Hercai hercai


Download 1.36 Mb.
Pdf ko'rish
bet19/66
Sana05.01.2022
Hajmi1.36 Mb.
#215141
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   66
Bog'liq
Sümeyye Koç - Hercai

“Yarın tanışacağın adam için, şimdiden özür dilerim…”


8
YOKOLUŞ
İçine  dolan  huzurla,  yeni  hayatının  ilk  gününe  gözlerini  araladı  Reyyan.
Öyle güzel uyumuştu ki sabah olduğunun farkına varamamıştı, hatta saat epey
geçmişti.  İlk  başta  uyandığı  bu  farklı  ortam  onu  tedirgin  etse  de,  evlenmiş
olduğunu hatırlayınca aptal bir tebessümle gerindi. Ve gözleri aniden yatağın
diğer tarafına dönüverdi, bomboştu yatağın diğer tarafı.
Oysa  uyandığı  ilk  anda  onun  yüzünü  görmeyi  hayal  ediyordu.  Yataktan
hızla  kalkıp  berjere  doğru  yürüdü.  Aldığı  sabahlığı  üzerine  geçirdi.  Önce
Miran’ı bulacaktı. İçi huzursuz olmuştu onu göremeyince. Hayatında ilk defa
başka  bir  yatakta  uyumuştu,  bu  yüzden  yalnız  uyanmış  olmanın  tedirginliği
vardı  üzerinde.  Odadan  çıkacağı  sırada  kapıdaki  notu  fark  etmesiyle  dikkati
dağıldı. “Hazırlanıp gel, kahvaltıya bekliyorum.”
Derin  bir  nefes  aldıktan  sonra  gülümsedi.  Oyalanmadan  yerde  duran
bavulun  kapağını  açtı.  Elini  aralara  daldırıp  giyebileceği  bir  şey  ararken
gözlerine  mavi  elbisesi  çarptı.  Bunu  da  çeyiz  zamanı  alışveriş  yaparlarken
almıştı.  Belden  oturmalı  uzun  elbiseyi  üzerine  geçirdikten  sonra  ellerini
saçlarına  attı.  Saçları  ıslakken  uyuduğu  için  birbirlerine  karışmışlardı.
Bavulun  ön  kısmından  aldığı  tarakla  saçlarını  düzelttikten  sonra  konsolun
aynasına  geçip  pufun  üzerine  oturdu.  Makyaj  malzemelerine  bakarken
gülümsüyordu.  Çok  makyaj  yapan  bir  kız  değildi  ancak  bu  sefer  daha  farklı
olmak, daha güzel görünmek istiyordu. Hafif makyajını tamamladıktan sonra
aynadaki aksine son bir kez bakıp gülümsedi.
Ekim  ayının  son  günleriydi.  Havalar  bazen  yazdan  kalma  gibi  sıcacık
olurken bazen de kış gelmiş gibi soğuk geçiyordu. Dün şanslıydı çünkü hava
çok  güzeldi,  bugün  ise  tam  tersi.  Gökyüzünü  insanın  içini  karartan  kasvetli
bulutlar sarmıştı.
Odadan  çıkıp  sağa  sola  baka  baka  mutfağı  bulduktan  sonra  çekine  çekine
yürüdü.  Arkası  dönük  bir  vaziyette  oturuyordu  Miran  masanın  başında.
Reyyan  hızlı  adımlarla  karşısına  geçip  ahşap  sandalyeye  oturduktan  sonra
Miran’a  bakarak  gülümsedi.  Miran’ın  da  üzerinde  koyu  mavi  bir  gömlek
vardı.  “Farkında  olmadan  aynı  renkleri  giymişiz,”  dedikten  sonra  pot  kırmış
gibi elini dudaklarına kapattı. “Günaydın!”
Miran  ağır  aksak  kaldırdı  bakışlarını  masadan.  Sanki  bir  yere  dalmış
gibiydi.  Gözleri  Reyyan’ın  kuzguni  harelerini  bulduğunda,  buz  gibi  bir  ses
tonuyla  döküldü  dudaklarından  “günaydın”  kelimesi.  Reyyan  bu  soğukluk
karşısında ürperdi, boşta kalan ellerini nereye koyacağını bilemedi. Farkında


olmayarak bir hata mı etmişti? İlk günden onu böylesine kızdıracak ne yapmış
olabilirdi ki?
Miran  işaret  parmağını  hazırladığı  kahvaltı  masasına  dikti.  “Hadi,  yap
kahvaltını.”
Reyyan,  az  önce  uyandığında  açlıktan  karnı  guruldadığı  halde  şu  an  tok
hissediyordu kendini. Miran’da bir soğukluk sezmişti. İçi ürperdi, yüzü düştü.
Belki  abartıyordu,  bilmiyordu.  Bildiği  tek  şey,  kalbinin  üzerinde  bir  acının
gezindiğiydi.  Sanki  biraz  sonra  olacakları  hissetmiş  gibi,  boğazına  acı  bir
yumru oturdu.
Kahvaltı sofrasına göz gezdirse de, ağlayacak gibi olduğu için iştahı kaçtı.
Miran zaten sabah uyandığında yanında yoktu. Şimdi de içten bir gülüşü çok
görmüş, bir yabancıymış gibi davranıyordu karşısında. Yeni evlenen bir adam
böyle mi davranırdı?
Kuş sütünün eksik olduğu masa Reyyan’a hiç güzel gözükmüyordu. Yine de
bir  şey  söylemedi  Miran’a.  Eline  aldığı  çatalı  düzgünce  dilimlenmiş
böreklerden  birine  batırdı.  O  an  fark  etti  ki,  Miran  sadece  kendisini
seyrediyordu.  Kafasını  kaldırıp  çekine  çekine  baktı,  denizleri  andıran  mavi
gözlere. “Sen neden yemiyorsun?”
Miran’ın yüzündeki donuk ifade, bakışlarındaki hissizlik değişmedi, aksine
arttı. “Ben kahvaltı etmem,” dedi soğuk bir sesle.
Reyyan kafasını önüne eğdi. Isırdığı lokma boğazından zor geçti. Sırf ziyan
olmasın  diye  bitirdiği  dilimin  ardından,  önündeki  tabağı  ileri  itti.  “Doydum
ben,” dedi küskün bir sesle.
Ellerini  masanın  üzerinden  çekerek  dizlerine  koydu  ve  arkasına  yaslandı.
Miran’ın bir şeyler söylemesini bekliyordu, hatta her ne hata yapmışsa yüzüne
vurmasını  istiyordu.  Daha  evliliğinin  ilk  gününden  böyle  bir  muamele
görmeyi hak etmiyordu ki. Her zaman böyle mi yapacaktı Miran? Üzerinden
hiç çekilmeyen ürkütücü bakışlarında boğulmaya başladı.
İkisi  de  suskundu  o  an.  Reyyan’ın  içine  düşen  korku  kıvılcımları  birazdan
Miran’ın  söyleyecekleri  ile  kor  alevlere  dönüşecekti.  Bu  canhıraş  sessizlik
Reyyan için katlanılmaz boyuta ulaştığında kafasını kaldırıp Miran’ın yüzüne
baktı. İşte tam o anda bir ateş yaktı Reyyan’ın yüreğini. Karşısında oturup ona
bakan  adam,  yani  Miran,  Reyyan’ın  kocası  olan  adam  mıydı?  Neden
böylesine  korkunç  bakıyordu  ki?  Korkuyla  yutkunurken  ölümcül  bakışlara
esir  olmaya  devam  etti.  Anlamıştı,  büyük  bir  sorun  vardı.  Tam  ağzını  açıp
Miran’a  neden  böyle  baktığını  soracaktı  ki,  Miran  onu,  kalbinin  ortasından
vurdu.


“Dün  gece  için,”  dedi  çarpık  bir  şekilde  gülümserken.  “Teşekkür  ederim
Reyyan.”
Nevri  döndü  Reyyan’ın.  Bir  müddet  ne  duyduğunu  idrak  etmeye  çalıştı
ancak  hiçbir  şey  anlamamıştı  ne  yazık  ki.  Neyin  teşekkürünü  ediyordu  ki
Miran  ona?  Bu  tavırları  Reyyan’ın  hiç  hoşuna  gitmiyordu.  Bir  an  önce  eski
Miran’ı istiyordu. Eğer bu bir şaka ise, hiç hoş değildi. Az kalmıştı, birazdan
elinden  şekeri  alınan  çocuklar  gibi,  yere  diz  çöküp  hüngür  hüngür
ağlayacaktı.
Reyyan,  “Ne  için?”  diye  sorduğunda  sesi  titredi  ister  istemez.  “Ne
teşekkürü?” Tırnaklarını avuç içlerine bastırdı. Ne zaman korksa kendi canını
yakardı da hissetmezdi.
Maske  düştü!  Miran’ın  gerçek  yüzü,  gözlerinin  ardına  sakladığı  o  kindar
adam çıktı ortaya. Öldüresiye öfkeli baktığı Reyyan beti benzi atmış bir halde
duruyordu karşısında.

Download 1.36 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   66




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling