MaâRİF (Mevlâna'nın Hocası) seyyid burhâneddin tiRMİZÎ Tercüme Ali Rıza karabulut


gün, elli gün bir şey yemezse, sağlıklı bile olsa, helak olup gider"


Download 1.12 Mb.
Pdf ko'rish
bet84/98
Sana09.02.2023
Hajmi1.12 Mb.
#1182074
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   98
Bog'liq
Maarif-Seyyid-Burhaneddin-Tirmizi

gün, elli gün bir şey yemezse, sağlıklı bile olsa, helak olup gider" 
demişlerdir. Bunun sebebi şudur: "Obur kimseler, yeme-içmeye düşkündür; mideleri, 
yedikleri katı maddeleri eritmekle meşguldür, bu oyalanma ve böyle çalışma ise, hoş 
bir şey değildir. Onun bu hâli, bir hastalık olup, tabiatı meşgul etmektedir. Az 
yemeye ve az uyumaya alışık olan riyâzat erlerinin ise, gıdaları ve halleri aşktır. 
Dünya hekimlerinin görüşleri ancak bu kadardır. Eğer bunlar, Âşık'ın zevk hâlini 
gerçek olarak bilselerdi, o karanlıklara sabrederler miydi? Kıyasla elde edilen bilginin 
karanlıklarında kalırlar mıydı?"
Beyit:
"Arı-duru tatlı sudan haberi olmayan kuş,
Bütün yıl gagasını acı suya daldırıp durur"
O kuşun gagası acı sudayken, sen de onu görüp duruyorsun, ne yazık ki bu 
böyle devam edip gitmektedir.
Bazıları (Ebû Osman Saîd b. İsmail en-Nîsâbûrî)
180
ise bu konuda şöyle 
demiştir: "Yüce Allah: "Bilmiş ol ki..." buyurdu ya; Bilgi üç kısımdır. Yap-yapma, 
emir ve yasaklara inanarak bilmek, yani gönlün tam olarak bu bilgiye inanması, 
Meselâ bir kimse evin dışında iken, içerden bir ses duyar, bilir ki evde birisi vardır. 
Eğer, hayvan sesi işitirse, bilir ki içerde hayvan vardır. Eğer duman tütüyorsa, bilir ki 
içerde ateş yanmaktadır. Gözüyle o adamı ve ateşi görmemiştir ama, bu delillerden 
içeride adamın ve ateşin bulunduğuna tam olarak inanır. Şu halde bilip anladık ki, 
inançla bilmek başka, taklit ile bilmek başkadır. Taklit şudur: "Biri sana bu evde bir 
adam var, yahut ta bir cemaat, şu evin kapısında elpençe divan durmuş, deseler, o 
evde birisinin olduğunu bilirsin, ama bu bilgi taklit ile elde edilmiş bir bilgidir
dışardakilerin hareketlerine ve sözlerine dayanmaktadır, dolayısıyle bu bilgide, 
görerek bilgi edinme yoktur. Fakat içerde bir aksırık, bir öksürük, bir gülüş, bir 
ağlayış duyarsan, o zaman gerçek bilgi edinmiş olup taklitten kurtulursun. Nitekim 
179 "İlim Nurdur, aydınlıktır diye başlayan bu bölümün bazı kısımları, Sülemî'nin "Hakâyık" isimli Tefsirinden 
iktibas edilmiştir. 
180 Ebû Osman Saîd b. İsmail, Nişaburlu olup sûfîlerin büyüklerindendir. Ebû Hafs el-Haddâd'ın mürididir, 
Sülemi'nin Tefsirinde bir hayli görüşleri zikredilmiştir. Nişabur'da Tasavvuf, Ebû Hafs'ın gayretleriyle 
yayılmış, nihayet 295 Hicrî yılında Nişabur'da vefat etmiştir. (Tabakâtü's-Sûfiyye s.170-175; Tezkiretü'l-
Evliya s.239). 


şâir şöyle demiştir:
"Evin içindeki bir küçük çeşme, Dışardan gelen dereden daha iyidir
.
181
Eğer dışardan biri sana "Bu evde bir adam var veya bir arslan var" diye 
yüz defa söylese, bu sözler, içerden bir nefes işitmene bile denk olmaz. Çünkü 
adamın bu bilgisi de sözle meydana gelmiş olup, söyleyenlerden işitmiştir, böyle 
bilgi ise sözle çoğalıp durur, ama "Bir şey yok" deseler, geçip gider. İçeriden bir 
ses duyarak elde edilen bilgi ise, adamın gamını, kederini ve özlemini artırır, bu 
durum karşısında insan, keşke bu sesi bir kere daha duysaydım, bir belirti daha 
meydana gelseydi, demeye başlar.
Üçüncü bilgi ise gözle görülerek elde edilen bilgidir. Bu bilgi yakınlığı artırır, 
insana sonsuz bir devlet verir, gamsız, kedersiz bir yakınlık, bu bilgi Peygamberlerin 
bilgi sidir. Nitekim yüce Allah: "Bilmiş ol ki, Allah'tan başka İlah yoktur" 
buyurmaktadır. Çünkü sen, taklit bilgisinden, yakın bilgisine geçtin, yakın bilgisinden 
de, gözle görülerek elde edilen bilgiye geçtin, artık gözle görülen bilgi ile bil!
Şeyh Ebû Saîd el-Harrâz
182
 ise şöyle der: "Bilmiş ol ki.." âyetinin mânâsı: "Ey 

Download 1.12 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   98




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling