T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi


I.2.3. Batu Han’ın Avrupa Seferleri ve Altın Orda’nın Kuruluşu


Download 3.07 Mb.
Pdf ko'rish
bet8/39
Sana17.02.2017
Hajmi3.07 Mb.
#666
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   39

 

I.2.3. Batu Han’ın Avrupa Seferleri ve Altın Orda’nın Kuruluşu 

 

 

Çengiz Han 617/1220 yılında başladığı Hârezm seferi ile meşgul olurken, 



619/1222 yılında en seçme iki kumandanı Cebe Noyan ile Subitay Noyan’ı Derbend 

üzerinden Kuzey Kafkasya ve Kıpçak Hanlığı üzerine sefere gönderdi.

263

 Bu sırada 



büyük oğlu Cuci Han’ı da kendisine verdiği  İdil Irmağı doğusundaki yurduna 

gönderdi. Bilindiği gibi  Çengiz Han daha hayattayken, fethettiği toprakları Moğol 

geleneklerine göre kendi oğulları arasında paylaştırdı. Mükemmel kumandanlığı ve 

tecrübeli devlet adamlığı sıfatlarıyla kendisini ispatlayan Cuci Han’a Altay Dağları 

ve Batı Sibirya’dan başlayarak  İdil-Ural bölgesi ve ötesi verildi. Bunlara ilâveten 

Cuci Han’a batıda “Moğol atlarının basabileceği her yer”i fethetme hakkı  da 

verildi.

264


 Çengiz Han’ın Cuci’yi av işlerinden de sorumlu tutması, Cuci’ye karşı 

olan güvenini göstermektedir. Zira, Moğollara göre avdan daha önemli  bir iş 

yoktu.

265


  

                                                                                                                                          

s. 52; J. A. Boyle, “Dynastic and Political History of the Ilkhans”, The Cambridge History of Iran, I, 

Cambridge 1968, s. 340. 

261

 B. Spuler, İran Moğolları, s. 59; A. E. Kuşçu, “İlhanlı Devleti’nin Kuruluşu ve Memlûklerle  İlk 



Teması”, Türkler, VIII, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 366. 

262


 Reşîdu’d-dîn, Câmi‘u’t-tevârîh, III, s. 32-37; Aknerli Grigor, Moğol Tarihi, Çev. H. Andreasyan, 

Osman Yalçın Matbaası, İstanbul 1954, s. 28-29; İz Letopisi Sebastatsi,  A. G. Galstyan, Armyanskiye 



İsyoçniki o Mongolah (İzvleçeniya iz Rukopisey XIII-XIV vekov), İzdatelystvo Vostoçnoy Literaturı 

YayınlarıMoskova 1962, s. 27; İz Letopisi Stepanosa Episkoposa, A. G. Galstyan, a.g.e., s. 35; İz 



Letopisi Smbata Sparapeta, A. G. Galstyan, a.g.e., s. 50-51; Vıderjki  İz  Letopisya Armyanskoğo 

Çarya II. Getuma, A. G. Galstyan, a.g.e., s. 72; J. A. Boyle, a.g.e., s. 348. 

263


 M. Kafalı, a.g.e., s. 16. 

264


 Cuveynî, Tarih-i Cihângüşâ, s. 96; Vassâf, Târîh-i Vassâf, W. Tiesenhausen, Sbornik Materialov 

Otnosyasihsya k İstoriyi Zolotoy Ordı: İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy, II, Akademiya Nauk SSSR 

Yayınları, Moskova 1941, s. 80-81. 

265

 Muhammed b. ‘Alî b. Muhammed Şebânkâre’î,  Mecma‘u’l-ensâb, neşr. Mîr Hâşim Muhaddis, 



Tahrân 1363/1984, s. 245. 

 

51

 



 Güney 

Kafkasya’yı çiğneyen Cebe ve Subitay Noyanlar daha sonra Kuzey 

Kafkasya’ya girdiler. Burada Moğollar birlikte hareket eden Kafkas kavimlerinden 

Alan, Çerkes ve Lezgiler’i mağlup ettiler, daha sonra da Kıpçakları yenilgiye 

uğrattılar.

266


 Buna karşılık Kıpçaklar, Rus knezleriyle anlaşıp bu tehlikeye karşı 

büyük bir ordu hazırladılar ve Moğollar’ı kendi memleketlerine koymamak için 

düşmanı dışarıda karşılamaya karar verdiler.

267


 İki ordu Don Irmağı’na katılan Kalka 

Irmağı’nda 620/1223 yılı yazında karşı karşıya geldi. Birleşik Rus-Kıpçak ordusunu 

mağlup eden Moğol ordusu bundan sonra Suğdak’ı yağmaladı ve bol ganimetle 

yurduna dönmek üzere doğu istikâmetinde yola çıktı.

268

 Fakat yurduna dönmekte 



olan Moğollar, Bulgarların ansızın baskınına uğradılar ve ağır zaiyat verdiler.

269


 Bu 

arada Çengiz Han 622/1225 yılında Hârezmşahlar üzerinde yaptığı seferi 

müteakiben, yaz mevsimini İrtiş Irmağı civarında geçirdi, sonbaharda Tula Irmağı 

boyundaki yurduna döndü. Yukarıda da zikredildiği gibi, 619/1222 yılından beri 

Doğu Deşt-i Kıpçak’ta bulunan oğlu Cuci Han’ı yerinde bırakmış ve ona İrtiş 

Irmağı’ndan  İdil Irmağı’na kadar uzanan Doğu Deşt-i Kıpçak ülkesi ile Hârezm’in 

idaresini vermiştir. Ayrıca burada “Büyük Orda”nın tesis edilmesini ve “Altın 

Taht”ın kurulmasını emretmiştir.

270

 Böylelikle, dört ulus içinde ilk tesis olunan 



“Cuci Ulusu” oldu. Fakat Cuci Ulusu’nun büyümesi ve tabiî sınırlara erişmesi oğlu 

Batu Han zamanında ikinci Kıpçak seferinin neticesinde mümkün olmuştur. 

 

 624/1227 



yılında Cuci’nin ölümünden sonra yerine Batu Han geçti. Onun 

başbuğluğu ile icra edilen ikinci Kıpçak Seferi (626/1229-640/1242), yeni teşekkül 

eden Cuci Ulusu’na İdil Irmağı ile Karpat Dağları ve Tuna Nehri’nin ağzına kadar 

uzanan Batı Deşt-i Kıpçak bozkırlarını açtığı için Batu, Altın Orda’nın ilk hanı 

olarak tanınır. Yapılan seferler sonucunda, 634/1236 yılında  İdil Bulgar Devleti

271


                                                 

266

 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, W. Tiesenhausen, I, s. 53-56. 



267

 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, W. Tiesenhausen,  s. 57-58. 

268

 L. N. Gumilöv, Drevnyaya Rusy i Velikaya Stepy,  Kristal Yayınları, S. Petersburg 2001, s. 451-



453. 

269


 İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, s. 61; G. Hafızov, Raspad Mongolskoy İmperiyi i Obrazovaniye Ulusa Djuçi

Tatarskoye Knijnoye İzdatelystvo Yayınları, Kazan 2000, s. 64-65.  

270

 Ötemiş Hacı, Çengiz-nâme, neşr. Kazakistan Bilim Akademiyası, Alma-Ata 1992, s. 92-93. 



271

 1223 yılında Bulgarların Moğolları mağlup etmesi, İdil-Bulgar Devleti’nin ömrünü uzatsa da, İdil 

Bulgarları için olumsuz neticelere yol açmıştır. Bulgarlar, Moğolların kinini kazandılar. Ayrıca 


 

52

635/1237-636/1238 yıllarında Rus Knezlikleri



272

 hâkimiyet altına alındı. 638/1240 

yılında Kiyev fethedildi ve batıya yani Polonya,

273


 Çekoslovakya, Macaristan,

274


 

Sırbistan ve Bulgaristan üzerine sefer yapıldı.

275

 Moğol birlikleri Adriyatik 



Denizi’ne kadar ilerlediklerinde, Çengiz Han’ın torunlarının atlarının ayak sesleri 

bütün Avrupa’yı dehşete düşürmüştü. Birçok devlet bu seferleri kıyametin habercisi 

olarak değerlendirmiştir. Avrupalılar, başlarına gelebilecek olayların korkusunu 

yaşarken, Batu Han aniden ordusunu geri çevirdi, çünkü başkent Karakurum’da 

Ödegey Kağan vefat etmişti.

276


 Batu’nun böyle bir adım atmasının sebebi tamamen 

siyasî nedenlerle açıklanmaktadır. Batu Han, Karakurum’daki seçimleri etkilemek 

istemiştir. Ayrıca, Batu’nun Macaristan seferi sırasında Ögedey’in oğlu Güyük ve 

Çağatay’ın torunu Buri ile arası bozulmuş ve bu ikili Moğolistan’a dönmüşlerdi. 

Hatta Batu’nun şikâyeti üzerine Ögedey Han, her ikisini de azarlamış ve şimdi Batu, 

kendisinden öç alacaklarından korkmuştu.

277

 Batu Han’ın Avrupa seferlerinden 



vazgeçip eski İdil Bulgar Devleti’nin topraklarında ordasını kurmasının bir başka 

nedeni de göçebe hayat yaşayarak ve devamlı askerî seferler düzenleyerek ele 

geçirdiği toprakları kontrol altında tutmasının mümkün olamayacağını anlamış 

olmasıdır. Çengiz Han’ın da dediği gibi, “at üzerinde birçok ülke fethedilebilir, ama 

                                                                                                                                          

Bulgarların bu galibiyetinden sonra bölgedeki Kıpçaklar Bulgarların dostu haline geldiler. Kıpçaklar 

ise Moğolların en önemli düşmanlarından biriydiler. Nitekim, 1235 yılında Karakurum’da toplanan 

kurultayda Avrupa’ya kadar seferlerin düzenlenmesi ve ilk seferin de Bulgarlar üzerine yapılması 

kararlaştırıldı. Bkz. A. H. Halikov, Mongolı, Tatarı, Zolotaya Orda i Bulgariya,  İzdatelystvo Fen 

Yayınları, Kazan 1994, s. 30-31. 

272

 1237-1238 yıllarında Ryazan, Vladimir, Suzdal ve Moskova Knezlikleri itaat altına alınmıştır. Rus 



tarihçisi V. V Kargalov’a göre Batu’nun ordusu 120 ile 140 bin askerden oluşmaktaydı. Bkz. V. V. 

Kargalov,  Vneşnepolitiçeskiye Faktorı Razvitiya Feodalynoy Rusi, Moskova 1968, s. 75; Ch. 

Halperin,  Russia and The  Golden Horde, Indiana University Press, Bloomington 1985, s. 21-32; 

Ayrıca, Batu’nun Ryazan seferiyle ilgili bkz. A. Aykut, “Batu Han’ın Rusya Seferiyle İlgili Ryazan’ın 

Batu Han Tarafından yakılıp Yıkılması Hikayesi”,  DTCFD, XXXI/ 1-2, Ankara 1987, s. 1-13. 

273


 Polonya’nın en önemli kiliselerden biri olarak kabul edilen St. Mary Kilisesi’nin ana kulesinin 

balkonundan her saat başı silâh kuşanma çağrısı yapılır. Bu tören XIII. yüzyılın ortalarından beri 

neredeyse hiç kesintisiz olarak hergün yapılır. XIII. yüzyılın ortalarında düşmanın kentin kapılarına 

yaklaştığını haber veren trampetçinin ve Krakov’un yerle bir edildiği günün anısı böylece tazelenir. 

Bkz. R. MarshallDoğudan Yükselen Güç-Moğollar, Çev. F. Doruker, Sabah Kitapları, İstanbul 1996, 

s. 1. 


274

 Batu’nun Macaristan seferi ile ilgili bkz. “Dominikanets Yulian o Mongolo-Tatariyi”, Mir Lyva 



Gumilöva, Kaspiyskiy Tranzit, I., DİK Tanais Yayınları, Moskova 1996, s. 21-23. 

275


 Azade A. Rorllich, The Volga Tatars. A Profile in National Resilience, California (t), s. 18; B. 

Dmytryşyn, Medieval Russia. A Source book, 900-1700, Second Edition, Oregon 1972, s. 112-113. 

276

 

R. Fahreddin, a.g.e., s. 81; Türkçe Terc., s. 38; Hafızov’a  göre ise, Batu Han’ın geri dönüşünün 



sebebi fethettikleri toprakları elde tutamamasıdır. Bkz. G. Hafızov, a.g.e., s. 66. 

277


 Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 196-198; G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 65. 

 

53

bu ülkeler at üzerinden yönetilemez”.



278

 Nitekim bu dönemde Moğolların istilâ 

hareketlerine ara verildi ve  neticede Moğolların seferleri sonucunda Deşt-i Kıpçak, 

Hârezm, Kuzey Kafkaslar, Kırım ve İdil-Bulgar Devleti’nin topraklarında Altın Orda 

Devleti kurulmuş oldu.  

 

 



I.2.4. Altın Orda Devleti’nin Adı ve Ak Orda – Gök Orda Meselesi 

 

 Ortaçağ dünya tarihine damgasını vuran bu devlet tarih boyunca birçok adla 

zikredilmiş olduğundan, tarihçiler  devletin adı hususunda ortak bir görüşe 

varamamışlardır. XIII. yüzyılın başlarında Deşt-i Kıpçak, Kırım,  İdil-Bulgar ve 

Kuzey Kafkaslar’da kurulan devletin adı, Doğu kaynaklarında Cuci Ulusu olarak 

geçmektedir.

279

 Bunun sebebi tabiî ki, bu devletin temellerinin asıl kurucusu olan 



Batu Han’ın babası Cuci Han’ın devrinde atılmış olmasıdır. Ele geçirilen bölgedeki 

nüfusun çoğunu göçebe Kıpçaklar oluşturduğu için bu bölgeye Deşt-i Kıpçak, yani 

“Kıpçak Bozkırı” adı verildi.

280


  Aileleri, bütün malları ve özellikle hayvanları ile 

beraber Cuci Ulusu’na gelen Moğolların bu hareketi toprakların işgaliyle sıkı sıkıya 

bağlı olsa da,  sayıca az olmalarından dolayı bir göç olarak düşünülmemelidir. Çünkü 

Moğolların çoğunluğunu oluşturan esas kitle Moğolistan’da kalmıştı. Bu durum 

karşısında da işgal olunan memleketlerin (Kıpçak Bozkırlarının) Moğollaşmasından 

söz etmek uygun değildir. Buradaki esas kitleyi  Kıpçakların oluşturduğunu, Arap 

tarihçisi el-‘Omerî şu  şekilde anlatmaktadır: “Bu devlet (Altın Orda) eskiden 

Kıpçakların yurdu idi. Lâkin Tatarlar tarafından işgal edilince, Kıpçaklar onlara tâbi 

oldular. Sonra (Tatarlar) onlarla (Kıpçaklarla) karışarak akraba oldular. Toprak, 

onların (Tatarların) tabiat ve soylarına galip geldi. Tatarlar tamamen 

Kıpçaklaştılar.”

281


 Hatta Fars kaynakları Cuci Ulusu’ndan bahsederken, “Deşt-i 

Kıpçak” tabirini kullanmışlardır.

282

 Yine Arap kaynaklarında devletin adı, 



kroniklerin kaleme alındığı döneme göre değişmektedir. Çoğu kez hüküm süren 

                                                 

278

 A. H. Halikov,  Mongolı, Tatarı, Zolotaya Orda i Bulgariya, s. 43.  



279

 İ. Kamalov, “Altın Orda Devleti’nin Adı Üzerine”, TDA, S. 141, İstanbul 2002, s. 115. 

280

 V. L. Yegorov, Zolotaya Orda: Mifı i Realnosti, Znaniye Yayınları, Moskova 1990, s. 7-15. 



281

 el-‘Omerî, Mesâliku’l-ebsâr fî memâliki’l-emsâr, Tiesenhausen, I, s. 372-373. 

282

 K. Semerkândî, Matla‘u’s-sa‘deyn ve mecma‘u’l-bahreyn,Tiesenhausen, II, s. 191-192.  



 

54

hanın  ya da coğrafî bölgenin adı ile zikredilmektedir. Meselâ “Tatarların Büyük 



Han’ı Berke’nin Ülkesi”, “Kuzey Ülkelerin Han’ı Özbek’in Ülkesi”, “Deşt-i Kıpçak 

Han’ı Toktâ’nın Ülkesi”, “Batu Ulusu”, “Berke Ulusu” gibi. Bazen hanların adları, 

kendilerinden sonra da ülkenin adında zikredilmeye devam etmiştir. Örneğin, “Berke 

Ülkesi’nin Han’ı Özbek Han”.

283

 

 



 Altın Orda Devleti’ni başından sonuna kadar gezen P. Carpini ve W. Rubruck 

“Kumanlar Ülkesi” tabirini kullanmışlardır ki,

284

 bu da Arapların kullandıkları 



“Deşt-i Kıpçak” tabiri ile eş anlamlıdır. Çünkü Avrupalıların “Kuman” diye 

zikrettikleri kavim, Müslüman müellifler tarafından “Kıpçak” diye anılmıştır.

285

 

1017 yılında Doğu Avrupa’ya göç eden Kumanlar, Ruslar’a yenilince yerlerini 



doğudan gelen Kıpçaklar’a terk ettiler. Kıpçak adı altında birleşen bu iki Türk kavimi 

de bundan sonra Kuman adıyla anılmaya devam etti.

286

 Muhamadiyev’in Reşîdu’d-



dîn’e dayanarak verdiği bilgiye göre, Kıpçaklar yeni kurulan ulus için “Kıpçak Başi” 

tabirini kullandılar.

287

 

 



 

Rus kronikleri güneydeki komşularını etnik terimlerle isimlendirdiler. 

Örneğin kroniklerde “knez Çar Sartak’ın yanına gitti”

288


 ve “knez Tatarlara gitti”

289


 

şeklinde cümlelere çok rastlanılmaktadır.” Ancak 689/1290’larda “orda” adı ortaya 

çıkmıştır ki bu kelime Cuci Ulusu’nun sonuna kadar kullanılmış, hatta daha sonra da 

devam etmiştir.

290

 “Orda” ya da “ordu” kelimesi Türk ve Moğol dillerinde aynı 



manaya gelmekte ve bu dillerin sözlüklerinde ezelden beri mevcut olup, başlangıçta 

“yurt”, “han yurdu”, “saray yurdu” anlamına gelmekteydi. Daha sonra bu kelime 

“askerî birlik”, “saray”, “maiyet”, “ordugâh”, “keçe çadırındaki aile”, “tanınmış 

                                                 

283

 V. L.Yegorov, a.g.e. , s. 16; İ. Kamalov, “Altın Orda Devleti’nin Adı Üzerine”, s. 116. 



284

 V. L. Yegorov,  a.g.e., s. 16. 

285

 P. B. Golden, “Kıpçak Kabilelerinin Menşeine Yeni Bir Bakış”, Uluslararası Türk Dili Kongresi 



1988, Ankara 1996, s. 47-51. 

286


 A. F. Karamanoğlu, “Kıpçaklar ve Kıpçak Türkçesi”, TDED, XII, İstanbul 1962, s. 175. 

287


 A. G. Muhamadiyev, Bulgaro-Tatarskaya Monetnaya Sistema XII-XV Vekov, Titul Yayınları, 

Moskova 1983, s. 42. 

288

 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 116.  



289

 PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 447.  

290

 PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 238.  



 

55

kişilerin hanımlarının kaldıkları yer” gibi anlamlar kazanmıştır.



291

 Kaşgarî de “ordu” 

sözünün, melik kasabası, yani imamet (devlet idaresi) beldesi anlamına geldiğini 

açıklar. Kasaba kelimesi de melik kasrına ve şehrine verilen ad olmaktan ötürü, 

memleketin başkentine işaret ederdi.

292


 Aslen “ordu”, hükümdarın çadırına veya 

köşkünün  bulunduğu müstahkem bir kaleden ibaret idi ve kapladığı mesaha pek 

büyük olamazdı.

293


  Türk ve Moğol dillerinden “orda” kelimesi Rusçaya, Rusçadan 

da Avrupa dillerine geçmiştir. Rus diline bu kelime “hanın çadırı”, “hanın konağı” 

anlamları yanında “göçebe bozkır topluluğu” anlamıyla da girmiştir.

294


  

 

 Bizim 



alıştığımız “Altın Orda” tabiri ise ancak Batu’nun kurmuş olduğu 

devletin “izi bile kalmadığı” dönemde kullanılmaya başlanmıştır. İlk defa bu tabire 

1564 yılı civarında yazılmış olan Kazan Kroniği’nde rastlanır.

295


 Rus kaynaklarında 

Altın Orda, “Zolotaya Orda” olarak geçmektedir.

296

 Bu tabirin ortaya çıkması altın 



ve kıymetli kumaşlarla süslü olan Han’ın karargâhıyla ilgilidir. XIV. yüzyıl seyyahı 

İbn Battûta, Han’ın karargâhını  şöyle anlatmaktadır: “Özbek Han, süslenmiş 

olağanüstü bir “altın otağ”da oturur. Otağ, altın yapraklarla kaplı ağaç çubuklarından 

yapılmıştır. Ortasında ayakları gümüş, üstü değerli taşlarla süslü bir taht 

mevcuttu.”

297


 A. G. Muhamadiyev’e göre de Rus kronikçileri başlangıçta “Altın 

Orda” tabirini devlet için değil de, Rus knezlerinin handan yarlık almak için gittikleri 

kağanlık otağı için kullanmışlardır.

298


 

 

                                                 



291

 G. Doerfer, Turkishe and Mongolische Elemente im Neupersischen, II, Wiesbaden 1965, s. 32-39. 

292

 Kaşgarî, Divanü Lûga-it-Türk, I, Çev. B. Atalay, TDK, Ankara 1985, s. 124, 296. 



293

 E. Esin, “Orduğ: Başlangıçtan Selçuklulara Kadar Türk Hakan Şehri”, VD, VI/10-11, Ankara 1968, 

s. 135. 

294


 V. P Yudin, “Ordı: Belaya, Sinyaya, Seraya, Zolotaya” adlı makale Ötemiş Hacı, Çengiz-nâme adlı 

eserin  giriş bölümünde yer almıştır. Daha geniş bilgi için bkz. Ötemiş Hacı,  Çengiz-nâme, neşr. 

Kazakistan Bilim Akademiyası, Alma-Ata 1992,  s. 23-24. 

295


  Kazanskaya  İstoriya, Yayına Haz. G. N. Moiseyeva, İzdatelystvo Akademiyi nauk SSSR, 

Moskova-Leningrad 1954, s. 45.  

296

 Rusça isimlendirmenin Altın Orda manasında oluşu bu ismin Avrupa dillerindeki adlandırmaya  



tesiri olmuştur ki, İngilizce “The Golden Hord”, Almanca “Die Goldene Horde”, Fransızca “Horde 

d’Or”  şeklinde geçmektedir. 

297

İbn Battuta Seyahatnamesinden Seçmeler, haz. İ. Parmaksızoğlu, Kültür Bakanlığı Yayınları, 

Ankara 1991, s. 78-79; R. E. Dunn, The Adventures of İbn Battuta, University of California Press, Los 

Angeles 1989, s. 168. 

298


 A. G. Muhamadiyev, a.g.e., s. 42.  

 

56

 Yine 



Altın Orda için Ak Orda terimi de kullanılmıştır.  P. Carpini’ye göre, 

Güyük Han’ın Büyük Han seçildiği ve dört gün boyunca süren kurultayda Moğollar 

farklı renklerde elbiseler giymişlerdir.  İlk gün herkes beyaza bürünmüştü. Kamlık 

kökeni Rus tarihçisi Hara Davan’a göre, o gün, Cuci Ulusu’nun katıldığını sembolize 

etmiştir. O günkü toplantı beyaz kadifeden yapılmış büyük çadırda olmuştur.

299


  Ak 

Orda adının ortaya çıkması ise tarihî olaylarla açıklanmaktadır. 

 

 624/1227 



yılında Cuci Han ölünce, oğulları Batu ile Orda aralarında taht 

konusunda anlaşamadı ve her ikisi de diğerinin lehine feragat ederek meseleyi 

çözmek için Çengiz Han’ın huzuruna gittiler. Çengiz Han, Batu için “Altın Busagalı 

Ak Orda”yı (Altın aksamlı ak-otağ), Orda için ise, “Gümüş Busagalı Gök Orda”yı 

(Gümüş aksamlı gök otağ) kurdurdu.

300


 Böylece Doğu Deşt-i Kıpçak, Orda-İçen 

Han’a (Sol-Kol), İdil Boyu ve zaptı kararlaştırılmış olan Batı Deşt-i Kıpçak (Sağ-

Kol) ise Batu Han’a yurt olarak verildi. M. Kafalı, bu bölünmenin iki ayrı hanlık 

olmayıp Türk devlet ananesindeki sağ ve sol kol tertibinde Cuci Ulusu’nun ikili 

idareye göre tanzim edildiği görüşündedir.

301


  

 

 



Bununla birlikte Cuci Ulusu’nun ikiye bölünmesi “renk” problemini daha da 

karmaşık duruma getirdi ve bu durum birçok tarihçinin yanılmasına sebep oldu. Bazı 

tarihçiler, doğu hanlığını Ak Orda, batıyı  ise Gök Orda olarak kabul 

etmektedirler.

302

 Fakat bu görüşün yanlış olduğunu ispatlamak mümkündür: En 



başta, Rus kroniklerinde ülkenin batı tarafı Büyük Orda, doğu tarafı ise Gök Orda 

olarak geçmektedir. Ruslar bunları zikrederken de tabiî ki Tatarlar’a dayanmışlardır. 

Ayrıca renklerin anlamından hareket ederek de bir sonuca varmak mümkündür. Mavi 

renginin “doğu rengi” olduğu bilinmektedir.

303

 Yine madenlerin kıymetine göre 



renklerin değeri hakkında bir fikir edinmek mümkündür: Buna göre, “altın” ile “ak” 

rengi, “gümüş” ile “gök” renginden üstün olmaktadır. Bu şekilde renkle yönlerin 

                                                 

299


 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 145. 

300


 Ötemiş Hacı, Çengiz-nâme, s. 26. 

301


 M.  Kafalı, a.g.e., s. 19. 

302


 A.Yu. YakubovskiyAltın Ordu ve Çöküşü, Çev. H. Eren, TTK, Ankara 1992, s. 30-31; R. 

Grousset, a.g.e.,s. 372. 

303

 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 145. 



 

57

isimlendirilmesi yine ananeye uygun düşmektedir. Zira Türkler batıyı “ak”, doğuyu 



“gök” renkleriyle adlandırmışlardır.

304


  

 

 Netice 



itibarıyla Cuci Ulusu’nun daha sonra da batı kısmının Ak Orda olarak 

bilindiğini söylemek mümkündür. Buna rağmen modern tarih biliminde, “Altın 

Orda” terimi kullanılmaktadır. Sarı rengi temsil eden altın, Türk ve Moğol 

imparatorlarının “hâkimiyet” simgesidir.

305

 “Sarı”, aynı zamanda merkezin, yani 



merkezî devletin rengiydi. Hatta, Kırım, Kazan ve Astrahan gibi hanlıkların Ak 

Orda’dan ayrıldıktan sonra, Kazan Hanlığı bunların arasında merkezî devlet olarak 

kabul edildiği için “merkezî orda” anlamında “Altın Orda” olarak adlandırılmıştır.

306


 

 

 Tatar 



halkı tarihinin facialı dönemlerini aydınlatan Edigey Destanı’nda da bu 

devlet birçok isimle anılmış, Altın Orda ile Ak Orda adları ise birlikte 

 

kullanılmıştır.



307

 Bir örnekle bu konuya nokta koymak mümkündür: 



Eski geçmiş zamanda 

Bulgar ile Saray’da 

Yayık ile İdil’de 

Altın Ordu, Ak Ordu, 

Şanlı Kıpçakların yurdunda 

Tatar’dan doğan Nogay ilinde… 

Download 3.07 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   39




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling