T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b


Download 1.24 Mb.
Pdf ko'rish
bet19/66
Sana23.04.2023
Hajmi1.24 Mb.
#1385861
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   66
Bog'liq
2ш3 сипат сабуни

Akaidi ve Kelam’a Giriş
s. 131-153. DİA, İrade” Maddesi, c. 22 Dinî Kavramlar Sözlüğü, , 
İrade” maddesi,
DİB Yayınları, İstanbul 2009s.281 
61
Muhammed eş- ŞehristanîMilel ve Nihal, Çev.: Mustafa Öz, Litera Yay., İstanbul 2008, s. 312 
62
Aldülkahir BağdadîMehepler Arasındaki Farklar, Çev.: Ethem Ruhi Fığlalı, DİB Yay., Ankara 
2008, s. 171
63
Nesefî, Tabsıratül-Edille, s. 492. Sabûnî, Matürîdiyye Akaidi, s. 100 


18 
muktedir olan hayat sahibinin bu iki şıktan birine kendi isteğiyle hükmetmesi olarak 
kabul eden ve Allah’ın kadîm ve zâtı ile kaim bir irade ile murîd (dileyen, isteyen) 
olduğunu kabul eden kelamcılara göre irade; “yaratılacak şeylerin o şekle değil bu 
ş
ekle, o zaman değil bu zamana tahsis edilmesini gerektiren bir sıfattır.”
64
HALK:
“Yaratmak” manasındaki halk kelimesi bir sıfattır ve Arap dil uzmanları 
tarafından esas manasının “takdir” olduğu kabul edilir. “Bir işi bilinçli ve ölçülü 
yapmak” manasına gelen halk, Allah ile kâinat arasındaki (ilâhî fiilleri) en kapsamlı 
ş
ekilde ifade eden kelimedir.
65
Maturîdî alimlerine göre, tekvîn, tahlîk, halk, îcâd, 
ihdas, ihtirâ, ibdâ’, eş anlamlı isimlerdir ve hepsi “yok olanı yokluktan varlığa 
çıkarmak” anlamına gelmektedir ve Allah’ın ezelî ve her zaman zatıyla birlikte 
bulunan bir sıfatıdır.
66
Taftazanî ise halk kelimesini, “Allah Teâlânın fiili ve işi icad 
etmesi”
67
olarak tarif etmiştir. Tekvin (yaratma) olarak da zikredilen halk kavramı, 
kelamcılar tarafından Allah’ın bir sıfatı ve hadîs olup olmadığı yönüyle 
tartışılmıştır. Allah’ın sıfatlarını kabul etmeyen icad ve mevcudu bir sayan Mutezile, 
halk (tekvin) sıfatını da, Allah’ın bir sıfatı olarak kabul etmezken (Eş’âriyye de 
çoğunlukla bu görüştedir), Maturîdî âlimleri, tekvin (halk) ve icadı, Allah’ın hadis 
olmayan ezelî bir sıfatı olarak kabul ederler. Onlara göre, halk, mahlûktan başkadır. 
Yaratma ve yaratılanın ayrılmasına delil de, “Oysa ben onları ne göklerin ve yerin 
yaratılmasında ve ne de kendilerini yaratılmasında hazır bulundurdum”
68
ayet-i 
kerimesidir. Halk (yaratma) mahlûka (yaratılana) izafe olunmakla birlikte halk 
mahluktan ayrılmıştır.
69
Fiillerin yaratıcısı Allah kabul edildiğinde, fiili seçmek ve 
tercih etmek kula, bu seçim ve tercihe uygun biçimde yaratmak (halk) Allah’a 
mahsus kılınmaktadır.
70
64
Sabûnî, Matürîdiyye Akaidi, s. 99 
65
DİA, “Hâlik” Maddesi, c. 15.
66
Ebü’l-Muîn en-NesefîKitabü’t-Temhîd li kavâidi’t-tevhîd (Tevhidin Esasları), Çev.: Hülya Alper, 
İ
z Yay., İstanbul, 2007, s. 51. Pezdevî, halk (yaratma) kelimesinin fiil ve yapma anlamına geldiğini 
belirtir. Pezdevî, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 149
67
Taftazanî, Şerhu’l-Akaid, s. 198 
68
Kehf 18/51
69
Pezdevî, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 99 
70
Kılavuz, Anahatlarıyla İslam Akaidi ve Kelam’a Giriş, s. 156 


19 
KESB:
Lügat anlamı “toplamak, kazanmak, elde etmek” olan kesb, rızık, aramak, 
istemek anlamlarına da gelmektedir. Kur’ân’da üç türlü kesb kavramı vardır: 1- 
kalbin akdi ve azmi
71
, 2- ticarette mal kazanmak
72
, 3- sa’y ve amel
73
.
İ
htiyârî fiillerin oluşumunda kullanılan bu terim, kelam literatüründe kuldaki 
hadîs kudretin tesiriyle meydana gelen şey” olarak geçmektedir. “Yarar sağlamaya 
ve zararı uzaklaştırmaya yönelik fiil”
74
, “İnsanın kudretini ve iradesini bir iş 
yapmaya sarfetmesi”
75
gibi tanımlarla ifade edilen kesb, önemli bir yer tuttuğu 
Eş’ârî kelamında kudret-i abdin makdura ittiranı (kulun gücünün takdir edilene 
yönelmesi) ve meydana gelen fiilin taat veya masiyet olacağına karar veren güç iken 
Maturîdîler için azm-i müsemmim (kesin, samimî ve değişmez bir karar ve irade 
yönelmesi) dir.
76
Diğer taraftan Mutezile, insanın fiillerinin Allah’a nispet 
edilmesini kabul etmediğinden kesb kavramını kabul etmemektedir, çünkü onlara 
göre fiillerimizin meydana gelmesi bize bağlıdır.
77
Kesb kavramını ilk kullanan
78
kişi olduğu söylenen Ebu Hanîfe, “kazanmak” olarak tarif ettiği kesb hakkında 
ş
unları söylemektedir: “Kulun kudret ve iradesini iş için sarfetmesi kesb, yani 
kazanmadır. Allah Teâlâ’nın o işi icad etmesi ise yaratmadır. Allah Teâlâ yaratıcı, 
kul ise kazanıcıdır.”
79
Halk ve kesb kavramlarının tanımlarını belirttikten sonra bu ikisi arsındaki 
71
Bakara 2/225. “Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin 
kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar. Allah çok bağışlayandır, halîmdir. 
(Hemen cezalandırmaz, mühlet verir).”
72
Bakara 2/267 “Ey iman edenler! Kazandıklarınızın iyilerinden ve yerden sizin için 
çıkardıklarımızdan Allah yolunda harcayın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olmayacağınız bayağı 
ş
eyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki Allah, her bakımdan zengindir, övülmeye layıktır.” 
73
Bakara 2/286. “Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik 
kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya 
da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük 
yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! 
Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.” 
74
Şerafeddin GölcükBakıllânî ve İnsanın Fiilleri, DİB Yay., Ankara, 1997, s. 188 
75
Taftazanî, Şerhu’l-Akaid, s. 198 
76
İzmirli, Yeni İlm-i Kelam, s. 72, 330 
77
Pezdevî, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. 189 
78
Pezdevî, Ehl-i Sünnet Akaidi, s. s. 189 
79
Numân b. Sâbit Ebu HanifeFıkh-ı Ekber, Aliyyü’l-Karî Şerhi, Terc.: Yunus Vehbi Yavuz, Çağrı 
Yay., İstanbul 1979, s. 118. “L. Gardet, M. Watt’tan naklen Kesb kavramını ilk kullananın Gaylan 
ed-Dımeşkî ile Mürciîler, amacın da zorunlu bilgi ile kesbî bilgi arasında ayrım yapmak olduğunu 
bildiriyor.” Gölcük, Bakıllânî ve İnsanın Fiilleri, s. 189


20 
farkı belirtmekte fayda görüyoruz. Tezimize konu teşkil eden Maturîdî kelamında 
özellikle bu konu önem arz eder. Maturîdîler’e göre; fiili yaratma ve icad açısından 
Allah’a, kesb açısından da kula aittir. Halk ve kesb kavramları arasındaki fark 
ş
öyledir:
Aletsiz meydana gelen halk, aletle meydana gelen şey ise kesbtir. Yani, 
kudret sahibinin tek başına meydana getirmesi mümkün olan şey halk, mümkün 
olmayan şey ise kesbtir. Böylece halk Allah’a, kesb kula mahsustur. (bu fark, halkın 
icad manası esas alındığında geçerlidir.)
80
İ

Download 1.24 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   66




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling