



 

258


Polonya kökenli, 156 Altın Orda kökenliydi. Ayrıca 168 aile Rurik,

1019


 42 aile de saf 

Rus kökenli iken, 97 ailenin etnik yapısı  belirlenememiştir.

1020

 M. D. Karateyev ise 



kökünü Tatarlardan alan 92 knez, 50 boyar, 13 graf ve 300’den fazla dvoryan 

ailesinden bahsetmektedir.

1021

 Rus tarihçesi E. P. Karnoviç, Rus knez ve boyarları 



arasında Tatarların sayısının fazla olduğunu ve bundan dolayı Rusların bütün 

Tatarlara knez diye hitap ettiklerini yazmaktadır.

1022

 Halk kitlelerinin soy kütükleri 



tutulmadığı için Tatar kökenli Rus ailelerinin sayısını tespit etmek mümkün değildir. 

Bu konuda ancak çok sayıda Türk kökenli sülalelerin Rus topraklarına göç ettiklerini 

ve bunların birçoğunun Rus Tarihi’nde önemli rol oynadıklarını söyleyebiliriz.  

 


Download 3.07 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   39




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling