İzzet Çivgin
Arkeologlara ve tarihçilere göre Antik Musevi Tarihi
Download 409.43 Kb.
|
ORTA ÇAĞ TARİHİ.docx 50ta
Arkeologlara ve tarihçilere göre Antik Musevi TarihiGörüldüğü gibi miladi dönemlere (İsa’nın doğumuna) kadarki Mu- sevi Tarihi hayli bulanıktır. Elimizde bu döneme ilişkin Tevrat ve diğer kutsal kaynaklar dışında pek fazla yazılı veri bulunmamaktadır. Bu yüz- den Antik Musevi Tarihi’yle ilgili tutarlı bir söylem oluşturabilmek için arkeologların çalışmalarına başvurmak zorundayız. Ne var ki, arkeolog- lar bile Eski Ahit’te yansıtılan tarihi olaylar hususunda görüş ayrılıklarına düşmektedirler. Elimizde şu an itibariyle Hıristiyan ve Musevi dünyasın- da fırtınalar yaratan sansasyonel bir çalışma bulunuyor. Tel Aviv Üniver- sitesi Arkeoloji Profesörü Israel Finkelstein ile çalışmalarını Belçika’da yü- rüten Arkeolog Neil Asher Silberman’ın birlikte kaleme aldıkları The Bible unearthed : archaeology’s new vision of ancient Israel and the origin of its sacred texts (İncil’in yeniden keşfi: Antik İsrail ve onun üzerine yazılmış kutsal metinlere ilişkin arkeolojik görüşler) adlı kitap, İncil’de (özellikle Eski Ahit’te) sunulan tarihsel söylemi ters-yüz ediyor ve yeni tartışmalara kapı açıyor. Kitabın Fransızca çevirisinden hareketle, yazarların argümanlarını okurumuzla paylaşma gereği duyuyor ve bu kitap üzerinden yürütülen tartışmaları Türk tarih literatürüne taşımayı umuyoruz. İbrahim’in ve onun dinsel söylemini (aynı zamanda soyunu) sürdü- ren peygamberlerin tarihselliğinden kuşku duyan Finkelstein ve Silber- man, Mısır’dan Filistin’e doğru gerçekleştirilen Musevi göçünün tarihselliğini de tartışma konusu yapıyorlar. Yazarların arkeolojik verilerden hareketle oluşturdukları söyleme göre Mısır, tarihin her döneminde Kenan (Filis- tin) kökenli göçmenlere ev sahipliği yapmıştır. Kenan Ülkesi’ni yaşanmaz hale getiren kıtlık dönemlerinde yüzlerini zengin Mısır topraklarına diken Kenanlılar, bir kez Mısır’a ulaştıktan sonra bu ülkenin toplumsal yapısına uyum sağlamayı başarmış; orada çiftçi, zanaatkâr, tüccar ve asker olarak görev yapmışlardır. Filistin-Mısır ilişkilerindeki en ilginç olay ise M.Ö. XVII. yüzyılda yaşanır. Mısırlıların Hiksos (Yabancı) adıyla tanımladıkları Filistinli bir hanedan, Mısır siyasal otoritesine hâkim olmuş ve 1670–1570 arasında Mısır’ı fiilen yönetmiştir. Mısır’ın kuzeyini 100 yıl boyunca de- netim altında tutan bu yabancı hanedan, ülkeye yeniden hâkim olan yerel bir hanedan tarafından Mısır’dan kovulmuş, Kenan’a geri dönmeye mec- bur bırakılmıştır. Hiksos adıyla tanınan savaşçıların gerçekte Eski Ahit’te sözü edilen ve M.Ö. XVII. yüzyılda Mısır siyasal otoritesi üzerinde etkin rol oynadıkları öne sürülen İsrailoğullarına mensup olduğu yönündeki iddia, Finkelstein ve Silbermen nezdinde kabul görmemektedir. Yazarlar, Eski Ahit’in iddiasına göre Musa’nın kendisine başkaldırdığı Mısır Fira- vunu II. Ramses’in taht dönemindeki (1279–1213) Musevi göçüne ilişkin bir arkeolojik veriye rastlayamadıklarını söylüyorlar. “Sina Yarımadası’nda ne II. Ramses’in taht döneminden, ne de onun selefleri ve haleflerinin hüküm sürdükleri dönemden kalma bir kamp yerinin izine rastlanabiliyor” (FINKELS- TEIN, SILBERMAN, 2004, s. 80). Yazarlarımız, Mısır Göçü’nün tarihsel olmadığını (yani gerçekte hiçbir zaman vuku bulmadığını) öne sürdükleri gibi, Kenan Ülkesi’nin dışarıdan gelen göçmenlerce istila edildiği iddiasına da kesinlikle karşı çıkıyorlar. Onlar İsrailoğulları’nın Mısır’dan geldikten sonra yerleştikleri sanılan bölgelerin XIII. yüzyıl dolaylarında (buralarda kurulan çadır ti- pinden hareketle) Bedevilere ev sahipliği yaptığını düşünüyorlar. Onlara göre, bu bölgelerdeki ilk yerleşimler Eski Bronz/Tunç Çağı (1800–1500) ile Yeni Bronz Çağı’na (1500–1200) aittirler ve bu dönemde Yahudilerin bölge- de yaşamadıkları kesindir. Yahudiler, diğer bölge halklarından farklı ola- rak domuz eti tüketmemektedirler. Nitekim Bronz Çağı’na özgü yerleşim bölgelerinde rastlanan domuz kemikleri, Yahudilerin henüz bu bölgeye yerleşmediklerini gösterir. Kemik analizlerinden anlaşıldığı üzere, Ya- hudilerin buralara gelmeleri ancak I. Demir Çağı’nın (1200–900) sonlarına denk düşer. Bu çağın sonlarında 250 siteye dağılmış olan Yahudi nüfusu, Download 409.43 Kb. Do'stlaringiz bilan baham: |
ma'muriyatiga murojaat qiling