T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
I.3.4. Birinci Fetret Döneminde Rus Knezlikleriyle İlişkiler
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- I.3.5. Toktâ Han Dönemi
I.3.4. Birinci Fetret Döneminde Rus Knezlikleriyle İlişkiler
341 Bu konu için bkz. V.1.3. 342 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 178. 343 Bkz. II.4. 66
Mengü Timur öldüğünde (681/1282), oğullarının küçük yaşta olmaları sebebiyle Altın Orda tahtına küçük kardeşi Tuda-Mengü çıktı ve 686/1287 yılına kadar hanlıkta kaldı. 344
Ancak Tuda-Mengü’nün tahtına daha Berke Han zamanında güçlenen Nogay Mirza ortak oldu. Nogay, Berke zamanında Hülâgü Han ile yapılan savaşlar 345
sırasında kendini göstermiş ve kısa zamanda Altın Orda’nın en önemli simâlarından biri haline gelmiştir. Berke Han zamanında niyetini açığa vuramayan Nogay, Mengü Timur zamanında gücünü arttırmış ve Han’ın hâkimiyetine ortak olma niyetinde olduğunu belirtmeye başlamıştır. Tuda-Mengü zamanında ise Nogay niyetini gizlemeye ihtiyaç duymamıştır.
344 Ötemiş Hacı, Çengiz-name, s. 99-100. 345 Çengiz Han, imparatorluğunu oğulları arasında paylaştırırken kesin sınırları belirlemediğinden Kafkasya toprakları, iki kardeş ulus olan Altın Orda ile İlhanlılar arasında yüzyıldan fazla süren mücadeleye sahne olmuştur. Âzerbâycân ve Gürcistan’ın coğrafî konumu, bulundurduğu meralar ve iklim özellikleri hem Altın Orda’nın, hem de İlhanlıların dikkatini çekmiştir. Bazı tarihçilere göre, Bakü ve Derbend, Altın Orda sınırları içerisindeydi. el-‘Omerî, Çengiz’in Cuci’ye Deşt-i Kıpçak’ı ve ona ilâveten Arrân, Tebrîz, Hemedân ve Merâga’yı verdiğini kesin bir şekilde dile getirmektedir. (Bkz. el-‘Omerî, Mesâliku’l-ebsâr fî memâliki’l-emsâr, Tiesenhausen, s. 378-395.) İran tarihçisi Vassâf da Altın Ordalıların kışı Derbend’in arkasında geçirdiklerini, zaman zaman da Arrân’a baskın düzenlediklerini ve Arrân ile Âzerbâycân’ı kendi ulusları içerisinde saydıklarını ifade etmektedir. (Bkz. Vassâf, Târîh-i Vassâf, W. Tiesenhausen, Sbornik Materialov Otnosyasihsya k İstoriyi Zolotoy
81; S. Zakirov, Diplomatiçeskiye Otnoşeniya Zolotoy Ordı s Egiptom v XII-XIV vv., Moskova 1966, s. 14.) Hülâgü özellikle Tebrîz’deki meraları kıymetli saymış, Âzerbâycân şehir ve köylerindeki sanatkâr geleneklere önem vermiştir. Moğollar, Kür’ün aşağı alanında bulunan Mugân bozkırını kışlak, Karabağ’ın eteklerindeki otlakları da yaylak olarak benimsemişlerdir. Ayrıca ticarî yolların da buradan geçmesi, Altın Orda-İlhanlı mücadelesini kızıştırmıştır. Altın Orda tüccarlarının Hülâgü tarafından katledilmesi, Memlûklu sultanlarının, İlhanlıları bölgeden uzaklaştırmak için Altın Orda hanlarını onlara karşı kışkırtmaları iki ulus arasındaki mücadelenin sebepleri arasında yer almıştır. Bununla birlikte, el-‘Omerî ve Baybars gibi Arap tarihçileri, siyasî durumu hiç dikkate almadan iki ulus arasındaki mücadelenin en önemli sebebinin din olduğunu yazmaktadır. Memlûklu sultanları cihadı kullanarak Altın Orda hanlarını tehlikeli komşuları olan İlhanlı’ya karşı kışkırtmışlardır. Ancak dinîn en önemli sebep olmadığını Memlûklu sultanlarının daha sonra Müslüman olan İlhanlı Hanlarına karşı yürüttükleri politikadan da anlaşılmaktadır. Bu mücadele çerçevesinde Altın Orda Devleti, Mısır Memlûkleri ile yakınlaşırken, İlhanlı Devleti de Avrupa ile temasa geçmiştir. Bir asırdan fazla süre mücadelede her iki taraf da birbirine kesin üstünlük sağlayamamalarına rağmen, ancak Ebû Sa‘îd’in ölümüyle İlhanlı Devleti’nin yıkılışının temeli atılınca Altın Orda Hanı Canibek bu durumdan faydalanmış ve Cucioğullarının bu hasretlerini gidermiş, yani Âzerbâycân’ı ele geçirmeyi başarmıştır. Ancak bu sevinç uzun sürmemiştir. Canibek Han burada oğlu Berdibek’i bırakarak Saray’a dönmeye karar vermiştir. Berdibek, babasının yolda rahatsızlandığı haberini alınca Âzerbâycân’ı kendi hâline bırakmıştır. Böylece bir asır süren mücadeleden sonra ele geçirilebilen Âzerbâycân tekrar elden çıkmış oluyordu. Altın Orda-İlhanlı Münasebetleri için bkz. İ. Kamalov,
Ulusa Djuçi s Hulaguidskim İranom”, Nihneye Povoljiye i İslamskaya Respublika İran: İstoriçeskiye, Kulyturnıye, Politiçeskiye i Ekonomiçeskiye Svyazi. Materialı Nauçnoy Konferentsiyi, Saratov 2004, s. 41-55; A. B. Malışev, “Zolotaya Orda i İran: Politiçeskiye, Ekonomiçeskiye i Kulyturnıye Svyazi”, Nihneye Povoljiye i İslamskaya Respublika İran: İstoriçeskiye, Kulyturnıye, Politiçeskiye i Ekonomiçeskiye Svyazi. Materialı Nauçnoy Konferentsiyi, Saratov 2004, s. 73-92. 67
Bu tarihten itibaren Nogay, Rus kaynaklarında Han olarak geçmeye başlamaktadır. 346 Nogay da kendisini zaten Han olarak görmekteydi ve Tuda- Mengü’nün bunu kabul etmekten başka bir çaresi yoktu. Resmî olarak Nogay’ın statüsü ne olursa olsun, gerçekte artık o, Kıpçakların resmî hanından daha muazzam bir güce sahipti. Ancak hiç şuphesiz bu güç, resmî hanı ortadan kaldırmak için yeterli değildi. İşte bundan dolayı da “ikili iktidar” kargaşası gecikmeden kendinî göstermeye başladı. Tuda Mengü tahta çıkınca, Büyük Rus Knezi Dimitriy Alekseyeviç hariç bütün Rus knezleri Han’dan yarlık almak için Han’ın sarayına geldiler. Dmitriy’in yarlık almaya gelmemesi ve devamlı Novgorod topraklarına saldırmasından dolayı Han, Vladimir Knezliği’nin başına onun kardeşi Andrey’i geçirdi. Ancak Dmitriy’in tahtı kardeşine devretme gibi bir niyeti olmadığından Han, Dmitriy’in üzerine bir ordu göndermek zorunda kaldı. Neticede Altın Orda birlikleri Vladimir topraklarını tahrip etti, Dmitriy ve taraftarlarını da şehirden uzaklaştırarak, Andrey’i Knez tahtına çıkarttılar. 347
Altın Orda Devleti’nin iç durumundan ve Tuda-Mengü ile Nogay’ın arasının iyi olmadığından haberdar olan Dmitriy, çareyi Nogay’a başvurmakta buldu. Nogay, Rusya ile ilgili işlerde Tuda Mengü’nün kendisiyle istişare etmemesine kızdığından Tuda-Mengü’nün bu oyununu bozmaya karar verdi. Neticede Nogay, Dmitriy’e Vladimir Knezliği için yarlık verdi ve yardım olarak da büyük bir ordu gönderdi. Tuda Mengü’den yardım alamayan Andrey ise tahtı boşaltmak zorunda kaldı. Ancak Han, Nogay’a karşı koyma gücünde olmasa da onun Dmitriy’e verdiği yarlığı onaylamamış ve Andrey’i knez olarak kabul etmekte ısrar etmiştir. 348 Her ne kadar Tuda-Mengü ile Nogay’ın Rus knezlerinin taht mücadelesinde farklı adayları desteklemeleri, o tarihte Altın Orda için bir tehlike yaratmasa da, bu konu Rus knezlerinin hareket alanını genişletmiştir. Nitekim Nogay bu politikasını Tuda- Mengü’den sonra tahta çıkacak olan hanlar zamanında da devam ettirecektir.
346
Rus kronikleri Nogay için aynen Altın Orda hanları için olduğu gibi, Çar (yani Han) unvanını kullanmışlardır. Bkz. PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 136-137; PSRL, II, Voskresenskaya, s. 236-237. 347
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 126. 348
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 126-127; A. Nasonov, Mongolı i Rusy, Akademiya Nauk SSSR Yayınları, Moskova-Leningrad 1940, s. 71-73. 68 Böylece Altın Orda hanlarının hâkimiyetleri, Rus knezlerince sorgulanmaya başlanmış oldu.
Bununla birlikte Tuda Mengü ile Nogay arasındaki mücadele uzun sürmedi. 1283 yılında İslâmiyet’i kabul eden ve o tarihten itibaren memleket işlerine bakmaktan vazgeçerek dervişler, şeyhler ile arkadaş olan Tuda Mengü, Tula Buka için tahttan feragat etti. 349 Ancak Tula Buka’nın tahta çıkışı, ikili iktidara son vermediği gibi, Nogay ile resmî iktidar arasındaki mücadeleyi daha fazla arttırdı.
Tula Buka ile Nogay arasındaki anlaşmazlık ilk olarak Macaristan Seferi 350
sırasında ortaya çıktı. Bu sefer sırasında Karpat Dağları’nın kar bataklıklarında sıkışan ve hayatını zor kurtaran Tula Buka bu olayda Nogay’ı suçlamıştır. 351
Bununla birlikte Tula Buka ile Nogay’ı karşı karşıya getiren asıl konu, Rus knezlikleri ile ilgili olmuştur. Altın Orda hükûmeti Kursk şehrine baskak olarak Ahmet Baskak’ı göndermişti. 1282 yılında yerli Rus yöneticileri ve din adamları ondan memnun olmayıp, onu Han’a şikayet ettiler. Han ise Ahmet’in cezalandırılması gerektiğine karar verdi ve ona ait şehirlerin yıkılmasını emretti. Bölgenin yerel knezleri Oleg ile Svyatoslav bu emir boyunca Ahmet’e ait şehirlere saldırdılar ve şehirleri tahrip ettiler. Ahmet Baskak da, Nogay’ın adamı olduğundan, Rusları Nogay Mirza’ya şikayet etti. Bunun üzerine Nogay Mirza Ahmet Baskak’ın
349 Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 263. 350 1242 yılında Batu’nun ordusunu Macaristan’dan geri çekmesi, Avrupa’yı Moğol İmparatorluğu’na dahil etmekten son anda kurtarmıştır. Ancak çok geçmeden Nogay, Balkanlar ve Doğu Avrupa üzerine seferler düzenledi ve bölgeyi idaresi altına aldı. Nogay’ın Balkanlar’a girmesiyle Macaristan’ın Nogay’ın ülkesinden etkilenmemesi imkansızdı. Anne tarafından Kıpçak soyundan gelen Macaristan Kralı IV. Laslo (1272-1290) akrabalarının da etkisiyle onların hayat tarzını benimsemişti. Hatta eşi İzabella’yı hapse atarak, iki Nogay prensesini eş olarak almıştır. Hristiyanlıktan çıkmasıyla Papa’yı da kızdıran IV. Laslo, Hristiyanların kendisiyle hesaplaşabileceğini düşünerek Nogay’ın yardımına başvurmuştur. 1285-86 yılının kış aylarında yapılan seferde Nogay, Slovakya taraflarında başarı kazanırken, Tula Buka Karpat Dağları’nın kar bataklıklarında sıkışıp kalmıştır. Han hayatını zor kurtarmış, fakat ordusunun büyük bir bölümünü kaybetmiştir. (Nuveyrî,
bulundurmaya yardım etmiştir. Ancak, çok geçmeden Kral yanlış siyaset izlediği görüşüne kapılarak, geri adım atmaya başlamıştır. Bundan haberdar olan Kıpçaklar ise 1290 yılında Laslo’yu öldürmüşlerdir. Onun ölümü Hristiyanlığın Macaristan’daki zaferi anlamına da gelmiştir. Bundan sonra Nogay ile Tula Buka Polonya’ya bir sefer düzenlemiş, ancak ülkeyi tahrip etmekten başka bir sonuç elde edememişlerdir. (G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 188.) Altın Orda emirinin Macaristan işlerine karışması hiç şüphesiz bir kez daha onun güç ve kudretini ortaya koymuştur. 351
Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 265. 69 yanına ordusunu göndererek Rus knezlerinin cezalandırılmasını emretti. Oleg ve Svyatoslav’ın şehir knezlikleri yerle bir oldu, knezler ise kaçtı. 352
Daha sonra Tula Buka ile Nogay anlaşmaya vararak Oleg’in dönmesine izin verseler de, sorun tamamen çözülmedi. Zira Oleg ile birlikte Svyatoslav da döndü ve tekrar Ahmet’in şehirlerine saldırdı. Cezalandırılacağından korkan Oleg ise tekrar Tula Buka’nın yanına gitti ve Svyatoslav’ın yaptıklarını anlattı. Tula Buka Oleg’in yanına bir birlik vererek Svyatoslav’ı cezalandırmasını istedi. Oleg, Han’ın ermine uyarak Svyatoslav’ı öldürdü. Bunun üzerine Svyatoslav’ın kardeşi Aleksandr, Nogay’ın yardımına başvurdu ve onun askerî desteğiyle Oleg ve onun iki oğlunu öldürdü. 353
Bu olay Tula Buka ile Nogay Mirza’nın arasının tamamen bozulmasına sebep oldu ve Nogay, Tula Buka’dan kurtulmanın yollarını aramaya başladı ve çok geçmeden de Nogay’ın eline böyle bir fırsat geçti. Tula Buka’nın Macaristan seferinden sonra Kafkasya cephesinde de hezimete uğraması, 354
emîr ve komutanlar içinde tepkilere yol açtı. Nitekim Tuda-Mengü’nün oğlu Toktâ, tahta talip olunca Nogay, hiç tereddüt göstermeden Toktâ’yı desteklemeye karar verdi ve Tula Buka’yı öldürerek, Toktâ’nın tahta çıkmasını sağladı. 355
I.3.5. Toktâ Han Dönemi
352 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 127. 353 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 127-128. Ayrıca Baksak Ahmet ile ilgili olayların analizi için bkz. V. A. Kuçkin, “Letopisnıye Rasskazı o Slobodah Baskaka Ahmata”, Srednevekovaya Rusy, I, Rossiyskoye Universitetskoye Delo Yayınları, Moskova 1996, s. 5-57. 354 Hanlığının ilk yıllarında Macaristan ve Polonya seferleriyle prestiji sarsılan Tula Buka, İlhanlılar ile savaşarak prestijini artırmak istemiştir. 687/1288 yılının ilkbaharında Tula Buka, Âzerbâycân’ı ele geçirmek amacıyla Tama Toktâ ve Nogay komutasındaki birlikleri göndererek, İlhanlılara karşı mücadeleyi tekrar başlatmıştır. Derbend’ten geçen Toktâ’nın ordusu Kür Nehri’nin kuzeyindeki bölgede yaşayan tüccarları soymuştur. 1 Rebî‘u’l-âhir 687/5 Mayıs 1288 tarihinde İlhanlı Argûn Han (683/1284-690/1291) düşmana karşı koymak üzere Belyasuvar’dan çıkmıştır. Argûn Han, Kür Nehri’ni geçerek aynı ayın beşinde (687/9 Mayıs 1288) Şemaha’ya ulaşmıştır. Burada Argûn Han, Buka ile Kunçukbala isimli emîrleri düşmanla ilgili bilgiler elde etmek için göndermiştir. Dört beş gün sonra Argûn Han’ın yanına dönen emîrler Altın Orda askerlerinin geri çekildiklerini bildirmişlerdir. Bkz. Reşîdu’d-dîn, Câmi‘u’t-tevârîh, III, neşr. ‘Abdu’l Kerîm ‘Alî-oğlı ‘Alî-zâde, Bakü 1957, s. 120; B. Spuler, Die Goldene Horde, Die Mongolen in Russland 1223-1502, Leipzig 1943, s. 69-70. 355
Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 268; U. Schamiloğlu, “Altın Ordu”, Çev. B. Keneş, Türkler, VI, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 416. 70
Toktâ Han, her ne kadar Nogay’ın yardımıyla tahta çıktıysa da, hâkimiyetinin başından beri ikili iktidara son verme amacıyla hareket etmiştir. Başlangıçta Nogay ile karşılaşmaktan kaçınan Toktâ Han, ordu ve yönetim işlerinde Nogay’a karşı koyabileceğini anlayıncaya kadar bazen geri adım atmak zorunda kalmıştır. Toktâ ile Nogay’ı karşı karşıya getiren ilk sorun ise yine Rus knezlikleridir.
Toktâ tahta çıkar çıkmaz, Büyük Rus Knezi Andrey Gorodetskiy büyük bir heyetle Han’ın yanına gelir ve daha önce aldığı yarlığını onaylattırır. Knez Andrey aynı zamanda rakibi Dmitriy Pereyslavskiy’i de şikayet etmekten çekinmez. Dmitriy Pereyaslavskiy, aynen Knez Mihail Tverskoy ve Moskova Knezi Daniil gibi, Nogay’ın hâkimiyetini kabul ettikleri ve Toktâ Han’ın yanına yarlık almaya gelmedikleri için Toktâ Han Dmitriy’i cezalandırma kararı aldı. Knez Andrey’e Büyük Knezlik için yarlık veren Toktâ Han aynı zamanda Dmitriy’e karşı büyük bir ordu göndererek Dmitriy ve diğer knezleri mağlup etti, Vladimir, Moskova ve Tver başta olmak üzere toplam 14 şehri bir kez daha tahrip etti (1293). 356 Her ne kadar Rus kronikleri, Altın Orda birliklerinin Rus şehirlerini yerle bir ettiklerini, halkını ise kılıçtan geçirdiklerini yazsalar da, aslında bu birliklerin söz konusu seferleri Rus knezlerinin daveti üzerine yaptıklarını unutmamak gerekmektedir. Rus knezleri, kendi hâkimiyetlerini artırmak için giriştikleri mücadelede zafere ulaşmak için her türlü yola başvurmaktan çekinmemiş ve birbirlerini şikayet ederek Altın Orda hanlarının desteğini elde etmeye çalışmışlardır. Altın Orda’daki ikili iktidar zamanında Rus knezleri arasındaki mücadele de artmış ve Rus knezlikleri de Altın Orda’daki ikili iktidara parallel bir şekilde ikiye ayrılmışlardır. Ancak, Toktâ Han’ın Knez Andrey’i desteklemesi ve Dmitriy’i mağlup etmesi üzerine bütün Kuzey Rusya knezleri Andrey’in iktidarını kabul etmişlerdir. Böylece Toktâ bir taraftan Rus knezlikleri üzerindeki hâkimiyeti tekrar sağlamış, diğer taraftan Nogay’ın etki alanını sınırlandırmış oldu. Toktâ’nın her geçen gün güçlenmesine karşın yetkileri sınırlandırılan Nogay hiç şüphesiz bu durumdan hoşnut olmamıştır. Nitekim Toktâ ile Nogay arasındaki bu karşılıklı nefret çok geçmeden açığa çıkmıştır.
356 PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 241; PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 129; PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 459-460. 71 Toktâ’nın üvey annesi Çiçek, daha kocası Mengü-Timur hayattayken devlet işleriyle ilgilenmiş ve bundan dolayı Çiçek’in, Nogay Mirza’ya rakip olabileceği söylentisi yayılmıştı. Herhangi bir rekabeti sindiremeyen Nogay Mirza’nın 1294 yılında Çiçek’i boğdurtmasına çok kızan Toktâ Han intikam almak üzere harekete geçti. Nogay Mirza’ya sığınan katillerin kendisine teslim edilmesini isteyen ve olumsuz cevapile karşılaşan Toktâ, 1298 yılında Nogay Mirza’nın üzerine yürüdü. Nogay Mirza, Toktâ Han’dan kaçan askerlerle birlikte 200 bin kişilik bir orduyla Toktâ’ya karşı koydu ve galip geldi. 357
Han’ı Don Nehri’ne kadar kaçmak zorunda bırakan bu savaş, Altın Orda hükümdarlarının birbirlerine karşı kılıç çektikleri ilk ciddi savaş oldu.
Nogay Mirza, nasıl Tula Buka’ya karşı Toktâ’yı tahta çıkarmakta hata ettiyse, aralarındaki savaştan sonra onu takip etmeyerek hayatının en önemli ikinci hatasını yapmış oldu. Nitekim bu savaştan iki yıl sonra Toktâ Han, tekrar büyük bir ordu topladı ve 699/1299-1300 yılında ordusunu bir kez daha Nogay’a karşı yöneltti. Arap kaynaklarına göre, savaş bugün Poltava ili olarak bilinen Kağanlık civarında vukû buldu.
358 Bu sefer Nogay mağlup oldu ve esir düştü. Toktâ’nın ordusunda bulunan bir Rus asker, mukafatlandırılacağı düşüncesiyle Nogay’ın kesik kafasını Toktâ’ya götürdüğünde, Toktâ “halktan birinin Han’ı öldürme hakkı yoktur” diyerek Rus askeri idam ettirdi. 359
İkili iktidarın sona ermesiyle Altın Orda Devleti Toktâ, Özbek ve Canibek hanlar zamanında her geçen gün gelişmeye devam etti. Ancak, fetret devrinin Altın Orda Devleti’nin geleceği için büyük olumsuzluklar yarattığını söylemek mümkündür. Altın Orda Devleti’nin iki hanı Toktâ ile Nogay’ın 360 farklı Rus 357
Rukneddîn Beybars, Beybars Tarihi, Tiesenhausen, I, s. 196-202; R. Fahreddin, a.g.e., s. 29-30; Türkçe terc., s. 49. 358 Rukneddîn Beybars, Beybars Tarihi, Tiesenhausen, I, s. 210. 359 Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 272-279. 360 Toktâ Han’ın dahi han olarak gördüğü Nogay’ın Han olarak kabul edilmesini, aşağıda vereceğimiz örnek de onaylamaktadır. Bizans İmparatoru VIII. Mikhail, Nogay’ın Bizans üzerine düzenlediği seferlerin birinden sonra evlilik dışı kızı Euphrosyne’yi Nogay’a vermiştir. (G. Ostrogorskiy, Bizans Tarihi, Çev. F. Işıltan, TTK, Ankara 1981, s. 424; A. A. Vasiliyev, History of the Byzantine Empire 324-1453, Madison and Milwaukee 1964, s. 601; Ş. Baştav, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Son Devir (1261-1461), Osmanlı Türk – Bizans Münasebetleri, Türk Kültürüne Araştırma Enstitüsü Yayınları, 72 knezlerini desteklemeleri ve daha sonra savaş alanında karşı karşıya gelmeleri hiç şüphesiz Rusların işine yaradı. İkili hâkimiyet devrinden kendileri için bir ders çıkaran Ruslar, Altın Orda’daki mücadelenin işlerine yarayacağını ve Altın Orda hâkimiyetinin o kadar da sarsılmaz olmadığı sonucuna varadılar. Ayrıca Toktâ Han izlediği siyasette kendisini çevreleyen emir, tüccar ve diğer yetkili gruplarla istişare etmek zorunda olduğu ve Rus knezlerinin bu çevrelerde destek arayışlarında bulundukları için Rus knezlerinin her birinin Han sarayında gerektiği zaman yardıma başvurabileceği bir emîr ya da komutan bulunuyordu. Knezler kendi çıkarlarını korumak ve topraklarını genişletmek için onların yardımına sık sık başvurmaktan da çekinmiyorlardı.
Toktâ Han, Altın Orda’da sağladığı düzenden sonra bütün Rus knezlerini tekrar itaat altına almasına rağmen Rus knezleri arasındaki mücadele aynı hızla devam etmekteydi. 1290 yılların başında Rus knezleri arasında iki büyük rakip grubun ortaya çıktığı görülmektedir. Bunların ilki Rostov merkezli, diğeri de Pereyaslavl, Tver ve Moskova’nın birleşimi olan Merkezî Rusya grubudur. Aralarındaki ilk büyük anlaşmazlık daha Nogay hayattayken, 1297 yılında vuku buldu. Toktâ Han, Nogay ile mücadele etmesine rağmen, buradaki durumun acziyetinden dolayı büyük bir ordu ile birlikte Nevrüy adlı elçini ve Saray piskoposunu Rus knezlerini barıştırmak üzere Vladimir’e gönderdi. Büyük müzakerelerden sonra knezler barışma kararı aldılar. 361 Ama dört yıl sonra Moskova Ankara 1989, s. 5.) Bu da VIII. Mikhail’in, Nogay’ı Han olarak kabul ettiği ve onunla akrabalık bağları kurarak iyi geçinmeye çalıştığı anlamına gelmektedir. Balkanlar bölgesinden vereceğimiz bir diğer örnek ise Nogay’ın gücünün altını çizmektedir. Balkan işleri Nogay’ın elindeydi. Mengü- Timur’un Balkan işlerine karışmasından ve Bulgar tahtı yüzünden Nogay ile VIII. Mikhail’in arası biraz da olsa açılmıştır. Mengü-Timur ölünce, Bizans ile arayı düzeltmek için Nogay’ın eline bir fırsat geçmiştir. Bizans İmparatoru, o sıralarda isyankâr Tesaliya hâkimi İoannes Dukas’a karşı bir sefere hazırlanıyordu. Mikhail, bu iş için damadı Nogay’ı yardıma çağırmaya çekinmemiştir. Nogay da en iyi 4000 askerini VIII. Milhail’e yardıma göndermiştir. İmparator, Nogay’ın bu hareketinden çok memnun kalmış; ancak plânlanan bu sefer gerçekleşememiştir. Zirâ, VIII. Mikhail 1282 tarihinde vefat etmiştir. (D. M. Nicol,
İstanbul 1999, s. 94.) Oğlu II. Andronik, ilk iş olarak Georgi Terteri adında bir Kuman, yani Türk- Kıpçak soyundan gelen birinin Bulgar tahtına geçmesini sağlamıştır. Ancak Nogay, buna karşı çıkınca, Andronik geri adım atmak zorunda kalmış, hatta Terteri’yi hapsetmiştir. Bulgar tahtına ise Nogay, kendi adayı olan Smileç (1292-1298) isimli bir Bulgar knezini çıkartmıştır. (P. Tuğlacı,
Bulgaristan’da Nogay’a sıkı sıkıya bağlı gerçek bir Moğol hâkimiyeti oluşmuştur. Nogay’ın ölümüyle Bulgaristan üzerindeki Altın Orda boyunduruluğu gevşemiştir. 361
PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 242. 73 Knezi Daniil, anlaşmayı bozarak Ryazan Knezliği’ne ait Koromna şehrini ele geçirdi. Ryazan Knezi Konstantin, burada bulunan Moğol baskağına şikayette bulundu, ancak Daniil, gerek Konstantin’i gerek ise Altın Ordalı görevliyi mağlup etti. Hatta Moskova Knezi, hileye başvurarak Konstantin’i Moskova’ya çağırıp burada hapsetti. 362
Moskova Knezi
Daniil’in hareketleri bununla sınırlı kalmamıştır. Kolomna’dan sonra 1303’te Smolensk Knezliğine ait Mojaysk şehri, daha sonra ise Pereyaslavl şehri, Moskova’nın idaresi altına geçti. 363
Moskova Knezi’nin topraklarını genişletmeye yönelik bu politikası hiç şüphesiz diğer Rus knezlerini rahatsız etti. Nitekim Büyük Vladimir Knezi Andrey Gorodeçkiy Toktâ’nın yanına giderek Daniil’i şikayet etti. Toktâ Han 1304 yılının sonbaharında Altın Orda elçilerinin başkanlığında bütün Rus knezlerinin Pereyaslavl’de toplanmasını istedi. Altın Orda elçilerinin açtığı toplantıya Vladimir, Moskova, Tver ve diğer knezlerin yanı sıra Rus Kilisesi’nin Patriği Maksim de katıldı. Bütün knezler, Han’a itaatlerini bir kez daha bildirdiler. 364
Her ne kadar Toktâ Han, Rus knezliklerini itaat altına almaya başarsa da, izlediği politikada Rus knezlikleri arasında Moskova ve Tver’in ön plana çıktıkları hususu göz ardı edilemezdi. Dolayısıyla Toktâ, kendinden önceki hanlardan farklı olarak Rostov Knezliği’ni değil de, Moksova ve Tver knezliklerini desteklemeye başladı. Nitekim Toktâ Han, Pereyaslavl’ı Moskova’ya bağladı, Büyük Vladimir Knezliği için yarlığı ise Tver Knezi Mihail’e verdi. 365
Toktâ Han böylece hem her iki knezi de memnun etmiş, hem de Moskova ve Tver’in her birinin fazla güçlenmesini engelleyerek bu iki knezlik arasında dengeleyici politika izlemiş oldu. Toktâ Han’ın Moskova ve Tver’e dayalı politika izlemesiyle birlikte, bu iki knezlik her geçen gün daha fazla geliştiler ve bu tarihten itibaren de artık Büyük Knezlik için mücadele Moskova ile Tver arasında cereyan etmeye başladı.
362 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 140; PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 244. 363 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 131. 364 A. Nasonov, Mongolı i Rusy, s. 79; G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 199-200. 365 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 141. 74
Rus knezlikleriyle belki de en fazla ilgilenen hanlardan biri Toktâ Han idi. G. Vernadskiy, sadece Reşidü’d-dîn’in eserini devam ettiren Anonim yazara 366
çıktığını ve yolda yakalandığı hastalıktan dolayı Rus topraklarına varamadan öldüğünü yazmaktadır. 367 Toktâ Han’ın Rus knezliklerini ziyaret etmek istemesi çok ilginçtir. Zira ondan önce ve sonra hiçbir Altın Orda hanı böyle bir teşebbüste bulunmadı. G. V. Vernadskiy bu konuda ilginç yorumlarda bulunmuştur. Vernadskiy’e göre, Toktâ Büyük Vladimir Knezliği’ni ortadan kaldırarak diğer Rus knezliklerini doğrudan kendisine bağlamak istiyordu. Vernadskiy, Rus knezlikleri arasında anlaşmazlıkların önüne geçmek amacıyla knezler arasında kendi döneminde oluşturduğu toplantıları sürekli hale getirmek, belki de ilk toplantıya başkanlık etmek, daha sonra ise bu meclisin başına bir Moğol soylusunu getirmek istediği yönünde tahminlerde bulunmuştur. 368 Toktâ Han’ın ölümü, onun olası bütün planlarını bozmuş olsa da Toktâ Han gerek Altın Orda’da düzeni sağladı gerek ise Rus knezliklerini de tekrar kontrolü altına aldı. Ancak daha bu dönemde daha sonra Altın Orda için büyük tehlike arz edecek Moskova Knezliği güçlenmeye başladı. Moskova Knezliği’nin asıl yükselişi ise Özbek Han zamanında gerçekleşti.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling