İzzet Çivgin


Musevilik başlangıçtan beri tektanrıcı bir inanç formu muydu?


Download 409.43 Kb.
bet18/19
Sana23.01.2023
Hajmi409.43 Kb.
#1113840
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19
Bog'liq
ORTA ÇAĞ TARİHİ.docx 50ta

Musevilik başlangıçtan beri tektanrıcı bir inanç formu muydu?


Arka arkaya gelen iki bölümde Musevi Tarihi’ne ilişkin iki farklı versiyonu aktarmaya çalıştık. Her ne kadar çoğu yerde birbirleriyle çeli- şiyorlarsa da bu versiyonların Musevi inancının ve etnik/dinsel kimliği- nin oluşması hususunda bize değerli bilgiler sunduklarına kuşku yoktur. Musevilerin günümüze kadar varlıklarını sürdürebilmelerinde ve tüm olumsuzluklara rağmen zamana karşı direnebilmelerinde sahip oldukları (ister hayali, ister gerçek) ortak hafızanın büyük rol oynadığı anlaşılıyor. Musevi inancı ile Musevi topluluğunun tarih algısı birbirini tamamlıyor. Eski Ahit’in bütününe damgasını vuran temalar (bi halkın zulümden kur- tuluşu, baskıya karşı sonuna kadar direnişi, kendisini bir arada tutacak bir toplumsal düzeni arayışı), bugünkü Musevi kültürünün temel karak- teristikleri üzerinde de hayli belirleyici olmuş. Ortak bir kökene/tarihe ve yazgıya sahip oldukları fikrinden hareket eden Museviler, ortak projeler etrafında toplanmakta da güçlük çekmemişlerdir.
Onları bir arada tutan unsurlardan biri ortak tarihleri ise, bir diğeri (zaman içinde farklı formlar altında tanımlanmışsa da) 3000 yıllık zaman dilimine yayıldığını düşündüğümüz Yehova tapıncıdır. Yehova her za- man vardı, ancak herhalde ilk başlarda gerçekten tektanrıcı bir inancın konusu değildi. Yehova tapıncının mutlak biçimde tektanrılı forma bü- rünmesi çok geç dönemlere denk düşse gerektir. İşte dinler ve ideolojiler hususunda çok sık karşılaştığımız bir olguyla baş-başayız. Sanki Yehova kültü/tapıncı, ortaya çıktığı andan itibaren tektanrıcı bir karaktere sahip- miş, sanki Yehova her zaman aşkın/transandantal bir tanrıymış gibi düşü- nüyoruz. Oysa onun paganizme (çoktanrıcılığa) özgü (fiziki varlığa sahip) bir Tanrı’dan, aşkın (görülemez, dokunulamaz, akılla kavramaz, insan al- gısının ötesine geçen) bir Tanrı’ya dönüşmesi süreç içinde olmuştur. O ilk başlarda yalnızca Yahudilerin Tanrısıydı, Yahudileri diğer toplulukların zulmünden korumakla yükümlüydü. Bu anlayış, Seçilmiş Halk ideolojisiy- le bugün de varlığını sürdürüyor. Yukarıda Tevrat’tan yaptığımız alıntı- larda da görüldüğü gibi, Yehova pek çok yerde İsrailoğullarından benim halkım diye söz eder. O ideolojik düzlemde yalnızca Yahudilerin değil tüm insanlığın tanrısına dönüştüğü anda bile, Yahudilerle arasındaki özel bağı korumaya devam etmiştir.
Dinler söz konusu olduğunda, bugün var edilen bir dogmanın (mutlaklığından kuşku duyulmayan dinsel söylem) geriye yürütüldü- ğünü görüyoruz. Örneğin dindar bir Musevi, 0 yılında yaşadığı inanç

sisteminin M.Ö. 1000 yıllarında da aynı söylemlere sahip olduğuna ve onun hiç değişmeksizin kendi zamanına kadar geldiğine inanıyor: “İşte Musevilik budur, Yehova’nın temel nitelikleri bunlardır; bu 1000 yıl önce de böyleydi, 1000 yıl sonra da böyle olacaktır” diyor. Bu uslamlama (akıl yürütme) biçimi, belki de inanç sistemlerinin sarsılmaz bir karaktere sa- hip olması için elzem. Musevi değerlerinin köklülüğüne duyulan inanç, bizzat topluluğun kendisini de zaman-dışı bir aktöre dönüştürüyor. 1000 yıl önceki ve 1000 yıl sonraki Musevilerle kendisinin aynı düzlemde yer aldığına inanmak, inancın tarihselliğini ve değişebilirliğini inkâr etmek... Bu uslamlama biçimi, pek tabii topluluğun tarih algısında da yansıma- sını buluyor. Aynı durumu ulusçu söylemlerde de gözlemek mümkün. Atalarımız adildi, hoşgörülüydü, kahramandı, cesurdu; biz de öyleyiz... Atalarımıza şu şu topluluklar haksızlık yaptılar, onların yaşama hakkını ellerinden aldılar, katlettiler; biz de aynı haksızlıklara maruz kaldık, ön- lem alınmazsa torunlarımız da aynı akıbete uğrayacaklar... İşte Musevi mitolojisinde sunulan tarih söylemi bu yüzden Musevi inancının bizzat kendisiyle bütünleşiyor, onu tamamlıyor, onu gelecek kuşaklar için yeni- den üretiyor.


Dinlerin de tarihsel olduğunu, onların da zaman içinde değişebi- leceğini söylemekle yetinmek ve Musevilik özelinde Yehova tapıncının evrimini irdelemek gerekiyor. Dinler Tarihi’ni incelerken çoğu kez yer- yüzünde iki karşıt inanç formunun var olduğu kabulünden hareket edi- yoruz. Oysa Monoteizm ya da tektanrıcılık (Mono: bir/tek, teizm: inanç/ din) ile politeizm (poli: çok) ya da çoktanrıcılık arasında var olduğunu iddia ettiğimiz bu karşıtlık, insan topluluklarının çoktanrıcılıktan tektan- rıcılığa geçiş sürecini tarif etmeyi olanaksız kılıyor. XIX. ve XX. yüzyıllar- da yaşayan kimi Batılı yazarlar bu karşıtlığı bir nebze de olsa yumuşata- bilmek için yeni bir kavram yaratmaya ihtiyaç duydular: henoteizm. Tek bir tanrıya bağlanırken, diğer tanrıların var olduğunu da yadsımamak anlamına gelen henoteizm kavramı, dinsel evrim sürecini anlamak için değerli bir unsur olarak kullanılabilir. Yehova tapıncını incelerken bütün bu kavramların üçüne de başvurmak zorunluluğu duyuyoruz. Tevrat’ta bu Tanrı’nın adı YHWH biçiminde zikredilir. Sesli harflerden yoksun olan bu isim, Yahwoh ya da Yahweh biçiminde telaffuz ediliyor olsa gerektir. Bizim dilimizde bu isim Yehovah’a dönüşmüştür.
Tanrı’nın Yehova olan adı, Tevrat’ın Mısır’dan Çıkış adlı bölümünde açıkça belirtilir: “İsraillilere de ki, ‘Beni size atalarınızın Tanrısı, İbrahim’in Tanrısı, İshak’ın Tanrısı ve Yakup’un Tanrısı RAB gönderdi.’ Sonsuza dek adım bu olacak. Kuşaklar boyunca böyle anılacağım” (Çıkış, 3, 15). Türkçe çe- viride RAB olarak tanımlanan Tanrı, özgün metinde YHWH adını taşır. İsrail’in Tanrısı olarak da tarif edilen Yehova, antik şiirlerde/ilahilerde çoktanrılı inanç sisteminin bir parçasıymış gibi görünür. Bazı metinler ise,

Yehova’nın İsrail’in Tanrısı olduğu hususuna vurgu yapar ve diğer top- lulukların da başka tanrılara sahip olabileceklerinin altını çizer. Yehova tapıncının arkaik (en eski) formunun yansıtıldığı bu metinlerde her halkın kendi ulusal/kavmi tanrısına sahip olduğu ifade edilir: Öyleyse Yehova İsrail’in Tanrısı, İsrailoğulları da Yehova’nın Kavmi’dir. Görüldüğü gibi, bu anlayışı çoktanrıcılık-tektanrıcılık karşıtlığı içinde tanımlamak olanaksız- dır: Her toplumun kendine özgü tanrısı olabilir, ancak İsrail’in biricik tanrısı Yehova’dır.


Yehova tapıncını diğer tapınçlardan farklı kılan özellik, onun daha ilk baştan itibaren ikonlar/idoller (putlar/heykeller ya da dinsel resimler) eşliğinde tanımlanamaz bir tanrı oluşudur. Ancak Musevilikteki bu ikon/ put karşıtlığı, Türkçeye tanrısal taş ya da bitki olarak çevirebileceğimiz bethellere kutsallık atfedilmesine mani değildir. Eski Musevi tapınakları- nı süsleyen ve bazen sunak olarak kullanılan kutsal taşlar, yontulmamış bloklardan oluşurlar. Tanrı’nın evi anlamına gelen bethel (kutsal taş) im- gesinin İsrailoğullarıyla akrabalık bağı bulunan Arap topluluklarında da var olduğunu daha sonraki bölümlerde göreceğiz. Nitekim Tevrat’ın Ya- ratılış bölümünde Yakup Peygamber’in bir tür kutsal dikilitaşın yaratıcısı olduğu, İbrahim’in kutsal bir ağaç diktiği ya da İshak’ın kutsal taşlardan birisini sunak olarak kullandığı açıkça ifade edilir. Öte yandan Musevi peygamberlerden Yeşu, Yehova Tapınağı’nın bahçesindeki bir meşe ağa- cının altına büyük bir kutsal taş dikmiştir. Arkeolojik bulgular, taş tapıncı olarak tarif edebileceğimiz bu uygulamalara Yahudilerin İsrail Krallığı dönemine kadar sahip çıktıklarını gösteriyor. Arad (Negev) şehrindeki Musevi Tapınağı’nda rastlanan 2 dikilitaş, bu objelerin eski Musevi inan- cında önemli bir yere sahip olduğunun açık bir kanıtı.
Yehova tapıncının bugünkü biçimini alması ve daha tutarlı bir söy- lem etrafında kurulması için Kudüs Tapınağı’nın inşa edildiği dönemlere kadar beklemek gerekiyor. Yahudilere göre, İsrail ve Juda krallıklarının ikisine birden hâkim olduğu iddia edilen Kral Süleyman’ın inşa ettirdiği Kudüs Tapınağı, Museviliği devletin korumasından yararlanan resmi bir inanç formu olarak yeniden yapılandıracaktır. Kuzeydeki İsrail Krallığı’nın yıkıldığı (722) dönemlerde, Yehova’nın bölgedeki diğer tanrılara atfe- dilen niteliklerle donatıldığı görülür. Başlangıçta savaşçı bir tanrı olarak tanımlanan Yehova (Yehova Sabaot: Orduların Yehovası), İsrailoğullarını Mısır’dan kurtarıp Filistin’e ulaştırarak bu sıfatı sonuna kadar hak ettiği- ni kanıtlamıştır. O bu dönemde aynı zamanda dağların ve fırtınaların da tanrısıydı. Ancak İsrailoğullarının bugünkü Ürdün-Filistin hattına yerleş- tiği düşünülen dönemlerde Yehova’nın temel niteliklerine yeni unsurlar eklenir. Yehova, bölgenin yerel tanrılarına özgü nitelikleri de içermeye başlar. Artık Filistin-Arabistan hattını etkisi altına alan (Tanrı) El tapıncı ile Yehova tapıncı arasında büyük geçişlikler yaşanmaktadır. İsrailoğulla-


rının Tanrısı, bölgenin yerel tanrısı El Elyon’un (Yüce Tanrı) yaratıcılık ni- teliğini (yerin ve göğün yaratıcısı) kazanmış durumdadır. Bölgenin diğer tanrılarına atfedilen niteliklerin Yehova’da birleşmeye başlaması, a) onu diğerlerinden daha üstün bir tanrı yapar, b) onların sahip olduğu nitelik- lerin hepsi Yehova’da da bulunduğuna göre onları gereksiz kılar. Yehova tüm tanrısal niteliklerin biricik temsilcisidir, ona değil de başka tanrılara tapınmak bütünüyle anlamsızlaşmıştır.
Önceki bölümlerde gördüğümüz gibi, Yehova tapıncı özellikle Kral Ahab döneminde (874–853) çok büyük bir krizle karşı karşıya kalır. Tyr halkının sahip olduğu Baal tapıncı, Musevi toplumunun zihninde büyük bir bulanıklık yaratmıştır. İşte İlyas Peygamber bu dinsel krizi ortadan kaldırmak için savaşan kişilerin başında gelecektir. Yahudileri Baal ile Yehova arasında seçim yapmaya zorlayan ve iki tapıncın bir arada yaşa- yamayacağını ifade eden İlyas, Museviliğin Filistin topraklarında kökleş- mesi için büyük çaba harcamış olsa gerektir. Ancak Yehuda Krallığı’nın M.Ö. VII. yüzyılda Arami ve Asur hâkimiyeti altına girmesiyle yeni bir kriz daha patlak verir. Arkeolojik veriler ve Eski Ahit’in pek çok satırı, İsrail topraklarının bu kez de Yıldızlar tapıncının etkisine maruz kalmaya başladığını kanıtlıyor. Öyle ki bizzat Yahuda Kralı Manaşşe (697–642) bile Yehova yerine gök cisimlerine tapınmaktadır. Yehova tapıncının yardı- mına bu kez de Kral Josiah yetişecek ve Yahuda/Juda üzerindeki Asur hâkimiyetinin kalkmasını fırsat bilerek yıldızlara tapınma uygulamasına son verecektir.
Evet, Musevi inancı adım adım bugünkü formuna kavuşmaktadır.
VIII. yüzyılda Museviliğin temel ritüellerinden (dinsel pratikler, davranış kalıpları) biri olmaya devam eden kutsal taş ve ağaç (aşerah) dikme uy- gulamaları, Josiah (640–609) tarafından kesin bir dille mahkûm edilmiştir. Josiah’ın taht döneminde yeniden bulunduğu iddia edilen (Tevrat’ın 5. ve son kitabı) Yasanın Tekrarı’nda bu türden uygulamaların Yehova tarafın- dan onaylanmadığı açıkça ilan edilir. Artık Musevilik putperestlikten bü- tünüyle temizlenmiş, varlığında tanrısallığı simgelediğine inanılan kutsal taşları ve ağaçları da inanç sisteminin içinden çıkarıp atmıştır. Yehova tanrısallığın biricik temsilcisidir; dünyevi nesnelerin kutsallık taşıdığına inanmak Yehova’ya ihanet etmekle eşdeğerdir. Josiah reformları esnasın- da Kudüs Tapınağı dışında kalan yerel tapınaklar da ortadan kaldırılır, çünkü bu tapınakların her biri farklı bir Yehova tapıncının filizlenmesine olanak tanımaktadır. Tek resmi tapınak olarak Kudüs Tapınağı’nın ta- nınması, Tanrı’nın Bir olan niteliğinin vurgulanmasını kolaylaştıracaktır. Yasanın Tekrarı adlı kitapta da belirtildiği üzere Yehova’ya ilişkin inanç formunda büyük bir değişim yaşanmaktadır, Tanrı’nın Bir olduğu söylemi olgunlaşmak üzeredir. Kudüs Tapınağı resmi tapıncı merkezileştirecek, Yehova’nın Birliğini kendi Birliğinde temsil edecektir.

Artık Yehova’nın evrensel bir tanrıya dönüşmesi için her şey ha- zırdır. Büyük Sürgün felaketini yaşayan Musevilerin Kudüs’e dönüşüyle birlikte Tapınak yeniden inşa edilir ve burada Yehova’nın evrenin biricik tanrısı olduğu söylemi adım adım yapılandırılır. Başka bir deyişle Yehova inancının bugün anladığımız anlamda tektanrılı bir dine dönüşmesi için yüzyıllara yayılan bir süreç gerekmiştir. M.Ö. V. yüzyıla kadar gelen süre- cin sonunda, arkaik Yehova tapıncının yerini, tektanrıcı bir inanç sistemi almıştır: Yehova, Tek Gerçek Tanrı’dır, Evrenin Efendisi’dir. (Yehova kül- tünün evrimi hakkında: LEMAIRE, André; Le yahwisme ancien / Arkaik Yehova tapıncı, 2001)





  1. Download 409.43 Kb.

    Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   11   12   13   14   15   16   17   18   19




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling