virtüözü' sözcükleri yer alıyordu davetiyelerde. Oda müziği virtüözü unvanını da, o kuytu
odada şimdiye kadar harıl harıl sürdürdüğü egzersizlere borçluydu, Lucius.
Okulun müdürü, öğretmenler, belleticiler, müzik öğretmeni ve başyardımcı davetliler
arasındaydı ve şenliğe gelmişlerdi. Sırtında Hartner'den ödünç alınarak fırçalanıp ütülenmiş
kuyruklu bir frak, yüzünde uysal ve mazlum bir gülümseme, Lucius sahnede görününce, müzik
öğretmeninin alnında boncuk boncuk
terler belirdi. Lucius'un davetliler önünde eğilip onları selamlaması bile herkesi
güldürmeye yetmişti.
'Sessiz Gece' Lucius'un parmaklarında bir eleji havasına büründü, acı ve ıstırapları açığa
vuran iç çekişlerden, göğüs geçirişlerden, ahlayıp oflamalardan bir şarkıya dönüştü; Lucius
şarkıya iki kez başlamak zorunda kaldı; böldü, parçaladı melodiyi, ayağıyla tempo tuttu, âdeta
donlu bir havada ağaç kesen bir
oduncu gibi çalıştı.
Okulun müdürü, müzik öğretmenine bakarak
keyifli keyifli başını salladı; müzik öğretmeni hiddetinden sapsarı kesilmişti.
Üçüncü kez şarkıya başlayıp yine sonunu getiremeyen Lucius kemanı çenesinden çekip
aldı, kolunu sarkıtıp, "Yapamayacağım," dedi. "Ama keman öğrenmeye daha bu sonbaharda
başladım," diye ekledi ardından.
"Güzel, Lucius!" diye sesini yükseltti müdür bey. "Gösterdiğiniz çaba için teşekkür
ederiz. Sakın peşini bırakmayın, sürdürün çalışmalarınızı. Per aspera ad astra!1"
Yirmi dört ocak günü gece saat üçten başlayarak bütün yatakhane cıvıl cıvıl kaynıyor,
ortalık gürültü şamatadan geçilmiyordu. Pencerelerde ince yapraklı buz çiçekleri kalın
katmanlar oluşturmuş, el yüz yıkamakta kullanılan su donmuştu, bıçak gibi soğuk bir rüzgâr
manastırın avlusunu yalayarak geçiyordu;
ama öğrencilerden hiçbirinin aldırdığı yoktu bunlara. Yemekhanede koca kahvedenlikler
Do'stlaringiz bilan baham: |