T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
b- Mutezile- Kaderiyye
Mutezile, itikadî meselelerin yorumunda akla ve iradeye öncelik veren kelam mezhebidir. 111 İrade hürriyeti, Mutezile’nin beş temel ilkesinden 112 Adl prensibi içinde değerlendirilmektedir. Kaderiyye ve Adliyye olarak da anılan Mutezile, insanın, fiillerinin yaratıcısı olduğunu, hayır veya şer şeklinde işlediği fiillerin karşılığında sevap veya ceza ile karşılaşacağını iddia etmiştir. 113 Bu konuda Kaderiyye’yi temsil eden Mabed el-Cühenî ve Gaylan ed-Dımeşkî’nin yolundan 111 “Sözlükte “ayırmak, uzaklaştırmak” anlamındaki “azl ” kökünden sıfat olan Mu’tezile kelimesi Arapça “uzaklaşan, ayrılıp bir köşeye çekilen” demektir. Mutezile adının ilk defa ne zaman ve kimler için kullanıldığı konusunda farklı görüşler ileri sürülmüştür… Mu’tezile isminin Vâsıl b. Atâ’nın (v. 131/748) mürtekibi-i kebîre konusunda farklı bir anlayışa sahip olan hocası Hasan-ı Basrî’nin ders halkasından ayrılması ve onun Vâsıl’ın kendilerinden uzaklaştığını (i’tizâl) söylemesi sebebiyle ortaya çıktığı zikredilir. Bazıları ise Vâsıl yerine Amr B. Ubeyd, hatta Mu’tezile ricâlinden olmayan Âmir b. Ubeyd ismini zikreder; ancak âlimler bunun isabetli olmadığı belirtir. Mu’tezilî fikirlerin ortaya çıkışında birbirine paralel iki faktörün etkili olduğunu söylemek mümkündür: 1- Mürtekib-i Kebîre, Allah’ın sıfatları, irâdî fiiller, Kur’ân’ın mahlûk oluşu, vb. tartışmalar üzerinde içteki siyasî ve fikrî ihtilaflar. 2- Varlığın mahiyeti, cevher, araz, hareket, sükûn gibi konular üzerindeki dış etkenler.” DİA, c. 31, “Mutezile” maddesi. “Hicrî ikinci asrın başlarında ortaya çıkan Mu’tezile cereyanının akaid tarihinde “kelam” metodunu vaz’ettiği hepimizin malûmudur. Bu metod, nakli kabul etmekle beraber akaid konularında akla da önem veren, akıl ile naklin teârüz eder gibi görüldüğü yerlerde aklın ışığı altında nakli te’vîl eden bir metoddur.” Topaloğlu, Kelam İlmi, s. 173. “Mutezile mezhebi, kaderi inkâr ettikleri için kendilerine Kaderiye adı verilen Ma’bed el-Cühenî, Ca’d b. Dirhem ve Geylân Dımeşkî gibi şahıslara ait fikirlerin tesirinde kalmıştır… Ebu Huzeyl Allaf (v. 230/844), Nazzam (v. 231/845), Câhız (v. 255/869), Bişr b. Mu’temer (v. 210/825), Ka’bî, Hayyât, Kadî Abdulcebbâr ve Zemahşerî gibi güçlü alimler tarafından temsil edilen Mutezile mezhebi Memun, Vâsık ve Mu’tasım gibi halifeler zamanında bir ara Abbasî Devleti’nin resmî mezhebi de olmuş, fakat Mütevekkil’in halife olmasıyla gerilemeye başlamış, birkaç asır sonra da fiilen İslam fikir tarihinden silinmiş, eserlerine ilgi gösterilmemiş, hatta onlara ait kitapların tamamına yakın kısmı imha edilmiş, günümüze kadar pek az eser gelmiştir.” Taftazânî, Şerhu’l-Akaid, s. 11-12. Ayrıca Kaderiye-Mutezile olarak bkz.: Bağdadî, Mezhepler Arasındaki Farklar , s. 82-148 112 “Bütün Mu’tezilî fırkaların umumiyetle ittifak ettiği beş esas (usul-i hamse) prensip vardır: Bunlar, 1- Tevhîd: (Allah Teâla gerek zat ve gerekse sıfatlar bakımından bir ve tektir. 2- Adl: Allah adildir, kullarıa asla zulmetmez. Kullar, yaptıkları ihtyiârî fiilleri, Allah tarafından kendilerine verilen hür ve müstakil bir irade ile yaparlar, bu fiillerin meydana gelişinde ilâhî bir müdahale söz konusu değildir. 3- Va’d ve Vaîd: Kişi mü’min ve mûtî olarak ahrete intikal ederse sevap ve mükâfata (va’d), buna mukabil imansız olarak veya büyük günah (kebîre) işleyip tevbe etmeden ölürse azaba ve ebedî olarak cehennemde kalmaya (vaîd) lâyık olur. 4- el-Menzile beyne’l-Menzileteyn: Büyük günah (kebîre) işleyen mü’min imandan çıkar, çünkü amel imandan bir cüzdür. Fakat küfre girmez, zira kendisinde hâlâ mevcud olan kelime-i şehadet ve benzeri iyilikler küfre münâfîdir. 5- Emir bil’l-ma’rûf nehiy ani’l-münker: İyiliği yaptırmaya ve kötülüğü önlemeye çalışmak bütün Müslümanlara farzdır.”, Topaloğlu, Kelam İlmi, s. 174-176. Mutezilî fırkaların (Hâtıbiyye ve Himâriyye hariç diğer yirmi fırkanın) üzerinde ittifak ettikleri konular için de bkz.: Bağdadî, Mezhepler Arasındaki Farklar, s. 82-83 113 Şehristanî, Milel ve Nihal, s. 57 28 giden ve Mutezile’nin kurucusu sayılan Vasıl b. Ata’nın (v. 131/748) bu konudaki iddiası şöyledir: Allah Teâlâ’ya şer ve zulüm isnat edilemez. Kullarından emirlerinin aksine bir şey istemesi caiz değildir. İnsan, hayır ve şerrin, sevap ve günahın, iman ve küfrün yapıcısıdır, bundan dolayı da karşılığını görecektir. 114 İ nsanın tamamen hür ve müstakil bir iradesi olduğunu, yaptığı veya yapmadığı işlerin tamamen kendi irade ve kudretinin etkisiyle gerçekleştiğini iddia eden Mutezile’ye göre, aksi takdirde (yani kulun yaptığı işler Allah’ın iradesi ile gerçekleşirse) Allah’ın adil değil zalim olacaktır, halbuki Allah bundan münezzehtir. 115 Download 1.24 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling