T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
TARTIŞILMASI
İ nsanda akıl, irade ve içgüdü gibi üç melekenin varlığını kabul eden Eflatun’un da içinde yer aldığı ilkçağ filozoflarından itibaren hürriyet konusu ve irade hürriyeti hem felsefî, hem de psikolojik olarak tartışılmış ve yeni fikir akımları doğrultusunda halen tartışılmakta olan bir konudur. Bu konuda kesin ve genel bir sonuca varmanın; hem terminoloji problemi hem de bilimsel araştırma yetersizliği gibi nedenlerden ötürü bazı zorlukları mevcuttur. 94 Yaratılmışlar içerisinde ilk şüphe eden İblis’tir. Bu şüphenin kaynağı ise, kendi görüşünü nassın (vahyin) karşısına koyması ve kıyas yaparak kibir ve gurura kapılmasıdır. 95 Buradan yola çıkarak mahlûkatın şüphe etmesine neden olan her ş eyin İblis kaynaklı olduğunu söylemek mümkün müdür? İnsan aklı kıyas yapmasıyla meşhurdur ve ilk kıyas yapanın İblis olması, akletmenin nassa karşı kibirlenmeyle eş tutulabilirliğini düşündürse de, ilâhî beyan akıl üzerine yaptığı vurguyla akletmeyi övmekte ve ayrıca düşünüp ibret almayı ve kıyas yapmayı tavsiye etmektedir. 96 Burada şöyle bir itirazda bulunulabilir; Evet, Kur’ân, düşünmeyi, akletmeyi, ibret alıp ders çıkarmayı tavsiye ediyor ancak, bütün din, 93 Ebu Hanife, Fıkh-ı Ekber, s. 115 94 Adnan GÜRİZ, İrade Hürriyeti-1, AÜHFD, c. 22, sayı:1, s. 647, İrade Hürriyeti-2, AÜHFD, c. 24, sayı:1, s. 217. 95 Şehristanî, Milel ve Nihal, s. 29 96 Akletmenin önemine dair bazı ayetler şunlardır: - “De ki: “Eğer Allah dileseydi, ben size onu okumazdım, Allah da size onu bildirmezdi. Ben sizin aranızda bundan (Kur’an’ın inişinden) önce (kırk yıllık) bir ömür yaşadım. Hiç düşünmüyor musunuz?” Yunus 10/16 - “Ey kavmim! Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, ancak beni yaratana âittir. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” Hûd 11/51 - “Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” Yusuf 12/109. Aynı konudaki diğer ayetler için bkz.: Yusuf 12/2, Ra’d 13/4, Nahl 16/12, Nahl 16/67, Bakara 2/164 , Enbiya 21/10, Enbiya 21/67, Mü’minûn 23/80, Kasas 28/60, Ankebût 29/35, Âl-i İmrân 3/118, Âl-i İmrân 3/65, Rûm 30/24, Rûm 30/28,Yasin 36/68, Sâffât 37/137-38, Mü’min 40/67, Zuhruf 43/2-3, En’âm 6/151, En’âm 6/32, Mülk 67/10. 23 ideoloji ve akımlar gibi kendi istediği doğrultuda düşünmemizi, varsayımlarımızın ve çıkarımlarımızın sonucunda tevhide ve Allah’ın mutlak hükümranlığına gidecek bir bakış açısıyla olaylara yaklaşmamızı istiyor. Yani, Allah kendisinin istediği gibi düşünenleri üstün tutuyor, düşüncenin, aklın kendisini değil. Bu iddiaya şöyle cevap verebiliriz: Beşerî ve ilâhî bütün inanç ve ideolojiler, o inancı ileriye süren kişinin sistematik yaklaşımını barındırmaktan uzak değildir. İnsan istediği şekilde inanmakta özgürdür, Allah insanlara bu özgürlüğü sunmaktadır fakat, aynı zamanda kendi öğretilerini de ortaya koymakta, “Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin” 97 buyurarak tercih hakkı sunmaktadır. Dolayısıyla “Düşünce şüphe demektir, iman şüphe kabul etmez” şeklinde bir yaklaşım vahyi, aklı ve dolayısıyla iradeyi yok sayan bir konuma yerleştirmektir ve Kur’ân’ın ruhuna aykırıdır. “Ey iman edenler, iman ediniz” 98 ayeti bunun en büyük delilidir. Allah, iman etmeyi yeterli görmemekte, insanın iman ettiği konuları tefekkür ederek sorgulamasını, imanını pekiştirmek ve mutmain bir kalple bağlanmak için gözden geçirmesini istemektedir. Bu bağlamda Kur’ân’dan yola çıkarak ilâhî bahisleri aklın da kabul edebileceği bir düzlemde ortaya koymak için kendi metotlarını geliştiren kelam ilminin insan iradesine ve iradenin hürriyetine dair tartışmalara katkısı büyüktür. Sahabe sonrası dönemde, bir yandan İslam topraklarının genişlemesi, İslam’ı yeni kabul eden toplumların eski kültür ve inançlarıyla tanışma, felsefî metinlerin tercümesi gibi dış etkenlerle ortaya çıkan yeni sorunlara çözüm aranırken, diğer yandan da Hz. Osman’ın şehit edilmesiyle başlayan itikadî tartışmaların sonucunda meydana gelen fikir ayrılıklarını da ihtilaf gibi görmek yerine zenginlik şeklinde değerlendirmenin gerektiği kanısındayız. Tezimizin konusu olan irade hürriyetinde kelam ekollerinin farklı yaklaşımlar sergilemesi de İslam’ın akletmeye ve düşünceye tanıdığı özgürlüklerin bir göstergesidir. İ nsan, hareket ve davranışlarında tamamen hür müdür? Yoksa kudreti elinde bulunduran sadece Allah mıdır? Bu durumda insanın sorumluluğu nasıl izah edilir? Kader konusu, İslam düşünce tarihinin üzerinde en çok tartıştığı konulardan biridir. Buna paralel olarak kader konusunun açılımını sağlayan bazı yardımcı konular da 97 Kehf 18/29 98 Nisa 4/136 24 tartışmanın önemli unsurlarındandır: insan hürriyeti, insanın sorumluluğu, Allah’ın her şeyi bilmesi, Allah’ın ulûhiyeti, Allah’ın adaleti vb. özellikle hicrî II. asrın sonlarında başlayıp VII. VIII. ve X. asırlarda zirveye ulaşan fikir münakaşaları, İ slam düşünce tarihine zenginlik katmıştır. Fikir farklılığının nedenleri bazen bölgelere göre değişirken, bazen toplumsal ihtiyaçlar ve başka medeniyetlerle etkileşim de önemli rol oynamıştır. İ rade hürriyeti tartışmalarında en önemli kavram insanın fiilleridir ve kelâm kaynaklarında bu konu doğrudan ve dolaylı olarak iki kısımda ele alınmıştır. Dolaylı fiiller "tevlîd" başlığı altında, doğrudan fiiller ise ef'âl-i ibâd ismiyle incelenir ve bu tartışmaların kökeni İslam’ın I. (M. VII) asrına kadar götürülmektedir. 99 Hz. Peygamber (s.a.v.) sonrası asr-ı saadetin ilk dönemlerinde büyük sahabelerin henüz hayatta ve bilgilerinin taze olması, akaid konularındaki ittifak nedeniyle herhangi bir ihtilaf çıkmamıştır. 100 Sahabe devrinin sonlarına doğru Kaderiyye’nin 101 zuhur etmesi ve Mabed el-Cühenî’nin (ö.80/699) kader konusunu gündeme getirmesiyle akaid sahasında ilk ihtilaflar başlamıştır. 102 Bu ilk ihtilaflar arasında irade hürriyeti tartışmalarının başlamasına sebep olan konular Hz. 99 DİA, “Fiil” Maddesi, c.13. 100 Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi, Damla Yay., İstanbul, 2007, s. 20. Ş ehristanî, ilk ihtilaflarla ilgili Hz. Peygamberin ölüm döşeğindeki hastalıkla başlayan, Üsame ordusu, Hz. Peygamber’in ölümü, Hz. Peygamber’in defni, imamet, Hz. Peygamber’e mirasçı olma, zekat vermeyenler, Hz. Ebu Bekir’in vefatı esnasında Hz. Ömer’i halife göstermesi, Hz. Osman’la başlayan şûrâ meselesi, Hz. Ali’ye biat tartışmasını da içine alan on madde saymaktadır. Şehristanî, a.g.e., s. 34-40. Ebu Zehra, ilk ihtilâfların sebepleri olarak, Arap ırkçılığı, Hilafet anlaşmazlığı, Müslümanların eski din mensuplarına komşuluğu ve bunlardan bir kısmının İslam’a girmesi, Felsefenin tercüme edilmesi, Kapalı meseleleri incelemeye girmek, Hikâyeler ve hikâyeciler, Kur’ân-ı Kerîm’de “müteşabih”in bulunması ve Şer’î hükümlerin çıkarılmasını zikretmiştir. Muhammed Ebu Zehra, İslâm’da İtikadî, Download 1.24 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling