Sevgili Milena
Download 0.97 Mb. Pdf ko'rish
|
Sevgili Milena - Franz Kafka ( PDFDrive )
Salı, öğleden sonra
İşte yazmamak için bu mektubu, çok zorladım kendimi, güç başardım, bütün gücümü buna kullandım, öyle ki, iş mektuplarını gözden geçirmeye gücüm yetmedi artık. Stassa'ya yazdığım mektup: J. dün bana uğramıştı, sabah erken evden çıkarken masanın üstünde senden bir mektup görmüş, ama ne yazdığını bilmiyormuş, okumamış, akşama Stassa'dan öğrenirsin demişti. Gevezeliğim neler yazdırmıştır sana diye sıkıldımdı biraz. Akşam ikisini de sevinçli bulunca ferahladım (ben okumadım yazdıklarını), iyi şeyler yazmış olacaksın... Hele bir yerinde kocasına teşekkür ediyormuşsun, bu benim sana vermiş olduğum bilgiden ötürü olacak, mutlu kıldı adamı, gözleri her zamankinden daha çok parladı. İkisi de çok iyi insanlar; Stassa gönderdiğin fotoğrafa çok uzun baktı, biraz kendini zorlayarak gibi geldi bana, ciddi ve hiç sesini çıkarmadan baktı fotoğrafına, seni seyrederken güzelleşti bir an. Ama ben yorgundum, can sıkıcıydım, boştum, ilgisiz ve kovulmaya değer bir durumdaydım; yatağım tütüyordu gözümde. Başka bir gün, bütün ayrıntılarıyla anlatırım bu akşamı belki. (Stassa'nın çizdiği, kocasının da açıklamasını yaptığı pusulayı ekliyorum mektuba. Daha çok senin oda durumunu konuştuk.) Bana her gün yazma demiştim dünkü mektubumda, bugün de aynı şeyi istiyorum senden, bu ikimiz için de daha iyi olur, hem bugün daha da direniyorum bu isteğimde, ama n'olursun Milena, sen kulak asma bana, gene her gün yaz bana, kısacık da olsa yaz, bugünkü mektubundan daha da kısa olsa, iki satır ya da bir satır, bir sözcük olsun yaz Milena... Korkunç acılara boyun eğmek zorunda kalırım tek sözcüğünden yoksun olursam. F. Çarşamba Ne de olsa, yürekli olmanın belli sonuçları var. Önce şuna karşılık vereyim: Filozof ve Psikoanalizci Otto Gross o kadar haksız değil anlaşılan, örneğin; benim durumum uyuyor onun dediklerine, duygularımı, gücümü böylesine harcıyorum da, gene ölmüyorum! Sonra da şuna karşılık vereyim: Geleceği düşündüğüm yok, bilmiyorum çünkü. Bildiğim şu: Senden ayrı oldukça korkunun elindeyim, ona boyun eğiyorum, istediğinden daha çoğunu veriyorum, hem de hiç zorlanmadan, sevinçle kaptırmışım kendimi korkuya, onda tüketiyorum kendimi. Viyana'daki davranışımdan ötürü korku adına bana çıkışmakta haklısın, gerçekten de tuhaf: Korkunun içlek yasalarını duymuyorum, ama gırtlağımı sıkan şeyi duyuyorum, o korkunç işte, başıma gelmiş ve geleceklerin en korkuncu bu. İkimiz evli olabilirdik, sen Viyana'da, ben de korkumla Prag'da; yalnız sen değil, ben de boşuna bu bağı koparmaya çabalardık. Bak Milena, Viyana'da güvenseydin bana, ama yüzdeyüz güvenseydin (attığım o adıma kadar, ki seni inandırmamıştı), bugün Viyana'da olmazdın artık, her şeye rağmen, daha doğrusu "her şeye rağmen" diye bir şey olmazdı, Prag'da olurdun şimdi! Son mektubundaki nedenler de bir avuntu, başka bir şey değil. Haksız mıyım? Hemen gelseydin buraya, ya da karar verseydin gelmeye, senin için bir tanıtlama saymazdım bunu, tanıtlama gereksemez senin için, yok gizli kapaklı şeyin; ama kendim için bir tanıtlama olurdu bu, işte bundan yoksunum şimdi. Zaman zaman bu da besliyor korkumu. Evet, daha da kötüsü: ben, hani şu "kurtarıcı" kimsenin başaramayacağı bir işi, senin Viyana'da kalmanı sağlıyorum! Durmadan ormana gözdağı veren fırtınaydı bu kopan, ama iyiydi durumumuz. Başka türlü olmayacağına göre, elden ne gelir? Gene bu gözdağların altında sürdürelim yaşamı. Küçük bayanın mektubuna niye sinirlendiğini anlayamadım. Seni birazcık olsun kıskandırmaktı amacı, başardığına göre? Bundan böyle, arada bir kendim yazıp sana göndereceğim bu çeşit mektupları, hem çok daha iyilerini yazarım, geri çevirmeye de elin varmaz. Yalvarırım, çalışmalarından söz et biraz da. Cesta?Lipa? Kmen?Politika? (*) Bir şey daha diyecektim, ama genç bir ozan geldi gene - ne tuhaf, biri gelince, dosyalarımı anımsıyorum, başka şey düşünemez oluyorum kaldıkları sürece- yorgunum, diyeceğimi de unuttum, başımı dizlerine koysam, elini duysam saçlarımın üstünde... Ne iyi olurdu, ölünceye dek kalabilirdim öyle. Evet, şunu demek istiyordum: Mektubunda büyük gerçek var! Öteki gerçeklerin yanı sıra "Ne tuhaf, bunun farkına varmayan sen mi olacaktın?" diyorsun. (*) O zamanlar Çekçe çıkan dergi ve gazetelerin adları. Yerden göğe kadar haklısın. Her şey pisti, tiksinti veriyordu yalnız, çamura batmaktı; suçlu bir çocuk gibiydim önünde, anasının ayaklarına kapanmış, iki gözü iki çeşme, ağlayarak özür diliyor, bir daha yapmayacağına söz veriyor! Bütün bunlardan güçleniyor, ya korkular! "Tabii, tabii" diyor, "daha bir şey olmadı, demek daha kurtulabilir!" Telefonun çalmasıyla yerimden sıçradım. Müdür beni çağırıyormuş. Prag'a döneli beri ilk çağrılıyorum iş konusunda. Bütün foyam çıkacak ortaya, on sekiz gündür elimi işe sürmedim, yalnız sana yazdım, senden gelen mektupları okudum, pencereden dışarısını seyrettim; ellerim mektup tuttu yalnız, mektupları masaya bıraktım, gene aldım, sonra beni görmeye gelenlerle çene çaldım, başka hiç, hiçbir şey yapmadım. Ama yanına girdiğimde çok sevimliydi müdür, gülümsüyordu, işi ilgilendiren bir şeyler söyledi, izinli gidiyormuş da hoşça kalın demek için çağırmış beni; anlaşılmayacak kadar iyi bir insan bu adam. (Ne var ki, ben de mırıltı halinde, işi bitirdiğimi, yarın yazdırmaya başlayacağımı söylemiştim.) Bu olayı sana, koruyucu meleğime yazmadan edemedim. |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling