T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
III.2.7. Dmitriy İvanoviç (Donskoy) (1359-1389) ve Rusların İlk Galibiyeti
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- III.2.8. Knez I. Vasiliy (1389-1425)
- III.2.9. Knez II. Vasiliy (1425-1462) ve Moskova’nın III. Roma İddiası
III.2.7. Dmitriy İvanoviç (Donskoy) (1359-1389) ve Rusların İlk Galibiyeti Canibek Han’ın ölümünden sonra Altın Orda, fetret dönemine girince Rus knezliklerinin daha fazla güçlenmesi gerekirdi. Ancak, İvan Kalita’nın oğullarının ölümüyle Moskova Knezliği de tkendi içinde taht sorunlarıyla karşılaştı. Diğer taraftan Litvanya Knezliği, Rus topraklarına talip olmuş ve Rus topraklarını birleştirme konusunda Moskova’ya rakip olmuştu.
İvan İvanoviç’in oğlu Dmitriy’in 1359 yılında Moskova tahtına çıktığında küçük yaşta olmasından dolayı Altın Orda hanı Hızır, büyük hanlık için yarlığı Nijegorod Knezi Dmitriy Konstantinoviç’e verdi. 815
Büyük Knezlik unvanının kaybedilmesi, Vladimir, Pereyaslavl, Kostroma, Dmitrov şehirlerinin de Moskova’nın idaresi altından çıkması anlamına geliyordu. Bu tarihte Rostov ile Galitsk knezlikleri de Moskova’nın idaresi altından çıktı. Böylece Moskova Knezliği, 1327 yılı sınırlarına kadar gerilemiş oldu. Ancak daha 1363 yılında Moskova Knezi başta Büyük Knezlik için yarlığı ele geçirmiş, ardından da kaybettiği topraklara tekrar sahip olmuştur. 816
Altın Orda’daki fetret devri, Dmitriy İvanoviç’in işini kolaylaştırmıştır. Dmitriy Altın Orda hanlarının Moskova’nın politikaları karşısında suskun kalmaları sayesinde, Moskova’nın topraklarını genişletmiş, oğlu Vasiliy ise Murom ile Nijegorod knezliklerine son vermiştir. 817 Bu dönemde knezler arasındaki ilişkileri ve güç dengesini anlamak için, knezler arasında imzlanan anlaşmalar son derece önemli rol oynamaktadır. Nitekim, antlaşmalarda knezler arasındaki ilişkiler “aile” terimleriyle ifade edilmiştir. Örneğin, 1367 ve 1374 yılı
814 E. Hara-Davan, Rusy Mongolyskaya, s. 228. 815 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 160. 816 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 26-38; PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 160-161. 817 Moskova’nın Nijegorod’u ele geçirmesi ile ilgili daha geniş bilgi için bkz. E. Arsühin, Polumesyats Nad Volgoy, Nijegorodskiy İslamskiy İnstitut İmeni Husaina Faizhanova, Nijniy Novgorod 2005, s. 126-136. 201
anlaşmalarında Knez Vladimir Serpuhovskiy, Dmitriy Donskoy’un “küçük kardeşi” olarak geçerken, 818 1389 yılı anlaşmasında Vladimir, Dmitriy’nin oğlu olarak nitelendirilmiştir. 819
Halbuki, Vladimir, Donskoy’un kuzeniydi. Her iki terim de vassal bağlılıkların derecesini göstermektedir. 1389 yılında bağlılık derecesi artmıştır. 1375’te Tver, 1382’de ise Ryazan knezleri kendilerini Moskova Knezi’nin “küçük kardeşi” olarak nitelendirmişlerdir. 820 Eşit şartlarda anlaşmalar imzalandığında ise taraflar birbirlerine “kardeş” şeklinde hitap etmişlerdir. 1433 tarihinden itibaren II. Vasiliy diğer knezlerin kendisine gospodin (efendi) şeklinde hitap etmelerini istemiştir. 821
Dmitriy İvanoviç, hâkimiyetinin başında kaybettiği toprakları tekrar ele geçirdikten sonra, 1380 yılında da Altın Orda’ya karşı Kulikovskaya düzlüğünde önemli bir galibiyet elde etti. 822
Ancak bundan iki yıl sonra Toktamış, Moskova’yı ateşe verdi. 823 Dmitriy Donskoy döneminde Moskova’nın konumu, artık sadece Altın Orda’nın politikasına bağlı değildi. Dmitriy Donskoy’un askerî ve diplomatik başarıları neticesinde Büyük Vladimir Knezliği, Moskova knezlerinin idaresine geçti ve 1374-82 yılları arasında knez Vladimir, neredeyse Saray’dan bağımsız bir şekilde hüküm sürdü. Yine Dimitriy Donskoy ilk kez handan izin almadan “Büyük Knezli”ği oğlu Vasiliy’e “miras” olarak bıraktı. 824
Bu tarihten itibaren “Büyük Knezlik” unvanı hep Moskova knezlerinde kalacak ve Moskova knezleri miras ve varis konusunu bundan böyle bağımsız yürütmeye başlamışlardır. Bununla birlikte Knez Dmitriy Donskoy’un asıl başarısı, Kulikovskaya Muharebesi’nden ziyade Toktamış’a yenilmesine rağmen Toktamış’a Vladimir Knezliği’nin Moskova’ya bağlı olduğunu kabul ettirmesi oldu. Böylece Knez Dmitriy Donskoy, askerî
818
“Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Dmitiya İvanoviça s Knyazem Serpuhovskim i Borovskim Vladimirom Andreyeviçem”, DDG, s. 19-21; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça s Knyazem Serpuhovskim i Borovskim Vladimirom Andreyeviçem”, DDG, s. 23-24. 819
“Duhovnaya Gramota (Vtoraya) Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça”, DDG, s. 33-37. 820
“Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça s Velikim Knyazem Tverskim Mihailom Aleksandroviçem”, DDG, s. 25-28; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça s Velikim Knyazem Ryazanskim Olegom İvanoviçem”, DDG, s. 29-30. 821
“Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Vasilyeviça s Knyazem Serpuhovsko-Borovskim Vasiliem Yaroslaviçem”, DDG, s. 69-71. 822 Kulikovskaya Muharebesi ve önemi hakkında bkz. I.3.9. 823 Toktamış’ın Moskova seferi için bkz. I.3.10. 824 PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 127; S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 193. 202
mağlubiyeti, diplomatik galibiyete çevirmeyi başardı. Bununla birlikte o dönemde kaleme alınan Rus edebi eseri Zadonşina(Don’un Ötesi)’da 825 kaçan Tatar askerlerinin “bundan böyle Rus topraklarına sefer düzenlemeyecekleri, Rus knezlerinden vergi alamayackları” belirtilse de 826 yazarın bu dileği Kulikovskaya Muharebesi’nden neredeyse ancak bir asır sonra gerçekleşmiştir.
III.2.8. Knez I. Vasiliy (1389-1425)
Dmitriy Donskoy kendi oğluna (I. Vasiliy) knezlik tahtını bırakan ilk knez olmasına rağmen, I. Vasiliy yine de Han’dan yarlıgı almadan tahta çıkmadı. 827 Gerek
Moskova’nın iyice güçlenmesinden gerekse Toktamış’ın Timur ile mücadelesinden 828 dolayı Vasiliy, topraklarını genişletmeye devam etti. Vasiliy, Nijegorod, Murom ve Vologda şehirlerini Moskova’ya katmayı başardı. 829
Vasiliy bir taraftan Rus knezlikleri içerisinde durumunu pekiştirirken, diğer taraftan da Altın Orda ile büyük sorunlar yaşamadı. Bununla birlikte gözü hep Rus topraklarında olan Litvanya Knezliği, Rus knezliklerini kendi etrafında toparlamak için uygun fırsat beklediğinden, Moskova için hep tehlike arz etmiştir.
Ancak Vitovt ile Toktamış’ın Rus knezliklerinin taksimine dair planları 830
hayata geçilmediği gibi, Edigey’in I. Vasiliy’in Toktamış’ın oğullarını himayesi altına alması, vergileri ödememesi, Saray’a seyahat etmemesi, Altın Ordalı tüccar ve elçilere kötü davranılması nedeni 831 ile Moskova üzerine düzenlediği sefer (1408) de I. Vasiliy başkanlığındaki Moskova Knezliği’ne fazla zarar vermedi. Ruslar tekrar
825 Zadonşina, Kulikovskaya Muharebesi dolayısıyla ortaya çıkan bir eserdir. Zadonşina’nın temelinde halk arasında dolaşan hikaye yer almaktadır. Zadonşina’nın XIV. yüzyılın sonunda – XV. yüzyılın başında Bryan boyarı olan ve daha sonra Ryazan papazı olacak Sofoniya tarafından yazılı hale getirildiği düşünülmektedir. Bkz. Zadonşina, Pamyatniki Literaturı Drevney Rusi XIV-Seredina XV
826
Zadonşina, Pamyatniki Literaturı Drevney Rusi XIV-Seredina XV Veka, s. 96-111. 827
PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 127. 828
Toktamış-Timur mücadelesi için bkz. I.3.11. 829
Knez Vasiliy’in Moskova topraklarını genişletmesi hakkında bkz. PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 88-104. 830
PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 445; PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 104-105. 831
“Poslaniye Edigeya Velikomu Knyazyu Vasiliyu Dmitiyeviçu (Dekabry 1408)”, A. A. Gorskiy, Moskva i Orda, s. 196-197. 203
vergi ödemeye başlamalarına ve Moskova, Nijegorod’u kaybetmesine rağmen, Büyük Knez Vasiliy ve ordusu darbeden kaçmayı başardı. Ayrıca daha sonra Vasiliy, Nijegorod’a tekrar hâkim oldu. Genel olarak I. Vasiliy, babasına göre daha temkinli davransa da, babasının politikasını devam ettirdi ve özellikle piyon hanların iktidarda olduğu dönemde bağımsız hareket etmeye çalışsa da, Altın Orda’nın “gerçek” hanlarının hâkimiyetini tanımaya devam etti.
II. Vasiliy döneminde Moskova, kendi topraklarını genişletmeye devam etti ve Dmitrov, Galitsk, Mojaysk, Serpuhovo-Borovsk şehirleri de Moskova’ya kattı. 832
Moskova Knezliği’nin Altın Orda ile ilişkilerinde fazla bir değişikliğe gidilmedi. Uluğ-Muhammed Han ve diğer hanlar, Rus knezlikleri üzerine düzenledikleri seferlerde başarılı olamadılar. 833 Ancak II. Vasiliy dönemi yine de bazı özelliklere sahiptir.
1448 yılında Rus Kilisesi Konstantinopol Patrikliği’nden bağımzıs hale geldi.
834 XIV. yüzyılın sonu ile XV. yüzyılın başlarında Konstantinopol Patrikliği ile Roma Katolik Kilisesi arasında kiliseler birliği konusunda görüşmeler yürütüldü. Bu yakınlaşmayı “çıkar ilişkisi” olarak da nitelendirmek mümkündür. Bizans, Türklere karşı yardım arayışında iken, Roma Katolik Kilisesi de Ortodoks ülkelerini itaat altına almak istiyordu. Neticede 1439 yılında taraflar birleşmeyi öngören “Floransa Anlaşması”nı imzaladılar. Ancak Rus din adamları ile Knez II. Vasiliy bunu kabul etmedi. Bütün Ortodoks dünyasının bu antlaşmadan rahatsız olması üzerine Bizans geri adım attı, Rus knezlikleri ise bu olayı kendi çıkarları doğrultusunda kullandılar. 1448 yılında piskoposlar toplantısında Piskopos İvan (1400-1461) Konstantinopol’ün onayı olmadan bütün Rus knzeliklerinin mitropoliti seçildi ve böylece Rus kilisesi
832 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 195, 197-201. 833 Bkz. I.3.13. 834 S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 196. 204
bağımsız oldu. 835
Rus kronikleri, bu konyu farklı bir açıdan ele almakta ve Bizans’ın Katolik Kilisesi ile işbirliğini “ihanet” olarak nitelendirerek, bunun cezası olarak da Türklerin İstanbul’u ele geçirdiklerini ve böylece Bizans’ın çok ağır cezalandırıldığını açıklamaktadırlar. 836 Bizans’ın yıkılmasıyla ise Moskova, kendisini en azından dinî alanda Bizans’ın mirasçısı olarak gördü ve III. Roma iddiasını ortaya attı. Ruslara göre, ilk Roma yıkılmış, ikinci Roma olan Konstantinopol Türklerin eline geçmiş, üçüncü Roma ise Moskova olup, ebediyen devam edecek ve dördüncü bir Roma’dan söz ettirmeyecektir. 837
II. Vasiliy’in hayattayken, kendisi için “çar” unvanının kullanılması da Rus tarihinde bir ilk olmuştur. Ondan önceki knezler için “çar” unvanı kullanılsa da, bu ancak onların ölümünden sonra mümkün olmuştur. II. Vasiliy ise resmî olarak kendisi bu unvanı kullanmasa da, dönemin edebî eserlerinde “çar” olarak nitelendirilmiştir. Jitiye Sergiya Radonejskoğo (Sergiy Radonejskiy’in Hayatı) adlı eserde 838
II. Vasiliy, “büyük Rus çarı” ve “aklıselim çar” olarak nitelendirilmiştir. 839
Vasiliy’e “çar” olarak hitap edilmesinin nedeni, bir taraftan Moskova Knezliği’nin Altın Orda’ya olan bağlılığının zayıflaması, diğer taraftan ise Bizans’ın yıkılmasıdır. Dolayısıyla Rus knezliklerinin daha önce “çar” olarak hitap ettikleri Altın Orda hanları ile Bizans imparatorlarının hâkimiyetlerinin zayıflamasıyla Ruslar, kendi knezlerini “çar” olarak adlandırmaya başlamışlardır. 840 Ancak bir “çar” başka bir “çar”a boyun eğemeyeceğinden ve Moskova’nın Altın Orda’ya bağlılığı resmî olarak hâlâ devam ettiğinden dolayı, II. Vasiliy kendisi bu unvanı kullanmamıştır.
835
S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 196-197. 836
Rus kronikleri, İstanbul’un Türkler tarafından fethi konusuna geniş yer vermişlerdir. Örneğin bkz. PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 171-195. 837
V. P. Grebenük, “Teoriya “Moskva – Tretiy Rim” i “Skazaniye Ob İkone Vladimirskoy Bogomateri”, Rossiya-Vostok-Zapad, Naslediye Yayınları, Moskova 1998, s. 94-100. Bu konu hakkında daha geniş bilgi için bkz. N. V. Sinitsina, “Avtokefaliya Russkoy Tserkvi i Uçrejdeniye Moskovaskoğo Patriarhata (1448-1589), Tserkovy, Obşestvo i Gosudarstvo v Feodalynoy Rossiyi, Moskova 1990, s. 126-137. 838
Sergiy Radonejskiy, Kulikovo dönemi önemli Rus din adamlarından biridir. Dmitriy Donskoy, Kulikovskaya Muharebesi öncesinde Sergiy’in duasını almış ve muharebe sonrasında Sergiy’i bir kez daha ziyaret ederek kendisine lütufta bulunmuştur. Sergiy Radonejskiy’in hayatı, arkadaşı Papaz Epifaniy tarafından kaleme alınmıştır. Bkz. Hrestomatiya po İstoriyi Rossiyi, I, S Drevneyşih Vremen do XVII Veka, ed. İ. L. Babiç-V. N. Zaharov-İ. N. Ukolova, Moskova 1994, s. 139-146. 839
Jitiye Sergiya Radonejskoğo, Hrestomatiya po İstoriyi Rossiyi, I, S Drevneyşih Vremen do XVII Veka, s. 139-146. 840
Bkz. IV.2.3. 205
II. Vasiliy’in hâkimiyeti, Altın Orda’nın parçalanma dönemine denk geldi. Kazan, Kırım ve Nogay hanlıkları, Altın Orda’dan ayrıldı. Dniyeper ile Volga arasında kalan merkez topraklar ise bu tarihten itibaren “Büyük Orda” olarak geçmeye başladı. II. Vasiliy de Büyük Orda hanlarının hâkimiyetini kabul ediyordu. Rus knezliklerinin Orda’ya olan bağlılıkları devam etse de, Altın Orda-Rus knezlikleri arasındaki ilişkiler yeni bir boyut kazanmıştı. Artık Ruslar, Tatar emirlerini ve Altın Orda’dan kopan hanlıkları, Altın Orda’ya karşı kullanıyorlardı. Her ne kadar Moskova hâlâ Kırım ve Kazan’a vergi ödemeye devam etse de, II. Vasiliy’den sonra tahta çıkan III. İvan döneminde Moskova Knezliği bağımsızlığını ilan etmiştir.
III.2.10 Knez III. İvan (1462-1505) ve Bağımsızlığın Kazanması
II. Vasiliy’den sonra tahta oğlu III. İvan çıktı. Onun zamanında Yaroslav, Rostov, Novgorod, Vyatka’nın geriye kalan bağımsız bölgeleri, ardından da Pskov ile Ryazan, Moskova Knezliği’ne ilhak edildi. 841
Yine 1487-1494 ve 1500-1503 yıllarında Litvanya ile yapılan savaşlar neticesinde Vyazma, Çernigov başta olmak üzere onlarca şehir Moskova’nın idaresine geçti. 842
Moskova Knezliği bir taraftan topraklarını genişletirken, diğer taraftan da her geçen gün Altın Orda’ya olan bağlılığını azaltıyordu. 1462 yılında Altın Orda hanlarının Rus paralarından adı çıkartılırken, 843 1472 yılında da III. İvan Altın Orda’ya vergi ödemesini keserek, vergileri Kırım ve Kazan hanlarına göndermeye başladı. 844
III. İvan döneminde Moskova Knezliği’nin Kırım Hanlığı ile yakın ilişkiler kurması da dikkatlerden kaçmamaktadır. Nitekim önceden knezler arasında imzalanan anlaşmalarda “orda” kelimesi tekil olarak kullanılırken, 1473 yılında III. İvan ile Volotsk Knezi Boris arasında imzalanan anlaşmada “orda” kelimesi çoğul şeklinde kullanılmış ve birkaç
841 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 217-226, 246-264. 842 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 301, 318-320. Ayrıca Moskova Knezliği’nin Litvanya Knezliği ile ilişkileri için bkz. S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 198. Bu konu hakkında daha geniş bilgi için bkz. A. B. Şirokorad, Rusy i Litva, Veçe Yayınları, Moskova 2004. 843 Bkz. II.8. 844 “Duhovnaya Gramota Velikoğo Knyazya İvana Vasilyeviça”, DDG, s. 362. 206
“orda”dan bahsedilmiştir. 845
Bu tarihte Ruslar, Büyük Orda ile Kırım Hanlığı’nı “orda” olarak nitelendirmişlerdir. Böylece bu tarihten itibaren Moskova, Büyük Orda’yı diğer hanlıklarla bir tutmaya başlamıştır. Her ne kadar Moskova Knezliği, daha önce de Altın Orda’nın varisleri ile belli ilişkiler içerisinde olsa da, resmî yazışmalarda Kırım Hanlığı’nın da ancak 1473 yılından itibaren “orda” olarak geçmeye başlamasının nedeni, bu tarihte artık Moskova’nın Büyük Orda’ya olan bağlılığının iyice zayıflamasıdır.
Moskova’nın güçlenmesi ve her geçen gün zayıflayan Büyük Orda’yı 1472 ve 1480 yıllarında mağlup etmesi, toplumda da artık Han’ın boyunduruğundan kurtulmak gerektiğine dair görüşlerin artmasına neden olmuştur. Yine III. İvan’ın ikinci eşi olan Bizans İmparatoru’nun kızı Sofya’nın da III. İvan’ı hanlara karşı “isyan etmesi” konusunda ikna etmeye çalıştığı bilinmektedir. Alman İmparatoru’nun Rusya’daki elçisi Sigismund von Herbersteyn, Moskova seyahati ile ilgili tuttuğu notlarında Sofya’nın III. İvan’ın Han’ın kölesi olmasından dolayı çok rahatsız olduğunu bildirdiğini, Tatarların Moskova’ya geldiğinde III. İvan’ın kendilerini karşılamaması için hasta olduğunu ileri sürmesini istemiştir. 846 III.
İvan’ın bu davranışları, Ahmet Han’ı rahatsız etse de, ne Ahmet Han’ın III. İvan’a gönderdiği uyarı niteliğindeki mektup, 847 ne de Ahmet Han’ın Moskova üzerine gerçekleştirdiği sefer 848
bir netice vermedi.
Böylece III. İvan döneminde Moskova Knezliği ile Orda arasındaki ilişkilerde büyük değişiklikler meydana geldi. Daha III. İvan’ın knezliğinin ilk yıllarında bağımsızlığın ilk sinyalleri verilmişti. 1472 ve 1480 yılındaki başarısız seferler ise bu bağımsızlığın ilk işareti olmuştur. Bununla birlikte tarihçilerin bir kısmı, ancak
845 “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya İvana Vasilyeviça s Knyazem Volotskim Borisom Vasilyeviçem”, DDG, s. 225-232; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya İvana Vasilyeviça s Knyazem Uglitskim Andreyem Vasilyeviçem”, DDG, s. 232-249. 846 S. Von Herbersteyn, Notes upon Russia, I, Latince’den İngilizce’ye çev. ve yay. R. H. Major, The Hakluyt Society, London (t) , s. 25. 847
“Yarlık-Poslaniye Ahmeta Velikomu Knyazyu İvanu Vasilyeviçuı”, A. A. Gorskiy, Moskva i Orda, s. 198. 848
PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 273-283; PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 240-242. 207
Büyük Orda’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle Moskova Knezliği’nin bağımsız olduğunu ileri sürmektedirler. 849
III. İvan’ın Büyük Orda’ya karşı elde ettiği başarı, onun Rus topraklarında tek hükümdar olarak kendisinden söz ettirmesini ve 1485 yılından sonra “bütün Rus topraklarının hükümdarı” unvanını almasını sağlamıştır. 850 Nitekim kendisini “çar” ilan eden ilk knez de III. İvan oldu. Yine III. İvan zamanında ülke arması olarak iki başlı kartal kabul edildi ve Rossiya (Rusya) terimi kullanılmaya başlandı.
Her ne kadar Rus tarihçileri, Moğol istilâsı ve Altın Orda boyunduruğunu, tarihin kara sayfası ve gerileme devri olarak nitelendirseler de, gerek Altın Orda’nın Çarlık Rusyası’nın kuruluşunda oynadığı rol, gerekse de siyasî, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda yaptığı etkiler bunun tersini göstermektedir. Bundan başka tarihçilerin dikkatinden kaçan bir başka önemli konu daha mevcuttur. Moğol istilâsı öncesinde Rus toprakları zaten istilâ altında olup, Alman, İsveç, Macar, Litvanya ve diğer Batılı düşmanlarının etkisi altındaydı. Söz konusu durum özellikle Doğu Slavları’nın yoğun olarak yaşadığı Batı Rus knezlikleri için geçerliydi. Nitekim, Galiç ve Vladimir-Volin knezliklerinin Macaristan’a komşu olmaları burada Rus (Slav) özelliklerinin erkenden kaybolmasına da neden olmuştur. Diğer taraftan Lehistan’ın Katolik dünyasının bir parçası olmasıyla Batı Rus knezliklerinin de bulunduğu bölgede Katolik propagandasının artması ve Macar krallarının Rus knezliklerine müdahaleleri, bölgedeki Rus nüfusunu Kiyev Rusyası’ndan
849
Örneğin Rus tarihçisi V. V. Trepavlov, XVI. yüzyılın başlarına kadar, yani Büyük Orda’nın yıkılışına kadar Rus knezlerinin Büyük Orda hanlarından yarlık almaya devam ettiklerini yazmaktadır. Bkz. V. V. Trepavlov, “Rossiya i Koçevıye Stepi: Problema Vostoçnıh Zayımstvovaniy v Rossiyskoy Gosudarstvennosti”, Vostok, S.2, Moskova 1994, s. 55. 850 S. Perevezentsev, Smısl Russkoy İstoriyi, s. 199. 208
uzaklaştırmıştır. 851
Nitekim bütün bu gelişmeler neticesinde “Ukrayna” halkı meydana gelmiştir. XIII. yüzyılın başlarında ise bölgede Lehlerin etkisi arttı. Ancak gerek Lehler gerekse de diğer yabancılar, nüfuz ve etkilerini Batı Rusya ile sınırlamakla yetinmeyip, bunu diğer Rus knezlikleri üzerinde de yaymayı düşünüyorlardı. Ancak Moğol istilâsının sınırlarını Avrupa’ya kadar uzatması ve Moğolların Doğu Rus knezliklerini hâkimiyeti altına almaları, Avrupa ülkelerinin planlarını bozmuştur.
1238 yılının baharında Novgorod şehri ve civarı, Moğol istilâsından kurtulmuştu. Ancak Novgorod, kuzeyden gelen bir tehlikeyle karşı karşıya idi. Bu tehlikeyi ise İsveçlilerle Alman şövalyeleri ve Litvanya oluşturuyordu. Diğer taraftan her ne kadar Novgorod ve Pskov şehirleri, bu tarihte daha Altın Orda’ya boyun eğmeseler de, bu bölgeler de Rus topraklarının bir parçası olduğundan Moğol hâkimiyeti altında sayılıyordu. Bundan dolayıdır ki, İsveçliler ile Alman şövalyeleri Novgorod ve civar bölgelere saldırmaktan çekiniyorlardı. 852 Bunu fırsat bilen Novgorod Knezi Aleksandr Yaroslaviç, Finlandiya topraklarına hücum ederek Finlilere karşı başarılar elde etti. Rusların bu saldırılarını engellemek için İsveçliler 1240 yılının yazında deniz yoluyla bir ordu gönderdiler, ancak Neva Nehri’nin kıyısında vuku bulan muharebede Aleksandr Yaroslaviç ordusuna mağlup oldular. 853
Nevskiy olarak yazdırdı. Bu zaferde Altın Ordalıların Aleksandr Nevskiy’e doğrudan bir yardımı dokunmasa da, Altın Orda’nın varlığı dahi, İsveçliler ile Alman şövaleylerinin Novgorod ve Pskov gibi bölgelere saldırılarını engellemiştir.
Ancak 1242 yılının başlarında Pskov şehrinin ileri gelenleri Novgorod’un idaresinden çıkıp, Alman şövaleyelerinin himayesi altına girmek istediler. Pskovluların da yardımıyla Almanlar, Novgorod’a ait bazı bölgeleri ele geçirdiler, hatta Fin Körfezi sahilinde bir kale inşa ettiler. Ancak Aleksandr Nevskiy, Almanların bu ilerlemesini durdurduğu gibi, Peypus gölünde meydana gelen ve Rus
851
A. N. Kurat, Rusya Tarihi. Başlangıçtan 1917’e Kadar, s. 47. 852
A. N. Kurat, Rusya Tarihi Başlangıçtan 1917’Ye Kadar, s. 72. 853
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 109-110. 209
tarihinde “Ledovoye Poboişe” (Buz Üstü Savaşı) olarak geçen bu muharebede Almanları mağlup etti. 854 Bu savaşta Altın Orda askerlerinin Ruslara yardım ettikleri bilinmektedir. 855
Nitekim Aleksandr Nevskiy’in Moğollara karşı itaatkar politika izlemesi ve gerektiğinde askerî yardımda dahi bulunmasının en önemli nedenlerinden biri de, Nevskiy’in Rus topraklarını Alman ve İsveçlere karşı savunmasında Moğol desteğini aramasıdır. Hiç şüphesiz, Aleksandr Nevskiy Moğollarla Katolik istilâsına karşı değil de Katoliklerle Moğol istilâsına karşı işbirliği yapabilirdi. Fakat böyle bir işbirliği ancak Alman ve İsveçlilerin ileri sürdükleri şartlarda olabilirdi. Ayrıca Alman ve İsveçlilerin Aleksandr Nevskiy’e Rus knezliklerinin çoğunu ele geçiren Moğollara karşı yardımlarının da olumlu netice getireceğini tahmin etmek güçtür. Bu durumda Doğu Rus knezliklerinin Altın Orda ile Alman ve İsveçliler arasında paylaşılması gerekirdi. Aleksandr Nevskiy ise kararını Moğollardan yana alarak bir taraftan Doğu Rus knezliklerinin ikiye ayrılmasını engelledi, diğer taraftan da Batı’ya karşı Moğolların desteğini elde etmiş oldu.
Rus knezliklerinin Katolik Avrupa’nın baskısına karşı direnmeleri bu iki önemli muharebeden sonra da devam etti. Altın Orda hanlarının boyunduruğunu kabul eden Rus knezlerinin bu direnişte başarılı olduklarını söylemek mümkündür. Papa IV. İnnocent’in birçok kez Rus knezlerinin yanına elçi heyetleri göndererek ittifak ve aynı zamanda da Rusların Katolikliğe geçmelerini teklif etmiştir. 856 Ancak
Altın Orda hanlarıyla işbirlğine giden Aleksandr Nevskiy, Papa’nın bu tekliflerini redetmiştir. 857 Diğer taraftan Papalık, Altın Orda’nın da Katolikliği kabul etmesi için çalışmalarda bulunmuştur. Ancak, başta Carpini ve Rubruck gibi misyonerlerin Altın Orda hanları ve büyük Moğol hanlarını ziyaret etmeleri 858 bir netice vermemiştir. Papalık, Altın Orda ve Moğolları Katolik yaparak, kendi dinlerini yaymann yanı sıra
854 PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 202-205; PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 111-112. 855 A. H. Halikov, Rus Tanınan 500 Bulgar-Tatar Türk Asıllı Sülale, çev. M. Öner, TDA Vakfı Yayınları, İsatanbul 1995, s. 9. 856
PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 548-549. 857
Rus knezlikleri ile Papa arasındaki ilişkilerle ilgili daha geniş bilgi için bkz. Edvard Vinter, Rossiya i Papstvo, Moskova 1960. 858
Carpini ve Rubruck’un Moğol hanlarını ziyaretleri ve izlenimleri için bkz. “Carpini v Mongoliyi”, Mir Lyva Gumileva Kaspiyskiy Tranzit I, DİK Tanais Yayınları, Moskova 1996, s. 34-46; W. von Rubruck, Moğolların Büyük Hanına Seyahat (1253-1255), Çev. E. Ayan, Ayışığı Kitapları, İstanbul 2001.
210
böylece Batı Avrupa’nın Katolik ülkelerini Moğol baskınlarından koruyacak, Moğolların Bizans ile yakınlaşmasını engelleyecek, Selçuklularla mücadelede Moğolların yardımını elde etmiş olacak, Rusları da Moğollarla birlikte Katolik dünyasına kazandıracaktı. Ancak Papalık, Moğolları Hristiyanlaştırma ve Katolikleştirme ile ilgili ve dolayısıyla diğer amaçlarına ulaşamadı.
Papalığın Ortodoks, Slav Dünyası ve Altın Orda’ya karşı ilân ettiği “Haçlı Seferleri” XIV. yüzyılda da devam etti. Hatta 1351 yılında Papa, “Ruslar, Katolik Kilisesi’nin düşmanıdır” şeklinde açıklamalarda bulunmuştur. 859 Ancak Altın Orda, gerek fiiliyatta, gerekse de manevi anlamda Rusları bu tehlikeye karşı korumuştur. Bütün bunları göz önünde bulundurarak Altın Orda ile Rusların adeta Batı’ya karşı bir ittifak durumunda olduklarını söylemek mümkündür. Altın Orda’nın Avrupa’nın içerisine kadar seferler düzenlemesi, sadece Avrupa’yı dehşete düşürmedi, aynı zamanda Batı’nın ve Papa’nın Doğu Avrupa’ya yönelik seferlerini de engellemiş oldu. Böylece Altın Orda, özellikle Doğu Rus knezlikleri için Haçlı seferleri karşısında bir kalkan rolü oynamış oldu.
Diğer taraftan Haçlılara karşı Altın Orda-Rus ittifakını yine dönemin uluslar arası arenadaki gelişmeler çerçevesinde de ele almak gerekmektedir. Nitekim o tarihte Avrasya coğrafyasında verilen iktidar mücadelesi çerçevesinde İlhanlılar, Memlüklere ve Altın Orda’ya karşı Papa ile işbirliği yapmaya hazırdı. Ayn-ı Câlût savaşında Memlûklular’a yenilen Hülâgü, 1262 yılında 15 yıldan beri Hristiyan Dünyası tarafından yapılan ittifak teklifini kabul etmiş ve Memlûklular’a karşı onlarla işbirliği yapmaya karar vermiştir. 860 Papa ve Şark Hristiyanları da İlhanlılar ile işbirliğine gitmeyi planlayarak bir taraftan Müslümanlara karşı, diğer taraftan da kendileri için hâlâ tehlike arz eden Altın Orda’ya karşı bir blok oluşturmayı ve Moğollar arasında da Hristiyanlığı yaymayı amaçlamışlardır. Ancak Hristiyan dünyasının İlhanlı hükümdarlarını Hristiyan dinîni kabul ettirme çabaları, tıpkı İlhanlı hükümdarlarının Hristiyan dünyası ile Mısır Memlûk Devleti aleyhine yapmaya plânladığı ve bir türlü gerçekleştiremediği askerî ittifak gibi sonuçsuz
859
V. V. Kojinov, Sudyba Rossiyi: Vçera, Segodnya, Zavtra, Moskova 1997, s. 311. 860
A. Yuvalı, “Doğu-Batı İlişkilerinin Mahiyeti Hakkında”, OÜEFD, S. 2, Samsun 1987, s. 127-128. 211
kalmıştır. 861
Altın Orda ise bir taraftan Memlüklerle, diğer taraftan da Bizans ile iyi ilişkiler içerisindeydi. Böylece aslında Altın Orda kendi çıkarları doğrultusunda da olsa gerek Bizans ve Rus knezliklerini gerekse de Ön Asya ve Orta Doğu’daki Müslümanları, Haçlı seferlerinden korumuştur. Yine İstanbul ile Küdüs dahil olmak üzere Ortodoks dünyasının farklı bölgelerinde zaman zaman Katolik patrikler üstün gelirken, Ortodoks coğrafyası içinde ancak Moskova’da hiçbir zaman Katolik patriği oturmamıştır. Altın Orda’nın bundan etkili olduğunu söylemek mümkündür.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling