Hazirlayanlar


Download 3.23 Mb.
Pdf ko'rish
bet27/42
Sana17.10.2017
Hajmi3.23 Mb.
#18083
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   42

Kaynakça

Çevikel, Nuri, “18. Yüzyıl Osmanlı  Kıbrısı’nda Ermenilerin Durumuna Dair Bazı 

Tespitler”, Yeni Türkiye 7/38, Ankara Mart-Nisan 2001.

Çetin, Osman, Sicillere Göre Bursa’da İhtida Hareketleri ve Sosyal Sonuçları 1472-

1909, Ankara 1994. 

Çiçek, Kemal, Zimmis (Non-Muslims) of Cyprus in the Sharia Court, 1110/39 

A.H/1698-1726 A. D., Yayımlanmamış Doktora Tezi, University of 

Birmingham, Birmingham 1992.

Durmuş, Mehmet Ali, Hicrî 1120-1121 Tarihli Lefkoşa’nın 7 Numaralı Şer’iye Sicili, 

Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler 

Enstitüsü, İzmir 1997.

Dündar, Recep, Kıbrıs Beylerbeyliği (1570-1670), Yayımlanmamış Doktora Tezi, 

İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Eğitimi Anabilim 

Dalı, Malatya 1998.

Erdoğru M. Akif, “Osmanlı  Kıbrıs’ında Kadınlar 1580-1640”, Tarih Boyunca 

Türklerde Ev ve Aile Semineri 25-26 Mayıs 1998 Bildiriler, İstanbul 

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırmaları Merkezi, İstanbul 

2000.


__________, “Kıbrıs Ermenileri Üzerine Notlar (1580-1640)”, Tarih İncelemeleri 

Dergisi, XXII/1, İzmir 2002.

__________, “Kıbrıs’ın Türkler tarafından Fethi ve İlk  İskân Teşebbüsü (1570-

1571)”, Kıbrıs’ın Dünü-Bugünü Uluslararası Sempozyumu (28 Ekim-2 

Kasım 1991) Tebliğleri, Ankara 1993.

Erdönmez, Celal, Şer’iye Sicillerine Göre Kıbrıs’ta Toplum Yapısı (1839-1856), 

Yayımlanmamış Doktora Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal 

Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı, Isparta 2004.

Jennings, Ronald C., Christians and Muslims in Ottoman Cyprus and the Mediterranean 

World, 1571-1640, New York 1993.

__________, “The Population, Taxation and Wealth in the Cities And Villages 

of Cyprus, According to the Detailed Population Survey (Defter-i 

Mufassal) of 1572”, Journal of Turkish Studies, X, 1986.

Kıbrıs Şer’î Sicil Defterleri, Defter No: 1e, 7, 13, 14, 15, 16, 17, 20, 21, 42.

Özkul, Ali Efdal, Kıbrıs’ın Sosyo-Ekonomik Tarihi 1726-1750, İstanbul 2005.

Papadopoullos, Theodore, Social and Historical Data on Population (1570-1881), 

Nicosia 1965.

Pamukciyan, Kevork, “Onsekizinci Yüzyılda Patrik Basmaciyan’a Verilen Cülus 

Fermanı”, Tarih ve Toplum, XV/88, İstanbul 1991.


ŞER’İYE SİCİLLERİNE GÖRE TANZİMAT’A KADAR 

BURSA’NIN SOSYO-EKONOMİK HAYATINDA 

ERMENİLER

Dr. Ali İhsan KARATAŞ

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, İslâm Tarihi ve Sanatları Bölümü

E-mail: ihsankaratas@uludag.edu.tr; Tel: 0 224 243 15 70



Özet

Bursa, ilk başkent olmasının yanında ilmî ve ticarî bir merkez 

oluşu ve yüzyıllarca farklı din ve etnik unsurları bir arada ba-

rındırması açılarından da Osmanlı Devleti’nin önemli şehir-

lerinden biri olmuştur. Halkının büyük çoğunluğunu Müslü-

manların oluşturduğu şehirde Rum, Ermeni ve Yahudiler de 

bulunmaktaydı. Asırlarca aynı şehri paylaşan bu üç semavî 

din mensuplarının, birbirlerinden tamamen irtibatsız bir 

hayat içinde oldukları düşünülemez. Zira içinde önemli mik-

tarda Ermeninin de olduğu gayrimüslimler, Bursa’nın sosyo-

ekonomik hayatının her alanında aktif şekilde yer almışlardır. 

Müslümanlarla birlikte aynı mahalleleri paylaşmışlar, karşılıklı 

ziyaret, şahitlik, vekillik ve kefi llik gibi komşuluk ilişkilerinde 

bulunmuşlar, mülk alım- atımı, borç alıp-verme gibi her türlü 

ticarî ve ekonomik faaliyet içerisinde yer almışlar, böylece bir 

arada yaşamanın en güzel örneklerini vermişlerdir. 

Bursa’daki gayrimüslimlerin devlet kurumlarıyla ilişkileri 

de araştırmaya değer bir konudur. Bilindiği üzere Osmanlı 

Devleti’ndeki gayrimüslimlerin, özellikle dinî işler ve aile hu-

kukunu ilgilendiren meselelerini kendi kurumlarında ve din 

adamlarının gözetiminde çözme imkânları vardı. Bununla 

birlikte hemen her konuda Osmanlı mahkemelerine başvur-

malarının önünde bir engel yoktu. Şer’iye sicillerine baktığı-

mızda Rum, Ermeni ve Yahudilerin zorunlu olmadıkları halde 

evlenme, boşanma, nafaka, miras taksimi gibi aile hukukunu 

ilgilendiren konularda Osmanlı mahkemelerine başvurarak 

İslâm Hukuku kurallarına göre muamele görmeyi tercih ettik-

leri görülmektedir. Ayrıca ticaret, kilise tamiri, din adamı tayini 

ve vakıf kurma gibi dinî konularda karşılaştıkları problemlerini 

de büyük ölçüde şer’î mahkemelerde çözmüşlerdir.

Bursa’daki Ermenilerin gerek şer’î mahkemelerle olan ilişkile-

rini gerekse Müslüman veya Yahudilerle olan münasebetle-

rini gösteren binlerce belge, olayların yaşandığı günlerin en 

yakın şahitleri niteliğinde olan şer’iye sicillerinde görülmekte-

dir. Bu nedenle incelememizin temel kaynağını Bursa şer’iye 

sicilleri oluşturacaktır.



369

Dr. Ali İhsan KARATAŞ



Giriş

Osmanlı tarihi boyunca diğer gayrimüslimlerde olduğu gibi Ermenile-

rin de gerek devletle ilişkileri, gerekse Müslümanlarla ve kendi aralarında-

ki münasebetlerinin incelenmesinde başlangıç olması nedeniyle Bursa’nın 

önemli bir yeri vardır. Bu nedenle tebliğimizde Ermenilerin sosyo-ekono-

mik hayattaki durumu, Bursa merkezinde ele alınmaya çalışılacaktır.

Fetihten önce Bursa’nın sakinlerini Rumlar oluşturmaktaydı. Fetih-

le birlikte başka bölgelerden gelip yerleşen insanlarla kısa bir süre içinde 

Müslümanların çoğunlukta olduğu, ancak gayrimüslimlerin de bulunduğu 

önemli bir şehir haline geldi. Şehirdeki gayrimüslimler, Musevî ve Hıristi-

yanlardan oluşmaktaydı. Hıristiyanlar da çoğunlukla Rum ve Ermenilerden 

oluşuyordu. Farklı dönemlerde Bursa’yı ziyaret eden yabancı seyyahların 

tamamının gözlemleri de Bursa halkının büyük çoğunlukla Müslümanlar-

dan oluştuğu ancak Yahudi, Rum ve Ermenilerin de daima var oldukları 

şeklindedir

1

.



1  Simeon, Tarihte Ermeniler, Çiviyazıları Yayınevi,  İstanbul 1999, s.40; Rıza Akdemir, 

“Carsten Niebuhr ve Seyahatnamesi”, Millî Kültür, Sayı 64, s.100; Gülgün Üçel Aybet, 

Avrupalı Seyyahların Gözünden Osmanlı Dünyası ve İnsanları (1530-1699), İletişim Ya-

yınları, İstanbul 2003, s.540; Heath W. Lowry, Ottoman Bursa in Travel Accounts, Indiana 

University Ottoman and Modern Turkish Studies Publications, Bloomington 2003, s.35; 

Robert Walsh, “Bursa, Uludağ ve Emirsultan”, Çeviren Süha Sertabiboğlu, Bir Masaldı 

Bursa, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1996, s.349.


370

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



A.Sosyal Hayatta Ermeniler

Asırlarca bir arada yaşayan farklı ırk ve dinlere mensup insanların gün-

delik hayatın hemen her alanında birbirleriyle münasebetlerinin olmaması 

düşünülemez. Nitekim, her din ve milletten insanların, bazen aralarındaki 

anlaşmazlık nedeniyle, bazen de alış-veriş, şahitlik, kefi llik, borç alıp ver-

me ve ortak ticarî faaliyetlerde bulunma gibi sebeplerle birbirleriyle ilişki 

içinde oldukları şer’iye sicillerinden açıkça görülmektedir. 

a.Bursa’daki İlk Ermeniler ve Ermeni Mahalleleri

Şehre ilk gelen Ermenilerin Orhan Gazi’nin Kütahya’dan davet ettiği 

bir grup olduğu belirtilmektedir

2

. Bursa tarihi hakkında önemli bir araştır-



macı olan Kamil Kepecioğlu ise Çelebi Sultan Mehmet’in Yeşil Camii’ni 

yaptırdığı sırada kış günlerinde mescide gelen Müslümanlara hizmet et-

meleri için on hanelik bir Ermeni grubunu getirttiğini ve kendilerine Yeşil 

İmareti’nden fodla (ekmek) tahsis eyleyerek mescidin civarına iskân et-

tiğini belirtmektedir

3

.  İlerleyen yıllarda Ermenilerin mahalle sayılarında 



artış olmuştur. Öyle ki Evliya Çelebi’nin belirttiğine göre XVII. yüzyılda 

Bursa’da 7 Ermeni, 9 Rum, 6 Yahudi, 1 Kıptî

4

 olmak üzere toplam 23 gay-



rimüslim mahallesi vardı. Bursa’daki Ermeniler şehrin birçok mahallesine 

yayılmış olmakla birlikte Setbaşı, Mollaarap, Çobanbey, Namazgâh, Ka-

raağaç ve Kurdoğlu mahallelerinde yoğunlaşmışlardı

5

. Özellikle Setbaşı 



mahallesi Ermenilerin merkezi durumundaydı.

Çelebi Mehmet döneminde on hanelik bir grup olarak Bursa’ya gelen 

Ermeniler kısa süre içerisinde kendilerine ait olan birkaç mahalleyi oluştu-

racak kadar kalabalıklaşmışlardı. Ermenilerin Bursa’da ikâmet etmeyi ter-

cih etmelerinin en önemli nedeni hiç şüphesiz şehrin kendileri için huzur 

içinde yaşanabilir bir yer olmasındandı. Zira Bursa’da oturmuş bir sistem 

vardı. Bu sistemde azınlık olanlar, gerek yönetimin gerekse çoğunluk olan 

halkın baskısını değil, tam tersine desteğini daima yanlarında hissediyor-

lardı. Rahat bir şekilde gündelik hayatlarını yaşabiliyor, örf ve âdetlerini, 

2 Raif 


Kaplanoğlu, Osmanlı Devleti’nin Kuruluşu, A.E.V. Yayınları, İstanbul 2000, s.88.

3 Kamil 


Kepecioğlu, Bursa Kütüğü II, s.41.

4  Evliya Çelebi, Seyahatname, C. II, Yapı Kredi Yayınları, Hazırlayan Z. Kurşun, S. A. Kah-

raman, Y. Dağlı, İstanbul 1999, s.11.

5  Osman Çetin, Sicillere Göre Bursa’da İhtida Hareketleri ve Sosyal Sonuçları (1472-1909), 

TTK Yayını, Ankara 1994, s.26; Raif Kaplanoğlu, Bursa Yer Adları Ansiklopedisi, BTBK 

Yayınları, İstanbul 1996, s.33.



371

Dr. Ali İhsan KARATAŞ

dinî âyin ve törenlerini herhangi bir sorunla karşılaşmadan icra edebili-

yorlardı. Müslümanlarla komşuluk yapıyorlar, alış verişte bulunuyorlar, 

bir birlerinin evlerini satın alabiliyor veya kiralayabiliyorlardı. Hatta bu 

ilişkiler sonucunda Müslümanlardan etkilenen Ermeniler Murat, Yakub, 

Hızır, Sefer, İskender, Bâlî gibi Türkler arasında yaygın olan isimleri kul-

lanıyorlardı

6

.

b.Osmanlı Mahkemeleri ve Ermeniler



Bursa’daki Ermenilerin komşuluk, alış-veriş gibi gündelik hayatın dı-

şında Müslümanlarla çok yoğun bir şekilde ilişkili oldukları yerlerden en 

önemlisi mahkemelerdir. Zira Osmanlı Devleti’ndeki mahkemeler sadece 

anlaşmazlıkların çözüldüğü yer değil, mülk alım-satımı, nikâh akdi, vakıf 

kurma gibi toplumu ilgilendiren hemen her konuda yapılan işlemlerin tes-

cil edildiği makamlardı. Bu nedenle Ermeniler gerek kültürel etkileşim, 

gerekse kendi menfaatlerine uygun olması nedeniyle zorunlu olmadıkları 

halde bazı konularda Müslümanlar gibi, başında kadının bulunduğu mah-

kemeye başvurmayı ve İslâm Hukuku’na göre muamele görmeyi benim-

semişlerdi. Bu durum özellikle evlenme, boşanma, nafaka, miras taksimi 

gibi aile hukukunu ilgilendiren konularda kendini göstermekteydi. Aslında 

Ermenilerin bu meseleleri kendi din adamlarının nezaretinde ve kendi dinî 

hükümlerine göre çözme imkânları vardı. Bununla birlikte hemen her ko-

nuda Osmanlı mahkemelerine başvurabiliyorlardı. Osmanlı mahkemeleri-

ne başvuran zımmîlere İslâm Hukuku kuralları uygulanmaktaydı. Şer’iye 

sicillerine baktığımızda gayrimüslim din adamlarının karşı çıkmalarına ve 

kendi cemaatleriyle ters düşmelerine rağmen bir kısmını Ermenilerin oluş-

turduğu binlerce zımmînin başta evlenme, boşanma, nafaka ve miras gibi 

aile hukuku olmak üzere birçok konuda şer’î mahkemelere başvurdukları 

görülmektedir. Yukarıda da ifade edildiği üzere Ermenilerin şer’î mahke-

melerde evlenme ve boşanmalarının nedenleri kültürel etkileşimin yanında 

İslâm Hukuku’nda tarafl ara tanınan haklardan her iki tarafın da istifade 

etme arzularından kaynaklandığı söylenebilir. Zira şer’î mahkemede evle-

nen Ermeniler kiliseye ödediği vergiden daha az evlenme vergisi ödüyor-

lardı

7

. Ayrıca, İslâm Hukuku’na göre, evlenme sırasında kadına verilmesi 



6 Kepecioğlu, a.g.e., s.41. 

7  Kiliseye ödenen bu verginin miktarı evlenen şahsın birinci, ikinci veya üçüncü evliliğine 

göre değişmekteydi. Meselâ 1633 yılına ait bir beratta piskoposlar, gayrimüslimler arasın-

daki evliliklerin birincisinden 80, ikincisinden 160 ve üçüncüsünden 240 akçe vergi almak-

taydılar. Bkz. Rossitsa Gradeva, “Orthodox Christians in the Kadı Courts: The Practice of 


372

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

gereken mehir uygulamasından Ermeni kadınlar da faydalanmak istiyor-

lardı. Zira Hıristiyanlık ve Yahudilikte mehir uygulaması yoktu. Evlenmek 

için şer’î mahkemelerin tercih edilmesinin bir nedeni de her yerde metro-

politliklerin olmamasıydı. Bu nedenle evlenmek için gereken iznin alın-

ması uzun zaman alıyor ve bu iş masrafl ı bir iş haline geliyordu

8

. Boşanma 



konusunda da benzer şeyler söylenebilir. Bilindiği üzere Kilise hukukuna 

göre boşanmak oldukça zordu. Bu nedenle Hıristiyanlar şer’î mahkemele-

re başvurarak İslâm Hukuku’nun tanıdığı talâk ve muhalâ’a gibi boşanma 

kolaylıklarından faydalanıyorlardı. Boşandıktan sonra yeniden evlenmeyi 

kolaylaştırmak ve çocuklar için gerekli olan nafakayı temin etmek de şer’î 

mahkemelerin tercih ediliş nedenleri arasındadır

9

.

Ermenilerin evlenme konusunda yaşadıkları problemlerin başında bir-



den fazla evlilik yapmak isteyenlerin durumu gelmektedir. Hıristiyanlıkta 

birden fazla evlilik yoktur. Ancak dinî hükümlerin aksine birden çok evlilik 

yapan Ermeniler vardı. Birden çok evlilik yapmak isteyen Ermeniler nikâh 

akitlerini genellikle imamlara yaptırmaktaydılar. Bu şekilde çok evlilik 

yapanların artması ve evlilik konusunda ortaya çıkan başka problemlerin 

de çözülmesi için Ermeni Patriği Zakarya Divan-ı Hümayun’a bir dilekçe 

vermişti. Bu dilekçe üzerine 1792 yılında Padişah III. Selim tarafından de-

ğişik şehirlerin kadılarına bir ferman göndermiştir. Fermana bakıldığında 

Patriğin, dinlerine aykırı olarak birden fazla evlenen Ermenilerin olduğun-

dan şikâyet ettiği ve bu konuda önlem alınmasını istediği görülmektedir

10

.

Zımmî statüsündeki Ermenilerin Osmanlı tebaası olmayanlarla evlen-



meleri de sicillere yansıyan problemler arasındadır. Osmanlı Devleti, ken-

di tebaası olan gayrimüslimlerin özellikle Avrupalı olan ve Efrenç taifesi 

olarak nitelendirilen yabancılarla evlenmelerini yasaklamıştı. Bu yasağı 

Ermeni din adamları da desteklemekteydiler. Bütün bu yasaklara rağmen 

yabancılarla evlenenlerin var olduğu ilgili kayıtlardan anlaşılmaktadır. 

1822 tarihinde Ermeni Patriği Bogos, Divan-ı Hümayun’a verdiği bir di-

lekçede Efrenç taifesine kız verip almanın daha önce yasaklanmasına rağ-

men Bursa’da ikâmet eden Nikofos adlı şahsın kendi milletinden değil de, 



Efrenç taifesinden bir kızla evlenmek istediğini belirterek bunun birçok 

the Sofi a Sheriat Court, Seventeenth Century”, Islamic Law and Society, E.J. Brill, Leiden 

1997, Vol. 4, No: 1, s.58; Yavuz Ercan, Osmanlı Yönetiminde Gayrimüslimler, Turhan Ki-

tabevi, Ankara 2001, s.206.

8  Gradeva, a.g.m., s.58.

9  Gayrimüslimlerin evlenme ve boşanma konusunda şer’î mahkemeleri tercih etmelerinin 

nedenleri için bkz. Gradeva, a.g.m., s.62.

10 Bursa Şer’iye Sicilleri (BŞS), B80/102a



373

Dr. Ali İhsan KARATAŞ

problemin çıkmasına zemin hazırladığını ifade etmiş ve Nikofos’un engel-

lenmesini istemişti. Bunun üzerine kendisine bu tür evlilikleri yasaklayan 

bir ferman verilmişti

11



Bursa sicillerinden, Ermenilerin miras taksimini de çoğunlukla ka-

dıya yaptırdıkları ve bu konularda yaşadıkları problemleri şer’î mahke-

mede çözdükleri görülmektedir. Miras meselesinde varisler arasında sık 

sık anlaşmazlıklar yaşanmaktaydı. Kayıtlara göre bu konudaki davaların 

çoğunluğunu, varislerden birinin haksız olarak fazladan mal aldığı veya 

mirasın taksim edilmesi sırasında varislerden bazılarının paylaştırılması 

gereken mallardan bir kısmını sakladıkları iddiaları oluşturmaktadır. Örne-

ğin Bursa’da Hocatayyib mahallesinde ikâmet etmekte iken vefat eden Ka-

rabet veled-i Melkon’un mirası karısı Merre, erkek kardeşi Avanıs ve kız 

kardeşi Sofi ’ye belli oranlarda intikâl etmişti. Mirasın taksim edilmesinden 

sonra Avanıs mahkemeye müracaat ederek Karabet’ten kendisine isabet 

eden hisseyi daha önce Merre’den aldığını ancak Merre’nin bin kuruşluk 

nakit parayı ve bir evi saklayarak taksim edilen mirasın dışında tuttuğunu, 

hakkını talep ettiğinde ise aralarında anlaşmazlık çıktığını iddia etmişti. 

Bunun üzerine aracılar devreye girmiş ve Merre’nin, seksen dört kuruş 

nakit, bir altın akrep saat, Misi köyündeki bir dönümlük bağda olan hisseyi 

ve yüz beş kuruşluk alacaklarının dörtte birini Avanıs’a vermesiyle arala-

rında sulh gerçekleşmiştir. Bu belgenin içeriğinden de anlaşıldığı üzere 

Merre bir miktar malı sakladığını kabul etmiş ve saklanan malın yeniden 

taksim edilmesine razı olmuştur

12

.

c.Dinî Hürriyet



Bursa’daki Ermeniler din ve vicdan hürriyeti bakımından tam bir ser-

bestlik içindeydiler. Bilindiği üzere İstanbul’un fethinden sonra gayrimüs-

limler Millet Sistemi’ne göre tasnif edilmiş, bu kapsamda ayrı bir millet 

olarak kabul edilen Ermeniler için 1461 yılında bir Patrikhane kurulmuş 

ve söz konusu millete Patrik olarak Bursa metropoliti Ovakim tayin edil-

mişti. Rum Patrikhanesi’ne verilen hakların aynısı Ermeni Patrikhanesi’ne 

de tanınmıştı. Bu tarihten sonra Ermeni Patrikliği’ne bağlı olarak Bursa 

11 Fermanda ayrıca Osmanlı tebaası olan gayrimüslimlerin yabancılarla birlikte oturmaları, 

evlerini kiraya vermeleri gibi günlük hayattaki ilişkileri de düzenlenmektedir. BŞS, B358/

61a.


12 Hacer Balcı, B171/347 Nolu Bursa Mahkeme Sicili, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 

Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa 2000, s.79.



374

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

ve civarındanda yaşayan Ermeni cemaatten sorumlu bir metropolit vardı. 

Bursa’daki Ermeni din adamlarının tayin ve azilleri Ermeni Patrikliği’nce 

yapılmakta ve Padişah tarafından onaylanmaktaydı. 

Bursa’daki Ermeni din adamlarından bazılarının değişik sebeplerden 

dolayı görevden alındıkları anlaşılmaktadır. Din adamlarının görevden 

alınmalarıyla ilgili kayıtlara bakıldığında, azledilmeleri ve cezalandırıl-

malarına sebep olan davranışlar arasında, idareleri altında olan cemaatle 

iyi anlaşamamaları

13

, yaşlılık veya hastalık sebebiyle görevlerini yapamaz 



durumda olmaları, dinlerine muhalif hareketlerde bulunmaları ve görev 

yerlerine gitmemeleri gibi sebepler yer almaktadır. Nitekim 1773 yılında 

Ermeni Patriği Kirkor Divan’a müracaat ederek Bursa bölgesinin murah-

hasası olan Samuel(?) adlı rahibin yaşlı ve hasta olduğundan dolayı mu-

rahhasalık işlerini yerine getiremediği ve reayanın âyinlerini idare edebi-

lecek gücünün olmadığı gerekçesiyle görevden el çektirilerek yerine Artin 

adlı rahibin atanmasını talep etmiştir

14

.



Osmanlı toplumunda zımmîlerin zorla Müslümanlaştırılması yasaktı. 

Zaman zaman bireysel bazı zorlamalar olsa da devlet eliyle planlı bir şekil-

de İslâmlaştırma uygulaması yapılmamıştır. Bununla birlikte gayrimüslim-

lerin ihtida etmeleri teşvik edilmiştir. Ayrıca kendi rızalarıyla Müslüman 

olan gayrimüslimlere yardım edilmiş ve eski dindaşlarının baskılarından 

kurtarılmaya çalışılmıştır. Bursa’daki zımmîler arasında zorla Müslüman-

laştırılan birine rastlanılmamakla birlikte kendi rızalarıyla  İslâmı kabul 

edenlerin varlığı da bir gerçektir. Bunlar arasında önemli miktarda Erme-

ni de bulunmaktadır. Nitekim Osman Çetin’in 1472-1909 yılları arasında 

Bursa’da ihtida edenlerle ilgili yaptığı çalışmada bu dönemde Müslüman 

olduğu tespit edilen toplam 439 kişiden 145’inin (% 33) Ermeni olduğu 

görülmektedir

15

.

d.Ermeni Mabetleri



Fetihten sonra Bursa’ya gelen Ermeniler için bir kilise yapılmıştı. Bu 

kilisenin varlığı Osmanlı Devleti’nin sona ermesine kadar devam etmiştir. 

Bursa’yı ziyaret eden seyyahların eserlerinde XVIII. yüzyılın sonlarına ka-

dar şehirde Ermenilere ait bir kilisenin olduğu ancak, XIX. asırdan itibaren 

kilise sayısının ikiye çıktığı belirtilmektedir. Ermenilerin ikinci kiliseleri 

13 BŞS, C21/35b.

14 BŞS, B203/29b.

15  Çetin, a.g.e., s.45.



375

Dr. Ali İhsan KARATAŞ

daha önce Ermenilere ait olup kullanılmayan bir binanın 1831 yılında ayrı 

bir millet olarak kabul edilen Katolik Ermenileri için tahsis edilmesiyle 

oluşmuştur. Nitekim Bursa’daki Katoliklerin Divan’a müracaat ederek 

daha önce kilise olarak kullanılmayan ve harap olan bir yerin tamir edile-

rek mabet olarak kullanma istekleri kabul edilmiştir

16

.



Bilindiği üzere Osmanlı Devleti’ndeki gayrimüslimlerin yeni mabet 

inşa etmelerine pek izin verilmezken kullanmalarına izin verilen kilise-

lerin zamanla eskimesi ve yıkılması halinde tamir etmelerine müsaade 

edilmiştir. Şer’iye sicillerinden, Bursa’daki Ermenilerin de zaman zaman 

kiliselerini tamir ettirdikleri görülmektedir. 

Gerekli izni aldıktan sonra mabetlerini tamir ettirebilen Bursa Ermeni-

leri çoğunlukla bu işi sorunsuz olarak hallederlerken

17

 zaman zaman Müs-



lümanlarla ihtilaf yaşadıkları da oluyordu. Zira bu tür mabetlerin tamiri 

sırasında bazı Müslümanların bu işi engellemeye çalıştıkları veya yanlış 

anlama ya da tahrikler sonucunda kiliselere zarar verdikleri de görülmek-

tedir. Ancak, böyle durumlarda devlet, konuyu araştırır ve araştırma sonu-

cunda eğer zımmîlerin kilise tamirini yetkili makamlardan aldıkları izin 

dahilinde gerçekleştirdikleri anlaşılırsa kendilerine yapılan tacizi engeller, 

hatta haksız olarak müdahale eden ve karışıklığa sebep olan sorumlular 

Müslüman dahi olsalar cezalandırırdı. Nitekim Bursa’da bu meseleye ör-

nek olabilecek bir olay yaşanmıştı.

XVIII. asrın sonlarında Divan-ı Hümayun’a müracaat eden Bursa Er-

menileri, eskiden beri kendilerine ait olan kilisenin, içinde ibadet edileme-

yecek kadar harap olduğunu belirterek tamir edilmesi için izin isterler. Bu 

talep üzerine bazı şartlar dahilinde kendilerine izin verilir. Gerekli izni alan 

Ermeniler kiliselerini tamir etmeye başlarlar. Ancak tamir bitmek üzere 

iken bin civarında Müslüman kadın ve elli civarında erkek hücum ederek 

kiliseyle birlikte etrafında bulunan birkaç Ermeninin evini yakarlar ve bazı 

Ermenileri de yaralarlar

18



Olay sonrasında Bursa eski naibi tarafından merkeze gönderilen mek-

tupta kadınların bu işi kendiliğinden yapmadıkları, Cabizade Mustafa

Müderris Nizameddin ve sair yardımcılarının tamir sırasında rüşvet iste-

dikleri, ancak kendilerine rüşvetin verilmemesi sebebiyle kadınları tahrik 

ettikleri, bu tahrik sonucunda da kadınların bu işe kalkıştıkları bildirilmiş-

16 BŞS, B347/9a. 

17 BŞS, B242/59b

18 BŞS, B251/3a.



376

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER

tir

19

. Başka bir mektupta ise eski naib ve ayanın rüşvet aldıkları, bundan 



dolayı kilisenin aslına uygun olmayan bir şekilde yapılmasına göz yum-

dukları için çoğu kadınlardan oluşan bir grubun kiliseye hücum ettikleri 

belirtilmiştir. 

Bu konuda bir başka iddia da şöyledir. Ermenilerin, tamir ettikleri kili-

seyi eski şeklinden farklı olarak altı kubbeli bir camiye benzetmeleri Müs-

lümanlar arasında huzursuzluğa neden olmuştu. Nisan ayında Bursa’ya 

yağmur yağmaması da bu konu nedeniyle Allah’ın Bursalıları cezalandır-

dığı şeklinde değerlendirilmişti. Bunun üzerine Bursalı kadınlar, madem 

bu işi erkeler halletmiyor bari biz gereğini yapalım diyerek kiliseye hücum 

etmişlerdi

 20

.

İddiaların birbirinden farklı olmaları sebebiyle olayın gerçek nedeni-



nin araştırılması için İstanbul’dan bir mübaşir gönderildi. Mübaşirin gerek-

li incelemeyi yapmasından sonra eski naib ile ayan Es’ad Efendi’nin kilise 

tamiriyle ilgili verilen izni kendi aralarında inceledikleri, lâkin halka haber 

vermedikleri, bu sebeple izinden haberleri olmayan insanların, yetkililerin 

rüşvet almalarından dolayı kilisenin izinsiz olarak yapılmasına müsaade 

ettiklerini düşünerek olay çıkardıkları anlaşıldı

21

. Neticede kilisenin eski 



hali üzere yeniden yapılmasına, ihmalleri veya kasıtlı hareketleri dolayı-

sıyla olayla ilgisi olan kişilerden eski naibin görevden alınmasına, ayanın 

hiçbir yere ayrılmadan bir müddet çiftliğinde ikâmet etmesine, Müderris 

Nizamzade Nizameddin, İmam Cabizade Mustafa ve Deli Molla’nın sür-

gün edilmelerine, Ermenilerden Bolulu Ohanes, Çingâne oğlu Avadın(?), 

Arab oğlu Bedros ve Kuyumcu Hocahayız(?)’ın da uzak bir yere sürgün 

edilmelerine karar verildi

22



Ermenilerin haklarının korunmasında devlet idarecilerinin oldukça 

hassas davrandıkları anlaşılmaktadır. Nitekim yukarıda anlatılan olayla il-

gili olarak Bursa’ya gönderilen müfettişin güvenilir birisi olmasına dikkat 

edilmesi istenmiştir. Diğer taraftan mübaşire, olayı çok dikkatli incelemesi 

ve eğer bu konuda her hangi bir yanlışlığı olursa en ağır şekilde cezalandı-

rılacağı da hatırlatılmıştır

23

.

19 



BŞS, B251/56b.

20 


Kepecioğlu, a.g.e., s.359. 

21 


BŞS, B251/56b.

22 


BŞS, B251/56b. 

23 BŞS, B251/3a.



377

Dr. Ali İhsan KARATAŞ



Download 3.23 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   42




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling