T. C. Sağlik bakanliğI İstanbul eğİTİm araştirma hastanesi ÜÇÜNCÜ genel cerrahi kliNİĞİ


Download 333.17 Kb.
Pdf ko'rish
bet4/5
Sana09.03.2017
Hajmi333.17 Kb.
#1999
1   2   3   4   5

                   Şekil 2: Anastomoz yapılacak olan tavşanın kolon segmenti 

 

 Şekil 3: Anastomoz yapıldıktan sonra meş anastomoz etrafına seriliyor. 



 

33

 



             Şekil 4: Meş kısmen fikse edilmiş 

 

               Şekil 5: Meş tamamen anastomoz etrafına sarılmış 



 

34

 



Şekil 6: Meşin anastomoz etrafına sarılması (transvers kesit). 

 

 



 

 

 



Şekil 7: Meşin anastomoz etrafına sarılması (önden görünüm). 

 

35

Postoperatif 12. saatte yapılan  kontrol sonrası tavşanlar, olağan yemleriyle 



beslenmeye başlandılar. Tüm tavşanlar postoperatif 10. gün sakrifiye edildiler. Bu işlem 

için önce standart anestezi dozunda Ketamin ve Xylazine uygulandı. Anestezi sağlandıktan 

sonra, perkütan olarak kalbe girilerek, intraventriküler 10ml potasyum klorür injekte edildi. 

Hayvanın öldüğü kesinleştikten sonra tüm peritoneal kaviteyi ortaya koymak için karın ön 

duvarına ters “u” insizyonu uygulandı. Peritoenal kavite içindeki adezyonlar Evans 

Modeline göre evrelendirildi (tablo 3) (131).  



Tablo 3: Evans Modeline göre adezyon derecelendirilmesi 

Evre   Tanım  

0 Adezyon 

yok 

1 Spontan 



ayrışma gösteren adezyon 

2 Traksiyon 

ile 

ayrışma gösteren adezyon 



Diseksiyonla  ayrışma gösteren adezyon 

 

Kontrol grubunda anastomoz hattı, proksimal ve distalden beşer santimlik 



segmentlerle birlikte rezeke edildi. Çalışma grubundaysa rezeksiyon sınırları meş 

kenarlarından beşer santim uzaklıktan yapıldı. Rezeke edilen tüm barsak segmentlerinin 

distal ucu 0 no polipropilen iple sıkıca bağlandı. Proksimal uçtan lümen içine 18F çapında 

plastik katater sokularak bu kateterin diğer ucu bir transducer ve hava pompasına bağlandı.  

Böylece intralüminal basıncın milimetre civa (mmHg) olarak görülebilmesi için 

gereken düzenek sağlanmış oldu. Barsak segmenti içi su dolu bir cam kap içine sokularak 

2ml/dk hızla lümen içine hava verildi. Anastomoz hattından ilk hava çıkışı anastomoz 

patlama basıncı olarak kaydedildi.  



 

36

Çalışma grubunda ilk hava çıkışı, anastomoz hattı ve/veya meşle sarılı alan 



dışındaki intakt (dikiş geçilmemiş ve/veya meshle teması olmayan ve/veya meşle 

komşuluğu olmayan) barsak segmentlerinden olduğunda ve buna anastomoz hattından 

hava çıkışı  eşlik etmediğinde, bu durum “anastomoz patlamadı” olarak kaydedildi.  Bu 

işlem sonrasında anastomoz hattı, her iki yandan 0.5’er santim çevre doku ile birlikte 

kesilerek histopatolojik inceleme için formol içine konuldu. Anastomoz hattının 

histopatolojik evrelendirilmesi Erlich-Hunt Modeline göre yapıldı (132). Bu modelde 

değerlendirme kriterleri: İnflamatuar hücre, fibroblast, neovaskülarizasyon ve kollajen 

miktarıdır (tablo 4).  



Tablo 4: Erlich-Hunt Modeli 

Evre   İnflamatuar hücre / Fibroblast / Neovaskularizasyon / 

Kollajen 

Az miktarda ama dağınık olarak var 



Az miktarda ve her alanda var 

Çok miktarda ama dağınık olarak var 



Çok miktarda ve her alanda var 



 

37

5.



 

BULGULAR 

Kontrol grubundaki deneklerin ortalama ağırlığı 2860±521.11g, çalışma 

grubundakilerin ise 2700±845,91g olup her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamı 

fark yoktur (p: 0.971). 

Anastomoz basıncı ölçümü sırasında kontrol grubundaki deneklerin tümünün 

anastomozları patlamış olup, ortalama patlama basıncı 149

±15.84mmHg’dır (Tablo 5).  

Çalışma grubundaki deneklerin ise dokuzunda (%90) anastomoz ve/veya meşle 

sarılı alan ve/veya meşe komşu olan alan içinde patlama olmamış (Şekil 8), sadece birinde 

(%10) 260mmHg basınçta anastomoz patlamıştır. Çalışma grubunda ortalama patlama 

basıncı 315

±30.28mmHg’dır (tablo 5).  

 


 

38

 



   Şekil 8: Patlama basıncı ölçümü sonrası anstomozun değil sağlam barsak duvarının  

   rüptüre olması. 

 


 

39

Tablo 5:  Patlama basınçları 

   

Kontrol grup 

Anastomoz patlama 

Basıncı  (mmHg) 

Meş Grup  

Anastomoz patlama   

Basıncı (mmHg)  

Denek 1 


160 

Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı: 300 

Denek 2 


120   

Anastomoz patladı. 

Patlama basıncı:260                   

Denek 3      140 

Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı: 320 

Denek 4      150 

Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı: 290 

Denek 5      180 

Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı>340 

Denek 6 

160   


Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı: 290 

Denek 7 

150 


Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı>340 

Denek 8 

140 


Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı>340 

Denek 9 

140 


Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı>340 

Denek 10  150 

Anastomoz patlamadı. 

Normal kolon perforasyon basıncı>340 


 

40

Patlama basıncı ölçümü yapılan cihaz maksimum 340mmHg değerini gösterdiği 



için patlamanın bu değerin üzerinde gerçekleştiği olguların (n: 5) istatiksel analizinde 340 

değeri kullanılmıştır.  

Gruplar patlama varlığı açısından Fisher Exact test ile, ortalama patlama basınçları 

açısından ise Mann Whitney U test ile karşılaştırıldığında aradaki farklar istatiksel olarak 

ileri derecede anlamlıdır (p<0.0001 ve p<0.0001).  

Erlich-Hunt Modeline göre yapılan anastomoz hattının histopatolojik 

evrelendirilmesinde gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05, 

tablo 6, şekil 9-12).  



 

Tablo 6: Erlich-Hunt modeline göre histopatolojik değerlendirme sonuçları 

Değerlendirme Skor 

Kontrol 

grubu  Meş grubu 

İstatiksel  

Anlamlılık

İnflamatuar Hücre  

1 20% 

10% 


p: 0,998 

2 80% 


90% 

Fibroblast Aktivasyon  

2 20% 

0% 


p: 0,473 

3 80% 


100% 

Neovaskularizasyion  

1 30% 

0% 


 

2 60% 


60% 

χ²:4,8 


3 10% 

40% 


p: 

0,09 


Kollajen   

1 20% 


20% 

 

2 60% 



80% 

χ²: 2,28 

3 20% 

0% 


p: 

0,318 


 

 

41

 



    Şekil 9: Meşli barsak anastomozunda yoğun iltihabi infiltrasyonun görüldüğü 

             granülasyon  dokusu (H.E. x40). 

 

   Şekil 10: Meşsiz barsak anastomozunda yoğun olmayan iltihabi infiltrasyonun 

            görüldüğü granülasyon dokusu (H.E. x100).  



 

42

 



       Şekil 11: Meşli barsak anastomozunda kollajen lifler, fibroblastik proliferasyon, 

             kapiller proliferasyon, iltihabi infiltrasyon (Mason trikrom x400). 

 

           Şekil 12: Meşsiz barsak anastomozunda fibroblastik proliferasyon, kollajen lifler, 

             seyrek kapiller proliferasyon (Mason trikrom x200). 



 

43

Postoperatif peritoneal adezyonlar Evans Modeline göre değerlendirildiğinde; 



kontrol grubunda 1 (%10) denekte evre-2, altı (%60) denekte evre-3, çalışma grubunda ise 

2 (%20) denekte evre-2, beş (%50) denekteyse evre-3 peritoneal adezyonlar görüldü. 

Gruplar arasında istatiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır (p>0.05, şekil 13). 

 

 



     Şekil 13: Postoperatif anastomozun görünümü ve adezyon. 

 

44

6.



 

TARTIŞMA 

Barsak anastomozları, başta habis kolon tümörleri olmak üzere birçok barsak 

patolojisinde gerekli olur. Kolon anastomoz kaçaklarının morbidite ve mortalitesi diğer 

anastomozlardan daha yüksektir (133). Üstelik ortalama yaşam süresinin uzadığı 

günümüzde, yaşlı popülasyon artmaktadır. Kolorektal kanserler yaşlı insanlarda daha sık 

görülür. Yaşlı kolorektal kanserli olgularda hem anastomoz kaçağı, hem de acil olarak 

(kanama, ileus vs) ameliyata alınma sıklığı, gençlerden daha fazladır (134,135). 

Bütün bu nedenlerden dolayı barsak anastomozları üzerindeki çalışmalar kolon 

üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu nedenle biz de, yeni bir tekniği öne sürdüğümüz bu deneysel 

çalışmamızı kolon üzerinde yaptık. Bu tür deneysel çalışmalarda model olarak genellikle 

sıçan kolonu tercih edilir. Ancak biz tavşan kolonunu tercih ettik. Böylece, hem geniş 

(birkaç santimetrekare), hem de görece sert olan polipropilen meş gibi bir materyeli daha 

geniş bir barsak yüzeyine ve daha geniş bir peritoneal kavite içine bırakarak biyo-uyum 

değerlendirmesinin daha iyi olmasını sağlamaya çalıştık. Barsak anastomozları teknik 

olarak iki temel sınıfa ayrılabilir: Dikişli/zımbalı teknikler ve dikişsiz teknikler. 

Dikişli/zımbalı teknikler çok çeşitlidir: Tek kat, çift kat, kontiniü, tek tek, yan yana, uçuca, 

çeşitli tip staplerle zımbalı anastomozlar, vs. Literatürde bu tür teknik farklılıklara dair 

pekçok çalışma vardır. Dikişli tekniklerin ve staplerli tekniklerin kendi aralarında yapılan 

karşılaştırmalarda hiçbir tekniğe ait belirgin bir üstünlük belirlenememiştir. Dikişli ve 

staplerli tekniklerin birbirileriyle yapılan karşılaştırmalarında da sonuçlar benzerdir (136). 

Dikişsiz tekniklerde genellikle bir cihaz kullanılır ve tekniklerin hemen hepsi kompresyon 

sağlama mekanizması üzerine kurgulanmışlardır. Bugüne kadar klinik kullanıma girmiş 

beş dikişsiz anastomoz tekniği tanımlanmıştır:  


 

45

1- BAR (Biofragmentable Anastomotic Ring): Biyoabsorbabl bir materyaldir. 



Sadece ince barsak ve kolonda uçuca anastomoz yapmak için uygulanır ( 119 ). 

2- AKA Gun: Transanal uygulanır. Absorbable değildir, doku nekrozu sonucu doku 

ile bağlantısı kopar ve uygulandıktan birkaç gün sonra anüsden çıkar (120). 

3- Polipropilen Rings: İntralüminal olarak kullanılan üç adet polipropilen ringten 

oluşan bir sistemdir. Biyoabsorbabl değildir (121).  

4- Magnetic Rings: Bu konuda literatürde az veri vardır. Kompresyon magnetic 

güçlerle sağlanır (122). 

5- Fibrin Adhezive: Anastomoz hattı fibrin adhesive ile (cyanoacrylate) birbirine 

yapıştırılır (123). 

Dikişsiz anastomozlar, barsak anastomoz teknikleri içine daha sonradan 

eklenmişlerdir. Bunun amacı, dikişli tekniklerin, dikişlere bağlı olan komplikasyon 

risklerinden kurtulmaktır. Dikişli tekniklerde en sık karşılaşılan komplikasyonlar şunlardır; 

dikiş deliklerinden kaçak, dikiş materyaline bağlı yabancı cisim reaksiyonu ve dikişler 

üzerinde ve bunların dokuda oluşturdukları yuvalarda bakteri kolonizasyonu. Dikişsiz 

tekniklerin avantajları olarak öne sürülenler ise; dikiş deliği olmadığı için buna bağlı kaçak 

riskinin olmaması, zaman kazanımı ve staplere görece ucuz olmasıdır (137-139). 

Dikişsiz tekniklerin komplikasyonları içinde en sık görüleni; kompresyona bağlı 

olarak aşırı uyarılan fibrozise sekonder anastomoz stenozudur. Ayrıca bu tekniklerin 

anastomoz kaçağı açısından çok da güvenli olduğu söylenemez. Dikişsiz teknikler içinde 

klinikte en çok kullanılmış olan BAR cihazıdır. Di Castro ve ark. bu cihazı kullanarak 

Treitze ligamentinin distalinde 514 anastomoz yapmışlardır. Bunların 18’inde anastomoz 

kaçağı, 4’ünde stenoz gelişmiştir (124). Anastomoz komplikasyonlarına yol açabilecek 

çeşitli faktörler vardır: İleri yaş, diabet, kilo kaybı, acil girişim, infeksiyon, hipotansiyon, 

uzun süren cerrahi girişim, cerrahın deneyimsizlik ve beceri yoksunluğu, hastanın 

beslenme durumu, anastomoz hattının vaskülaritesi, gerginliği, anastomoz tekniği, vs. 

Bunlar içinde cerrahın kontrolü altında olanlar sadece; anastomoz hattının vaskülaritesi, 

gerginliği ve anastomoz tekniğidir (140-142). 


 

46

O halde cerrah, yeterli vaskülaritesi olan ve gerginliksiz olarak biraraya getirdiği iki 



barsak ansını anastomoz etmek istediğinde, anastomoz komplikasyonu yaşamamak için, 

onun elinde olan sadece doğru bir anastomoz tekniği uygulamaktır. Nitekim bu çalışmanın 

amacı şu soruya yanıt bulabilmekti: Temel cerrahi prensiplere uyularak, standart bilgi ve 

beceri ile uygulanan bir anastomozun komplikasyon riskleri nasıl azaltılabilir? Sonuçta 

önerdiğimiz çözüm (meş covering); yapı biliminde, lümenleri içinden sıvı geçen boru 

sistemlerinin bağlantı noktalarındaki eksternal manşonlardan esinlenlenerek bulunmuştur. 

Yapı biliminde sıvı taşıyan borular birleştirilirken (anastomoz) hiçbir zaman bunları uçuca 

getirmekle yetinilmez. Sıvı kaçağını önlemek için, bağlantı noktasına daima, her iki boruyu 

da içine alan ve bunlara içten burgulu (vidalı) sistemlerle monte edilen birkaç santim 

uzunluğunda eksternal manşonlar monte edilir. Biz çalışmamızda bu fonksiyonu prolen 

meşle sağlamayı tercih ettik. Aslında bizim bu çalışmada önerdiğimiz anastomozları dıştan 

destekleyen sistemler, daha önce, farklı dokularda, benzer amaçlarla  kullanılmıştır. Bunlar 

içinde en bilineni arteriel (özellikle de aort) anevrizmalarda kullanılan external synthetic 

vascular graft’lerdir. Bazı tip aort anevrizmalarında anevrizma alanı longitüdinal olarak 

kesilir, damar çapı daraltılır ve bu bölgenin üzeri synthetic vascular graft ile sarılır (125). 

Doku kaybı olmayan ekstrahepatik safra yollarının anastomozları için de tek 

halkadan oluşan bir metal circle tekniği önerilmiştir. Bu sistem bir yandan anastomoza 

dıştan destek olurken, diğer yandan anastomoz hattını  dıştan sararak striktür oluşumunu 

engellemektedir (126). 

Önerdiğimiz mekanizmaya en yakın uygulama belki de, barsak anastomozlarının 

omentumla sarılmasıdır. Bu tekniğin anastomoz kaçağını önlediğini öne süren çeşitli 

çalışmalar vardır (127,143-146). 



 

47

Ancak buna katılmayanlar da az değildir: Merad ve ark.’nın prospektif, randomize, 



çok merkezli çalışmasında; kolonik ve rektal anastomozlarda, anastomotik omentoplasti; 

anastomoz kaçağını, kaçağın  şiddetini, kaçağa bağlı ölüm oranını ve fakal diversiyon 

gereksinimini azaltmamıştır (128). John ve ark. ise, anastomotik omentoplastinin pedikül 

nekrozuna bağlı infeksiyon riskini arttırdığını öne sürmüş, Fergussun ise, geç intestinal 

obstrüksiyona neden olduğunu bildirmiştir (147,148).Bazı çalışmalarda ise, kanser 

olgularında yapılan anastomotik omentoplastinin adjuvan radyoterapi ile nekroza 

uğrayarak infektif komplikasyonlara neden olabileceği ve lokal nüks riskini arttırabileceği 

bildirilmiştir (149,150). 

Bizce, uyguladığımız bu yeni tekniğe üç temel başlıkta itiraz gelebilir. Bunlar; 

infeksiyon, peritoneal adezyon ve mekanik travmaya bağlı barsak perforasyonu riskleridir. 

Bunların tümü polipropilen bir materal olan meşe bağlanabilecek risklerdir. Meş bir 

yabancı cisim olduğu için infeksiyon riskini bir miktar arttırabilir. Ancak böyle bir risk 

dikişli anastomozlardaki, dikiş materyallerine bağlı olarak da vardır. Meşli anastomozdaki 

yabancı cisim miktarı standart dikişli anastomozdan fazla olduğu için infeksiyon riskinin 

daha fazla olabileceği düşünülebilirse de bu konu henüz spekülatiftir. Kardiovasküler 

cerrahide polipropilen, teflon, vs türdeki sentetik materyallerle anevrizamaların ya da 

anastomozların üzerinin sarılması uzun zamandır kullanılmaktadır. Üstelik bu 

materyallerin bir çoğu deliksizdir. Dolayısıyla bu materyaller kullanıldığında yukarıda 

sayılan her üç komplikasyona ait risklerin daha fazla olması beklenir. Ancak bu, kabul 

edilebilir bir risk olarak görülmekte ve uygulamalar devam etmektedir (125). 

Biz çalışmamızdaki hiçbir denekte barsak hazırlığı, kolon temizliği yapmadık. 

Dolayısıyla anastomozlarımızda peritoneal kaviteye bir miktar gaita bulaşısı oldu. Buna 

rağmen çalışma grubundaki hiçbir denek ölmedi ve deneklerde infektif komplikasyon 

bulgusu ve semptomu da görmedik. Çalışmamıza başlarken peritoneal adezyonların ciddi 

bir sorun olabileceğini düşünmüştük. Ancak sonuçta, meşli gruptaki peritoneal 

adezyonların, kontrol grubundan fazla olmadığını gördük. Nitekim, intraperitoneal meşlere 

bağlı adezyonlar literatürde de enderdir. Fitzgibbons ve ark. çoğu intraperitoneal meşle 

onarılan 686 inguinal herni olgusu üzerinde yaptıkları çok merkezli çalışmada sadece üç 

olguda relaparotomi/laparoskopi gerektirecek peritoneal adezyonlar görmüşlerdir (151).  


 

48

Moreno ve ark.’nın 86 olguluk laparoskopik ventral herni onarımı çalışmasında 



olgular ortalama 42 ay izlenmiştir. Dinamik ultrasonografik değerlendirmede %94 olgunun 

peritoneal adezyon’un olmadığı tespit edilmiştir (129). 

Hatzitheofilou ve ark.’nın çalışmasında 50 inguinal herni, Paget’in çalışmasında ise 

222 inguinal herni laparoskopik olarak intraperitoneal PTFE meş ile onarılmışlardır. Her 

iki seride de peritoneal adezyonlara bağlı relaparotomi gerekmemiştir (152,153).Yine de şu 

nokta göz ardı edilmemlidir: Sunduğumuz sonuçlar postoperatif onuncu güne ait erken 

dönem verilerdir. İzlem süresi uzadığında peritoneal adezyon sıklığı ve buna bağlı 

komplikasyonlar sorun olabilir. Ancak böyle bir durumda çeşitli çözümalternatifleri 

denenebilir: Örneğin; günümüzde sıkça kullanılan bir yüzeyleri antiadezif materyallerle 

kaplı dual meşler denenebilir. Nitekim, Berger vet ark.’nın çalışmasında 150 insizyonel 

herni olgusuna laparoskopik olarak intraperitoneal Goretex Dual meş uygulanmıştır. 

Olguların hiçbirinde peritoenal adezyonlara ait semptom ya da komplikasyon 

görülmemiştir (130). 

Diğer bir çözüm önerisi vikril gibi absrobable materyallerden üretilen meşlerlerdir. 

Ancak bu meshlerin polipropilen mesh gibi yüksek dayanıklılığa (6/7 oranında patlamayan 

anastomoz) sahip bir sonuç ortaya çıkarabileceği  şüphelidir. Bu konuda bilimsel veriler 

sunabilmek için aynı model üzerinde bu tür meşlerin denenmesi gerekir. Meşin mekanik 

travmasına bağlı barsak duvarında delinme riski için literatür verileri trans abdominal 

inguinal herni ve verntral herni operasyonlarına ait çalışmalara aittir. Bu tür ameliyatlardan 

sonra bu komplikasyonlar oldukça ender görülmektedir. Nitekim bu komplikasyonlar 

literatürde genelde olgu sunumları şeklinde yer almaktadırlar (154). 


 

49

Fitzgibbons ve ark.’nın çalışmasında hiç perforasyon görmemiştir. Moreno ise 



ortalama 42 aylık izlem süresince sadece 1 barsak perforasyonu bildirmiştir 

(129,152).Morales ve ark.’nın çalışmasında 140, Olmi ve ark.’nın çalışmasında 185, 

Perrone ve ark.’nın çalışmasında 116 ventral hernili olgu laparoskopik olarak 

intraperitoneal meş ile onarılmışlardır. Her üç seride de hiç perforasyon bildirilmemiştir 

(155-157). Bizim uyguladığımız teknikte meş ve barsak duvarı birlikte hareket 

etmektedirler. Birbirlerine sürtünme söz konusu değildir. Herni onarımlarında ise meş 

karın duvarında sabittir ve her peristaltizm ile hareket eden barsaklar meşe 

sürtünmektedirler. Üstelik bizim tekniğimizde uyguladığımız meş bir süre sonra duvar 

içine gömülmekte ve üzeri mezenkimal hücre tabakasıyla kaplanmaktadır. Bu durum 

meş’in, çevredeki diğer barsak segmentlerinde mekanik travma oluşturması olasılığını da 

oldukça güçleştirir. Bu teknikte meşi fikse etmek için barsak duvarına hiçbir dikiş 

konulmamıştır. Meş sadece, anastomozun bazı dikişlerinin uçları uzun tutularak bunlarla 

barsak duvarına fikse edilmiştir. Üstelik uyguladığımzı bu teknik, anastomoz kaçak riskini 

azalttığı için, böyle anastomozlarda daha az dikiş kullanılması da önerilebilir. Bu durum 

dikişli anastomozlardaki dikişlere ait komplikasyon riskleri de azaltabilir. Bu teknik 

anastomoz stenozu riskini azalabilir. Çünkü meş gibi görece sert bir materyalle sarılı olan 

anastomozun büzüşerek stenoza uğraması güç bir durum olabilir.  Kolon anastomozlarının 

iyileşmesi, anastomoz hattındaki kollajen doku miktarı ile doğrudan ilişkilidir (158). 

Polipropilen gibi prosthetic materyallerin ise bulundukları bölgede kollajen yapımını 

uyardıkları bilinmektedir (159). Dolayısıyla meş varlığı kolon anastomozlarında daha fazla 

kollajen sentezine neden olarak anastomoz güvenliğini bu yolla da arttırması beklenir. 

Ama biz çalışma grubumuzun anastomoz hatlarının histopatolojik incelemesinde böyle bir 

artış görmedik. Ancak uzun dönem izlemlerde doku kollajen miktarlarında daha farklı 

sonuçlar ortaya çıkabilir. Bu teknikte kullanılan meş, anastomoz hattında kaçağa neden 

olabilecek bölgelerde (barsak uçları arasında ya da dikişlerin deliklerinde) mekanik bariyer 

görevi görerek de anastomoz güvenliğini arttırabilir.Meş, temas ettiği barsak 

segmentlerinde peristaltizmi bozabilir. Gerçi standart dikişli anastomoz yapılan barsak 

segmentinde peristaltimin bozulduğu, hatta ortadan kalktığı da bilinmektedir (160,161). 

Biz çalışmamızda böyle bir değerlendirme yapmadık. Ancak hiçbir denekte anastomoz 


 

50

proksimalinde genişleme ya da mekanik barsak obstrüksiyonu da görmedik. Bizce bu 



tekniğin en ciddi komplikasyon riski polipropilen reaksiyonudur. Gerçi bu risk oldukça 

küçüktür. Nitekim, Morales’in serisinde %0.7 olarak bildirmiştir (155). Ama böyle bir 

immun reaksiyon geliştiğinde anastomoz kaçağı gelişmesi ve relaparotomi kaçınılmaz gibi 

gözükmektedir. Çalışma grubundaki deneklerde 6/7 gibi çok yüksek bir oranda 

“patlamayan anastomoz” sonucunun elde edilmiş olması çok önemlidir. Bizce bu sonuçta 

en büyük pay, meş ile dıştan sağlanan mekanik destektir. Çünkü, anastomoz patlama 

basıncı lümen içi basıncına karşı anastomoz hattı direncinin bir göstergesi olup, anastomoz 

iyileşmesinin değerlendirilmesinde kullanılan güvenilir bir yöntemdir. Anastomoz patlama 

basıncı, bu bölgedeki olgun ve çapraz bağlar oluşturmuş kollajen doku kitlesi ile doğru 

orantılıdır (162,163). Meşli anastomozlarımızda kollajen doku kitlesi ve diğer 

histopatolojik değerlendirme kriterleri kontrol grubu ile aynıydı. Dolayısıyla elde ettiğimiz 

sonuçta asıl payın meşten sağlanan mekanik etki olduğu öne sürülebilir. Kanser 

olgularında meşin anastomoz hattındaki lokal nüks üzerindeki etkisi açık değildir. 

Anstomoz hattında lokal nüks geliştiğinde, meşin mekanik blokaj etkisi ile bunun çevre 

dokulara yayılımını azaltabileceği düşünülebilir. Ancak bu konuda doğru bilgiler 

verebilmek için kanser modeli oluşturulmuş deneysel çalışmaların sonuçlarına gereksinim 

vardır. Elde ettiğimiz sonuçlar ne kadar ümit verici olsa da, erken döneme aittirler. Meşle 

sarılı bir anastomozun uzun dönem izlemine ait verilerimiz henüz yoktur. Dolayısıyla biz 

çalışmamızda; ölen, infeksiyon bulguları ya da semptomları olan, peritoneal adezyonlara 

bağlı komplikasyonları olan ya da meş travmasına bağlı barsak perforasyonu gelişen denek 

görmesek de bu konular henüz tartışmaya açıktır. Bu riskler hakkında bilgi verebilmek için 

model oluşturulmuş denekler üzerinde yapılmış daha uzun izlem süresine sahip yeni 

çalışmalara gereksinim vardır.  

Sonuç olarak, uzun dönem sonuçları hakkında bilgimiz olmasa da, bu yeni 

anastomoz tekniği ile barsak anastomozlarının en sık ve en ciddi komplikasyonu olan 

kaçak riski azaltılabilir gözükmektedir.  



 

51


Download 333.17 Kb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   2   3   4   5




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling