(Yüksek Mertebe)
Hiç kimse önce bekçilik yapmadan çile çekmeden, Padişahlık makamına
ulaşamaz. Yusuf Aleyhis-Selâm bile ancak kuyudan çıktıktan sonra yüksek mertebeye
ulaşabilmiştir. Bekçi geceleyin uyumaz, uyuşa bile kuvvet kazanmak için uyur. Yediği
zaman, bekçilik yapmaya kuvvet ve kudret kazanmak için yer, bu ise vazife yerine
geçer, yemek yerine değil.
(Yemek Âdabı)
Yüce Allah nimetlerini yesinler içsinler diye yaratmıştır, fakat tıka-basa yesinler
diye değil. Onlar melek değiller ki yemesinler. İştahla yenen şeylere "yemek" denir.
Nitekim Kur'ân-ı kerim'de:
"Ey Peygamberler! Temiz ve helal olan şeylerden
yeyiniz, güzel amel ve hareketlerde bulununuz. Çünkü ben, sizin
yaptıklarınızdan haberdarım" buyrulmuştur. (Müminûn 51)
Yemek üç kısımdır. Haram, mubah, vacip. Haram ve mubah olan yemek, ihtiyaç
yokken yemektir. Vacip olan ise, ihtiyaç olunca yemektir. Şehvette ona yardımcı olur.
Şimdi sen, mubah olunca da yeme, öyle bir hal meydana gelsin ki o zaman yemek
sana vacip olsun, yani yemeye ihtiyacın olsun, mecbur olasın. İnsan mücâhede ede
ede öyle bir hâle gelir, öylesine acıkır ki, yemek yemeye ihtiyaç hâsıl olur, işte o
zaman yemek farz olur, yediği zaman ise farzı yerine getirir. Böyle yenen bir yemekte
hem iştah vardır, hem de şehvet, bu durumdan sonra yememeye imkan yoktur.
Önceki iki türlü yemede ise yalnız iştah vardır, zaruret yoktur.
Do'stlaringiz bilan baham: