Hercai II meftun hercai II / meftun
Download 1.49 Mb. Pdf ko'rish
|
Sümeyye Koç - Meftun
Saçmalama Miran, dedi içinden. Bu adam senin hiçbir şeyin olamaz. Düşmanından başka hiçbir şeyin
olamaz. Kötü bir kâbus görüyorsun sen... İçinden sürekli bunları tekrarlıyordu. Kısa fakat uzun süren bir sükûneti, Miran’ın şüphe dolu sorusu dağıttığında, tüm gözler üzerine çevrildi. “Kimsin sen?” sorusu dökülüverdi dudaklarından. Karşısındaki adamın ısrarlı bakışları şaşkınlığa dönüşünce yine sordu. “Sana soruyorum, sen kimsin?” Miran’ın bu tuhaf sorularına Arda hariç kimse anlam veremedi. Dahası Reyyan bile neden böyle bir şey sorduğunu anlayamadı. Miran’ın her şeyi bildiğinden habersizlerdi. Ama az evvel Reyyan’ın içine büyük bir şüphe düşmüştü zaten. “Neden öldürdün sen benim babamı?” Beklemediği soru karşısında tuhaf tuhaf bakan Hazar Bey bakışlarını Reyyan’a çevirdi. Miran, bir şeyler duymuşa benziyordu. Ya da her şeyi öğrenmişe... Bu nasıl olmuştu bilmiyordu ama bir tahmini vardı. Reyyan bu sırra dair hiçbir şeyi Mirana’a söylemeyeceği konusunda söz vermişti. Yoksa dayanamayıp anlatmış mıydı her şeyi? Hazar Şanoğlu’nun Reyyan’a kayan şüpheli bakışlarını yakalayınca içi sızladı Miran’ın. Neden her hareketi Gönül’ün sözlerini doğruluyordu ki? İstiyordu ki şu an bu adam kendisinden nefret etsin, canını yakmaya çalışsın, hatta öldürmeye bile kalkışsın! Yeter ki düşmanı bildiği adam, bildiği gibi kalsın... Ona tam da bu şekilde, şefkat dolu bakışlarla bakmasın! Miran bu adamın kendisine olan bakışlarından tiksiniyordu şu an. Bu adam ona nefretle bakmalıydı. Sevgi dolu değil! “Konuşsana be adam, susma!” Herkes suskundu, Miran hariç. Galiba herkes, Miran’ın gerçekleri öğrendiğinin farkına varmıştı. Neden veya nasıl, bilmiyorlardı. Reyyan’ın bakışları yere düşmüş, Hazar Bey ayakta duramaz olmuştu. “Senin benim babamla ne alıp veremediğin vardı? Söyle!” Sesi titriyordu Miran’ın. Sanki dokunsalar ağlayacaktı. Şu an her şeyin yalan olması için nelerini vermezdi ki? Ellerini gözlerine bastırdı, ağlamaması gerekiyordu. Yıkılmıştı. Omuzlarındaki yükün ağırlığını kaldıramıyordu. Yavaş adımlarını karşısındaki adama doğru sürükledi, bu sefer kimse onu engellemiyordu. Titreyen ellerini adamın omzuna koyduktan sonra gözlerinin içine baktı. Hazar Bey’in gözleri usulca kapandı o an. “Söyle bana,” dedi çaresizce. “Kimsin sen?” Reyyan yumruğunu dudaklarına bastırdı, sevdiği adamın çaresizliği kahrı zindan eylemişti onu. Tüm duygularının pas tuttuğunu sandığı adamın, yıllarca ayrı kaldığı oğlu karşısında yüreğini böylesine diz çöktürmesi ne kadar yakıcıydı. Miran dikkatini gözlerini gözlerine mıhladığı adamdan başka kimseye vermiyordu. Bakışlarının tek hedefi oydu. “Yalvarırım,” dediğinde sesi fısıltıdan öte değildi. Her çaresiz kalışında daha beterini yaşayamam dediği bu hayat her seferinde daha fena bir çıkmaza sürüklüyordu onu. “Hiçbir şeyin değilim de, benim seninle hiçbir kan bağım yok de!” Elini Hazar Bey’in omzundan hızlıca çekmesinin ardından işaretparmağıyla yeniden onu hedef aldı ve ses telleri çatlarcasına bağırdı. “Ben senin baban değilim de! Değilim de, hiçbir şeyin değilim de!” Tek bir sözcük duymayı bekliyordu düşmanı bildiği adamdan. Bir inkâr, yüreğine su serpecek bir düşmanlık sözü. Beklediği cevap bir türlü gelmezken onu tamamen yıkan o cümle döküldü düşmanının dudaklarından. “Babanım ben senin...” Dizlerinden tüm takat kesildi. Bitmez tükenmez kini ve onu o yapan soğukkanlılığı yerle bir olmuş gibiydi. Dizlerinin toprakla buluşmasının ardından yere oturup çaresizliğine tamamen boğun eğdi. Ağlıyordu Miran. Düşmanım dediği adamın karşısında, küçük bir çocuk gibi ağlıyordu. Heybetli omuzları perişanca sarsılıyordu. Sadece kendi ağlamakla kalmamış, babasını da ağlatmıştı. Yıllar yılı gözlerinden tek bir damla yaş akmayan adam bugün ilk defa ağlıyordu. Yıkılmışlığına, çaresizliğine, kandırılmışlığına. En çok da hasret kalmışlığına. Yirmi altı yıl boyunca ayrı düşmüşlüğüne, sürgün edilmişliğine. Reyyan, Miran’a gitmek için bir adım atmıştı ki Elif onu durdurdu. Şu anda onun sızısına Reyyan bile merhem olamazdı. Hazar Bey yavaşça dizlerinin üzerinde eğilerek elini ağlayan oğlunun sırtına koydu. “Ben ister miydim böyle olsun,” dediğinde sesi titrek ve çatlaktı. “Seni benden çalmışlar. Bizi birbirimize düşman kılmışlar!” Sırtına koyduğu elini hafifçe gezdirdi. Oğluna sarılmak istiyordu adam. Nefretten çatlayan ciğerini hasretle doldurmak, hiç duymadığı kokusunu hissetmek istiyordu. Fakat Miran’a sarıldığı zaman o kadını hatırlamaktan korkuyordu. Dilşa değil miydi her şeyin sebebi? Sevdasına ömür harcadığı Download 1.49 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling