Töb-der tarihi İsmail Aydın “de te fabula narratur” “anlatılan senin hikayendir”


Download 3.81 Mb.
Pdf ko'rish
bet38/53
Sana22.10.2017
Hajmi3.81 Mb.
#18402
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   53

den Uzaklaştırma” konusu işlenmekte ve aynı sayfada “Kapatılan İlerici 

Dernekler  Açılmalı,  Ankara  Valisinden  Hesap  Sorulmalıdır”

748


  başlıklı 

yazı yer almaktadır. 5. sayfa “Sanat” sayfasıdır. Bu sayfada 1936 yılında 



356

Granada’da  faşistler  tarafından  öldürülen  İspanyol  şair  Federico  Gar-

cia Lorca’nın şiirlerine yer verilmektedir. 6. ve 7. sayfalarda “Tüm Öğ-

retmenlerin Hizmetinde Otuz Yıl” başlıklı FISE’yi tanıtan bir yazı bulun-

maktadır.

749

 Bu yazının özetini buraya almayı uygun bulduk: “1945 yılının 



Ekim  ayında  Dünya  Sendikalar  Federasyonu  (WFTU)  kuruldu.  FISE  ise 

1946 yılında kuruldu. İki dünya savaşı arasındaki dönemde Eğitim İşçi-



leri  Enternasyonali  (ITE)  vardı.  ITE,  merkezi  Moskova’da  bulunan  Kızıl 

Sendikalar Enternasyonali’ne bağlı öğretmen sendikalarını da kapsayan 

birleşik  bir  örgüttü,  aralarında  Sovyet  Sendikaları,  Fransız  Birleşik  Fe-

derasyonu ile Amsterdam Uluslararası Sendikalar Federasyonu’na bağlı 

sendikalar ve Belçika Eğitim İşçileri Sosyalist Merkezi de bulunuyordu. 

FISE ilk kongresini 1949 yılında yaptı. İlk Genel Başkanı Fransız Profesör 



Henri Wallon’dur”

Gazetenin 8. sayfasında “MESS’e Karşı Maden-İş Grevini Desteklemek 



Hepimizin Görevidir” başlıklı bir yazıya yer verilmiştir.

750


 9. sayfada ise 

“Onur Kurulu Kararları” bulunmaktadır. Burada “Yurtsever Öğretmen” 

grubu üyesi 20 öğretmenin TÖB-DER’den kesin ihraç kararı bulunuyor. 

10. ve 11. sayfalarda “1 Mayıs Şehitleri İçin Yardım Kampanyaları Sü-

rüyor”, “Antakya’da Anti-demokratik Baskılar”, “Torbalı’da Üyelerimize 

Yönelik Baskılar”, “Selendi’de Üyelerimiz Tehdit Edildi”, “Genel Merke-

zimizde Öğretmen Parlamenterlerle Söyleşi Toplantısı Yapıldı” , “Lib-

ya’da Çalışan Elbistan’lı İşçiler TÖB-DER’e 12 Bin Lira Bağışta Bulundu-

lar”, “Tercüman’ın Mumu Yatsıya Kadar Bile Yanmadı”

751


 

12. sayfada “Herkese, her istediği dalda yükseköğrenim hakkı sağlan-



malıdır” yazısı bulunuyor. Üniversite sınavları ve hükümetlerin bu konu-

ya yaklaşımları o tarihlerde de eleştiri konusuydu. Yazıda özetle şu konu-

lara değinilmektedir: 

“Bu yıl sınava giren 358 bin öğrenciden taş çatlasa 50 bin kadarı, o da 

mektupla  öğretim  dahil,  yüksek  okullara  girebilecek.  (…)  İşsizliğin  kol 

gezdiği ülkemizde iş güç sahibi olmak için belli bir alanda uzmanlaşmış 

olmak gereklidir. “her işi yaparım” diyenler sokakta kalıyor. On küsur yıl 

gördükleri eğitim işe yaramıyor. Çünkü işe yönelik bilgi ve beceriler değil, 

kuru bilgiler öğretiliyor gençlere. Üniversite ve yüksekokul sayısını arttır-

mak çözüm olmayacaktır. İş alanları yoksa bu gençler işsizliğe ve umut-

suzluğa sevk edilecekler (…)”


357

1977  yılının  5  Haziran’ında  “Erken  Genel  Seçimler”  yapılmış,  Ecevit’in 

liderliğindeki  CHP,  sol  kesimin  desteğini  önemli  ölçüde  yanına  alarak 

%42.3’lük bir oy oranına ulaşarak 213 milletvekili çıkarmayı başarmıştı. 

Türkiye demokrasi güçleri yeni bir Milliyetçi Cephe Hükümetinin kurul-

masını istemiyordu. Ecevit, yaklaşık 1 ay sürecek bir hükümet kurmuş, 

ancak yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için 27 Temmuz’da istifa etmişti. 

Süleyman Demirel, AP, MSP ve MHP’nin de katılımıyla “II. MC Hükümeti” 

ni kurmuştur. Bu hükümet döneminde sağcı kadrolaşma tavan yapmış, 

65’i solcu, 37’si sağcı olmak üzere toplam 155 siyasi cinayet işlenmişti. 

(15 Haziran 1977’de Atatürk Üniversitesi öğretim görevlisi Orhan Yavuz, 

Erzurum’da Ülkücüler tarafından bıçaklanarak öldürülmüştür.) Siyasi li-

teratüre  “Kurtarılmış  Bölgeler”  deyimi  bu  dönemde  girmiş,  Devrimci 

Yol çizgisi “1 Mayıs Mahallesi” gibi yerleri Kurtarılmış Bölge ilan etmişti. 

11 Aralık 1977’de Mahalli Seçimler yapılmış, Ecevit ünlü “Güneş Motel” 

görüşmelerinde AP’den 11 milletvekili kopararak yeni bir hükümet kur-

muştu.

Bu siyasal gelişmelerin yaşandığı dönemde TÖB-DER’de  II. MC’nin kurul-



masına karşı çıkmıştı. 

TÖB-DER Gazetesinin 146. sayısı 18 Temmuz 1977 tarihlidir. Kapağında 

öldürülen TÖB-DER üyelerinin adları ve fotoğrafları ile “Yeni Bir MC’ye 

Karşı  Demokratik  Güçlerle  Birlikte,  Tüm  Gücümüz  ve  Olanaklarımız-

la  Mücadele  Edeceğiz”  yazısı  yer  almaktadır. 

2.  sayfada  TÖB-DER  Genel  Başkan  Yardımcısı 



Süleyman  Üstün’ün  “Bütün  anti-faşist  güçleri 

MC’ye  karşı  birlik  olmaya  çağırıyoruz”  başlıklı 

basın açıklamasına yer verilmektedir. Açıklama-

da  özetle;  “Emekçi  halkımızın  ve  örgütümüzün 

son  iki  buçuk  yıldan  bu  yana  yaşadığı  olaylar 

ve  demokrasi  mücadelemiz  5  Haziran  seçimle-

rinden  sonra  yeni  bir  evreye  girdi.  (…)  Şimdiye 

kadar güçlü bir zemine oturtulamayan, demok-

ratik güçlerin birliği ilkeli ve programlı bir biçim-

de mutlaka hayata geçirilmelidir. (…) Demokrasi 

mücadelesinin uzun soluklu ve özveri isteyen bir 

iş  olduğunun  bilinciyle  bütün  anti-faşist  güçleri 

birleşmeye ve MC’ye karşı birlik olmaya çağırıyo-



358

ruz.”  denilmektedir.  Yine 

aynı  sayfada  “Saldırıların 

amacı  MC’nin  psikolojik 

şartlarını 

yaratmaktır” 

denilerek  yurt  çapında 

başta Ulukışla olmak üze-

re TÖB-DER üyelerine yö-

nelik  Ülkü  Ocaklı  saldırı-

lara  dikkat  çekilmektedir. 

Yine aynı sayfada “Bir Ma-

ocu  Sahtekarlık  Örneği” 

başlıklı  belgeli  bir  haber 

göze  çarpmaktadır.

752


  (Bu 

arada  Disiplin  Kurulunun 

ihraç kararlarından bazıları aynı sayfada yayınlanmaktadır.)

3. sayfada “Güncel Görev” başlıklı bir değerlendirme yazısı bulunmakta-

dır. Bu yazıdan bazı bölümleri aktarmayı yararlı bulmaktayız:

           



MC HÜKÜMETİ KURULUYOR, 

TÖB-DER “GÜNCEL GÖREV”İNİ AÇIKLIYOR                                            

 

“5  Haziran  seçimleri  demokrasi  güçleriyle  demokrasi  düşmanları  ara-



sında kıyasıya bir meydan savaşı olmuştur. Gerçi demokratik güçler bu 

savaştan daha ileri hatlara ulaşmış olarak çıktılar ama gericiler de kendi 

aralarındaki dağınıklığı gidererek toparlandılar. Özellikle faşistler parla-

menter planda da oldukça güç kazandılar. (…) Şimdi demokratik güçler 

üç yıllık acı deneyimden sonra yeni bir MC ile karşı karşıyalar. (..) Aynı acı-

lara, sürgünlere, kıyımlara dört yıl daha sabretmemiz beklenemez. (…) 

Faşizme karşı mücadele, faşist tırmanışa karşı mücadele elbette yalnızca 

bizim işimiz değil. (…) Bu bir sınıf mücadelesidir. Başta işçi sınıfımız ve 

emekçi halkımız olmak üzere, tüm ilerici ve demokratik güçlerin bu mü-

cadeleyi birlikte yürütmesi gerekmektedir.  (…) TÖB-DER’in ulusal planda 

eğitimin demokratikleştirilmesi, eğitim emekçilerinin ekonomik-demok-

ratik  hakları,  eğitim,  bilim,  kültür  yürüttüğü  mücadele  yeni  boyutlar 

kazanmıştır. Bu mücadelenin emekçi halkımızın bağımsızlık, demokrasi, 

barış  ve  özgürlük  mücadelesinden  soyutlanarak  kazanılamayacağı  bi-

linmektedir.  Güncel  görev,  tüm  emekçileri  tehdit  eden  faşizm  belasına 

1 Mayıs 1977



359

karşı seferber olmak ve mücadelemizi daha ileri boyutlarda sürdürmeye 

hazırlıklı olmaktır. Bir yandan iç birliğimizi pekiştirirken, öte yandan tüm 

demokrasi güçleriyle süratle bütünleşmeliyiz. Zafer demokrasi güçlerinin 

olacaktır!”

 

Aynı sayfada MC’ye karşı olan demokratik kuruluşların “Yeni Bir MC, Kar-



şısında daha Güçlü Bir Direniş Bulacaktır” başlıklı 7.7.1977 tarihli basın 

bildirisi yer almaktadır.

753

4. sayfada “Hukuk Sorunları” başlıklı bölümde “görevden uzaklaştırma” 



ve “Anayasa Referandumu ve Demokratikleşme Süreci” yazıları görül-

mektedir. 5.sayfa sanata ayrılmıştır. Sanat sayfasında Pablo Neruda’nın 

dört şiirine yer verilmiştir.

6-7 ve 8. sayfalar TÖB-DER’in FISE üyeliğine ayrılmış. Dünya Öğretmen 



Sendikaları Federasyonu (FISE)’nun 11. Olağan Genel Kurulu 27 Haziran 

1 Temmuz tarihlerinde Moskova’da toplanmış ve bu toplantıda TÖB-DER 

şu yazıyla FISE üyeliğine kabul edilmiştir. “Değerli Arkadaşlar, 26 Haziran 

1977’de  Moskova’da  toplanan  FISE  Yönetim  kurulu’nun,  FISE’ye  üyelik 

talebinizi kabul ettiğini sizlere bildirmekten sevinç duyuyoruz. (…)”

 Yazı-


lardan özetlersek;  TÖB-DER bu Genel Kurul’a dördü oy hakkına sahip altı 

üye ile katılmıştır. Genel kurulun üçüncü günkü oturumunda TÖB-DER’in 

üyeliği katılımcıların ayakta alkışlarıyla kabul edilmiştir. TÖB-DER genel 

başkanı Gültekin Gazioğlu yurda döndükten sonra üyelikle ilgili bir basın 

toplantısı düzenlemiştir. Gazioğlu ayrıca Genel Kurula hitaben bir konuş-

ma yapmıştır. Konuşmanın bir bölümünü aktarmayı faydalı buluyoruz: 

        

TÖB-DER GENEL BAŞKANI GAZİOĞLU’NUN 

FISE GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMA

“(…) Bu toplantıdan yararlanarak sizlere Türkiye’de eğitimin durumu ve 

eğitim emekçilerinin mücadelesi konusunda kısaca bilgi vermek isterim. 

Türkiye, emperyalist-kapitalist kampta yer alan geri bir ülkedir. Elli yıllık 

çabalara karşın halkımızın %50’si okur-yazar bile değildir. Eğitim olanak-

larından yararlanma açısından sınıflar, cinsiyetler, bölgeler, köy ve kent-

ler arasında büyük eşitsizlikler vardır. Bunlar bir yana, uygulanan eğitim 

sistemi son derece bozuk ve gericidir. (…) Eğitim sistemimizin ırkçı, şoven, 


360

asimilasyoncu  ve  dinci  özü  son  yıllarda  belirgin  bir  şekilde  ortaya  çık-

mıştır. (…) Orta öğretim kurumlarından mezun olan gençlerimizin çoğu 

meslek edinememiştir. Yüksek öğretim ise yürekler acısı durumdadır. Ye-

tersizlikleri bir yana bu okullarda can güvenliği yoktur ve 300’ün üzerin-

de gencimiz öldürülmüştür. (…) Türkiye eğitim emekçileri 60 yıldan beri 

ekonomik-demokratik hakları için mücadele etmektedirler. Çok çetin ve 

fedakarlık isteyen bu mücadele, günümüzde TÖB-DER’de somutlanıyor. 

Çok  zor  koşullar  altında  çalışan  ve  yaşayan  Türkiye  eğitim  emekçileri, 

650 şubesi ve 150 bin üyesi olan Tüm Öğretmenler Birleşme ve Daya-

nışma Derneği’ni (TÖB-DER) yaratmışlardır. Son 10 yılda 10 binin üzerin-

de öğretmenin görev yeri değiştirilmiş,  yüzlercesi mesleğinden atılmış, 

saldırıya  uğramış,  20  üyemiz  de  öldürülmüştür.  (…)  FISE’nin  11.  Genel 

Kurulu TÖB-DER için tarihi bir dönüm noktasıdır. Çok öteden beri ilkele-

rini benimsediğimiz, çalışmalarını takdirle izlediğimiz FISE’ye katılıyoruz. 

TÖB-DER olarak şimdi görevlerimizin daha da ağırlaştığını görüyoruz. Bir 

yanda ulusal planda üyelerimize ve halkımıza karşı görevlerimizi yerine 

getirirken, öte yandan dünya öğretmenlerinin barış, sosyal ilerleme, eği-

tim, kültür ve bilim uğruna verdikleri mücadeleye katkıda bulunacağız. 

(…) Yaşasın dünya öğretmenlerinin birliği, dostluğu ve dayanışması. Ya-

şasın FISE..”

754

 

Gazetenin 10. sayfasında “Kooperatif ve Türkiye’de Kooperatifçilik”, 11. 

sayfada “20 Temmuz şovenizmin bayramı”

755


“Tonguç’u Andık”, “1 Ma-

yısta katledilen öğretmenler için toplanan bağış miktarları ve tablosu”, 

12.sayfada ise “FISE’nin 11. Genel Kurul Kararları”

756


 başlıklı yazılar bu-

lunmaktadır. 



5 Ağustos 1977 tarihli TÖB-DER Gazetesi’nin sayı-

sı 147. Gazetenin kapağında o dönem yayınlanan 

günlük gazetelerden seçilmiş gazete kupürleri bu-

lunuyor.  Bu  kupürler  dönemin  olaylarını  anlattığı 

için önemli. Bu yüzden gazete kupürlerinin başlık-

larını vermenin yerinde olacağını düşünüyoruz:



“Uşak’ta Komandolar Dün Bir Öğrenciyi Öldürdü”

“Ankara’da Bir Bakkal ile Bir Kahvehaneye Patlayıcı 

Madde  Atıldı”,  “İstanbul’da  Ekmek  Fiyatına  Zam 

Yapıldı”, “303 İş Müfettişi Yardımcısının Görevden 


361

Alınması Kınandı”, “Demirel: DGM’ler İçin Çalışmalar Başladı”, “İstan-



bul’da TÖB-DER Şubesi Bombalandı. Ankara’da İki Öğretmen Koman-

doların Saldırısına Uğradı” “Ev Kiraları Bir Yılda Yüzde 68 Oranında Art-

tı”, “Siyasal Nedenlerle Çıkan Olaylarda Gaziantep’te İki, Muğla’da Bir 

Kişi  Tabancayla Vurularak Öldürüldü”, “Arnavutköy’de Öldürülen lise 

Öğrencisinin  Cenaze  Törenine  Katılan  Komandolar  Kitapevlerini  Bas-

tılar”, “İstanbul’da Ülkücü, Bursa’da İki Devrimci Öldürüldü”, “Yeni Bir 

MC’ye Karşı Demokratik Kuruluşların Tepkileri Sürüyor”, “DİSK, Türk-

İş’e MC’ye Karşı Mücadelede İşbirliği Önerdi”, “İzmir’de 47, Elazığ’da 13 



Sendika ve Kuruluş 2. MC’ye Karşı Güç birliği Çağrısına Katıldı”, “SDP ve 

TSİP, Demokratik Güçlerin Birleşmesini İstedi”, “Buca Eğitim Enstitüsün-



de 1972’den Bu yana 500 Öğrenciye Sınava Girmeden Sınıf Geçirildiği 

Saptandı”, “Üstündağ’ın Kaldırttığı 22 Ders Kitabı Bu Yıl da Okutulacak”, 

“İstanbul’da Bir Komando Lastik-İş Üyesi Bir İşçiyi Kurşun Yağmuruna 

Tutarak Öldürdü”, “ Türkler: 2. MC’ye Karşı Ulusal Demokratik Cephede 

Birleşilmeli”, “Turgutlu’da Bir Öğrenci, İstanbul’da Bir İşçi Öldürüldü”… 

Gazete  kupürlerinin  arasında  ise  şu  manşet  göze  çarpmaktadır:  “Tüm 



Anti-Faşist Güçlerin Birlikteliğini Gerçekleştirmek İçin Somut Girişimler 

Bir An Önce Başlatılmalıdır”

2. sayfada “Örgüt Haberleri” yer almaktadır. Burada yer alan haberler-

den  bazılarının  başlıkları  şu  şekildedir:  “TÖB-DER’i  Yıldırmak  İki  Buçuk 

Tekelci Sermaye Beslemesi Faşistin Harcı Değildir”,

757

 “Ankara Valisinin 



Demokratik Örgüt Düşmanlığı Sökmedi, TÜS-DER Açıldı”

3. sayfada “Tüm Anti-Faşist Güçlerin Birliğini Gerçekleştirmek İçin Somut 

Girişimler Bir An Önce Başlatılmalıdır”, “Yeni MC’ye Karşı Direneceğiz”

758


 

 

4.  sayfada  “Hukuk  Sorunları”  başlığında  “Görevden  Uzaklaştırma”  ve 



“Can Güvenliği Olmadığı İçin Okula Gidemeyen ve Sınıfta Bırakılan Gazi 

Eğitim Öğrencileri Danıştay’a Açtıkları Davayı Kazandılar” yazıları bulu-

nuyor. 5. sayfada “Helsinki’den Belgrat’a” başlığıyla silahsızlanma konfe-

ransı anlatılmaktadır. 6. ve 7. sayfada “FISE’nin 11. Olağan Genel Kuru-



lu’na Katılan Ulusal ve Uluslar arası Örgütler” sayılmıştır.

759


 

8. sayfada “İLKSAN Ana Statüsü Bakanlıkça Onaylandı- Bu Sonuç Örgüt-



lü Öğretmen Mücadelesinin Bir Ürünüdür” başlıklı bir değerlendirme 

362

yazısıyla 17 Nisan Köy Enstitülerini Sevenler Derneği’nin açtığı “Tonguç 



Ödülü Yarışması”nın  ilanı  yer almaktadır.  9.sayfada  “1  Mayıs’ta  Katle-

dilen Arkadaşlarımızın Yakınları İçin Açılan yardım Kampanyası” na katı-

lanlarla yaptıkları bağışın miktarını gösteren bir tablo ile Atatürk Üniver-

sitesi Öğretim Üye ve yardımcıları tarafından duyurusu yapılan “Orhan 



Yavuz’un Ailesine Yardım Kampanyasına Katılalım” başlıklı çağırı yazısı 

bulunmaktadır

760

 

10. sayfada “TÖB-DER, Barış Derneği’nin Düzenlediği Konferansa Katıl-



mayacak”

761


 ve “Norveç’teki Çocuklarımızın Eğitimine Yardımcı Olalım” 

başlıklı yazılar yer almaktadır. 11. sayfada “Örgüt Haberleri” bulunuyor. 

Bu  haberlerde:  “Çivril  ve  Acıpayam’da  Şubelerimiz  Saldırıya  Uğradı”

“Iğdır, Serik, İstanbul’da Üyelerimize Yönelik Faşist Saldırılar” bulunuyor. 

12. sayfada “Kıbrıs Öğretmenlerinin Acil Sorunları” başlıklı yazıya yer 

verilmiştir.

762

 

15 Ağustos-1 Eylül 1977 tarihli TÖB-DER Gazetesi 



148 -149. sayı olarak çıkmıştır.  Kapağında “An-

ti-Faşist  Güç  Birliğini  Yurt  Çapında  ve  Hayatın 

Her Alanında Yükseltelim!” çağrısı ile “TÖB-DER 

7 Yaşında” yazıları bulunmaktadır. 2. sayfasında 

“Kıyım,  Sürgün,  Demokratik  Eylem  Fonu”

763

    ve 


“MC  Öğretmen  yetiştiren  kurumlar  üzerindeki 

hesaplarından vazgeçmelidir”

764

 başlıklı yazılarla 



“TÖB-DER 7. Yaşına Girdi” başlıklı bir değerlen-

dirme yazısı yer almaktadır. Bu yazıyı TÖB-DER’in 

kendi  kendini  değerlendirmesi  olarak  gördüğü-

müzden olduğu gibi buraya aktarmayı uygun gör-



dük:

                                                



“TÖB-DER 7. YAŞINA GİRDİ”- (I)

“Türkiye eğitim emekçilerinin tek demokratik kitle ve meslek örgütü TÖB-

DER, 3 Eylül 1977’de 6.yaşını dolduruyor. 70 yılı aşan öğretmen mücade-

lesinin günümüzdeki tek temsilcisi TÖB-DER bu onurlu tarihin bir ürünü-

dür. Eğitim emekçileri tarihleri boyunca, emekçi halkımızın bağımsızlık ve 

demokrasi mücadelesinin en samimi ve kararlı destekçileri oldular. Gerici 

ve faşist iktidarların tüm baskı ve zulümlerine rağmen bu yoldan dönme-

363

diler. Bağımsızlık ve demokrasi mücadelesinde sayısız şehit veren Türkiye 

demokratik  öğretmen  hareketinin  devrimci  mirası  üzerinde  doğdu.  Bu 

gün eskisinden daha güçlü ve kararlı olarak yaşıyor.

TÖB-DER,  temel  hak  ve  özgürlüklerin  gasp  edildiği,  ilerici-demokrat  ve 

devrimcilerin  zindanlara  doldurulduğu  ve  katledildiği,  emekçi  halkımı-

zın her türlü demokratik örgütlenmesine yasaklar konulduğu ve TÖS’ün 

kapatıldığı 12 Mart koşullarında öğretmen hareketinin devrimci mirası 

üzerinde doğdu.

 

TÖB-DER, o zor ve kötü koşullarda dahi, eğitim emekçilerinin demokra-

tik, sendikal hak ve çıkarlarını korumaktan geri kalmadı. Gerici ve zorba 

iktidarların tüm baskı ve terörüne rağmen TÖB-DER’in gelişip güçlenmesi 

önlenemedi. Egemen güçlerin kurduğu birçok sarı öğretmen örgütleri de 

bir işe yetmedi.

Bu gün 600’ü aşan şubesi ve 150 bin dolayındaki üyesiyle Türkiye eğitim 

emekçilerinin ulusal ve uluslar arası planda tek demokratik temsilcisidir. 

TÖB-DER bugün bağımsızlık-demokrasi, barış ve özgürlük mücadelemizin 

vazgeçilmez bir öğesi ve demokrasi güçlerimizin çok önemli bir parçası-

dır.

3 Eylül 1977’de 7.yılına giren TÖB-DER; şimdi çok daha güçlü ve kararlı 

bir  şekilde  eğitim  emekçilerinin  mesleki  hak  ve  çıkarlarını  savunmada, 

eğitimin demokratikleştirilmesinde ve faşist tırmanışın geriletilmesinde 

onurlu kavgasına devam ediyor.

TÖB-DER  7.yaşına  dünya  demokratik  öğretmen  hareketinin  militan  bir 

üyesi ve FISE’nin yiğit bir savaşçısı olarak giriyor.

Tüm şube ve üyelerimizin 7.yıla yüksek bir bilinç mücadele azmi içerisin-

de giriyor. Şubelerimiz bu nedenle 3 Eylül 1977 günü, TÖB-DER’in amaç 

ve ilkelerini tanıtıcı, mücadele aşamalarını vurgulayıcı çalışmalarla he-

nüz  örgütümüz  dışında  kalan  eğitim  emekçilerine  ulaşacak  ve  böylece 

örgütümüzü daha da güçlendireceklerdir.

7.yıla girerken; demokratik öğretmen hareketinin amaçları uğrunda şe-

hit olan kavga arkadaşlarımızı saygıyla anıyoruz.

364

Onların; uğrunda can verdikleri yüce amaçları daima yaşatacağımıza söz 

veriyoruz.

3 Eylül, sönmeyen bir ateş olsun!

Yaşasın eğitim emekçilerinin ulusal ve uluslar arası birliği!

Yaşasın TÖB-DER!” 

3. sayfada “Anti-Faşist Güç Birliği Çalışmaları ve Cephe Sorunu” başlıklı 

bir yazı göze çarpmaktadır. Bu yazının bazı bölümlerini özet olarak ver-

mekteyiz: 



TÖB-DER’E GÖRE 

“ANTİ-FAŞİST GÜÇ BİRLİĞİ ÇALIŞMALARI VE CEPHE SORUNU”                 

“Bilindiği gibi demokratik kitle örgütleri öteden beri zaman zaman arala-

rında güç ve eylem birliği yapmakta idiler. TÖB-DER 3. Olağan Kongresin-

de iş başına gelen yönetim, anti-faşist güçlerin birliğinin sağlanmasına 

büyük önem verdi. Koşulların elverişli olması ve diğer örgütlerin de bu 

konuda olumlu bir yaklaşım içinde olmaları sonucu, güç birliği çalışmala-

rı yoğunluk ve süreklilik kazanmaya başladı. Ortak çalışma ve eylemlere 

katılan  örgüt  sayısı  hızla  arttı.  Demokratik  kitle  örgütlerinin  büyük  ço-

ğunluğu, hemen her konuda ortak tavır almaya başladılar. (…) Nihayet 

birkaç ay önce, 17 demokratik kitle örgütünün oluşturduğu bu antifaşist 

güç ve eylem birliği platformu bir ortak program kabul etti ve bu prog-

ram gazetemizin 143.sayısında yayınlandı. (…) Şimdi, 5 Haziran seçimle-

rinden ve MC’nin yeniden işbaşına gelmesinden sonra  (…) demokratik 

güç birliği platformunda yer almak ve ortak çalışmalara katılmak isteyen 

örgütlerin sayısı arttı. Platforma katılan örgüt sayısı 27’ye ulaştı.

765

 (…) 

Bütün bu gelişmelerde TÖB-DER’in ısrarlı, kararlı çabalarının, bilimsel an-

layışının ve birleştirici tutumunun büyük payı olduğunu söylemeliyiz. (…) 

TÖB-DER, bu çalışmalar sırasında her türlü ilkesiz tutumla, gurupçu ve 

sekter anlayışla mücadele etmiş, dar görüşlü eğilimlerin üstüne gitmiş-

tir. (…) Güç birliği çalışmalarında yer alan örgütler, hayattan ve birbir-

lerinden öğrenerek olumsuzlukları aşacaklar ve çalışmalarını zenginleş-

tireceklerdir. Antifaşist güçler arasındaki bölünmüşlük ve dağınıklık göz 

önüne alındığında kat edilen mesafenin ne kadar önemli olduğu daha iyi 

365

anlaşılacaktır. Şimdi artık güç birliğinin tabanı milyonları kucaklıyor. Ama 

bu platform bir antifaşist, anti- emperyalist halk cephesi değildir. Yalnız-

ca demokratik kitle örgütlerinin ortak hedef ve amaçlar doğrultusunda 

bir araya geldikleri bir güç ve eylem birliği platformudur. (…) 

Bütün bu olumlu gelişmelere karşın, bu gün 27 örgüt tarafından sürdürül-

mekte olan güç birliği çalışmalarının ve programının son derece önemli 

bir eksiği vardır. Bu da, işçi sınıfımızın ileri sendikal örgütü DİSK’in de ken-

dine düşen yeri alacağı ortak bir platformun hala gerçekleştirilmemiş ol-

ması ve programın işçi hareketi ile bütünleştirilmemiş olmasıdır. (…) Güç 

birliği platformunda yer alan örgütlerin temsilcileri birçok kez DİSK’e gi-

derek görüşmelerde bulunmuşlardır. Bu görüşmelerden olumlu bir sonuç 

elde etmek bu güne kadar mümkün olmamıştır. Ancak, demokratik kitle 

örgütleri temsilcilerinin geçtiğimiz Pazar günü DİSK yöneticileriyle yap-

tıkları görüşme, her zamankinden daha olumlu bir hava içinde geçmiştir. 

(…) Cephe sorununun daha uzun erimli ve politik karakterli bir sorun oldu-

ğu, ancak politik partilerin yer aldığı bir platformda ele alınıp gerçekleş-

tirilebileceği üstünde de görüş birliğine varılmıştır. (…) gelgelelim, hemen 

herkes böylesi bir cephenin oluşturulmasından yana olduğu halde, kimi-

leri de “cephenin kurulduğu, hatta tavan-

da  ve  tabanda  komiteler  oluşturulduğu” 

iddiasında bulundukları halde, ortada her-

hangi bir demokratik cephe henüz yoktur. 

Peki  neden  yoktur?  Bir  kere,  ne  “güç  bir-

liği” ne de “cephe”, gazete ve bültenlerde 

kalan  çağrı  ve  demeçlerle  oluşturulamaz. 

“Cephe” bir örgüttür. (…) Ülkemizde kurul-

ması  söz  konusu  olan  “cephe”  anti-faşist 

bir karakter taşıyacaktır. Anti-faşist cephe, 

tüm demokratik kuruluş, örgüt ve çizgile-

rin güçlerini ve mücadelelerini birleştirdiği, 

aralarında  eşgüdüm  sağlayan  bir  ortak 

platform  çatısı  altında  toplandıkları  bir 

örgüttür.  (...)kimsenin  emrivaki  yapmaya, 

kendi görüşlerini dayatmaya hakkı yoktur. 

Ancak  üzerinde  tartışılan  ve  anlaşmaya 

varılan bir program “cephe” programı ola-

bilir. Cephe sorunu ile iktidar sorunu ara-

366

sında dolaysız bir bağ vardır. Dünyanın her yerinde cepheler, ortak he-

deflere sahip toplumsal güçlerce iktidarı alabilmek, iktidar olabilmek için 

kurulurlar. I.ve II. MC, gerici-faşist güçlerin iktidar olabilmek anlaşmaları 

sonucu kurulmuştur. Ülkemizde oluşturulması söz konusu olan cephe de 

mutlaka iktidar hedefine yönelik olacaktır. (…) Öncülük sorunu da, cephe 

sorunu gibi politik bir karakter taşır, iktidara yöneliktir. (…) Pekiyi bilindiği 

gibi, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri iktidar mücadelesi veremez-

ler. İşleri bu değildir. Yapıları böylesi bir görevi yerine getirmeye elverişli 

değildir. (…) Faşizme karşı mücadelede işçi sınıfının tüm demokratik güç-

lere öncülük edeceği, başı çekeceği bilimsel bir gerçektir. İşçi sınıfının ön-

cülüğü, işçi sınıfı partisinin, iktidara giden yolda işçi sınıfının tümüne ve 

çalışan halk kitlelerine öncülük etmesi demektir. (…)”

Download 3.81 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   53




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling