T. C. Erciyes üNİversitesi sosyal b
Download 1.24 Mb. Pdf ko'rish
|
2ш3 сипат сабуни
Maturîdîlik
, s. 48 605 Yeprem, İrade Hürriyeti ve İmam Maturîdî, s. 289-290 606 Maturîdî, Tevilât, c. 7, s. 255 607 Fussilet, 41/17 “Semûd kavmine gelince biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları çarpmıştı.” 608 Maturîdî, Tevilât, c. 13, s. 121 123 verir” 609 ayetiyle aklın önemine işaret etmekte, Maturîdî de, buradan yola çıkarak, akıllarından faydalanamıyor hale gelmelerinin gerekçesi olarak onların ilâhî hakikatleri apaçık gördükleri halde kabul etmeyişlerini göstermektedir. 610 Zira kulun kusur işlemesi aklını kullanmayı terketmesi sebebiyledir. 611 Bu durum bizi bir başka konuya götürmektedir. İ nsan aklıyla bütün hakikatleri anlayabilir mi? Maturîdî, burada bir ayrıma gidiyor ve aklın sınırlarını çiziyor: “Kulların fiilleri içinde tasavvurlarının ulaşamadığı ve akıllarının takdir edemediği haller bulunduğu gibi hedef ve planlarının ulaştığı, akıllarının idrak ettiği haller de mevcuttur.” 612 Allah’ın yarattıklarının bir sebebe, bir hikmete bağlı olduğunu düşünmek, insan aklının bir gereğidir ancak, yine insan aklının bu hikmeti gereği gibi idrak etmesi mümkün olmayabilir. 613 Maturîdî’ye göre bu gerçeğin, “konuya aklî yönden yaklaşım yapana da meseleyi duyu yoluyla kavramak isteyene de gizli kalması mümkündür.” 614 “Matürîdî’ye göre insan aklının, fiillerindeki bazı gaye ve maksatlara ulaşabilmesi mümkün olabilirse de, fiillerin her yönünü ve ulaşacakları neticeleri bütün detaylarıyla bilmesi imkânsızdır. Zaten insanlığa peygamberler gönderilmesinin sebeplerinden birisi de, insanların kavrayamayacakları veya herkesin kavrayamayacağı, yanlışlığa düşeceği hususları bildirmek olduğu da, Maturîdî tarafından söz konusu edilmektedir.” 615 Bu bağlamda Allah’ın yarattıklarının insan aklı tarafından anlaşılmasında çeşitli farklılıklar olsa da, mahlûkatı anlamada aklın sorun yaşamayacağını, Kur’ân-ı Kerîm’in insanların anlaması için gönderilmesinden dolayı, ilahî buyruklarda anlaşılmayacak bir şeylerin bulunmadığı görüşünü savunan 616 Maturîdî, nasıl ki aklın hakikati, Peygamberlere inanmayı, onlardaki 609 Yunus 10/100 “Allah’ın izni olmadan hiç kimse inanamaz. O akıllarını kullanmayanları murdar (inkârcı) kılar.” 610 Maturîdî, Tevilât, c. 7, s. 117 611 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s.173. 612 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s.293. Işık, Maturîdî’nin Kelam Sisteminde İman, Allah ve Peygamberlik Anlayışı, s. 92-93-94 613 Yeprem, İrade Hürriyeti ve İmam Maturîdî, s. 283. 614 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s.278 615 Yazıcıoğlu, a.g.e., s. 100 616 Hülya Alper, İmam Mâtürîdî’de Akıl-Vahiy İlişkisi, İz Yay., İstanbul 2009, s. 178-79 “Ahlâkî alanda “iyi” ve “kötü”nün tespitinde, akıl ile vahiy arasında bir “iç uyum” vardır. Bu uyuma göre, aklın vahiy’den önce olması zorunludur ve ahlâkta vahyin görevi, aklın tespitlerini teyit etmektir. Çünkü “akl-ı selîm” ile “vahiy” arasında, yaratılışı gereği, hiçbir zaman bir çatışma olmaz. 124 özellikleri kabullenmeyi, idrak edemediği hususlarda Peygamberlerin ve fikir adamlarının tavsiyelerine başvurmanın kendisi açısından sıhhat verici sonuçlar doğuracağını anlamayı gerektiriyorsa 617 , Kur’ân’ın da bu şekilde kabullenilmesinin tabiî bir durum olduğunu kaydeder. Tabiatın yoktan varolacağına inanmanın aklî bir zorunluluk olması gibi. 618 Akıl yoktan varetmenin nasıl meydana geldiğini bilemeyebilir ama bunun mümkün olduğunu kabullenir. Aklın iradeyle ilişkisi ve etkinlik sahasına şöyle bir örnek de verilebilir: Akıl (nakle ihtiyaç duymadan) tek başına, kendisine nimetler bahşeden Allah’a ş ükretmesi gerektiğini bilir ve anlar, ancak bu şükrü nasıl ifade etmesi gerektiği konusunda nakle (vahyin yönlendirmesine) ihtiyaç duyar. 619 Dikkat edilirse bu, normatif anlamda, neyin yapılması gerektiğine dair her şeyi kapsamaktadır. Bu da, insanın tutum ve davranışlarındaki (aklı sayesinde elde ettiği) gücüne delalet eder. Tabi, sadece Allah’la münasebetler böyle değildir. İnsan, dünya hayatında, her şeyi deneyip test etme imkânına sahip olmayabilir, hatta buna ömrü de yetmez. Bu nedenle, kendisine en uygun olan, fayda sağlayıp zevk veren şeyleri düşünüp araştırmayı ve ömrünü uzatmanın yollarını bulmayı ümit eder. Bu anlamda akıl, ömrün devamını sağlamada, yararların ve zararların belirlenmesinde vasıtadır ve düşünen bir insan, bu eyleminde her açıdan kârlı çıkacaktır. 620 “Bize göre kullara hakikat manasında fiil nispet etmek gereklidir, bu husus, nakil, akıl ve inkâr edenin “gerçeğe bile bile direnen kimse” durumuna düşeceği zaruri bilgi ile sabittir” 621 diyen Maturîdî, akla tanıdığı hürriyeti iradeye de tanıyarak, kişiyi bütün eylemlerinin yapıcısı sıfatıyla hür, fail ve kâsip kabul etmektedir. 622 İ nsan, dünya hayatında neyi, nasıl yapması gerektiğini konusunda öncelikle aklından faydalanır. Hem beşerî hem de ilahî hakikatleri anlamada aklı birinci Burada, vahyin (naklin) yardımı ve desteği -kendi fikrî çabasıyla kavrayabilecek zihnî seviyeye sahip olan çok az sayıdaki filozoflar ve âlimler için değil- ancak öğretme, yönlendirme ve uyarı ile anlayabilecek kapasitedeki insanlar içindir.” Özcan, “Maturîdî Düşünce Sisteminin Önemi, s. 14 617 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 230-31 618 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 277 619 Hülya Alper, “İmam Mâtürîdî’ye Göre İbadetlerin Gerekliliği ve Rasyonel Temelleri”, Köprü Dergisi, Sayı: 109, Kış 2010. Yazıcıoğlu, Maturîdî ve Nesefî’ye Göre İrade Hürriyeti, s. 100. 620 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 172-173 621 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd,, s. 287 622 Maturîdî, Kitabü’t- Tevhîd, s. 288 125 derecede önemli sayan Maturîdî’ye göre; Allah, dünya hayatımızı idare ve kontrol edebilmemiz için bize aklı bahşetmiştir. İnsanın, doğasının gereği olan nefsanî zevklere düşkünlük, zorluklardan kaçıp kolaya sığınma gibi özelliklerini terbiye edip, nerede ilerleyip, nerede durması gerektiğini bilme, kendisi için faydalı ve zararlı olanları tespit etmeyi eğitim sayesinde başarmaktadır ve eğitim için gerekli bilgiyi edinme yollarından birisi de akıldır. Ne yapması gerektiğine akıl sayesinde karar veren insan, iradesini aklının gösterdiği yönde kullandığı takdirde, herhangi bir nakle ihtiyaç duymadan iyi ve doğru işlere yönelir. İnsanın fiillerinde tercih hakkına sahip bulunduğunu ve hiçbir zorlama olmadan özgürce karar verdiğini düşünen Maturîdî, iradenin akıl sayesinde faydalı işlere yöneldiğini, zararlı ş eylerden sakındığını belirtmektedir. Yine akıl, insana, bu dünyadaki hayatında, kendi kaderine yön verebilme (fiillerini yapma gücü) özelliği kazandırmaktadır ki, iradenin baskı altında olabilmesi için aklın işlevini yok saymak gerekir. Download 1.24 Mb. Do'stlaringiz bilan baham: |
Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©fayllar.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling
ma'muriyatiga murojaat qiling