I. uluslararasi
) Haleb vilayetinde Nefs-i Karye-i Harim ve tevabiinin hasıl ve ber vech-i maktu ve rüsum-u Örfiyesi: 17.992 akça. 2)
Download 3.66 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- TAŞKENT MEDRESELERİ MANEVİYATIN BAKİ OCAKLARI Doç. Dr. Gülnoza JORAYEVA Nizami Adlı Taşkent Devlet Üniversitesi
- Anahtar Kelimeler
- TİMURLULAR DEVRİNDE SEMERKANT ŞEHRİNDE TİCARİ FAALİYETLERE GENEL BİR BAKIŞ Prof. Dr. İlyas GÖKHAN
- Timur ve Yahudiler
- Semerkant 1400-1500: Timur’un Vaha Kenti: Bir İm
1) Haleb vilayetinde Nefs-i Karye-i Harim ve tevabiinin hasıl ve ber vech-i maktu ve rüsum-u Örfiyesi: 17.992 akça. 2) Niğde livasında Nefs-i Ürgüp’ün Zeamet gelirleri: 24.000 akça. 3) Niğde livasında Ürgüp kazasına tabii Eneği (Kaymaklı) Zeamet ve Divani ge- lirleri: 27.000/25.000 akça. 4) Niğde livasında Uçhisar nahiyesine tabi Göre karyesinin mirliva hassı olan ge- lirler: 7.000 akça. 5) Niğde livasında Melegübi karyesinin Mirimiran-ı Karaman hassı olan gelirler: 22.548 akça. 6) Aksaray livasında Tuz karyesi ve memlehasının mirliva hassı olan gelirler: 33.500 akça. 7) Gümüşhane Mukataası’ndan 2500 guruş. 8) Mora Muhasıllığı’ndan 2500 guruş gelir temlik ve vakfedilmişti (Aktepe, 1963:22-26; Toroğlu, 2011: 33). İbrahim Paşa, Nevşehir’in ticaret için bir cazibe merkezi olmasını istiyordu. Bu nedenle dışarıdan gelip Kayseri’ye yerleşmek isteyen zenginler Nevşehir’e yönlendirildi. Ayrıca Şubat 1728’de Nevşehir kadısına gönderdiği bir hükümle de Nevşehir’de İstanbul hanları gibi 20-30 odalı bir han yapılmasını istedi. Nevşehir’e gelen tüccarlar, kıymetli eşyalarını bu handa muhafaza edecekti. Beylik Hanı denilen ve 15 kadar odası bulunan hanın inşası 1730’da tamamlandı. Han içindeki dükkânlarda kuyumcu eşrafı oturacaktı. Payas’tan gelen bezirgânlar doğrudan bu hana inecekler, başka yere gitmeyeceklerdi. Handa oturan tüccar arasında zuhur eden davalara han zabiti karışacak, mütesellim ya da yeniçeri serdarı, sipahi ve silahtar kethüdaları karışmayacaktı (Refik, 1340: 181; Toroğlu, 2011: 32). 169
2.5. İdarî Atamalar Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’in ihyası için kullandığı en önemli devlet gücü yaptığı idarî atamalardır. Yapılan bu atamalarla Muşkara’nın Nevşehir olma macerası çok daha kısa bir sürede tamamlanmıştır. Muşkara’nın şehirleşme sürecinde yapılan ilk önemli atama Ürgüp’te ikamet eden kadı’nın Pazartesi günleri Muşkara’ya gelerek davalara haftada bir gün burada bakması- nın sağlanmasıdır (Gökhan-Şendil, 2015: 136). 1720 yılında ise İbrahim Paşa, bölge hal- kının da talebi doğrultusunda Ürgüp’teki kadı’nın Muşkara’da oturmasına, sadece haftada bir gün pazar kurulduğu gün olan Cuma günleri Ürgüp’e gitmesi için emirname gönder- miştir (Refik, 1340: 161-162; Toroğlu, 2011: 28). Paşa Mart 1727 tarihli bir hatt-ı hümâyûnla kadı’nın artık tamamen Nevşehir’de kalmasını, Ürgüp’e gitmemesini, Ür- güp’te Cuma günleri kurulan pazarın artık kurulmamasını emretmiştir. Yine aynı hatt-ı hümâyûnla Nevşehir’de bir mahkeme binası yapılacak ve haftanın Pazartesi ve Perşembe günleri pazar kurulacaktı. Ayrıca kaza yöneticilerini hepsi (nakîbü’l-eşrâf, kaymakam, kethüda, yeniçeri serdarı vb.) Nevşehir’de ikamet edecek, Nevşehir’e gelip yerleşenlere dışarıdan hiçbir şekilde müdahalede bulunulmayacaktı (Refik, 178-179; Toroğlu, 2011: 30-31). Damat İbrahim Paşa, Anadolu’nun ortasında kendi kişisel çabalarıyla yeşermeye başlayan Nevşehir’in sadece güzel binalardan ibaret bir şehir olmamasını, gerek ekono- mik gerekse sosyal anlamda da mamur bir şehir olmasını istiyordu. Bu amaçla inşaatı tamamlanan medreseye en önemli bilim adamlarından Konevî Çelebi’yi müderris tayin etti (Refik, 1340:178). SONUÇ Lale Devri’nin muktedir sadrazamı Muşkaralı Damat İbrahim Paşa’nın izlediği siyasetle Osmanlı Devleti’ne kazandırdığı pek çok şey vardır. Döneminde, izlediği poli- tikalar yüzünden pek çok eleştiriye uğramış, hatta bu yüzden feci şekilde öldürülmüş ol- masına rağmen İbrahim Paşa’nın Türk devlet geleneğindeki yeri yadsınamaz. Damat İb- rahim Paşa’nın gerek döneminde gerekse günümüzde eleştirldiği pek çok konu aslında eleştirilme kabiliyetine sahip değildir. Çünkü Damat İbrahim Paşa’nın uygulamaya koy-
170
duğu pek çok husus, Patrona Halil isyanı dolayısıyla daha sonuç vermeden yarıda kalmış- tır. Diğer taraftan, Damat İbrahim Paşa’nın, Osmanlı bürokrasisindeki yeri de doğru tespit edilmelidir. O, hiç kimsenin telaffuz dahi edemeyeceği pek çok sorunun üzerine kararlı- lıkla gitmesini bilmiştir. Sadece matbaayı Osmanlı’ya getirmiş olması bile tek başına onun bütün yanlışlarını bertaraf edebilecek bir atılımdır. Muşkara’nın Nevşehir olması ve Anadolu’nun ortasında bir cazibe merkezi haline gelmesi eşyanın kendi tabiatına uygun olarak gerçekleşmemiştir. Muşkara’nın Nevşehir’e evrilmesi Damat İbrahim Paşa’nın kendi kişisel çabaları sonucu oluşmuştur. İbrahim Paşa için belki de bir tutku diyebileceğimiz bir duygusal atmosferde yeşeren Nevşehir onun geride bıraktığı en önemli eserlerden birisi, hatta yeganesidir. Damat İbrahim Paşa’nın Türk kültürüne, sanatına, politikasına, idaresine kattığı pek çok şey vardır. Ancak onun bu millete armağan ettiği iki büyük abide “Şair Nedim ve Nevşehir” onun adının kıyamete kadar bir hoş sada olarak bâkî kalmasını sağlayacaktır. 171
KAYNAKLAR Ahmet Refik (1340). “Anadolu Şehirleri: Damat İbrahim Paşa Zamanında Ürgüp ve Nev- şehir”. Türk Tarih Encümeni Mecmuası. III/80. Ahmet Refik (1989). Anadolu’da Türk Aşiretleri (966-1200). İstanbul: Enderun Kitabevi. Aksoyak, İsmail Hakkı (2015). “Damad İbrahim Paşa”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü: http://www.turkedebiyatiisimlersozlugu.com/index.php?sayfa=detay&de- tay=7562 Aktepe, Münir (1960). “Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya Aid İki Vakfiye”. Tarih Der- gisi. S. 15. Gökhan, İlyas-Şendil, Fatih (2015). “Muşkara’dan Nevşehir’e”. Nevşehir’in Tarihi Yol- culuğu. Nevşehir. Gül, Mustafa Fırat (2013). “Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın İskân Faaliyetleri: Lâle Devri’nin Şanslı Şehri Nevşehir”. Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Der- gisi. S. 10. Gündüz, Ahmet (2011). “Kırşehir-Aksaray Arasında Bir Bekdik Köyü (Tarihi, Gelenek, Görenek, Örf ve Adetleri)”. History Studies. Volume 3/2. Halaçoğlu, Yusuf (1997) XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun İskan Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi. 3. Baskı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi. Karadeniz, Hasan Basri (2008). “Sultaniye (Karapınar)’nin Kuruluşu, İlk sakinleri ve Va- kıfları (1560-1585)”. Akademik Bakış. S. 14. Müderrisoğlu, Fatih (1994). “Bir Osmanlı-Türk Şehri Olarak Belen”. Vakıflar Dergisi. S. 24.
Orhonlu, Cengiz (1984). Osmanlı İmparatorluğunda Şehircilik ve Ulaşım Üzerine Araş- tırmalar. İzmir: Ege Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Yayınları. Orhonlu, Cengiz (1987). Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskanı. İstanbul: Eren Ya- yıncılık. Sakin, Orhan (2010). 16. Yy. Osmanlı Arşiv Kayıtlarına Göre Anadolu’da Türkmenler Ve Yörükler (Boylar, Kabileler, Cemaatler). İstanbul. 172
Toroğlu, Emin (2011). “Bir Osmanlı Şehir Tesisi: Nevşehir”. 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu. Nevşehir.
173
TAŞKENT MEDRESELERİ MANEVİYATIN BAKİ OCAKLARI Doç. Dr. Gülnoza JORAYEVA Nizami Adlı Taşkent Devlet Üniversitesi Özbek Dili ve Edebiyatı Fakültesi uzbektili@mail.ru ÖZET Toshkent - Markaziy Osiyoning eng yirik qadimiy shahar- laridan biridir. Mustaqillik yillarida Toshkentdagi islom madani- yati obidalarining aksariyati, jumladan, Koʻkaldosh, Abulqosim, ayniqsa, Hazrati Imom mavzeida joylashgan Moʻyi Muborak, Ba- roqxon madrasalari qayta taʼmirlanib, ilgarigiday mahobatli man- zara kashf etdi. XIX asrda Toshkentda taʼlim-tarbiya sohasi Tosh- kent-Buxoro, Toshkent-Qoʻqon madaniy-maʼnaviy aloqalar tizi- mida rivojlanib borgan. Bu jarayonda Toshkent madrasalari va mudarrislarining oʻrni katta boʻlgani tabiiy. Ma'ruzada Toshkent- nin muhtasham tarihiy obidalari haqida so'z yuritiladi. Toshkent- dagi madrasalar tarixi va bugungi ahvoli haqida ma'lomıt beriladi. Anahtar Kelimeler: Taşkent, medeniyet, maneviyat, medrese, abide.
Toshkent nafaqat Markaziy Osiyoning , balki butun dunyo ilm-fanining ravnaqiga munosib xissa qo’sha olgan madaniy markazlardan biridir. Toshkentning boy tarixiy mer- osi va turfa xil an’analari tarkibida uning qadimiy madrasalarining ham alohida o’rni va ahamiyati bor. “Madrasa” so’zi arabchadan tarjima qilinganda, “dars o’qitadigan joy”, ma’ruza tinglaydigan joy ma’nolarini anglatadi. Madrasalarda 15-29, 30-40, 100-150 ta- gacha talabalar bilim olishlari mumkin bo’lgan. XIX asrda Toshkentda jami 21 ta mad- rasa mavjud bo’lgani va ularda 600 ga yaqin tolibi ilm tahsil olgani manbaalarda qayd etilgan. Xoja Ahror, Ko’kaldosh, Baroqxon, Mo’yi Muborak singari madrasalar shular jumlasidandir. Ularning aksariyati bugungi kunda faoliyat yuritmasa-da, qimmatli tarixiy obidalar sifatida ehtirom bilan qad ko’tarib turibdi. Birgina Xoja Ahror jome’ masjidining shimolida qad rostlagan Xoja Ahror madrasasi 20 ta hujra, 1 ta darsxonadan iborat bo’lib, 174
Toshkent madrasalari ichida eng qadimiylaridan biri hisoblanadi. Mazkur madrasada 80 nafar talaba o’qigani tarixdan ma’lum.
Shayxontohur dahasidagi Ko’kaldosh madrasasi ham qadimiyligi va hajmi jihati- dan Xoja Ahror madrasasiga o’xshash. Ko’kaldosh madrasida Toshkent va unga yaqin bir necha hududlardan kelgan 100 ga yaqin talabalar ta’lim olishgan. Hujralar doimiy ta’mirlanib turilgan, talabalarga puxta bilim berilganligi bois uzoq hududlardan ham bi- lim olish istagida ko’plab toliblar mazkur madrasaga tashrif buyurishgan. Muarrixlarning qayd etishlaricha, bir madrasada tahsil olgan talaba bilimini yanada mustahkamlash uchun boshqa madrasalarda tahsilini davom ettirgan. Ko’kaldosh madrasasida asosan, ana shunday mukammal bilim olish ishtiyoqidagi talabalar bilim olishgan. Ko’kaldosh madrasasi dastlab uch qavatli, ulkan binodan iborat bo’lgan. Keyinchalik madrasining bir qavatigina turli tabiiy va ijtimoiy ofatlar tufayli saqlanib qolingan, XIX asrda esa madrasa binosidan karvonsaroy sifatida foydalanilgan. Ko’kaldosh madrasasi bugungi kunda ham faoliyat yuritayotgan Toshkentdagi tarixiy maskandir. U yerda talabalarga o’rta islomiy ta’lim berib kelinmoqda. 175
Muhammad Solihxo’janing “Tarixi jadidiya Toshkand” asarida bot-bot tilga olin- gan madrasalardan biri Eshonquli dodxoh madrasasidir. Mazkur madrasa XIX asrda qurilgan. Dastlab ushbu madrasa ham Toshkent va uning atrofidagi hududlarda ancha mashhur bo’lgan. XIX asr boshlarida madrasada diniy bilimlardan tashqari dunyoviy bilimlar beriladigan maxsus darslar ham tashkil etilgani tarixiy manbalarda yozilgan. Biroq Toshkentda XIX asrda ikki bor ro’y bergan zilzila va turli ijtimoiy ta’sirlar oqibatida madrasa binosi butkul xarobaga aylanadi. 1964-yilda esa madrasaning qoldiqlari yo’q qilinib, u joylashgan hudud tekislab yuboriladi.
Bugungi kunda ham Toshkentda Ko’kaldosh va Hadichai Kubro madrasalari o’rta diniy bilim beruvchi maskanlar hisoblansa, Toshkent Islom universiteti oliy ta’lim muassasasidir. Hadichai Kubro madrasasi ayol-qizlar uchun mo’ljallangan islom bilim yurti bo’lib, 1993-yil Eshon Boboxon nomi bilan tashkil etilgan. Bugungi kunda mazkur
176
bilim yurtida diniy bilimlar bilan birga dunyoviy fanlar ham o’qitilmoqda. Talaba qizlar soni 80 ga yaqin bo’lib, ularga 19 nafar mudarrisa saboq berishadi. Mazkur dargohda o’qish muddati 4 yilni tashkil qiladi. Ta’lim muassasasi zamonaviy jihozlangan, dars xon- alaridan tashqari tikuvchilik, to’quvchilik xonalari, yotoqxona kabi qo’shimcha xonalar ham mavjud. Endilikda bu ilm dargohi Hadichai Kubro o’rta islom bilim yurti deb nom- lanadi.
Toshkentning yana bir qadimiy va ayni chog’da zamonaviy islom bilim yurtlaridan biri Ko’kaldosh islom o’rta bilim yurtidir. Mazkur dargoh Ko’kaldosh mad- rasasi negizida tashkil etilgan. 177
Bugungi kunda ushbu ta’lim dargohida shariat, fiqh, arab tili ilmlaridan tashqari ona tili va adabiyoti, informatika, ingliz, rus tillari, matematika, kimyo singari umumta’lim fanlaridan ham talabalarga puxta ta’lim berilmoqda.
178
Toshkent tarixiylik va zamonaviylik uyg’unlashgan ko’hna Sharqning gavharidir. Nafaqat Markaziy Osiyoda, balki butun islom dunyosida O’zbekistonning poytaxti Tosh- kent katta obro’-e’tiborga egadir. Bugungi kunda Toshkent islom universiteti nomini jahonning nufuzli oliygohlaridan biri sifatida e’tirof etishadi. Bu ilmiy muassasada yetuk islomshunos olimlar, huquqshunoslar, axborot texnologiyalari mutaxassislari tarbi- yanlanmoqdalar. Tarixan boy madaniy merosga ega bo’lgan Toshkent madrasalari uzoq yillar silsi- lasida oxori to’kilmagan ilmiy merosni o’zida saqlab kelayotgan buyuk maskanlardir. Ularning aksariyati bugungi kunda mintaqada turizmning rivoj topishida muhim omil bo’lib xizmat qilmoqda. bir so’z bilan aytganda, Toshkent madrasalari – ma’naviyat o’chog’i. 179
TİMURLULAR DEVRİNDE SEMERKANT ŞEHRİNDE TİCARİ FAALİYETLERE GENEL BİR BAKIŞ Prof. Dr. İlyas GÖKHAN Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi igokhan@nevsehir.edu.tr ÖZET Bu bildiride Ortaçağ Tarihinin ana kaynaklarından fayda- lanılarak Timurlular zamanında Semerkant şehrinin ticari bir üs olması üzerinde durulacaktır. Maveraünnehir bölgesinin en önemli şehirlerinden biri olan Semerkant Karahanlı, Harizmşah ve Timurlular Devletlerine başkentlik yapmıştır. Daha önceleri Samanoğullarının elinde olan bu şehir XI. Yüzyılda Karahanlıla- rın eline geçtiği gibi batı kısmının başkenti olmuştur. Karahanlılar zamanında Ribat adı verilen ticari faaliyetlerin yapıldığı binalar inşa edilmiştir. Kervansarayların ilk şekli olan bu yapılar bölge- nin önemli yapılarından biridir. Karahanlıların yıkılmasıyla Ha- rizmşahların eline geçen Semerkant başkent yapılmıştır. XIV. Yüzyılda Timurluların eline geçen kent en önemli gelişmesini bu devirde yaşamıştır. İpek yolunun Türkistan’daki en önemli mer- kezlerinden biri olan Semerkant’a Çin, İran, Hindistan ve Rusya bozkırlarından tüccarlar gelip gitmekteydi. Ortaçağ Arap kaynak- larında şehirin ticari faaliyetleri hakkında bilgi verilmektedir.
Ribat
ABSTRACT In this announcement, the becoming of the City of Samar- kand a trade base at the time of Timurids is going to be elaborated by using the main sources of medieval history. Samarkand, where is one of the most important cities of Transoxiana, has become the capitals of Kara-Khanid, Khwarazmian and Timurid States. This city that was previously in the hands of Samanids, captured by Kara-Khanids at the 11 th century as it became the capital of western part. The buildings namely Ribat, where the mercantile activities were done, were built at the time of Kara-Khanids. These structures are the first form of Caravansaraies and are the important structures of the region. Samarkand was captured by Khwarazmians and made capital with the collapse of Kara-Kha- nids. The city that was captured by Timurids at the 14 th century, lived its most significant development at this era. Merchants were 180
traveling from the steppes of China, Iran, India and Russia to Sa- markand where was one of the most important trade centers of Turkistan on the Silk Road. The information about the mercantile activities of the city is given in the medieval Arab sources.
Grek tarihlerinde Maracanda, Çin vakayinamelerinde K'ang ve Hsi-wan-chin ad- larıyla geçer. Semerkant adı, şehrin nispet edildiği şahsın ismi Semer ile Soğutçada "şe- hir" veya "yerleşim birimi" anlamındaki kent kelimesinden meydana gelir. Şehir, ilk ola- rak Zerefşan (Soğd) nehrinin güney kıyısında vadiye hâkim yüksek bir mevkide kurulmuş olup günümüze ulaşan harabelerine Efrasiyab adı verilmektedir. Burası Seyyahların gü- zelliği nedeniyle cennete benzettikleri bir mevkide bulunmaktadır. Şehir Pers şahı Kyros tarafından MÖ 535 yılında kurulmuştur ve ilk dönemlerde bütün Maveraünnehir'in, ar- dından Soğd (Sogdiana) bölgesinin yönetim merkezi olmuştur. Önceleri İranlılar ile İs- kitlerin Kahramanı olan Alper Tungan’ın savaşlarına sahne olan şehir, daha sonra İsken- der İmparatorluğunun eline geçmiş, ardından Yüeciler ve Kanglı Türkleri, Hunlar, Ku- şanlar, Akhunların ve Göktürklerin idaresine girmiştir. İslam egemenliğine Emeviler za- manında giren Semerkant, Abbasiler zamanında samanilerin elinde bulundu. 999’da ise Karahanlıların eline geçti ve Batı Karahanlıların merkezi oldu. 1089’da Melikşah tarafın- dan alınsa da daha sonra Karahanlılara terk edildi. 1211’de Harizmşahların idaresine girdi ve başkentleri oldu. 1220’de Cengiz Hanın eline geçerek tahrip edildi.1369-1370’de Mo- ğollardan Timur’un eline geçerek başkent yapıldı. 1
Timur’un Türkistan’da Ortaya Çıkışı Ve Bölgenin Siyasi Durumu Çağatay hanlığı topraklarında ortaya çıkan Timur han, bu devletin hâkimiyetine son verdikten sonra devletini kurmuştur. Son Çağatay hanlarından Tuğluk Timur’a tabi olan Timur 1360-61 yıllarında Maveraünnehir seferinde Şehr-i Sebz ve Karşı şehirlerini ele geçirerek tarih sahnesine çıkmıştır. Ardından Çağatray Hanlarından Kazagan’ın to- runu Hüseyin ile ittifak yapmıştır. Ancak daha sonra Hüseyin Hanla arası açılmış ve onu öldürmüştür. 2 Böylece o tahta giden yolu kendisine açmış ve 1370’de Semerkant’ı alarak 1 Osman Aydınlı, “Semerkant”, DİA, C. 36, İstanbul 2009, 481-484. 2 İsmail Aka, Timur ve Devleti, TTK Yay, Ankara 1991, s.5-7 181
başkent yapmıştır. Timur’un başkenti olan Semerkant onun zamanında çok önemli geliş- melere sahne olmuştur. 3 Geniş bir imparatorluk kurmayı hedefleyen Timur 4 amacına ulaşmak için etrafındaki coğrafyanın dört bir yanına seferler düzenliyor 5 her seferi dö- nüşünde bu şehre geliyor ve burada zamanını geçiriyordu 6 . Bu seferler neticesinde güzel- leştirmeyi hedeflediği Semerkant'a aydınlar ustalar ve sanatkârları beraberinde getirerek ülkesinde istihdam ediyordu. Timur’un maksadı Semerkant'ı ülkesine sadece başkent yapmak değil aynı zamanda tüm Asya’nın merkezi haline getirmekti. 7 Bu amaçla Timur, kısa süre içinde doğuda Çin’den batıda Adalar denizine kuzeyde Sibirya’dan güneyde Hindistan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyayı imparatorluğuna dâhil etmiştir ve nihayet Semerkant'ı büyük imparatorluğunun merkezi yapabilmiştir. Ayrıca bu şehir, imparator- luğun siyasi bakımdan merkezi olduğu gibi hem kültürel açıdan devletin önemli bir kültür başkenti haline getirilmiş hem de ticari hayatın canlı bir şekilde yaşandığı ve önemli ticari yolların kesiştiği bir merkez haline getirmiştir. Doğudan gelen ipek yolu bu şehirden ge- çip Rusya ve Anadolu içlerinden Avrupa’ya geçmekteydi. Semerkant’ta dünyanın her ta- rafından gelen tacirler bulunmaktaydı. Cengiz Han zamanında olduğu gibi Timur ülke- sinde ticarete büyük önem verilmiştir. Timur'u bir 'dünya-sahibi' olarak düşünürken, Timur'un fetihlerinin amacının yal- nızca ganimet elde etmek değil, fakat büyük uluslararası ticaret yollarının denetimini ka- zanmak olduğunu anımsamak gereksinimi duymalıyız. Bu konu, Avrupa-Asya-Avrupa ticaretinde etkin olan Yahudi tüccarları göz önüne aldığımızda, çok önem taşır. 8
Semerkant Şehri 1370’de Belh’te Çağatay emirlerinde Emir Hüseyin’i yenerek öldüren Timur Se- merkant şehrine gelerek burada tahta oturdu. Şehirde hisarlar, saraylar ve köşkler yaptırdı.
3 Michael Shterenshis, Timur ve Yahudiler, (Çev. Özer Bostanoğlu), İleri Yay, İstanbul 2013, s.68. 4 Halis Bıyıktay, Timurlular Zamanında Hindistan Türk İmparatorluğu, TTK, Ankara 1991, s.1. 5 Rene Grousset,Bozkır İmparatorluğu Atilla-Cengiz Han- Timur, (Çev. M. Reşat Uzmen), Ötüken Neş- riyat, İstanbul 1999, s. 405-406 6 Michael Shterenshis, Timur ve Yahudiler, (Çev. Özer Bostanoğlu), İleri Yay, İstanbul 2013, s.68. 7 Rene Grousset, s. 405-406 8 Michael Shterenshis, Timur ve Yahudiler, (Çev. Özer Bostanoğlu), İleri Yay, İstanbul 2013, s.68. 182
Yanında bulunan her beyi şehrin bir semtine göndererek onarmalarını ve asayişi sağla- malarını emretti. Şehir daha önce savaşlarla çok sıkıntı çekmiş ve harabeye dönmüştü. Timur bu şehirde yaptığı imar faaliyetleriyle şehri bütün dünyaya tanıttı. Semerkant’ın şöhreti her yere yayıldı. 9 Her sefer dönüşünde Semerkant güzelleştirilip geliştirildi. Timur 1377’de Emir Musa kızı ile evlendiğinde şehir bir tarafına 12 bağ kurdurdu. Bu bağların içine burçlar yaptırdı. 10
şiddetli şekilde cezalandırırdı. 1387’de Doğu Anadolu seferi sırasında Türkmenlerin Hi- caz kervanını vurduğu haberini alınca derhal oraya kuvvet gönderip, onları cezalandırıp kervanın önünü açmıştır. 11 Timur’un Semerkant’ı şenlendirme faaliyetleri içinde istila ettiği bölgelerdeki nitelikli halkı şehre iskân etme politikası da vardır. Bu örneklerden biri de Harzem’dir. Bu amaçla 1388’de Harzem’i istila edildikten sonra şehir halkı buradan sürülmüş ve Semerkant’a yerleştirilmiştir. Böylece şehir daha da kalabalıklaştırılmıştır. 12
Öyle ki, Timur zamanında Semerkant şehrinin nüfusu başka yerlerden göçürülenlerle bir- likte 100 bin kişiye ulaşmıştı. 13
grubun bir kısmı Timur tarafından Siriderya’nın öbür taraflarındaki Isık Göl ve Kaşgar bölgelerine, diğer bir kısmı da Semerkant tarafına yerleştirilmişlerdi. Yine Azerbaycan Doğu Anadolu (Seyhun), Arap Irak’ından da aşiretlerin beylerinin her birinin oğul veya kardeşleri Semerkant’a göçürülmüşlerdi. 14
mıştır. Daha önce şehre yönelik bahsi geçen sosyal kültürel ve siyasi faaliyetlerin yanında Timur şehrin zirai açıdan da gelişmesini istemiş ve burada birçok bağ kurmuştu. Kendisi
9 Şerefüddün Ali Yezdî, Emir Timur (Zafername), (çev. A. Batur ), Selenge Yay., İstanbul 2013, s.99. 10 Yezdî, s.122. 11 Yezdî, s.158. 12 Yezdî, s.168. 13 Aka, s.124. 14 Aka, s.124-125; Hayrunnisa Alan, Timurlular, Ötüken Yay., İstanbul 2007 s.298. 183
olmadığı zaman fakir fukara bu bağlarda yer içerdi. Bağlarda her çeşit meyve yetiştiri- lirdi. Ayrıca Timur Semerkant’ın etrafını da genişleterek kasabalar kurmuş ve bu kasaba- lara Kahire, Dımaşk, Bağdat, Sultaniye ve Şiraz gibi isimler vermişti. 15
içinde huzur ve sükûnun sağlanmış ardından imar, kültür, zirai ve ticari faaliyetlere önem verilmiştir. 16 İktisadi hayatta zirai faaliyetlerin önemli bir yekûn tuttuğu Semerkant’ta ta- rım yoğun bir şekilde yapılıyor ve tarlalarda ekseriyetle erkekler çalışıyordu. Pirinç az bulunduğu için her zaman tüketilmiyor günlük sebze ihtiyacı soğan, sarımsak ve şalgam- dan gideriliyordu hayvansal gıdalar ise küçükbaş hayvanlardan ve tavuktan sağlanı- yordu.
17
Timur Semerkant şehri yakınlarındaki Ceyhun ırmağının üzerinden geçmek için bazı kurallar koymuştur. İspanyol elçi Clavijo’nun belirttiğine göre Timur bu ırmağın üzerinden geçerken bir köprü inşa ettirmekte daha sonra köprü geri yıkılmaktaydı. Halk ve tüccarlar ırmak üzerinden kayıklarla geçmekteydiler. Irmak kenarında devamlı bekle- yen kayıklar vardı. Semerkant’tan güneye gitmek için bir izin belgesi almak gerekirdi. Belgede izin sahibinin nereden gelip nereye gideceği ve ismi yazılıydı. Semerkant’a ge- lenler için bir izin belgesine gerek yoktu. Irmak kenarında devamlı muhafızlar vardı. 18
sağlamış, ırmaklar üzerine köprüler inşa ettirmiş ve eskilerini ise tamir ettirmiştir. Ayrıca klasik dönemde ticaretin önemli can damarlarından olan hanları da şehirlere inşa ettirmiş- tir. Timur’un oğlu Şahruh zamanında ülke daha da zenginleşmiştir. Şahruh’un Herat’tan ayrılıp batıya doğru ilerleyişini ve Karakoyunlu İskender b. Karayusuf’un üzerine yürü- yüşünü anlatan el- Makrizî 5 Ekim 1435 tarihinde düştüğü notlarda onun Kazvin, Sulta- niye ve Tebriz gibi İran şehirlerinde boş kalan arazilerin işlenmesi için buralarda çalışan insanlardan beş yıl boyunca vergi alınmamasını emretmiştir. Büyük servet edinen ahali- den bazıları Mısır’dan dahi arazi satın almışlardır. Şahruh bunun sebebini sorduğunda “
15 Yezdî ,s.478. 16 Aka, s.123-124. 17 Jürgen Paul"Su Gökyüzünden Düşmeyince", Semerkant 1400-1500: Timur’un Vaha Kenti: Bir İm- Download 3.66 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling