I türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans
Download 5.08 Mb. Pdf ko'rish
|
Tezcan tarafından çevrilerek 1977 yılında “Halaçça, Orta İran’da Arkaik Bir Türk Dili olarak TDAY Belletenin 133. sayısında yayınlandı. Daha sonra İran’daki Türk Dilleri (TDAY 302, s. 1- 23) isimli makale yayınlamıştır. 1971 yılında da bu faaliyetlerine yoğunluk kazandıran Doerfer 1971 yılındaki “İrano-Altaistica, Türkish and Mongolian Language of Persian and Afganistan” (Current Trends in Linguistics 6 (The Hauge), s. 217-235), W. Hesche, H. Svheinhardt, S. Tezcan’la işbirliği yaparak “Khalaj Materials (UAS 115) makalelerini neşretti. Doerfer’in Halaç Türkçesi ile ilgili çalışmaları çok olduğundan burada hepsi belirtilmeyecek. Bunun için kaynaklar kısmına bakınız. Fakat önemli bir nokta var ki Doerfer 1988 yılında “Grammatik des Chaladsch” (Wiesbaden) isimli Halaç Türkçesinin grameri olan değerli bir kitap yayınladı. Bu çalışmada Halaç Türkçesi’nin biliografyası, sesbilgisi, şekil bilgisi, sentaksı ve ağızları gibi konular üzerinde durdu. Halaç Türkçesi ile ilgili araşrıma yapanlardan biri de Azerbaycan dilbilimcisi Ferhad Zeynalov olmuştur. Zeynalov’un dil ve Edebiyat dergisinde 1972‘de yayınladığı “Türk dillerinin tesnifi “Halac dili grubu” meselesi” (S.3, s. 38-47), Sovetskaya Tyurkologiya dergisindeki “Ob odnom “Drevnem Tyuskom Yaazıke” v srednem İrane” (S. 6, s. 74-79) isimli makaleler önem taşır. Cavat Heyet’de Halaç Türkçesi ile ilgili bir araştırma yaparak 1988 yılında Varlık dergisinde “Torki-ye Kalaj” (S.70.4, s.12-24) adlı makalesinde Halaç Türkçesinin daha çok gramer özellikleri üzerinde durmuştur. Türkiye’de Doerfer’in görüşünü destekleyen Mehmet Ölmez “Halaçlar ve Halaçça” (Çağdaş Türk halkları ve ve Dilbilgisi, 1995, C. 7), Mehmet Ölmez, Talat Tekin “Türk Dilleri- Giriş” (İstanbul, 1999), Talat Tekin “Türkçenin Yakın ve Uzak Akrabaları” (Uygulamalı dilbilimi Açısından Türkçenin Durumu, 1994), Fuat Bözkurt “Halaçlar ve Halaç Türkçesi” ( Türk Dili Dergisi, 1991, S.22) isimli çalışmalarında Halaç Türkçesini kısaca anlatmaktadırlar. Gürer Gülsevin ise, “Göktürk Anıtları İle Yaşayan Üç Lehçemizin (Halaç, Çuvaş, Saha/Yakut) Tarihi İlgi Düzeni” adlı makalede farklı bir yol izleyerek Halaç Türkçesininin dil özelliklerini Göktürk anıtlarına göre karşılaştırmıştır. Halaç Türkçesi Halaçların konuştuğu bir Türkçedir. Halaç Türkçesinin Türk lehçeleri ile yakınlık derecesini tespiti önemli bir konu olarak bu gün de karşımıza çıkmaktadır. Doerfer’e göre Halaç Türkçesi Kaşkarlı Mahmud’un anlattığı Argucanın bugüne kalmış bir kolu olması muhtemeldir. Bu dil son derece arkaik bazı özellikleri korumuştur., bu özelliklerin bir kısmı diğer Türk dillerinin hiçbirinde bulunmamaktır. Kendi başına bir Türk lehçesidir (Deorfer, 1977, C.34, s. 20). Doerfer’e kadar olan tasniflerde de Halaççanın yakınlığından dolayı Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak bilinmekte ve Oğuz grubuna ait edilmekte idi. Fakat 1968 yılında
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
155 İran’da konuşulan Halaççayı keşfeden Doerfer bu Türkçenin arkaik bir lehçe olduğu göstermeye çalışmış, ve “Khalaj Materials” (Bloomington, 1971) adlı kitabında bir d (adak) lehçesi olan Halaççayı başka ayırıcı özellikleri nedeniyle Tuvaca ile bir gruba girmeyeceğini belirterek onun başlı başına bir grup oluşturduğunu ileri sürmüştür. Doerfer Türk lehçelerini şöyle tasnif etmektedir: 1. Çuvaş veya Bolgar Grubu. 2. Güney-Batı veya Oğuz Grubu. 3 Kuzey-Batı Grubu. 5. Kuzey veya Güney Grubu. 6. Yakutça. 7. Halaçça (Zeynalov, 1981: 68-69). Talat Tekin de kendi tasnifinde Deorferi destekleyerek Halaççayı bir hadaq grubu olarak değerlendirmiştir (Tekin, 1989:160). Fakat Ferhad Zeynalov ise bu görüşlere karşı çıkmıştır. Doerfer’in Semih Tezcan tarafından çevrilen ciddi ve önem taşıyan araştırmalarından birisi “Halaçça Orta İran’da Arkaik Bir Türk Dili”dir (TDAY Belleten, 1977, C.34). Doerfer burada Mogaddem’in “Guyeşhå-ye Väfs vä Åşteyån vä Täfräs” (İrån-Kudé II, Tahran 1318) çalışmasının eleştirerek Oğuz grubu ile de söz varlığına göre karşılaştırmalar yapmıştır. Önce kelimenin Türkçe anlamı verilmiş, daha sonra Farsça (parantez içinde), Halaçça, Azerbaycan Türkçesi (parantez içinde) ve Türkiye Türkçesi (eğer aynıysa) ve kendimin gereken bazı açıklamalarım gösterilmiştir. Burada å –kısadan a ile ä arasında kısadan zayıflamışa kadar olan sestir. Farscadaki q (=γ), Azerbaycan Türkçesine özgü ses- qh olarak gösterilmektedir. çevrilmiştir. Bunların birkaçını kısaca inceleyelim: 1. “baba” (peder) båbå (dädä) baba. (Fakat burada Azerbaycan Türkçesinin edebi dili esas alınmamıştır. Edebi dilde babaya ata denir. Azerbaycan Türkçesinin batı grubu ağızlarında babaya baba deyen ağızlar da var). 2. “erkek kardeş” (berådär) lälä (gårdåş) kardeş (Fakat Azerbaycan Türkçesinin diyalektlerinde lälä erkek kardeş olarak kullanılmaktadır). 3. “kız kardeş” (hwåhär) baci (baci) kardeş (Fakat Türkiye Türkçesinin diyalekt ve şivelerinde baci kız kardeş olarak kullanılmaktadır). 4. “kız evlat” (dohtär) qiz (qız) kız (Türkmen Türkçesinde ise gız’da ı uzun telaffuz ediliyor). 5. “torun” (nävé) nävä (növä) torun (Fakat Azerbaycan Türkçesinde növä değil nävä kullanılmaktadır. Bazı ağızlarda ise növä denilir. 6. “güvey” (dåmåd) küräkän (küräkän) “güvey”(Halaç Türkçesine bu kelimenin doğrudan Azerbaycan Türkçesinden geldiği ihtimalinin olduğu belirtiliyor). 7. “kirpik” (moje) kiprik (kiprik) kiprik. 8. “karın” (şekäm) qaron (qarın) karın. 9. “tırnak” (nåhon) tirnaq (dırnaq) tırnak (Burada Türkiye Türkçesine uygunluk vardır. Kelime başı t ünsüzü). 10. “sidik” (şåş) sidäk (işäk) sidik (Azerbaycan Türkçesinde sidik kelimesi neden belirtilmemiş. Azerbaycan Türkçesinde, Türkiye Türkçesinde de d fonemi korunmuştur). 11. “kedi” (gorbe) püşük (pîşîk) kedi (Türkmencede pişik’deki ünlü kısadır). 12 “tırnak” (nahon) tirnaq (dırnaq) tırnak (Türkmencede dırnaq kullanılıyor. Fakat Türkiye Türkçesinde t ünsüzü kounmuş). 13. “diz” (zånu) tiz (diz) diz. 14. “et” (guşt) ät (ät) et. 15. “sıçan” (muş) siçgån (siçån). 16. “baykuş” (coγ, bum) bäyquş (båyquş) baykuş (Fakat Azerbaycan Türkçesinin ağızlarında bäyguş diyenler de var). 17. “tilki” (rubåh) tülkö (tülkî) tilki (Azerbayvan Türkçesinin edebi dilinde bu tülkü olarak yazılıyor). 18. “armut” (golåbi) åmrut (armut). 19. “çay, ırmak” (rudhånä) çåy (çåy) çay. 20. “tuz” (nämäk” tuz (duz) tuz. 21. “kısa” (kutåh) gısgä (qıssä) kısa (Azerbaycan Türkçesinin edebi dilinde qısa olarak yazılır. Halalççadaki biçim Türkmencede qısga biçimine uygundur).
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
156 Halaçça’nın Azerbaycan Türkçesi bir ağzı olduğunu kabul eden Ferhad Zeynalov’a göre ise Azerbaycan Türkçesinde kelime içi d ve kelime başı h foneminin mevcut olmasıdır. Türk lehçelerinin tasnifinde olan bu iki ölçütü Azerbaycan Türkçesinin diğer ağızlarında görmek olar. Özellikle Türk kelimesi olan hörmek, hürkäk gibi kelimelerde görülür. Hatta Zagatala-Gah ağzında o işaret zamirinde de kelime başı h sesini görmek mümkündür (hondan, hona gibi). Gagavuz Türkçesinde de kelime başı h ünsüzünü de görmekteyiz (hadet-adet, hayğır-ayğır, hambar-ambar, harap-Arap gibi). Azerbaycan Türkçesinin diyaekt ve şivelerinde de kelime ortası d ünsüzü korunmuştur. Ağdam, Daşkesen ve Fuzuli bölgelerinde çocuğun ilk adımı anlamında adax kelimesi ile karşılaşıyor. Azerbaycan Türkçesinin ağızlarında kelime başı t ünsüzü ile karşılaşmaktayız (til, tiş, töş, talag gibi). Kelime beşı t ünsüzü Oğuz grubunda görülen bir özelliktir. Kelime başı y ünsüzünün korunması Oğuz grubunda olan bir özelliktir ve Azerbaycan Türkçesinin ağızlarında görülür (yıldız, yüzüg, yendirmek, yuca gibi). Kelime başı k ünsüzü de Azerbaycan Türkçesi ve diğer Türk lehçelerinde görülür (kälin, küni, köz, keçä). Kelime içi g ünsüzü korunmuştur. (siçgam, tavuşgan gibi). Ayrıca eski Türk aoristi (-yur) Azerbaycan Türkçesinin ağızlarında muhafaza edilmiştir (Zeynalov, 1972). Kelime içi d ünsüzünün Azerbaycan Türkçesinde olmadığını savunan Doerfer Azerbaycan Türkçesindeki adax kelimesinin “adım” anlamında olduğunu ve ayak kelimesi ile ilgisi olmadığını bildiriyor (Tekin, 1989:159). Fakat Azerbaycan Türkçesinde adax kelimesi bazen cümle içinde ayag anlamında da kullanılıyor. Bunun dışında sidik kelimesindeki d sesi Oğuz grubunda korunmuştur. Kelime içi g sesini ise Türkmencede gısga (kısa) kelimesinde görmekteyiz. Dil özellikleri bakımından araştırmacılar arasında tartışma konusu olan Halaç Türkçesi günümüzde de devam etmektedir. Halaç Türkçesinin arkaik bir dil olması görüşünü savunan Doerfer Halaç Türkçesini Oğuz grubundan saymamaktadır. Halaçça ve Oğuz grubu arasında olan ses, şekil ve söz varlığının bu kadar benzerliğinin aynı coğrafi alanda bulunan, bir arada yaşayan Azerbaycan Türkleri ile Halaçların ağızları arası sürekli temas sonucu ortaya çıktığı görüşüne sahiptir. Bunun aksine Ferhat Zeynalov Halaççanın Azerbaycan Türkçesinin bir ağzı olarak kabul etmekte ve Doerfer’in Halaçça’da bulunan arkaik özellikler görüşünü karşı çıkmaktadır. Bütün gözlemlerim sonucu Oğuz grubu il Halaçça arasında ses, şekil, söz varlığı açısından çok büyük benzerlik görmekteyim. Kaşgarlı’nın h fonemi ile konuşanları Türkten saymadığı görüşünü esas alarak Halaççanın arkaik bir dil olmadığı görüşündeyim. Doerfer’in belirttiği diğer kriterler ise Türk lehçelerinde görülmektedir. Eğer h arkaik olarak kabul edilirse Gagavuzca, Azerbaycan Türkçesinde de var. Ayrıca yapılan çalışmalarda Azerbaycan Türkçesindeki Halaç Türkçesine yakın olan kelimeler de yanlış yazılmıştır. Halaç Türkçesi gramer açısından Oğuz grubunda bulunan Azerbaycan, Türkmen, Gagavuz, Horasan Türkçelerine farklı özelliklerle yakınlığı Halaç Türkçesini Oğuz grubu içinde düşünmeye esas verir. Örn. Kelime başı t ve y ünsüzü bulunması konusunda Türkiye Türkçesine, kelime içi g ünsüzü ve asli uzun ünlülerin korunması açısından Türkmen Türkçesine vb.
1 “Tezcan, “Halaçça”, Türk Lehçeleri Örnekleri”.yay. S. Çağatay, AÜ, DTCF, 1972, s. 255- 260. 2 Bosworth. C.E. 1977. “Khaladj I History”, Encyclopedia of Islam, 1977, s. 917-918. 3 Bozkurt, F., Halaçlar ve Halaç Türkçesi”, Türk Dili Dergisi, 1991, C.4, S.22, s. 6-15. 4 Böyük Resuloğlu, “Cenubi Azerbaycan’da Türk Lehceleri”, Azerbaycan Yolunda, 2001, s.135-153. 5 Dankoff, R.., Kelly, J., MĀHMŪD el- KĀŞĠARĪ TÜRK ŞİVELERİ LÜGATİ (Divanü Lüġāt-it Türk), Harvard Üniversitesi Basımevi, 1982, C.1. I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
157 6 Dankoff., R., Manaster-Ramer, A., “Doerfer, Gerhard und Semih Tezcan: Wörtbuch des Chaladsch (Dialekt von Xarrab)”, 1972, Budapeşt: Akadémiai Kiado, Wiener Zeitscrift für die Kunde des Morgenlandes. Band 74, 1980. 7 Deorfer, “Yavlyayetsya Li Haladcskiy Yazık Dialektom Azerbaydjanskogo Yazıka?”, Sovetskaya Tyurkologiya, 1974, S.1, s.45-51. 8 Doerfer, “Aorist vokal im Chaladsch”, ZDMG 130, 1986, s. 5161. 9 Doerfer, “Chalasch, Alttürkisch Urtürkisch”, Sprachen des Buddhismus in Zentralasien, K. Röhborn, W. Veenker, VSUA 16, 1987, s.11-16 10 Doerfer, “Das Chaladch-eine archaische Türkische in Zentralpersian”, Zeitchrift der Deutchen Morgenländischen Gesellschaft, Band 118.1, 1968. 11 Doerfer, “Eine Seltsone e Türkisch-Chaladsch paralele”, TDAY Belleten, 1973-74, s. 13-24. 12 Doerfer, “Eski Türkçe İle Halaçça Arasında Şaşırtıcı Bir Koşutluk”, TDAY Belleten, 1973- 74. 13
Araştırmaları 3 (1993):285-288. 14 Doerfer, “Halaçça Orta İran’da Arkaik Bir Türk Dili”, Türk Dili Araştırmaları Belleten, 1977, C. 34, S.133, s. 17-58. 15 Doerfer, “Haladjskiy yazık –ne oğuzskiy”, Sovetskaya Tyurkologiya, 1983, s.6-37-39. 16 Doerfer, “İran’da Bir Dilbilim Araştırma Gezisi Üzerine Rapor”, TDAY Belleten, 1973-74. 17 Doerfer, “İran’daki Türk Dilleri”, TDAY Belleten, 1969, S.302, s.1-11. 18 Doerfer, “Khaladj 2 Language”, Encyclopedia of İslam, 1977, s. 918-b. 19 Doerfer, “Mahmūd al-Kāşγarī, Arγu, Chaladsch”, Ural Altaische Jahrbücher, Neue Folge, 1987, Band 7, s.105-114. 20 Doerfer, “Zur Quantitvt der Vokale des Chaladsch”, WZKM.78, 1988, s. 23-73. 21 Doerfer, Altertümliche Türkische Wörter İm Chaladsch, Türk Dili Bilimsel Kurultayına Sunulan Bildiriler 1972’de ayrıbasım, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara-1975. 22 Doerfer, Chaladschica extagottingenisia”, CAJ 37.1-2, 1993, s. 33-81. 23 Doerfer, G, Tezcan, S., Wörtbuchbuch des Chaladsch, (Dialekt von Harrab), Akadémiai Kiadı, Budapeşt, 1980. 24 Doerfer, G., Grammatik des Chaladsch,Wiesbaden, 1988. 25 Doerfer, G., Halaçça ve Diğer Türk Dillerine Akrabalık Derecesi, Prof. Dr. Osman Nedim Armağanı, Malatya, 1989, s.51-66. 26 Doerfer, G., Tezcan, S., Hesche W., Scheinhardt, H., “Khalaj Materials”, UAS 115, İndiana University, 1971. 27 Doerfer, Lexic und Sprachgeographie des Chaladsch, Kartenband, Wiesbaden, 1987 (ikinci cilt). 28 Doerfer, Lexic und Sprachgeographie des Chaladsch, Textband, Wiesbaden, 1987 (ilk cilt). 29 Doerfer. G., “Khaladj and İts Relation to the Turklic Languages”, TDAY-Belleten, 1977, s.17-33. 30 Esin., E. “Butān-i Halaç”, Türkiyat Mecmuası, 1972, C.17, 25-67+XVII***levha. 31 Gülseven, G., “Göktürk Anıtları İle Yaşayan Üç Lehçemiz”, TDAY Belleten, 1990. 32 Heyet, C., “Torkī-ye Khalaj”, Varlık, 1988, 70.4: 12-24. 33 Mehmet Ölmez, “Halaçlar ve Halaçça”, Çağdaş Türk Halkları ve Dilleri, 1995, S.84, s. 15- 22.
I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
158 34 Minorsky, V., “Halaç Türk Diyalekti”, İstanbul Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, İstanbul, 1950, C.4, S.1-2, s. 82-106. 35 Tekin, “Türkçenin Uzak ve Yakın Akrabaları”, Uygulamalı Dilbilim Açısından Türkçenin Görünümü, Dil Derneği, Ankara, 1994. 36 Tekin, T. “Türk Dili ve Diyalektlerinin Yeni Bir Tasnifi”, Erdem Dergisi, 1989, s.141-165. 37 Tekin, T., Ölmez, M., Türk Dilleri Giriş, Simurg, İstanbul, 1999. 38 Zeynalov, “Türk Dillerinin Tesnifi ve “Halac Dili Grupu” Meselesi”, Dil ve Edebiyyat, 1972, S.3, s. 38-47. 39 Zeynalov, F., “Ob odnom “Drevnem Tyurkskom Yazıke”, Sovetskaya Tyurkologiya, 1972, S.6, s.74-79. 40 Zeynalov, Türkologiyanın Esasları, “Maarif” Neşriyyatı, Bakı, 1981.
SUMMARY The controversial subject among the turkologists, scientists of Khalaches and Turkish of Khalach was investigated, the result of Khalach`s Turkish`s taking part in Oguz group was gained by the researching compare of Khalach`s Turkish with grammaticaly in every respect.
Key words: Khalaches, Turkish, Turkologists, Oguz group.
Alfiya Yusupova, fil.ü.e.d., prof.
XIX. YÜZYIL TATARCA-RUSÇA VE RUSÇA-TATARCA SÖZLÜKLERE ALINAN DİYALEKTİK SÖZLER
XIX. yüzyıl Tatar halkı arasında eğitim hareketinin yayılması, bilim ve kültür alanındaki yükseliş ve yeni sosyal ilişkilere bağlı olarak edebî eserlerin dilinde büyük değişimler meydana gelir. XIX. yüzyılda akımlar noktasında geniş çaplı fonksiyonel gelişim başlar. Bu dönemde dil normlarının daha da kesinlik kazanması, milli özelliklerin artması ve dilin iç imkanlarından ve dildeki çeşitli üslup yollarından geniş biçimde fayda sağlama amacı güdülür. Edebî eserlerde sözlük hazinesinden faydalanma durumu, öncelikle gelenekler ve canlı konuşma özellikleri temelinde ilerler. Aynı anlama sahip eşanlamlı (sinonim) sözlerin kullanımı geniş yer bulur (Hakov, 2003: 156). Eşanlamlı sözler arasında alıntı unsurlar da, diyalektik sözler de oldukça fazladır. L.T.Mehmütova (TTDS, 1969: 5), “… Tatar dilinin ilk sözlükleri farklı ağızlara dayandırılarak oluşturulur. Bunlardan Damaskin (1785), İ. Giganov (1801, 1804), N.P.Ostrovmov (1876, 1892), A.Voskresenskiy (1894)’nin sözlüklerini göstermek mümkündür” diye yazar.Mehmütova, bu sözlüklerin Sirgaç Mişerleri, Batı Sibir Tatarları ve Kreşin Tatarları ağızlarının söz varlığına dayandırılarak hazırlandığının altını çizer ve bunların tarihi yönden büyük öneme sahip olduklarını ifade eder (TTDS 1969: 5). Çeşitli sosyal temsilciler ve diyalekt temsilcileri yeni dilin şartlarına yaklaşıp bağlanırlar ve bunların ağzı yabancı ağız tesirine girer; kendileri de başkalarının ağzına etki eder. Bu gibi süreçler dildeki çeşitli yaşam biçimlerinin sınırlarının ‘azalmasını’ sağlar. Bir yandan aydın dilinin kitap biçimi kaybolur, diğer yandan edebî dilin alt sınırları konuşma dili ile birleşerek ilerler. Bundan dolayı XIX. yüzyılda yayınlanan Tatarca-Rusça ve Rusça-Tatarca sözlüklerde yer alan diyalektik sözleri tematik gruplara ayırıp ele almak yararlı olur. Tabiat Durumları, Ağaç, Hayvan, Böcek İsimleri: I Türkoloji Qurultayın 90 illiyinə həsr olunmuş beynəlxalq konfrans:
TÜRKOLOJİ ELMİ-MƏDƏNİ HƏRƏKATDA ORTAQ DƏYƏRLƏR VƏ YENİ ÇAĞIRIŞLAR (II hissə)
159 Örneğin; ann – zver “vahşi hayvan” [G. : 36], urġaçı – samka “dişi geyik” [G. : 36], irġaķ – somets “erkek geyik” [G. : 36], kerkadan – yedinorog “gergedan; deniz gergedanı” [G.: 36], yuşa – olen “geyik” [G. : 36], aķ kiyak – dikaya koza “yaban keçisi” [G. : 36], urşan – laska “gelincik” [G. : 37], varte – burunduk “çizgili küçük sincap” [G. : 37], buġa – poros “domuz” [G. : 37], simelek – ovçarka “çoban köpeği” [G. : 37]. An sözünün “hayvan” anlamı bugünkü Tatar dilinde korunmamıştır; yalnızca kuyan, arıslan, bolan, erlen, yomran sözlerinin yapısında ‘an’ kökü yansır. Tömen bölgesinin Kükrendi yöresinde simelek “çok küçük köpek” anlamında, buna karşın Tobol yöresinde “çoban köpeği” anlamında kullanılır [Tumaşeva : 190]. Bitki İsimleri: tirak – sosnyak “çam ormanı, çam kütüğü” [G. : 41], karagay – sosna “çam (ağacı)” [G. : 41], tet agaç-listvennitsa “melez çamı” [G. : 41], karagat – smorodina “kuşüzümü çalısı (ağacı)” [G.: 42], astı van – malina “ahududu ağacı” [G. : 42], étburun – şipovnik “kuşburnu(ağacı)” [G. : 42], aşzık – yaşçmen “arpa” [G. : 49]Görüldüğü gibi bitki isimleri farklı özellikte olmaları ile ayrılırlar. Nane, mısır, astıgan, uskat, sertek gibi sözlerin tamamı da yalnızca Sibir Tatarlarının ağızlarına has sözler olarak sayılmaktadırlar. Kap kacak İsimleri: Badyan (древянная чашка “eski bir çeşit tas”) ağaçtan yapılmış kap anlamını bildirir (O., 1876: 55; 1892: 32). ‘Badyan’ sözü günümüzde yalnız diyalektlerde kalmıştır. Örneğin, Kazan ardındaki Etne ağzında badyan ‘ağaçtan yapılan kap’ anlamını bildirmektedir ve bu anlamda halen kullanılmaktadır. Tombov ağzında badyan sözünü ‘ağaçtan yapılan kova’ için kullanmaktadırlar (TTDS, 1993: 42). Tigana (naçevki “yalak, yem teknesi”) sözü bütün bir ağaç parçasından oyularak yapılan uzunca ‘yalak, kap, yemlik’ anlamlarını bildirir (O., 1876: 171; 1892: 195). A. Voskresenskiy’nin sözlüğüne bu söz alınmamıştır. Bugünkü yazı dilinde tigene sözü seyrek olarak kullanılmaktadır; ancak diyalektlerde kullanım sıklığının epeyce yüksek olduğu görülmektedir. Örneğin; Ulyanovsk Bölgesi’ndeki Karsun, Kreşin, Mişer ağızlarında bu söz, tigene (tigenek), tégene varyantlarında kullanılır (TTDS, 1993: 297) ve ‘oyularak yapılan yalak, kap’ anlamını ifade eder (TTAS III, 1979: 12). Lagun (malenkaya kadka “küçük çamaşır teknesi”) ‘fıçı’ anlamını bildirir (Ostrovmov 1876: 100; 1892: 145). Günümüz yazı dilinde bu söz kullanılmıyor; yalnızca ağızlarda karşımıza çıkıyor. Örneğin; Sterlitamak, Halın ağızlarında lagun (la un), lo anka biçimleri yaşıyor; buna karşın Kreşin ağzında yalnızca lagun biçimi görülüyor ve bu da ‘küçük ağaç fıçı’ anlamını ifade ediyor (TTDS, 1993: 210). Langız (malenkoye vederko “küçük kova”) ‘küçük kova’ anlamını bildirmektedir (Ostrovmov, 1892: 146). Bugünkü yazı dilinde langız sözü kullanılmamaktadır; ancak bazı bölgelerin çeşitli ağızlarında (Çistay, Çüpreli, Kreşin) aktif olarak kullanılmaktadır ve aynı şekilde ‘küçük su kovası’ anlamını vermektedir (TTDS, 1969: 294). Ulak (koloda “kütük; yalak, oluk”) suyu, sıvı türden şeyleri süzmek için ağaçtan, taştan ya da kalay gibi metallerden oyularak yapılan uzunca bir tür düzenek (O., 1876: 129; 1892: 216). Ulak sözü bugünkü yazı dilinde neredeyse kullanılmıyor; ancak Melekes, Halın, Çüpreli ağızlarında görülmektedir (TTDS, 1969: 454)ve aynı anlamı karşılamaktadır (TTAS III, 1979: 306). Diyalektik sözlerin sözlük ve anlam tasnifinde farklı bir kategoriyi oluşturan kap kacak isimleri çeşitli ağızlarda kullanılırlar, Tatar Dilinin diyalektolojik sözlüklerinde yer almışlardır. Diyalektik sözler içerisinde insanın beden yapısına dair sözler de vardır:Aşık – lodıjka “ayak bileği, aşık” (G., 1801: 29), Mişer diyalektinde (Sirgaç, Lembre, Halın ağızları) ‘topuk’ anlamını ifade eder (Tumaşeva, 1992: 35). Çüpreli ağzında ‘aşık oyunu’, ‘aşık oynamak’ gibi söz Download 5.08 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling