I türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans


Download 5.08 Mb.
Pdf ko'rish
bet31/88
Sana29.11.2017
Hajmi5.08 Mb.
#21200
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   88

birimlerinde muhafaza edilmiştir. Böyrek – poçka “böbrek” (Giganov, 1801: 30), Orta diyalektte 

(Etne, Döbyez, Tav Yagı ağızları bölgesinde) ‘böbrek’ anlamını bildirir. Taramış  – suhaya jila 

“tendon, kas teli” tercümesiyle İ. Giganov’un sözlüğünde görülmektedir. Yazar bu sözün 

okunuşunu özellikle vermiş (G., 1801: 26). Bu söz, ‘sinir’ anlamında Orta diyalektin İçkin ağzında 

kullanılmaktadır (Tumaşeva,1992: 203).  

Bir başka grup ise ev düzeni, yurt-yer, mekana dair sözlerden oluşmaktadır. Bu gruba: 

çalġıy, endere, kebén, kundır, tümgek, küpçék, tumıran, boġıl, arça, laçinka, töşlék gibi sözlük 

unsurları girmektedir. Kundır  (priyut dlya noçlega “gece konaklanan yer”) – ‘misafirhane’ 

anlamını bildirmektedir (O., 1892: 94; 1876: 94). Standart yazı dilinde ‘kundır’ sözüne rastlanmaz; 


I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə) 



 

 

 



 

 

 



160

ancak bütün diyalektlerde kullanılmaktadır. Örneğin; kundırga urnaştık “misafirhaneye yerleştik” 

şeklinde Kazan ardı Kreşin diyalektinde görülmektedir (TTDS, 1993: 142). Küpçek  (poduşka 

“yastık”), ‘minder’ anlamında kullanılır (O., 1876: 97; 1892: 139; V., 1894: 216). N. Ostrovmov’un 

sözlüklerinde bu leksik birime kübçek / küpçek biçimlerinde rastlanmaktadır ve ‘dış yüzü 

nakışlanmamış veya hafif bir tülle kaplanmış küçükçe yastık’ anlamını bildirir (TTAS II, 1979: 

304). Bugün yazı dilinde bu sözün kullanım sıklığı oldukça düşüktür. Dah açok diyalektlerde türlü 

fonetik biçimlerde kullanılıyor. Örneğin; Kama Kreşinlerinin ağzında küpçek / küpçik, Çüpreli ve 

Ulyanovsk ağızlarında küptsek  biçimleri bulunmaktadır (TTDS, 1993: 207). Tumıran  (tolstıy 

penek “kalın kütük”) ‘kesilmiş odun’ anlamına sahiptir (O., 1876: 125; 1892: 106). Bugünkü Tatar 

yazı dilinde bu söze oldukça az rastlanır. Ancak diyalektlerde, Kreşin ağızlarında aktif bir biçimde 

kullanılmaktadır (TTDS, 1993: 307), ve ‘yuvarlak biçimde kesilmiş odun’ anlamını karşılar (TTAS 

III, 1981: 164). Bogol (stog sena “kuru ot yığını”), ‘saman yığını’ anlamını ifade eder (Ostrovmov, 

1876: 59; 1892: 44). N. Ostrovmov’un sözlüklerinde bogol / bogon biçimlerinde kaydedilmiştir. 

Bogol  sözü, bugünkü Tatar yazı dilinde kullanılmıyor; lakin diyalektlerde korunmuştur. Örneğin; 

Kuznetsk, Halın, Çüpreli ağızlarında bu söz etkin biçimde kullanılmaktadır (TTDS, 1969: 90) ve 

‘koni biçiminde saman yığını’ anlamını ifade etmektedir (TTAS I, 1977: 173).Otor (zagorojennoe 

mesto “çitle çevrili alan; padok”) ‘sığırları kapatmak için çit ya da çalı’ bilgisini ifade eder (O., 

1876: 106, 1892: 159). Sözlüklerde otar / utar biçiminde verilir. Utar sözünü Tatar boyutunda ele 

alırsak Tatar yazı dilinde utar sözünün “1. Padok 2. Ağıl, etrafı çitle çevrili yer; çiftlik; bostan, 

tarla; arazi” anlamlarında kullanıldığını görürüz. Tatarcanın yerli söylemlerinde utar  “1. Hayvanı 

kapatmak için kullanılan çit (Minzele, Zey-Kiremyan Ağızlarında), çiftlikteki ambar, dam vb. 

unsurlar (Kazan ardı, Mamadış, Minzele, Nogoybek Ağızlarında (TTDS, 1969: 458). G.F. 

Sattarov’un çalışmasında bu söz, çeşitli ağızlara bakıp tasnif edilerek şu şekilde incelenmektedir: 

utar  “1. Ekin ekmek için çevrelenmiş toprak, yer; tarla (Minzele Ağzında) 2. Arı kovanlarının 

konulduğu yer (Çüpreli Ağzında) (Sattarov, 1973: 59). 

Ev eşyaları ve düzeni, yer-mekan ve mülkiyete dair sözler arasında da diyalektik unsurlar 

vardır. Örneğin; gürnaça  (O., 1876: 58) sözü, Rus dilindeki gornitsa  “(köylü evindeki) misafir 

odası”sözünün anlamını ifade etmektedir. Günümüzde fonetik değişikliklere uğrayarak gurinça 

biçiminde Mişer diyalektinin Temnikov, Karsun, Çüpreli ağızlarında kullanılmaya devam 

etmektedir (TTDS, 1993: 80).  

A. Troyanski’nin sözlüğündeçereçe  – krıltso “eşik, kapı önündeki küçük merdiven; 

sundurma” (T., 1833: 463) sözü yer almaktadır. Bu söz, bugünkü yazı dilinde yoktur; yalnızca Orta 

diyalektin Minzele ağzı Egerce Beldesinde korunmuştur ve ‘hamam yahut evin önü’ anlamını ifade 

eder. Diyalektolojik sözlüklerde alınmamıştır. Bu söz oldukça eskidir; Kaşgarlı Mahmut’un 

sözlüğünde aynı biçimde ve de ‘evin önü; avlu’ anlamlarıyla verilmiştir. Bu konuda M. Nogman 

şöyle yazar: “Eskiden lamba yerine çıra yakıyorlardı. Önceden hazırlanan çıralar evin önünde, 

avluda saklanmıştır. Bundan dolayı evin önü, avlu – çıraça diye adlandırılmış olmalıdır.” Bu söz, 

19. yüzyıl sözlüklerinden L. Budagov’un sözlüğünde yer almıştır (Nogman, 1969: 103). 

Bu dönemin sözlüklerine yansıyan ev düzeni, yer-yurt ve mekâna dair sözler içerisinde 

çoğunluğun 19. yüzyılda aktif biçimde söz varlığında yer edindiği görülür. Günümüzde 

kullanımdan düşmüş ve farklı diyalektlerde, ağızlarda karşılaşılan dil unsurları oldukları açıkça 

görülmektedir. 

Sözlüklere dâhil edilen madde başları içerisinde giyim-kuşam, kumaş ve süs eşyalarını 

ifade eden sözlük unsurları da vardır.  

Bu grup içerisine keytan, oltan, astar, kevéş gibi sözler de girmektedir. Keytan  (şnurok 

“dantel, motif, nakış”) – ‘sırmalarla işlenmiş bağ’ anlamına sahiptir (Ostrovmov, 1876: 99, 1892: 

144). N. Ostrovmov’un sözlüklerinde kaytan / keyten / gaytan biçimleri gösterilmektedir. Bu söz, 

günümüz yazı dilinde kullanılmamaktadır; fakat bazı ağızlarda korunduğu görülmektedir. Örneğin; 

Kazan ardı Kreşinleri, Layış, Ural ardı Tatarlarında gaytan / keyten biçimleri kullanılmaya ve aynı 

anlamı bildirmeye devam etmektedir (TTDS, 1969). Astar (kadın kıyafetlerinde kullanılan astar) – 

‘kadınların başlıklarının iç tarafındaki astar’ anlamını ifade eder. Bu söz, yazı dilinde oldukça az 

kullanılır. Ancak pek çok ağızda aktif bir söz unsuru olduğu görülmektedir. Örneğin; Kazan ardı 


I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə) 



 

 

 



 

 

 



161

Baltaç, Kamışlı ağızlarında karşımıza çıkar ve ‘başlığın iç tarafı’ anlamını bildirir (TTDS, 1969: 

30). R.K. Rahimova, astar  sözünü  tastar  şeklinde verir ve ‘süslü havlu benzeri başörtüsü, örtü” 

olarak açıklar (Rehimova, 1983: 79). Astar  (tastar) sözü, Mişerlerde ve Astrahan Tatarlarında 

‘başlık altından bağlanıp salınan örtü’ bilgisine sahiptir (Bayazitova, 1997: 118).  

Yiyecek – içecek adlandırmalarını bildiren sözlere sözlüklerde ayrıca büyük bir yer 

verilmiştir. Bu gruba; durçmak, kort, bökme, kortım, aybagar, talkan gibi sözlük unsurları dahildir. 

Durçmak (kruglıy belıy  leb “beyaz yuvarlak ekmek”), ‘yuvarlak beyaz ekmek’ anlamına sahiptir 

(O., 1876: 67, 1892: 62). Durçmak  sözü, yazı dilinde kullanılmaz; ancak pek çok ağızda aktif bir 

sözlük birimi olarak görülmektedir. Burada bu sözün anlam çeşitliliği dikkati çekmektedir. Örneğin; 

Alabuga Kreşinleri, Mamadış ağızlarında duçmak, Minzele ağzında duréçmak, Tarhan ağzında ise 

dürtpoçmak  biçimlerinde kullanılmaktadır (Hayrutdinova, 1993: 38). Yukarıdaki sözlerden 

birkaçını açıklayalım: gerde sözü Tatar Türkçesine Farsçadan gelmiştir. Orta diyalektin ağızlarında 

kullanılır. Tav Yagı - Norlat, Kazan ardı – Layış ağızlarında “küçük ekmek”, “hayır için dağıtılan 

küçükçe yuvarlak biçimli ekmek” anlamında kullanıldığını; ancak Kazan ardı – Kreşin ağızlarında 

“cenazenin defnedildiği gün veya mevtanın anıldığı gün pişirilen ufak lokma benzeri yiyecek 

anlamında kullanıldığı görülmektedir (TTDS, 1969: 117). Savum sözü Kazan ardı, Tav Yagı, Zey-

Kreşinleri, Kamışlı, Melekes, Çistay, Çüpreli, Mordva-Karatay ağızlarında “düğüne götürülen yahut 

düğünde dağıtılan ikramlık yemek” anlamını ifade eder (TTDS, 1969: 353). 

Sözlüklere yansıyan yiyecek-içecek, besin isimlerinin diyalektik varyantları günümüzde 

Orta diyalektin Kazan ardı Kreşin, Mişer diyalektlerinin Kuznetsk ve Temnikov ağızlarında 

görülmektedir. 

Elde edilen bu malzemeler başka bir kategorinin oluşmasını da sağladı. Bu kategori ise, 

diyalektik sıfatlar, zarflar ve edatlar kategorisidir. Mesela; zamatta  “çok çabuk” (Ostrovmov, 

1892: 90), salpı (Rus. vyalıy) “ağır, hantal” (O., 1892: 70), oron (Rus. sekretno) “gizli, saklı, gizli” 

(Y., 1900: 27), urıntın (Rus. tayno) “gizlice, gizlice, saklı şekilde” (O., 1892: 219). Zamatta sözü, 

zamat  biçimiyle Kazan ardı Etne, Kamışlı, Melekes, Çistay ağızlarında kullanılmaktadır (TTDS, 

1969: 136). Salpı sözü, Tatar yazı dilinde salpı yagına salam kıstıruv “Ağır tarafına saman balyası 

sıkıştırmak” deyiminde kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra, Tav Yagı ağızlarında salpılık “sukunet, 

huzur; sessizlik” anlamlarını bildirmektedir (TTDS, 1969: 360). Oron ve urıntın sözleri aynı kökten 

gelmektedir. Bu sözler, Mişer diyalektinin ağızlarında aktif olarak kullanılmaktadırlar ve ‘gizli, 

saklı; gizlice’ anlamlarını ifade etmektedirler (TTDS, 1969: 328). Günümüz Tatar dilinde bu leksik 

birim kullanılmamaktadır; ancak bu söz de kimi diyalektlerde korunmuştur.  

Başka alanlara ait sözler için süreléke, bögélce, bilgé gibi sözlük birimleri verilebilir. Süreke 

(Rus. çerpak s setkoyu dlya lovli rıbı) “balık ağı; olta, ağ aparatları” anlamını bildirir (O., 1876: 

117, 1892: 183). Diyalektolojik sözlükte gösterilen anlam ile aynı olmadığı görülüyor. Mişer 

diyalektinin Çüpreli ağzında söreke  sözü, N. Ostrovmov’un sözlüğündeki ile aynı anlamda 

kullanılmaktadır; ancak diyalektoloji sözlüğe bu anlam alınmamıştır.19. yüzyılda yayınlanan 

sözlüklerin pek çoğu, yazı dili sözlüğü olarak hazırlanmıştır. Fakat, günümüz penceresinden 

baktığımızda diyalektik sözler de oldukça fazla yer almıştır. Bunun nedenlerini ise kanıtlamak 

mümkün: Sözlük yazarları (K. Nasırî, G. Şihabetdin, S. Kuklaşev, M. Yunısov), çalışmalarında 

kendi yaşadıkları bölgeye mahsus sözleri dahil etmişlerdir. Belki de bu yazarlar, sözleri yazı dili 

biçimi olarak düşünmüşlerdir, fakat bilinçli şekilde yerli biçim olarak dahil etmiş olmalılar. 

Misyoner yazarlar (N. Ostrovmov, A. Troyanskiy, A. Voskresenskiy), diyalektik sözleri, daha çok 

da Kreşin ağzına dayanan sözlük birimlerini, çalışmalarında Arap-Fars alıntılarında kurtulmak için 

faydalanmışlardır. Çünkü bunların amacı, Kreşin sözlerini yazı dilinin çerçevesine dâhil edip 

yerleştirmektir. 

İ. Giganov’un sözlüklerinde doğu diyalektlerine özgü olan sözlük birimleri daha fazla 

görülmektedir. Bu elbette, yazarın yaşayıp çalıştığı yer ile açıklanabilir. 

19. yüzyıl Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlüklerine alınan diyalektik sözler, yerli 

ağızların bu söz birimlerini aktif hale getirirler ve yazı dilinin söz varlığını zenginleştirirler. 

Sözlüklerde diyalektik sözlerin yer almış olması, bu sözlerin çeşitli bölgelerin halkına yönelik 

olması ve de bu sözlüklerden çeşitli diyalekt ve ağız temsilcilerinin kullanılması gibi durumlar göz 


I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə) 



 

 

 



 

 

 



162

önünde bulundurularak hazırlandığını doğrular niteliktedir. 19. yüzyılda yazı dili ile diyalektlerin 

sınırı yeni belirleniyor; bazı sözler elyazma sözlüklerde de yer buluyor; yazarların da bunları 

dikkate almış olması muhtemeldir. 

Gördüğümüz üzere 19. yüzyılın sonunda yayınlanan sözlüklerin söz varlığında kılık-kıyafet, 

süs eşyasını karşılayan pek çok söz yer bulmuştur. Bunların çoğu günümüzde kullanımdan düşmüş 

yahut kullanım sıklığı oldukça azalarak pasifleşmiştir; ancak Tatar Türkçesinin farklı ağızlarında 

aktif sözlük birimleri olarak karşımıza çıkarlar. 

Biz, 19. yüzyılda yayınlanan bu sözlüklerin yardımıyla günümüzden bir asır öncesine ait 

diyalektik özellikleri göz önüne getirebiliyoruz. Bunlar, günümüzde diyalektolojik sözlüklerde 

tesadüf edilen sözlük birimleri olarak görülürler. Bu durum, konuşma diline kıyasla yavaş 

değişimine delil olmaktadır. 

Dilde korunan diyalektik sözler ve özellikler, dilimizin çok eski dönemlerini, Türk 

halkalrının, boylarının, etnik grupların arasındaki ilişkileri yansıtmaktadırlar. Zamanla diyalektik 

sözlük birimleri, kullanım sahalarını genişleterek, halkın genel anlaşma diline taşınırlar ve yazı 

diline girerler. 

 

 

KAYNAKLAR 



 

1.

  BAYAZİTOVA, F. (1997). Kreşinner: Tél Üzénçelékleré hem Yola İcatı, Matbugat 



Yortı, Kazan. 

2.

  BUDAGOV, L. (1869-1871). Sravitelnıy slovar tuetsko-tatarskih nareçiy, so 



vkluçeniyem upotrebitelneyşih slov arabskih i persidskih i s perevodom na russkiy yazık 

(I-II), Akademia Nauk, Senpeterburg. 

3.

  FEDOTOV, M. R. (1996). Etimologiçeskiy slovar çuvaşskogo yazıka. Çeboksarı. 



4.

  GABDELAZİZ, Ş. (1893). Perevod s tatarskogo na russkiy yazı ili slovar. Kazan. 

5.

  GİGANOV, İ. (1801). Slova korennıe, nujneyşiye k svedeniyu dlya obuçeniya 



tatarskomu yazıku, sobrannıe v Tobolskoy glavnoy şkole uçitelem tatarskogo yazıka, 

Sofiyskogo sobora svyaşçennikom İyosifom Giganovım , yurtovskimi mullami 

svidetelstvovannıe. Senpeterburg. 

6.

  GÜLTEK, V. (2004). Rusça-Türkçe Sözlük. Bilim ve Sanat Yayınları. Ankara. 



7.

  HAKOV, V. H. (2003). Tél-Tarih Közgésé. Tatarstan Kitap Neşriyetı. Kazan. 

8.

  HAYRUTDİNOVA, T. H. (1993). Nazvaniya pişçi v tatarskom yazıke. İYALİ, Kazan. 



9.

  (KTRS), (1880-1882-1886-1888-1891). Kratkiy Tatarsko-russkiy slovar s pribavleniem 

nekotorıh slavyanskih slov s tatarskim perevodom. Kazan. 

10.


 KUKLAŞEV, S. (1859). Slovar ki Tatarskoy Hrestomatiyi. Kazan. 

11.


 NASIRİY, K. (1878). Tatarsko-russkiy slovar. Kazan. 

12.


 NOGMAN, M. (1969). XVII-XVIII Yözlerdegé Rusça-Tatarça Kulyazma Süzlékler. 

Kazan Universitetı Neşriyetı. Kazan. 

13.

 OSTROVMOV, N. P. (1876). Pervıy opıt slovarya narodno-tatarskogo yazıka po 



vıgovoru Kreşçenıh tatar Kazanskoy guberniyi. Kazan. 

14.


 _____________ (1892). Tatarsko-Russkiy Slovar. Kazan. 

15.


 ÖNER, M. (2009). Kazan-Tatar Türkçesi Sözlüğü. Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara. 

16.


 SATTAROV, G. F. (1973). Tatarstan ASSR’nıñ Antropotoponimnarı. Kazan 

Universitetı Neşriyetı. Kazan. 

17.

 _____________ (1990). Tatar Antroponimikası. Kazan Universitetı Neşriyetı. Kazan. 



18.

 (TTAS) (1977-1979-1981). Tatar Télénéñ Añlatmalı Süzlégé I-II-III. Tatarstan Kitap 

Neşriyetı. Kazan. 

19.


 (TTDS) (1969). Tatar Télénéñ Diyalektologik Süzlégé. Tatarstan Kitap Neşriyetı. Kazan. 

20.


 (TTDS) (1993). Tatar Télénéñ Diyalketologik Süzlégé. Tatarstan Kitap Neşriyetı. Kazan. 

21.


 TROYANSKİY, A. A. (1833). Slovar tatarskogo yazıka i nekotorıh upotrebitelnıh v nem 

reçeniy arabskih i persidskih, sobrannıy trudami i tşçaniyem uçitelya tatarskogo yazıka 



I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə) 



 

 

 



 

 

 



163

v Kazanskoy seminariy svyaşçennika Aleksandra Troyanskogo i napeçatannıy s 

dozvoleniya komissiyi duhovnıh uçilişç. Kazan. 

22.


 TUMAŞEVA, D. (1992). Slovar diyalektov sibirskih tatar. Kazan Universitetı Neşriyetı. 

Kazan. 


23.

 YUNUSOV, M. (1900). Tatarsko-Russkiy slovar naibolee upotrebitelnıh slov i vırajeniy. 

Kazan. 

 

 



Çinarə Salahbanova 

Mingəçevir Dövlət Universiteti 

schinare@mail.ru 

 

AZƏRBAYCAN VƏ TÜRKİYƏNİN QARS VİLAYƏTİ HİDROOYKONİMLƏRİNDƏ 



PARALELİZM 

 

 



 

Oykonimlər müəyyən əraziyə məxsus yaşayış məntəqələrinin (kənd, qəsəbə, şəhər) adlarını 

bildirən toponimlərin bir növüdür. Azərbaycan toponimlərinin 4500 – dən çoxunu oykonimlər təşkil 

edir [5, 228]. 

Azərbaycan dilçiliyində toponimlərin – oykonimlərin tədqiqi ilə bağlı bir sıra məqalə və 

monoqrafiyaların çap edilmiş, bir neçə namizədlik və doktorluq dissertasiyası müdafiə edilmişdir. 

Akademik B.Ə.Budaqova görə, toponimlər ən azı üç elmin qovşağında yaranır. Onun 

fikrincə, coğrafi adlar tarix elmsiz köksüz, dilçilik elmsiz lal, coğrafiya elmsiz isə məkansızdır.  

"Adını itirən cisim, özünü də itirər." – deyərək toponiminin əhəmiyyətini vurğulayan Platon 

toponimi elminə əhəmiyyət verən ilk şəxsiyyətdir. Platon, cismin özü deyərkən, cismin daşıdığı 

ilkin mənanı, cismin ilkin şəklini ifadə etməkdədir. Verilən bu adlar tarixi qaynaq 

xüsusiyyətindədir. Bəzən yazılı qaynaqların, arxeoloji qazıntıların söyləyə bilmədiklərini bu adlar 

söyləyir.  

Dünya dillərində olduğu kimi, türk dillərində, o cümlədən Azərbaycan dilinin lüğət 

tərkibində əsas diqqəti cəlb edən toponimlərdir. Toponimlərdə son zamanlar yaranmış müasir 

adlarla bərabər qədimdə olan adlar da mövcuddur. 

Ən başlıcası bu cür toponimlərin yaranma tarixinin müəyyənləşdirmək müəyyənləşdirilməsi, 

eyni zamanda Azərbaycan dilinin əmələ gəlməsi formalaşması tarixini və daha da dəqiqləşdirmək 

deməkdir. Hələ bu günə qədər Azərbaycan dilinin yaranma və formalaşması tarixi dəqiq 

müəyyənləşdirilməmişdir. Bəzi məlumatlara görə, türkdilli əhali XI əsrdən Azərbaycan ərazisində 

görünmüş və bu əsrdən də Azərbaycan dili formalaşmışdır. 

Dilimizdə yazıya köçürülməmiş toponimlərdə az deyildir. Bunlar, əsasən, mövcud 

toponimlərin xalq danışıq variantları və müəyyən səbəblərdən öz oykonim və sair rolunu itirmiş 

obyektlərin adlarıdır. 

Bir ölkənin tərkibində və ya başqa ölkələrdə oykonim paralelliyinə rast gəlinir. Zaman 

keçdikcə eyni adlar daha geniş sahələrdə rastlanmağa başlayır. Tarixi məlumatlar eramızdan əvvəl 

VII – VIII əsrlərdə Türk etnoslarının Türkiyə və Azərbaycan torpaqlarında yaşadıqlarını təsdiqləyir. 

Bu ölkələrdəki toponimlər arasında etnos adlarının sayı da az deyildir. 

Toponimik adların təkrarlanması və yayılması müxtəlif səbəblərə bağlı ola bilər. Onimlərın 

(adların) təkrarlanmasının əhəmiyyətli səbəbini köçlərdə görürlər. Lakin bununla belə areal 

oniminin yaranmasında başqa səbəblər də vardır. Əhalinin köçü könüllü və zəruri ola bilər. Könüllü 

köç daha çox coğrafi və təbii mühitlə bağlıdır. 

Türkiyə və Azərbaycan  coğrafi adları  türkdilli xalqların toponimiyasında gözə dəyən bir 

xüsusiyyəti əks etdirir: bu ərazilərdə yaranan  adlar daha çox coğrafi terminlərdən  qaynaqlanar. Bu 

terminlərin çoxu türk terminləridir. 

Azərbaycan onomastikasında toponimlərin tədqiqi çox qədimdir. Belə ki, Azərbaycan 

torpağında mövcud olan şəhər, rayon, kənd, oba və digər yaşayış məntəqə adları hələ qədim 

dövrdən türk, ərəb, fars, gürcü, alban və s. mənbələrdə öz əksini tapmışdır. 



I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans: 

 

TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə) 



 

 

 



 

 

 



164

Azərbaycan toponimlərinin araşdırılması və tapılması ehtiyacına görə XIX əsrdə 

ziyalılarımızın maraqlarını bu yönə çevirmişdir. Ziyalılarımızdan məşhur Azərbaycan səyyahı eyni 

zamanda coğrafiyaçısı Hacı Zeynalabdin Şirvani və böyük tarixçi Abbasqulu Ağa Bakıxanovun bu 

sahədəki xidmətləri daha çox diqqətə alınmalıdır [1,96]. 

Yer adlarının mənasını və adlardakı dəyişimləri araşdıran elm sahəsi olan toponimlər 

Türkiyədə də bir çox tədqiqatçılar tərəfindən araşdırılıb incələnmişdir.   Türklərin öz dillərində 

yazılı qaynaqları çox azdır. Bunun səbəbi odur ki, onlar tarixi yaratmış, onu yazmağa əhəmiyyət 

verməmişlər. Türk toponimlərin əksəriyyəti etnonim (tayfa adı), relyef, landşaft, rəng, bitki və s. 

bildirən terminlər əsasında meydana gəlmişdir. Bunların içində tayfa, etnos adları üstünlük təşkil 

edir. Bu Azərbaycan yer – yurd adlarında da belədir. Türkiyə coğrafi adlarına əks olunmuş afşar, 

bayat, yive, qablı, gırklı, Bayandır, çovdar, Kaçar, Halac, Təklə, və b. tayfa adları Azərbaycan yer 

adlarında da vardır. Yer adları ilə əlaqədar işlər çox köhnə zamanlardan başlamış olmaqla birlikdə 

xüsusilə Türkiyədə 1960-cı illərdən etibarən edilən işlərin sayında ciddi bir artım olduğu müşahidə 

edilməkdədir. Bu artıma qarşılıq hələ yer adlarının araşdırılmadığı yerlərin sayı bir xeyli çoxdur. Bu 

işdə əsl məqsəd, edilmiş olan Türkiyənin yer adları ilə əlaqədar işlərin ortaya qoyulması və bundan 

sonra ediləcək işlərə fikir verə bilməsidir. Xüsusilə araşdırma sahəsinin təyini mövzusunda bu işin 

faydalı olacağı qənaətindəyəm. Türkiyə yer adlarında oykonim üçün Türkcə qarşılıq olaraq bu 

terminlər istifadə edilmişdir: məskunlaşma yerləri adları, yerləşmə adı, məskunlaşma vahidi adı, 

məskunlaşma adı, məskunlaşma yeri, orun. Son zamanlarda daha çox istifadə olunan "orun adı" 

formasıdır.  

orunadbilim (oykonimi): Yeradbilimin bir alt qolu olub, oykonimlərin ortaya çıxışını, 

inkişafını, şəkillənməsini, yükləndiyi vəzifələri araşdırar.  

orunadı (oykonim): Yun. Oikos – ev, onuma – ad sözlərindən gəlməkdədir. Rus. Oykonim, 

Alm. oikonym terminləriylə bilinir. Bütün məskunlaşma vahidlərinin xüsusi adıdır.  

Qars, Türkiyənin şimal-şərqində olan eyni adlı bir elin mərkəz mahalıdır. Qars vilayəti 

şimaldan Susuz, Arpaçay və Akyakayla, şərqdən Ermənistanla, cənubundn Digor və Kağızmanla, 

qərbdən isə Səlim və Ərzurum sərhədləriylə əhatələnmişdir. Mərkəz mahal yeddi mahal içində 

yalnız Sarıkamış ilə qonşu deyil.  Türkiyənin ən yüksək el mərkəzi olan Qars, kəndləri ilə birlikdə 

əhalisi 100 mini aşan şəhərlərdən biridir.  Mərkəz mahala bağlı 22 məhəllə və yetmiş kənd var. 

Qars (qoros, xurs, xorus, xoros, gorus) kimi variantları olan etnonimin daşıyıcıları köhnə 

türk tayfalarıdır. Bu tayfa kəngərlərlə əlaqədardır. M.Kalankatlının "Alban tarixi" əsərində adı 

çəkilən Goroz (Artsahta), araşdırıcıların fikrin tərəfindən, sonrakı Gorus yerinin adında qalmışdır. 

Eyni elin adı və onun əks olunduğu toponimlər zaman keçdikcə  Hurs, Horus, Gors, Gorus, Horos 

şəkillərinə çevrilmişdir. 

Keçən əsrdə Ermənistanın Aleksantropol qəzasında Gors adlı Azərbaycanlı kəndi, Zəngəzur 

qəzasında isə Gerus (Gorus) və Geros adlı yaşayış məntəqələrinin adları çəkilir. XVIII əsrdə 

Qarabağda Horus adlı yaşayış məntəqəsi olmuşdur  [4, 102]. 


Download 5.08 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   88




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling