T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi


I.3.4. Birinci Fetret Döneminde Rus Knezlikleriyle İlişkiler


Download 3.07 Mb.
Pdf ko'rish
bet10/39
Sana17.02.2017
Hajmi3.07 Mb.
#666
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   39

I.3.4. Birinci Fetret Döneminde Rus Knezlikleriyle İlişkiler  

 

                                                 

341

 Bu konu için bkz. V.1.3.  



342

 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 178.  

343

 Bkz. II.4. 



 

66

 



Mengü Timur öldüğünde (681/1282), oğullarının küçük yaşta olmaları 

sebebiyle Altın Orda  tahtına küçük kardeşi Tuda-Mengü çıktı ve 686/1287 yılına 

kadar hanlıkta kaldı.

344


 Ancak Tuda-Mengü’nün tahtına daha Berke Han zamanında 

güçlenen Nogay Mirza ortak oldu. Nogay, Berke zamanında Hülâgü Han ile yapılan 

savaşlar

345


  sırasında kendini göstermiş ve kısa zamanda Altın Orda’nın en önemli 

simâlarından biri haline gelmiştir. Berke Han zamanında niyetini açığa vuramayan 

Nogay, Mengü Timur zamanında gücünü arttırmış ve Han’ın hâkimiyetine ortak 

olma niyetinde olduğunu belirtmeye başlamıştır. Tuda-Mengü zamanında ise Nogay 

niyetini gizlemeye ihtiyaç duymamıştır.  

 

                                                 



344

 Ötemiş Hacı, Çengiz-name, s. 99-100.  

345

Çengiz Han, imparatorluğunu oğulları arasında paylaştırırken kesin sınırları belirlemediğinden 



Kafkasya toprakları, iki kardeş ulus olan Altın Orda ile İlhanlılar arasında yüzyıldan fazla süren 

mücadeleye sahne olmuştur. Âzerbâycân ve Gürcistan’ın coğrafî konumu, bulundurduğu meralar ve 

iklim özellikleri hem Altın Orda’nın, hem de İlhanlıların dikkatini çekmiştir. Bazı tarihçilere göre, 

Bakü ve Derbend, Altın Orda sınırları içerisindeydi. el-‘Omerî, Çengiz’in Cuci’ye Deşt-i Kıpçak’ı ve 

ona ilâveten Arrân, Tebrîz, Hemedân ve Merâga’yı verdiğini kesin bir şekilde dile getirmektedir. 

(Bkz. el-‘Omerî, Mesâliku’l-ebsâr fî memâliki’l-emsâr, Tiesenhausen, s. 378-395.) İran tarihçisi 

Vassâf da Altın Ordalıların kışı Derbend’in arkasında geçirdiklerini, zaman zaman da Arrân’a baskın 

düzenlediklerini ve Arrân ile Âzerbâycân’ı kendi ulusları içerisinde saydıklarını ifade etmektedir. 

(Bkz. Vassâf, Târîh-i Vassâf, W. Tiesenhausen, Sbornik Materialov Otnosyasihsya k İstoriyi Zolotoy 

Ordı: İzvleçeniya iz Persidskih Soçineniy, II, Akademiya Nauk SSSR Yayınları, Moskova 1941, s. 80-

81; S. Zakirov, Diplomatiçeskiye Otnoşeniya Zolotoy Ordı s Egiptom v XII-XIV vv., Moskova 1966, s. 

14.) Hülâgü özellikle Tebrîz’deki meraları  kıymetli saymış, Âzerbâycân şehir ve köylerindeki 

sanatkâr geleneklere önem vermiştir. Moğollar, Kür’ün aşağı alanında bulunan Mugân bozkırını 

kışlak, Karabağ’ın eteklerindeki otlakları da yaylak olarak benimsemişlerdir. Ayrıca ticarî yolların da 

buradan geçmesi, Altın Orda-İlhanlı mücadelesini kızıştırmıştır. Altın Orda tüccarlarının Hülâgü 

tarafından katledilmesi, Memlûklu sultanlarının,  İlhanlıları bölgeden uzaklaştırmak için Altın Orda 

hanlarını onlara karşı  kışkırtmaları iki ulus arasındaki mücadelenin sebepleri arasında yer almıştır. 

Bununla birlikte, el-‘Omerî ve Baybars gibi  Arap tarihçileri, siyasî durumu hiç dikkate almadan iki 

ulus arasındaki mücadelenin en önemli sebebinin din olduğunu yazmaktadır. Memlûklu sultanları 



cihadı kullanarak Altın Orda hanlarını tehlikeli komşuları olan İlhanlı’ya karşı kışkırtmışlardır. Ancak 

dinîn en önemli sebep olmadığını Memlûklu sultanlarının daha sonra Müslüman olan  İlhanlı 

Hanlarına karşı yürüttükleri politikadan da anlaşılmaktadır. Bu mücadele çerçevesinde Altın Orda 

Devleti, Mısır Memlûkleri ile yakınlaşırken,  İlhanlı Devleti de Avrupa ile temasa geçmiştir. Bir 

asırdan fazla süre mücadelede her iki taraf da birbirine kesin üstünlük sağlayamamalarına rağmen, 

ancak Ebû Sa‘îd’in ölümüyle İlhanlı Devleti’nin yıkılışının temeli atılınca Altın Orda Hanı Canibek 

bu durumdan faydalanmış ve Cucioğullarının bu hasretlerini gidermiş, yani Âzerbâycân’ı ele 

geçirmeyi başarmıştır. Ancak bu sevinç uzun sürmemiştir. Canibek Han burada oğlu Berdibek’i 

bırakarak Saray’a dönmeye karar vermiştir. Berdibek, babasının yolda rahatsızlandığı haberini alınca 

Âzerbâycân’ı kendi hâline bırakmıştır. Böylece bir asır süren mücadeleden sonra ele geçirilebilen 

Âzerbâycân tekrar elden çıkmış oluyordu. Altın Orda-İlhanlı Münasebetleri için bkz. İ. Kamalov, 

Moğolların Kafkasya  Politikası, Kaknüs Yayınları,  İstanbul 2003; A. A. Arslanova, “Priçinı Voyn 

Ulusa Djuçi s Hulaguidskim İranom”, Nihneye Povoljiye i İslamskaya Respublika İran: İstoriçeskiye, 



Kulyturnıye, Politiçeskiye i Ekonomiçeskiye Svyazi. Materialı Nauçnoy Konferentsiyi, Saratov 2004, s. 

41-55; A. B. Malışev, “Zolotaya Orda i İran: Politiçeskiye, Ekonomiçeskiye i Kulyturnıye Svyazi”, 



Nihneye Povoljiye i İslamskaya Respublika İran:  İstoriçeskiye, Kulyturnıye, Politiçeskiye i 

Ekonomiçeskiye Svyazi. Materialı Nauçnoy Konferentsiyi, Saratov 2004, s. 73-92.  

 

67

 



Bu tarihten itibaren Nogay, Rus kaynaklarında Han olarak geçmeye 

başlamaktadır.

346

 Nogay da kendisini zaten Han olarak görmekteydi ve Tuda-



Mengü’nün bunu kabul etmekten başka bir çaresi yoktu. Resmî olarak Nogay’ın 

statüsü ne olursa olsun, gerçekte artık o, Kıpçakların resmî hanından daha muazzam 

bir güce sahipti. Ancak hiç şuphesiz bu güç, resmî hanı ortadan kaldırmak için yeterli 

değildi.  İşte bundan dolayı da “ikili iktidar” kargaşası gecikmeden kendinî 

göstermeye başladı. Tuda Mengü tahta çıkınca, Büyük Rus Knezi Dimitriy 

Alekseyeviç hariç bütün Rus knezleri Han’dan yarlık almak için Han’ın sarayına 

geldiler. Dmitriy’in yarlık almaya gelmemesi ve devamlı Novgorod topraklarına 

saldırmasından dolayı Han, Vladimir Knezliği’nin başına onun kardeşi Andrey’i 

geçirdi. Ancak Dmitriy’in tahtı kardeşine devretme gibi bir niyeti olmadığından Han, 

Dmitriy’in üzerine bir ordu göndermek zorunda kaldı. Neticede Altın Orda birlikleri 

Vladimir topraklarını tahrip etti, Dmitriy ve taraftarlarını da şehirden uzaklaştırarak, 

Andrey’i Knez tahtına çıkarttılar.

347

  

 



 Altın Orda Devleti’nin iç durumundan ve Tuda-Mengü ile Nogay’ın arasının 

iyi olmadığından haberdar olan Dmitriy, çareyi Nogay’a başvurmakta buldu. Nogay, 

Rusya ile ilgili işlerde Tuda Mengü’nün kendisiyle istişare etmemesine kızdığından 

Tuda-Mengü’nün bu oyununu bozmaya karar verdi. Neticede Nogay, Dmitriy’e 

Vladimir Knezliği için yarlık verdi ve yardım olarak da büyük bir ordu gönderdi. 

Tuda Mengü’den yardım alamayan Andrey ise tahtı boşaltmak zorunda kaldı. Ancak 

Han, Nogay’a karşı koyma gücünde olmasa da onun Dmitriy’e verdiği yarlığı 

onaylamamış ve Andrey’i knez olarak kabul etmekte ısrar etmiştir.

348

 Her ne kadar 



Tuda-Mengü ile Nogay’ın Rus knezlerinin taht mücadelesinde  farklı adayları 

desteklemeleri, o tarihte Altın Orda için bir tehlike yaratmasa da, bu konu Rus 

knezlerinin hareket alanını genişletmiştir. Nitekim Nogay bu politikasını Tuda-

Mengü’den sonra tahta çıkacak olan hanlar zamanında da devam ettirecektir. 

                                                 

346


 Rus kronikleri Nogay için aynen Altın Orda hanları için olduğu gibi, Çar (yani Han) unvanını 

kullanmışlardır. Bkz. PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 136-137; PSRL, II, Voskresenskaya, s. 

236-237.   

347


 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 126.  

348


  PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 126-127; A. Nasonov,  Mongolı i Rusy, Akademiya Nauk 

SSSR Yayınları, Moskova-Leningrad 1940, s. 71-73.  



 

68

Böylece Altın Orda hanlarının hâkimiyetleri, Rus knezlerince sorgulanmaya 



başlanmış oldu.   

 

 



Bununla birlikte Tuda Mengü ile Nogay arasındaki mücadele uzun sürmedi. 

1283 yılında  İslâmiyet’i kabul eden ve o tarihten itibaren memleket işlerine 

bakmaktan vazgeçerek dervişler,  şeyhler ile arkadaş olan Tuda Mengü, Tula Buka 

için tahttan feragat etti.

349

 Ancak Tula Buka’nın tahta çıkışı, ikili iktidara son 



vermediği gibi, Nogay ile resmî iktidar arasındaki mücadeleyi daha fazla arttırdı. 

 

 



Tula Buka ile Nogay arasındaki anlaşmazlık ilk olarak Macaristan Seferi

350


 

sırasında ortaya çıktı. Bu sefer sırasında Karpat Dağları’nın kar bataklıklarında 

sıkışan ve hayatını zor kurtaran Tula Buka bu olayda Nogay’ı suçlamıştır.

351


 

Bununla birlikte Tula Buka ile Nogay’ı karşı karşıya getiren asıl konu, Rus 

knezlikleri ile ilgili olmuştur.  Altın Orda hükûmeti Kursk şehrine  baskak olarak 

Ahmet Baskak’ı göndermişti. 1282 yılında yerli Rus yöneticileri ve din adamları 

ondan memnun olmayıp, onu Han’a şikayet ettiler. Han ise Ahmet’in 

cezalandırılması gerektiğine karar verdi ve ona ait şehirlerin yıkılmasını emretti.  

Bölgenin yerel knezleri Oleg ile Svyatoslav bu emir boyunca Ahmet’e ait şehirlere 

saldırdılar ve şehirleri tahrip ettiler. Ahmet Baskak da, Nogay’ın adamı olduğundan, 

Rusları Nogay Mirza’ya şikayet etti. Bunun üzerine Nogay Mirza Ahmet Baskak’ın 

                                                 

349

 Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 263. 



350

 1242 yılında Batu’nun ordusunu Macaristan’dan geri çekmesi, Avrupa’yı Moğol İmparatorluğu’na 

dahil etmekten son anda kurtarmıştır. Ancak çok geçmeden Nogay, Balkanlar ve Doğu Avrupa 

üzerine seferler düzenledi ve bölgeyi idaresi altına aldı. Nogay’ın Balkanlar’a girmesiyle 

Macaristan’ın Nogay’ın ülkesinden etkilenmemesi imkansızdı. Anne tarafından Kıpçak soyundan 

gelen Macaristan Kralı IV. Laslo (1272-1290) akrabalarının da etkisiyle onların hayat tarzını 

benimsemişti. Hatta eşi  İzabella’yı hapse atarak, iki Nogay prensesini eş olarak almıştır. 

Hristiyanlıktan çıkmasıyla Papa’yı da kızdıran IV. Laslo, Hristiyanların kendisiyle hesaplaşabileceğini 

düşünerek Nogay’ın yardımına başvurmuştur. 1285-86 yılının kış aylarında yapılan seferde Nogay, 

Slovakya taraflarında başarı kazanırken, Tula Buka Karpat Dağları’nın kar bataklıklarında sıkışıp 

kalmıştır. Han hayatını zor kurtarmış, fakat ordusunun büyük bir bölümünü kaybetmiştir. (Nuveyrî, 

Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, s. 265.) Bu sefer Laslo’ya tahtı bir süre daha elinde 

bulundurmaya yardım etmiştir. Ancak, çok geçmeden Kral yanlış siyaset izlediği görüşüne kapılarak, 

geri adım atmaya başlamıştır. Bundan haberdar olan Kıpçaklar ise 1290 yılında Laslo’yu 

öldürmüşlerdir. Onun ölümü Hristiyanlığın Macaristan’daki zaferi anlamına da gelmiştir. Bundan 

sonra Nogay ile Tula Buka Polonya’ya bir sefer düzenlemiş, ancak ülkeyi tahrip etmekten başka bir 

sonuç elde edememişlerdir. (G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 188.) Altın Orda emirinin Macaristan 

işlerine karışması hiç şüphesiz bir kez daha onun güç ve kudretini ortaya koymuştur.  

351


 Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 265. 

 

69

yanına ordusunu göndererek Rus knezlerinin cezalandırılmasını emretti. Oleg ve 



Svyatoslav’ın  şehir knezlikleri yerle bir oldu, knezler ise kaçtı.

352


 Daha sonra Tula 

Buka ile Nogay anlaşmaya vararak Oleg’in dönmesine izin verseler de, sorun 

tamamen çözülmedi. Zira Oleg ile birlikte Svyatoslav da döndü ve tekrar Ahmet’in 

şehirlerine saldırdı. Cezalandırılacağından korkan Oleg ise tekrar Tula Buka’nın 

yanına gitti ve Svyatoslav’ın yaptıklarını anlattı. Tula Buka Oleg’in yanına bir birlik 

vererek Svyatoslav’ı cezalandırmasını istedi. Oleg, Han’ın ermine uyarak 

Svyatoslav’ı öldürdü. Bunun üzerine Svyatoslav’ın kardeşi Aleksandr, Nogay’ın 

yardımına başvurdu ve onun askerî desteğiyle Oleg ve onun iki oğlunu öldürdü.

353

  

 



 

Bu olay Tula Buka ile Nogay Mirza’nın arasının tamamen bozulmasına sebep 

oldu ve Nogay, Tula Buka’dan kurtulmanın yollarını aramaya başladı ve çok 

geçmeden de Nogay’ın eline böyle bir fırsat geçti.  Tula Buka’nın Macaristan 

seferinden sonra Kafkasya cephesinde de hezimete uğraması,

354


 emîr ve komutanlar 

içinde tepkilere yol açtı. Nitekim Tuda-Mengü’nün oğlu Toktâ, tahta talip olunca 

Nogay, hiç tereddüt göstermeden Toktâ’yı desteklemeye karar verdi ve Tula Buka’yı 

öldürerek, Toktâ’nın tahta çıkmasını sağladı.

355

 

 



 

I.3.5. Toktâ Han Dönemi  

 

                                                 

352

 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 127.  



353

 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 127-128. Ayrıca Baksak Ahmet ile ilgili olayların analizi için 

bkz. V. A. Kuçkin, “Letopisnıye Rasskazı o Slobodah Baskaka Ahmata”, Srednevekovaya Rusy, I, 

Rossiyskoye Universitetskoye Delo Yayınları, Moskova 1996, s. 5-57.  

354

 Hanlığının ilk yıllarında Macaristan ve Polonya seferleriyle prestiji sarsılan Tula Buka, İlhanlılar 



ile savaşarak prestijini artırmak istemiştir. 687/1288 yılının ilkbaharında Tula Buka, Âzerbâycân’ı ele 

geçirmek amacıyla Tama Toktâ ve Nogay komutasındaki birlikleri göndererek, İlhanlılara karşı 

mücadeleyi tekrar başlatmıştır. Derbend’ten geçen Toktâ’nın ordusu Kür Nehri’nin kuzeyindeki 

bölgede yaşayan tüccarları soymuştur. 1 Rebî‘u’l-âhir 687/5 Mayıs 1288 tarihinde İlhanlı Argûn Han 

(683/1284-690/1291) düşmana karşı koymak üzere Belyasuvar’dan çıkmıştır.  Argûn Han, Kür 

Nehri’ni geçerek aynı ayın beşinde (687/9 Mayıs 1288) Şemaha’ya ulaşmıştır. Burada Argûn Han, 

Buka ile Kunçukbala isimli emîrleri düşmanla ilgili bilgiler elde etmek için göndermiştir. Dört beş 

gün sonra Argûn Han’ın yanına dönen emîrler Altın Orda askerlerinin geri çekildiklerini 

bildirmişlerdir. Bkz. Reşîdu’d-dîn,  Câmi‘u’t-tevârîh, III, neşr. ‘Abdu’l Kerîm ‘Alî-oğlı ‘Alî-zâde, 

Bakü 1957, s. 120; B. Spuler, Die Goldene Horde,  Die Mongolen in Russland 1223-1502, Leipzig 

1943, s. 69-70. 

355


Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 268; U. Schamiloğlu, “Altın Ordu”, 

Çev. B. Keneş, Türkler, VI, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s. 416. 



 

70

 



Toktâ Han, her ne kadar Nogay’ın yardımıyla tahta çıktıysa da, hâkimiyetinin 

başından beri ikili iktidara son verme amacıyla hareket etmiştir. Başlangıçta Nogay 

ile karşılaşmaktan kaçınan Toktâ Han, ordu ve yönetim işlerinde Nogay’a karşı 

koyabileceğini anlayıncaya kadar bazen geri adım atmak zorunda kalmıştır. Toktâ ile 

Nogay’ı karşı karşıya getiren ilk sorun ise yine Rus knezlikleridir.  

 

 Toktâ 



tahta 

çıkar çıkmaz, Büyük Rus Knezi Andrey Gorodetskiy büyük bir 

heyetle Han’ın yanına gelir ve daha önce aldığı yarlığını onaylattırır. Knez Andrey 

aynı zamanda rakibi Dmitriy Pereyslavskiy’i de şikayet etmekten çekinmez. Dmitriy 

Pereyaslavskiy, aynen Knez Mihail Tverskoy ve Moskova Knezi Daniil gibi, 

Nogay’ın hâkimiyetini kabul ettikleri ve Toktâ Han’ın yanına yarlık almaya 

gelmedikleri için Toktâ Han Dmitriy’i cezalandırma kararı aldı. Knez Andrey’e 

Büyük Knezlik için yarlık veren Toktâ Han  aynı zamanda Dmitriy’e karşı büyük bir 

ordu göndererek Dmitriy ve diğer knezleri mağlup etti, Vladimir, Moskova ve Tver 

başta olmak üzere toplam 14 şehri bir kez daha tahrip etti (1293).

356

  Her ne kadar 



Rus kronikleri, Altın Orda birliklerinin Rus şehirlerini yerle bir ettiklerini, halkını ise 

kılıçtan geçirdiklerini yazsalar da, aslında bu birliklerin söz konusu seferleri Rus 

knezlerinin daveti üzerine yaptıklarını unutmamak gerekmektedir. Rus knezleri, 

kendi hâkimiyetlerini artırmak için giriştikleri mücadelede zafere ulaşmak için her 

türlü yola başvurmaktan çekinmemiş ve birbirlerini şikayet ederek Altın Orda 

hanlarının desteğini elde etmeye çalışmışlardır. Altın Orda’daki ikili iktidar 

zamanında Rus knezleri arasındaki mücadele de artmış ve Rus knezlikleri de Altın 

Orda’daki ikili iktidara parallel bir şekilde ikiye ayrılmışlardır. Ancak, Toktâ Han’ın 

Knez Andrey’i desteklemesi ve Dmitriy’i mağlup etmesi üzerine bütün Kuzey Rusya 

knezleri Andrey’in iktidarını kabul etmişlerdir. Böylece Toktâ bir taraftan Rus 

knezlikleri üzerindeki hâkimiyeti tekrar sağlamış, diğer taraftan Nogay’ın etki alanını 

sınırlandırmış oldu. Toktâ’nın her geçen gün güçlenmesine karşın yetkileri 

sınırlandırılan Nogay  hiç şüphesiz bu durumdan hoşnut olmamıştır. Nitekim Toktâ 

ile Nogay arasındaki bu karşılıklı nefret çok geçmeden açığa çıkmıştır.  

 

                                                 



356

 PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 241; PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 129; PSRL, XII, 



Lavrentyevskaya Letopisy, s. 459-460.  

 

71

 Toktâ’nın üvey annesi Çiçek, daha kocası Mengü-Timur hayattayken devlet 



işleriyle ilgilenmiş ve bundan dolayı Çiçek’in, Nogay Mirza’ya rakip olabileceği 

söylentisi yayılmıştı. Herhangi bir rekabeti sindiremeyen Nogay Mirza’nın 1294 

yılında Çiçek’i boğdurtmasına çok kızan Toktâ Han intikam almak üzere harekete 

geçti. Nogay Mirza’ya sığınan katillerin kendisine teslim edilmesini isteyen ve 

olumsuz cevapile karşılaşan Toktâ, 1298 yılında Nogay Mirza’nın üzerine yürüdü. 

Nogay Mirza, Toktâ Han’dan kaçan askerlerle birlikte 200 bin kişilik bir orduyla 

Toktâ’ya karşı koydu ve galip geldi.

357


 Han’ı Don Nehri’ne kadar kaçmak zorunda 

bırakan bu savaş, Altın Orda hükümdarlarının birbirlerine karşı  kılıç çektikleri ilk 

ciddi savaş oldu.  

 

 



Nogay Mirza, nasıl Tula Buka’ya karşı Toktâ’yı tahta çıkarmakta hata ettiyse, 

aralarındaki savaştan sonra onu takip etmeyerek hayatının en önemli ikinci hatasını 

yapmış oldu. Nitekim bu savaştan iki yıl sonra Toktâ Han, tekrar büyük bir ordu 

topladı ve 699/1299-1300 yılında ordusunu bir kez daha Nogay’a karşı yöneltti. Arap 

kaynaklarına göre, savaş bugün Poltava ili olarak bilinen Kağanlık civarında vukû 

buldu.


358

 Bu sefer Nogay mağlup oldu ve esir düştü. Toktâ’nın ordusunda bulunan 

bir Rus asker, mukafatlandırılacağı düşüncesiyle Nogay’ın kesik kafasını Toktâ’ya 

götürdüğünde,  Toktâ “halktan birinin Han’ı öldürme hakkı yoktur” diyerek Rus 

askeri idam ettirdi.

359


 

 

 



İkili iktidarın sona ermesiyle Altın Orda Devleti  Toktâ, Özbek ve Canibek 

hanlar zamanında her geçen gün gelişmeye devam etti. Ancak, fetret devrinin Altın 

Orda Devleti’nin geleceği için büyük olumsuzluklar yarattığını söylemek 

mümkündür. Altın Orda Devleti’nin iki hanı Toktâ ile Nogay’ın

360

 farklı Rus 



                                                 

357


 Rukneddîn Beybars, Beybars Tarihi, Tiesenhausen, I, s. 196-202;  R. Fahreddin, a.g.e., s. 29-30; 

Türkçe terc., s. 49. 

358

 Rukneddîn Beybars, Beybars Tarihi, Tiesenhausen, I, s. 210.  



359

 Nuveyrî, Nihayetu’l-ereb fî funûni’l-edeb, Tiesenhausen, I, s. 272-279. 

360

 Toktâ Han’ın dahi han olarak gördüğü Nogay’ın Han olarak kabul edilmesini, aşağıda vereceğimiz 



örnek de onaylamaktadır. Bizans İmparatoru VIII. Mikhail, Nogay’ın Bizans üzerine düzenlediği 

seferlerin birinden sonra evlilik dışı kızı Euphrosyne’yi Nogay’a vermiştir. (G. Ostrogorskiy, Bizans 



Tarihi, Çev. F. Işıltan, TTK, Ankara 1981, s. 424; A. A. Vasiliyev, History of the Byzantine Empire 

324-1453, Madison and Milwaukee 1964, s. 601; Ş. Baştav, Bizans İmparatorluğu Tarihi, Son Devir 

(1261-1461), Osmanlı Türk – Bizans Münasebetleri, Türk Kültürüne  Araştırma Enstitüsü Yayınları, 

 

72

knezlerini desteklemeleri ve daha sonra savaş alanında karşı karşıya gelmeleri hiç 



şüphesiz Rusların işine yaradı.  İkili hâkimiyet devrinden kendileri için bir ders 

çıkaran Ruslar, Altın Orda’daki mücadelenin işlerine yarayacağını ve Altın Orda 

hâkimiyetinin o kadar da sarsılmaz olmadığı sonucuna varadılar. Ayrıca Toktâ Han 

izlediği siyasette kendisini çevreleyen emir, tüccar ve diğer yetkili gruplarla istişare 

etmek zorunda olduğu ve Rus knezlerinin bu çevrelerde destek arayışlarında 

bulundukları için Rus knezlerinin her birinin Han sarayında gerektiği zaman yardıma 

başvurabileceği bir emîr ya da komutan bulunuyordu. Knezler kendi çıkarlarını 

korumak ve topraklarını genişletmek için onların yardımına sık sık başvurmaktan da 

çekinmiyorlardı. 

 

 



Toktâ Han, Altın Orda’da sağladığı düzenden sonra bütün Rus knezlerini 

tekrar itaat altına almasına rağmen Rus knezleri arasındaki mücadele aynı  hızla 

devam etmekteydi. 1290 yılların başında Rus knezleri arasında iki büyük rakip 

grubun  ortaya çıktığı görülmektedir. Bunların ilki Rostov merkezli, diğeri de 

Pereyaslavl, Tver ve Moskova’nın birleşimi olan Merkezî Rusya grubudur. 

Aralarındaki ilk büyük anlaşmazlık daha Nogay hayattayken, 1297 yılında vuku 

buldu. Toktâ Han, Nogay ile mücadele etmesine rağmen, buradaki durumun 

acziyetinden dolayı büyük bir ordu ile birlikte Nevrüy adlı elçini ve Saray 

piskoposunu Rus knezlerini barıştırmak üzere Vladimir’e gönderdi. Büyük 

müzakerelerden sonra knezler barışma kararı aldılar.

361

 Ama dört yıl sonra Moskova 



                                                                                                                                          

Ankara 1989, s. 5.) Bu da VIII. Mikhail’in, Nogay’ı Han olarak kabul ettiği ve onunla akrabalık 

bağları kurarak iyi geçinmeye çalıştığı anlamına gelmektedir. Balkanlar bölgesinden vereceğimiz bir 

diğer örnek ise Nogay’ın gücünün altını çizmektedir. Balkan işleri Nogay’ın elindeydi. Mengü-

Timur’un Balkan işlerine karışmasından ve Bulgar tahtı yüzünden Nogay ile VIII. Mikhail’in arası 

biraz da olsa açılmıştır. Mengü-Timur ölünce, Bizans ile arayı düzeltmek için Nogay’ın eline bir fırsat 

geçmiştir. Bizans İmparatoru, o sıralarda isyankâr Tesaliya hâkimi İoannes Dukas’a  karşı bir sefere 

hazırlanıyordu. Mikhail, bu iş için damadı Nogay’ı yardıma çağırmaya çekinmemiştir. Nogay da en 

iyi 4000 askerini VIII. Milhail’e yardıma göndermiştir.  İmparator, Nogay’ın bu hareketinden çok 

memnun kalmış; ancak plânlanan bu sefer gerçekleşememiştir. Zirâ, VIII. Mikhail 1282 tarihinde 

vefat etmiştir. (D. M. Nicol,

 

Bizans’ın Son Yüzyılları (1261-1453), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 

İstanbul 1999, s. 94.) Oğlu II. Andronik, ilk iş olarak Georgi Terteri adında bir Kuman, yani Türk-

Kıpçak soyundan gelen birinin Bulgar tahtına geçmesini sağlamıştır. Ancak Nogay, buna karşı 

çıkınca, Andronik geri adım atmak zorunda kalmış, hatta Terteri’yi hapsetmiştir. Bulgar tahtına ise 

Nogay, kendi adayı olan Smileç (1292-1298) isimli bir Bulgar knezini çıkartmıştır. (P. Tuğlacı, 

Bulgaristan ve Türk-Bulgar İlişkileri, Cem Yayınları,  İstanbul 1984, s. 47-48.) Böylece 

Bulgaristan’da Nogay’a sıkı sıkıya bağlı gerçek bir Moğol hâkimiyeti oluşmuştur. Nogay’ın ölümüyle 

Bulgaristan üzerindeki Altın Orda boyunduruluğu gevşemiştir.  

361


 PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 242.  

 

73

Knezi Daniil, anlaşmayı bozarak Ryazan Knezliği’ne ait Koromna şehrini ele 



geçirdi. Ryazan Knezi Konstantin, burada bulunan Moğol baskağına  şikayette 

bulundu, ancak Daniil, gerek Konstantin’i gerek ise Altın Ordalı görevliyi mağlup 

etti. Hatta Moskova Knezi, hileye başvurarak  Konstantin’i Moskova’ya çağırıp 

burada hapsetti.

362

  

 



 Moskova 

Knezi 


Daniil’in hareketleri bununla sınırlı kalmamıştır. 

Kolomna’dan sonra 1303’te Smolensk Knezliğine ait Mojaysk şehri, daha sonra ise 

Pereyaslavl  şehri, Moskova’nın idaresi altına geçti.

363


 Moskova Knezi’nin 

topraklarını genişletmeye yönelik bu politikası hiç şüphesiz  diğer Rus knezlerini 

rahatsız etti. Nitekim Büyük Vladimir Knezi Andrey Gorodeçkiy Toktâ’nın yanına 

giderek Daniil’i şikayet etti. Toktâ Han 1304 yılının sonbaharında Altın Orda 

elçilerinin başkanlığında bütün Rus knezlerinin Pereyaslavl’de toplanmasını istedi. 

Altın Orda elçilerinin açtığı toplantıya Vladimir, Moskova, Tver  ve diğer knezlerin 

yanı sıra Rus Kilisesi’nin Patriği Maksim de katıldı. Bütün knezler, Han’a itaatlerini 

bir kez daha bildirdiler.

364

  

 



 

Her ne kadar Toktâ Han, Rus knezliklerini itaat altına almaya başarsa da, 

izlediği politikada Rus knezlikleri arasında Moskova ve Tver’in ön plana çıktıkları 

hususu göz ardı edilemezdi. Dolayısıyla Toktâ, kendinden önceki hanlardan farklı 

olarak Rostov Knezliği’ni değil de, Moksova ve Tver knezliklerini desteklemeye 

başladı. Nitekim Toktâ Han, Pereyaslavl’ı Moskova’ya bağladı, Büyük Vladimir 

Knezliği için yarlığı ise Tver Knezi Mihail’e verdi.

365


 Toktâ Han böylece hem her iki 

knezi de memnun etmiş, hem de Moskova ve Tver’in her birinin fazla güçlenmesini 

engelleyerek bu iki knezlik arasında dengeleyici politika izlemiş oldu. Toktâ Han’ın 

Moskova ve Tver’e dayalı politika izlemesiyle birlikte, bu iki knezlik her geçen gün 

daha fazla geliştiler ve bu tarihten itibaren de artık Büyük Knezlik için mücadele 

Moskova ile Tver arasında cereyan etmeye başladı.   

 

                                                 



362

 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 140;  PSRL, II, Voskresenskaya Letopisy, s. 244.  

363

 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 131.  



364

 A. Nasonov,  Mongolı i Rusy, s. 79; G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 199-200.  

365

 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 141.  



 

74

 



Rus knezlikleriyle belki de en fazla ilgilenen hanlardan biri Toktâ Han idi. G. 

Vernadskiy, sadece Reşidü’d-dîn’in eserini devam ettiren Anonim yazara

366

 

dayanarak Toktâ Han’ın 1312 yılında Rus knezliklerini ziyaret etmek üzere yola 



çıktığını ve yolda yakalandığı hastalıktan dolayı Rus topraklarına varamadan 

öldüğünü yazmaktadır.

367

 Toktâ Han’ın Rus knezliklerini ziyaret etmek istemesi çok 



ilginçtir. Zira ondan önce ve sonra hiçbir Altın Orda hanı böyle bir teşebbüste 

bulunmadı. G. V. Vernadskiy bu konuda ilginç yorumlarda bulunmuştur. 

Vernadskiy’e göre, Toktâ Büyük Vladimir Knezliği’ni ortadan kaldırarak diğer Rus 

knezliklerini doğrudan kendisine bağlamak istiyordu. Vernadskiy, Rus knezlikleri 

arasında anlaşmazlıkların önüne geçmek amacıyla knezler arasında kendi döneminde 

oluşturduğu toplantıları sürekli hale getirmek, belki de ilk toplantıya başkanlık 

etmek, daha sonra ise bu meclisin başına bir Moğol soylusunu getirmek istediği 

yönünde tahminlerde bulunmuştur.

368

 Toktâ Han’ın ölümü, onun olası bütün 



planlarını bozmuş olsa da Toktâ Han gerek Altın Orda’da düzeni sağladı gerek ise 

Rus knezliklerini de tekrar kontrolü altına aldı. Ancak daha bu dönemde daha sonra 

Altın Orda için büyük tehlike arz edecek Moskova Knezliği güçlenmeye başladı. 

Moskova Knezliği’nin asıl yükselişi ise Özbek Han zamanında gerçekleşti.   

 

 


Download 3.07 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   39




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling