Hazirlayanlar


b. Efes’te Bir Osmanlı Sultanı


Download 3.42 Mb.
Pdf ko'rish
bet25/41
Sana17.10.2017
Hajmi3.42 Mb.
#18082
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   41

b. Efes’te Bir Osmanlı Sultanı

Padişah iskeleye çıkınca kurbanlar kesilmiş, dualar edilmişti. Memur-

lar ve askerler padişahın geçeceği yerlerde saygı duruşunda bekliyorlardı. 

Halk, ruhanî liderler padişahı gördükleri için seviniyorlardı. Kışla meyda-

nına getirilmiş olan mektep çocukları da dualarda bulunmuşlardı. Sultan 

Aziz önce hükümet konağına gelmiş daha sonra demir yolu istasyonunda 

önceden hazırlanmış olan daireye gelerek bir müddet istirahat etmiş ve 

buradan arabayla Efes’e geçilmiştir

25

. Burası demir yolunun son noktası-



dır. Seyahatte Sultanın hemen yanı başında bulunan L. Gardey bu anı şu 

şekilde anlatır:



Tren garından çıkan Sultan kahvehanelerin arasından geçerek Efes’in 

üzerinde yükseldiği tepeciği temaşa etmek üzere bir süre duraklıyor, daha 

sonra kalabalığı yararak çadırına yönelip su kemeri ve yıkıntıların üze-

rinden geçip gidiyor. Bu esnada din adamları ve çocuklar ilahi söylüyor. 

23  Gardey, a.g.e., s.220.

24 Cevdet Paşa, Ma’rûzât, s.58.

25  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 11 Zilkade 1279 (29 Nisan 1863).



361

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ



Meraklılardan birçoğu elbiselerinin çok sade olmasından dolayı Sultan’ın 

Sultan olmasından şüphe etseler bile bunlarda alkış tutuyor

26

.



Çarşamba günü sabahleyin şiddetli bir deprem olmuş, sarsıntı sırasın-

da Fransız ve İtalyan konsoloslukları önünde çalan Osmanlı müziği aniden 

durmuştur. Gergin bir bekleyişten sonra her şey normale döndüğünde Sul-

tan Aziz, Feyz-i Cihad vapuruna İzmir’de bulunan dost devletlerin konso-

loslarını kabul eder

27

. Padişah konuşmasında üç noktaya değinmiştir:



 İlk olarak, müttefi k ve dost devletlerin temsilcilerini görmekten duy-

duğu hakiki sevinç; İkinci olarak, ziraat, ticaret ve sanayi yoluyla halkı 

mutlu kılma yönündeki büyük kaygı ki seyahati yapmasındaki amaç da 

budur; Son olarak da, ülkelerinde oturan yabancıların (ecnebilerin) refahı-

na katkıda bulunma ve onlar ile Türk teb’ası arasındaki iyi ahengi git gide 

daha fazla temin etme yönündeki sürekli arzu. Sultan Aziz, Fuad Paşa’yı 

kendi adına hem gelişte hem de dönüşte, dünkü tezahüratlara güzel katkı-

larından dolayı konsolos efendilere teşekkür etmeye gitmekle görevlendir-

miştir

28

.



23 Nisan Perşembe günü birçok resepsiyon gerçekleşmiştir. Birçok 

dinî temsilcinin de katıldığı ve iltifat gördüğü bu resepsiyonlar hakkında 

L.Gardey şu bilgileri verir:

O gün birçok resepsiyon gerçekleşti. Farklı kültürlerin temsilcileri ve 

ileri gelen başka birçok kişi Sultanlık salonunda teveccühle karşılaştılar. 

Bu kabullerde tercümanlığı Fuad Paşa ile M. Abro yaptı. Sivil, askeri ve 

dinî görevlilerin hepsinin Sultan’ın etrafında toplanmış bulunduğu esnada 

Padişah gündüz gerçekleştirdiği faydalı görüşmeleri övgüsünü taşıyan bir 

konuşma yaptı.

Sultan Aziz bu konuşmasında, bütün amacının, istisnasız tüm Müs-

lüman ve Müslüman olmayan halkını rahat ettirmek olduğunu ve bunun 

gerçekleşmesinden emin olmak için bu seyahatleri yaptığını söylüyordu. 

Tercüman-ı Ahval’de yayınlanan bu konuşma şu şekildedir:

Daima efkârımız her suretle memleketimizin tezayüd-i mamuriyetine 

ve her sınıf teb’amızın mütesaviyen istikmal-i hüsn-i hal ve mutluluğuna 

masruftur. Böyle memalikimizi seyahat ve sunuf-ı teb’a-i sadıkamızı bizzat 

rüyetten muradım, ancak bu ümniyye-i hayriyede olduğumu iraedir. Ce-

nab-ı vahibülâmale teşekkür ederim ki memleketimiz her güne terakkiyata 

26  Gardey, a.g.e., s.224.

27 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

28  Gardey, a.g.e., s.234.



362

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



müsait ve ahalisi ise sıdk-ı taviyyet ve hüsn-i kabiliyyetle her şeye müsaid 

olmağla Devlet-i Aliyemizin mesail-i masrufe ve himem-i matufesinin az 

vakit içinde netice-i asar-ı hayriyyet-disarını göreceğimi eltaf-ı ilâhiyye-

den memul ve temenni etmekteyim…

29

Bu konuşma yapıldıktan sonra Sultan Aziz, kışlanın içine teşrif etti-



ğinde Katoliklerin ruhani reisinin padişahın önünde eğilerek yardım talep 

etmesi üzerine, İzmir’de yapılmakta olan Katolik kilisesi için de 50 bin ku-

ruş ihsanda bulunmuştur. Sultan özellikle bu seyahatlerinde sık sık yaban-

cı devlet temsilcilerine gayrimüslim tebaa ile Müslüman tebaa arasındaki 

ilişkilerde oluşturulan dostane havanın bozulmaması için elinden geleni 

yapacağını açıklamak olmuştur. Zira Tanzimat ve Islahat Fermanlarının 

Müslümanlar üzerinde yarattığı olumsuz hava ancak bu ziyaret ve geziler-

le dağılabilirdi O akşam Sultan’ın emri üzerine ve onun adına Bahriye Na-

zırı Mehmet Paşa tarafından, Peyk-i Zafer gemisinde konsoloslara, ecnebi 

harp gemilerinin komutan ve subayları ile bazı ileri gelen şahıslara yemek 

verilmişti

30

. Gardey bu anı şu şekilde anlatır:



 Yemek sırasında Mouette isimli geminin tayfaları yedi kere ‘Vive le 

Sultan!’ (Yaşasın Sultan) diye bağırırken, Zenobie isimli geminin topla-

rı atılıyordu. Yol boyunca sıra halinde dizilen deniz erleri silahlarını ku-

şanmışlardı. Buraya koşup gelen binlerce seyirci heyecan dolu hoş geldin 

çığlıkları atıyordu.  Şenlik muhteşem ve samimiydi. Demet, taç ve güneş 

şeklindeki binlerce alev, liman ve rıhtımları gündüz gibi aydınlatmıştı. Sul-

tanın Peyk-i Zafere göndermiş olduğu sultanlık musikisi Norma ve Barbier 

de Seville’nin parçalarını çalıyor ve halk Sultan Aziz’i alkışlıyordu

31

.



24 Nisan Cuma günü Abdülaziz’in emri ile İzmir’in ihtiyaçlarının lis-

tesini çıkarmak üzere özel bir masa oluşturulmuştur. Karşılaştığı muhte-

şem manzara karşısında adeta büyülenen Sultan, İzmir ahalisinin ihtiyaç-

larının karşılanmasını irade buyurur. Gardey o gün yapılan hazırlıkları ve 

Sultan’ın ihsanlarını  şu  şekilde anlatmaktadır:  İzmir’den memnun kalan 

Sultan, şehrin ihtiyaçlarını gidermek istedi. Sultan Aziz, hem demir yolu ile 

katedralin tamamlanmasına ve Birun-ı Abad yolunun güzelleştirilmesine 

hem de zor durumda olduğunu öğrendiği diğer büyük işlere yardımda bu-

lunacaktır. Sultan’ın sivil ve dinî müesseselere bıraktığı bağışlar insanları 

hoşnutsuz değil mutlu kılması için adalet ve eşitlikle dağıtılması gerekmek-

te idi. Çoğunluğu oluşturan Müslümanların tamir edilmesi gereken cami-

29 Tercümân-ı Ahvâl. 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

30 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 

31  Gardey, a.g.e., s.248.



363

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ



leri, okulları var. Sultan’ın lütfüne bildirilmesi gereken tekkelere, fakirlere, 

hastanelere, Konağın çalışanlarına vs. İşte bütün bunlara 345 000 kuruş 

verilecektir. Rumlardan daha az olan Katoliklere özel bir ilgiye lâyık olan 

katedralden dolayı yinede bunlardan daha fazla verilecektir. Katolikler, 

Saint Marie Okulu, Saint Antonie ve Saint Roch Hastaneleri vs. yerler için 

120 000 kuruş verilecektir. Rumlara 80 000, Ermenilere 65 000, Yahudile-

re 40 000 ve Protestanlara 15 000 kuruş tahsis edilecektir.

Ayrıca demir yolu çalışanlarına 100 000 kuruş, Birun-ı Abad yolu-

na 10 000 kuruş. Jokey kulübüne 20 000 kuruş ve Kayserili Vali Ahmet 

Paşa’ya 150 000 kuruş tahsis edilmiştir. Herkes için ve her yerde Sultan’ın 

Has hazinesi’nin bu şekilde açıldığını gören maiyeti şu şekilde bağırma 

temayülündedir. Bize ne kaldı? Size, ümitle birlikte Müslümanlar kadar 

gayrimüslimler, yani herkes tarafından razı olunan hükümdarınızın ve 

efendinizin ismini görme mutluluğu kalacaktır

32

.



Gazetelerde Cuma günü selamlık resminden sonra İzmir’den İstanbul’a 

hareket edileceği, yolda Midilli adası ve Kala-i Sultaniyye (Çanakkale)’ye 

uğranılacağı haberi veriliyordu

33

 Ancak donanma, seyahatin yirmi üçüncü 



günü yani 25 Nisan Cumartesi sabahleyin İzmir’den ayrılabilmiştir. Sultan 

Aziz sabahleyin İzmir’den hareket etmeden önce Fransa ve İtalya amiral-

lerine ikinci, Avusturya amiraline üçüncü rütbelerden birer kıta mecidiye 

nişanı vermiştir

34

. Feyz-i Cihad saat 02 sıralarında İzmir’den hareket et-



miştir. Onun hareketiyle kaleden toplar atılmaya, rıhtım boyunu dolduran 

halk silahlar atmaya, dualar okumaya başlamıştır

35

. Dost devletlerin harp 



gemileri Feyz-i Cihad’ı kaleye kadar uğurlamıştır

36

. Midilli’ye uğrama-



dan Saat 06 sularında Seddülbahir’den geçerek saat 08.00 de Çanakkale 

önlerine gelinmiştir. Sultan Aziz o gün ve ertesi pazartesi günü zamanını 

vapurda dinlenerek geçirmiştir. Gardey, Sultanın Çanakkale’deki temasla-

rını şu şekilde anlatır:



Pazartesi günü sabahtan itibaren maiyet alayında bulunan gemiler-

den biri Kumkale’den başlayarak Seddülbahr ve Nara’ya kadar sırasıy-

la bütün kaleleri dolaştı. Kalelerin iyi bir vaziyette muhafaza edilmesi ve 

bunları koruyan askeri birliklerin hiçbir eksiğinin olmaması padişahın 

32  Gardey, a.g.e., s.251.

33  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 5 Zilkade 1279 (23 Nisan 1863). 

34  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

35  Aksüt, a.g.e., s.23.

36 Tercümân-ı Ahvâl, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).



364

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



iradesi idi. Zırhlı savaş gemilerinin zorunlu kıldığı yeni hücum ve savunma 

yöntemleri buralarda yakın zamanda tatbik edilecekti

37

.



28 Nisan Salı günü sabahleyin Sultan Aziz karaya çıkmıştır

38

. Padi-



şahı görmek için halk sahile dolarak dualar etmiş, sevinç gösterilerinde 

bulunmuşlardır

39

. Sultan Aziz hükümet konağında hazırlanmış olan da-



ireye geldikten sonra orada bulunan kaleleri gezmiştir. Buradaki büyük 

ve eski topları inceler. Bunlardan birisinin içine 17.5 kıyye barut konarak 

padişahın huzurunda ateşlenir. Sultan Aziz antika olan bu topların muhafa-

zalarını emretmiş, buradan sonra kendisi için hazırlanan Otağ-ı şahaneye 

teşrif etmiştir. Mahalli memurlar, komutanlar ve dost devlet konsolosları 

huzura kabul edilir. Kal’a-i Sultaniye’deki kaleler serasker Fuad Paşa ta-

rafından da gezilerek restorasyonları için gerekli emirler verildi. 28 Nisan 

Salı günü Sultan Aziz’in saat 08 sıralarında Çanakkale önünden hareket 

ederek Gelibolu’ya yöneldiği haberi telgrafl a Babıâli’ye bildirilir

40

.



c. Ermeni, Rum ve Yahudilere Dağıtılan Atiyyeler

Gelibolu, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda Balkanlara geçişte oyna-

dığı stratejik rolün yanında Bizans’la cihat sahasında olması münasebetiy-

le de sayısız gazi derviş ve alperen’e mezar olmuştu. Bu nedenle donanma 

Gelibolu önlerinden geçerken isimleri gemilerin seyir defterlerinde sıra-

sıyla kaydedilen bütün bu mezarlar gemilerden her biri için atılan bir pare 

topla selamlanırdı. Bu esnada bütün mürettebat gemi imamının önünde 

güvertede toplanır ve herkes işini bırakarak birer Fatiha okurdu. Osmanlı 

Devleti’nin yıkılışına kadar devam eden bu âdete göre ilk olarak Rumeli’ye 

ayak basan Türk kumandanı Süleyman Paşa için yapılırdı. Buradan sonra 

sırayla Yazıcızâde Muhammed ve kardeşi Ahmed-i Bican Efendilerin, Ak-

baş Baba, Gazi Fazıl ve Ece Beyin, Nara burnunda yatan Nara Baba’nın, 

Akbaş Baba’nın kabirleri aynı şekilde selamlanırdı

41

.



Abdülaziz Gelibolu’da bu adet-i kadimenin bütün gereklerini yerine 

getirmiştir. Gardey onun Gelibolu’ya ilk adım atışıyla başlayan gelişmeleri 

şu şekilde anlatır:

37  Gardey, a.g.e., s.285-286.

38  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

39  Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863).

40  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863).

41  Bu konuyla alakalı olarak Tarihi Deniz Arşivi’nde bulunan Şihâb-ı Bahrî Seyir Defteri’nden 

istifade edilmiştir.


365

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ



Sultan‘ın kendisini ziyaret edeceğinden emin olan Gelibolu hiç uyu-

mayarak gece ile sabahı iskelesini tamir etmek, onu halı ve yeşilliklerle 

süslemek, sokaklarını kumla kaplamak, duvarlarını bayraklarla donat-

mak, marşların tekrar etmek, nutuklarını hazırlamak ve nihayet rıhtım-

larda maiyet alayının geçeceği güzergâhın tamamına yerleşmekle geçirdi. 

Sultan, memleketin durumu hakkında bilgi almak ve şehrin ihtiyaçlarının 

kendisine sunulması için bir süre sarayda kaldı. Daha sonra resmî maiyet 

alayını istirahate gönderen Sultan, birkaç mabeynci ve yaverle kırda bir 

gezinti yapmak üzere dışarı çıkıyor. Gezi Bolayır’da son buluyor. Burada 

Sultan Orhan’ın oğlu olan Süleyman Paşa’nın kabri bulunmaktadır

42

.



 Süleyman Paşa’nın kabrini ziyaret edip öğle namazını kıldıktan sonra 

saat 08‘e doğru Fener civarında Namazgâh denilen mevkide hazırlanmış 

olan çadıra teşrif eden Sultan Aziz, orada bazı yerli memurları huzuru-

na kabul etmiştir. Sultan Aziz, daha sonra büyük kimselerden Yazıcızâde 

Muhammed Efendi Türbesini ziyaret etmiştir

43

. Muhammediye adlı ese-



rin müellifi  olan Yazıcızâde Muhammed Efendi, II. Murat devri gazi der-

vişlerinden olup aynı zamanda Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerindendir. 

Sultan Aziz, Gelibolu‘da iken Müslüman ve gayrimüslim ahaliye birçok 

ihsanlarda bulunmuştur. Gelibolu‘ya ait atiyyeler hakkında Babıâli‘ye ge-

len tahrirat şöyledir:

Bolayır ve Gelibolu kasabalarında ulema, şeyhler ile dört milletin 

mektep çocuklarına ve fakirlerine yüz on altı bin kuruştan on sekiz bin 

kuruş bizzat seraskerlerin eliyle verilmiş, geriye kalan seksen sekiz bin 

kuruş dahi şeyhlere ikişer yüz ve dört milletin mektep hocalarına yüz elli, 

hatipler ile papazlara yüz, cami hademelerine elli, dört milletin mektep 

çocuklarına sekiz ve fakirlerine yirmi beşer kuruş peşin olarak elden da-

ğıtılmıştır.



Öncelikle Sultan Aziz ziyaret ettiği yerlerde bulunan tekkelerin 

türbedarlarına atiyyeler dağıtmıştır. Bunlardan ilki Yazıcı zade Muham-

med Efendi hazretlerinin türbedarına 5 000 ve buranın 50 adım ilerisinde 

yatan kardeşi Yazıcızade Ahmed-i Bican Efendinin türbedarına 2 000, Sü-

leyman Paşa’nın türbedarına da 2 000 kuruş verilmiştir. Gelibolu’da bulu-

nan tekkelerin şeyhleri, dervişler, âlimler ve buradaki camilerin ihtiyaçları 

için 11 500, İslâm mektebi öğrencilerine 775, Mekteb-i Rüşdiye ve diğer 

İslâm mektebi öğrencilerine 9 910, Rum mektebi öğrencilerine 1 200, 

42  Gardey, a.g.e., s.296.

43  Rûznâme-i Ceride-i Havâdis, 12 Zilkade 1279 (30 Nisan 1863). 


366

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



Rum, Ermeni ve Yahudi Sıbyan mektepleriyle fukarasına 28 988, fukara-yı 

İslâmiye’ye 15 132, Rum fakirlerine 2 295, İslâm fakirlerine 2 720, muha-

cirin fukarasına 3 900, Telgraf Müdürüne 2 000, telgraf hademesine 3 000, 

Karantina hizmetlerine 2 000, Liman reisine 2 000, zabitan ve zaptiye as-

kerine birer aylık 5 650, Mahkeme hademesine 6 000 kuruş verilmiştir. Bu 

ihsanların toplamı 100 000 kuruştur

44

.

Görüldüğü üzere Sultan Aziz Gelibolu’da Ermeni, Rum ve Yahu-

di Mektep öğrencileriyle fakirlerine Müslüman ahali ile hiçbir ayrım 

yapmaksızın ihsanlarda bulunmuştur. Dağıtılan atiyyenin üçte biri Erme-

ni, Rum ve Yahudi Mektep öğrencileriyle fakirlerine verilmiştir. Feyz-i 

Cihad ve maiyetindeki diğer gemiler 30 Nisan perşembe günü seher vak-

ti  İstanbul’a doğru hareket ederek aynı gün akşam Büyük Ada önlerine 

gelmişlerdir. l Mayıs Cuma günü saat 10.30 da Adalar önünden İstanbul’a 

hareket edilmiştir

45

. İstanbul’da her tarafta hazırlık yapılmaktadır. Askeri 



mevkilere ve Yedikule semtinde bazı mevkilere toplar yerleştirilmiş, Müs-

lüman olan ve olmayanların mektep çocukları süslü elbiseleriyle sahillere 

dizilmiştir.  İstanbul ahalisi de sahilleri doldurmuştur. Halk, Üsküdar ve 

Tophane tarafl arının yüksek mahallelerinde toplanmıştır. Boğaziçi ahalisi 

dahi vapur ve pek çok kayıklarla Dersaadet, Kadıköy, Üsküdar ve Beşiktaş 

arasındaki deniz yüzünü doldurmuştu. Ahali sayısı 20-30‘u geçen vapur-

larla padişahı karşılamaya çıkmışlardır. Donanma Adalar‘dan hareketle ilk 

olarak Zeytinburnu tarafına gelmişti. Önce oradaki toplar müjdeyi verir

46

.

 



Gardey, İstanbul’a yaklaşırken yaşananları şu şekilde anlatır:

 İstanbul’dan bizi karşılamaya gelen Kılıç Ali isimli geminin içinde sey-



ahatimiz boyunca devleti idare etmiş olan yüksek rütbeli memur ve paşalar 

bulunuyordu. Bunlar hükümdarın yokluğunda duydukları esefi  ve onu geri 

görmekten dolayı duydukları memnuniyeti ifade etmenin sabırsızlığı için-

de idiler. Mutlu bir şekilde Abdülaziz’de sadık vezirlerine seyahatinin bazı 

sevinçli anlarını anlatıyor ve onları gemide tutuyordu…İstanbul’a girişte 

sadece nişan madalyaları ile kordonu ve kılıcını taşıyan Abdülaziz, geçit 

töreni sandalına biniyor ve dosdoğru babası Sultan Mahmut tarafından 

inşa ettirilen Tophane Camiine yöneliyordu. Güzergâhı üzerinde deniz, bir 

sıvı değil elleri, ayakları, sesleri ve hareketleriyle, her türlü vasıtayla en 

canlı ilgilerini harekete geçirerek Padişahı alkışlayan binlerce seyircinin 

bulunduğu geniş bir arenaya dönüşmüştü. Padişahın sandalının dümenini 

44 Bağçeci, a.g.t., s.64-65.

45 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863).

46  Takvim-i Vekâyî, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863).



367

Yrd. Doç. Dr. Şakir BATMAZ



her zaman elinde tutan Kaptan Paşa’nın kürekçileri olmasa bu insanlar 

Sultan’ın mantosunun eteğini öpmek için geçtiği yerlere atılırlardı

47

.



 Zeytinburnu’ndan saray-ı hümayun yakınına, Üsküdar‘dan Fenerbah-

çe‘ ye kadar olan mevkilerden, Devlet-i Aliyye‘nin ve diğer devletlerin 

gemilerinden ve askeri mevkilerden top ve tüfek atışları yapılıyordu. Sa-

hillerde saf bağlayarak saygı duruşunda olan Asakir-i Şahane ile Müslü-

man ve gayrimüslim tebaanın mektep çocukları Padişahım çok yaşa diye 

bağırıyorlardı

48

. Padişahı görmek isteyen pek çok kimseler hazırlanmış 



olan Şirket-i Hayriye vapurları ile padişahı karşılamaya çıkmışlar ve se-

vinç gösterilerinde bulunmuşlardır

49

.

Gardey, Sultanı karşılayanlar arasında bulunan Müslüman ve Gayri-



müslim mektep talebeleri ile ilgili şu bilgileri verir:

Her yerden daha çok burada, inançları farklı olsa da, güneş gibi İm-

paratorluğun bütün sakinleri üzerine himaye ve hüsnü niyetinin ışınlarım 

yayan Hükümdara karşı aynı saygı ve sevgi etrafında birleşen milletlerin 

kaynaşması görülüyordu. Türk okulları, Yahudi okulları, Hristiyan okul-

ları, Ermeni okulları, Yunan okulları, Katolik okulları, Hıristiyan Doktri-

ni Kardeşleri‘nin okulları, Avrupa şapkaları, Osmanlı takkeleri, İstanbul 

yaşmakları, Paris kaputları, Asya gömlekleri, Avrupa giysileri, işte bunla-

rın hepsi burada sultanların sarayının kapılan önünde bu gruplardan her 

birinin kendi dilinden duygularının şiddetini ifade etmenin farklı tarzlar 

içerisinde yolladığı canlı tebrikleri ve sıcak temennileri aynı memnuniyet-

le kabul eden Sultan Abdülaziz‘in bakışları altında aynı duyguların etki-

siyle yan yana bulunuyordu. Dolmabahçe’nin arz ettiği tablo, Müslüman-

lar ile gayrimüslimlerin, vatandaşlarla yabancıların bu uzun ve unutulmaz 

gezintilerde Abdülaziz’i durmadan selamladıkları gönül ile ruhtan gelen 

sevginin bir demeti gibi değerlendirilebilir

50

.

 Tercüman-ı Ahvâl ve Rûznâme-i Ceride-yi Havâdis Gardey’in anlat-

tıklarını şu şekilde tamamlar: 

Saraya gelen Sultan Aziz burada, idaresindeki bütün yüksek vekilleri 

huzuruna kabul etmiştir. Halk bir haftadır karşılama hazırlıkları yapıyor-

du

51

. Sultan Aziz’in dönüşü nedeniyle evler ve sokaklar onar ve yirmişer 

kandillerle donatılmıştı. Caddeler de çeşit çeşit kandil, avize vs. ile süs-

47  Gardey, a.g.e., s.325.

48 Tercümân-ı Ahvâl, 15 Zilkade 1279 (3 Mayıs 1863).

49 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863).

50  Gardey, a.g.e., s.331.

51 Tercümân-ı Ahvâl, 10 Zilkade 1279 (28 Nisan 1863).



368

HOŞGÖRÜ TOPLUMUNDA ERMENİLER



lenmişti Hatta birkaç caddede hazırlanmış olan onar yirmişer bin kuruş 

değerindeki avizeler beş yüzden fazla idi

52

. Büyük küçük herkes ev ve dük-

kânların önlerini defne dalları, çiçekler, limon, portakal ve fi danlar ile süs-

lemişti. Pek çok sokaklar süs ile donatılmıştı. Asmaaltı‘nda bulunan pirinç 

tüccarlarının mağazalarının bulunduğu yol avize, ayna, saat ve çiçekler 

ile süslenerek bir nefi s  salon  şekline konulmuştu. Hasırcılar sokağının 

süslemesi de böyleydi

53

. Galata ve Beyoğlu tarafl arında görülen avize ve 

kandil ve çeşitli şekil ve suretlerde gaz donanması dahi pek mükellef ise de 

İstanbul‘da pirinççi ve hasırcı esnafının yerleri müsait olmadığı halde bu 

konuda 100-150 bin kuruş sarf ederek gösterdikleri zahmet diğer hepsin-

den fazlaydı. Sokaklara Osmanlı sancağı ile Osmanlıca ve başka dillerde 

Yaşasın Padişahımız yazan levhalar asılmıştır

54

.

Download 3.42 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   41




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling