T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
I.1.2. “Rus” Kelimesinin Ortaya Çıkışı
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- I.1.4. Kiyev Rusyası’nın Parçalanması
- I.2.2.Moğol İstilâsının Başlangıcı
I.1.2. “Rus” Kelimesinin Ortaya Çıkışı
Avar ve Hazarlardan sonra çok geçmeden Slavlar yeni bir tehlikeyle daha karşı karşıya kaldılar. VIII. yüzyıldan itibaren İsveçlilerin ataları olan Normanların doğu kısmı, Doğu Slavları’nı hâkimiyetleri altına almaya başladılar. Normanlar zamanla bir taraftan Volga Nehri ile aşağı inerek Bulgar ve Hazar illerine ulaşırken, diğer taraftan da Dniyeper boyunca Karadeniz’e inerek oradaki Slavlarla da temasa
212
İ. Shevchenko, “Byzantium and the Slavs”, Harvard Ukrainian Studies, VIII/3-4, Cambridge 1984, s. 289-303; N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, Zolotoy Vek Yayınları, S. Petersburg 2003, s. 50-51. 213
A. N. Kurat, Başlangıçtan 1917’ye Kadar Rusya Tarihi, TTK, 4. Baskı, Ankara 1999, s. 5. 214
Polyanlar, adlarını “pole” (kır, tarla, meydan) kelimesinden almış ve Dniyeper bölgesinde yaşamışlardır. Bu isim daha sonra kurulacak Polonya devletine ve halkına verilmiştir. Bkz. N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 54-55. 215
Radimiçler, adlarını Polyanların bir kısmına kumandanlık eden Radim isimli komutandan almış ve bugünkü Beyaz Rusya topraklarında yaşamışlardır. Bkz. N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 55. 216
Severyan, kuzeyliler anlamına gelmektedir. Polyanların komşuları olan Severyanlar, Desna Nehri’nin havzasında yaşamışlardır. Bkz. N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 55. 217 Vyatiçler, adlarını Polyanların bir kısmına kumandanlık eden Vyatko isimli komutandan almış ve bugünkü Rusya’nın içerisinde yer alan Kaluga, Tula ve Orlov bölgelerinde yaşamışlardır. Bkz. N. M. Karamzin, İstoriya Gosudarstva Rossiyskoğo, I, s. 55. 218 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, Aleksandriya Yayınları, Ryazan 2001, s. 18-19. 42 geçtiler. 219 İskandinavyalı savaşçı tüccarların Slav topluluklarını idareleri altına almalarıyla, Rus kelimesi de ortaya çıkmış oldu. Rus tarihçisi V. Klüçevskiy, X. yüzyılda Rus teriminin Baltık ile Fin-Ural halklarının yaşadıkları bölgelerde ticaret yollarını denetimleri altında tutan Varyaglardan oluşan knezin drujina’sının yönetici sınıfı için kullanıldığını yazmaktadır. 220 Daha sonra Normanların Doğu Slavlarını idareleri altına almaları ve Slavların kurdukları yerleşim yerlerini tek çatı altında birleştirmeleriyle birlikte bu isim, coğrafi anlam da kazandı. Sonuç itibarıyla XI. yüzyılın ortalarında Normanlar, Slav halkları arasında tamamen asimile oldular ve Norman savaşçı tüccarların ismi olan Rus, bölgedeki Slavlar için kullanılmaya başlandı. 221
IX. yüzyılın ortalarında Doğu Slavlarının şehirlerde yaşamaya başladıkları bilinmektedir. Her boyun ayrı bir şehri olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Polyanlar Kiyev’de, Severyanlar Çernigov’da, Radimiçler Lübeç’de, Kriviçler Polotsk ve Smolensk’de, Slavyanlar Novgorod’da yaşıyordu. 222 Başlangıçta Novgorod, Rus şehirlerinin merkezi rolünü üstlenmişti. Ancak, sınırlarını muhafaza edemediğinden IX. yüzyılda bu niteliğini kaybetti ve yeni Rus Devleti’nin başkenti olarak Kiyev ön plana çıkmaya başladı. Ruslar, Rusya Tarihinin Kiyev Knezliği ile başladığına inanmaktadırlar.
879
yılında ölen Kiyev Knezi Rurik,’in yerine geçen akrabası Oleg, 223
Novgorod’da hüküm sürmesine rağmen, büyük ticaret yollarını da ele geçirmek amacıyla güneye doğru seferler düzenledi ve Kiyev’i de ele geçirdi. Rus kronikleri,
219 PSRL, IX, Tipografskaya Letopirsy, s. 17-18. 220 V. O. Klüçevskiy, Kurs Russkoy İstoriyi, Soçineniye v Devyati Tomah, I, Moskova 1988, s. 177- 178. 221
S. H. Yılmaz, Rusya’da Devlet Merkezli Sistem ve Bürokrasi, s. 14-15. 222
A. N. Kurat, Başlangıçtan 1917’ye Kadar Rusya Tarihi, s. 14. 223
PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, Aleksandriya Yayınları, Ryazan 2000, s. 170; PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, Aleksandriya yayınları, Ryazan 2001, s. 12-13; PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, Aleksandriya Yayınları, Ryazan 2001, s. 22. 43 onun “Kiyev, Rus şehirlerinin anası olacaktır” dediğini ve burada kalarak Rus tarihinin Kiyev dönemini başlattığını yazmaktadırlar. 224
“Akıllı” anlamına gelen veşiy lakabını alan Oleg aynı zamanda çok cesur ve askerî bakımdan kabiliyetli biriydi. 907 yılında 2000 gemi ile birlikte Konstantinopol’ün üzerine sefer düzenledi ve böylece Bizans’ı vergiye bağladı ve Rusların yararına ticaret anlaşmasını imzalattırdı. 225
912 (913) yılında Oleg ölünce, yerine Rurik’in oğlu İgor geçti. 226 Ancak alışılagelmişten daha fazla vergi toplamaya kalkışan İgor, çok geçmeden halk tarafından öldürüldü, 227
oğlu küçük olduğundan dolayı da yönetimi eşi Olga üstlendi. Olga Hristiyanlığı kabul eden ilk Rus hükümdarı oldu. 228
Bununla birlikte Hristiyanlık, resmî olarak ancak Olga’nın torunu Birinci Vladimir (980-1015) zamanında kabul edildi. 229 Ortodoksluğun kabul edilmesiyle, Bizans’ın Kiyev Rusya’sı üzerinde etkisi artmasına rağmen, kilise ayinlerinde Ruslar Yunanca yerine kilise Slavcasını kullandılar ve böylece ulusal kilisenin temellini atmış oldular. Bununla birlikte Kiyev Rusyası’nın Hristiyanlığı Bizans aracılığıyla kabul etmesi ile Rus knezlikleri, Roma-Katolik kültür sahasına katılan Batı Avrupa kavimlerinden ayrılmış oldular.
Ortodoksluğun kabulü, Rus şehir knezliklerinin iç siyasetini de etkiledi. Hristiyanlık, eski Rusya’nın çeşitli yerlerinde yaşayan dağınık toplulukları kısmen de olsa tek bir ideoloji çerçevesinde toplamayı başardı. Daha sonra kendisi de büyük topraklara sahip olan kilise, devletin egemen sınıfının durumunu güçlendirmek için aldığı tedbirleri destekledi. Çok geçmeden diğer Rus knezlikleri de Hristiyanlığı
224
PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 19. 225
PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 173; PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 18; PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 29; T. Ataöv, “Rus Devletinin Kuruluşu”, AÜSBFD, XXIII/4, Ankara 1968, s. 231. 226 PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 41; PSRL, XIII, İpatyevskaya Letopisy, s. 25; 227 İgor’un öldürülmesi hakkında bkz. PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 34. 228 PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 189-190. 229 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 52-56. Hristiyanlığın Rus topraklarında yayılması hakkında bkz. D. A. Balovnev, “Skazaniye o Pervonaçalynom Rasprostraneniyi Hristiyanstva na Rusi”, Tserkov
44 kabul ettiler. Hristiyanlığın kabulüyle birlikte Ruslar Selanikli rahip Konstantin (Kiril) tarafından tanzim edilen ve Kiril adını taşıyan alfabeye sahip oldular. 230
I.1.4. Kiyev Rusyası’nın Parçalanması
Vladimir’in ölümünden sonra (1015) knezler arasında başlayan taht mücadelesini Vladimir’in oğlu Yaroslav kazandı. 231
Yaroslav, çok zeki ve çok okuyan biri olduğundan dolayı, kendisine “mudrıy” (bilge) lâkabı verildi. Yaroslav’ın askerî başarılar elde ettiği de bilinmektedir. Yaroslav, en büyük düşmanları olan Peçenekleri mağlup ettiği gibi, onun döneminde Ruslar Lehistan işlerine karışmaya başladılar. Yine Kiyev Rusyası’nın yabancı ülkelerle ilişkiler başlatması da Yaroslav ile birlikte oldu. 232 Yaroslav’ın hâkimiyeti döneminde Hristiyanlık, Rus topraklarına tamamen yerleştiğinden Yaroslav’ın hâkimiyeti, birçok bakımdan önem taşımaktadır. Buna rağmen Yaroslav bile, Kiyev Knezliği’ni dağılmaktan kurtaramadı. Kiyev Rusyası’nda başlangıçtan beri sağlam bir veraset sistemi olmadığından, knezlerden en güçlüsü Kiyev’e yerleşme ve hüküm sürme hakkını elde ediyordu. Neredeyse her knezin ölümünden sonra knezler arasında mücadele başlar ve bu mücadeleler ülkeyi kaosa sürüklerdi. Bu mücadeleden başka, Yaroslav ayrıca Rus şehirlerini oğulları arasında paylaştırdı. Büyük oğlu İzyaslav’a Kiyev ile Novgorod şehirlerini verdi. İkinci oğlu Svyatoslav’ın payına Çernigov şehri düştü. Üçüncü oğlu Vsevolod’a Pereyaslavl kaldı. Diğer Rus şehirleri de Knez’in diğer oğulları arasında paylaştırıldı. 233 Böylece Kiyev Rusya’sı ayrı knezliklere bölünmüş oldu. Her ne kadar sülalenin en büyüğünün Kiyev tahtında oturması gerekiyor idiyse de, bu kaideye uyulmadı ve kuvvetli olan knez Kiyev’i ele geçiriyordu.
Rusya, knezliklere bölünmesine rağmen, tamamen parçalanmadı. Bunun en büyük nedeni, herşeye rağmen bu knezlikleri birleştiren argümanların olmasıdır. Dil,
230
A. N. Kurat, Başlangıçtan 1917’ye Kadar Rusya Tarihi, s. 32. 231
PSRL, VI, Tverskaya Letopisy, s. 227-236. 232
PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 68-69, 73. 233
PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 114. 45 din ve geleneklerin ortak olması, knezlerin aynı soydan gelmeleri ve ortak düşmanların mevcudiyeti Rus şehir knezliklerinin tamamen birbirlerinden ayrılmalarını engellemiştir. Örneğin Kumanların saldırıları, Rusları birlikte hareket etmeye zorlamıştır. Yine Lehlerin Rus topraklarındaki faaliyetleri, Ortodoks Rusların Leh Devleti’ne karşı en azından askerî alanda birleşmelerine yardım ediyordu.
Diğer taraftan Kumanların sonu olmayan saldırıları ki, 1061 ile 1210 yılları arasında Kumanların Rus topraklarına 50 büyük sefer düzenledikleri bilinmektedir, 234 Kiyev Rusyası’nın zayıflamasına neden oldu. Kiyev zayıflarken, Rus knezlikleri arasında Novgorod ön plana çıktı. Alman ve İsveç tüccarlarıyla yaptığı ticaret sayesinde Novgorod, Rus knezliklerinin en zenginlerinden ve güçlülerinden biri oldu. Kiyev ile Novgorod’un yanı sıra Tver, Vladimir ve Suzdal knezlikleri de ön plana çıktı ve bu knezlikler Büyük Knezlik için mücadeleye giriştiler. 235
İşte Moğol istilâsı başladığında Rus knezlikleri bu şartlarda idi.
I. 2. Çengiz Han’ın Ortaya Çıkışı ve Moğol İstilâsı I.2.1. Temucin’in Doğuşu ve Çengiz Han Unvanını Alması
234 Rusların tek destanı olan Slovo o Polku İgoreve (İgor Bölüğü Destanı) nın konusu da Rusların Kumanlarla mücadele etmesidir. Bkz. Slovo o Polku İgoreve, perevod, kommentariyi i statyi A. K. Yugova, Moskovskiy Raboçiy Yayınevi, Moskova 1970. 235 Moğol istilâsı öncesinde Rus knezliklerinin durumu ile ilgili daha geniş bilgi için bkz. A. V. Gudzy-Markov, Domongolyskaya Rusy v Letopisnıh Svodah V-XIII Vekov, Veçe Yayınları, Moskova 2005.
46 Asıl adı Temucin olan Çengiz 236 Han 550/1155 237 yılının Şubat ayında dünyaya geldi. Temucin, Ho’elnn-ucin ve Yesugai Ba’atur’ın en büyük oğlu idi. Temucin 9 yaşına bastığında babası Yesugai, oğlunun evlenmesini istedi. Olhuno’ut kabilesinden Ho’elnnun’un akrabalarını ziyarete gittiği esnada eski dostu Unggirat kabilesinin komutanı Dei-Seçen ile karşılaştı ve Dei-Seçen’in kızıyla kendi oğlunu evlendirmek hususunda anlaştı. Eski Moğol geleneklerine göre Temucin, Dei- Seçen’in karargâhında kalmak zorundaydı. 238 Evine tek başına dönen Yesugai yolda kendisine düşman olan Tatar kabilesi tarafından zehirlendi. Bunun üzerine Temucin memleketine dönmek zorunda kaldı. Çok cesur bir kadın olan Ho’elnn-un, boyu itaatinde tutmayı denediyse de başarılı olamadı ve bütün kabile mensupları, hayvanlarını da yanlarına alarak karargâhı terk ettiler. Tüm bu zorlukları atlatan Temucin, 18 yaşına bastığında nişanlısıyla evlenmeye karar verdi. Dei-Seçen’in karargâhında yapıaln düğünden sonra Borte, kıymetli kürkler içeren çeyiziyle Temucin’in çadırına geldi. Siyasî kariyerinin temeli olacak bu çeyizi yanına alan Temucin, Kereit kabilesinin reisi To’oril Han’ın yanına giderek hizmetine girdi. Fakat çok geçmeden, Merkit kabilesinin askerleri Temucin’in karargâhına baskın düzenlediler ve eşi Borte’yi kaçırdılar. To’oril Han’dan yardım alan Temucin
236
Moğol devrinin en eski ve mühim kaynaklarından olan ve ‘Alâ’u’d-dîn Ata Melik el-Cuveynî tarafından kaleme alınan, Cihângüşâ’da bu adın verilmesi hakkında şu malûmat verilmektedir: ‘Müteber Moğollar’dan işittim ki, şiddetli bir kışta çıplak olarak birkaç gün kırlara gidip gelen bir şahıs vardı, derdi ki: “Tanrı ile konuştum, buyurdu ki: “Bütün yeryüzünü Timuçin ve oğullarına verdim ve ona Cingiz Han adını koydum, bu adama Teb Tengri derlerdi.” Bkz. ‘Alâ’u’d-dîn Ata Melik el-Cuveynî, Tarih-i Cihângüşâ, Çev. M. Öztürk, T. C. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1998, s. 94; O. Turan, “Çingiz Han Adı Hakkında”, Belleten, V/19-20, Ankara 1941, s. 262-263; E. Haenisch, Çengiz adını çince «çien » (dürüst, sadık) kelimesiyle eş tutmaktadır. (G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, Agraf Yayınları, Moskova 2001, s. 35.); Hara-Davan, “Çengiz”’in Batı Moğolca’da “güçlü”, “sağlam” anlamına geldiğini açıklamaktadır. (Hara-Davan, Rusy Mongolskaya, Agraf Yayınları, Moskova 2002, s. 44-45.) R. Fahreddin’e göre, Çengiz, “zafer kazanan”, “bağımsız hükümdar” anlamına geliyor. Bkz. R. Fahreddin, Hanı Zolotoy Ordı, Tatarskoye Knijnoye İzdatelystvo, Kazan 1996, s. 71; Bu kitabın Türkçe tercümesi için bkz. R. Fahreddin, Altın Ordu ve
237
Çin kaynakları, Çengiz Han’ın 66 yaşındayken öldüğünü zikretmektedirler. Çengiz Han 624/1227 yılında ölmüştür. Buna göre doğum tarihi de 557/1162 olsa gerektir. Fakat bu Moğol takvimine uymamaktadır. Her dönem 12 yıldan ibaret olup her yıl belirli bir hayvan ismiyle bilinmektedir. Reşîdu’d-dîn’e göre, Çengiz Han “domuz” yılında doğdu, fakat 1162 yılı “at” yılı olarak geçmektedir. Halbuki 1155 yılı bu takvime uymaktadır, yani “domuz” yılıdır. Daha geniş bilgi için bkz. E. Hara- Davan, a.g.e., s. 32-33, dipnot 7. 238 Manghol-un Niuça Tobça’an (Moğolların Gizli Tarihi), Çev. A. Temir, TTK, Ankara 1995, s. 21- 22; R. Grousset, Cihan Fatihi Çengiz Han, Çev. İ. Tanju, Ötüken Yayınları, İstanbul 2001, s. 40-43. 47 karşılıklı bir baskınla eşini kurtarsa da, Cuci 239 adını verdiği oğlunun kendisinin olup olmadığı şüphesini hayatı boyunca taşımıştır. 240
Birçok dostun da kazanılmasını sağlayan bu sefer, Temucin’in kariyerinin başlangıcı sayılabilir. To’oril Han ile arası iyi olduğunu bilen ve Yesugai’nin ölümünden sonra kendisini terk eden akrabaları şimdi Temucin’in liderliğini kabul etmeye hazır idiler. Kendi gücüne güvenmeye başlayan Temucin ilk başta Taiçi’ut, daha sonra Tatar kabileleri üzerine yürüdü ve başarılı oldu. 241
Temucin’in prestiji artarken, To’oril Han endişelenmeye başladı. Buna rağmen, güçlenmeye başlayan Naymanlara karşı çıkacağı sefere onun da katılmasını istedi. Bu teklifi kabul eden Temucin sefer başladıktan hemen sonra plânını değiştiren To’oril Han yüzünden pusuya düşmekten son anda kurtuldu. 242
Bu da To’oril Han ile aralarının bozulmasına neden oldu.
kaçmaya zorladı. Naymanlara sığınan To’oril Han, burada öldürüldü. Kereitler ise Temucin’e itaatlerini bildirdiler. 243 Daha sonra Temucin, Kara İrtiş ve Zaysan Nor’a’dan Selenga Irmağı’na kadar uzanan bölgede yaşayan Naymanları 244
itaat altına aldı (1204). Bunların dışında Hıtaylar, Uygurlar, Kırgızlar, Tangut ve Tibetliler, daha batıda ise Karluklar vardı. Temucin, işte bu dağınık ve birbirleriyle
239 Cuci veya Jauci kelimesi, seyyar gibi aniden ortaya çıkan, beklenmeyen misafir, sevimli çocuk veya kalbe yakın insan anlamını taşımaktadır. Cuci Han’ın adı bazı tarihî kaynaklarda Tauşi olarak da geçmektedir. Birçok Arap tarihçisi de adını Duşi olarak zikretmektedirler. Daha geniş bilgi için bkz. R. Fahreddin, a.g.e., s. 75; Türkçe terc., s. 31. 240
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 39-52; G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 29-31; E. Hara-Davan, a.g.e., s. 35. 241
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 77-86. 242
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 85-86. 243
Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 109-125; B. Y. Vladimirtsov, Çengiz Han, Çev. H. A. Ediz, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1950, s. 36-48; L. de Hartog, Cenghis Khan. Conqueror of The World, London 1989; A. Temir, Çengiz Han, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1989, s. 64-71; D. Morgan,
244
Nayman, Moğolca “sekiz” demektir. René Grousset, Naymanların isimlerinin Moğolca gözükmesine rağmen soylarının Türk olduğunu savunmaktadır. Müellife göre, Naymanlar
Moğollaşmış Türklerdir. Bkz. R. Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Çev. R. Üzmen, Ötüken Yayınları, İstanbul 1996, s. 187. Faruk Sümer ise, Naymanların, aynen Kereit, Oyrat ve Öngüt kabileleri gibi Moğolca konuştuklarını ve Moğol olduklarını ileri sürmektedir. Ona göre bu kavimler Türklerin derin medenî tesirleri altında kalmışlardır. Daha geniş bilgi için bkz. F. Sümer, Türk Devletleri Tarihinde
48 mücadele halindeki toplulukları idaresi altına toplamak süretiyle devletini kurdu ve 603/1206 yılında toplanan kurultayda “Çengiz Han” unvanını aldı. 245
I.2.2.Moğol İstilâsının Başlangıcı
Bu kurultaydan sonra Çengiz Han’ın ilk işi Doğu Türkistan’a sefer düzenlemek oldu ve Kaşgar da dahil olmak üzere birçok şehri ele geçirdi. Daha sonra Kuzey Çin’e sefere çıktı ve Çin Seddi’ni aşarak başkent Hanbalık (Pekin)’ı zapt etti. 246
Çin’den sonra Çengiz Han’a rakip olabilecek o devrin en büyük devleti olarak gözüken fakat idarî ve siyasî bakımdan birlikten mahrum olan Hârezmşahlar vardı. ‘Alâ’u’d-dîn Muhammed, Çengiz Han’ın Pekin’i zaptından haberdar bile değildi. 247
615/1218 yılında yaşanan Otrar faciası 248 Çengiz Han’ın Hârezmşahlar üzerine yapacağı seferi hızlandırdı. 249
616/Eylül 1219 tarihinden itibaren Moğol kuvvetleri Otrar etrafında toplandı. Sonraki aylarda sırasıyla Buhârâ, Semerkand, Hocend gibi şehirler alındı. Mâverâünnehir tamamen Moğolların eline geçince, Çengiz Han Horâsân’a yöneldi, oğulları Ögedey ile Çagatay’ı da Hârezm üzerine gönderdi. 250
251 Sultan
‘Alâ’u’d-dîn Muhammed de ölümüne kadar (617/Aralık 1220) takip edildi. 252
Bu olaydan sonra, ilkbaharda iki Moğol komutanı Irak-ı Acem’e giderek, büyük tahribatlar yaptılar. Daha sonra Âzerbâycân’ın önemli merkezlerinden olan
245 Monghol-un Niuça Tobça’an, s. 133-134. 246 Manghol-un Niuça Tobça’an, s. 169-170; R. Fahreddin, a.g.e., s. 71; Türkçe terc., s. 23. 247 İ. Kafesoğlu, Hârezmşahlar Devleti Tarihi, TTK, Ankara 2000, s.230. 248 Çengiz Han Hârezmşahlar ile ticarî ilişkileri geliştirmek üzere tamamı Müslümanlar’dan oluşan 450 kişilik bir tüccar kafilesini Hârezmşah’ın ülkesine gönderdi. Bu heyet Hârezmşahların hudut şehri Otrar’a girmesinin hemen ardından, şehrin valisi Kayır Han lakaplı İnalcık tarafından durdurularak gözetim altına alındı. Daha sonra kervanın mallarına el konulurken, heyetin tamamı öldürüldü. Daha geniş bilgi için bkz. İ. Kafesoğlu, a.g.e., s. 240-241; Ö. İzgi, “Hârezmşahlar ve Moğolların İlk Karşılaşmaları ve Otrar Hadisesi”, TK, S. 170, Ankara 1970, s. 28-36; M. A. Çakmak, “Moğol İstilası ve Hârezmşah İmparatorluğu’nun Yıkılışı”, Türkler, IV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 909. 249
Cuveynî, Tarih-i Cihângüşâ, s. 153-155; R. Grousset, a.g.e., s. 233. 250
İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, W. Tiesenhausen, Altın Ordu Devleti Tarihine Ait Metinler I, Çev. İ. Hakkı İzmirli, İstanbul 1941, s. 7-14. 251 İ. Kafesoğlu, Hârezmşahlar Devleti Tarihi, s. 274-275. 252 Cuveynî, Tarih-i Cihângüşâ, s. 123-155. 49 Merâga’yı aldılar. Hemedân, Erdebîl, Tebrîz, Baylakân da yağmadan kurtulamadı. 253
Güney Kafkasya’yı kontrol altına alan Cebe ve Subitay daha sonra Kuzey Kafkasya’ya yöneldiler. 620/1223 yılında Moğollar, Don Irmağı’na dökülen Kalka suyu kıyısında Rusları bozguna uğrattılar. 254 Fakat dönüş sırasında Moğollar, İdil Bulgarları’nın bir baskınına uğradılar ve epeyce zayiat verdiler. 255
Çengiz Han’dan sonra yerine geçen oğlu Ögedey Han, Curmağun Noyan’ı batıya gönderdi. Curmağun Önasya’ya geldiği sırada kendisine karşı koyabilecek ve Moğol hâkimiyetine girmemiş olan Abbâsî Halifeliği, Eyyubîler ve Türkiye Selçukluları Devleti vardı. 256 Selçuklu Devleti, kendisine bağlı beylikler dahi Moğol hâkimiyetine karşı çıkarken, 633/1235 yılında Ögedey Han’ın tâbiiyet teklifini kabul etti.
257 Gerçi bu bağlılık her yıl Moğol hükümdarına bir miktar hediye göndermekten ibaret ise de, Selçuklular’dan o tarihte böyle bir davranış beklenmiyordu. ‘Alâ’u’d- dîn Keykubad bu politikası ile Moğolları sınırlarından uzaklaştırmaya çalışmıştır. 258
Anadolu Selçuklu Devleti de Moğol tahakkümü altına girmiştir. 259
Bir sonraki istilâ hareketi Mengü Han zamanında oldu. 649/1251 tarihinde kurultay kararı ile Büyük Han seçilen Mengü, ortanca kardeşi Kubilay’ı Çin’den ibaret olan doğu tarafına gönderirken, küçük kardeşi Hülâgü’ya de batı vilâyetlerine yönelmesini emretti. 260 651/1253 tarihinde ikâmetgâhından hareket eden Hülâgü, 253
A. Yuvalı, İlhanlı Tarihi I, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri 1994, s. 23; M. A. Seyfeddinî, Monetnoye Delo i Denejnoye Obraşeniye v Azerbaycane XII-XV vv., Bakü 1978, s. 138. 254
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, Aleksandriya Yayınları, Ryazan 2000, s. 114-115; PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 180; PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 495-496; PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 479-482; A. N. Kurat, IV-XVIII yy.’da Karadenizin Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, TTK, Ankara 1972, s. 117. 255
İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, s. 61; A. N. Kurat, Başlangıçtan 1917’ye Kadar Rusya Tarihi, s. 64; M. Kafalı, “Deşti Kıpçak ve Cuci Ulusu”, İÜEFTD, S. 25, İstanbul 1971, s. 185. 256 F. Sümer, “Anadolu’da Moğollar”, SAD, S.1, Ankara 1969, s. 3. 257 İbn Bîbî, el-Evamîru’l ‘Alâiyyetî’l-umûri’l-Alâiyye, I, terc. Mürsel Öztürk, Ankara 1996, s. 448- 451. 258
B. Spuler, İran Moğolları, Çev. Cemal Köprülü, TTK, Ankara 1987, s. 53; F. Sümer, a.g.e., s. 3; İ. Kamalov, “Moğol İstilâsı ve Anadolu Kültürüne Tesirleri”, TDAD, S. 140, İstanbul 2002, s. 167-180. 259 Anonim, Anadolu Selçuklu Devleti Tarihi (Târîh-i Âl-i Selçûk der-Anâtolî), tıbkı basım ve Türkçe’ye terc. F. Nafiz Uzluk, III, Ankara 1952, s. 32. Daha geniş bilgi için bkz. M. Gül, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Moğol Hâkimiyeti, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005. 260
Fazlullâh Reşîdu’d-dîn, Câmi‘u’t-tevârîh, III, neşr. ‘Abdu’l Kerim ‘Ali-oğlı ‘Alizade, Bakü 1957, s. 23; M. Kafalı, Altın Orda Hanlığının Kuruluş ve Yükseliş Devirleri, İÜEF Yayınları, İstanbul 1976, 50 Eylül ayında Semerkand’a ulaştı. Semerkand emîrlerini, Rum sultanlarını, Fars hükümdarını ve pek çok emîr ve beyini daha kendisine tâbi kıldı. 261
653/1255’te ise Hülâgü, Bağdad’ı ele geçirdi. 262 Abbâsî Devleti’nin ortadan kaldırılması henüz kuruluş aşamasında olan ve tarihte İlhanlı Devleti adıyla bilinen bu yeni Moğol devletine büyük bir mücadele azmi kazandırdı. Bu mücadelelerden birini de Altın Orda devleti ile yapacaktır.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling