Microsoft Word kemal- içindekiler


Verwaltungsorganisation umsetzen?”


Download 1.63 Mb.
Pdf ko'rish
bet58/122
Sana16.06.2023
Hajmi1.63 Mb.
#1508598
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   122
Bog'liq
sarkis dezaj

Verwaltungsorganisation umsetzen?”, yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mart, 1994.
75
WÖHLCKE, Manfred, Umweltzerstörung in der Dritten Welt, München, Back’sche Reihe, 1987. 


140
5. Küresel Çevre Politikalarının Değerlendirilmesi 
 
Uluslararası düzeyde politika belirleme mekanizması, öncelikle ulusal 
devletlerin çıkar çatışmaları yüzünden güçlü bir biçimde sınırlanmaktadır. 
Küresel çevre politikalarının değerlendirilmesinde etkililik, etkinlik ve 
uygulanabilirlilik olmak üzere üç ölçüt kullanılmaktadır.
76
Çevre politikalarının etkinliği, etki genişliği ve etki derinliği boyutlarında ele 
alınmalıdır. Etki genişliği çevre politikalarının yalnızca mekansal boyutunu 
değil, zaman boyutunu da ifade etmektedir. Küresel çevre mallarının korunması 
ile ilgili önlemler, sürekli ve kesin bir biçimde kurumsallaştırılmışlarsa etkili 
olurlar. Bir de etkililik için, önlemlerin tüm eylem alanlarını kapsaması 
gerekmektedir. Yani bütün politikalar bir arada düşünülmelidir. Çevre 
politikalarının etki derinliği büyük, orta ve az olmak üzere farklılık 
göstermektedir. Çevre sorunlarını önlemeye yönelik nüfus politikaları, çevre 
dostu teknolojilerin geliştirilmesi ve tüketime yönelik ekonomik büyümenin 
sınırlanmasını amaçlayan politikaların etki derinliği büyüktür. Etki derinliği orta 
olan politikalar, örneğin, teknik anlamda atıkların etkisiz duruma getirilmesini ya 
da yeniden kullanımını sağlayacak politikalardır. Onarıcı ve denetleyici çevre 
politikaları ise, etki derinliği en düşük politikalardır. Küresel çevre 
76
Von PRITTWITZ, Volker, Klaus Dieter WOLF, “Die Politik globaler Güter”, Volker von 
PRITTWITZ (Hrsg), Umweltpolitik als Modernisierungsprozess, Oplanden, Leske und Budrich
1993, s.201-206 


141
politikalarının etkinliği, ekonomik ekolojik, toplumsal ve siyasal-kurumsal 
boyutlarda düşünülmelidir. Bu noktada küresel çevre politikalarının 
uygulanabilirliliğinin ekonomik ve, siyasal ve toplumsal anlamda alınması 
gerekmektedir. Ancak, aktörlerin çevre bilimcilerinin dereceleri ve çıkarları 
farklı olduğu için uzlaşma ve dolayısıyla küresel çevre politikalarının 
uygulanmasında güçlükler ortaya çıkmaktadır. Küresel çevre politikalarına 
baktığımız zaman gelişmiş ülkeleri sorunlarını yansıttığını görmekteyiz. Buda 
politikaların zengin sanayileşmiş ülkeler tarafından biçimlendirildiğini 
göstermektedir. İçerik olarak genelde endüstriyel mal ve ürünlerin yarattığı 
atıklar, zararlı madde emisyonları, türlerin ve doğal güzelliklerin yok edilmesi 
gibi modern toplumun uygarlık sorunları ile yakından ilgilidir. Bu yüzdendir ki 
“zenginlik ekolojisi” olarak tanımlanmaktadır. “Kıtlık ekolojisi” ise, doğal 
kaynakların yeniden kullanılabilmesini, yeniden kazanılmasını ve bilinçli 
tüketilmesini anlatır Bu iki politika Sürdürülebilir gelişme kavramıyla 
bütünleşmektedir. Küresel çevre politikaları, yeryüzündeki tek tek ülkelerin 
kıtlık ve zenginlik ekolojilerinin bilinçli karışımıdır. 
Küreselleşmenin sonuçları şöyle özetlenebilir, siyasal olarak ABD’nin dünya 
liderliği ve dünya jandarmalığı, ekonomik olarak uluslararası sermayenin 
egemenliği, kültürel olarak iki kolu var, tekdüze bir tüketim kültürünün empoze 
edilmesi ve kültür farklılığı olan her gruba ayrı siyasal özerklik verilmesi 


142
eğilimi.
77
Küreselleşmenin birinci sonucu, dünyayı küçültmektir. Yani herkes
dünyada olup bitenlerden haber almakta ve en azından duygusal ve düşünsel 
planda etkilenmektedir. Pek doğal olarak bu etkilenme kimi zaman, duygusal ve 
düşünsel düzeyi aşmakta, doğruya siyasal ya da mali ve ekonomik etkilenme söz 
konusu olmaktadır. Sonuç olarak, artık dünyanın çok küçüldüğü sadece duygusal 
ve düşünsel planda değil, askeri, siyasal ve mali-ekonomik alanda da günümüzün 
en önemli gerçeklerden biri olarak gözümüze çarpmaktadır.
78
 
Küreselleşmenin ikinci sonucu, bağımsız nitelikli ulus-devletlerin 
egemenliklerinin tehdit edilmesidir. Bir yandan ABD’nin egemenliği, öte yandan 
devletler üstü örgütlenmelerin önem kazanması ve Avrupa Birliği gibi 
oluşumlar, uluslararası tahkim gibi, uluslararası sermayenin devletler üstü 
ayrıcalıklar elde etmesi, ulus-devletlerin egemenlik haklarını yukardan tehdit 
etmektedir. Ayrıca ulus-devletlerin içindeki farklı kültür gruplarının özerklik 
eğilimleri, ulus-devletleri aşağıdan doğru da zorlamaktadır. Örnek olarak; 
İspanya’da Bask, Fransa’da Korsika, İngiltere’de İrlanda sorunları bu oluşumun, 
kültürel farklılığı, siyasal özerkliği dönüşme eğilimlerini yansıtan olgulardır. 
Aşağıdan böyle bir saldırıya karşı karşıya olan ulus-devletler, yukardan da hem 
ABD, hem de uluslararası sermaye ve uluslararası kuruluşlar tarafından 
egemenlik haklarından yoksun bırakılmaktadır. Örneğin tahkim konusunda, 
77
KONGAR, Emre, “Küresel Terör ve Türkiye”, Remzi Kitabevi, Kasım 2001, s. 29 
78
KONGAR, Emre, a.g.e., s. 29-30 


143
uluslararası sermaye artık yatırım yaptığı ülkenin ulusal adaletine 
güvenmemekte, anlaşmazlık durumlarında, adaleti, uluslararası tahkim 
örgütlenmelerinde aramaktadır.
79
Küreselleşmenin üçüncü bir sonucu, terörizmin yaygınlaşması olarak ortaya 
çıkmaktadır.Gerek ulus-devletlere karşı özerklik eğilimi taşıyan alt kültür 
gruplarının terörist saldırıları, gerekse gittikçe yaygınlaşan ve bireysel olarak 
kullanılabilen teknolojik silah olanakları, örneğin, canlı bombalar ya da silaha 
dönüştürülen uçaklar, terörizmi gitgide yaygınlaştırmaktadır. Bir yandan iç savaş 
niteliğindeki askeri saldırı, öte yandan, intihar eylemleriyle öne çıkan bireysel 
terör, bütün bu ayılıkçı hareketlerin ortak özellikleri olarak göze çarpmaktadır. 
Böyle bir saldırı terörist yöntemleri gitgide yaygınlaşmakta, kendilerini karşı 
terörist yöntemler kullanılan ulus-devletler de kendilerini korumak için aynı 
yöntemlere başvurunca terörizm bir anlamda küreselleşmektedir.
80
 
Küreselleşmenin dördüncü bir sonucu, tekdüze bir tüketim kültürünün 
egemenliğinde, yerel ve ulusal kültürlerin zayıflamasıdır. Görüldüğü gibi 
küreselleşme her zaman aynı doğrultuda sonuçlar vermemektedir. Bir yandan 
farklı yerel kültürlerin siyasal özerklik eğilimlerini destekler ve bu anlamda 
onları güçlendirirken, öte yandan, tekdüze bir tüketim kültürü ve markalara 
79
KONGAR, Emre, a.g.e., s. 30-31 
80
KONGAR, Emre, a.g.e., s. 31 


144
dayalı bir çok uluslu şirketler egemenliği yoluyla onları zayıflatmaktadır. Bu 
kültürel saldırı bir yandan yemek, giyim kültürü gibi gündelik yaşam 
etkinliklerini etkilerken, öte yandan sanat ve edebiyat gibi alanları da 
egemenliğine almaktadır. Tabii bu arada, dil çok büyük bir önem kazanmaktadır. 
 
Küreselleşmenin beşinci bir sonucu, zenginlerin daha zengin, yoksulların daha 
yoksul olmalarıdır. Yeni dünya düzeninin küresel ekonomisi, uluslararası 
sermayenin egemenliği yoluyla, ekonomik etkinlikleri sonucunda, sermayenin 
tekelleşmesine yol açmakta, piyasa ekonomisinin uluslararası düzeydeki 
denetimsiz işleyişi, yoksulları daha yoksullaştırma yoluyla zenginleri daha da 
zenginleştirmektedir. Böylece dünya üzerindeki gelir adaletsizliği 
yaygınlaşmakta, gelişmiş ülkelerle gelişmemiş ülkeler arasındaki farkı gittikçe 
büyüyerek, kapatılması olanaksız bir uçurum meydana gelmektedir. Hiç 
kuşkusuz bu gelir adaletsizliği uçurumu, özellikle az gelişmiş ülke halkları 
arasında küreselleşmeye, yeni dünya düzenine karşı çok olumsuz duygular ve 
isyana dönük protestolar yaratmaktadır. İşin önemli yanı, bu gidişin, geri kalmış 
ülkeler açısından kalkınma umutlarını söndürmesi ve bu nedenle de bu ülke 
haklarını umutsuz intihar eylemlerine sürükleme eğilimi yaratmaktadır. 
Küreselleşmenin altıncı bir sonucu, insan hakları kavramını ve demokrasi 
anlayışını yaygınlaştırılması. Her ne kadar sonuçlarla ters düşen bir nitelik taşısa 
da, küreselleşme, en azından sözde de kalsa, insan hakları kavramını ve 
demokrasi anlayışını yaygınlaştırıcı bir etki yapmaktadır. Gerek ABD’nin 


145
siyasal liderliği ve dünya jandarmalığı, gerekse uluslararası sermayenin ve çok-
uluslu şirketlerin ekonomik egemenliği, her ne kadar insan hakları ve demokrasi 
kavramlarının içlerini boşaltan bir etki yapıyorsa da, özellikle serbest piyasa 
ekonomisinin yaygınlaştırılmasına dayalı uygulamalar ve düşünsel etkinlikler, bu 
kavramların dünya çapında yaygınlaşmasına yol açmaktadır. 
Aslında küreselleşmenin gündeme getirdiği insan hakları, adeta toplumdan 
kopuk bir bireycilik; demokrasi ise, bireyi yalnızlaştıran ve ezen bir liberal 
piyasa demokrasisi yönünde bazı çarpıklıklara yol açıyorsa da, yine de bu 
terimlerin yaygınlaşması, her iki kavramın da daha büyük bir kabul görmesi 
yönünde eğilimler yaratmaktadır. 

Download 1.63 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   122




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling