Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
beni. Belki başkasını sevecek, hatırlamayacaksın bizi. Zaten biz diye bir şey olmadı ki. Ama öyle olmuyordu
işte. Geçmiyordu bu acı. Zaman geçiyordu da, hiçbir şeye şifa olmuyordu. Seven bir kadın asla unutmazdı. Öldüğünde bile, ölecek olsa bile. “İçeri gelsene.” Sanki bir yabancıyı evine buyur ediyormuş gibi soğuk bir sese sahipti. Aldırmadı genç adam. Onu karşısında ağlayıp sızlarken yahut ayaklarına kapanmaya çalışırken bulmadığı için mutluydu hiç değilse. Miran bu soğuk davetin üzerine adımlarını onu boğan bu evin içine attı. Ardından kapı ıssız bir gürültüyle kapandı. Uzun koridor boyunca ilerlerken Miran’ın gözüne evdeki değişiklikler çarptı. Bu ev eskisi gibi değildi. Mesela Gönül’ün seve seve boyattığı duvarın rengi değişmiş, ilk aldıkları gibi bembeyaz olmuştu. Duvarlarda asılı olan tablolar inivermiş ve kasvetli bir görüntü oluşmuştu. Salona geldiklerindeyse duvarın dibinde duran bavula takıldı Miran’ın gözleri. Gönül, bu evden gidiyor muydu? Bunu bile merak etmedi Miran, şu an umurunda olan tek şey Gönül’ün ona söyleyecekleriydi. Bakışlarını duvar dibinden çekip Gönül’e diktiğinde, “Evet,” dedi. “Seni dinliyorum?” Sesine kattığı o soğuk tını karşısındaki kadını ürpertti. Gönül’ün bakışları hâlâ bavulun üzerindeydi. Buruk bir tebessümle seyrediyordu şimdi ağlaya ağlaya hazırladığı bavulunu. “İzmir’e dönüyorum,” dedi ince bir sesle. Ardından daha derin bir tebessüm ağırladı dudaklarında. Bir şeyler söylemesini bekliyordu Miran’ın. Fakat aldığı yanıt tam bir hüsrandı. “Bana ne Gönül?” Miran’ın oldukça soğuk bakan gözlerine bakarken içinin titrediğini hissetti, sessiz kaldı. “Gittiğini söylemek için çağırmadın beni değil mi?” Miran’ın sakinliği, fırtına öncesi sessizliğin habercisiydi. Gönül biraz daha saçmalarsa çığrından çıkması an meseleydi. Galiba Arda haklı çıkıyordu. Gönül, Miran’ı son kez görmek için yine yalana başvurmuştu. Normal şartlar altında Gönül ona gittiğini söylese onu terslemez, bu denli kaba davranmazdı. Fakat çok mühim bir işin üzerindeyken onu ayağına kadar getirtmişti Gönül. Bu yüzden Miran sakin de kalamıyor, kibar da olamıyordu. “Ayrıca boşanmayı kabul edeceğim,” dedi titrek bir sesle. “Avukatımla konuştum. Önümüzdeki hafta seninle irtibata geçecektir.” Miran derin bir nefes aldı, sakin kalmalıydı, sakin... “Bana sakın beni buraya getirmek için oyun oynadığını söyleme Gönül, yoksa...” “Oyun falan yok!” Gönül’ün oldukça ciddi çıkan ses tonu Miran’ın cümlesini tamamlamasına izin vermedi. “Söylediklerim doğruydu.” Yavaş adımlarla yürüyerek koltuklardan birine oturduğunda Miran iyice sinirlenmişti. “Ne söyleyeceksen hemen söyle!” dedi emredercesine. Eğer anlatacaklarının altından saçma sapan bir şey çıkarsa daha fazla sakin kalabileceğini sanmıyordu. Gönül’ün karşısına geçip oturmayı da düşünmüyordu ayrıca. Bu ev boğuyordu onu. Gönül sakin bir şekilde kafasını salladı. “İstanbul’dan tamamen ayrılmaya günler evvel karar verdim. Zor oldu ama bu evde bize dair ne varsa hepsini yok ettim.” Miran, Gönül’e göre oldukça hazin olan bu hikâyeyi büyük bir sabırla dinleyecekti. Sabır elzem şeydi ve genellikle Miran buna hiç sahip değildi. Birkaç adımda Gönül’ün karşısına dikildiğinde hâlâ ayaktaydı. İnatçıydı da, oturmayacaktı karşısına. Gönül konuşmasına devam edecekti ki o sırada Miran’ın titreyen telefonu, ikisinin de dikkatini dağıttı. Miran, Reyyan’ın aradığını görünce telefonu sessize alıp cebine koydu, sonra devam et dercesine Gönül’e baktı. Gönül devam etti yaralı olduğunu haykıran sesiyle. Kafası yere eğikti. “Seni görmek gibi, sana veda etmek gibi bir niyetim asla yoktu.” Yüzüne alayvari bir gülüş yerleşmişti. “Zaten sen en büyük vedanı ettin bana o hastane odasında.” O anı bir kez daha yaşıyormuş gibi kederlendi sureti. O gün, Miran onu orada öylece bırakıp gittiğinden beri yaşayan bir ölüden farksızdı. Miran’ın vurulduğunu duyduğunda herkesten çok o ağlamıştı. Herkesten çok o yanmıştı. İşte bu yüzden bir kere daha nefret etmişti âşık kalbinden. Tıpkı Miran’ın ondan nefret ettiği gibi. “Düşündüm de... Artık buralarda kalamazdım. Ben de ailemin yanına dönmeye karar verdim.” Deli deli gülümsemeye devam etti. Nereye koyacağını bilemediği elleri dizlerinin üzerinde biten elbisenin eteklerini çekiştirdi. “Sanki buraya hiç gelmemişim gibi, seni hiç tanımamışım gibi.” Kafasını kaldırıp Miran’a baktı yeniden. “Dört yıl öncesine dönmek istiyorum.” Dört yıl önce, İzmir’den ayrılıp İstanbul’a yerleşmişti üniversite için. Okuldaki en yakın arkadaşı Eylül’dü. Güzeldi o zamanlar hayat. Ömrüne hercai bir sevda değmemişti henüz. Bir gün hiç ummadığı bir zamanda, Eylül’ün evinde görmüştü Miran’ı. Ve böyle başlamıştı içindeki hummalı sevdası. Bugün ise son buluyordu. Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling