giden yola, yani doğru yola götürsün diye ve sana emsalsiz bir zaferle
yardım etsin diye, bu fethi sana nasip eyledi" (âyet 2-3) Bu fetihle hem insan
şeytanlarına ki onlar kâfirlerdir, hem de cin şeytanlarına karşı yardım ve zafer elde
ettin, emsalsiz bir yardıma nail oldun ki bu zafer; yitip kaybolmasından ve zeval
bulmasından korkulan bir zafer değildir.
210
(Huzur ve Sükun)
Yüce Allah: "O öyle bir ilahtır ki, müminlerin gönüllerine bir sükûnet,
manevî bir huzur indirmiştir" buyuruyor, (âyet 4) Huzur ve sükun ona derler ki,
onunla gönül gözü açılsın. Huzur ve sükun ona derler ki insan, elinde olmayan
sebepleri de, sonderece iman ve itaatten dolayı elinde bilsin. Bazıları derler ki:
Huzur ve sükun insanın, görünen şeyleri birbirinden ayırt ettiği gibi, görünmeyen
şeyleri de ayırt etmesidir. Nitekim yüce Allah: "İmanları üstüne iman katsınlar
diye, bu fethi sana nasip ettik" buyurmaktadır, (âyet 4) Yani iman nuru
gönüllerde gün begün dolunay gibi artsın, nurlansın, demektir.
(Manevî Ordular)
Yüce Allah: "Göklerin ve yeryüzünün orduları Allah'ındır" buyuruyor.
(âyet 7) Gökyüzünün orduları meleklerdir, yeryüzünün orduları ise, nefisleri ile cihad
eden ve nefislerini öldüren erler (gaziler) 'dir.
Bazıları derler ki: Gökyüzü orduları gönüllerdir, yeryüzü orduları ise
bedenlerdir. Bazıları ise: "Şeytan da bedenin askeridir, dilerse ona galip gelir,
dilerse buna galip gelir" demişlerdir.
211
Allâhü Teâlâ: "Gerçekten biz seni (ümmetine) şahit olarak gönderdik"
buyurmaktadır, (âyet 8) Sözüyle işiyle ve haliyle tevhide şahit olarak gönderdik. "Ve
müjdeci" yani yüce Allah'ın affını müjdeleyici; bid'attan ve sapıklıktan "
korkutucu" olarak gönderdik. Yüce Allah'ın emri ile müjdecidir, korkutucudur.
Kendiliğinden müjdeleyici ve korkutucu değil.
212
Yüce Allah: "Allah'a ve Rasûlüne iman etsinler diye" buyuruyor, (âyet 9)
Böylece de doğru söyleyeni, gerçekler doğru kılar, gerçek bir er hâline getirir, "ve
Do'stlaringiz bilan baham: |