I. uluslararasi
Şemseddin Muhammed b. Eşref el-Hüseynî el-Semerkandî
Download 3.66 Mb. Pdf ko'rish
|
- Bu sahifa navigatsiya:
- (A-412; A-845; B-1418; B-2859)
- Ebu`l-Kasım bin Ebu Bekr Semerkandi el-Leysi
- Bisati Siraceddin Semerkand`inin
- Devletşah Alau`d-Devle Bahtişah Semerkandi
- (M-73; M-106; M-108; B-2627; S-855).
- (M-293; M-271; M-280)
- Nizami-i Aruzi Semerkandi olarak bilinen Ebu`l-Hasan Ahmed bin Ömer Ali-yi Semerkandi`nin
- YAHYA KEMAL VASITASIYLA ÜSKÜP’Ü ANLAMAK Yrd. Doç. Dr. Nil Didem Şimşek İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi/Eğitim Fakültesi
- Anahtar Kelimeler
- A.1.Kendi Gök Kubbemiz bölümünde yer alan şiirler
Şemseddin Muhammed b. Eşref el-Hüseynî el-Semerkandî, XIII. yüzyıl İslam dünyasında yaşadı. O, hicri 683( m.1284) yılında vefat etmiştir. Kelam, mantık, felsefe, matematik ve astronomi sahalarında eserler yazmıştır. Onun Risalet fi Adabi el-Bahs va el-Menazirat, Eşkal et-Te`sis fi el-Hendeset, Kitab Ayni en-Nazar fi el-Mantık, el-Meârif fi Şerh el-Sehâif , Amel el-Takvim Kevakib el-Sabite ve s. eserleri vardır
. Bu eserleri sonraki dönemlerde İslam dünyasındaki medreselerde ders kitabı olarak okutuldu (1993 ,III,137).
Baku`da alimin Risale fi Adab el-Bahs ve el-Munazara adlı eseri, ona yazılmış şerh ve haşiyelerin yazma nüshaları (A-412; A-845; B-1418; B-2859) bulunmaktatır. Nüshalar kütüphane nüshaları olub, XIX asrın birinci yarısına kadar yazıya alınmıştır. Bu eserin ü zerine onlarca şerh ve haşiye yazılmış, beş yüzyılı aşkın bir süre medreselerde okutulmuştur.
B-2859 ve A-845 nüshalarında ilk eser olarak Kemaleddin Mesud bin 330
Hüseyn Şirvani`nin (ö.905/1500) (1993,III, 847)
adlı eserine yazılmış şerhler, i kinci eser olarak ise Kara Halil bin Hasan bin Muhammed Rumi`nin (ö.1123/1711) (Bağdadi, 1951, I, 354) Kemaleddin Mesud bin Hüseyn Şirvani`nin şerhine yazılmış haşiye yer alır. B-2859 şifreli yazma katib Şeyh Muhammed Namurad tarafından takriben XVIII.asrda hazırlanmıştır. A-845 şifreli yazma ise katib Ali bin Yusuf tarafından aynı asrda tertip edilmiştir. Bakü`da Şemseddin Semerkandî`nin Eşkal et-Tesis adını verdiği teorik geometri eserininin (B-6939; B-3950; B-488; B-733) dört yazma nüshası bulunmaktatır. Nüshalar şahsi (B-733) ve kutübhaneler için tertip edilmiştir. Yazmalar hepisi gözel nestalik hatti ile yazılmış, derli toplu bir üslubda tertip edilmiştir. Tüm nüshalarda geometrik figürler kırmızı mürekkeple çekilmiştir Ebu Hafs Ömer bin Muhammed Abdullah Semerkandi manbalara göre hicri IX (m.XV) asrda yaşamıştır (Katip Çelebi.1941 , I, 934).
. Hayatı hakkında bilgi cok azdır. Onun Rövnek el-Mecalis isimli eserinin güzel hatt ve tertipatlı bir elyazma (B- 7132) nüshası Bakü`da korunmaktatır. 10 babdan oluşan eserin her babında on hikeye toplanmıştır. Kütubhane nüshası olan elyazma katib Ebu`l-Kasım bin Seyyid Kasım bin Qaytamış tarafından XVIII asrın sonlarında hazırlanmıştır.
alimlerdendir. Onun Şerh el-Adudiyye, Riyazet el-Ahlak, Haşiye ala Tefsir el-Beyzavi ve s. eserlerin müellifidir. Alim hicri 888 (m.1483) yılında vefat etmiştir (1993, II, 643) Ebu`l-Kasım Semerkandi`nin Bakü`da Şerh Risale el-Adudiyye fi el-vaz adlı eserinin bir nushası (B-457) bulunmaktatır. Elyazma hicri 1148 (m.1735) yılında Seyyid bin Ramazan tarafından hazırlanmıştır. Adudüddin el-Ici`nin vaaz konusundaki risalesinin şerhidir. Alimin Bakü`da Fera`id el-Fevaid fi el-İstia`rat adlı eserinin iki nüshası (B-733 ;B-5545) bulunmaktatır. Her iki nüsha yazma eserler mecmuasına dahil edilmiştir.. Mecmuaları tertip eden Azerbaycan`ın ünlü alim ve metnşünası Abdulğani Nuhavi Haliseqarizadedir.
bulunmaktatır. Eser vakf edilmiş bir mecmuaya dahil edilmiştir. Macmua XIX asrın 331
birinci yarısında hazırlanmıştır. Katipi bilinmeyen nüsha tertip üslubuna göre şahsi nushadır.
bilgi cok azdır. Onun Semerkand`li şair ve Emir Teymur`un torunu olduğu bildiriliyor. Sultan Halilullah devrinde yaşamıştır. O, halı dokumacısı olduğundan ilk önce Hasiri adı ile şiirler yazmış ve sonralar ise Bisati adına deyişmiştir. Bisati Semerkandi hicri 815. (m.1412) yılında vefat etmiştir (Münzevi, 1929, III, 21908-21917).
Bakü`da onun nefis tertipatlı divanı (M-138) bulunmaktatır. Divana qazel, qit`a ve rubailer dahil edilmiştir. Elyazma altın, mavi ve siyah boyalarla tezhiblenmiştir. Eserin yapraklarındakı metni altın boyalı çerçiveye alınmıştır. Nüshanın tertipatından onun siparişle hazırlandiği belli.
yıllar Timurlular`ın sarayında yaşadı. Sonralar ise Horasana çiftligine çekildi. Babası hükümdar Şahruh`un sırdaşı olmuş Alau`d-Devle İsfarayini`dir. Doğum ve ölüm tarihi kesin değildi (842-904/ 1431-1495). Semerkand`da doğdu , Horasan`da vefat etti
. Sultan Hüseyn Baykara ile onun vezir Ali Şir Novai`nin adına yazdığı Tezkiretü'ş-Şuara eserini 892/1487`de bitirdi. Tezkire`de X-XV.asrlarda yaşamış arap, fars, türk ve tajik şairlerinin ş ve onların şiir nümunelri toplanmıştır. Aynı zamanda XV. asra kadar yaşamış toplumsal-siyasi şahslardan haber veriliyor (Storin, 1972. I, 1220) . Bakü`da Tezkiretü'ş-Şuara eserinin beş nüshası (M-73; M-106; M-108; B-2627;
nefis tertipatlı olub siparişle hazırlanmıştır. Gözel nestalik hattı ile yazılan yazmanın ilk sahifasında altın, mavi ve açık kırmızı boya ile çiçek motivleri ile tezhiblenen ser-levha tertip edilmiştir. Yazma hicri 990. (m.1582) yılında yazıya alınmıştır. Abide Azerbaycan`ın meşhur tarihçisi ve şairi Abbas Kuli Ağa Bakıhanovun (ö.1847) şahsi
koleksiyonudur. M-108 şifreli elyazma katib Mücireddin bin Aladdin tarafından hicri 1018.(m.1609) yılında hazırlanmıştır. Aydın nestalik hattı ile yazılmış abide Azerbaycan`ın ünlü tarih alimi Bahman Mirze`nin (ö.1884) şahsı koleksiyonudur. Diger nüshalar sade tertipatli olub kütubhane nüshalarıdır. 332
Şerefeddin Alam bin Nuraddin Farhad Semerkandi
Andijan vilayetinde XVII.asrda doğmuş, sonralar Semerkand`a göçmüştür. O, alim olmakla yanaşı şair de olmuştur. Şerefeddin Semerkandi`nin meşhur alim, şair, yazar ve devlet adamlarının hayatı ve yaratıcılığı bahs eden kronuloji eserini Seyyid Şerif Rakim-i Semerkandî hicri 1113.(1701) yilda Tarih`i Rakim adlandırarak, kısaltmıştır ( 1972, I, 1139-1140
)
nüshası bulunmaktatır. M-293 şifreli elyazma Mirza Camal bin Mirza Niyaz tarafından Esfar`da hicri 1188 (m.1774) yılında hazırlanmıştır. Katib bu yazmanın adını Tarih`i Bozorgan (Meşhurların tarihi) olarak isimlendirmiştir. Nastalik hattı ile yazılmış elyazma kırmızı, mavi ve siyah boyalarla tezhiblenmiştir. M-280 şifreli elyazma ise hicri 1240 (m.1824) yılında yazıya alınmıştır. Yazmanın ilk sahifası kırmızı ve mavi boya ile sade bir tarzda tezhiblenmiştir. Nestalik hattı ile yazılmış metn kırmızı ve mavi rengli sade kalemle çerçiveye alınmıştır
hazırlamışdır. Kırmızı ve mavi renglerle içinde tarih, katibin adı ve dua yazılmış sonluk tertip edilmiştir. Sonlukdakı yazi daha böyük harflalarla nestalik hüsn-i hatıyla yazılmıştır. Nizami-i Aruzi Semerkandi olarak bilinen Ebu`l-Hasan Ahmed bin Ömer Ali-yi Semerkandi`nin (ö.552/1157) ise Baku`da 1947.yılda katip Şerifi tarafından yazıya alınmış Çehaer Makale (S-342) isimli eseri bulunmaktatır. Nizami-i Aruzi`nin yaşamı konusunda yeterli bir bilgi yoktur. V/XI .yüzyıl sonlarında Semerkand`da doğmuş ve orada tahsil almıştır. Daha sonra Horasan`a gittiyi biliniyor. Asıl adı Mecma‘u’n- Nevâdir olan eserinde kısa bir önsözden sonra sırasıyla kâtiplik, şâirlik, müneccimlik ve tıp meslekleri hakkında bilgi verir. Eserin her bölümü bir girişle başlar ve girişlerden sonra bu mesleklerle ilgili genel bilgiler yer alır. Ardından bahsi geçen bu mesleklerin en seçkin ve tanınmış mensuplarıyla ya da bizzat bu mesleklerin kendileriyle ilgili sayısı kırkı bulan hikâyeler anlatılır. Yusuf Çetindağ`in verdiyi bilgiye esaslanarak eserin en eski nüshası Türk ve İslam Eserleri Müzesi’nde olmak üzere toplam yirmi sekiz nüshası vardır. Her halda bu saya Baku`da bulunan nüsha dahil edilmemiştir. Yukarıda ismi geçen yazma nüshalarından başka, cüng toplularında Semerkand`lı şairlerin eserleri bulunmaktatır. Mesela, Ayişe-yi Semerkand`i, Baheddin Kerim-i
333
Semerkandi, Dürdü Semerkandi, Dohteri Kazi Semerkandi, Ezraqi Semerkandi, Etiqi Semerkandi, Eşrefi Semerkandi, Mani Semerkandi, Mir Qari Semerkandi, Nişati Semerkandi, Rafi Semerkandi, Reşidi Semerkandi, Ruhani Ebu Bekr Semerkandi, Suzeni Semerkandi ve s. Baku`da korunmakta olunan muhtelif tertipatlı Semerkand`li alimlerin yazma eser nüshaları Türk İslam tarihinde Semerkand`ın ilmi ve kültürel degerini daha iyi izah etmektedir. Bu eserlerin Azerbaycan`da bulunmasının diger bir gösterisi unuldulmakta olan Samerkand ile Azerbaycan arasında asrlar boyu ilmi ve kültürel bir köprünün oluduğunu sübut ediyor. Kaynakça Azerbaycan Sovyet Ansiklopedisi.X cilt. Bakı, 1987 Azerbaycan Milli Ansiklopedisi.Baku, 2007 Qaziyev, Arif.
Özönder H. Ansiklopedik Hat ve Tezhip Sanatları Deyimleri, Terimleri Sözlüğü. Konya, 2003 Rasim Efendi., Azerbaycan İnceseneti. Bakı, 2007 Nuraliya, Tahira .Elyazma kolleksiyaları kataloqu. Bakı, 2006 Nuraliyeva, Tahira. Vakf olunmuş elyazmalar kataloku. I cild. Bakı, 2009 Kaspirinski, İsmail. Türkistan Üleması.. Bakı, 2001 Kehhali Ö.R. Mucemu`l-Muellefin.I-IV cilt. Beyrut. 1993 Storin, Çarlz. Persidskaya literatura. Moskva 1972 Şerifov K. Azerbaycan Metnşünaslığın Teşekkülü ve İnkişafı . Bakı,1996 334
YAHYA KEMAL VASITASIYLA ÜSKÜP’Ü ANLAMAK Yrd. Doç. Dr. Nil Didem Şimşek İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi/Eğitim Fakültesi nildidem.simsek@izu.edu.tr ÖZET Türk kültür başkentlerinde yetişmiş ve bu kültürün değer- leriyle eser vermiş şahsiyetler, beslendikleri toprağın aynası gibi- dirler. Özellikle eserlerinde kullandıkları sembolleri analiz etmek vasıtasıyla her daim bu şahsiyetleri ve onların geleneksel duyuş- larını dinamikleştirmiş oluruz. Yahya Kemal de gelenekten beslenmiş büyük bir şairi- mizdir. Üsküp’te doğmuş, ilk eğitimini orada almış, dinî kimliği burada şekillenmiştir. Ata yurdunun ona hazırladığı zemin ileride önemli bir edebî şahsiyet olmasını sağlamıştır. Sonraki yıllarda Üsküp’ün sembolik ve manevî değeri bütünleşerek şiirlerinde yer almış; her ne kadar Avrupa’ya giderse gitsin Balkan ezgilerini unutmamış, zihnini şiirsel yolculuklara yönlendirmiştir. Küçük yaşta annesini kaybetmesiyle de Üsküp, onun için bir “anne” mo- tifi hâline gelmiş, içindeki sızıyı şiirleriyle ortaya koymuştur. Bu çalışmanın amacı; Üsküp’ü, Yahya Kemal vasıtasıyla anlamaya çalışmaktır. Edebî şahsiyetlerin bakış açılarıyla bir şehre, bir kültüre, bir geleneğe bakmak okuyucu açısından ikna edici bir metottur. Özellikle şairlerdeki duyuş kabiliyeti, betimle- meleri ve tanımlamaları güçlendiren bir hassasiyeti de berabe- rinde getirir. Çalışmada, bu hassasiyete fazlasıyla sahip olan
miz, Üsküp, anne, gurbet, ufuk
Kültür; çok anlamlı bir kavram olmasının yanında, içerdiği değerler vasıtasıyla soyut bir kavram olarak karşımıza çıkabilir. Estetik olarak bakıldığında ise kültür; yük- lendiği anlamlar derecesinde birbirinden ayrılmaya başlar. Önemli bir kültür ögesi olan 335
güzel sanatlar; dile, söze ve yüreğe dokunduğu andan itibaren farklı bir yazınsal sürecin parçası haline gelir. Bu yazınsal süreç, okuyucu karşısına dizeler şeklinde çıktığında şiir denilen çok katmanlı bir türün varlığı da ortaya çıkar. Estetik olmaları bir yana, muhteva bakımından edebî şiirler, çok defa şairinin biyografik ve psikolojik özelliklerini ortaya çıkaran âdeta birer öz geçmiş vazifesi de görürler. Şairin ideal bir form şeklinde biçim- lendirdiği şiir; sürekliliğini ve şairin hayatından çok sonra da kaynak olma özelliğini ko- rur. Şiirin taşıdığı imgeler sayesinde; şairin geçmişinden günümüze birtakım anlamlar taşır.
Şiirler; zaman ve mekân eksenleri doğrultusunda okunduğunda, arketipsel bağlar ortaya çıkar ve bu durum, şairin gerçek bir okuyucu tarafından doğru bir şekilde imlen- mesini sağlar. Bu betimleme öbekleri, okur-metin ilişkisini daha işlevsel bir kıvama ge- tirip, metinle okur arasındaki söyleşiyi de başlatır. Hilmi Yavuz’un Prof. Dr. Şârâ Sa- yın’dan aktardığı gibi; “Okur metin ilişkisinde okuru özgür, bağımsız bir özne, metni ise öznenin üzerine eğildiği statik bir nesne olarak değil, her ikisini de etkileşim süreci içinde oluşan bir bütün olarak görmek gerekir” (Yavuz, 2010: 20). Bu etkileşim içerisinde esere bakıldığında okur, ön yargılarından kurtularak metne yaklaşır ve burada da olduğu gibi, semboller ya da motifler vasıtasıyla geçmişle bugün arasında metnin sahibini anlayaca- ğımız bir köprü kurar. Bu çalışmanın amacı; Yahya Kemal’in “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiir kitabında yer alan şiirler vasıtasıyla Üsküp’ü anlamaya çalışmak, aynı zamanda şiirleri okuyup in- celerken şairin bakış açısıyla Üsküp hakkında bilgi sahibi olabilmektir. Bu amaçla çalış- mada; Yahya Kemal Beyatlı’nın şiirlerindeki Üsküp algısına ve Üsküp’le ilgili motiflere yer verilmiştir. Çalışmada, aşağıdaki sorular cevaplandırılmıştır: 1-
Yahya Kemal’in hangi şiirlerinde Üsküp ve Üsküp’le ilgili semboller yer al- maktadır? 2-
olarak Üsküp’ün özellikleri nelerdir ve Üsküp bu çerçevede nasıl şekillenmiş- tir?
336
YÖNTEM Bu çalışmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın veri kaynağı olarak, Yahya Kemal’in MEB tarafından 1995 yılında basılan “Kendi Gök Kubbemiz” adlı kitabı seçilmiştir. Bir nitel araştırma yöntemi olan doküman incelemesi yoluyla ki- taptaki şiirler okunmuş, Üsküp’ün sembol olarak kullanıldığı şiirler tespit edilmiş, bu sa- yede hem Yahya Kemal bir kez daha Üsküp’le buluşturulmuş hem de onun ağzından Üs- küp tekrar tekrar tanımlanıp, anlaşılmıştır. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu ya da olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsar (Yıldırım ve Şimşek, 2005: 187). Bu çalış- mada yazılı materyal olarak, şairin “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiir kitabı kullanılmıştır. Bu inceleme yöntemiyle elde edilen veriler, içerik analiziyle de çözümlenmiştir. İçerik analizinde; temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde dü- zenleyerek yorumlamaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2005:227). İçerik analizi yapılırken ön- celikle kullanılan kavramlarla ilgili bilgiler verilir. Daha sonra, üzerinde durulacak tema- lar bulunup düzenlenir ve elde edilen bulgular yorumlanır. Bu çalışmada; sadece şiirlerin temaları üzerinden gidilip, “gurbet-Üsküp-anne” teması üzerinde odaklanılmıştır. Bu te- malar üzerinden bulunan bulgular yorumlanıp, şair vasıtasıyla Üsküp betimlenmeye çalı- şılmıştır. İçerik analizinde; araştırma sorusuna yönelik bulgular ile çalışmanın amacı ara- sında bir “iç tutarlılık” olmalıdır. Ayrıca elde edilen tüm bulgular, çalışmanın başlığını ve amacını destekler düzeyde olup, “dış tutarlılık”a da sahip olmalıdır. İç ve dış tutarlılığı sağlayarak yapılan çalışmalarda sonuçlar daha açık ve güvenilir olmaktadır. Aynı za- manda sonuçlar yeterli derecede veri ihtiva ettiğinde araştırmacı tarafından da sonuçlar rahatlıkla değerlendirilebilir olacaktır. Yahya Kemal’in şiirleri vasıtasıyla, Üsküp algısının belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada; MEB tarafından basılan “Kendi Gök Kubbemiz” adlı şiir kitabında yer alan şiirlerdeki Üsküp, ana kategori olarak kabul edilmiştir. Üsküp, yazar için gurbet anlamı taşıdığından şiirler tematik ve içerik olarak incelendiğinde, dizelerde sadece Üsküp söz- cüğü aranmamış; Üsküp’ü çağrıştıran alt kategorilere de bakılmıştır. Bu amaçla; şairin adı geçen şiir kitabında yer alan toplam 81 tane şiir, içerdiği diğer üç sembol (alt katego- riler) etrafında da taranmıştır. Böylece alt kategoriler olarak değerlendirilen gurbet, anne ve ufuk sembolleriyle birlikte Üsküp 6 tane şiirde karşımıza çıkmış ve betimlenmiştir. Bu 337
yöntemle Üsküp’ün özellikleri ve Yahya Kemal için Üsküp’ün hangi özellikleri taşıdığı ortaya konmuş ve Yahya Kemal Vasıtasıyla Üsküp’ü Anlamak başlığı altındaki çalışma daha da netleşmiştir. Çalışma; yukarıda da söz edildiği gibi sadece araştırma konusu olan semboller çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Çünkü burada amaç; Yahya Kemal’in şiirlerini tahlil et- mek değil, Üsküp-gurbet-anne-ufuk sembollerinin buluşma noktasında odaklanıp, şair vasıtasıyla bir kültür şehri olan Üsküp’ü anlamaktır ya da Yahya Kemal’in kalemiyle Üs- küp nasıl şekillenmiş ve onda hayal-hakikat, sınırlarını ne ölçüde zorlamıştır? bunu tespit etmektir. Çalışmada; Üsküp ve beraberinde gurbet-anne-ufuk sembollerini anlamaya ça- lışırken kuru bir ifade kullanmaktan çok, eldeki malzemenin derinliğini ortaya koyacak titiz ve özenli bir dil kullanılmaya çalışılmıştır. Üsküp’ü ana kategori olarak aldığımızda, Üsküp’ü çağrıştıran gurbet, anne ve ufuk motifleri alt kategoriler olarak belirlenmiştir. Çalışmada; okurun niyetini ortaya çıkaracak bir okuma işlevi gerçekleştirerek, özellikle ana ve alt kategoriler üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda; okurla, Yahya Ke- mal’in şiirleri arasında hermenatik (yorum bilimsel) bir bağ kurularak hem okurun hem de metnin anlam üretmesine zemin hazırlanmıştır. Bu şekilde şiirlere yaklaşılarak geçmiş ile günümüz; şiir ile okur arasında bir köprü kurularak anlama sürecine yardımcı olun- maya çalışılmıştır. Bu çalışmada; Yahya Kemal’in şiirlerinde geçen üç sembolün (gurbet-
1-
A- Yahya Kemal’in hangi şiirlerinde Üsküp ve Üsküp’le ilgili semboller (gurbet- anne-ufuk) yer almaktadır? Şiirlerini musikiye yaklaştıran Yahya Kemal, özellikle alafranga yapı unsurların- dan uzaklaşıp, klasik musiki fikrini kullanarak bir şiir estetiği oluşturmuştur. “Klasik mu- siki fikri Yahya Kemal’i Divan şiirine, günlük Türkçeye, destana, tarihe ve Türk insanına götürür” (Kaplan, 1994: 253). Onun şiirlerinin beslendiği musiki unsuru, okuyucuyu Türk tarihine ve Türk tarihinin beslendiği motiflere doğru estetik bir yolculuğa çıkarır. “Yahya Kemal’in şiirlerinde en sık kullandığı kelime ‘ufuk’tur” (Kaplan, 1994: 255). Şiirlerinde
338
çokça kullandığı ufuk, aslında şairin tarihine duyduğu özlemin bir ifadesi şeklinde de yo- rumlanabilir. Dolayısıyla; gurbet onun için ufukta bir çizgidir; uzak ve bir o kadar da yakın. Aynı zamanda, gerçeğin dışında hayalî bir unsurdur. Ufka baktığında, sıla hasretini hakiki bir duygu olarak yaşamaya başlar. Yahya Kemal, İstanbul’dan sonra en çok Üs-
ve kültürü böylece bağrına basar. Kendi Gök Kubbemiz şiir kitabı 3 bölümden oluşmaktadır: 1-Kendi Gök Kubbemiz 2-Yol Düşüncesi 3-Vuslat
MEB yayınları tarafından basılan Yahya Kemal Kendi Gök Kubbemiz (1995; VI) adlı eserin girişinde Nihad Sami Banarlı tarafından yazılmış şu ifade yer almaktadır: “Kendi Gök Kubbemiz gurubunda, Türk milletinin, Türkiye topraklarında yarattığı; Türk kanıyla İslâm îmânının birleşmesinden doğan; büyük milliyet ve medeniyetin niteliğini, yüceliğini ve güzelliğini terennüm eden şiirler yer almıştır.” Böylelikle şiirlere; milliyet, medeniyet ve güzellik temleri aksetmiştir. Edebî eser- lerde anlam, okurun dışında kendiliğinden değil, okurla birlikte oluşur. Sembol diye ni- telediğimiz, şiirlerde üzerinde durulan, tekrarlanan ve hissettirilen kavram, bir anlam diz- gesi olarak ele alındığında çok daha açık ve anlaşılır bir açıklamayla araştırma sorumuzun tamamını teşkil eden motifler, anlam üretmeye başlayacaktır.
Download 3.66 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling