Microsoft Word kemal- içindekiler
Download 1.63 Mb. Pdf ko'rish
|
sarkis dezaj
- Bu sahifa navigatsiya:
- “Çevrenin Geleceği” Yaklaşımlar ve Politikalar
- 3. Çevre Hakkı
- “Çevrenin Geleceği Yaklaşımlar ve Politikalar”
2. Çevrenin Unsurları Çevrenin Unsurlarını belirlerken eksen, yine insan olacaktır. Ancak burada çevrenin unsurlarından söz ederken, iki yönlü bir etkileşimden söz edilebilir: Çevreyi etkileyenler ve çevreden etkilenenler. Böylece çevreyi, etkileşim biçimleri bakımından genel olarak iki unsura indirgemek mümkündür. İnsan; Çevrenin etkileyici unsuru insandır. İnsan çeşitli müdahalelerle çevresini değiştirmekte ve çevrenin biçim değiştirmesinde etkin rol oynamaktadır. Doğal 14 GÖKDAYI,İsmail, “Çevrenin Geleceği” Yaklaşımlar ve Politikalar, a.g.e. , s. 22-24 32 ve yapay çevre içinde yer alan tüm canlı ve cansız varlıklar insanın etkisine açıktır. Doğa; Çevrenin etkilenen unsuru, genel anlamda doğadır. Doğanın içinde yer alan canlı ve cansız tüm varlıklar, insanın kullanımına açık olduğu için etki altında kalmaktadır. Nereden yaklaşırsak yaklaşalım çevreyi etkileyen unsur insan olmaktadır. Çünkü insanın etkisi kaçınılmazdır ve insan etkisinin olmadığı doğal ortamlarda bir denge söz konusudur. Bu dengeye; doğa bilimcilerine göre doğal denge, ekologlara göre ekolojik denge veya ekosistem, kutsal kitaplara göre ise ilahi denge, sibernetik bilimcilerine göre doğal sibernetik denmektedir. 15 3. Çevre Hakkı İnsanlığın; evlatlarından, gelecek nesillerden emanet aldığı tabii değerlere karşı sorumlulukları, hala moral (ahlaki) nitelikle sınırlı mı kalmalı, hukuki sorumluluğun temelleri neler olmalıdır? Gelecek nesiller kadar canlı ve cansız varlıklar için de geçerli olan problemlerin çözüme kavuşturulması, mevcut hukuki düzenlemelerde sağlam bir temel oturtulabilir mi? Bu bakış altında, bu sorulara cevap arayacağız. 15 GÖKDAYI, İsmail, “Çevrenin Geleceği Yaklaşımlar ve Politikalar”, a.g.e. , s. 36-37 33 Çevreyi, “insanı” esas alarak korumak, çevrenin diğer unsurları açısından, tatmin edici değildir. İnsan merkezli korumada, her şeyden önce, klasik “hak” anlayışındaki “menfaat şartı” gelecek kuşaklar için savunulamayacağından, kapsam dışı kalacaktır. İnsan hakkı olarak çevre hakkından bahsetmek; korumak istenen değer ve hakkın konusunu insan olarak kabul etmek, çevre hakkını sınırlamak olur. Aslında amaç sadece insanı korumaksa, bu kadarlık koruma, mevcut insan haklarıyla sağlanabilir. Bu anlamda “yaşam hakkı” ve “sağlık hakkı” akla gelmektedir. Yaşam hakkı bir kere, kimsenin yaşarken beden bütünlüğüne dokunulmamasını ifade eder. sorun insan bedeninin her türlü dış korkudan uzak biçimde yaşayabilmesini içerir. İnsan sağlığı, bundan da öte toplum sağlığının, hayat kalitesinin bir göstergesi olup insanın çevresiyle yakından alakalı olduğu kuşkusuzdur. Bu halde her iki hak aracılığıyla insan yaşamı, insan sağlığı için gerekli olacak kadar çevre korunması sağlanabilecektir. Aslında bu düşünce daha kısa bir yol, her iki hakkın alanı fazla yayılarak, aşırı dereceye varmış bir yorumla ulaşılmış sonuç da değildir. Çevre hakkı çok daha kapsamlıdır. Bu hak, günümüz insanlarının olduğu kadar, gelecek kuşak insanlarının da hakkıdır. Bugünkü ve gelecek kuşaklarla birlikte canlı ve cansız varlıkları da katarsak; çevre hakkı sahipleri halkasına bir halka daha eklenmiş oluruz. “İnsan dışındaki canlı ve cansız varlıkların korunması ancak insanın korunmasını sağlamak içindir” denmektedir. Hedef sadece insanı korumak olduğunda, bırakalım insanın dışındaki diğer canlıları, gelecek kuşak insanları bile bu korumadan mahrum kalacaktır. 34 Çevre Hakkının Temelleri; İnsanın doğa üzerindeki hakimiyetinden kaynaklanan tehlikeler, tekrarlanmayı gerektirmeyecek kadar açıktır. Çağdaş insan için tabiat son noktasına kadar kullanılabilecek, istismar edilecek, canlı ve cansız varlıklar manzumesi olarak görülmektedir. 1982 Anayasası’nda Çevre Hakkı; 1982 Anayasası çevre korunmasını açık bir hüküm sevkederek düzenlemiştir. “Çevre korunması” diyoruz, çünkü Anayasa’nın 56. maddesinin başlığı “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” şeklindedir. Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin korunması, Madde 56- “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir.” Maddenin gerekçesinde de “çevre hakkı” ifadesi yer almaz: “Çevre korunmasının bu önemli ve son yıllarda kazandığı boyutlar, ferde, devlete karşı dengeli ve sağlıklı çevrede yaşama yolunda bir sosyal hak tanınmasını zorunlu kılmaktadır”. Çevre korunmasını düzenleyen 56. Maddeye Anayasa’nın “Temel Haklar ve Ödevler” kısmında “ Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” bölümü içerisinde yer verilmiştir. İlgili maddenin gerekçesinde “çevre korunmasının önemi ve son yıllarda kazandığı boyutlar, ferde, devlete karşı dengeli ve sağlıklı çevrede yaşama yolunda bir sosyal hak tanınmasını zorunlu kılmaktadır. 35 Sosyal devlette klasik özgürlüklerle birlikte sosyal, ekonomik haklara da yer verilmiştir. Çünkü sosyal haklar klasik özgürlükleri tamamlar ve onların herkes tarafından kullanılabilir olmasını sağlar. Kişi açısından ele alındığında, sosyal haklar, toplumda ekonomik ve sosyal yönden güçsüz ve korunmaya muhtaç insanları korumak için önlemler alacaktır. 1982 Anayasası’ndan Günümüze Çevre İle İlgili Düzenlemeler: Çevre Kanunu ve Çevre Korunması, anayasal düzenlemenin dışında çerçeve niteliğindeki 2872 sayılı Çevre Kanunu en başta bahsedilmesi gereken düzenlemelerden birisidir. Kanunun amacı 1. Maddesinde “Bu kanunun amacı, bütün vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun bir şekilde kullanılması ve korunması; su, toprak ve hava kirliliğinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerin korunarak, bügünkü ve gelecek kuşakların sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınabilmesi için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukukı ve teknik esaslara göre düzenlemektir”. 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun ilgili hükümlerine gelince, ilkeler başlığı altında kanunun 3. maddesinde çevre korunması ve kirliliğin önlenmesi bahsinde şu ilkelere yer verilmiştir. 36 Çevre korunması terimi ile, ekolojik dengenin korunması, havada, suda, toprakta, kirlilik ve bozulmaların önlenmesi ve çevrenini iyileştirilmesi için yapılan çalışmaların bütününü kapsadığı belirtilmiştir. (m2/a) Korunacak olan ekolojik denge-insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmeleri için gerekli şartların bütünü (m.2/b) olunca-amaç maddesinde sayılan doğal ve tarihsel zenginliklerin korunması tanımın dışında kalmıştır. (m.2/c) Çevre korunması kapsamındaki ağırlığı gözönünde tutularak çevre kirliliğinin alanı çizilmeye çalışılmıştır: “İnsanların her türlü faaliyetleri sonucu; havada, suda ve toprakta meydana gelen olumsuz gelişmelerle ekolojik dengenin bozulması ve aynı faaliyetler sonucu ortaya çıkan koku, gürültü ve atıkların çevrede meydana getirdiği arzu edilmeyen sonuçlar”. (m.2/c) Herkesin ortak varlığı olan çevrenin korunması ve kirlenmenin önlenmesinde gerçek ve tüzel kişilerin sorumluluğu kabul edilmekle, kişiler ve çevre arasında doğrudan bir ilişki kurulmuştur. Ayrıca kanun çevreye zarar verilmeden doğal ve yapay çevrenin canlı yaşamının zarar görmesini de önlenmiştir. Çevre kirlenmesi olgusuna zarardan sonra değil, önce bakılması nedeniyledir ki, bu modelin topluma maliyetinin çevre üzerindeki zararlı sonuçlar ortaya çıktıktan sonraki onarım maliyetinden daha düşük olduğu belirtilmiştir. Bu açıdan Çevre Kanunu’nun özellikle 3. maddesi çevre politikasıyla ilgilenmiştir. “Çevre 37 korunması ve kirliliğine ilişkin karar ve önlemlerin alınması ve uygulanmasında kısa ve uzun vadeli değerlendirmelerin yapılması esastır”. (m.3/b) 16 Download 1.63 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling