T. C. MİMar sinan güzel sanatlar üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ tarih anabiLİm dali ortaçAĞ tariHİ programi
Download 3.07 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- IV.8.1. Rus Askerî Düzeninin Altın Orda Örneğinde Oluşturulması
IV. 8. Askerî Alandaki Etkiler Moğollar ile önce düşman olarak karşılaşan, daha sonra ise onların vassalı haline gelen Rusların, Altın Orda’nın birçok seferine katıldıkları da bilinmektedir. Örneğin, Moskova ve Suzdal knezleri Toktamış’ın Timur ile yaptığı muharebeye katılmışlardır. 1154
Reşidü’d-dîn, Toktâ Han’ın ordusuna Rus, Çerkes, Kıpçak, Macar birliklerinin katıldığını kaydetmiştir. 1155 Yine aynı müellif, Toktâ Han ile Nogay arasındaki savaşta Nogay’ı bir Rus askerinin öldürdüğünü yazmıştır. 1156
1152 E. P. Karnoviç, Rodovıye Prozvaniya i Titulı v Rossiyi, S. Petersburg 1886, s. 51. 1153 PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 138-143.
1154 Şerefeddîn Yezdi, Zafername, W. D. Tiesenhausen, II, Sbornik Materialov Otnosyasihsya k İstoriyi Zolotoy Ordı, İzdatelystvo Akademiyi Nauk SSSR, Moskova 1941, s. 156; S. A. Fetişev, Moskovaskaya Rusy Posle Dmitriya Donskoğo 1389-1395 Godı, Drevlehranilişe Yayınları, Moskova 2003, s. 68. 1155 Reşidü’d-dîn, Sbornik Letopisey, I, Moskova-Leningrad 1952, s. 275. 1156 Reşidü’d-dîn, Sbornik Letopisey, I, s. 72. Ayrıca Rusların Altın Orda saflarında savaşmaları hakkında bkz. II. 7.
273
Belli aralıklarla binlerce Rus genci Moğol ordusuna alındığından Ruslar, Moğol askerî sistemi ve kullanılan silahlar hakkında fikir sahibi olup, çok geçmeden öğrendiklerini Rus ordusu için uyarlamışlardır. Rusların Altın Orda’yı askerî alanda da örnek almalarının bir diğer nedeni askerî gücün kullanımı konusundaki algılayış ve nedenlerinin değişmiş olmasıdır. Nitekim, Moğol istilâsı öncesinde Rusların askerî birliklerin topraklarını genişletme amacıyla kullanma şansları yoktu. Zira o tarihlerde Rus knezleri, ya kendi aralarında savaşıyor, ya da başta Türk olmak üzere göçebe kavimlerin saldırılarına karşı koymaya çalışıyorlardı. Ayrıca Ruslar bu kavimlere karşı başarı kazandıkları takdirde dahi, onların topraklarını istilâ etme gibi bir niyetleri yoktu. 1157 Rusların Altın Orda Devleti’ne tâbiyetleriyle, politikaları da değişmiştir. Daha Altın Orda döneminde Moskova Rusyası, diğer Rus knezlikleri sayesinde topraklarını genişleterek yayılmacılık politikasına başlamıştır. Ardından Litvanya’nın idaresindeki Rus knezlikleri, Altın Orda yıkıldıktan sonra ise Altın Orda’nın varis hanlıkları Ruslar tarafından ele geçirilmiştir. Merkeziyetçi devlet gereği, gücün yeni toprak ve zenginlikler sayesinde artırılması ve evrensel bir imparatorluğun kurulması arzusunu da, Rusların Büyük Moğol İmparatorluğu ile Altın Orda’dan aldıklarını söylemek mümkündür. Bu amaçlarına ulaşmak için ise Ruslar, Türk-Moğol askerî yapısını da benimsemek zorundaydılar.
Moğol istilâsı öncesinde Kiyev Rusyası’nda birlikler; knezin drujinası (birliği) ve binbaşı başkanlığında şehir halkından oluşan gönüllü milis kuvvetleri olmak üzere iki ana bölümden oluşuyordu. Altın Orda döneminde düzen değişmiştir Moğollar asker ihtiyacını karşılamak için köy halkı da dahil olmak üzere herkesi askere almıştır. Ayrıca şehir halkının azalması ve veçelerin kaldırılması ile birlikte gönüllü milis kuvvetleri de ortadan kalkmıştır. 1158
1157 Bkz. I.1.4. 1158 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 371. 274
Yine Altın Orda’nın doğrudan olmasa da etkilerinden biri, Altın Orda döneminde knezin drujinasındaki (askerî birlik) değişiklikler oldu. Moğol istilâsı öncesinde drujina üst ve alt birimlerden oluşuyordu. Üst birimi boyar sınıfı, alt birimi de “gridy” olarak adlandırılan knezin sarayında ikinci dereceden askerler oluşturuyordu. Knezin bu birlikler üzerindeki gücü, onun ülke içerisindeki iktidarı ve gücü ile doğrudan ilgiliydi. Drujinnikler (bu birliklerin başkanları) knezi ancak onun güçlü olduğu dönemlerde desteklemişlerdir. Moğol istilâsı öncesinde söz konusu iki birlik sıkı işbirliği içerisindeydi. XII. yüzyılın ikinci yarısında ise bu iki grup arasında bazı farklar ortaya çıkmıştır. İleri gelen boyarlar artık kendi birliklerini kurmuş, knezin birliğinin temelini ise alt drujinnikler oluşturmaya başlamıştır. Böylece bu alt drujinnikler “knyajeskiy dvor”, yani “knez ordusu (sarayı)” olarak nitelendirilmişlerdir. 1159 Altın Orda döneminde ise durum tamamen değişmiştir. Boyarlar, kendi birliklerini bulundurma hakkını kaybederken, kendilerine verilen toprağın karşılığında kneze karşı askerî hizmette bulunmak zorunda kalmışlardır. Bununla birlikte knezin askerî gücünün temelini, alt birim ve knezin hizmetçisi olan saraylılar oluşturuyordu. 1160
Altın Orda döneminde Rus askerî birliklerin iç yapısı da değişmiştir. Artık Rus ordusu on, yüz, bin, onbin şeklindeki Türk-Moğol nizamına göre oluşturulmuş ve bu sistem Altın Orda’nın yıkılışından sonra da devam etmiştir. 1161
Yine XV. yüzyılın sonu ile XVI. yüzyıllarda Moskova ordusu Moğol ordusunun örneğinde beş büyük birliğe bölünmüştür. Rusça’da “polk” olarak geçen bu beş birlik şunlardı: merkez, sağ kol, sol kol, öncü birlik, artçı birlik. Aynen Moğollar’da olduğu gibi Moskova’da da sağ kol birlikler sol kola göre daha önemliydi. 1162
Yine Moskova ordusu Tatar örneğinde “ertoul” yani keşif bölüğü ve istihkam bölüğünü oluşturmuştur ki, bu bölükler seferlerde köprü inşaası ve benzeri faaliyetlerde bulunuyordu. 1163 Kazan’ın ele geçirilmesinden önce 1550’de Ruslar avcı taburu oluşturmuşlardır. Ateşli silah kullanan bu daimi piyade birlik, İ. S. Peresvetov’un
1159 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 372. 1160 Bkz. IV.3.5. 1161 A. Rihter, İzskedovaniya o Vliyaniyi Mongolo-Tatar na Rossiyu, s. 349. 1162 G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 370-371. 1163 M. Hudyakov, Oçerki Po İstoriyi Kazanskoğo Hanstva, İnsan Yayınları, Moskova 1991, s. 240. 275
projesi çerçevesinde kurulmuştur ki, Peresvetov, Türk ordusunun hayranı olup, Türk ordusunun örnek alınması gerektiği tezini savunuyordu. 1164
Altın Orda zayıfladığı dönemde de Moskova knezleri Moğolların “askere çağırma” geleneğini devam ettirmiş ve bu askerleri kendi birlikleri içerisinde kullanmışlardır. Nitekim, Dmitriy Donskoy Moğol sistemine dayanarak topladığı askerlerle Mamay’ı mağlup etmeyi başarmıştır. 1165 Dmitriy’in oğlu I. Vasiliy de Moğol geleneğini devam ettirerek asker toplamış ve Timur’a karşı koymaya çalışmıştır. 1166 Ordularını Altın Orda ordusuna göre düzenleyen Ruslar, ayrıca birçok savaş taktiğini de Moğollar’dan benimsemişlerdir. Düşmanı iki taraftan sarma, ani saldırı ve ani geri çekilme, at üzerinde ok ve yay atma taktiklerini Ruslar Altın Orda askerlerinden öğrenmişlerdir. Nitekim Herberstein, savaş sırasında Rusların hızlı ve ani saldırılarda bulundukları yazmaktadır. 1167
Yine Rus ordusundaki Kozak birlikleri de varlıklarını Tatarlara borçludur. Tatarca “hür kişi” anlamına gelen, Rus sınırlarına yerleştirilmiş ve adeta Rus sınırlarını çizen Kozaklar, Türklerin sınır garnizonlarını hatırlatmaktadırlar. Kozaklar başta asker cemiyetine benzeyen bir grup olarak ortaya çıkmıştır. Ancak, bu askerler gerek giyim ve silahları, gerekse de yaşayış tarzı bakımından kendilerine Tatar ve diğer Türk-Moğol halklarını örnek almışlardır. Hatta bundan dolayı Kozak diline çok sayıda Tatarca kelime girmiştir. 1168
IV.8.2. Rus Ordusundaki Türk-Moğol Silahları Ruslar kendi ordularında Moğol silah ve zırhlı takımlarını kullanmışlardır. Daha 1246 yılında Galitsk Knezi Daniil, Batu’nun yanından döndükten sonra askerî
1164 M. Hudyakov, Oçerki Po İstoriyi Kazanskoğo Hanstva, s. 240. 1165 PSRL, III, Voskresenskaya Letopisy, s. 61-64; PSRL, Ermolinskaya Letopisy, s. 169-170; M. İ. İvanin, O Voyennom İskusstve i Zavoyevaniyah Mongolo-Tatar i Sredneaziatskih Narodov Pri
1166
PSRL, IX, Tipografslaya Letopisy, s. 207-212; PSRL, VI, Rogojskaya Letopisy, s. 132-133 1167
S. Von Herbersteyn, Notes upon Russia, I, s. 96-97. 1168
A. Rihter, İzskedovaniya o Vliyaniyi Mongolo-Tatar na Rossiyu, s. 350. 276
birliğini Moğol tarzında donatmış ve Tatar silahlarını kullanmaya başlamıştır. İpatyevskaya Kroniği’nde Knez Daniil’in 1252 yılında Almanlara karşı savaşta Tatar silahlarıyla donatıldığı, Almanların bu silah ve zırh takımlarına şaşkınlıkla baktıkları yazılmaktadır. 1169
Yine atlı birlikler ve bu birliklerin bütün teçhizatları da Altın Orda’dakilere benzetilmiştir. Süvari birlikler genellikle göçebe hayat yaşayan toplumlarda çok yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Nitekim Fransız tarihçisi Jean Berenger, Avrupalı orduların, süvarinin kitle halinde kullanılması kuramını Asya ve Afrika ordularından aldıklarını yazmaktadır. 1170
Berenger’in Asya ve Afrika ordularından kastettiği ise Hun, Arap, Moğol ve Osmanlı ordularıdır. Moğol süvari birliklerinin Rus ordusunu da etkilediğini ve Rus süvari birliklerinin Moğol örneğinde oluşturulduğunu tahmin etmek mümkündür. Nitekim Rus tarihçisi Ryasanovskiy de herhangi bir açıklama getirmeden, Rus atlı birliklerinin Altın Orda birlikleri örneğinde oluşturulduğunu yazmaktadır. 1171 Tahminimizi güçlendirecek hususlardan biri ise Altın Orda döneminde Rus knezliklerinde at sürülerinin artması 1172
ve knezlerin vasiyetnamelerinde 1173 çok sık atlardan ve seyislerden bahsedilmeye başlamasıdır. Rusya’da ateşli silah kullanımı konusuna gelince, Ruslar bu silahla 1376 yılında Bulgar şehrini kuşattıkları sırada tanışmışlardır. Rus tarihçisi V. Mavrodin, Rusların Bulgar’ı ele geçirdiklerinde bu silahla tanıştıklarını, daha sonra ise Moskova’nın savunabilirliliğini artırmak için Batı’da da bu silahla ilgili bilgi edindiklerini yazmaktadır. 1174
Nitekim, Toktamış’ın Moskova kuşatması 1175
sırasında
1169 PSRL, XI, İpatyevskaya Letopisy, s. 540-541. 1170 Jean Berenger, “Avrupalıların Hareket Harbi Kavramına ve Süvarinin Kullanılışına Bozkır Uluslaraının (Hunlar, Moğollar, Tatarlar) Etkileri (V-XVIII Yüzyıl), çev. Ahmet Onur, Askeri Tarih
1171
V. A. Ryazanovskiy, “K Voprosu o Vliyaniyi Mongolyskoy Kulyturı i Mongolyskoğo Prava Na Russkuyu Kulyturu i Pravo”, Voprosı İstoriyi, S. 7, Moskova 1993, s. 157. 1172 Bkz. V.1.2. 1173 “Duhovnaya Gramota (Pervaya) Velikoğo Knyazya Dmitriya İvanoviça”, DDG, s. 24-25; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça s Knyazem Galitskim Yuriyem Dmitriyeviçem”, DDG, s. 39-40; “Dokonçaniye Velikoğo Knyazya Vasiliya Dmitriyeviça s Knyazem Serpuhovskim i Borovskim Vladimirom Andreyeviçem”, DDG, s. 43-45. 1174
V. Mavrodin, “O Poyavleniyi Ognestrelynogo Orujiya na Rusi”, Voprosı İstoriyi, S. 8-9, Moskova 1946, s. 98-101. 1175 Kuşatma için bkz. I.3.10. 277
(1382) Ruslar hem top, hem de tüfeklerle karşı koymaya çalışmışlardır. 1176
İlk Rus tüfekleri Doğu tipi tüfekler idi. Nitekim, tüfek kelimesi de Rusça’ya aynen girmiştir. Bununla birlikte Moğollar XIV. yüzyılda dahi tüfek kullanmamışlardır. Ruslar ise tüfeği Hârezm ile sıkı münasebetler içerisinde olan Bulgarlar’dan almışlardır.
yaptıkları silahlar da dahil olmak üzere yaptıkları silahları Arap harfleriyle süslemişlerdir. Kremlin Sarayındaki Orujeynaya Palata’da bu silahlara rastlamak mümkündür. Örneğin pırlanta ve değerli taşlarla süslenen silahlarda birçok süs ve hacın yanında Arap harfleriyle “ve başşir el-muminin” (ve inananları sevindir) şeklinde yazılar yer almıştır. 1177
Yine III. İvan’ın oğlu Knez Andrey Staritskiy’e ait XVI. yüzyılın başlarında yapılan bir bıçakta Rusça yazıların yanısıra Arapça harflerle yazılan bir metin de yer almaktadır. 1178
1670’de Rus ustası Grigoriy Vyatkin tarafından Çar Aleksey Mihayloviç için yapılan silahların üzerinde ise çok sayıda Kur’an-ı Kerim’den ayet yer almaktadır. 1179
Ortaçağa ait çok sayıda silahın üzerinde Arapça yazıların bulunduğunu Rus tarihçisi P. P. Yepifanov da araştırmalarında belirtmiştir. 1180
Yine A. Tereşenko’nun 1853 yılında Saray’da yaptığı kazı sonucunda Arap, Fars ve Tatarca yazıların bulunduğu çok sayıda silah ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan birinin üzerinde şöyle bir yazı vardır: “Birahmeti ilyagi taalya nahnul melik el azıym han ve emir kebir Mihail Fedoroviç memalike kul velayeti Rus”. 1181
Bu silah Çar Mihail Fedoroviç tarafından Cihangir’in varislerinden birine hediye edilmiştir. Rus çarının hediye olarak birine Arapça yazıların bulunduğu silahı hediye etmesi ve yazıda kendisinin han olarak nitelendirilmesi, ilgi çekici hususlardır. Çeşitli Rus silahlarında Arap harfleriyle
1176
PSRL, VII, Ermolinskaya Letopisy, s. 172; Thomas Esper, “Military Sufficiency and Weapons Technology in Muscovite Russia”, Slavic Review, vol. 28, No. 2, Illinois 1969, s. 187. 1177 Gosudarstvennaya Orujeynaya Palata, Moskova 1988, s. 162-163. 1178 Gosudarstvennaya Orujeynaya Palata, Moskova 1988, s. 151. 1179 Gosudarstvennaya Orujeynaya Palata, Moskova 1988, s. 173. 1180 P. P. Epifanov, “Orujiye i Snaryajeniye”, Oçerki Russkoy Kulturı XVI Veka, I, ed. A. V. Artsihovskiy, Moskova 1976, s. 292-360; P. P. Epifanov, “Orujiye”, Oçerki Russkoy Kulturı XVII
1181
A. Tereşenko, “Okonçatelynoye İssledovaniye Mestnosti Saraya s Oçerkom Sledov Deşt-i Kıpçakskoğo Çarstva”, Uçenıye Zapiski İmperatorskoy Akademiyi Nauk Po Pervomu i Tretyemu Otdeleniyam, II, S. Petersburg, 1854, s. 89-105. 278
yazıların yer almasını, büyük ihtimalle Rusların silah yapımında Altın Ordalı silah ustalarını taklit etmeye çalışmalarıyla açıklamak mümkündür.
Altın Orda’nın askerî alanda Ruslar üzerindeki etkisini bu alanda Rusça’daki Türkçe kelimeler de göstermektedir. Ataman (ataman, Kozakların başı), esaul (Kazak yüzbaşı), ulan (süvari asker), bogatıry (bahadır), kinjal (hançer), kobura (tabanca kılıfı), bu kelimelerin başlıcalarıdır. 1182
BEŞİNCİ BÖLÜM ALTIN ORDA’NIN RUSYA ÜZERİNDEKİ SOSYO-KÜLTÜREL ETKİLERİ Moğol istilâsını kıyametin habercisi olarak nitelendiren Rus kronikleri, şehirlerin yerle bir edildiğini, insanların öldürüldüğünü, zanaatkarların esir edilip götürüldüklerini detaylı bir şekilde anlatmaktadırlar. 1183 Ancak kronikçilerin özellikle istilânın neticeleri konusunu çok yanlı bir şekilde kaleme aldıklarını söylemek gerekmektedir. Ayrıca, istilâdan sonra Moğol askerlerinin göçleri de durmuştur. Küçük askerî birliklerinin yanı sıra Moğol hanları fethedilen bölgelere kültürel alandaki danışmanlarını da götürmüşlerdir. Bu görevliler hana, fethedilen
1182
Rusça’ya giren Türkçe ve Altın Orda yoluyla giren Farsça ve Arapça kelimeler için bkz. V.5. 1183
PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 123-127; PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 446-447. 279
bölgelerde daha Çengiz Han’dan kalan devlet ve askerî yapıyı hayata geçirmekte yardımcı olmuşlardır. Çin, İslam dünyası, Rus toprakları dahil olmak üzere Moğolların ele geçirdikleri bütün ülkelerde XIII. yüzyıldan sonra eskisine göre siyasî istikrarın arttığını görüyoruz. Siyasî istikrar ise ekonomi, ticaret, kültür ve diğer alandaki gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Ayrıca şehir hayatının, sanayinin ve ticaretin yeniden canlanması bu bölgelerden vergi toplayan hanların işine yarıyordu. Dolaysıyla hanlar, istilânın izlerini çok kısa sürede silmek ve ele geçirilen bölgelerin gelişmesini amaçlamışlardır. Altın Orda’nın hâkimiyeti altına giren Rus toprakları da bu anlamda istisna olmamıştır. Nitekim Altın Orda döneminde istilâ zamanında yıkılan şehirlerin yerine yenileri inşa edilmiş, ziraat alanları artmış, Rus knezlikleri Batı ülkelerinin yanı sıra Doğu ülkeleriyle de ticaret yapma şansına kavuşmuştur. Altın Orda ve sonrasında Rus topraklarında gelişen posta teşkilatı ise bütün yabancı seyyahları şaşırtmıştır. Altın Orda’nın Rusya’ya hiçbir şey kazandırmadığını ve Rusların gelişmelerini engellediğini ileri süren Karl Marx dahi Avrupa’nın, doğu sınırında muntazam imparatorluğun (Rusya) ortaya çıkmasına şaşırdığını, Avrupa’nın, önünde titrediği Beyazid’in dahi Moskova Çarı’nın kibirli konuşmasını dinlediğini yazmıştır. 1184
XVI. yüzyılda Avrupa’yı şaşırtacak ve Beyazit’in ciddiye alacak Moskova Rusya’sı bu konumuna bağımsızlığını kazandığı ilk yılında ulaşmamıştır. Moskova Rusya’sının güçlenmesi ve Avrupa’nın en büyük devletlerinden biri haline gelmesi, yaklaşık üç asır boyunca Altın Orda’nın idaresi altında yaşamasının bir neticesidir.
V. 1. Ekonomik Alandaki Etkiler V.1.1. Şehircilik Özellikle Moğolları ve Altın Orda’yı sadece olumsuz yönden ele alan tarihçilerin birçoğu, Moğollar ve Altın Orda döneminde ele geçirilen topraklardaki
1184
İstoriya Diplomatiyi, I, ed. V. P. Potemkin, Sotsekgiz Yayınları, Moskova 1941, s. 197. 280
bütün şehirlerin yerle bir edildiğini ileri sürmektedirler. 1185
Hiç şüphesiz bütün istilâ ve askerî seferler zamanında olduğu gibi, Moğol istilâsı da Rus şehirlerinin yıkılmasına yol açmıştır. 1186
Rus kronikleri, çok sık Rus şehirlerinin Moğol istilâsı döneminde gördükleri zararlardan bahsetmektedirler. Özellikle istilânın ilk yıllarında Kiyev, Çernigov, Pereyaslavl, Ryazan, Suzdaly, Vladimir ve diğer Rus knezlik ve şehirleri tahrip olmuştur. 1187 Smolensk, Novgorod, Pskov, Galiç gibi Batı Rus topraklarındaki şehirler ise daha az zarar görmüştür. Şehirlerin tahrip olmasının yanı sıra binlerce insanın eser edilip götütürüldüğü de bilinmektedir. 1188
Moğol istilâsı döneminde Rus şehirlerinin zarar gördükleri tarafımızca da inkar edilmemekle birlikte, gerek Moğol istilâsı öncesinde gerekse de Altın Orda zamanında Rus knezlikleri arasındaki mücadelenin de, Moğol istilâsı kadar Rus şehirleri için olumsuz neticelere yol açtığını unutmamak gerekmektedir. Nitekim bu mücadeleler Kiyev Rusyası’nın yıkılmasına neden olduğu gibi, Rus knezliklerini ekonomik açıdan olumsuz etkileyerek Rus topraklarında para basımına dahi son verilmesine neden olmuştur. 1189
Diğer taraftan daha askerî seferler sona ermeden Moğollar hem yıktıkları şehirleri onarmaya çalışmış hem de yeni şehirler inşa etmeye başlamışlardır. Zira, şehirlerin varlığı ve ele geçirilen toprakların ekonomik olarak gelişmeleri, Moğolların çıkarına idi. Nitekim İbn Haldun, başta Bağdad olmak üzere Moğollar tarafından bazı şehirler yıkıldıktan sonra yeni merkezlerin ortaya çıktığını, kültürel çalışmaların devam ettiğini bildirmiştir. 1190
Rus topraklarındaki şehirler için de bu görüşün geçerli olduğunu söylemek mümkündür. Kiyev 1191 ile Vladimir 1192 tahrip
1185
N. E. Nosov, Russkiy Gorod Feodalynoy Epohi: Problemı i Puti İzuçeniya. Problemı Sotsialyno- Ekonomiçeskoy İstoriyi Rossiyi, S. Petersburg 1991, s. 67-69. 1186
Leo de Hartog, Russia and the Mongol Yoke 1221-1502, British Academic Press, London-New York 1996, s. 162-163. 1187 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 123-127. 1188 PSRL, XII, Lavrentyevskaya Letopisy, s. 446-447. 1189 Bkz. II.8.1. 1190 W. Barthold, Halife ve Sultan, çev. İlyas Kamalov, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2006, s. 111. 1191 Moğol istilâsı dönemi Kiyev şehrinin konumu için bkz. G. Y. İvakin, “İstoriçeskoye Razvitiye Yujnoy Rusi i Batıyevo Naşestviye”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, ed. N. A. Makarov-A. V. Çernetsov, Nauka Yayınları, Moskova 2003, s. 59-65. 281
olurken ve konumlarını yetirirken, Moskova, 1193
Kolomna 1194
ve Tver 1195
gibi şehirler ön plana çıktı. Kiyev ile Vladimir’in Rus knezlikleri arasında eski konumlarını kaybetmeleri ise, Moğol istilâsından ziyade, knezlerin Altın Orda hanlarına karşı izledikleri yanlış politika ile izah edilmektedir. Nitekim hanlara sorun çıkarmayan Moskova ve Tver gibi knezlikler, Kiyev ile Vladimir’in yerini almış ve Rus topraklarının en önemli iki merkezi haline gelmişlerdir.
Ortaçağ Rus şehirleri konusunu çalışan Rus tarihçisi V. A. Kuçkin, Altın Orda döneminde Rus knezliklerinde şehir sayısının arttığını yazmaktadır. Kuçkin’e göre, Altın Orda döneminde Tver Knezliği’nde 8, Moskova Knezliği’nde 12 yeni şehir kurulmuştur. 1196
Yine Tipografskaya Kroniği’nde 1351 yılında Murom Knezi Yuriy Yaroslaviç’in ilk knezlerden itibaren tahrip olmaya başlayan şehrini yenilediği yazılmaktadır. 1197
Kronikteki bu haber bir kez daha bazı Rus şehirlerinin daha Altın Orda öncesinde yıkılmaya yüz tuttuğunu ve Altın Orda döneminde birçok şehrin imar edildiğini göstermektedir. Altın Orda döneminde Rus şehirlerinin gerilemediğine, Herberstein’in notları da işaret etmektedir. XVI. yüzyılın başlarında iki kez Moskova’yı ziyaret eden Avusturyalı diplomat, yolculuğu boyunca tuttuğu notların büyük bir bölümünü Rus şehirlerine ayırmakta ve kroniklerde Moğol istilâsı döneminde tamamen tahrip olduğu ileri sürülen şehirlerin hepsinden ayrıntılı bir şekilde bahsetmektedir. 1198
Altın Orda döneminde Rus şehirlerinin artması ve tahrip olanların yeniden imar edilmelerini Altın Orda hanlarının şehirciliğe verdikleri önem ile açıklamak
1192 Moğol istilâsı dönemi Vladimir şehrinin konumu için bkz. Y. E. Jarnov, “Arheologiçeskiye İssledovaniya vo Vladimire i Problema 1238 Goda”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, s. 48-57. 1193 Altın Orda dönemi Moskova şehri için bkz. T. D. Panova, “Moskva i Mongolyskoye Naşestviye: Harakter Kulyturnoğo Sloya Kremlya XIII Veka”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, s. 97-102. 1194 Altın Orda dönemi Kolomna şehri için bkz. A. B. Mazurov, “Evolütsiya Kolomnı v XIII-XIV Vekah: Ot Maloğo Goroda Drevney Rusi k Domenu Velikoğo Knyazya Moskovskoğo”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, s. 83- 91. 1195
Altın Orda dönemi Tver şehri için bkz. P. D. Malıgin, “Sudybı Torjka i Tveri v XIII Veke”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, s. 92-96. 1196
V. A. Kuçkin, “Goroda Severo-Vostoçnoy Rusi v XIII-XV Vekah (Çislo i Politiko- Geografiçeskoye Razmeşeniye)”, İstoriya SSSR, S. 2, Moskova 1990, s. 77-80. 1197 PSRL, IX, Tipografskaya Letopisy, s. 157. 1198 Herbersteyn, Notes upon Russia, II, s. 7-55. 282
mümkündür. Nitekim, Berke Han ile birlikte Altın Orda’da başlayan şehirciliğin gelişme süreci XIV. yüzyılın ilk yarısında Özbek ve Canibek hanlar zamanında da devam etmiştir. 1199
XIV. yüzyılın ortalarında Altın Orda’nın başkenti Saray, 1200
75 bin nüfusu ve yayıldığı alanla Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri haline gelmiştir. 1201
Yine hanlar şehir halkından ve tüccarlardan vergi topladıklarından dolayı şehirlerin gelişmesini ve istikrar içinde büyümelerini istemişleridir. Dolayısıyla Altın Orda döneminde Rus şehirciliğinin gerilemediğini, tam tersine gelişme gösterdiğini söylemek mümkündür.
Diğer taraftan özellikle usta ve sanatkarların Altın Orda veya Moğol İmparatorluğu’na götürülmesi, geleneksel Rus sanat dallarının gelişmesini belli bir ölçüde olumsuz etkilemiştir. Rus usta ve sanatkarlarının gerek Altın Orda’da gerekse
1199
Altın Orda şehirleri için bkz. F. Ballod, Starıy i Novıy Saray, Stolitsı Zolotoy Ordı, Kazan 1923; A. Tereşenko, “Okonçatelynoye İssledovaniya Mestnosti Saraya s Oçerkom Sledov Deştikıpçakskoğo Tsarstva”, Zapiski Akademiyi Nauk, S. 2, Moskova 1854, s. 89-105. 1200
Saray şehri, Çengiz Han’ın oğlu Batu Han tarafından II. Kıpçak Seferi dönüşünde İdil Nehri’nin sol kıyısındaki bir düzlükte inşâ ettirilmiştir (W. Barthold, “Batu”, İA, II, İstanbul Maarif Matbası, İstanbul 1944, s. 351-353.) Dönemin kaynaklarında Saray-Batu şehrinin yanı sıra Saray-Berke ve Saray el-Cedid adları da zikredilmektedir. Bu husus, Saray şehri ile ilgili farklı görüşlerin ortaya atılmasına neden olmuştur. Saray-Batu ile Saray-Berke’nin aynı şehir olduğunu, Saray el-Cedid’in ise yeni bir şehir olup Özbek Han zamanında kurulduğunu ileri sürenlerin yanı sıra (D. Morgan, The Mongols, Oxford 1986; s. 142.), Saray-Berke’nin Saray el-Cedid olduğunu savunanlar da vardır (G. A. Fedorov-Davıdov, Obşestvennıy Story Zolotoy Ordı, İzdatelystvo Moskovskoğo Universiteta Yayınları, Moskova 1973, s. 79; A. Y. Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, çev. H. Eren, TTK, Ankara 2000, s. 84.) Saray-Batu’nun zamanla Saray-Berke adını almasının ihtimali yüksektir. Bunun nedeni de büyük ihtimalle bu şehrin asıl manası ile şehre dönüşmesinin Berke zamanına denk gelmesidir. Kesin bilinen ve şüphe uyandırmayan nokta ise, gerek Saray-Batu’nun gerek ise
Saray-
Berke ve Saray el-Cedid şehirlerinin Altın Orda’nın başkenti olmasıdır. Saray şehrinin adı, şehrin ortasında yer alan hanların oturduğu Altun-Taş isimli saraydan gelmektedir. El-‘Omerî’ye gore, bu muhteşem sarayın üzerinde iki Mısır kantarı ağırlığında altın bir hilâl bulunmaktaydı. Saray ihata duvarları ve bazı binalarla baştanbaşa çevriliydi. Bu binalarda kışın hanlığın ileri gelen emirleri oturur; yazın ise Han ile birlikte Hanlık Ordası’na geçerlerdi (El-Ömeri, Mesâliku’l-ebsâr fi
Saray da dahil olmak üzere birçok Altın Orda şehrini yerle bir etmiştir (Nizamüddin Şâmî, Zafernâme, çev. Necati Lugal, TTK, Ankara 1987, s. 199). Altın Ordalılar, aynen Büyük Moğol İmparatorluğu ve diğer varisleri gibi, şehirleri uçsuz bucaksız bozkırların ve süvari birliklerin koruduğuna inandıkları için, şehirleri surlarla çevirmiyorlardı. Bu husus, Timur’un işini kolaylaştırmıştır. Timur’un seferlerinden sonra Saray şehri yeniden canlanmasa da, 1578 yılına kadar varlığını devam ettirmiştir. Bu tarihte Korkunç İvan’ın oğlu Fedor’un emriyle Saray şehri tamamen yıkılmıştır (V. Yegorov, “Saray, Sarayçik, Bahçisaray”, Rodina, S. 3-4, Moskova 1997, s. 75). Saray şehirlerinin kalıntısı olarak Volga’dan ayrılan Aktübe kenarındaki iki şehir harabesi kabul edilmektedir ki, bunlar bugünkü Tsarev ve Selitrennoye’dır (W. Barthold, “Saray”, İA, X, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1967, s. 206-207). Bu kalıntılardan ilkinin Saray el-Cedid’e, ikincisinin ise Eski Saray’a ait olduğu bilinmekle birlikte hangisinin Eski Saray, hangisinin Saray el-Cedid’e ait olduğu bilinmemektedir.
V. Yegorov, “Saray, Sarayçik, Bahçisaray”, s. 72-77. 283
de Büyük Moğol İmparatorluğu’nda çalıştırıldıkları bilinmektedir. 1202
Nitekim istilânın ilk yıllarında Rus topraklarında mine üretimi durduğu gibi, Altın Orda döneminde dekoratif çiniler de dahil olmak üzere çok renkli seramik üretimi ile ilgili de elimizde bilgi yoktur. Arkeolojik kazı sonuçları, o dönemde cam bilezik, cam, bronz ve kırmızı akik kolye üretiminin de kesildiğine işaret etmektedirler. Yine taş oymacılığı sanatı yok olmuştur. Doğu Rusya’da inşaat sanatları da Moğol istilâsı döneminde gerilemiştir. Nitekim Moğol iktidarının ilk asrında inşa edilen taş binalarının sayısı önceki asra göre azalırken, kalite düşmüştür. 1203
Çeşitli sanat ve zanaat dallarındaki bu durgunluğun süresi bölgelere göre farklılık göstermektedir. Novgorod gibi Moğol istilâsından daha az etkilenmiş şehirlerde bu alandaki durgunluk yarım asır kadar sürerken, Doğu Rusya’nın büyük bölümünde bu bir asır boyunca devam etmiş ve ancak XIV. yüzyılın ortalarında metalurji gibi üretim alanları yeniden canlanmış ve çok geçmeden Tver, Moskova ve diğer şehirler zanaat merkezleri haline gelmiştir. 1204 Böylece Moğol istilâsının en olumsuz neticesini belki de bu alanda görmek mümkündür. Ancak belirttiğimiz gibi, Altın Orda döneminde Ruslar geleneksel sanat dallarını tekrar canlandırmışlardır. Ayrıca Rus knezlikleri arasındaki mücadelenin ve Altın Orda öncesinde Rus knezliklerinin zaten ekonomik bir kriz yaşamaları, Rus zanaat dallarını Moğol istilâsı kadar olumsuz etkilemiştir. Dolayısıyla bu alandaki Moğol istilâsı ve Altın Orda’nın olumsuz etkisini abartmamak gerekmektedir ki, arkeoljik kazılar da istilâya uğrayan şehirlerde dahi zanaat dallarının tamamen yok olmadığını göstermektedirler. 1237- 1240 yılında Batu Han’ın ordusunun ele geçirdiği Serensk şehrinde kuyumcuların, faaliyetlerine ara vermediklerine, bu tarihe ait kuyumcu eşyaların bulunması işaret etmektedir. 1205 Diğer taraftan istilâya uğramayan Kuzey-Doğu knezliklerinin merkezi Beloozero şehrinin XIII. yüzyılın ortalarında eski konumunu kaybetmesi ve
1202 J. Martin, “North-Eastern Russia and the Golden Horde (1246-1359), The Cambridge History of Russia, I, From Early Rus’ to 1689, ed. M. Perrie, Cambridge University Press, Cambridge 2006, s. 130, 132. 1203 Yü. V. Mizun-Yü. G. Mizun, Hanı i Knyazya: Zolotaya Orda i Russkiye Knyazjestva, Veçe Yayınları, Moskova 2005, s. 285. 1204
G. Vernadskiy, Mongolı i Rusy, s. 348. 1205
N. A. Makarov, “Rusy v XIII Veke: Harakter Kulyturnıh İzmeneniy”, Rusy v XIII Veke. Drevnosti Temnogo Vremeni, ed. N. A. Makarov-A. V. Çernetsov, Nauka Yayınları, Moskova 2003, s. 7. 284
şehirde sanat ve zanaat dallarının yok olması, 1206
bir kez daha Rus şehirlerinin krize girmesinin tek nedeninin Moğol istilâsı olmadığını göstermektedir.
Altın Orda döneminde şehir halkının statüsündeki değişiklikler 1207 ve şehir meclislerinin kaldırılması 1208
konuları önceki bölümlerde ele alındığından dolayı, burada bu konulara tekrar değinilmeyecektir.
Download 3.07 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling