MaâRİF (Mevlâna'nın Hocası) seyyid burhâneddin tiRMİZÎ Tercüme Ali Rıza karabulut


başka bir kavim getirir, sonra onlar sizin gibi de olmazlar"


Download 1.12 Mb.
Pdf ko'rish
bet91/98
Sana09.02.2023
Hajmi1.12 Mb.
#1182074
1   ...   87   88   89   90   91   92   93   94   ...   98
Bog'liq
Maarif-Seyyid-Burhaneddin-Tirmizi

başka bir kavim getirir, sonra onlar sizin gibi de olmazlar" buyurmaklardır, 
(âyet 38)
Nitekim: "Eğer âdil olursan, iyi bir nâm kazanırsın, eğer âdil 
olmazsan; bu nâmı, âdil olan kimse kazanır" denilmiştir.
Bazı Mutasavvıflar ise şöyle demişlerdir: "Birçok kimseler, ubûdiyyet minderine 
gelip otururlar, fakat sebat edemezler ve sabır gösteremezler; hevâ ve heveslerine 
uyarlar da başıboşluk durağına kaçarlar. O minder üzerinde ancak Allah'ın 
yardımlarına lâyık olanlar ve mükâfatı kazananlar oturabilirler. Zira onların işe 
başlamaları bir türlü, sebatları ise bir türlüdür. "
201
200 Bu SöZler, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sözlerinden iktibas edilmiş olup, Sülemfnin "Hakâyık" isimli Tefsirinden 
nakledilmiştir. 
201 Bu sözler de yine Sülemî'nin Hakâyık'ından iktibas edilmiştir. 


FETİH SÛRESİNİN TEFSÎRİ
Yüce Allah: "Biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik" buyurarak (âyet 1) 
Muhammed Mustafa (s.a.v.)'ya nimetlerini ve vaadlerini sayıp döktü. Bu nimetlerin 
ilki, devamlı çalmakta olduğu kapıyı açtık, böylece yaptığın dua kabul olunmuştur. 
İkincisi bu dua sebebiyle "Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını 
bağışlamıştır" (âyet 2) Bağışlayıp affetmek dostluk işaretidir. Her kimi seversen, 
onun suçunu, aybını görmez olursun, çünkü bağışlamanın sırrı hikmeti de budur. 
Üçüncüsü "Sana olan nimetini tamamlamak için bu fethi sana nasip etti" 
(âyet 2). Nimetin tamamlanmasını bildirmek, onun özelliğini bildirmektedir, zira bu 
söz, bazı kimselere nimetinin tamamlanmadığına delâlet etmektedir. Demek ki O 
(Muhammed Aleyhis-Selam) bunlardan daha husûsî bir makam ve mevkie sahibdir, 
Hakka daha fazla yol bulmuştur, Hakkın hakikatine daha fazla ulaşmıştır. 
Dördüncüsü: "Ve sana şanlı bir zaferle yardım eder" (âyet3) Yardım, saltanata 
ve velayete delâlet eder, bu velayet hangi velayettir? Görüş ve seziş kuvveti dir ki, 
buna nail olan kimse, her şeyi Haktan görür ve her şeyi Haktan bilir. Nitekim Hz. 
İbrahim ateşe atıldığında, Hz.Mûsâ denize ayak bastığında; Süleyman Aleyhis-Selam 
güneşe buyruk yürüttüğünde; Hz. Nuh Tufan'a hükmettiğinde, Davud Aleyhis-Selam 
demiri hamur gibi yumuşattığında ve güzel nağmeleriyle dağları bile dile 
getirdiğinde; Isâ Aleyhis-Selam hayvan! ruhları dirilttiğinde; Hz.Muhammed Mustafa 
ise Mirac'a giderken gökleri yarıp geçtiğinde, bunların hepsini Haktan görmüş ve 
Haktan bilmişlerdir, bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Onlar her şeyi Allah'ın 
emrine tâbi ve kendilerini Allah'ın kulu olarak bildiler ve her şeye hüküm yürütenin 
Hakk olduğunu gördüler, bu sebeble de her şey, onların emrine boyun eğdi, onlar 
da Hakkın emrine boyun eğdiler.

Download 1.12 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   87   88   89   90   91   92   93   94   ...   98




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling