30
bir câmi’ yapdılar. Rub’-ı meskûnda ancılayın bir dahı olmaya. Rûm’un
Kudüs’idür ve Şerîf mübârek yirdür.”
55
Başta Âşıkpaşazâde olmak üzere kendinden sonraki pek çok tarihçiye
kaynaklık etmiş olan Yahşi Fakih’e ait
Menâkıb-ı Âl-i Osman
56
adlı eser, günümüze
ulaşmamış
olsa bile
57
bahsi geçen türlerde yazılmış en eski Osmanlı
tarihi kabul
edilmektedir.
58
Günümüze ulaşmış ilk yazılı Osmanlı kaynağı olarak Ahmedî’nin
İskendernâme adlı eserinin sonuna eklenmiş olan
Dâsitân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i
Osman adlı eser gösterilmektedir.
59
Osmanlı tarihçiliğinin ilk nüveleri II. Murad’ın
teşvikiyle atılmış, tercüme edilen eserlerin yanında, ilk müstakil Osmanlı tarihleri bu
dönemde yazılmaya başlanmıştır. II. Murad dönemi, yazarı belli
olmayan Tevârih-i
Âl-i Osman geleneği ve kronik takvim yazıcılığının başlangıç dönemi olmuştur.
Dolayısıyla bu dönem Osmanlı tarih yazıcılığının başlangıcı
olarak kabul
edilmiştir.
60
Kendi döneminden sonraki tarihçilere kaynaklık
eden bu eserler,
şüphesiz Osmanlı tarihi açısından oldukça önemlidir. Osmanlı tarih yazıcılığının
kuruluştan çok daha sonrasına tekabül ettiği düşünüldüğünde bahsi geçen
eserlerin
önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
Bu bağlamda incelenen, II. Murad’a sunulmuş olan, H. 824/M. 1421 ve H.
848-849/M.1445-1446 tarihli kronolojik takvimlerde Kudüs hakkında daha çok
Beytü’l-Mukaddes tabirinin kullanıldığı görülmüştür. H. 848-849 tarihli takvimlerde
Kuds’un Sultan Salahaddin tarafından fethinden…
61
şeklindeki ifadenin yanında
H.824
tarihli takvimde geçen ifade
Salâhaddin eliyle Beytü’l-Mukaddes’in
55
Saltık-nâme, s. 613.
56
Bu eserin Yıldırım Bayezıd zamanına kadar olan hadiseleri içerdiği ve II.
Murad devrinin ilk
yıllarında yazıldığı
bilinmektedir.
57
Yahşi Fakih’in eserinin günümüze ulaşıp ulaşmadığı tartışmalıdır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Haşim
Şahin, “Yahşi Fakih”,
DİA, C. XXXXIII, 2013, s. 181-182.
58
Abdülkadir Özcan, “Osmanlı Tarihçiliğine ve Tarihi Kaynaklarına Genel Bir Bakış”,
FSM İlmî
Do'stlaringiz bilan baham: